EmpowHer Zirvesi'nin ilk gününde göç vurgusu yapıldı

Hayat Yolu Derneğinin projesiyle hayata geçirilen İki Yönlü Yolculuk projesi kapsamında düzenlenen EmpowHer Zirvesi'nin ilk günü yoğun ilgi gördü. Zirvenin ilk günü üç oturum gerçekleştirildi.

Haber Giriş Tarihi: 15.08.2025 10:30
Haber Güncellenme Tarihi: 15.08.2025 10:30
https://www.qha.com.tr/

Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen "A Two Way Journey" (İki Yönlü Yolculuk) projesi kapsamında düzenlenen EmpowHer Zirvesi'nin 14 Ağustos 2025 tarihinde açılışı yapıldı. Hayat Yolu Derneğinin, Ankara Ukrayna Derneği iş birliğiyle tertip ettiği iki günlük zirvede gerçekleştirilen açılış konuşmalarının ardından üç oturum düzenlendi.

Saat 11.30 itibarıyla başlayan ilk oturum yoğun ilgi gördü. Ukrayna Ankara Derneği Başkanı İrına Ambarkütükoğlu, “Göç Sonrası Sosyal Çalışmalar ve Sivil Örgütlenme” başlığıyla bir konuşma gerçekleştirdi.

Avrupa Komisyonunun desteklediği "A Way Two Journey" projesi kapsamında Hayat Yolu Derneğinin Ankara Ukrayna Derneği iş birliğiyle düzenlediği EmpowHer Zirvesi'nde göç olgusu konuşuldu. Zirvenin ilk gününde açılış konuşmalarının ardından üç oturum gerçekleştirildi. pic.twitter.com/vrZjMEG9cL

— QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) August 14, 2025

DERNEĞİN MİSYONU: KÖPRÜ OLMAK

Ukrayna Ankara Derneğinin tarihçesinden ve faaliyetlerinden söz eden Ambarkütüoğlu, derneğin Ukraynalıların dilini, kültürünü korumak için kurulduğunu savaşın başlamasıyla birlikte önceliklerin değiştiğini ifade etti. Derneğin misyonunu “köprü olmak” ifadesiyle özetleyen Ambarkütükoğlu, “Biz hem Ukraynalılar arasında köprü olmayı hem de Ukraynalılar ve Türkler arasında köprü olmayı amaçlıyoruz.” dedi.

AMBARKÜTÜKOĞLU DESTEKLERİNDEN DOLAYI TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR ETTİ

Savaşın ilk altı ayı içerisinde artan göç hareketleri ve acil ihtiyaçlar bağlamında acil barınma, gıda ve sağlık hizmeti sağlandığını kaydeden Ambarkütükoğlu, “En çok duygulandığım zamanlar Türkiye’nin her bir köşesinden gelen kargolardı. Herkes ne kadar imkânı varsa onu gönderiyordu” diyerek tüm Türkiye’ye teşekkür etti.

Resmî olmayan verilere göre savaştan sonra 181 bin Ukraynalının Türkiye’ye geldiğini bildiren Ambarkütükoğlu, Ukraynalıların zamanla diğer ülkelere göç ettiklerinin ve son verilere göre 46 bin Ukraynalı kaldığını ifade etti.

DERNEK, PSİKOLOJİK DESTEKTE BULUNDU

Ambrakütükoğlu, “Göç eden insanların en büyük yükü çoğu zaman yalnızca yanlarına getirdiği birkaç valiz değildir. Kalplerinde taşıdıkları endişe, yarım kalmış hayaller ve geride bıraktıkları sevgileri vardır. Dolayısıyla dernek olarak duygusal ve psikolojik anlamda destek olmaya çalıştık.” bilgisini verdi.

Ukrayna Derneği olarak Ukrayna diasporasına geniş kapsamlı bir şekilde destek olduklarının altını çizen Ambarkütükoğlu, faaliyetlerine devam edeceklerini ifade etti.

Kültürün unutulmaması için sürekli olarak program tertip etmeye çalıştıklarını aktaran Ambarkütükoğlu, geleneksel kutlamalar, tiyatro gösterileri, festivaller ve kermeslerle hem kültürlerini tanıtmaya ve hem de korumaya çalıştıklarını vurguladı.

"YENİ BİR AİLE, GÜVENLİ BİR LİMAN, SICAK BİR EV OLMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Çok sayıda proje üretmeyi hedeflediklerini belirten Ambarkütükoğlu, "Planımız çok. Aklımızda çok fikir var. En çok da eğitim projelerimizi büyütmek istiyoruz." bilgisini verdi. Ambarkütükoğlu sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:

"Göç insanın hayatını tamamen değiştirir. Evimizi, tanıdığımız sokakları, alışkanlıklarımızı kaybedebiliriz ama kim olduğumuzu, köklerimizi ve umudumuzu asla kaybetmeyiz. Ankara Ukrayna Derneği olarak biz sadece yardım eden bir kurum değiliz. Biz yeni bir aile, güvenli bir liman, sıcak bir ev olmaya çalışıyoruz. Yalnızca destek vermekle kalmıyor aynı zamanda birlikte güçlendiğimizi hissediyoruz. Birlikte olduğumuzda en zorlu yollar bile aşılabilir, en karanlık günler bile aydınlatılabilir."

Konuşmasının ardından Ambarkütükoğlu'na Teşekkür Belgesi takdim edildi.

GÖÇ ÇALIŞMALARINDA SİVİL ÖRGÜTLENME

Zirvenin ikinci oturumunda Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Dr. Öğretim Üyesi Besim Can Zırh, "Göç Çalışmalarında Sivil Örgütlenme" başlığıyla katılımcıları bilgilendirdi.

Göç Araştırmaları Derneğinin kurucu üyesi olduğunu dile getirerek konuşmasına başlayan Dr. Öğretim Üyesi Zırh, derneği 2017 yılında kendisi gibi akademisyenlerle birlikte kurduklarını aktardı. Zırh, Türkiye’nin dinamik bir göç coğrafyası olması sebebiyle böyle bir derneğin kurulmasına ihtiyaç olduğunu vurguladığı konuşmasında, Ukrayna’daki tam kapsamlı işgal girişiminden sonra Türkiye’ye yönelik olarak gerçekleşen göçün, bu durumu doğruladığını ifade etti.

TÜRKİYE, DOĞU İLE BATI ARASINDA BİR KÖPRÜ

Türkiye’nin doğu ile batı arasında bir köprü olduğunun altını çizen Zırh, Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin yoğun göç dalgası yaşadığına değinerek, günümüze de benzer nitelikte göç dalgalarının gerçekleştiğini kaydetti.

“ALIŞILAGELMİŞ BİR SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ DEĞİLİZ”

Konuşmasının devamında Göç Araştırmaları Derneğinden bahseden Zırh, “Derneği 2017 yılında kurduk. Hepimiz üniversitede öğretim üyesiyiz. Dolayısıyla alışılagelmiş bir sivil toplum örgütü değiliz. Fakat diğer taraftan bu yıllarda göç oranı çok politize olduğu için bir sivil toplum kurumu olarak bir alan açmak ve sürdürdüğümüz çalışmaları bir kurumun altında olmadan sürdürmek amacıyla kurduk.” bilgisini verdi.

“GELECEK NESİLLER DERNEĞİ GELİŞTİRMELİ”

Zırh, derneğin gelecek nesiller tarafından da devam ettirilmesinin önemine vurgu yaparak, “20 yıl sonra böyle derneğe kimsenin ihtiyacı olacak mı bunu düşünmek lazım. Eğer düşünüyorsak adım adım yeni kuşaklardan üyeler edinmek yani kurucular dışında derneği bir sonraki formuna taşıyacak arkadaşlar edinmek gerekiyor. Özellikle göç gibi çok dinamik bir alanda düşünülmesi gereken bir durum.” dedi.

UKRAYNA ÖZELİNDE GÖÇ VE GENÇLİK

Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Canike Yüksel ise zirvenin ilk gününde tertip edilen son oturumda “Ukrayna Özelinde Göç ve Gençlik” başlıklı bir konuşma yaptı.

Yüksel, ele aldığı konunun kendi hayat hikâyesinin bir parçası olduğunu vurguladığı konuşmasında, 2014 yılında Rusya tarafından Kırım’ın işgal edilmesinden sonra babası İsmet Yüksel’in tahliye edildiğini, annesi Gayana Yüksel’in ise Rusya’nın Federal Güvenlik Servisi (FSB) tarafından alıkonulduğunu anlattı. Yüksel bu sebeple ailesiyle birlikte Ukrayna’nın başkenti Kıyiv’e (Kiev) taşınmak zorunda kaldıklarını aktardı.

“GÖÇMENLİĞİN TÜM ZORLUKLARINI YAŞADIM”

Yüksel, 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’ya geniş çaplı savaş başlatmasından sonra Birleşik Krallık’a Ukraynalı bir mülteci olarak gittiğini dile getirdi. Yüksel bu süreçte yaşadıklarını, “Göçmenliğin tüm zorluklarını yaşamış ve hayatımın en savunmasız döneminde genç yaşta geleceğini kurmaya başlamış biriyim. Son üç yıldır Londra'da yaşıyorum. Bu süre zarfında uluslararası hukuk alanında eğitim aldım ve başkentin en fazla Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapan Barnet semtindeki yerel mecliste çalıştım.” ifadeleriyle anlattı.

“TAM KAPSAMLI İŞGAL GİRİŞİMİNİN ARDINDAN AVRUPA’YA BÜYÜK BİR GÖÇ DALGASI GERÇEKLEŞTİ”

Birleşik Krallık’ta Ukraynalı mültecilerin göç ettikleri ülkeye uyum sağlama ihtiyaçlarına tanık olduğunu dile getiren Yüksel, Avrupa’da Ukraynalı mültecilerin yaşadığı sorunları anlattı. Yüksel, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Ukrayna’da tam kapsamlı savaşın başlamasının ardından Avrupa en büyük göç dalgasına tanık oldu. Mülteci Ajansına göre 2022’den bu yana 6 milyondan fazla insan Ukrayna’yı terk etmek mecburiyetinde kaldı. Mayıs 2025 itibarıyla Avrupa'da yaklaşık 5,1 milyon mülteci bulunmakta. Birçoğu AB ülkelerinde yaşamakta. AB üyesi olmasa da Birleşik Krallık Ukraynalı mültecilerin en çok gittiği önemli bir yer haline geldi.” dedi.

UKRAYNALI GENÇLERİN AVRUPA’YA GÖÇÜ

Ukrayna’da göçler neticesinde genç sayısında ciddi bir azalma meydana geldiğini ifade eden Yüksel, Ukraynalı genç göçünün hem Ukrayna’da demografik düşüş hem de Ukrayna ve Avrupa’yı uzun vadede etkileyecek bir durum olduğunu aktardı.

Yüksel, Ukraynalı gençlerin Avrupa’ya göçmesinde etkili olan nedenlerden de bahsetti. Birinci nedenin Ukraynalı gençlerin savaştan dolayı güvenlik endişesi içinde göç ettiğini dile getiren Yüksel, ikinci sebebin eğitim olduğunu kaydetti. Yüksel Ukraynalı gençlerin Avrupa’da eğitimi bir fırsat olarak gördüklerini kaydetti. Eğitimin dışında kariyer beklentilerinin Ukraynalı gençleri göçe iten bir faktör olduğunu ifade eden Yüksel, gençlerin daha yüksek maaş ve daha iyi çalışma koşulları için buna motive olduklarını belirtti.

“UKRAYNALI GENÇLER SAVAŞIN ZORLUKLARINI YAŞIYOR”

Ayrıca Ukraynalı mülteci gençlerin gittiği Avrupa ülkelerinde adaptasyon meselesine değinen Yüksel, “Her şey aniden bu uyum sağlama savaşının ortasında meydana geliyor. Huzurlu bir ülkede uyuyup savaş halindeki bir ülkede uyanıyorsunuz. Sadece bir gün içinde nereye gideceğinize, yanınızda ne alacağınıza, sevdiklerinizi nasıl güvende tutacağınıza karar vermelisiniz. Aynı zamanda önceki hayatınızın sona erdiğini kabullenmelisiniz. Özellikle 22 yaş üstü bir genç için bu ağır bir darbedir. Henüz geleceğini belirleme fırsatı bulamamış, sahip olduğu tek şey üniversitede veya ilk işlerinde kurduğu sosyal bağlar. Genç yaşta bu sosyal sermayeyi kaybetmek özellikle acı verici. Çünkü arkadaşlara, kendi çevrenize ve aidiyet duygusuna her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönem. Gençler savaşla birlikte aniden bunu kaybetti.” dedi. Ayrıca Yüksel, gençlerin aileleri ve arkadaşları için sürekli endişe içinde olduklarını da ifadelerine ekledi.

“UKRAYNA KÜLTÜR MERKEZLERİ GENÇLER İÇİN KÜLTÜREL ETKİNLİKLER DÜZENLİYOR”

Öte yandan diasporanın buluşma noktası haline gelen Ukrayna kültür merkezleri ve kuruluşlarının Ukraynalı mülteci gençler için özel bir rol oynadığından bahseden Yüksel, üniversitelerde Ukrayna öğrenci topluluklarının kurulduğunu ve kültürel etkinlikler düzenlendiğini aktardı. Yüksel bahsi geçen etkinlikler hususunda kendi deneyiminden de bahsederek, “Tüm bunlar bir arada kalma arzusundaki Ukraynalı gençlerin inisiyatifi ile gerçekleşen etkinlikler. Ortak destek ile uygulamaya konulan böyle etkinlikler karşılıklı yardım ve uyum için sağlam bir temel oluşturuyor.” ifadelerini kullandı.

“UKRAYNALI GENÇLERİN ÜLKELERİNE DÖNMELERİNİ SAĞLAMAK İÇİN NE YAPABİLİRİZ?”

Konuşmasının sonunda Ukraynalı gençlerin savaş bittikten sonra ülkelerine geri dönmeleri hususundan söz eden Yüksel, “Ukraynalı gençler Avrupa’da kariyer yaptılar, sosyal çevreler oluşturdular ve bulundukları ülkelere kök saldılar. Bu durumdaki gençler için Ukrayna’da net bir gelecek görünmüyor. Bu gerçeği ne kadar çabuk kabul edersek, gerçek çözümlere o kadar çabuk odaklanabiliriz. Bana göre asıl soru, ‘Geri dönecekler mi dönmeyecekler mi?’ değil, ‘Geri dönmelerini sağlamak için ne yapabiliriz sorusu olmalı.” cümlelerini sarf etti.