
Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 26 Temmuz 1774’te yapılan barış antlaşmasıdır.1768’de başlayan ve neticeleri itibariyle yalnızca Osmanlı Devleti değil Doğu siyaseti açısından Rusya için de bir dönüm noktası teşkil eden Osmanlı-Rus savaşı, Osmanlı zafiyetini bütün açıklığıyla gözler önüne sermek ve Rusya’nın büyük güç olarak ortaya çıktığını belgelemek bakımından büyük öneme sahiptir. Ruslar’ın Lehistan’ın iç işlerine yaptıkları müdahale ve burasını kendi nüfuzları altına almaları, Kırım Hanlığı ve Osmanlı topraklarına tecavüzleri sebebiyle başlayan savaş, haklı sebeplere dayandırılmış olsa da gerekli hiçbir hazırlık yapılmadan ilân edilmişti (Cemâziyelevvel 1182 / Eylül 1768). Ruslar kısa zamanda Kırım’ı istilâ ve Memleketeyn’i işgal ederek Tuna nehrine kadar ilerlemiş ve nehri aşmış, Osmanlı toprakları ağır tahribata uğramıştı. Ordunun ehliyetsiz ellerde kötü yönetimi, askerî hedeflerin belirlenmemiş olması, askerin disiplinsizliği, sebatsızlığı, yer yer sergilediği isyan ve yağmalama hareketleri, menzil sisteminin tamamen iflâs etmesi, dolayısıyla ağır iâşe ve nakliyat sorunlarının yaşanması, müslim ve gayri müslim ahalinin hoşnutsuzluğu ve gereken desteği sağlamaması genel bir çözülmenin ip uçlarını vermekteydi. Bununla birlikte Baltık’tan hareket eden gemilerini İngilizler’in yardımıyla Akdeniz’e sokmuş ve Çeşme’de Osmanlı donanmasına ağır bir darbe indirmiş, adalarda ve Mora’da Rum ahaliyi ele alarak isyanlar çıkartmış olmasına rağmen askerî açıdan Ruslar da pek üstün bir durumda değildi. Bütün Rusya’yı kasıp kavuran -Osmanlı tarafının da ilgi ve ümitle takip ettiği- Pugaçef isyanı (1773-1775), savaşın seyri üzerinde ve zaman zaman gündeme gelen mütareke ve barış görüşmeleri isteğinde bulunmalarında başlıca etken olmuştu. Büyük Friedrich’in bu mücadeleyi “körlerle tek gözlülerin savaşı” olarak tanımlaması bu anlamda dikkat çekicidir.Küçük Kaynarca Barış Antlaşması’na temel teşkil edecek hususlar, savaş es-nasında yapılan mütarekeler sonrasında sürdürülen barış görüşmelerinde belirdi ve barış, akamete uğrayan bu görüşmelerde söz konusu edilen Rus talepleri doğrultusunda tahakkuk etti. İlk mütareke Abdülkerim Efendi ve İvan Simolin arasında Yergöğü’de yapıldı. Dokuz maddelik bir belge hazırlanarak taraflarca 30 Mayıs 1772’de kabul edildi (Enverî Sâdullah Efendi Tarihi, s. 319-325; Vâsıf, II, 207-209). 22 Haziran’da Akdeniz cihetinde de Rus Amirali Spiritov ve Mustafa Bey arasında yine dokuz maddelik ayrı bir mütareke belgesi düzenlendi (metin için bk. BA, A.DVN.DVE, nr. 9/10). Ardından Fokşan’da barış görüşmelerine girişildi. Osmanlı Devleti’ni nişancı Yenişehirli Osman Efendi ve diyanete taalluk edecek konularda danışılmak üzere Ayasofya şeyhi Yâsinîzâde Osman Efendi, Rusya’yı ise Gregor Orlov ve savaşın ilânından beri Yedikule’de mahpus tutulan ve bu vesileyle serbest bırakılan Rus elçisi Obreşkov temsil ediyordu. Ruslar, savaşın Osmanlı Devleti tarafından ilân edilmiş olmasından ötürü tazminat talebinde bulunarak Kırım’a istiklâl verilmesini, Yenikale ve Kerç kalelerinin kendilerine bırakılmasını, Kılburun istihkâmlarının yıkılmasını, Rusya’ya sığınmış olan eski Boğdan voyvodası Ligor Gika’nın (Gregor Ghika) veraset hakkıyla tekrar tayin edilmesini, Akdeniz ve Karadeniz’de savaş ve ticaret gemilerinin serbestçe dolaşabilmesini istediler. Görüşmeler, serbestiyet verilmesi şeriata aykırı bir konu olarak görülmekte olan Kırım ve askerî yönden hayatî bir önem atfedilen kalelerin terki konularında yoğunluk kazandı; Osmanlı Devleti’nin bu noktada tâvize yanaşmaması sebebiyle de başarısızlıkla sonuçlandı. Ancak Sadrazam Muhsinzâde Mehmed Paşa’nın ve Rus Mareşali Kont Mihail Petroviç Rumyantsov’un müdahaleleriyle görüşmelere devam arzusu ağır bastı. Delege olarak tayin edilen Reîsülküttâb Abdürrezzak Efendi, Bükreş’te Obreşkov ile görüşmeleri sürdürdü (Şâban 1186 / Kasım 1772). Yapılan otuz sekiz oturumun neticesinde Memleketeyn ahalisi için genel af ilânı, Gürcistan kalelerinin Osmanlı Devleti’ne iadesi, Kabartay kabilelerinin Rusya’ya terkedilmesi hususunun Kırım hanı ve Tatarlar’ın re’y ve iradesine bırakılması, esirlerin tahliyesi, 1739 tarihli Belgrad Antlaşması’nın artık geçersiz sayılarak yapılacak yeni antlaşmanın bundan sonraki ilişkilerde esas tutulması gibi on madde üzerinde uzlaşmaya varıldı ve bunlar bir senede bağlanarak teâti edildi. Daha sonra Kırım meselesine geçildi. Abdürrezzak Efendi, Kırım’da hanların ahali tarafından seçilmesi, hutbenin padişah adına okunması, kadı ve ulemânın tayinlerinde ruhsatı hâvi mürâsele istenmesini teklif ederek esneklik gösterdi ve Kırım’la ilgili bu hususlar Rusya tarafından da kabul gördü. Fakat tazminat ödenmesiyle Yenikale ve Kerç’in Rusya’ya bırakılması meselesi çözülemedi. Abdürrezzak Efendi bu kalelerin Kırım Tatarları elinde kalmasını teklif etti. Obreşkov bu hususu Petersburg’a yazacağını söyleyerek kırk günlük bir müddet istedi.Tekrar bir araya gelindiğinde Obreşkov yedi maddelik yeni bir teklif sundu ve bunların kabulü halinde savaş tazminatından vazgeçileceğini beyan etti. Burada Kırım’a Rusya’nın kefaleti altında istiklâl verilmesi, Özi Kalesi’nin yıkılması, Kılburun, Yenikale ve Kerç kalelerinin Rusya’ya bırakılması, Akdeniz ve Karadeniz’de savaş ve ticaret gemilerinin serbestçe dolaşması, Boğdan’ın Raguza statüsünde verasetle Gika’nın idaresine bırakılması, Rusya’nın İstanbul’da dâimî bir elçilik açması, Rus hükümdarı için padişah elkābının kullanılması gibi hususlar yer almaktaydı. Obreşkov’un bu teklifleri, bir an önce barışın yapılmasından yana olan ordu ricâli tarafından uygun karşılanmakla beraber İstanbul’a danışıldığında tazminat ödenmesi, denizlerde dolaşım ve özellikle Kırım’a istiklâl verilmesi ve sözü edilen kalelerin Rusya’ya bırakılması noktasında ulemânın sert tepkisiyle karşılaştı ve reddedildi. Böylece görüşmeler kesildi ve savaş tekrar başladı (Mart 1773).1774 baharında savaşın seyri daha da kötüleşti. Ruslar Rusçuk, Silistre ve Hacıoğlupazarı’na hücum ederek, Kozluca’da Osmanlı kuvvetlerini ağır bir yenilgiye uğrattı (25 Haziran 1774). Ruslar, Şumnu’da bulunan Osmanlı karargâhına saldırmak üzere harekete geçtiler ve başarılı bir şekilde ilerleyerek burayı muhasara altına aldılar (1 Temmuz). Bu arada Rusya’daki iç gelişmelerden ötürü bir an önce barış yapılması taraftarı olan ve bu konuyu