Ukraynalı çocukların gözünden savaş: “İrpin-Benim Evim” kitabı Ankara'da tanıtıldı

Rusya’nın topyekûn işgal girişimi sırasında Ukrayna’nın İrpin şehrinde çocukların yaşadıklarını anlatan “İrpin Benim Evim” kitabı, 2 Ekim 2025’te Ukrayna’nın Ankara Büyükelçiliği ev sahipliğinde tanıtıldı. Kitap, çocukların şiir, hikâye ve çizimlerle kaleme aldığı savaş günlüklerinden oluşuyor.

Haber Giriş Tarihi: 02.10.2025 21:35
Haber Güncellenme Tarihi: 02.10.2025 21:35
https://www.qha.com.tr/

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana sürdürdüğü topyekûn işgal girişimi ve saldırılarında; Şubat-Mart 2022 işgal döneminde Ukrayna’nın İrpin şehrinde yaşanan çatışmaları çocukların gözünden anlatan “İrpin-Benim Evim” isimli eser Türkçeye kazandırıldı.

Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği, Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği, Ukrayna Dostluk Derneği, İrpin Belediyesi Sürdürülebilir Kalkınma Ajansının destekleriyle hazırlanan ve Türkçeye çevrilen "İrpin Benim Evim" kitabının tanıtımı, 2 Ekim 2025 tarihinde Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği ev sahipliğinde gerçekleşti.

Kitap tanıtım programı, Ukrayna’yı savunurken hayatını feda eden kahraman askerler ve Rusya’nın saldırılarında hayatını kaybeden masum sivilleri anmak üzere saygı duruşu ile başladı. Ardından Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Nariman Celâl, programın açılış konuşmalarını gerçekleştirdi.

TÜRKİYE İLK EL UZATAN ÜLKELERDENDİ

Büyükelçi Celâl, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana sürdürdüğü topyekûn işgal girişimi ve saldırılarından itibaren Ukrayna’ya ilk el uzatan ülkelerden birinin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu vurguladı.

Celâl, yardım kuruluşları ve özellikle Cumhurbaşkanları Recep Tayyip Erdoğan ile Volodımır Zelenskıy’ın eşleri Emine Erdoğan ve Olena Zelenska’nın himayelerinde yürütülen projeler sayesinde yaklaşık iki bin Ukraynalı çocuğun Türkiye’ye ulaştığını ifade etti. Celâl, bu çocukların 56 yetimhaneden ve Odesa bölgesinden gelen 34 yetim çocuktan oluştuğunu kaydetti.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

“DÜNYA KÖTÜLÜĞE ALIŞMAMALIDIR”

Resmî verilere göre 600'den fazla Ukraynalı çocuğun hayatını kaybettiğini, bin dört yüzden fazlasının yaralandığını ve yaklaşık 20 bin çocuğun Rusya’ya yasa dışı şekilde götürüldüğünü hatırlatan Celâl, “Bugün Ukrayna'da Rus ordusunun işlediği 170 binden fazla savaş suçu belgelendi. Bunlar sivillere; kadınlara, çocuklara, yaşama ve insan onuruna karşı işlenmiş suçlardır. Biz eminiz ki Rusya Federasyonu bu suçlar için uluslararası hukuk çerçevesinde yargılanmalı ve hesap vermelidir. Saldıran adil bir şekilde cezalandırılmalıdır, dünya kötülüğe alışmamalı, sessiz kalmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın işlediği savaş suçlarının uluslararası hukuk çerçevesinde cezalandırılması gerektiğini belirten Büyükelçi, “Buça ve İrpin şehirleri bu suçların sembolü hâline geldi. Ama aynı zamanda dirilişin ve yeniden doğuşun da simgesi oldular.” dedi.

“ŞEHRİMİZ UKRAYNA’NIN GELECEĞİ İÇİN DİRENDİ”

İrpin Belediye Başkanı Oleksandr Markuşın programa çevrim içi olarak katıldı. Markuşın konuşmasında, 2022’de başlayan topyekûn Rus işgal girişimi sırasında şehrin gösterdiği direnişi ve yaşanan sivil kayıpları anlattı.

Markuşın, savaşın ilk günlerinde İrpin halkının bölgesel savunma kuvvetleriyle birlikte hem şehrini hem de ülkesini savunmaya başladığını belirtti. Şehrin topçu saldırıları, hava bombardımanları ve tank saldırılarıyla ağır yıkıma uğradığını vurgulayan Markuşın, “Şehrimizin en büyük kurbanları arasında çocuklarımız, kadınlarımız ve sivillerimiz vardı. Günlerce sığınaklarda kalmak zorunda kaldılar.” dedi.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

“ŞEHRİMİZ BİR DİRENİŞ SİMGESİ OLDU”

İrpin ile büyük şehir arasındaki mesafenin yalnızca 5 kilometre olduğuna dikkat çeken Belediye Başkanı, bu hattın savaşın en kanlı sayfalarından biri haline geldiğini ifade etti. Tahliye operasyonları sırasında sivillerin saldırıya uğradığını anımsatan Markuşın, arkasında görülen hasarlı sivil araçların bu dönemin tanıkları olduğunu söyledi.

Çocukların savaşın en ağır yüzüyle karşı karşıya kaldığını belirten Markuşın, “Çocuklarımızın gözünden savaş anlatılmalı dedik. Onların anlattıklarıyla bugün ilk bir eser ortaya çıktı. Çocuklar korkularını, gözyaşlarını ve acılarını ama aynı zamanda güçlerini ve inançlarını paylaştılar.” cümlelerini sarf etti.

Markuşın, İrpin’in Ukrayna’nın geleceğini belirleyen şehirlerden biri olduğunun altını çizerek, “Şehrimiz işgale karşı koydu ve Ukrayna’nın bir parçası olarak kalmaya devam etti. Bu direnişin temel gücü ve kuvveti, kahraman Ukrayna Silahlı Kuvvetleri oldu. Onlara minnettarız.” dedi.

“İRPİNLİ ÇOCUKLARIN SESİ TÜRKÇE DE DUYULACAK”

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yüksel, eserin yalnızca bir kitap değil, aynı zamanda bir halkın hafızası ve savaş suçlarının tanıklığı olduğunu vurguladı.

Yüksel, kitabın Türkçeye çevrilmesi fikrinin, 2024 yılında Kıyiv’e gerçekleştirilen resmî ziyaret sırasında doğduğunu belirtti. Kırım Tatar Teşkilatları Platformu ve Türkiye-Ukrayna Dostluk Derneği temsilcileriyle birlikte Ukrayna’daki yetkililerle yapılan temaslarda İrpin şehrini de ziyaret ettiklerini hatırlatan Yüksel, “Orada gördüklerimiz insanlık dışı olayların canlı tanıklarıydı. İrpinli çocukların yazdığı şiirler ve çizimler bize savaşın en saf ve en sarsıcı tanıklığını gösterdi. İşte o anda bu kitabın Türkçeye çevrilmesi gerektiğini düşündüm.” dedi.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

Yüksel aynı zamanda, “Bu kitap yalnızca bir anlatı değil, Putin rejiminin Ukrayna’da işlediği savaş suçlarının bir başka delilidir. Çocukların sesi ne kadar çok dile çevrilirse, dünyada o kadar fazla insan bu gerçeği görecektir.” diye konuştu.

Kitabın asıl sahiplerinin İrpinli çocuklar olduğunu vurgulayan Yüksel, onların cesur kalemleri sayesinde yaşananların kayıt altına alındığını dile getirerek, “Yaşadıkları tüm korkuya rağmen şiirler, resimler ve satırlar aracılığıyla bizlere seslerini ulaştırdılar. Bu eser onların yüreklerinden çıkan bir çığlıktır ve artık Türkçede de duyulacaktır.” cümlelerini sarf etti.

“DÜNYA KÖTÜLÜKLERE ALIŞMAMALI, ZALİMLER İÇİN CEHENNEM OLMALI”

Türkiye Ukrayna Dostluk Kurulu Üyesi ve İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan yaptığı konuşmada, savaşın siviller ve çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Türkkan, sözlerine Büyükelçi Celâl’e hitaben, “Dünya keşke kötülüklere alışmasa” sözleriyle başladı. Türkkan, yaklaşık dört yıldır Ukrayna’daki savaşın yol açtığı ölümleri yakından takip ettiğini belirterek, “Bu olaylar dünyanın yüz karasıdır. Bu sadece bir kitap değil, bizden sonraki nesillerin hafızasına nakşedilecek çok önemli bir eserdir.” dedi.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

Bosna Savaşı sırasında yaşadığı bir anıyı da paylaşan Türkkan, oradaki bir çocuğun annesine söylediği, "Anne, çocukları küçük mermiyle öldürüyorlar değil mi?" sözünün hafızasında derin bir iz bıraktığını ifade ederek, “Ben bu dünyanın zalimler için cehennem olmasını istiyorum. Allah’tan niyazım budur.” diye konuştu.

“SAVAŞ CİNAYETTİR; ÇOCUKLARA MİRAS BIRAKILAN DÜŞMANLIK SONLANDIRILMALI”

Türkiye-Ukrayna Dostluk Derneği Başkanı Celil Sümer ise Ukraynalı çocukların yaşadığı travmalara dikkat çekerek, savaşın nerede olursa olsun savunma amacını aşan birer cinayet olduğunu vurguladı. Sümer, konuşmasında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerine atıfla “Savaş, savunma için yapılmadığı sürece bir cinayettir.” dedi.

Sümer, savaşın en ağır yükünü çocukların taşıdığını belirterek, “Ukrayna’da ilk ayda 4,3 milyon çocuk yerinden edildi; bu, ülke çocuk nüfusunun yüzde 60’ı demektir. Çocuklar güvenliğe, istikrara, eğitim ve psikososyal desteğe, ve en çok da barışa ihtiyaç duyuyor.” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

Mariupol’den örnek vererek bombardımandan kurtulan bir çocuğun konuşmayı bıraktığını, Gazze’de bir çocuğun ise insani yardım yolunda bacağını kaybettiğini anlatan Sümer, savaşın yarattığı travmaların azaltılmasına yönelik somut adımlar atıması çağrısında bulunarak, “Savaşları hemen bitiremeyebiliriz ama çocuklarımızın bilinçaltında oluşan düşmanlıkları azaltabiliriz. Dünyamızın gelecekte sahipleri olan çocuklarımıza bu düşmanlıkları ve bu kötü izleri miras bırakmamalıyız.” dedi.

Sümer konuşmasını, dünyaya ve karar vericilere seslenerek, “Ukrayna, Gazze ve dünyanın her yerindeki savaşları durdurun.” çağrısıyla sonlandırdı.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

PROJE EKİBİNE CELÂL’DEN TEŞEKKÜR BELGESİ TAKDİMİ

Ardından program, kitabın proje ekibine teşekkür belgelerinin takdim edilmesiyle devam etti. Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Nariman Büyükelçi Celâl, Kırım Derneği Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yüksel, Türkiye-Ukrayna Dostluk Derneği Başkanı Celil Sümer, Kırım Tatar Millî Meclisi (KTMM) Üyesi ve Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Başkanı Prof. Dr. Gayana Yüksel, Tuvgan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar Şahin, Gazeteci ve Yazar Gönül Şamilkızı, Kırım Ailesi Üyesi Eva Mariia Molçanova ve Araştırmacı Yazar, Şair Canfer Balçık’a teşekkür belgelerini takdim etti.

“ZAMANSIZ BÜYÜYEN ÇOCUKLAR”

Programda ayrıca "Rus İşgalinin İnsanî Boyutu: Suçlar, Çocuklar, Kurtuluş" başlıklı panel gerçekleştirildi. Gazeteci ve Yazar Şamilkızı moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Rus saldırganlığına rağmen umudunu asla yitirmeyen savunmasız Ukraynalı çocuklar ele alındı.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

Şamilkızı konuşmasında, Ukrayna’daki savaşın çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, yaşanan trajediyi barındıran kitap üzerinden değerlendirdi. Şamilkızı, “Savaş, insanların ve çocukların ne kadar zamansız büyüdüğünü gösteren bir vakittir. Bu kitapta karşılaştığımız cümlelerin çoğu küçük çocuklara ait ama onların sözleri çoğu zaman büyüklerin bile dile getiremeyeceği kadar derin ve ağır ifadeler taşıyor.” dedi.

Kitapta yer alan metinleri okurken duygulandığını dile getiren Şamilkızı, “O çocuklar yaşadıklarını büyük cümlelerle, ağır ifadelerle kaleme almışlar. Okurken bir kez daha savaşlara lanet ettim. Çocukları erken büyümek zorunda bırakan savaşlara, teröristlere, insanlığı karanlığa sürükleyenlere lanet ettim.” ifadelerini kullandı.

“HER RAKAMIN ARKASINDA BİR HAYAT VAR”

KTMM Üyesi ve Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Başkanı Prof. Dr. Yüksel konuşmasına, Ukrayna’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında kitabı keşfetme ve Türkçeye kazandırma sürecinden bahsederek başladı.

Yüksel, projenin Kıyiv ziyaretleri sırasında kilise, mezarlık ve tahliye güzergâhlarında yapılan görüşmelerle şekillendiğini, çocukların çizim ve anlatılarının çevirisinde ise büyük sorumluluk üstlendiklerini anlattı. Yüksel, kitabın Türkçeye aktarılmasının kolay olmadığını; metinlerin ardındaki gerçekleri, çocukların yaşadıklarını doğru aktarmak için yoğun araştırma gerektiğini vurguladı.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

Konuşmasında 9 yaşındaki Maksim’in örneğini veren Yüksel, çocuğun tahliye esnasında ailesini kaybettiğini ve “18 yaşında olsaydım savunmaya katılırdım.” diye yazdığını aktardı. Yüksel, bu ve benzeri çocuk anlatılarının kitabın sayfalarında canlı tutulduğunu ve okuyucuların bu hikâyeleri hissederek okumalarını istediğini söyledi.

Yüksel, sözlerini “Her bir rakamın arkasında bir insan, bir çocuk, bir aile var; bu gerçekleri unutturmamalıyız.” diyerek tamamladı.

"BU ESERDE DUYULMASI GEREKEN ONLARCA ÇOCUĞUN SESİ VAR"

Kitabın tasarımcısı ve düzenleyicisi Sofiya Martinyuk ve kitapta yer alan “Anne Beni Çocukluğuma Geri Götür” şiirinin yazarı Artem Povodyuk çevrim içi olarak panele katıldı. Martinyuk, bu eserin sadece bir kitap değil, savaşın bir hikâyesi olduğuna vurgu yaptı ve “Bu eserde dünyada duyulması gereken onlarca çocuğun hikâyesi var. ” dedi.

Povodyuk ise, “Anne Beni Çocukluğuma Geri Götür” isimli şiirini katılımcılarla paylaştı.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

SAVAŞ ÇOCUKLARI DERİNDEN SARSIYOR

Kırım Ailesi Üyesi Eva Mariia Molçanova Rusya’nın saldırıları sırasında yaşadıklarını anlatarak savaşın çocuklar başta olmak üzere siviller üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Molçanova, saldırıların askerî hedeflerle sınırlı kalmayıp sivilleri ve sivil alanları da hedef aldığını belirtti.

Yaklaşık üç yıl önce yaşadıkları travmayı “Hepimiz tedirgindik, havaalanında tahliyeyi bekliyorduk” sözleriyle aktaran Molçanova, savaşın özellikle çocuk ve gençlerin hayallerini, eğitimini ve geleceklerini derinden sarstığını vurguladı.

“OYNARKEN GÜLMÜYOR ÇOCUKLAR”

Araştırmacı Yazar, Şair Canfer Balçık da Ukrayna’da savaş sırasında yaşadıklarına dair tanıklıklarını ve bu süreçte kaleme aldığı şiirlerini paylaştı.

Savaşın ilk günlerinde İrpin Köprüsü’nün yıkılışına tanıklık ettiğini söyleyen Balçık, orada gördüğü manzaraların yazarlık hayatına derin izler bıraktığını ifade etti. Kendisini en çok etkileyen anılardan birinin, cepheye giden bir babayla vedalaşan anne ve çocuğun sahnesi olduğunu dile getiren Balçık, “Çocuk hem ağlıyor hem babasına sarılıyor, aynı anda da niye gidiyorsun dercesine dövüyordu. Annesi, gözyaşlarını görmemesi için çocuğunu kenara çekti. Bu sahneyi unutamadım.” dedi.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

Balçık, savaş öncesi gittiği bir anaokulunda çocukların neşeyle oynayıp güldüklerini, savaş sonrası ise aynı çocukların oyun oynarken gülmediklerini gözlemlediğini anlattı. Bu durumun kendisini çok etkilediğini vurgulayan Balçık, “Çocuklar gülmeli dedim ve o an bir şiir yazdım. Artık oynarken gülmüyorlardı.” ifadelerini kullandı.

Oynarken Gülmeyen Çocuklar” başlıklı şiirinde savaşın çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerini kaleme alan Balçık, şiirlerini ve gözlemlerini bir kitap hâline getirmeye karar verdiğini açıkladı. Kitabında savaşın askeri boyutundan ziyade sivillerin, özellikle çocukların ve kadınların yaşadıklarına odaklandığını belirten Balçık, “Bu eserle hem Türk kamuoyunu hem de dünyayı savaşın insani boyutları konusunda bilinçlendirmek istiyorum.” dedi.

Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA

Kitapta şiirler, hikâyeler ve çizimlerle oluşturulmuş savaş günlükleri yer alıyor. Sayfalarında, küçük yazarların endişeleri, umutları ve şehirlerine duydukları sevgi hayat buluyor. Ayrıca bu eser, dünyanın hiçbir yerinde çocukların yaşamaması gereken olaylara tanıklık eden genç İrpinlilerin duygu ve düşüncelerini yansıtıyor.