
Ayyıldız Huri Kaptan / QHA Ankara
Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Anadolu Ajansı işbirliği ile düzenlenen "Savaş Muhabirliği ve Kriz Bölgelerinde Habercilik Forumu", İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz'ün açılış konuşmaları ile başladı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Anadolu Ajansı bugün Ankara'da savaş muhabirliği ve kriz bölgelerinde habercilik temalı forumu gerçekleştirdi. Foruma, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, savaş bölgelerinde görev yapmış 12 farklı ülkeden tecrübeli gazeteci, Savaş Muhabirliği Eğitim programlarına destek veren kurumların yetkilileri, sivil Toplum Kuruluşları (STK) temsilcileri ve pek çok gazeteci katıldı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AA Genel Müdürü Serdar Karagöz, forumun açılış konuşmasında savaş muhabirliği eğitimi programlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan krizlerin; savaş muhabirliği tanımını, savaş muhabirliği mesleğini bir adım daha öne çıkardığı vurgulanarak düzenlendiği belirtilen forumda; değişen çatışma şartları ve savaş muhabirliği, Türkiye'de savaş muhabirliği, savaş zamanında küresel iletişim konuları dünyanın pek çok yerindeki savaş bölgelerinde görev almış gazeteciler tarafından etraflıca ele alındı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, forum kapsamında yaptığı konuşmada, savaş ve çatışma bölgelerindeki eğitimlerin önemine dikkat çekti. Bu çerçevede, AA'nın vermiş olduğu savaş muhabirliği eğitimlerinin önemini belirten Altun, "Keşke savaşlar olmasa, keşke çatışma ve kriz bölgeleri olmasa da bu alana mahsus bir gazetecilik türünden de bahsetmesek. Fakat çatışmalar, savaşlar, krizler dünyamızın, çağımızın acı gerçekleri" diye konuştu.
"GAZETECİNİN DÜSTURU SAVAŞ PROPAGANDASINA HİZMET ETMEMEK OLMALI"Krizlerle, belirsizliklerle dolu, sert çatışmaların olduğu küresel bir çağda; savaşları, krizleri, küresel ve bölgesel aktörler arasındaki gerilim ve çatışmaları en doğru şekilde haberleştirmenin en zorlu gazetecilik faaliyetlerinden olduğuna dikkat çeken Altun, şunları kaydetti:
Söz konusu gazetecilik faaliyeti olağanüstü koşullarda, güvenlik endişesinin had safhada olduğu, mesleki araç ve gereçlere ulaşma imkanlarının dahi oldukça kısıtlı olduğu ve yoğun psikolojik baskının hükmettiği ortamlarda gerçekleşiyor. Kriz, çatışma ve savaş bölgelerinde şahit olduğunu aktaracak teknik araçları doğru kullanmaktan, kendini tehlikeye atmamaya ve canını korumaya kadar birçok başlıkta hassasiyet göstermek gerekiyor. Diğer taraftan savaş ve kriz dönemleri manipülasyona, algı operasyonlarına, dezenformasyona da en açık olunan dönemler. Elbette bir gazeteci için savaş propagandasına alet olmamak, zulüm politikalarına hizmet etmemek de temel bir düstur olmalıdır.
"BARIŞ MUHABİRLİĞİ"Irak'tan Suriye'ye embedded; iliştirilmiş gazeteciliğin sebep olduğu tahribatı hepimiz hatırlıyoruz. Oysa bir savaş muhabirinin yapacağı tek şey, hakkaniyetli bir şahitlik olmalıdır. Bu hakikat şahitliği ile yazılacak her kelimenin, çekilecek her karenin nasıl etkiler oluşturabildiğini de gördük. Bir fotoğraf, bir görüntü, savaşın yarattığı acı ve tahribatı gözler önüne sermekle birlikte, bazen de savaşın seyrini değiştirebilir. Aslında ben de Johan Galtung gibi 'savaş muhabirliği' yerine 'barış muhabirliği' tanımlamasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü vicdan sahibi gazeteciler savaşların, çatışmaların, krizlerin sonlanmasına katkı sağlayabilir ve böylece aslında barışa hizmet eder.
Medya mensuplarının, Azerbaycan toprağı Karabağ'ı, Ermenistan işgalinden kurtarıldığı mücadelede de sahadan gerçek bilgi ve görüntülerle kara propagandanın önüne geçtiğinin altını çizen Altun, "Rusya-Ukrayna savaşında yaşanan gelişmeleri takip etmek üzere sahada bulunan gazetecilerin nasıl canları pahasına görev yaptıklarını gösteren görüntüleri hepimiz hatırlıyoruz. Tüm dünya savaşın şiddetini, yaşanan yıkımları ve insani trajedileri bölgedeki 'barış muhabirleri' aracılığıyla gördü, okudu." ifadelerini vurguladı.
Altun, Türk medyasının, hem Türkiye'nin terörle mücadelesinde hem Karabağ savaşında hem de Ukrayna-Rusya savaşında, dünya çapında dikkat çeken haberler ve görüntülere imza attığına değindi.
AA'NIN SAVAŞ MUHABİRLİĞİ EĞİTİMİDünyanın çeşitli bölgelerinden foruma katılan gazetecilerin olduğunu hatırlatan AA Genel Müdürü Karagöz ise bu hususu sevinçle karşıladıklarını dile getirdi. Karagöz, AA bünyesinde verilen savaş muhabirliği eğitimine ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Bu eğitimlerde, olağanüstü durumlarda gazetecilikten kişisel güvenliğe, kimyasal ve biyolojik saldırılardan medya yönetimine kadar hem pratik hem de teorik eğitimler sunduk. Bu sayede gazeteci meslektaşlarımızı, savaş sahasında karşılaşabilecekleri tüm zorluklara karşı daha iyi hazırladık. Bu, eğitim programımızın küresel anlamda da eşsizliğini gösteren bir göstergedir. Bugün, savaş muhabirliği alanındaki tecrübe ve donanımlarımızın uluslararası alandaki gücüne hep birlikte yeniden şahit oluyoruz"
Kamuoyunu bilgilendirmenin yanı sıra savaş muhabirlerinin aynı zamanda savaşların en büyük tanığı da olduğuna dikkat çeken Karagöz, savaş muhabirlerinin üstlendikleri zor görevde başarılı olmak için olağanüstü şartlarda hayatta kalma becerilerine sahip olmaları gerektiğinin altını çizdi.
Savaş bölgelerindeki yaşananları dünyaya aktaran muhabirlerin de kendilerini o psikolojiye hazırlamak zorunda olduğunu ifade eden Karagöz, şunları kaydetti:
"Anadolu Ajansı olarak bu alandaki ihtiyacı karşılamak için tam 10 yıldır savaş muhabirliği eğitimi veriyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü, Türk Silahlı Kuvvetleri, TİKA, AFAD gibi Türkiye'nin önde gelen kurumlarının desteğiyle son 10 yılda tam 22 kez savaş muhabirliği eğitimi verdik. Ulusal ve uluslararası düzeyde 500'e yakın arkadaşımız bu savaş muhabirliği eğitimine katıldılar. Bu eğitimlerde, olağanüstü durumlarda gazetecilikten kişisel güvenliğe, kimyasal ve biyolojik saldırılardan medya yönetimine kadar hem pratik hem de teorik eğitimler sunduk. Bu sayede gazeteci meslektaşlarımızı, savaş sahasında karşılaşabilecekleri tüm zorluklara karşı daha iyi hazırladık."
Karagöz, söz konusu savaş muhabirliği eğitimine katılan yaklaşık 500 kişinin üçte birinin uluslararası gazeteci olduğunu belirterek eğitim programının küresel anlamda da eşsiz olduğunu ifade etti ve sözlerine şunları ekledi:
Bugün aramızda yer alan katılımcılarımız çok farklı ülkelerden geliyorlar. Bosna Hersek, Ukrayna, Kazakistan, Arnavutluk, Pakistan, Kenya, Azerbaycan, Gürcistan, Kırgızistan, Etiyopya, Çad ve Nijer'den gelen arkadaşlarımız, bugün bu salonda savaş muhabirliği forumunda, savaş muhabirliği konseptini yeniden tartışmak üzere aramızda bulunuyorlar.