
Mersin'in Tarsus ilçesinde Türkiye'nin bir dönemine damga vuran "gizemli kazı" olayı kafalarda soru işareti bıraktı. Geçen haftalarda olayla ilgili iki arkeolog 12 yıl önce aynı eve giren 15 kişinin bir daha çıkmadığını evin altında gizli boyutlar arası bir kapı olduğunu ileri sürdü. Kırım Haber Ajansı olarak Kırım Tatarı yazar olan Mehmet Berk Yaltırık'a "Tarsus olayına ilişkin bu tür esrarengiz olaylar bir kurgu mu? Halk efsanelerinde bu olaylara benzer hikayeler var mı?" diye sorduk.
Türkiye'de büyük yankı uyandıran Mersin'in Tarsus ilçesinde geçen haftalarda başka bir boyuta geçen kapı olduğu iddia edilmişti. İddia orada kazı yapan arkeologlar tarafından ortaya atılmıştı. Gizemli kapıdan 15 kişinin geçtiğini ve geri dönmediklerinin ileri sürmüşlerdi. Bu konuları anlattıkları için canlarını tehlikeye attıklarını ileri sürmüşlerdi. Gizemli kapı olayı Türkiye'nin gündeminde yer almıştı. Söz konusu olayla ilgili Korku hikayeleri yazarı Mehmet Berk Yaltırık, Kırım Haber Ajansının sorularını yanıtladı.
Yaltırık "Boyutlar arası bir kapının olduğunu öne süren arkeologların söyledikleri defineciler tarafından kurgulanmış olması mümkün müdür? sorusu şöyle yanıtladı:
"Şayet bir filmin, dizinin, öykünün, romanın, bilgisayar oyunun içinde değilsek kimsenin gündelik hayatta “başka diyara açılan kapılar var” diye konuşacağını, bu yöndeki duyumların da arkeologları harekete geçireceğini zannetmiyorum. “Tarsus kazısı” veya popüler ismiyle “Tarsus’taki Gizemli Kazı”, artık kendi mitosunu oluşturmuş bir “toplu histeri” vakası aslında. Binlerce yıllık bir yerleşim yerinin, kazıldıkça karşılaşılan tarihi katmanları önce ilk kazıyı gerçekleştiren definecileri cezbetti, sonrasında da “bu kadar derin kazıldıysa büyük bir şey olmalı” diye düşünülerek ciddi önlemler alınarak daha derin çaplı bir kazı gerçekleştirildi. (Dipsiz Göl olayında olduğu gibi). Fakat bazı tarihi buluntular harici bir şey çıkmayıp bölge boşaltılınca, bu sefer de “boşuna böyle tedbir alınmaz kesin bir şey olmalı” sanrısıyla kazı hakkında önce şehir efsaneleri türedi, nihayetinde bu toplu histeriyle kuvvetli bir mitosa dönüştü."
Romanlara, filmlere, oyunlara konu olabileceğini söyleyen Yaltırık, “korku turizmi” veya “paranormal turizm” bağlamında değerlendirilebilecek yeni bir mekânının olduğu değerlendirmesinde bulundu. Bu gibi mitosun etkileşiminde yararlanmak için reklam amaçlı çeşitli spekülasyonların yayınlandığını dile getiren yazar Yaltırık, en son yayılan haberlerden birisinin de "gizemli kazı" olduğunu belirtti.
Korku kitabı yazarı Yaltırık, Türkiye'de bu tür konularla ilgili halk efsanelerinin olduğunu dile getirerek "Anadolu’da ve Trakya’da halk inançlarında cinli olduğuna inanılan yerler var. İslam literatüründen hareketle kimi insanların kaçırılıp “cinler âlemine" karışması şeklinde bir motif de var folklorumuzda. Ancak bu belli bir mekânla sınırlı değil. Boyut kapıları ise H. P. Lovecraft gibi kültleşmiş, her biri ekol haline gelmiş korku edebiyatı yazarlarının da, bilim kurgu ve fantastik edebiyat yazarlarının da işlediği bir tasavvur. Bunun yanı sıra bazı okültizm veya paranormal alanlarda yazan kimseler de dünyada belli noktaların bu tür geçiş kapılarına sahip olduğunu, gizli enerji noktaları vs. bulunduğunu iddia edegelmiştir." ifadelerini kullandı. Bu olaylarında bilimsel gerçekliği bulunmadığını söyleyen Yaltırık, Folklorun, popüler kültürden ve eserlerden esinlenmeye açık olduğunu, belki zamanla insanlarında “boyut kapısı” temalı söylenceleri, şehir efsanelerinin görülebileceğini" aktardı.
Yaltırık, bu tür esrarengiz olayların halkın ilgisini çektiğini bilgisini vererek bu tür korku hikayeleri ve şehir efsanelerinin konuşulması, anlatılması insanları gündelik yaşamdan uzaklaştırarak bir anlamda oyun imkanı sunduğunu ifade etti. Tarsus'ta gelişen olayında defineci folkloruyla bağlantılı olduğunu söyleyen Yaltırık, "Defineciliği ben, fantastik rol yapma oyunları yahut rol yapma oyunları kavramıyla hemhal olamayan insanlara yönelik bir nevi “gariban safarisi” gibi nitelendiriyorum. Sıkıcı gündelik hayata, bir anda define cinleriyle, ritüelleriyle, işaretlerle, bin türlü adrenalinle bağlantılı bir hareketlilik giriyor. Konuyla alakalı olarak yakın zamanda Hicran Karataş’ın “Azıcık Suçlu: Defineci Folkloru” adlı çalışması yayımlandı. Canbert Yerguz’un yönetip senaryosunu yazdığı “Hazine” filmi de geçtiğimiz günlerde yayına girdi. Bu histeri halini oldukça açıklayıcı olduğunu söyleyebilirim. Tarsus’taki kazıyla ilgili mitosu da bu denli güçlü hale getiren de bu alt kültürün folkloru aslında." olarak nitelendirdi.
Kendi kitaplarında da bu tür benzeri olayların geçtiğini aktaran yazar Yaltırık, yazıların tamamının kurgu olduğunu belirterek "Bazen karakterlerim aynaları kullanarak cinler âlemine geçebiliyor veya belli mekanları kullanabiliyorlar ama, bunlar benden önce çoğu sanat eserinde kullanılmış, kullanılan ve kullanılmaya devam eden temalardan." ifadelerini kullandı.