
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde, dünyada acı tecrübelere sahne olan insan haklarının ağır ihlallerine ve soykırım fiillerine dikkat çekmek için İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edildi. Bu tarihten itibaren 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, tüm dünyada insan onurunun ve temel özgürlüklerin önemini hatırlatan bir tarih olarak kaydediliyor. Ancak yaklaşık 12 yıldır Rus işgali altında bulunan Kırım’da bu gün, insan hakları ihlallerinin kesintisiz sürdüğü karanlık bir tabloyu gözler önüne seriyor.
Kırım, Rus işgalinin başladığı Mart 2014’ten itibaren sistematik baskıların, zorla kaybetmelerin, hukuksuz tutuklamaların ve işkencenin yoğun yaşandığı bir bölgeye dönüştü. İşgalci yönetimin baskı ve zulüm uygulamalarından en çok etkilenen topluluk ise yarımadanın yerli halkı olan Kırım Tatarları oldu.
İşgalin hemen ardından Rusya, Kırım Tatar halkının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov ve KTMM Başkan yardımcıları dahil olmak üzere siyasi ve manevi önderlerin Kırım’a girişini yasakladı, birçok isim hakkında uydurma suçlamalarla açıldı.
Kırım’daki bağımsız medya tamamen susturuldu; ATR televizyon kanalı ve Kırım Haber Ajansı (QHA) kapatıldı. Nisan 2016’da ise Kırım Tatarlarının en üst temsil organı olan Kırım Tatar Milli Meclisi resmen yasaklandı.
RUSYA EN AZ 176 KIRIM TATARINI HAKSIZ YERE ALIKOYUYOR
İnsan hakları savunucularının aktardığı verilere göre Rusya’nın kontrolündeki cezaevlerinde 176’sı Kırım Tatarı olmak üzere toplam 316 Kırımlı siyasi tutsak bulunuyor. Tutuklular arasında kadınlar, gençler, yaşlılar ve engelliler de yer alıyor. Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 2017-2025 yılları arasında işgal altındaki Kırım’da 10 binden fazla insan hakları ihlali kaydedildi; bunların 6 binden fazlası Kırım Tatarlarına karşı işlendi.
İşgalden bu yana 44 kişi kaçırıldı, bunlardan 6’sı ölü bulundu, 15’inin akıbeti hâlâ bilinmiyor. Kaybolanlar arasında Dünya Kırım Tatar Kongresi Yönetim Kurulu üyesi Ervin İbragimov da bulunuyor.
KIRIM TATARLARINI SAVUNAN AVUKATLAR HEDEF ALINIYOR
işgalci yönetimin baskılarına maruz kalan Ukrain ve Kırım Tatar siyasi tutsakları savunan avukatlar da sistematik baskıya uğruyor. Avukatlar Emil Kurbedinov ve Edem Semedlayev haklarında açılan idari davalar çerçevesinde hapis cezası aldı.; Lilya Gemeci, Rüstem Kamilev, Nazim Şeymambetov ve Aleksey Ladin olmak üzere 4 Kırımlı avukatının lisansı iptal edildi. Kırım'daki baskıları dünyaya duyuran insan hakları savunucusu ve yurttaş gazeteci Lutfiye Zudiyeva “yabancı ajan” ilan edildi.
RUSYA EĞİTİM SİSTEMİNİ BİR PROPAGANDA ARACI OLARAK KULLANIYOR, KIRIM TATARLARININ KÜLTÜREL MİRASINI YOK EDİYOR
Eğitim alanında da baskılar derinleşti. İşgal öncesi Kırım Tatarca eğitim veren 15 milli okulun tamamı statüsünü kaybetti. Rusya, eğitim sistemini çocukların milli kimliğini silmek ve genç nesli propaganda ile yönlendirmek için bir araca dönüştürdü.
Kırım Tatar kültürel mirası da hedef alındı. Kırım Tatar mimarisinin dünyadaki tek örneği olan Hansaray, “restorasyon” gerekçesiyle ağır tahribata uğratıldı. UNESCO’nun tüm girişimlerine rağmen süreç durdurulamadı. Bunun dışında 2014’ten bu yana Rus işgali altındaki Kırım’da onlarca tarihi ve kültürel miras alanı tahrip edildi, binlerce tarihi eseri kaçırıldı.
Son 12 yılda yarımadaya bir milyondan fazla Rus yerleştirilerek Kırım’ın demografik yapısı kökten değiştirildi. Aynı dönemde on binlerce Kırım Tatarı, baskılar nedeniyle yurtlarını terk etmek zorunda kaldı.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, Kırım’daki sistematik ihlallerin uluslararası toplum tarafından yeniden hatırlanması açısından kritik bir önem taşıyor. Kırımlı siyasi tutsakların serbest bırakılması, kaybedilen kişilerin akıbetinin açıklanması ve yerli halkın temel haklarının korunması için uluslararası baskının artırılması gerekiyor.