İşgalci Kremlin rejimi tarafından Kırım’ın “başkanı” olarak atanan iş birlikçi Sergey Aksyonov’un, yolsuzluk soruşturması kapsamında Moskova’ya ifade vermeye çağrıldığı ancak direnince FSB görevlilerince kelepçelenerek götürüldüğü öne sürüldü.
Rus medyasında yer alan haberlere göre, Kırım’ın sözde Başkanı, Kremlin kuklası Sergey Aksyonov, 11 Ağustos 2025’te Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) tarafından gözaltına alınarak Moskova’ya götürüldü. İddiaya göre Aksyonov, Lubyanka’daki sorgulama merkezine kelepçeli şekilde çıkarıldı. Ancak Kırım’daki yerel basında bu konuda herhangi bir haber yer almadı; sonuçlardan korkan yerel basın olayı gündeme getirmemeyi tercih ediyor.
“Kompramat Grupp” adlı Rus yayın organı ve bazı diğer kaynaklar, Aksyonov’un özel bir uçakla Moskova’ya götürüldüğünü, evinde ve sözde “Bakanlar Kurulu” binasında yapılan aramalarda yasa dışı belgeler ile yolsuzluk kanıtlarının ele geçirildiğini aktardı. Belgelerin, Kırım’daki toprak paylaşımı ve bütçe kaynaklarının usulsüz dağıtımıyla ilgili olduğu belirtildi. Aramadan sonra FSB görevlileri, Aksyonov’a ifade vermek üzere acilen Moskova’ya gitmesi gerektiğini bildirdi. Aksyonov buna direnince, kelepçelenerek FSB görevlilerinin eşliğinde zorla odadan çıkarıldı.
Kaynaklara göre Aksyonov, Kırım’daki “gri kardinal” olarak bilinen ve organize suç örgütleriyle bağlantısı bulunan Sergey Borodkin soruşturması kapsamında “tanık” sıfatıyla ifade verdi. Ancak aramalarda çıkan deliller, onun da yolsuzluk ağında rolü olabileceğini ortaya koydu.
FSB gözetiminde 14 Ağustos’ta Kırım’a dönen Aksyonov’un, görevden tamamen alınmasa da yönetim yetkilerinin sınırlandırıldığı kaydedildi. Bölgenin şu anda doğrudan Kremlin denetiminde olduğu, “temizlik” operasyonunun sürdüğü ifade edildi. Ayrıca Kremlin kontrolündeki sözde İçişleri Bakanlığı, “Soruşturma Komisyonu”, "Kırım Savcılığı ve Mahkemeleri" başkanların değiştirilmesi planladığı ileri sürüldü.
“Kompramat Grupp” tarafından hazırlanan haberde, Borodkin ailesine bağlı şirketlerin kamu ihaleleri ve toprak paylaşımını kontrol ettiği, eski “İçişleri Bakanlığı” yetkililerinin ise bu süreçte aktif rol aldığı ileri sürüldü. Ayrıca son 11 yılda birçok sözde Kırımlı bürokratın yolsuzluk dosyalarından kaçmak için Türkiye’ye sığındığı, bazılarının Türk vatandaşlığı aldığı da iddialar arasında yer aldı.