Kırım Müftülüğü: Kırım Tatarlarına yönelik baskılar tesadüf değil, Moskova’nın planlı politikasıdır

Kırım Müslümanları Dinî İdaresi, 14 ve 15 Ekim'de yaşanan olaylarla ilgili sert bir açıklama yaparak, söz konu eylemleri “işgalci Rusya’nın Kırım’daki insanlık dışı baskı politikasının bir parçası” olarak nitelendirildi.

Haber Giriş Tarihi: 17.10.2025 17:23
Haber Güncellenme Tarihi: 17.10.2025 17:23
https://www.qha.com.tr/

Rus işgali altındaki Kırım’da baskılar her geçen gün artıyor. 14 ve 15 Ekim 2025 tarihleri, işgal altındaki yarımadada bir kez daha adaletin ve vicdanın yok sayıldığı günler olarak kayıtlara geçti. Bir yandan ağır hasta bir siyasi tutuklu yeniden hapse gönderildi, diğer yandan dört Kırım Tatar kadını keyfi suçlamalarla cezaevine konuldu.

Kırım Müslümanları Dinî İdaresi tarafından yapılan açıklamada, bu gelişmeler "Rus adaleti için utanç günleri" olarak nitelendirildi.

Açıklamada ciddi sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıl 57 yaşındaki imam, siyasi tutsak Lenur Halilov’un yeniden tutuklandığını hatırlatıldı. Halilov, 2021 yılında düzmece dava çerçevesinde haksız yere 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Sağlık komisyonu, kendisinde ilerlemiş karaciğer kanseri (metastazlı), hepatit C, hipertansiyon gibi rahatsızlıkları olduğu teyit etmişti. Ancak Arhangelsk Bölge Mahkemesi, savcılığın itirazı üzerine tahliye kararını iptal etti. Kırım Müftülüğü, bu kararı “hukuki değil, açık bir infaz” olarak tanımlayarak şu ifadeleri kullandı:

Savcı, imamın cezaevinde ölmesi gerektiğine karar verdi. Bu sadece hukuki bir saçmalık değil, 'mahkeme kararı' kılıfı altında yapılan yavaş bir idamdır. Rusya inancı, onuru ve Kırım Tatar olduğu için bu şekilde cezalandırıyor.”

"BU BİR SİTEMATİK KORKU POLİTİKASI"

Öte yandan, 15 Ekim sabahı Rus işgal güçleri Esma Nimetulayeva, Nasiba Saidova, Elvize Aliyeva ve Fevziye Osmanova’nın evlerine eşzamanlı baskınlar düzenledi. Kadınlar sözde “terör örgütü faaliyetine katılım” suçlamasıyla gözaltına alınarak Akmescit’teki (Simferopol) FSB merkezine götürüldü. İşgalci mahkeme, 16 Ekim’de dört kadını da tutukevine gönderdi.

Kırım Müslümanları Dinî İdaresi bu gelişmeleri “sistematik bir korku politikası” olarak nitelendirerek şunları kaydetti:

Kırım Tatarlarına yönelik baskılar tesadüf değil, Moskova’nın planlı politikasıdır. İşkenceler, tehditler, dinî liderlere yönelik baskılar ve aileler üzerinden şantaj; hepsi işgalcilere boyun eğmeyen bir halkı sindirme amacına hizmet ediyor.

Her arama, her gözaltı, her ceza, işgal altındaki yarımadadan gelen bir yardım çığlığıdır. Ve her bir çığlık, işgalin asla ‘barışçıl’ olmadığını hatırlatıyor.”

Açıklamada ayrıca, Rusya’nın bu uygulamalarının Cenevre Sözleşmeleri ve uluslararası insancıl hukuk normlarını açıkça ihlal ettiği vurgulanarak, “Bu, Kırım Tatar kimliğini, maneviyatını ve hakikat sesini yok etmeyi amaçlayan bilinçli bir tecrit politikasıdır. Ancak hiçbir FSB yetkilisi, hiçbir savcı Kırım Tatar halkının sesini susturamayacaktır. Gerçek, annelerin gözlerinde, imamların sözlerinde ve tüm halkın direncinde yaşamaktadır. Tüm dünya bilmelidir ki Kırım’da yaşananlar bir işgalden fazlasıdır. Her gün insanlığa karşı bir suç işlenmektedir.” denildi.