
İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen 4. Kırım Platformu Parlamenter Zirvesi bugün başladı. Zirveye 70’ten fazla ülkenin ve uluslararası kuruluşunun heyeti katılıyor.
Ukrayna Parlamentosu Başkanı Ruslan Stefançuk ve İsveç Parlamentosu Başkanı Andreas Norlen başkanlığında düzenlenen bu yılki zirvenin gündemi, Ukrayna’ya verilen küresel desteğin pekiştirilmesi ve uluslararası toplumun Kırım’ın yasa dışı ilhakı ve işgalini tanımama yönündeki kararlılığının yeniden teyit edilmesi etrafında şekilleniyor. Katılımcılar ayrıca Rusya’ya yönelik diplomatik ve siyasi baskının artırılmasına yönelik yeni adımları da ele alacak.
Zirvede konuşma yapan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırım’ın Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek, Kırım’ın yalnızca coğrafi bir bölge değil, Kırım Tatarları, Karaylar ve Kırımçakların vatanı ve kültürel merkezi olduğunu vurguladı. Kırım Tatar kültürü, dili ve devlet geleneğinin Kırım’ın kimliğini yüzyıllar boyunca şekillendirdiğini kaydeden Çubarov, Kırım hakkında yapılan müzakerelerde Kırım Tatar halkının haklarının göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.
KTMM Başkanı Refat Çubarov’un konuşmasının tam metni şu şekilde:
"Saygıdeğer hanımefendiler ve beyefendiler, sevgili Ukrayna dostları!
Kırım, Ukrayna devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak Kırım yalnızca haritadaki bir toprak parçası değildir.
Kırım, Tatar halkının ve kardeş halklarımız olan Karaylar ile Kırımçakların beşiği, yuvası, kalbi ve ruhudur. Kırım Tatar kültürü, Kırım Tatar dili, Kırım Tatarlarının manevi mirası, yüzyıllara dayanan tarihleri ve Avrupa tarihinde önemli bir rol oynamış devletleri, yüzyıllar boyunca Kırım’ın çehresini şekillendirmiştir.
Tarihî konulara derinlemesine girmeye gerek yok çünkü, Rusya liderlerinin aksine, sürekli 'manevi bağlarını' başkalarının topraklarında arayanların aksine; Kırım Tatar halkının kendi toprağı vardır. Doğduğu, koruduğu, geliştirdiği, kendi devletini inşa ettiği bir toprak...
Ayrıca, İsveç Parlamentosu ve hükûmetinin Kırım Platformu’na samimi desteğini göz önünde bulundurarak belirtmek gerekir ki, 17-18. yüzyıllarda Kırım Hanlığı ile İsveç arasında aktif diplomatik ilişkiler bulunmaktaydı.
Bugün açıkça konuşmak zorundayız: Rusya’nın Şubat 2014’te Kırım’ı işgal etmesiyle başlayan Ukrayna-Rusya Savaşı'nın sona erdirilmesine dair hiçbir müzakere, Kırım Tatar halkının geleceği gerçek bir şekilde tartışılmadan yapılamaz ve yapılamamalıdır. Kırım’ın statüsünün, Ukrayna devletinin toprak bütünlüğünden ve bu toprakların meşru sahibi olan Kırım Tatar halkının haklarından kopuk soyut bir jeopolitik konu olarak ele alınması mümkün değildir ve aksi kabul edilemez.
Dolayısıyla dünya liderleri, uluslararası örgütler ve ülkelerin hükûmetleri Kırım hakkında konuşurken, Kırım Tatar halkından, onların toprak üzerindeki haklarından ve Ukrayna devleti içinde kendi kaderini tayin hakkından söz etmek zorundadır.
Savaşta ateşkes sağlanmasıyla ilgili tüm tartışmalarda, Kırım Tatarlarının işgal altında güven içinde yaşayabilmesini sağlayacak garantilerden, Rus hapishanelerindeki Ukrayna vatandaşı siyasi tutsakların derhal serbest bırakılmasından, Kırım Tatar halkının temsil kurumlarının yeniden faaliyet göstermesini sağlayacak garantilerden, Kırım Tatar Milli Meclisinin yasağının kaldırılmasından söz etmeliyiz.
Sevgili dostlar, eminim ki bu yaklaşımı paylaşıyorsunuz. Çünkü Kırım’ın işgalden kurtarılması, hem Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması hem de uzun süren Rus emperyal politikaları sonucunda feci kayıplara, baskılara ve kimliklerini yok etme girişimlerine maruz kalan Kırım Tatar halkı için tarihî adaletin yeniden tesis edilmesi anlamına gelmelidir.
Kırım'ın kurtuluşu ve yerli Kırım Tatar halkının Ukrayna sınırları içinde onurlu bir geleceğe sahip olmasını sağlayacak istikrarlı ve adil bir barışın temeline bu ilkenin oturtulması için hep birlikte her türlü çabayı göstermenizi rica ediyorum.
Yaşasın Kırım! Yaşasın Kırım Tatar halkı! Yaşasın Ukrayna!"