Kazakistan’ın nükleer hamlesi: Enerji arayışında Moskova ve Pekin gölgesi

Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, inşası süren ilk nükleer santral projesinin Kazakistan’ın büyüyen enerji ihtiyacını karşılamada yetersiz kalacağını belirterek, “ikinci ve üçüncü santrallerin planlamasına başlanması zorunludur” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 09.09.2025 12:56
Haber Güncellenme Tarihi: 09.09.2025 12:56
https://www.qha.com.tr/

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, ulusa sesleniş konuşmasında ülkenin enerji stratejisinde köklü bir dönüşüm sürecine girildiğini duyurdu. Ancak bu dönüşümün mimarları arasında Rusya’nın devlet nükleer şirketi Rosatom ve Çin’in enerji devleri yer alıyor. Tokayev, Rosatom iş birliğiyle inşası süren ilk nükleer santralin ülkenin artan enerji ihtiyacını karşılamada yetersiz kalacağını belirterek, ikinci ve üçüncü santrallerin planlamasına başlanmasının “zorunlu” olduğunu ifade etti.

ENERJİ STRATEJİSİNDE RUSYA VE ÇİN TEHLİKESİ

Tokayev'in açıklaması, Kazakistan’ın enerji güvenliği söylemi altında Moskova ve Pekin’le daha derin teknik ve ekonomik bağımlılıklara sürüklendiği yönündeki endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Rosatom’un 2025 yazında resmî yüklenici ilan edilmesi, Rusya’nın bölgedeki stratejik nüfuzunu pekiştirirken, Çin ile kurulan nükleer iş birliği de Kazakistan'ın Çin’in ekonomik cazibesine kapılma riskiyle karşı karşıya kalabileceği riskini beraberinde getiriyor.

Öte yandan Kazakistan’ı Türkistan'ın enerji ve teknoloji merkezi haline getirme hedefi doğrultusunda, beş yıl içinde 6,3 GW’lık yenilenebilir enerji kapasitesinin sisteme dahil edilmesi planlanıyor. Ancak Tokayev, kömürün hâlen ülke için “stratejik kaynak” olduğunu vurguladı.

2024’te yapılan referandumda nükleer projelere halkın yüzde 71 oranında destek vermesi, bu stratejinin meşruiyet zemini olarak sunuluyor. Ancak uzmanlar, bu oranın kamuoyunun yeterince bilgilendirilip bilgilendirilmediği sorusunu da beraberinde getirdi. Rosatom’un geçmişteki güvenlik skandalları ve Çin’in altyapı projelerinde sıkça görülen şeffaflık eksikliği, Kazakistan’ın enerji geleceğini yalnızca teknik değil, siyasi risklerle de örülü hale getiriyor. Astana’nın enerji diplomasisi, yalnızca elektrik üretimi değil, aynı zamanda jeopolitik yönelimlerin de yeniden tanımlandığı bir alan haline geliyor.