Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Rudd, parlamentoyu yanılttığının ortaya çıkmasının ardından, istifa kararını açıkladı.
Haber Giriş Tarihi: 30.04.2018 09:48
Haber Güncellenme Tarihi: 30.04.2018 10:13
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığının göçmenlere yönelik sınır dışı uygulamaları konusunda parlamentoyu yanlış bilgilendirdiği ortaya çıkan Bakan Amber Rudd, istifasını verdi.
Rudd’un istifasının Başbakan Theresa May tarafından kabul edildiği bildirildi.
Rudd'u istifa kararına götüren konu, son haftalarda İngiltere gündemine oturmuş olan ve "Windrush skandalı" olarak anılan gelişmeler.
1940'ların ikinci yarısından 1970'li yıllara kadarki dönemde İngiltere'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan işçi açığını kapatmak üzere Britanya Adası'na gelen ve eski İngiliz kolonisi ülkelerin vatandaşları olan kesimlere kısaca "Windrush nesli" deniyor.
Bu nesil adını 1948'de Jamaika ile Trinidad ve Tobago'dan işçileri taşıyan MV Empire Windrush adlı gemiden alıyor.
Windrush nesli yasa dışı yollarla ülkeye girmiş göçmenler olarak görülmüyor.
1940'lı yıllarda hâlâ Britanya İmparatorluğu'nun bir parçası olan topraklardan geldikleri için bu göçmenler İngiltere vatandaşı olarak kabul ediliyordu.
Nisan ayının sonlarında Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı yetkililerinin Windrush neslinden göçmenleri sınırdışı etmeye çalıştığı, buna gerekçe olarak da göçmenlerin gerekli belgelerinin olmamasını gösterdiği ülke basınına yansıdı.
Özellikle Karayip ülkelerinden gelen göçmenlerden ve akrabalarından İngiltere'de oturma ve çalışma iznine sahip olduklarına dair bir dizi belgeyi İçişleri Bakanlığı'na sunmalarının istendiği, belgelerin sunulmaması durumunda sınır dışı edilmekle tehdit edildikleri ifade ediliyordu.
Basına konuşan Windrush neslinden göçmenler, hükûmetin sistematik bir baskı uyguladığını ve bu nedenle işlerini kaybettiklerini, sağlık hizmetlerinden yararlanamaz hale geldiklerini ifade etti.
Sayılarının yüzbinleri bulduğu sanılan ve Jamaika'dan Hindistan'a kadar çok sayıda eski Britanya İmparatorluğu kolonisinden gelen kişilerin seyahat belgeleri 1940'lı yıllarda İngiltere'ye ulaştıklarında İçişleri Bakanlığı tarafından toplanmış ve arşivlenmemişti.
HÜKÛMETİN GÖÇ POLİTİKASI SORGULANIYOR
Windrush skandalı, İngiltere'deki Muhafazakâr Parti azınlık hükûmetinin göç politikasının da ciddi biçimde sorgulanmasına yol açmış durumda.
Parlamento'nun İçişleri Komisyonu'nda milletvekillerinin karşısına geçen İçişleri Bakanı Amber Rudd, "Bakanlığın göçmenleri sınırdışı etme kotası var mı?" sorusuna "Hayır" yanıtını vermişti. Ancak daha sonra yerel idarelerin göçmenlerin sınırdışı edilmesi konusunda hedefler belirlediğini doğrulamış, kendisinin bu hedeflerden habersiz olduğunu ifade etmişti.
Financial Times gazetesi, son mali yıl için İçişleri Bakanlığının belirlediği sınırdışı hedefinin 8.337 olduğunu yazdı. Gazete bu hedefin sızdırılan bir İçişleri Bakanlığı belgesinde görüldüğünü belirtiyor.
Guardian gazetesi ise geçen hafta İçişleri Bakanı Rudd'ın Başbakan May'e 2017'de yazdığı bir mektubu haberleştirdi. BBC Türkçe’nin haberine göre, basına sızdırılan mektupta Rudd'ın sınırdışı hedeflerinden haberdar olduğu anlaşılıyor ve May'e göçmen sınırdışı hedeflerinin %10 artırılabileceği taahhüdünü veriyor. Rudd mektupta bu artışı "İddialı ancak yakalanabilir" diyerek niteliyor.
Rudd daha sonra da bu hedeflerin kaldırılacağını, İçişleri Bakanlığının göçmenlerin sınır dışı edilip edilmemesi konusunun dosya bazında incelenerek karara bağlanacağını söylemişti.
İSTİFAYA GELEN TEPKİLER
Muhalefetteki İşçi Partisi ise İçişleri Bakanı'nın önce inkâr ettiği hedefleri ortadan kaldıracağını söylediğine dikkat çekerek Rudd'ı istifaya çağırmıştı.
İçişleri Bakanı'nın istifasının ardından İşçi Partisi milletvekili David Lammy, "Amber Rudd istifa etti çünkü daha kendi bakanlığında ne olup bittiğinden dahi haberi yok. Ayrıca altında çalışan bürokratların güvenini de tamamen yitirmiştir. Ancak asıl sorun göçmenlere düşmanca bakan bu politikalardır. İçişleri Bakanlığı bir an önce bu politikalardan vazgeçmeli ve Windrush nesline vatandaşlık vermelidir" dedi.
İşçi Partisi'nin başkan yardımcısı Tom Watson ise Twitter mesajında "Görünen o ki Amber Rudd bu işin asıl sorumlusu yerine çöpü dışarı çıkaran kişi" diye kaydetti.
İşçi Partisi, Windrush skandalına konu olan uygulamaların hayata geçirildiği yıllarda İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Başbakan Theresa May'in de istifa etmesi gerektiğini söylüyor.
Rudd, Kasım ayından bu yana May hükûmetinden istifa eden 4. bakan oldu. Daha önce Savunma Bakanı Michael Fallon, Başbakan Yardımcısı Damian Green ve Eğitim Bakanı Justine Greening istifalarını vermişti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Rudd istifa etti
Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Rudd, parlamentoyu yanılttığının ortaya çıkmasının ardından, istifa kararını açıkladı.
Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığının göçmenlere yönelik sınır dışı uygulamaları konusunda parlamentoyu yanlış bilgilendirdiği ortaya çıkan Bakan Amber Rudd, istifasını verdi.
Rudd’un istifasının Başbakan Theresa May tarafından kabul edildiği bildirildi.
RUDD’U İSTİFA KARARINA GÖTÜREN KONU: WİNDRUSH SKANDALI
Rudd'u istifa kararına götüren konu, son haftalarda İngiltere gündemine oturmuş olan ve "Windrush skandalı" olarak anılan gelişmeler.
1940'ların ikinci yarısından 1970'li yıllara kadarki dönemde İngiltere'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan işçi açığını kapatmak üzere Britanya Adası'na gelen ve eski İngiliz kolonisi ülkelerin vatandaşları olan kesimlere kısaca "Windrush nesli" deniyor.
Bu nesil adını 1948'de Jamaika ile Trinidad ve Tobago'dan işçileri taşıyan MV Empire Windrush adlı gemiden alıyor.
Windrush nesli yasa dışı yollarla ülkeye girmiş göçmenler olarak görülmüyor.
1940'lı yıllarda hâlâ Britanya İmparatorluğu'nun bir parçası olan topraklardan geldikleri için bu göçmenler İngiltere vatandaşı olarak kabul ediliyordu.
Nisan ayının sonlarında Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı yetkililerinin Windrush neslinden göçmenleri sınırdışı etmeye çalıştığı, buna gerekçe olarak da göçmenlerin gerekli belgelerinin olmamasını gösterdiği ülke basınına yansıdı.
Özellikle Karayip ülkelerinden gelen göçmenlerden ve akrabalarından İngiltere'de oturma ve çalışma iznine sahip olduklarına dair bir dizi belgeyi İçişleri Bakanlığı'na sunmalarının istendiği, belgelerin sunulmaması durumunda sınır dışı edilmekle tehdit edildikleri ifade ediliyordu.
Basına konuşan Windrush neslinden göçmenler, hükûmetin sistematik bir baskı uyguladığını ve bu nedenle işlerini kaybettiklerini, sağlık hizmetlerinden yararlanamaz hale geldiklerini ifade etti.
Sayılarının yüzbinleri bulduğu sanılan ve Jamaika'dan Hindistan'a kadar çok sayıda eski Britanya İmparatorluğu kolonisinden gelen kişilerin seyahat belgeleri 1940'lı yıllarda İngiltere'ye ulaştıklarında İçişleri Bakanlığı tarafından toplanmış ve arşivlenmemişti.
HÜKÛMETİN GÖÇ POLİTİKASI SORGULANIYOR
Windrush skandalı, İngiltere'deki Muhafazakâr Parti azınlık hükûmetinin göç politikasının da ciddi biçimde sorgulanmasına yol açmış durumda.
Parlamento'nun İçişleri Komisyonu'nda milletvekillerinin karşısına geçen İçişleri Bakanı Amber Rudd, "Bakanlığın göçmenleri sınırdışı etme kotası var mı?" sorusuna "Hayır" yanıtını vermişti. Ancak daha sonra yerel idarelerin göçmenlerin sınırdışı edilmesi konusunda hedefler belirlediğini doğrulamış, kendisinin bu hedeflerden habersiz olduğunu ifade etmişti.
Financial Times gazetesi, son mali yıl için İçişleri Bakanlığının belirlediği sınırdışı hedefinin 8.337 olduğunu yazdı. Gazete bu hedefin sızdırılan bir İçişleri Bakanlığı belgesinde görüldüğünü belirtiyor.
Guardian gazetesi ise geçen hafta İçişleri Bakanı Rudd'ın Başbakan May'e 2017'de yazdığı bir mektubu haberleştirdi. BBC Türkçe’nin haberine göre, basına sızdırılan mektupta Rudd'ın sınırdışı hedeflerinden haberdar olduğu anlaşılıyor ve May'e göçmen sınırdışı hedeflerinin %10 artırılabileceği taahhüdünü veriyor. Rudd mektupta bu artışı "İddialı ancak yakalanabilir" diyerek niteliyor.
Rudd daha sonra da bu hedeflerin kaldırılacağını, İçişleri Bakanlığının göçmenlerin sınır dışı edilip edilmemesi konusunun dosya bazında incelenerek karara bağlanacağını söylemişti.
İSTİFAYA GELEN TEPKİLER
Muhalefetteki İşçi Partisi ise İçişleri Bakanı'nın önce inkâr ettiği hedefleri ortadan kaldıracağını söylediğine dikkat çekerek Rudd'ı istifaya çağırmıştı.
İçişleri Bakanı'nın istifasının ardından İşçi Partisi milletvekili David Lammy, "Amber Rudd istifa etti çünkü daha kendi bakanlığında ne olup bittiğinden dahi haberi yok. Ayrıca altında çalışan bürokratların güvenini de tamamen yitirmiştir. Ancak asıl sorun göçmenlere düşmanca bakan bu politikalardır. İçişleri Bakanlığı bir an önce bu politikalardan vazgeçmeli ve Windrush nesline vatandaşlık vermelidir" dedi.
İşçi Partisi'nin başkan yardımcısı Tom Watson ise Twitter mesajında "Görünen o ki Amber Rudd bu işin asıl sorumlusu yerine çöpü dışarı çıkaran kişi" diye kaydetti.
İşçi Partisi, Windrush skandalına konu olan uygulamaların hayata geçirildiği yıllarda İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Başbakan Theresa May'in de istifa etmesi gerektiğini söylüyor.
Rudd, Kasım ayından bu yana May hükûmetinden istifa eden 4. bakan oldu. Daha önce Savunma Bakanı Michael Fallon, Başbakan Yardımcısı Damian Green ve Eğitim Bakanı Justine Greening istifalarını vermişti.
EN ÇOK OKUNANLAR