Kırım Türklerinin ‘geleceği’ ve uluslararası güçlerin oyunu
Kırım Türklerinin ‘geleceği’ ve uluslararası güçlerin oyunu
Haber Giriş Tarihi: 04.03.2014 05:13
Haber Güncellenme Tarihi: 04.03.2014 05:13
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Kırım Türklerinin “geleceği”, bugün AB, ABD ve RF arasındaki çatışma ya da uzlaşma süreçleri tarafından belirlenmeye mahkûm mudur?
Vildane Şabanova Alieva (Vildane Özkan)
3 Mart 2014
Kırım Türklerinin “geleceği”, bugün AB, ABD ve RF arasındaki çatışma ya da uzlaşma süreçleri tarafından belirlenmeye mahkûm mudur?
Son üç aydır Ukrayna ve Kırım’daki politik gündem, neredeyse tamamen uluslararası güç odakları olan AB, ABD ve RF’nin müdahaleleri ve çatışmaları ile yönlendirilmektedir. Bölge üzerinde aralarındaki paylaşım gerçekleştikten sonra ise, kısa ya da uzun vadeli uzlaşma ile sonlandırılacağı düşünülebilir.
Her ne kadar tüm olanaklarıyla gündemdeki sorunların çözümü yönünde katkı sağlama girişimlerinde bulunsa da Türkiye Cumhuriyeti; Ukrayna ve Kırım’daki politik gündemi yönlendirme konusunda ne masada ne de sahada AB, ABD ve RF ile karşılaştırılabilecek bir ekonomik, politik, askeri vs. alanlarında son sözü söyleyecek güce sahip değildir. Ukrayna genelinde ve özellikle Kırım’da Türklerin bulundukları yerlerde onların can ve mal güvenliğini sağlama amaçlı girişimde bulunabilmesinin önünde de çeşitli hukuki, siyasi vs. engellerin mevcut olduğu söylenebilir. Ancak Türkiye, kendi sınırları içinde Kırım’dan gelebilecek olası sığınmacıları kabul etme ve uluslar arası hukuk organları aracılığıyla onların haklarını savunma olanaklarına sahiptir.
Bugün Ukrayna’daki politik bunalımın en belirleyici ve yoğunlaşmış bölgesi Kiev’den Kırım’a kaymıştır. Kırım’da ise söz konusu bunalımı en yoğun duyumsayan nüfusun, yerli Tatar Türkleri olduğu söylenebilir. Bugün karşı karşıya kaldıkları süreç, Kırım’da az sayıda kalmış olan yerli Türklerin toplumsal belleklerinden silinemeyen üç yüz yıllık tarihsel geçmişleri boyunca dereceli olarak Kırım’dan nasıl silindiklerini (sürülerek, öldürülerek, Ruslaştırılarak) onlara bir kez daha hatırlatmaktadır.
Üç aydır Ukrayna ve Kırım üzerinde AB, ABD ve RF güçleri arasında süren “savaş”; Kırım Türkleri tarafından apayrı bir algılanma biçimine sahiptir. Üç yüz yıllık bir süreç içerisinde, neredeyse tamamen Türklerin yaşadığı bir yarımada dereceli olarak Ruslaştırılmıştır. Bugün yarımadanın Ruslaştırılması sürdürülmektedir. 2 Mart tarihinde Kırım Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov’un düzenlediği basın toplantısında Rus dış politikasının üç yüz yıldır sürdürdüğü Kırım üzerindeki yayılmacı politikasını tekrar dile getirmiş ve “Kırım’ın Rus dünyasına ait bir toprak” olduğunu söylemiştir.
Bugünkü Türkiye toprakları; Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden bu yana, yani yüz yıldan daha uzun bir zamandan bu yana, çevre ülkelerden çeşitli politik baskılar nedeniyle kovulanların ve kaçmak zorunda kalanların sığındığı bir ülke olmuştur. Söz konusu politik baskılar, genellikle Rus politikasının baskıları ya da Rus politikasının etkisindeki (örneğin Bulgar, Sırp, Yunan vs.) politik baskılar olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Balkanlar, Karadeniz çevresi, Orta Asya ve Kafkasya’dan özellikle kültürel farklılıkları üzerine politik baskılar nedeniyle kovulanlar ve kaçmak zorunda kalanların ilk sığındığı yer; bugünkü Türkiye toprakları olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, Soğuk Savaş döneminde özellikle sosyalist ideolojik baskılar nedeniyle kovulanların ve kaçmak zorunda kalanların sığındığı bir ülkeydi. Soğuk Savaş sonrası günümüzde de hala çeşitli sorunlu bölgelerden gelenlerin sığındığı bir ülkedir Türkiye.
Bugün, son üç aydır Ukrayna ve Kırım’da yaşanan politik gerilim, yeni nüfus hareketlerine sebep olabilir.
Rusya Federasyonu, Ukrayna’da yaşayan Ruslara “Rusya Federasyonu vatandaşlığı” vermeyi kolaylaştırdı ve bunun için teşvik de etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, Ukrayna ve Kırım’dan güvenlik gerekçeleriyle Türkiye’ye gelmeyi isteyebilecek olası “geçici” ya da “kalıcı”, “bireysel” ya da “toplu” sığınmacılar için ne yapabilir?
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, çeşitli ülkelerde baskıcı politikalar altında ezilen yerli Türklerin durumlarını iyileştirici ve Türkiye ile olan ilişkilerini geliştirici çeşitli pratik sorun-çözücü projeler üretebilir.
Yüzyılı aşkın bir süredir bugünkü Türkiye topraklarının çevresindeki ülkelerden Türkiye’ye sığınan milyonlarca Türk ve Müslüman olmuştur. Ancak bugün söz konusu bölgelerle başka türlü ilişki ve etkileşim kurmak zorunlu hale gelmiştir. Örneğin, günümüzde Balkanlarda, Karadeniz çevresinde (örneğin Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde), Hakasya’da, Çuvaşistan’da, Buryatya’da, Yakutistan’da, Tataristan’da vs. yaşamayı sürdürüp aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı isteyen Türklerin vatandaşlık işlemlerini denetimli kolaylaştırmalar için projeler üretilebilir.
Aynı şekilde, sığındıkları ve sürüldükleri ülkelerden (Türkiye, RF, vs.) çıkıp anayurtlarına geri dönmeyi isteyen Kırım Türkleri için, en azından bugünkü politik gerilim azaldıktan sonra, geri dönüşlerini kolaylaştırıcı ekonomik, politik ve hukuki yardımlar kapsamında projeler de üretilebilir.
Yalnız bu bağlamda şu hususlar göz önünde bulundurulmalıdır: 1. Uluslararası güç odaklarının Kırım aracılığıyla çıkar çatışmaları üzerinden Türkiye’nin oyuna getirilmesi (kurban edilmesi) söz konusu olabilir. 2. Ayrıca Türkiye’nin bu oyunların çok boyutlu ve çok amaçlı olduğunu görebilmesi, bu oyunlara karşı aceleci değil, dikkatli davranması ve kendi çıkarlarını gözeten çok tarafla dengeli bir stratejik yaklaşımı gütmesi gerekir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kırım Türklerinin ‘geleceği’ ve uluslararası güçlerin oyunu
Kırım Türklerinin “geleceği”, bugün AB, ABD ve RF arasındaki çatışma ya da uzlaşma süreçleri tarafından belirlenmeye mahkûm mudur?
Vildane Şabanova Alieva (Vildane Özkan)
3 Mart 2014
Kırım Türklerinin “geleceği”, bugün AB, ABD ve RF arasındaki çatışma ya da uzlaşma süreçleri tarafından belirlenmeye mahkûm mudur?
Son üç aydır Ukrayna ve Kırım’daki politik gündem, neredeyse tamamen uluslararası güç odakları olan AB, ABD ve RF’nin müdahaleleri ve çatışmaları ile yönlendirilmektedir. Bölge üzerinde aralarındaki paylaşım gerçekleştikten sonra ise, kısa ya da uzun vadeli uzlaşma ile sonlandırılacağı düşünülebilir.
Her ne kadar tüm olanaklarıyla gündemdeki sorunların çözümü yönünde katkı sağlama girişimlerinde bulunsa da Türkiye Cumhuriyeti; Ukrayna ve Kırım’daki politik gündemi yönlendirme konusunda ne masada ne de sahada AB, ABD ve RF ile karşılaştırılabilecek bir ekonomik, politik, askeri vs. alanlarında son sözü söyleyecek güce sahip değildir. Ukrayna genelinde ve özellikle Kırım’da Türklerin bulundukları yerlerde onların can ve mal güvenliğini sağlama amaçlı girişimde bulunabilmesinin önünde de çeşitli hukuki, siyasi vs. engellerin mevcut olduğu söylenebilir. Ancak Türkiye, kendi sınırları içinde Kırım’dan gelebilecek olası sığınmacıları kabul etme ve uluslar arası hukuk organları aracılığıyla onların haklarını savunma olanaklarına sahiptir.
Bugün Ukrayna’daki politik bunalımın en belirleyici ve yoğunlaşmış bölgesi Kiev’den Kırım’a kaymıştır. Kırım’da ise söz konusu bunalımı en yoğun duyumsayan nüfusun, yerli Tatar Türkleri olduğu söylenebilir. Bugün karşı karşıya kaldıkları süreç, Kırım’da az sayıda kalmış olan yerli Türklerin toplumsal belleklerinden silinemeyen üç yüz yıllık tarihsel geçmişleri boyunca dereceli olarak Kırım’dan nasıl silindiklerini (sürülerek, öldürülerek, Ruslaştırılarak) onlara bir kez daha hatırlatmaktadır.
Üç aydır Ukrayna ve Kırım üzerinde AB, ABD ve RF güçleri arasında süren “savaş”; Kırım Türkleri tarafından apayrı bir algılanma biçimine sahiptir. Üç yüz yıllık bir süreç içerisinde, neredeyse tamamen Türklerin yaşadığı bir yarımada dereceli olarak Ruslaştırılmıştır. Bugün yarımadanın Ruslaştırılması sürdürülmektedir. 2 Mart tarihinde Kırım Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov’un düzenlediği basın toplantısında Rus dış politikasının üç yüz yıldır sürdürdüğü Kırım üzerindeki yayılmacı politikasını tekrar dile getirmiş ve “Kırım’ın Rus dünyasına ait bir toprak” olduğunu söylemiştir.
Bugünkü Türkiye toprakları; Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden bu yana, yani yüz yıldan daha uzun bir zamandan bu yana, çevre ülkelerden çeşitli politik baskılar nedeniyle kovulanların ve kaçmak zorunda kalanların sığındığı bir ülke olmuştur. Söz konusu politik baskılar, genellikle Rus politikasının baskıları ya da Rus politikasının etkisindeki (örneğin Bulgar, Sırp, Yunan vs.) politik baskılar olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Balkanlar, Karadeniz çevresi, Orta Asya ve Kafkasya’dan özellikle kültürel farklılıkları üzerine politik baskılar nedeniyle kovulanlar ve kaçmak zorunda kalanların ilk sığındığı yer; bugünkü Türkiye toprakları olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, Soğuk Savaş döneminde özellikle sosyalist ideolojik baskılar nedeniyle kovulanların ve kaçmak zorunda kalanların sığındığı bir ülkeydi. Soğuk Savaş sonrası günümüzde de hala çeşitli sorunlu bölgelerden gelenlerin sığındığı bir ülkedir Türkiye.
Bugün, son üç aydır Ukrayna ve Kırım’da yaşanan politik gerilim, yeni nüfus hareketlerine sebep olabilir.
Rusya Federasyonu, Ukrayna’da yaşayan Ruslara “Rusya Federasyonu vatandaşlığı” vermeyi kolaylaştırdı ve bunun için teşvik de etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, Ukrayna ve Kırım’dan güvenlik gerekçeleriyle Türkiye’ye gelmeyi isteyebilecek olası “geçici” ya da “kalıcı”, “bireysel” ya da “toplu” sığınmacılar için ne yapabilir?
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, çeşitli ülkelerde baskıcı politikalar altında ezilen yerli Türklerin durumlarını iyileştirici ve Türkiye ile olan ilişkilerini geliştirici çeşitli pratik sorun-çözücü projeler üretebilir.
Yüzyılı aşkın bir süredir bugünkü Türkiye topraklarının çevresindeki ülkelerden Türkiye’ye sığınan milyonlarca Türk ve Müslüman olmuştur. Ancak bugün söz konusu bölgelerle başka türlü ilişki ve etkileşim kurmak zorunlu hale gelmiştir. Örneğin, günümüzde Balkanlarda, Karadeniz çevresinde (örneğin Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde), Hakasya’da, Çuvaşistan’da, Buryatya’da, Yakutistan’da, Tataristan’da vs. yaşamayı sürdürüp aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı isteyen Türklerin vatandaşlık işlemlerini denetimli kolaylaştırmalar için projeler üretilebilir.
Aynı şekilde, sığındıkları ve sürüldükleri ülkelerden (Türkiye, RF, vs.) çıkıp anayurtlarına geri dönmeyi isteyen Kırım Türkleri için, en azından bugünkü politik gerilim azaldıktan sonra, geri dönüşlerini kolaylaştırıcı ekonomik, politik ve hukuki yardımlar kapsamında projeler de üretilebilir.
Yalnız bu bağlamda şu hususlar göz önünde bulundurulmalıdır:
1. Uluslararası güç odaklarının Kırım aracılığıyla çıkar çatışmaları üzerinden Türkiye’nin oyuna getirilmesi (kurban edilmesi) söz konusu olabilir.
2. Ayrıca Türkiye’nin bu oyunların çok boyutlu ve çok amaçlı olduğunu görebilmesi, bu oyunlara karşı aceleci değil, dikkatli davranması ve kendi çıkarlarını gözeten çok tarafla dengeli bir stratejik yaklaşımı gütmesi gerekir.
EN ÇOK OKUNANLAR