Kırım'ı işgal eden Rusya'nın hukuk dışı işlere karışan diplomatlarına yaptırımlar uygulayan Magnitsky Yasası'nın kapsamı Uygurlara baskı uygulayan Çinli bürokratlara uzanıyor.
Haber Giriş Tarihi: 12.04.2018 15:21
Haber Güncellenme Tarihi: 12.04.2018 15:36
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Rusya'ya karşı uygulanan Magnitsky Yasası yaptırımlarının Doğu Türkistan'a ve yurtdışındaki Uygurlara yapılan baskılar nedeniyle Çin'e de uygulanması gündeme geldi. Amerika Birleşik Devletleri Florida eyaleti senatörü Marco Rubio ve Temsilciler Meclisi üyesi Chris Smith, Doğu Türkistan'daki toplama kampları ve yurtdışındaki Uygurlara yapılan şantajlara dikkati çekerek sorumlu Çinli diplomatlarına Magnitsky Yasası çerçevesinde tıpkı Rus diplomatlar gibi yaptırımlar uygulanması gerektiğini belirttiler.
Marco Rubio ve Chris Smith, ABD'nin Pekin Büyükelçisi Terry Branstad'a yazdıkları açık mektupta ABD'de Özgür Asya Radyosu'nda (RFA) çalışan Uygur gazetecilerin ailelerinin toplama kamplarına atıldığını ve bölgede büyük bir gözetim toplumu yaratıldığını dile getirerek büyükelçiden, sorumlu olan devlet görevlilerinin ve diplomatların belirlenmesini istediler. Açık mektupta "Doğu Türkistan'daki Uygurlar ve diğer etnik azınlıklar keyfi tutuklamalara tabi tutuluyor. Kültürel ve dini faaliyetler üzerinde büyük bir kısıtlama var. Günlük hayatın her köşesinin izlenebildiği bir dijital gözetim sistemi bulunuyor. Güvenilir medya raporlarına göre 500 bin ila 1 milyon arasındaki insanın sözde "yeniden eğitim kampları" altında yargısız bir şekilde kullanıldığı belirtiliyor. Dünya üzerindeki azınlıklara yapılan en büyük tutuklama hareketi." ifadelerine yer verildi.
6 RFA Uygur servisi muhabirinin Doğu Türkistan'daki ailelerinin tutuklandığını belirten mektupta, Büyükelçi Branstad'ın bölgeyi ziyaret etmesinin öncelikli bir gereklilik olduğu belirtiliyor. Özellikle toplama kamplarını hayata geçiren Uygur Özerk Bölgesi'ndeki görevlilerin tespit edilip Magnitsky Yasası dahilinde yaptırımlara dahil edilmesi gerektiği yine mektupta vurgulanan bir diğer konu. Mektubun sonunda ABD'nin Hindi-Pasifik bölgesindeki özgür ve açık bir ortam yaratma çabalarına Çin'in bu uygulamalarının saldırıda bulunduğu belirtildi.
ABD'NİN MAGNITSKY YASASI
Bilindiği gibi Rus devlet görevlilerinin karıştığı büyük yolsuzluk olaylarına ilişkin bilgileri kamuoyuyla paylaşan Hermitage Capital Management Fonu avukatlarından Sergey Magnitsky'nin, 2009'da Rusya'da gözaltındayken hayatını kaybetmesinin ardından ABD ve Avrupa ülkeleri, Rusya'nın gözaltı süresince gerekli önlemleri almadığını savunarak, sorumlu bürokratların cezalandırılmasını istemişti.
Bu kapsamda 2012 yılında ABD'de kabul edilen Magnitsky Yasası, insan hakları ihlallerinde bulunduğu belirtilen Rus bürokratların ABD'ye girişinin engellenmesi de dahil bir dizi yaptırımların hayata geçirilmesini öngörüyor. Özellikle Kırım'ın Rusya tarafından işgali sonrasında Kırım Tatar toplumuna karşı suçlarda bulunan birçok Rus yetkili de bu yasa çerçevesinde yaptırımlara tutulmuştu.
BAŞ FAİLLER: Xİ JİNPİNG VE CHEN QUANGUO
2016 Ağustos'unda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından Doğu Türkistan'a sömürge valisi olarak atanan Chen Quanguo'nun göreve başladığı günden beri baskılar artarak devam ediyor. Polis sayısında rekor artış, teknolojik cihazlara takip uygulamaları yerleştirilmesi, dini her türlü aktivitenin suç olarak belirlenmesi, eğitim kampları adında toplama kamplarının kurulması ve benzeri pek çok uygulama bu devirde gerçekleşti.
Ağustos 2016'da Tibet'ten, Doğu Türkistan'a atanan Chen Quanguo güvenlik önlemlerini distopik boyutlara taşıdı. Her alanda inanılmaz güvenlik artışları görüldü. Sadece 2017 yılında 100,000 polis göreve alındı.
Toplama kampları, zorunlu muayeneler ile toplanan DNA bilgileri, Uygurca'nın yasaklanması, dini ibadetlerin yasaklanması, yurtdışında eğitim alan Uygurların kendilerine ve ailelerine yapılan baskılar, yüz tanıma sistemli kameralar, çipli ve sabıka kayıdı yüklü elektronik kimlik kartları ve sosyal hayatın her köşe başında güvenlik noktaları ile Doğu Türkistan gün geçtikçe yeni bir distopya romanına dönüşüyor. Xi Jinping'in "Bir Kuşak Bir Yol" adlı İpek Yolu'nu canlandırma projesinin kapısı olarak görülen Doğu Türkistan'ın stratejik konumu bu baskıların nedeni olarak görülüyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
"Magnitsky Yasası" Doğu Türkistan için de devrede
Kırım'ı işgal eden Rusya'nın hukuk dışı işlere karışan diplomatlarına yaptırımlar uygulayan Magnitsky Yasası'nın kapsamı Uygurlara baskı uygulayan Çinli bürokratlara uzanıyor.
Rusya'ya karşı uygulanan Magnitsky Yasası yaptırımlarının Doğu Türkistan'a ve yurtdışındaki Uygurlara yapılan baskılar nedeniyle Çin'e de uygulanması gündeme geldi. Amerika Birleşik Devletleri Florida eyaleti senatörü Marco Rubio ve Temsilciler Meclisi üyesi Chris Smith, Doğu Türkistan'daki toplama kampları ve yurtdışındaki Uygurlara yapılan şantajlara dikkati çekerek sorumlu Çinli diplomatlarına Magnitsky Yasası çerçevesinde tıpkı Rus diplomatlar gibi yaptırımlar uygulanması gerektiğini belirttiler.
Marco Rubio ve Chris Smith, ABD'nin Pekin Büyükelçisi Terry Branstad'a yazdıkları açık mektupta ABD'de Özgür Asya Radyosu'nda (RFA) çalışan Uygur gazetecilerin ailelerinin toplama kamplarına atıldığını ve bölgede büyük bir gözetim toplumu yaratıldığını dile getirerek büyükelçiden, sorumlu olan devlet görevlilerinin ve diplomatların belirlenmesini istediler. Açık mektupta "Doğu Türkistan'daki Uygurlar ve diğer etnik azınlıklar keyfi tutuklamalara tabi tutuluyor. Kültürel ve dini faaliyetler üzerinde büyük bir kısıtlama var. Günlük hayatın her köşesinin izlenebildiği bir dijital gözetim sistemi bulunuyor. Güvenilir medya raporlarına göre 500 bin ila 1 milyon arasındaki insanın sözde "yeniden eğitim kampları" altında yargısız bir şekilde kullanıldığı belirtiliyor. Dünya üzerindeki azınlıklara yapılan en büyük tutuklama hareketi." ifadelerine yer verildi.
6 RFA Uygur servisi muhabirinin Doğu Türkistan'daki ailelerinin tutuklandığını belirten mektupta, Büyükelçi Branstad'ın bölgeyi ziyaret etmesinin öncelikli bir gereklilik olduğu belirtiliyor. Özellikle toplama kamplarını hayata geçiren Uygur Özerk Bölgesi'ndeki görevlilerin tespit edilip Magnitsky Yasası dahilinde yaptırımlara dahil edilmesi gerektiği yine mektupta vurgulanan bir diğer konu. Mektubun sonunda ABD'nin Hindi-Pasifik bölgesindeki özgür ve açık bir ortam yaratma çabalarına Çin'in bu uygulamalarının saldırıda bulunduğu belirtildi.
ABD'NİN MAGNITSKY YASASI
Bilindiği gibi Rus devlet görevlilerinin karıştığı büyük yolsuzluk olaylarına ilişkin bilgileri kamuoyuyla paylaşan Hermitage Capital Management Fonu avukatlarından Sergey Magnitsky'nin, 2009'da Rusya'da gözaltındayken hayatını kaybetmesinin ardından ABD ve Avrupa ülkeleri, Rusya'nın gözaltı süresince gerekli önlemleri almadığını savunarak, sorumlu bürokratların cezalandırılmasını istemişti.
Bu kapsamda 2012 yılında ABD'de kabul edilen Magnitsky Yasası, insan hakları ihlallerinde bulunduğu belirtilen Rus bürokratların ABD'ye girişinin engellenmesi de dahil bir dizi yaptırımların hayata geçirilmesini öngörüyor. Özellikle Kırım'ın Rusya tarafından işgali sonrasında Kırım Tatar toplumuna karşı suçlarda bulunan birçok Rus yetkili de bu yasa çerçevesinde yaptırımlara tutulmuştu.
BAŞ FAİLLER: Xİ JİNPİNG VE CHEN QUANGUO
2016 Ağustos'unda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından Doğu Türkistan'a sömürge valisi olarak atanan Chen Quanguo'nun göreve başladığı günden beri baskılar artarak devam ediyor. Polis sayısında rekor artış, teknolojik cihazlara takip uygulamaları yerleştirilmesi, dini her türlü aktivitenin suç olarak belirlenmesi, eğitim kampları adında toplama kamplarının kurulması ve benzeri pek çok uygulama bu devirde gerçekleşti.
Ağustos 2016'da Tibet'ten, Doğu Türkistan'a atanan Chen Quanguo güvenlik önlemlerini distopik boyutlara taşıdı. Her alanda inanılmaz güvenlik artışları görüldü. Sadece 2017 yılında 100,000 polis göreve alındı.
Toplama kampları, zorunlu muayeneler ile toplanan DNA bilgileri, Uygurca'nın yasaklanması, dini ibadetlerin yasaklanması, yurtdışında eğitim alan Uygurların kendilerine ve ailelerine yapılan baskılar, yüz tanıma sistemli kameralar, çipli ve sabıka kayıdı yüklü elektronik kimlik kartları ve sosyal hayatın her köşe başında güvenlik noktaları ile Doğu Türkistan gün geçtikçe yeni bir distopya romanına dönüşüyor. Xi Jinping'in "Bir Kuşak Bir Yol" adlı İpek Yolu'nu canlandırma projesinin kapısı olarak görülen Doğu Türkistan'ın stratejik konumu bu baskıların nedeni olarak görülüyor.
EN ÇOK OKUNANLAR