Tıpkı insanlar gibi milletlerin de bir kaderi var. Türkün kaderinde üç özellik öne çıkar;
Birincisi; sanki sadece savaşarak var olmak zorunda olmaları,
İkincisi; şahadete rağmen başkasının hükümranlığını kabul etmemeleri,
Son olarak da; hakim olmak, hükümran olmak veya hükmetmektir.
4 bin yıl önce ta Ötüken’den (veya daha eski) çıkarak, Avrupa’nın ortasına, Afrika’nın kuzeyine yayılan, yüzyıllarca; Çin’in, Rus’un, İran’ın, Arapların ve Avrupalının yoğun ve kesintisiz kültür asimilasyonuna maruz kalan ama yine de varlığını sonsuza kadar kuruyacak olan millettir TÜRK.
Başına efendi kabul etmeyen ve hatta kendisi bizatihi efendi olandır TÜRK.
Türk olmak; İspanyolların soykırıma uğrattığı Yahudi’ye kucak açmak, Fransa Kralı Birinci Fransuva’u esaretten kurtarmak için para ve donama göndermek, Ruslardan kaçan Polonyalılara Polonezköy’ü tahsis etmek, Amerika’ya Afrikalı köleleri götüren gemileri yakalayarak, köleleri serbest bırakmak ve bir millet olmayı Osmanlıya borçlu olan Yunanın varlığını ve inancını yaşamasına müsamaha göstermektir.
Türk olmak; asalet, ciddiyet, yüksek ahlak ve en önemlisi ise adalet dağıtmaktır. Savaşta esiri infaz etmemek, yaralı düşmanı kendi askerinden önce tedavi ettirmek, aman dileyene el kaldırmamak, kuru ekmeğini paylaşmaktır.
Türk olmak; Balkanlarda yaşayan milletlerin sığınağı, Rus’a savaş açan Kafkasyalıların umudu, kendilerinde türeyen satılmış diktatörlerin zulmü altında inleyen Arap’ın beklediği kurtarıcı, Pakistan’da, Afganistan’da ve daha nice uzak diyarlarda dünyanın efendileri olduğunu sananlara kafa tutan bu millet için arşa kaldırılan ellerin ve dudaklardan dökülen dualarının sahibi olmaktır.
Türk olmak; Azeri, Kırgız, Türkmen, Kazak, Özbek, Tatar, Uygur, Gagauz değildir. Sadece "TÜRK OLMAKTIR…"
Bizi tarihten silemediniz, yedi düvel ile dört bin yıldır savaşarak yaşadık. Altı devlet bir o kadar otonom yapıda toplam 300 milyon Türk’ü yok edemediniz. Bizim kaderimizde gömdüğümüz ama bilenmiş savaş baltaları var, Allah'ın inayeti ile yine tarihi biz yazacağız.
Dünya tarihi için 100-200 yıl kısa sürelerdir. Bu gün Türk'ü hançerlemek isteyenler dün de vardı. MS.732’de Bilge Kağan Orhun Anıtı'na “Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti? (Çinliler) altını, gümüşü, ipeği ve ipekli kumaşları güçlük çıkarmaksızın öylece veriyorlar. Çin halkının sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözlerle ve yumuşak ipekli kumaşlarla aldatıp uzaktaki halkları böylece (kendilerine) yaklaştırırlar imiş. (Bu halklar) yaklaşıp yerleştikten sonra o zaman fesatlıklarını o zaman düşünürler imiş" yazdı.
Ulu Kağan bu günü görmüş değil mi dostlar…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. E. Alb. Yaşar Ertürk
Türk olmak…
Tıpkı insanlar gibi milletlerin de bir kaderi var. Türkün kaderinde üç özellik öne çıkar;
Birincisi; sanki sadece savaşarak var olmak zorunda olmaları,
İkincisi; şahadete rağmen başkasının hükümranlığını kabul etmemeleri,
Son olarak da; hakim olmak, hükümran olmak veya hükmetmektir.
4 bin yıl önce ta Ötüken’den (veya daha eski) çıkarak, Avrupa’nın ortasına, Afrika’nın kuzeyine yayılan, yüzyıllarca; Çin’in, Rus’un, İran’ın, Arapların ve Avrupalının yoğun ve kesintisiz kültür asimilasyonuna maruz kalan ama yine de varlığını sonsuza kadar kuruyacak olan millettir TÜRK.
Başına efendi kabul etmeyen ve hatta kendisi bizatihi efendi olandır TÜRK.
Türk olmak; İspanyolların soykırıma uğrattığı Yahudi’ye kucak açmak, Fransa Kralı Birinci Fransuva’u esaretten kurtarmak için para ve donama göndermek, Ruslardan kaçan Polonyalılara Polonezköy’ü tahsis etmek, Amerika’ya Afrikalı köleleri götüren gemileri yakalayarak, köleleri serbest bırakmak ve bir millet olmayı Osmanlıya borçlu olan Yunanın varlığını ve inancını yaşamasına müsamaha göstermektir.
Türk olmak; asalet, ciddiyet, yüksek ahlak ve en önemlisi ise adalet dağıtmaktır. Savaşta esiri infaz etmemek, yaralı düşmanı kendi askerinden önce tedavi ettirmek, aman dileyene el kaldırmamak, kuru ekmeğini paylaşmaktır.
Türk olmak; Balkanlarda yaşayan milletlerin sığınağı, Rus’a savaş açan Kafkasyalıların umudu, kendilerinde türeyen satılmış diktatörlerin zulmü altında inleyen Arap’ın beklediği kurtarıcı, Pakistan’da, Afganistan’da ve daha nice uzak diyarlarda dünyanın efendileri olduğunu sananlara kafa tutan bu millet için arşa kaldırılan ellerin ve dudaklardan dökülen dualarının sahibi olmaktır.
Türk olmak, Balkanlarda; Boşnak, Arnavut, Pomak, Gagavuz, Tatar, Macar. Kafkasya’da; Çerkez, Çeçen, Abhaza, Gürcü. Rusya'da; Başkır, Yakut, Dolgan, Çavuş, Karaçay, Hakas, Tuva. İran’da; Azeri, Türkmen. Irak’ta; Kürt, Türkmen. Ortadoğu’da; Arap olmaktır.
Türk olmak; Azeri, Kırgız, Türkmen, Kazak, Özbek, Tatar, Uygur, Gagauz değildir. Sadece "TÜRK OLMAKTIR…"
Bizi tarihten silemediniz, yedi düvel ile dört bin yıldır savaşarak yaşadık. Altı devlet bir o kadar otonom yapıda toplam 300 milyon Türk’ü yok edemediniz. Bizim kaderimizde gömdüğümüz ama bilenmiş savaş baltaları var, Allah'ın inayeti ile yine tarihi biz yazacağız.
Dünya tarihi için 100-200 yıl kısa sürelerdir. Bu gün Türk'ü hançerlemek isteyenler dün de vardı. MS.732’de Bilge Kağan Orhun Anıtı'na “Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti? (Çinliler) altını, gümüşü, ipeği ve ipekli kumaşları güçlük çıkarmaksızın öylece veriyorlar. Çin halkının sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözlerle ve yumuşak ipekli kumaşlarla aldatıp uzaktaki halkları böylece (kendilerine) yaklaştırırlar imiş. (Bu halklar) yaklaşıp yerleştikten sonra o zaman fesatlıklarını o zaman düşünürler imiş" yazdı.
Ulu Kağan bu günü görmüş değil mi dostlar…