SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yeni kitap - ''Bulgaristan: Stalin'in savaş ganimeti''

“Ruslar, Sovyet askerȋ üssü kurmaya, bu şekilde İstanbul ve Çanakkale Boğazı üzerinde kontrol sağlamaya çalıştı. Stalin, Bulgaristan’ı Sovyetler Birliği’ne katma politikasını yürütmeye daha 1939 yılında başladı”

Haber Giriş Tarihi: 10.09.2014 16:28
Haber Güncellenme Tarihi: 10.09.2014 15:28
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Yeni kitap - ''Bulgaristan: Stalin'in savaş ganimeti''

22 Eylül Partisinin kurucusu ve eski Başbakan Filip Dimitrov’un Millȋ Güvenlik Danışmanı Georgi Bozduganov, Faktor.bg ile yaptığı söyleşide Rusların, Sovyet askerȋ üssü kurarak İstanbul ve Çanakkale Boğazı üzerinde kontrol sağlanmaya çalıştığını ve Stalin’in, Bulgaristan’ı Sovyetler Birliği’ne katma politikasına daha 1939 yılında başladığını söyledi.
 
Bozduganov “Bulgaristan: Stalin’in savaş ganimeti” (Bılgariya – voenniyat trofey na Stalin) adlı kitabıyla ilgili kısa bilgi vergi.
 
Muhabir Stoyko Stoyanov’un “Kardeş Sovyetler Birliği yeni kurulan Bulgaristan’a nasıl bakıyordu” sorusuna Bozduganov şu yanıtı verdi:
1939-44 yıllarında Stalin, Bulgaristan’ı şu veya bu şekilde kendi imparatorluğuna katacak uzun vadeli siyaset geliştirir. Ülkemizi Sovyet hakimiyeti altına almak daha kapsamlı bir plȃnının parşası: Sovyet askerȋ üssü kurarak İstanbul ve Çanakkale Boğazı üzerinde kontrol sağlamak. II. Ekaterine döneminden bu yana boğazlar, tüm Rus çarlarının ezelȋ hayalidir. Daha 1940 Stalin, Bulgaristan’a Kızıl Orduyu yerleştirme konusunda Hitler’in onayını almaya çalışmıştır, karşılığında Almanya, İtalya ve Japonya’nın birliğine katılmayı önerir. Dünyayı paylȃşmak amacıyla kurulan Üçlü Pakt, dörtlü pakta dönüşmenin eşiğine gelir. Hitler, kendi jeopolitik amaçları nedeniyle Bulgaristan’ı SSCB’ye vermeyi kabul etmez ve savaşı seçer. Stalin vazgeçmez; ülkeye yeni topraklar katma, ürün ulaşımı ve malȋ tazminat gibi cazip teklifler sunarak Bulgaristan’ın Karadeniz Bölgesine askeri üsler kurma konusunda Çar ve hükümetle doğrudan anlaşmaya çalışır. Dahası bu durumda Sovyetler Birliği’nin de Üçlü Parta katılacağını, Bulgaristan’ın da katılmasına itirazı olmadığını belirtir. Bu gerçekler, en az 20 yıldır araştırmacılar tarafından iyi bilinir, fakat bunlarla ilgili neredeyse hiç konuşulmaz.
 
STALİN, BURGAZ’IN GÜNEYİNİ TÜRKİYE’YE VERMEYİ TEKLİF EDER
 
Stoyanov “Başka bilinmeyen hangi tarihȋ gerçek var mı?” sorusu üzerine Bozduganov şu açıklamayı yaptı:
Almanya’nın baskılarına rağmen Bulgaristan kesinlikle Alman-Sovyet savaşı konusunda tarafsızlığını koruyacağını belirtir ve Doğu Cephesi’ne tek bir asker göndermez. Stalin de çete hareketi örgütlemek ve iktidarı ele geçirmek amacıyla 56 özel eğitilmiş isyancı subay göndererek teşekkür eder, 1943 yılında ise (Sovyet) Dışişleri Bakanı Molotov, Amerikan Büyükelçisi Hariman’a Bulgar şehirlerini harabeye çeviren bombardımanı sürdürmesi konusunda çok ısrar eder. Kremlin’in bombardımana azmettiriliği bugüne dek yazılmamıştır.
Stalin’in İngiltere’yle resmȋ müzakereleri sırasında Burgaz’ın güneyindeki toprakların Türkiye’ye, batı sınırımızdakileri de Yugoslaviya’ya verilmesini teklif ettiği konuşulmaz.
 
BULGARİSTAN'IN EN BÜYÜK HATASI BATI İTTİFAKI'NA GÖSTERMELİK SAVAŞ İLȂN ETMESİ
 
Bozduganov sözlerini şöyle sürdürdü:
Kremlin’in efendisi Bulgaristan’ın en büyük hatasından (İngiltere ile Birleşik Devletler’e göstermelik de olsa savaş ilȃn etmesinden) son derece ustaca faydalanır. Daha Haziran 1943’te gizli servise Bulgaristan ile Batı İttifakı arasında barış antlaşması imzalanmasına engel olmayı öngören istihbarat faaliyetleri yürütmesini emreder. Bulgaristan fiilen savaşta olmamasına rağmen o günden itibaren süreli ve yöntemli olarak Bulgaristan’ın tamamen savaştan çıkmasına engel olunur, çünkü aksi taktirde Stalin’in saldırmak ve işgal emek için meşru gerekçesi kalmayacak. Çar III. Boris’in tahttan uzaklaştırılması da büyük ihtimal bu plȃnın bir parçası
 
ÇAR III. BORİS'İN GİZEMLİ ÖLÜMÜ
 
Bozduganov şunları da ekledi:
Ölümünden kimin çıkarı vardı? Hangi ülkenin istihbaratı siyasȋ cinayetler işledi? O dönemde ölümcül etkisini doğal ölüm gibi gösterecek zehirler var mıydı? Doktorların, yakınlarının, doktorların, devlet adamlarının, istihbarat servisi görevlilerinin ve tanınmış tarihçilerin; Çarın ölümü hakkındaki görüşleri neydi? Kitapta bu soruların cevabı veriliyor. Birçok dolaylı delil olmasına rağmen Stalin’i kesinlikle öldürtmekle suçlayamayız. Suç işlenirken silȃh kullanılmamış, faili bilinmiyor, elimizde ölüm emri verildiğine dair yazılı bir belge de yok.
 
BULGARİSTAN'IN, BATI İTTİFAKI İLE BARIŞ ANTLAŞMASI İMZALAMASINA STALİN ENGEL OLDU
 
Bozduganov şu sözlere de yer verdi:
Rus Federasyonu’nun resmȋ istihbarat sitesinde Sovyet istihbaratının Bulgar hükümetlerinde ve Çarın yakın çevrelerinde ajanları olduğu belirtilmiştir. Moskova’daki Büyükelçimiz İvan Stamenov dışında, Bulgar Ekzarhı Stefan da yer alıyor, son yıllarda Rusya’nın kaynaklarında Sovyet istihbaratına çalışmış birkaç yüz Bulgarın ismi duyurulmuştur. Sayma sayma zahmetine bile katlanmadım, çünkü bunlar sadece deşifre edilmişlerin ismi. Bence onların bilgi vermesindeki daha önemli nokta Kremlin’in diktası altında Bulgar siyasetine dolaylı veya doğrudan etki sağlama imkȃnları.
 
Sovyet politikasına hizmet eden başka Bulgar var mı sorusuna Bozduganov şu yanıtı verdi:
Bir örnek vereyim, diğerlerini kitapta göreceksiniz. Stoyço Moşanov, naipler ve hükümetçe Kahire’ye tüm Milletler Cemiyeti ülkelerini de temsil eden Birleşik Devler ve İngiltere ile Barış Antlaşması imzalaması için gönderilir. Bulgaristan bu antlaşmayı imzalamış olsaydı Hitler karşıtı koalisyonun üyesi olacaktı ve Stalin’İn askerleri, müttefiki olan Bulgar ordusuyla omuz omuza Alman ordusuna karşı savaşmaya giderken sadece topraklarımızdan geçebilirdi.
Moşanov, 1 Eylül 1944’te sadece imzayı atmamakla kalmıyor, eline alıp da okumaya bile tenezül etmiyor. Bu şekilde Stalin’in ekmeğine yağ sürmüş oluyor, belki de savaş sırasında Bulgar millȋ çıkarlarına yapılmış en büyük ihanetti. Yaptığının farkına varıp varmadığı ayrı konu. Yetkisi olmadığına dair yalan söylemeyi tercih ediyor, tavrına da Sovyetler Birliği’nin müzakereye katılmamasını ve barışın ağır (!) şartlarını gerekçe gösteriyor. SSCB, Bulgaristan’la savaşta olmadığını gerekçe göstererek katılmak istemedi. Moşanov bunun da farkında. Bugüne dek Kahire Sözleşmesi’nin herhangi bir yerde yayımlandığını görmedim. Neden acaba? Çünkü teklid edilen barış şartları, Bulgaristan’ın 2 ay sonra Moskova’da imzaladığı barış şartlarından çok daha iyiydi.
ABD’nin, sözleşmenin metnini içeren ve Moşanov’un tavırlarını anlatan resmȋ diplomatik belgeleri, 1965 yılında açıldı ve herkes görebiliyor. 50 yıldır kimsenin yayımlamamasını anlamakta zorluk çekiyorum. Herhalde Rusya’dan korkuyorlar, bu korku da onları felç etmeye devam ediyor, oysa Rusya Stalin’in uygulamalarını an azında söylemleriyle kınadı. Kitabın yayımlanmasının hemen ardından Bulgar sitesinde online yayınlayacağım.
 
Bozduganov sözlerine şöyle devam etti:
Sovyet işgalinin ardından Bulgaristan’ın 45 yıl boyunca Kremlin’in savaş ganimeti olduğumuzu hatırlatmak istercesine 1997 yılında Rusya’da Federal Kültürel Değerler Kanunu çıkarıldı, kanunda Bulgaristan İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’ne karşı savaşmış düşman ülke olarak tanımlanıyor. Kanun, Bulgaristan’dan alınan arşirler ve belgeler de olmak üzere kültürel değere sahip eşyalar savaş ganimeti olarak nitelendiriyor.
 
Söyleşide gazeteci şu soruyu soruyor:
Bizde Rusya konusu yine gündemde, Kremlin’in Bulgaristan üzerinde emperyal amaçlarını gerçekleştirme girişiminde bulunuyor mu?
 
Bunun üzerine Stoyanov sözlerini şöyle tamalıyor:
Ukrayna’daki olaylarla ilgili gelişmeler ve Kırım’ın ihlȃk edilmesi kesinlikle Stalin’in emperyal ilkelerine dönüldüğünü gösterir. Avrupa Birliği doğrultusundaki Rus ekonomik çıkarları Bulgaristan’ı hissedilir derecede giderek egemenliği azalan ülke haline getiriyor. Enerji, banka ve medya alanında ve siyasȋ partilerde Rus işgalinin tırmandığını görüyoruz. 500 bin civarı Rus vatandaşının ülkemize yerleşmesi kaygı yaratıyor. Sadece bilmece çözer gibi ülkemize gelirken kaç tanesinin istihbarat servisi subayı üniformasını sivil köstümle değiştirdiğini çözebiliriz.
Neticelerde yanılmamamız için geçmişi bilmeye öecburuz. Bu da, bize kararlı davranma becerisi kazandırır, kurban olmamıza engl olur ve özgürlüğümüzü korumamıza yardımcı olur.
 
Aydın Osman | T HABER

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.