Dr. Seçkin Köstem, Ukrayna-Rusya gündemini QHA'ya değerlendirdi: Sıcak çatışma ihtimali göz ardı edilemez

Ayyıldız Huri Kaptan- Ömer Kaya/ QHA Ankara

Rusya’nın Ukrayna sınırlarındaki ve işgal altında tuttuğu Kırım ve Donbas’taki askeri hareketliliği dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Dr. Seçkin Köstem dünya gündemini yakından ilgilendiren bu konuyu siyasi, ekonomik ve dış politikaya etkileri açısından QHA'ya değerlendirdi. Ukrayna meselesinin, Rusya’yı yöneten siyasi elit için ve Rusya’nın büyük güç kimliği tahayyülü için çok büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Köstem, "Bu nedenlerle, sıcak çatışma ihtimali hiçbir zaman göz ardı edilemez" dedi.

Rusya’nın, açık kaynaklara göre başta askeri üs haline getirdiği Kırım olmak üzere askeri taburlar, tank taburları, zırhlı araçlar, topçu sistemleri, taktik füze sistemleri gibi birçok askeri teçhizat ve birliklerle Ukrayna sınırlarında gerginliği had safhada tutuyor. Rusya'nın Ukrayna sınırındaki askeri hareketliliği, stratejik, siyasi ve ekonomik ilişkiler bağlamında yarattığı endişeler ile birlikte dünya kamuoyu tarafından yakından takip ediliyor. Rusya’nın sahadaki varlığı karşısında NATO’nun son toplantısı ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy’ın demeçleri göz önüne alındığında savaş ihtimali mi caydırıcılık mı tartışmaları sürüyor.

Bölgede gerilimi tırmandıran Rusya'nın saldırgan tutumunu, Ukrayna ile arasındaki Minsk Anlaşmaları’nın uygulanması hususunda Türkiye’nin olası arabuluculuğunu, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Seçkin Köstem QHA'ya değerlendirdi.

Rusya’nın iç ekonomik ya da siyasi yapısında sorunlar yaşadığında dış politikada askeri güce ya da ekonomik cebre yönelmesinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin döneminde tekrarlanan bir durum olduğunu ifade eden Köstem, Ukrayna meselesinin, Rusya’yı yöneten siyasi elit için ve Rusya’nın büyük güç kimliği tahayyülü için çok büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Bu nedenlerle, sıcak çatışma ihtimalinin hiçbir zaman göz ardı edilemez olduğunun altını çizen Köstem bu hususa, "Ancak, büyük bir ihtimalle Kremlin’in asıl amacı; Batı’yla tekrar müzakere masasına oturmanın Ukrayna üzerinden bir yolunu bulmak" şeklinde yorum getirdi.

Dr. Köstem, QHA'nın, "İki ülke arasında Minsk Anlaşmaları’nın uygulanması hususunda Türkiye’nin arabuluculuğu ve görüşmelerin Türkiye’de yapılması konuşuluyor. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna arasındaki mevcut politikaları göz önüne alınırsa arabuluculuk hususunda nasıl bir rolü olabilir? Türkiye’nin arabulucuğu, ekonomi başta olmak üzere Rusya-Türkiye ilişkilerine nasıl yansır?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Türkiye 2014’ten bu yana Ukrayna ve Rusya arasında hassas bir denge oluşturmuş durumda. Ukrayna’yla resmiyete dökülmüş bir stratejik ortaklık mevcut ve bunun ekonomik işbirliği, savunma sanayiinde işbirliği ve diplomatik dayanışma gibi unsurlarla güçleneceğini öngörebiliriz. Rusya ise Türkiye’nin hem ekonomik hem de güvenlik sebepleriyle (özellikle Suriye) belli konularda ortaklık yapmak zorunda olduğu bir ülke. Arabuluculuk girişimini bu çerçevede okumak lazım. Şahsi kanaatim Türkiye’nin arabuluculuk girişiminin Rusya tarafından kabul edilmeyeceği doğrultusunda. Bu Rusya’nın temel dış politika pratiklerine ve kendi büyük güç tahayyülüne aykırı bir gelişme olur."