Kırım Tatarları 30 yıldır haklarının iadesini bekliyor
Kırım Tatarları 30 yıldır haklarının iadesini bekliyor
Haber Giriş Tarihi: 14.11.2019 20:13
Haber Güncellenme Tarihi: 14.11.2019 20:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Kırım Tatar Milli Kurultayı grubu delegeleri ve Kırım Tatar Milli Hareketi üyeleri, SSCB Yüksek Sovyeti tarafından “Sürgün edilen halklara karşı yapılan baskıcı eylemlerin yasadışı suç olarak tanınması ve bu halkın haklarının sağlanmasına yönelik” başlıklı deklarasyonunun kabul etmesinin 30. yıl dönümü dolayısıyla açıklama yaptılar.
Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Nariman Celal, 30 yıl önce 14 Kasım 1989 tarihinde yenilenmiş SSCB Yüksek Sovyeti tarihi bir belge olarak kabul ettiğini hatırlattı.
"Sürgün edilen halklara karşı yapılan baskıcı eylemlerin yasadışı ve suç olarak tanınması ve bu halkların haklarının sağlanmasına yönelik deklarasyon” başlıklı belgenin isminde bile belirli bir yasal ve siyasal değerlendirme bulunuyordu.Belgede 2. Dünya Savaşı sırasında Balkar, Karaçay-Malkar, Ahıska, Kalmık Türkleri, Kırım Tatarlarının, Alman, İnguş, Çeçenlerin anavatanlarından sürülmesi “Stalin rejiminin barbar eylemleri” olarak nitelendirildi.
İNSAN HAKLARI STANDARTLARI ASLA YAŞANMAYACAK
Halkların zorla sürgün etme uygulamasını uluslararası hukuka aykırı olan ağır bir suç olarak nitelendirdiği ve onu kınadığını belirten SSCB Yüksek Sovyeti belgede “Devlet düzeyinde insan hakları ve insanlık standartlarının ihlallerinin bir daha asla yaşanmayacağını.” ifade etti.
İNSAN HAKLARI İHLALİ DEVAM ETTİ
Deklarasyonun kabul edilmesinin Kırım Tatar halkına tarihi adaletinin kısa zamanda geri kazanılacağı konusunda bir ümit verdi. Ancak bu gerçekleşmedi. “İnsan hakları ve insanlık standartlarının ihlali” hem devlet hem de bölgesel düzeyde devam etti.
KIRIM TATARLARINI TOPLU PROTESTOYA MECBUR BIRAKTILAR
Nariman Celal yaptığı açıklamada Kırım Tatarlarının organize dönüş planlarının sabotaj edildiğini ayrıca yerel yönetiminin bazı durumlarda gizli, bazı durumlarda açık bir şekilde yerel halkının anavatanına dönme sürecine karşı çıktığını ve Kırım Tatarları toplu toprak protestoları düzenlemeye mecbur bıraktığını söyledi.
ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN OLARAK SERBEST BIRAKILMALIDIRLAR
2014 yılında Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra “İnsan hakları ve insanlık standartlarının ihlallerinin” yine devam edildiğini ve “Stalin rejiminin barbar eylemlerinin” kurbanlarının çocuk ve torunları olan Kırım Tatarlarının yine baskılara uğramaya başladığı belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Biz, Kırım Tatar Milli Kurultayı delegeleri ve Kırım Tatar milli hareketi üyeleri grubu olarak şunları beyan ediyoruz: Sürgün edilen halklara karşı yapılan baskıcı eylemlerin yasadışı ve suç olarak tanınması ve bu halkların haklarının sağlanmasına yönelik” başlıklı deklarasyon önemli siyasi yasal belge olarak SSCB'nin halefi olan Rusya tarafından ihmal ediliyor; Tüm siyasi tutsaklar; hapishanelerde gönderilen veya haklarında soruşturma yürütülen vicdan mahkumları uluslararası hukuka uygun olarak derhal serbest bırakılmalılar; Rusya Federasyonu yönetimi, 2. Dünya Savaşı yıllarında baskıya uğramış halklarının haklarını düzenleyen yasaları 14 Kasım 1989 tarihli Deklarasyona uygun hale getirmelidir" ifadelerine yer verildi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kırım Tatarları 30 yıldır haklarının iadesini bekliyor
Kırım Tatar Milli Kurultayı grubu delegeleri ve Kırım Tatar Milli Hareketi üyeleri, SSCB Yüksek Sovyeti tarafından “Sürgün edilen halklara karşı yapılan baskıcı eylemlerin yasadışı suç olarak tanınması ve bu halkın haklarının sağlanmasına yönelik” başlıklı deklarasyonunun kabul etmesinin 30. yıl dönümü dolayısıyla açıklama yaptılar.
Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Nariman Celal, 30 yıl önce 14 Kasım 1989 tarihinde yenilenmiş SSCB Yüksek Sovyeti tarihi bir belge olarak kabul ettiğini hatırlattı.
"Sürgün edilen halklara karşı yapılan baskıcı eylemlerin yasadışı ve suç olarak tanınması ve bu halkların haklarının sağlanmasına yönelik deklarasyon” başlıklı belgenin isminde bile belirli bir yasal ve siyasal değerlendirme bulunuyordu.Belgede 2. Dünya Savaşı sırasında Balkar, Karaçay-Malkar, Ahıska, Kalmık Türkleri, Kırım Tatarlarının, Alman, İnguş, Çeçenlerin anavatanlarından sürülmesi “Stalin rejiminin barbar eylemleri” olarak nitelendirildi.
İNSAN HAKLARI STANDARTLARI ASLA YAŞANMAYACAKHalkların zorla sürgün etme uygulamasını uluslararası hukuka aykırı olan ağır bir suç olarak nitelendirdiği ve onu kınadığını belirten SSCB Yüksek Sovyeti belgede “Devlet düzeyinde insan hakları ve insanlık standartlarının ihlallerinin bir daha asla yaşanmayacağını.” ifade etti.
İNSAN HAKLARI İHLALİ DEVAM ETTİDeklarasyonun kabul edilmesinin Kırım Tatar halkına tarihi adaletinin kısa zamanda geri kazanılacağı konusunda bir ümit verdi. Ancak bu gerçekleşmedi. “İnsan hakları ve insanlık standartlarının ihlali” hem devlet hem de bölgesel düzeyde devam etti.
KIRIM TATARLARINI TOPLU PROTESTOYA MECBUR BIRAKTILARNariman Celal yaptığı açıklamada Kırım Tatarlarının organize dönüş planlarının sabotaj edildiğini ayrıca yerel yönetiminin bazı durumlarda gizli, bazı durumlarda açık bir şekilde yerel halkının anavatanına dönme sürecine karşı çıktığını ve Kırım Tatarları toplu toprak protestoları düzenlemeye mecbur bıraktığını söyledi.
ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN OLARAK SERBEST BIRAKILMALIDIRLAR2014 yılında Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra “İnsan hakları ve insanlık standartlarının ihlallerinin” yine devam edildiğini ve “Stalin rejiminin barbar eylemlerinin” kurbanlarının çocuk ve torunları olan Kırım Tatarlarının yine baskılara uğramaya başladığı belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Biz, Kırım Tatar Milli Kurultayı delegeleri ve Kırım Tatar milli hareketi üyeleri grubu olarak şunları beyan ediyoruz: Sürgün edilen halklara karşı yapılan baskıcı eylemlerin yasadışı ve suç olarak tanınması ve bu halkların haklarının sağlanmasına yönelik” başlıklı deklarasyon önemli siyasi yasal belge olarak SSCB'nin halefi olan Rusya tarafından ihmal ediliyor; Tüm siyasi tutsaklar; hapishanelerde gönderilen veya haklarında soruşturma yürütülen vicdan mahkumları uluslararası hukuka uygun olarak derhal serbest bırakılmalılar; Rusya Federasyonu yönetimi, 2. Dünya Savaşı yıllarında baskıya uğramış halklarının haklarını düzenleyen yasaları 14 Kasım 1989 tarihli Deklarasyona uygun hale getirmelidir" ifadelerine yer verildi.
EN ÇOK OKUNANLAR