SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ab

QHA - Kırım Haber Ajansı - Ab haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ab haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan AB'ye sert eleştiri! Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan AB'ye sert eleştiri!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi sonuç bildirisinde Türkiye ve Kıbrıs ile ilgili yer alan ifadelere yönelik eleştirilerde bulundu. "BİZ BU OYUNLARA GELMEYECEĞİZ" KKTC Enformasyon Dairesi tarafından kamuoyuna paylaşılan söz konusu değerlendirmelerde Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye'nin Kıbrıs'ta 1571 yılından bu yana var olduğunu söyleyerek, hiç kimsenin Türkiye'ye "Kıbrıs'tan git" demeye hakkı olmadığını belirtti. Tatar, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere Batılı ülkelerin, Kosova, Tayvan ve hatta Filistin gibi bölgelerde 2 devletli çözüm önerdiğini hatırlatarak, Kıbrıs'ta ırkı, dili, dini, kültürü, tarihi her şeyi farklı iki milleti zorla birleştirmeye çalışmanın anlamsız olduğunu vurguladı. BM ve AB'nin Kıbrıs Türklerine yönelik ambargo uygulayarak, birleşme halinde Türklerin kaybolacakları federasyon temelli sistemi dayattıklarını dile getiren Tatar, şu ifadeleri kullandı: "Onların dayattığı bir çözüme bizi zorlamak için bir takım oyunlar oynanmaktadır. Biz bu oyunlara gelmeyeceğiz. KKTC'nin kendi dinamikleri ile kendi halkına, müreffeh, yarınlarda bağımsız ve özgür onurlu bir yaşamı Türkiye'nin desteği ile sunabileceğini tüm dünyaya haykırmaya devam ediyoruz." "AB'NİN TUTUMUNDA, ZORBALIK, BASKI, HAKSIZLIK VE HUKUKSUZLUK VAR" Tatar, Brüksel'deki AB Liderler Zirvesi'nde Türkiye-AB ilişkilerinin ele alındığını ve sonuç bildirgesinde Türkiye'den Kıbrıs meselesinde taviz vermesinin istendiğini aktardı. Aynı zamanda sonuç bildirgesinde, Türk tarafına Rumlar ile BM parametreleri çerçevesinde müzakerelere başlanmasının dayatıldığını vurgulayan Tatar, "AB'nin tutumunda, zorbalık, baskı, haksızlık ve hukuksuzluk var. Şahsen ben bunu sindiremiyorum. Yunanistan ve müttefiklerinin amacı, Kıbrıs'ı Girit'e dönüştürerek Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den dışlayıp Anadolu'yu kuşatmaya çalışmak ve Kıbrıs Türk toplumunu kendi memleketinde azınlık haline düşürmektir." değerlendirmesinde bulundu. Tatar, son günlerde GKRY tarafından sıklıkla dillendirilen müzakerelerin yeniden başlatılması çağrılarına değinerek, Rumların, sadece kendilerinin egemen ve uluslararası eşit statüsünün teyit edilmesini müzakere süreci için şart koştuğunu ve federasyon temelli bir yaklaşımda ısrar ettiğini aktardı. Federasyon temelli bir yaklaşımda Kıbrıslı Türklerinin, Türkiye ile bağlarının kopacağını ve AB içinde oldukça zorluk çekeceklerini vurgulayan Tatar, "Böyle bir durum bizim sonumuzun başlangıcı olur. Kuzey Kıbrıs ayrı egemen devlet olarak bağımsızlık ve özgürlük yolunda yürümezse AB içinde yem olur ve bizi oldukça kötü günler bekler. Biz böyle bir oyuna gelmemek için Türkiye'nin desteğinde canla başla çalışıyoruz." dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Güney Kıbrıs'ın AB üyeliği Ada'da üçüncü darbedir Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Güney Kıbrıs'ın AB üyeliği Ada'da üçüncü darbedir

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne alınmasının 20’nci yıl dönümüyle ilgili yazılı açıklamada bulundu. KKTC Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu tarafından kamuoyuna duyurulan açıklamada, Kıbrıs'ta federasyon temelli çözümü öngören Annan Planı Referandumu'na Kıbrıslı Türklerin çoğunlukla "evet", Rumların da "hayır" oyu verdiği hatırlatılırken, ayrıca oylamanın sonrasında Güney Kıbrıs'ın AB'ye üye olarak kabul edildiğine dikkati çekildi. "HALKIMIZ ULUSLARARASI TOPLUMA KARŞI DA GÜVENİNİ YİTİRMİŞTİR" Bugüne kadar Kıbrıs konusunun bir uzlaşıyla sonuçlandırılmasına yönelik referandum da dahil olmak üzere iyi niyetini ispatlamış Kıbrıs Türk halkının hâlâ izolasyon altında tutulmakta olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, şu ifadeleri kullandı: "Annan Planı döneminde, tüm iyi niyetiyle çalışan Kıbrıs Türk halkı, iradesini de net şekilde sandığa yansıtmış olmasına rağmen, uluslararası toplum verdiği sözlerden bir anda çark etmiştir. Kıbrıs Türk halkı, sadece Rum halkına karşı güvensizlik duymamaktadır. Halkımız uluslararası topluma karşı da güvenini yitirmiştir. Uluslararası toplum, değil ahde vefaya bağlılık, vermiş olduğu sözlerin, ortaya koyduğu vaatlerin bir kandırma ve aldatma siyaseti olduğunu göstermiş hatta bazı yetkilileri bu kabul edilmez gerçeği bizzat kendileri de ifade etmişlerdir. Uluslararası toplumun yaratmış olduğu bu utanç tablosu çerçevesinde artık bu ve benzer vaatlere kanmayacağımızı net şekilde ortaya koydum." "GKRY'NİN AB'YE ALINMASI, KIBRIS ADASI'NDAKİ ÜÇÜNCÜ DARBEDİR" Rumların, 1960 yılında kurulan "Ortaklık Cumhuriyeti"nden, Türkleri 1963'ten itibaren silah zoruyla atmak istemelerinin ardından Ada'ya yerleşen Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü'nün, Rum liderliğine Kıbrıs'ın tümünü temsil hakkı vermesinin ilk darbe olduğunu vurgulayan Tatar, bu durumun bölgedeki tüm sorunların başlangıcı olduğuna işaret etti. Tatar, Yunan Cuntası ve Ada'daki iş birlikçilerinin 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak üzere gerçekleştirdiği yönetime el koyma girişiminin ikinci darbe olduğunu kaydederek, 20 Temmuz 1974'te Türkiye'nin anlaşmalar ve uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak Kıbrıs'a asker çıkarmasının Ada'ya barışı getirdiğinin altını çizdi. Tatar, "Bu tarihten itibaren oluşan sınırlarla birlikte İki Halk kendi devletlerinde 50 yıldır yan yana kendi kendini yöneterek bu günlere gelinmiştir. Rum tarafının tüm silahlanma çabalarına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadaki mevcudiyeti ve oluşturduğu caydırıcı güç sayesinde Kıbrıs’ta barış ve huzur ortamı muhafaza edilmektedir." dedi. AB'nin kendi koyduğu kural ve kriterini çiğnemek suretiyle 20 yıl önce Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni üyeliğe kabul etmesini eleştiren Tatar, "GKRY'nin AB'ye alınması, Kıbrıs Adası'ndaki üçüncü darbedir." ifadesine yer verdi. "1963 YILINDAN İTİBAREN UYGULANMAKTA OLAN İZOLASYON ZÜLMÜNÜN SONA ERMESİ ŞARTTIR" Tatar, Kıbrıs Türk toplumunun haksız ambargo ve engellemeler ile karşı karşıya kaldığını belirterek, Kıbrıs'ta müzakerelerin ancak egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi ile başlayabileceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı, "Eğer Kıbrıs konusuna bir uzlaşı bulunmak isteniyorsa,buna dair müzakereler ancak ve ancak egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyidiyle yeni bir süreç olarak başlayabilir. Kıbrıs Türk halkına 1963 yılından itibaren uygulanmakta olan izolasyon zülmünün sona ermesi de şarttır. Kıbrıs Türk tarafı olarak egemen eşitliğimiz ve eşit ulusulararası statümüzün teyidinin ardından 2021 yılında Cenevre’de gayri resmi 5 + BM toplantısında masaya koyduğumuz önerimiz zemininde yapıcı bir sürece girmeye hazırız. Ancak rızamızı çektiğimizi net şekilde defaten ortaya koymuş olduğumuz tüketilmiş federasyon zemini içeren, hatta çağrıştıran herhangi bir süreçte Kıbrıs Türk Tarafı yer almayacaktır. AB’nin Rumları tek taraflı üye yaparak gerçekleştirdiği üçüncü darbenin enstrümanlarını kullanan baskıcı Rum rejiminin sürdürmekte olduğu izolasyon siyasetinden dolayı özden gelen haklarımızdan mahrum bırakılmayı kabul etmiyoruz. Bu haklarımzın teyid edilmesi için yılmadan çalışacağız.” ifadelerini kullandı. GKRY, 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliği üyesi olmuş, 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren ise para birimi olarak avroyı kullanmayı başlamıştı.

Çin'in AB'deki gizli polis operasyonları deşifre oldu Haber

Çin'in AB'deki gizli polis operasyonları deşifre oldu

Çin'deki insan hakları ihlallerini araştıran İspanya merkezli insan hakları örgütü Safeguard Defenders, Çin Komünist Partisinin yıllardır vatandaşlarını Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden kaçırarak zorla Çin'e geri götürdüğünü ve Avrupa'da hukukun üstünlüğü ve kamu güvenliğini ihlal ettiğini ortaya koyan yeni bir rapor yayımladı. ÇİN'İN 53 ÜLKEDE 120'DEN FAZLA YASADIŞI POLİS KARAKOLU VAR Söz konusu raporda Çin'in 50'si AB'de olmak üzere dünya genelinde 53 ülkede 120'den fazla yasadışı polis karakolu oluşturduğu bildirildi. Raporda ayrıca bu ofislerin Çin vatandaşlarını izlemekle görevlendirildiği aktarılırken, muhalefete yönelik baskının bir parçası olarak aktivistlerin izlenebileceği ve taciz edilebileceği korkusuna yol açtığı belirtildi. Öte yandan bir çok Çinlinin AB üyesi ülkelerden kaçırılarak Çin'e gönderdiği kaydedildi. ÇİN'İN GİZLİ POLİS OPERASYONLARI Raporun yazarlarından Laura Harth, Euronews'e yaptığı açıklamada kaçırma olaylarının, ajanların özel görevler için yurtdışına gönderildiği "gizli polis operasyonlarının" bir parçası olduğunu söyledi. "Aslında resmi metodoloji adam kaçırmayı içeriyor" diyen Harth, "Vatandaşlar aile üyelerinin bulunduğu yere dönmeye ikna ediliyor, aksi takdirde toplu cezalandırma yoluna gidiliyor. Emekli maaşlarından mahrum bırakılıyorlar, tutuklanıyorlar" ifadelerini kullandı.  TİLKİ AVI OPERASYONU VE GÖKYÜZÜ AĞI OPERASYONU Çin, 10 yıl önce bugüne kadarki en kötü şöhretli kampanyalarından biri olan Tilki Avı Operasyonu'nu (2014) başlatmış, sonrasında bu operasyonu Şi Cinping'in yolsuzlukla mücadele kampanyasının küresel bir uzantısı olan kapsamlı Gökyüzü Ağı Operasyonu (2015) izlemişti. PEKİN, BİR YIL İÇİNDE 230 BİN KİŞİYİ ÇİN'E KAÇIRDI Çin'in resmi rakamları, sözde iki ana geri döndürme kampanyası kapsamında 120'den fazla ülkeden 12 bin Çinlinin ülkesine geri götürüldüğünü göstermekte. Söz konusu kampanyalar Pekin tarafından sık sık büyük bir başarı olarak lanse edilmekle birlikte, ayrıca Çin yönetimi, toplu cezalandırma tehdidinin de bir ikna aracı olarak kullanıldığı özel bir kampanyanın parçası olarak sadece bir yıl içinde 230 bin kişiyi Çin'e kaçırdı. RAPOR 283 ÇİNLİNİN İFADELERİNE DAYANIYOR Safeguard Defenders'ın raporu, ülkelerine geri gönderilen ya da iade edilen 283 Çinlinin ifadelerine dayanıyor. Raporda kimlerin Çin'e iade edildiği, nasıl iade edildikleri ve başarısız girişimlere ilişkin bilgileri içeren bir tablo da yer alıyor.

AB'den Çin'in tıbbi cihaz tedarikine soruşturma Haber

AB'den Çin'in tıbbi cihaz tedarikine soruşturma

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Çin'in tıbbi cihaz tedarik politikalarına ilişkin bölgede süregelen endişeler nedeniyle Çin'in tıbbi cihaz tedarik pazarına yönelik bir soruşturma başlattı. Bu soruşturmayla birlikte, AB'nin Çin pazarına yönelik olarak AB şirketlerine kapalı satın alma piyasasını açmayı ve ikili ticaretin karşılıklılığını geliştirmeyi amaçlayan Uluslararası Tedarik Aracı (IPI) politikasını ilk kez hayata geçecek. ÇİN'İN AB PAZARINDAKİ HAKSIZ KAZANÇLARI Gözlemciler bu hamlenin AB ile Çin arasında zaten gergin olan ticari ilişkileri daha da kötüleştirebileceğini belirtirken,Haziran 2022'de kabul edilen IPI politikası ilk kez aktif hale getiriliyor. IPI temelde, özellikle doğrudan yabancı yatırım (DYY) konusunda kısıtlamaların olduğu ülkelerde, AB şirketlerinin küresel çapta karşılaştığı pazara erişim engellerini aşmayı hedefliyor.  ÇİN-AB TİCARETİNDE KARŞILIKLILIK YOK Hong Kong merkezli basın kuruluşu South China Morning Post'a göre soruşturma, Çin politikalarının yerli tedarikçileri haksız yere kayırıp kayırmadığını, dolayısıyla Avrupalı şirketlerin Çin'in kamu alım programlarına katılımını kısıtlayıp kısıtlamadığını soruştumaya odaklanıyor. IPI politikasına göre, soruşturma sonucunda pazara erişimde adil olmayan engeller tespit edilirse, Çinli şirketlerin AB pazarındaki ihale başvurularının notu düşürülebilcek ya da tamamen engellenebilecek.

Odesa saldırısı sonrası Putin'e büyük tepki Haber

Odesa saldırısı sonrası Putin'e büyük tepki

Avrupa Birliği (AB) Dış Eylem Sözcüsü Peter Stano, işgalci Rusya’nın 15 Mart 2024 tarihinde Odesa’ya düzenlediği ve 21 kişinin hayatını kaybettiği hain saldırıyı Putin'in saldırganlığının barbar doğasının bir başka kanıtı olarak nitelendirdi. Terörist devlet Rusya, 15 Mart 2024 tarihinde Odesa’ya füze saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda en az 21 kişi hayatını kaybetti. Rus ordusunun gerçekleştirdiği saldırı sonrasında açıklamada bulunan AB Dış Eylem Sözcüsü Stano, “Ukrayna: Rusya Odesa'daki sivil hedeflere yönelik özellikle iğrenç ve ölümcül bir saldırı gerçekleştirdi. Önce balistik bir füze, kurtarma ekipleri olay yerine geldiğinde ikinci saldırı yapıldı. Bu Putin'in saldırganlığının barbar doğasının bir başka kanıtı. Tüm sorumlular hesap verecek.” ifadelerini kullandı. İŞGALCİ RUSYA ODESA'YI BALİSTİK FÜZELERLE VURDU Rus ordusu 15 Mart 2024 tarihinde saat 11.00 civarında Odesa kentini İskender-M balistik füzeleriyle vurdu. Saldırıda kentin sivil altyapısı büyük zarar gördü. İtfaiye ekipleri olay yerine gelerek yangın söndürme çalışmalarını başlattığı ve sağlık görevlileri yaralılarla ilgilendiği esnada işgalciler bir saldırı daha gerçekleştirdi. Saldırıda 2 itfaiyeci ve 1 sağlık görevlisi olmak üzere en az 21 kişi hayatını kaybetti. 7'si itfaiyeci olmak üzere 70'den fazla kişi yaralandı.

AB’den yeni karar: Dondurulmuş Rus varlıklarının Ukrayna için kullanılmasının önünü açtı Haber

AB’den yeni karar: Dondurulmuş Rus varlıklarının Ukrayna için kullanılmasının önünü açtı

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Rusya dışındaki el konulan Rus varlıklarından elde edilen kârın, Ukrayna'nın yeniden inşasında kullanılması için prensipte anlaşmaya varmıştı. Ukrayna için kullanılmasına yönelik ilk somut adımda 12 Şubat tarihinde atıldı.   AB Konseyi, Rusya Merkez Bankası'nın (CBR) varlık ve rezervlerini elinde bulunduran Merkezi Saklama Kuruluşlarının (CSD) yükümlülüklerini açıklayan bir karar ve düzenlemeyi kabul ettiğini dün resmi sayfasında duyurdu. AB Konseyi tarafından 1 milyon eurodan fazla Rusya Merkez Bankası varlığına sahip olan saklama kurullarının AB yaptırımları nedeniyle biriken olağanüstü nakit bakiyeleri ayrı olarak muhasebeleştirmesi ve karşılık gelen gelirleri de ayrı tutması gerektiğine karar verildi. DONDURULMUŞ RUS VARLIKLARININ, UKRAYNA İÇİN KULLANILMASININ ÖNÜ AÇILDI AB, açıklamasında Rus varlıklarından sağlanacak net kârların bir sonraki aşamada Ukrayna'nın yeniden inşasını desteklemek için AB bütçesine olası bir mali katkı vermesinin önünü açtığını belirtti. DIŞİŞLERİ BAKANI KULEBA: BU ADIMLAR İDDİALI VE HIZLI OLMALIDIR Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmıtro Kuleba, söz konusu karara ilişkin “Avrupa Konseyi'nin dondurulan Rus varlıklarından elde edilen olağanüstü gelirlerin kullanılmasının önünü açan kararını memnuniyetle karşılıyorum. Bunların Ukrayna'nın yararına pratik kullanımını mümkün kılmak için daha fazla adım atılmasını teşvik ediyoruz. Bu adımlar iddialı ve hızlı olmalıdır”  ifadelerini kullandı. I welcome the European Council's decision paving the way for the use of extraordinary revenues from the frozen Russian assets. We encourage further steps to enable their practical use for Ukraine's benefit. These steps must be ambitious and prompt. Ukraine is ready to continue… — Dmytro Kuleba (@DmytroKuleba) February 12, 2024 AB ÜLKELERİ, EL KONULAN RUS VARLIKLARININ UKRAYNA’NIN YENİDEN İNŞASINDA KULLANILMASI İÇİN ANLAŞTI Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya dışındaki el konulan Rus varlıklarından elde edilen kârın, Ukrayna'nın yeniden inşasında kullanılması için prensipte anlaşmaya varmıştı. Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı Belçika'nın resmi devlet internet sitesinde, "AB ülkelerinin büyükelçileri, dondurulan varlıklarla ilgili beklenmedik kârların Ukrayna'nın yeniden inşasını desteklemek için kullanılmasına ilişkin bir teklif üzerinde prensipte anlaşmaya vardı" açıklaması yapılmıştı. AB’nin bu kararı, gerekli yasal prosedür tamamlandıktan sonra yürürlüğe girecekti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.