SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ankara Üniversitesi

QHA - Kırım Haber Ajansı - Ankara Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ankara Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Bilinmeze Doğru” romanının yazarı Hülya Başarangil Demir, 2025 Emine Işınsu Roman Ödülü Beratı'nı aldı Haber

“Bilinmeze Doğru” romanının yazarı Hülya Başarangil Demir, 2025 Emine Işınsu Roman Ödülü Beratı'nı aldı

2025 Emine Işınsu Roman Ödülü ve Paneli, 27 Kasım 2025 tarihinde saat 14.00’te Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Farabi Salonu’nda gerçekleştirildi. Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Ardından Emine Işınsu’nun eşi ve Tören Ödül Komitesi Başkanı Prof. Dr. İskender Öksüz törenin açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. Konuşmasında, yarışmanın ön jürisine de özel olarak teşekkür eden Prof. Dr. Öksüz, bu yıl 269 kişinin değerlendirmeye alındığını vurguladı. Aynı sayıyı tekrar hatırlatarak, 29 kişinin ve önceki yıllarda görev alan 142 kişinin katkısının Türkiye’de edebiyatın canlılığını gösterdiğini söyledi. Bu ilginin kendisini çok mutlu ettiğini belirtti. ÜÇÜNCÜ YARIŞMA 2027 YILINDA DÜZENLENECEK Konuşmasının devamında, üçüncü roman yarışmasının da ilanını yapan Prof. Dr. Öksüz, yarışmanın 2027 yılında, yine aynı şartlarla ve aynı jüriyle gerçekleştirileceğini açıkladı. Yarışmanın tek şartının eserin roman olması olduğunu dile getirerek, eserlerin yalnızca edebî kıymet ve Türkçe açısından değerlendirildiğini vurguladı. Jürinin eserleri 1 Mart 2027’ye kadar okuyacağını, sonuçların ise 17 Mayıs 2027’de Emine Işınsu’nun doğum gününde açıklanacağını bildirdi. “EMİNE IŞINSU BU ÜNİVERSİTEDE OKUDU” DTFC Dekanı Prof. Dr. İrfan Albayrak, törenin DTCF çatısı altında yapılmasının rastlantı olmadığını vurgulayarak, Emine Işınsu’nun fakültede bir dönem öğrenci olmasının yanı sıra, DTCF’nin Cumhuriyet’in kültürel inşa misyonunu taşıyan bir kurum olarak tarihsel bir sorumluluğu sürdürmeye devam ettiğini belirtti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu fakülteyi genç Cumhuriyet’in kültür, edebiyat ve düşünce hayatını bilimsel bir zemine oturtmak amacıyla kurduğunu hatırlattı. Fakültenin 90 yıllık yürüyüşünde Türk dilini, edebiyatını ve düşünce dünyasını güçlendiren bir miras oluşturduğunu ifade eden Albayrak, edebiyatın insanın kendini ve dünyayı anlamasında önemli bir düşünsel alan olduğunu söyledi. Roman sanatının bu zihinsel yolculuğun en güçlü damarlarından biri olduğunu dile getiren Albayrak, Emine Işınsu’nun da bireysel duyarlılık ile toplumsal hafızayı ustalıkla birleştiren özel bir romancı olduğunun altını çizdi. “BİR ŞEHRE RUH VEREN HİKÂYELERİDİR” Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Emine Işınsu Roman Ödülü töreninde yaptığı konuşmada tüm davetlileri saygıyla selamlayarak sözlerine başladı. Emine Işınsu’nun edebiyatımıza bıraktığı değerli mirası rahmetle andığını belirten Yavaş, Türk edebiyatının zarafet ile gücünü en ince çizgide buluşturan özel bir kalemini yâd etmek için bir araya gelmenin anlamına dikkat çekti. Yavaş, Emine Işınsu’nun romanlarında yalnızlığı, acıyı, umut ve vicdanı aynı kalpte birleştirebilen nadir yazarlardan biri olduğunu ifade etti. Gençlik döneminde okunan nitelikli eserlerin bireyin ruh dünyası ve düşünce hayatı üzerindeki kalıcı etkisine işaret eden Yavaş, edebiyatın şehirlerin kültürel yaşamındaki önemine dikkat çekerek, “Şehirleri yalnızca asfaltla ve binalarla değil; kültürle, sanatla, edebiyatla yaşatabileceğimize inanıyoruz. Bir şehre ruh veren, ardında bıraktığı hikâyelerdir.” dedi. Bu yıl ödüle değer görülen Hülya Başarangil Demir’i tebrik eden Yavaş, “Bilinmeze Doğru” adlı eserin hem Emine Işınsu’nun ruhuna yakışan bir nitelik taşıdığını hem de edebiyatımıza yeni bir soluk getirdiğini belirtti. Yavaş, yarışmaya katılımın yüksekliğinin de edebiyat alanındaki canlılığın önemli bir göstergesi olduğunu söyleyerek, özellikle dijital çağda gençlerin bu ilgisinin kıymetli olduğunu dile getirdi. Tören; Öksüz’ün ön jüriye hediye takdiminde bulunmasıyla devam etti. Sonrasında Funda Okçu, Bulut Okçu ve Elif Kalıpçı mansiyonlara ödüllerini takdim etti. “EMİNE IŞINSU SADECE ROMAN YAZARI DEĞİL, BİR İNSAN YETİŞTİRME OCAKLARININ SAHİBİYDİ” Bununla birlikte tören kapsamında ana jürilerin katılımıyla panel düzenlendi. Ana Jüri A. Yağmur Tunalı konuşmasında, Emine Işınsu ile tanışma sürecinden başlayarak yazarın edebiyat ve kültür hayatındaki etkisini anlattı. Sözlerine 1975 yılına uzanan bir hatırayla başlayan Tunalı, o dönem Yüksek Öğretmen Okulunda tiyatro yapan ve “Kültür Pınarı” adlı bir dergi çıkaran bir öğrenci grubu içinde yer aldığını söyledi. Işınsu ile ilk temaslarının bu faaliyetler aracılığıyla gerçekleştiğini belirten Tunalı, ünlü yazarın kendisini o yıllarda “Töre” dergisine davet ettiğini aktardı. Tunalı, “Töre” dergisine her yaştan okuyucudan tomar tomar mektup geldiğini, Emine Işınsu’nun her bir mektuba mutlaka cevap verilmesini istediğini vurguladı. Yazarın sadece roman yazmakla yetinmediğini belirten Tunalı, Işınsu’nun bu yoğun okuyucu iletişimini bir tür sosyal görev olarak gördüğünü ifade etti ve “Emine Işınsu kendisini sadece yazmakla sınırlayan biri değildi. O dergi onun bir sosyal ağıydı. Bir bakıma bir insan yetiştirme ve toplumu mayalama merkeziydi.” dedi. "SÜRGÜN VE KİMLİK MÜCADELESİ BİLİNMEZE DOĞRU'DA" Ana Jüri Üyesi Dr. Belkıs Gürsoy konuşmasında, merhum yazar Emine Işınsu’nun, Töre Dergisi’nden itibaren bütün eserlerinde millî ve manevi değerleri yücelten bir üslup kullandığını, bunun bir neslin mayalanmasında büyük payı bulunduğunu belirtti. Işınsu’nun, yalnız Türkiye’deki sosyal ve siyasi çalkantıları değil, Türkiye dışındaki Türklerin acılarını da gündeme taşıyarak önemli bir kamuoyu oluşturduğunu ifade etti. Dr. Gürsoy, ödülü “Bilinmeze Doğru” romanıyla alan Hülya Başarangil Demir’in Anadolu’ya göçmüş bir Kırım Tatarı ailesinin ferdi olduğunu hatırlatarak, romanın Kırım’da yaşanan baskı, sürgün ve kimlik mücadelesini birkaç aile üzerinden anlattığını aktardı. Eserde, 1917 Ekim Devrimi sonrasında başlayan acıların, 1944 Sürgünü ve Soykırmı ile zirveye çıktığını; ailelerin parçalanması, mecburi göçler ve farklı coğrafyalarda verilen yaşam mücadelesinin romanın merkezinde yer aldığını ifade etti. Konuşmasının sonunda, romandaki aşk hikâyesinin millî ve insani değerlerle harmanlanarak anlatıldığını; bu tür eserlerin millî hafıza ve tarih bilinci oluşturma konusunda etkili bir işlev gördüğünü dile getirdi. Gürsoy, bu nitelikteki eserlerin sayısının artmasının hem Türkiye’de hem de dünya kamuoyunda farkındalık yaratmak açısından büyük önem taşıdığını belirterek sözlerini tamamladı. "AZAP TOPRAKLARI TEMASI" Ana Jüri Üyesi Prof. Dr. Nazım H. Polat, Emine Işınsu Roman Ödülü’ne bu yıl 269 eserin başvuru yapmasının, roman üretimindeki artışın ve ilginin somut göstergesi olduğunu vurguladı. Yarışmaya gelen eserlerin büyük kısmının, Emine Işınsu’nun çizgisine uygun biçimde toplumsal meseleleri merkeze aldığını aktardı. Prof. Dr. Polat, birincilik ödülünü kazanan Hülya Başarangil Demir’in “Bilinmeze Doğru” adlı romanı ile Mahmut Sarıkaya’nın Kalanlar Arazi Ayırdılar eserinin hem Doğu hem Batı Türklüğünün vatanlarından koparılma trajedisini işlediğini ifade etti. Bu eserleri, Emine Işınsu’nun “Azap Toprakları” temasının izinde yetişmiş “kara karanfiller” olarak nitelendirdi. "BİREYDEN TOPLUMSALA YAYILAN MİLLÎ BİLİNÇ" Ana Jüri Üyesi Prof. Dr. Bilge Ercilasun romanın bireysel hikâyeler üzerinden toplumsal hafızayı canlandıran güçlü bir alan olduğunu belirterek, Emine Işınsu’nun eserlerinin bu özelliği taşıdığını ifade etti. Işınsu’nun Azap Toprakları, Tutsak ve Çiçekler Büyür romanlarında bireyselden toplumsala yayılan güçlü bir millî bilincin hissedildiğini kaydeden Ercilasun, bu eserlerdeki gerilimin ve psikolojik yoğunluğun okuyucuda derin etki bıraktığını dile getirdi. Ercilasun konuşmasının ikinci bölümünde, ödül alan eserlerden “Bilinmeze Doğru” romanının psikolojik boyutunu ele aldı. Romanın kahramanı Emin’in yaşadığı travmatik aşk kaybı sonrası psikolojik çöküşünü, kendi kendine konuşmalarını, gördüğü kâbusları ve hayalî seslerle kurduğu ilişkiyi değerlendirdi. Emin karakterinin savaş başladığında yeniden sarsıldığını, Kırım’a dönme arzusunun onu felakete sürüklediğini anlatan Ercilasun, romanın finalindeki trajedinin 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nda yaşanan gerçek bir facianın edebî yansımalarından biri olduğunu belirtti. ÖKSÜZ’DEN DEMİR’E BERAT TAKDİMİ Törenin devamında Öksüz tarafından “Bilinmeze Doğru” romanının yazarı Hülya Başarangil Demir’e berat takdim edildi. Program kapsamında aynı zamanda Kırım Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Merkezi Genel Merkezi tarafından Başarangil Demir’e çiçek takdim edildi. “YAKIN TARİHİMİZİN EN ACI OLAYLARINDAN BİRİ” Sonrasında Başarangil Demir, bir konuşma gerçekleştirdi. Başarangil Demir konuşmasında, vatan kavramının tarih boyunca taşıdığı öneme dikkat çekerek sözlerine başladı. Yaklaşık iki bin beş yüz yıl önce söylenen “Yeryüzünde bir insanın ana vatanını kaybetmesinden daha büyük bir acı yoktur” ifadelerinin bugün hâlâ geçerliliğini koruduğunu vurguladı. Başarangil Demir, Kırım Tatarlarının yüzyıllardır türlü baskı ve zulümlerle vatanlarından koparıldığını, bu acının defalarca ve en ağır biçimde yaşandığını dile getirdi. Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra artan baskıların, 1783’ten itibaren sistematik bir hâl aldığını belirten Başarangil Demir, Kırım’ın Türklerden arındırılmasını hedefleyen politikanın o günden bugüne değişmediğini söyledi. Bu bağlamda Başarangil Demir, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nı ise “yakın tarihimizin en büyük acı olaylarından biri” olarak niteledi. GASPIRALI VE ATATÜRK’E ATIF Bir Kırımlı olarak atalarının göç edip geldiği toprakları anlatma sorumluluğu hissettiğini ifade eden Başarangil Demir, içsel hafızasının kendisini yazmaya yönelttiğini söyledi. İsmail Bey Gaspıralı’nın “Milletine hizmet etmek istiyorsan bildiğin işten başla” sözünü kendisine yol gösterici kabul ettiğini, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözünün ise ona ilham kaynağı olduğunu belirtti. KIRIM’DAN AK TOPRAKLARA Başarangil Demir, romanında Türk milletinin bağımsızlığını simgeleyen ay yıldızlı bayrağın dalgalanmasına hayat veren Millî Mücadele yıllarını, Cumhuriyet’in kuruluş sürecini, asla vazgeçmediği Tarak Tamgalı Gökbayrak’ın özgürce dalgalanacağı günlere olan inancını ve Kırım’dan Ak Topraklar’a uzanan bir ailenin hikâyesini ele aldığını anlattı. Ayrıca 1944 Kırım sürgününü de tarihî gerçeklikler çerçevesinde işlediğini ifade eden Yazar, “Tarihî gerçeklikler ışığında kurguladığım hikâyelerle vatan sevgisin, anlatmaya çalıştım. ‘Kırım neresidir?’ sorusunu yanıtlamak üzere çıktığım bu yolda ben anlattım, kalemimle yazdım ve ‘Bilinmeze Doğru’ ortaya çıktı.” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda yazar, 2025 Emine Işınsu Roman Ödülü kapsamında, Ișınsu’nun aziz hatırası için tutulan 269 ışıktan biri olarak seçilmenin kendisi için tarifsiz bir mutluluk olduğunu ifade etti. Başarangil Demir, Emine Işınsu’nun Türkçüler için her zaman “sığınılacak bir liman” olduğunu belirterek, bu limandan aldığı güçle yeni hikâyelerine doğru yol aldığını söyledi. “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK!” Konuşmasının sonunda, hem bir kadın hem bir yazar olarak Halide Nusret Zorlutuna’yı saygı ve rahmetle anan Yazar, İsmail Bey Gaspıralı’nın bugünlerde en çok ihtiyaç duyulduğunu düşündüğü sözüyle konuşmasını tamamladı: Dilde, fikirde, işte birlik! Ödül töreni toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Türk dünyasının ortak değeri Cengiz Aytmatov Ankara'da anıldı Haber

Türk dünyasının ortak değeri Cengiz Aytmatov Ankara'da anıldı

Kırgız edebiyatçı, yazar Cengiz Aytmatov ve ünlü Türkistan aydını babası Törekul Aytmatov, 9 Ekim 2023 tarihinde Türkiye'nin başkenti Ankara'da anıldı. Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçiliği, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF), Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Kırgız Milli Bilimler Akademisi organizasyonuyla düzenlenen "3. Cengiz Aytmatov Günleri" kapsamında bugün önemli bir törene imza atıldı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde gerçekleşen toplantıya; Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Genel Sekreteri Sultan Raev, Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçisi Ruslan Kazakbayev, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar ve Cengiz Aytmatov'un kız kardeşi Roza Aytmatova katıldı. Yoğun katılıma sahne olan toplantıda, Aytmatov'un eserleri, milli kimliği ve Kırgızistan ile Türk dünyası için önemi konuşuldu. TÜRK DÜNYASININ ORTAK DEĞERİ CENGİZ AYTMATOV Ankara Üniversitesindeki toplantıda konuşma yapan TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Aytmatov'un Türk dünyasının ortak değeri olduğunu vurguladı. Eserlerinin evrensel bir nitelik taşıdığını kaydeden Raev, Cengiz Aytmatov'un düşünceleri, toplumsal kimliği ve Kırgızistan'ın bağımsızlığı için verdiği uğraşı dile getirdi. Raev, Aytmatov hakkında, "Cengiz Aytmatov'un eserlerinde sık sık Kırgızistan'ın topraklarına, tabiatına ve insanlarına olan değerin simgesini ve bağlılığın yansımasıdır" ifadelerini kullandı. Ayrıca, TÜRKSOY Genel Sekreteri Raev, Cengiz Aymatov'un babası devlet adamı ve büyük ceditçi Törekul Aytmatov'un da Kırgızistan için çok önemli bir şahsiyet olduğunu vurguladı. "TÜRK DÜNYASININ DİLİNİN, EDEBİYATININ SEMBOLÜ" Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçisi Ruslan Kazakbayev ise Türk dünyasının hafızası olarak nitelendirdiği Cengiz Aytmatov'un Kırgız milli kimliği için önemine vurgu yaptı. Kazakbayev, "Benim için Aytmatov ilk önce Kırgız kültürünün, edebiyatının, bütün Türk dünyasının dilinin, edebiyatının bir markasıdır, bir sembolüdür." dedi. Büyükelçi, Türkiye'de çok sevilen Cengiz Aytmatov'un eserlerinin derin bir felsefeyi barındırdığını kaydetti. Ayrıca onun eserlerinin, UNESCO verilerine göre dünyada en çok okunan eserlerden olduğunu dile getirdi. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, 3. Cengiz Aytmatov Günleri hakkında verdiği mesajda, "Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültemiz tarafından düzenlenen 3. Cengiz Aytmatov Günleri programına katıldık. Cengiz Aytmatov'un eşsiz eserlerinin ve bıraktığı izlerin derinlemesine görüşüldüğü programa katılan Kırgızistan Büyükelçisi Sayın Ruslan Kazakbayev, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Kırgız Milli Bilimler Akademisi Başkanı Sn Prof. Dr. Kanat Abdrahmanov ve Cengiz Aytmatov'un kıymetli kız kardeşi Roza Aytmatova'ya katılımları için çok teşekkür ediyorum" açıklamasını yaptı. KIRGIZ MİLLİ KİMLİĞİ VE GELENEKLERİ TANITILDI Program kapsamında, fakültenin bahçesine Kırgız çadırı kuruldu ve geleneksel Kırgız milli yemekleri ve kültürü tanıtıldı. 3. Cengiz Aytmatov Günleri, 10 Ekim 2023 tarihinde de bir dizi etkinlik ile devam edecek. CENGİZ AYTMATOV KİMDİR? Dünya edebiyatının ve Türk dünyasının güçlü kalemlerinden, Kırgız edebiyatının önemli temsilcisi Cengiz Aytmatov, takvimler 12 Aralık 1928’i gösterirken Kırgızistan’ın Talas bölgesinin Şeker köyünde, aydın ve devlet adamı Törekul Aytmatov ile tiyatro sanatçısı ve öğretmen Nagima Aytmatov’un çocuğu olarak dünyaya geldi. 4 çocuklu ailenin ilk çocuğu olan Cengiz Aytmatov, babası Törekul Aytmatov’un görevi dolayısıyla ailesinin 1929’da Moskova’ya taşınmasından sonra eğitim hayatına 1935’te Moskova’daki bir Sovyet okulunda başladı. Aytmatov’un babasının 1937’de tutuklanması ve bir yıl sonra da kurşuna dizilmesi daha çocuk yaşta hayatının en büyük travmasını yaşamasına sebep oldu. 1938 yılında Kirovskoye’de Rus yatılı bölge okuluna gönderildi. TÜRK DÜNYASININ ORTAK DEĞERİ: CENGİZ AYTMATOV Tüm Türk dünyasında sevilerek okunan Aytmatov, Sovyetler Birliğinin hüküm sürdüğü dönemlerde bile Türkiye’de çok geniş bir okur kitlesine sahip olmuştu. İlk kez Türkiye’ye gelişi de bu tanınırlığın nişanesi olarak 1975’te Turan Ülkesi Edebiyatına Hizmet Ödülü’nü almak üzere olmuştur. 1970’te kaleme aldığı “Selvi Boylum Al Yazmalım” romanı Türkiye’de tanınmasını ve sevilmesini sağladı. Kitabından senaryolaştırılan ve Kadir İnanır ile Türkan Şoray’ın rol aldığı 1977 yapımı film, Türk sinemasının klasikleri arasına girdi.. Cengiz Aytmatov, birkaç kez daha Türkiye’ye gelme fırsatı buldu. 1992’de İstanbul Sinema Günleri’ne ve 2007’de ise Türk Dünyası Ödülü ile fahri doktora unvanını almak üzere İstanbul’u ziyaret etti. Aytmatov, Mayıs 2008’de Tataristan’ın başkenti Kazan’da bulunduğu sırada rahatsızlanmış, tedavi için götürüldüğü Almanya’da 10 Haziran 2008’de 79 yaşındayken vefat etmiştir. MANAS VE CENGİZ AYTMATOV MİLLİ AKADEMİSİ KURULDU Kırgız halkının, Türk dünyasına ve dünya edebiyatına kazandırdığı en büyük armağanlar olan Manas Destanı’nı ve Cengiz Aytmatov’un eserlerini araştırmak, yaşatmak ve yaygınlaştırmak amacıyla, Kırgızistan’da ‘’Manas ve Cengiz Aytmatov Milli Akademisi’’ kuruldu. Vasiyeti üzerine, ömrü boyunca hasretini çektiği babasının da kabrinin bulunduğu Bişkek’teki Ata Beyit Anıt Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yıl boyunca yurt içinden ve yurt dışından ziyaretçisi eksik olmayan büyük yazar için ölüm yıl dönümlerinde dünyanın pek çok yerinde anma etkinlikleri düzenlenmektedir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.