SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Arşın Mal Alan

QHA - Kırım Haber Ajansı - Arşın Mal Alan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Arşın Mal Alan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Opera sanatçısı Talınlı: Bestecilerimizin Anadolu’dan faydalanması lazım Haber

Opera sanatçısı Talınlı: Bestecilerimizin Anadolu’dan faydalanması lazım

Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) sanatçısı Şenol Talınlı, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajda, Türk operasının gelişimi için radikal adımlar atılması gerektiğini söyledi. Talınlı, Anadolu'nun 13 bin yıllık mirasına sahip çıkılmamasını eleştirirken, Türk sanatının uluslararası bir ekol haline gelmesinin, yatırım yapılmasından geçtiğini belirtti. Aslen Azerbaycan Türkü olan Şenol Talınlı, ayrıca Azerbaycanlı besteci Üzeyir Hacıbeyli’nin bestelediği ve kendisinin de Esger rolünü canlandırdığı Arşın Mal Alan operetinin (müzikal komedi) verdiği toplumsal mesaja vurgu yaptı. TALINLI: DEVLETİMİZİN FARKINA VARMASI VE DESTEK VERMESİ GEREKİYOR Şenol Talınlı, Türk opera ve balesinin uluslararası arenada yer alabilmesi için Türkiye’nin yaratıcı kadroyu desteklemesi ve Anadolu’nun değerlerini Türk sanatına dâhil etmenin gerekliliğinin altını çizdi. Talınlı, “Anadolu’nun bilinen 13 bin yıllık bir tarihi var. Bu tarih içerisinde birçok uygarlık yaşadığı için biz inanılmaz güzel, büyük bir hazinenin üzerinde oturuyoruz amma velakin devletimizin bunun farkına varması ve Anadolu’nun bu değerlerini opera ve bale müziğiyle birlikte senfonik müziklere dönüştürmesi için yaratıcı kadroya; librettistlere (metin yazarlarına) ve bestecilere maddi manevi destek sağlayarak onlara yatırım yapması gerekmektedir. Bu sanatlar, hemen yatırım yapar yapmaz cevap vermezler, ilk meyveleri kırk elli yıl sonra alınır; o yüzden sekteye uğratılmaması lazımdır” ifadelerine yer verdi. Dünya çapında, opera ve bale sanatlarında Türk ekolünden bahsedilebilmesi için Anadolu medeniyetlerine sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Talınlı, “Yeni eserler çıkarmak lazım. Anadolu’da bu kadar medeniyet varken bir Karacaoğlan operası, balesi veya senfonik müziği olmadığı gibi bir Âşık Veysel operası, balesi veya senfonik müziği de yok. Dünyadaki üniversitelerde Âşık Veysel’in kürsüleri var ama biz henüz ne yazık ki bunun felsefesini anlayamamışız, üniversitelerde Âşık Veysel’in kürsüsünü bile kurmamışız. Böyle yanlışlarımız var, bunlardan bir an önce dönersek dünyada bir Türk ekolünden de söz etme şansımız olacaktır. Ben buna inanıyorum, 85 milyonluk bir ülkeden mutlaka bir şeyler çıkacaktır” şeklinde konuştu. “KONSERVATUVARLARIN YÖK’E BAĞLANMASI YAPILAN EN BÜYÜK YANLIŞTI” Türkiye’deki konservatuvar eğitimini geliştirmek hususunda ise konservatuvarların Kültür Bakanlığı bünyesinden alınıp Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bünyesine alınmasını bir “kıyım” olarak nitelendiren Talınlı, “Konservatuvar eğitiminde yurt dışından ilham almamıza gerek yok çünkü biz zaten bunun nasıl olması gerektiğini biliyoruz; kaldı ki zaten Türkiye’de konservatuvarı kuran Carl Ebert ve Paul Hindemith gibi isimler, Almanya’dan Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde konservatuvarın kurulması için davet edilmiş üstat insanlardı. Onların koyduğu temeller çok güzel fakat bu temeller temeller kurulduğu gibi kalmamalı, üstüne konulması gerekenler var. 1983 yılında konservatuvarlar ne yazık ki Kültür Bakanlığı bünyesinden alınıp YÖK’e bağlandı. Bu yapılan en büyük yanlıştı. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki sistem için konuşuyorum; konservatuvarlar Kültür Bakanlığında kalmalıydı çünkü üniversiteye geçtiğiniz zaman üniversitenin kanunları daha baskındır ve bu kanunlar da ne yazık ki sanatı destekleyen kanunlar değildir.” dedi. Talınlı, akademik destek almanın ve akademisyenliğin güzel olduğunu fakat bizim sistemimizde bu sanatın, pratikte bu şekilde işlemediğini belirtti. Konservatuvarların yeniden Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altına girmesiyle birçok problemin de kendiliğinden çözülebileceğini ifade eden Talınlı, “1983 yılında konservatuvarların Kültür Bakanlığı ile olan organik bağı kırıldı. Buraya eleman yetiştiren mutfağımızı elimizden aldılar. O dönemdeki üstatlarımızın ve hocalarımızın buna izin vermemeleri gerekirdi. O zamanki şartlar belki de bunu gerektirdi fakat konservatuvarların yeniden Kültür Bakanlığı çatısı altına girmeleri yazım. O zaman kadro sorunları da çözülecektir, eser sorunları da çözülecektir, birçok problem de kendiliğinden hallolacaktır” dedi. “HALK KENDİSİNİ GÖRDÜĞÜ ZAMAN ZATEN GELECEKTİR” Talınlı, Türkiye’deki altı operada da her sene en azından bir ya da iki Türk eserinin dünya prömiyeri yapılması gerektiğini vurguladı. Türk halkının içinden çıkan bir efsanenin operalaştırıldığı, bale veya senfonik müziğinin yapıldığı takdirde ilgi çekeceğini ve Türk eserlerinin üretilmesinin bir devlet politikası olması gerektiğini ifade eden Talınlı, “Siz eğer ki Türk halkının içinden çıkan bir efsaneyi operalaştırırsanız, onun için senfonik müzik veya bale müziği yaparsanız halk orada kendisini gördüğü zaman zaten gelecektir. Yapılmış eserler tekrar tekrar yapıldığı sürece; örneğin bir İtalyan operasını, bir Alman operasını veya bir Fransız operasını istediğiniz kadar yapın, temcit pilavı gibi repertuvarı döndürür durursunuz; hiç oynanmamış eserler de olsa yine onlara bağımlı kalırsınız. Halbuki gönül ister ki Türkiye’deki altı operada da her sene en azından Türk bestecilerine ait bir ya da iki eserlerin dünya prömiyeri yapılsın. Librettistlere (metin yazarlarına) ve bestecilere destek verilmeli, bu insanlar yeni eserler yaratmalılar. Kültür ve Turizm Bakanlığı bunu ‘İki sene içerisinde bize bir opera, senfonik müzik, bale müziği, süit besteleyin’ diyerek bir görev gibi vermelidir. Bu ancak bir devlet politikası olduğu zaman bir Türk ekolünden bahsedilebilir yoksa taklitten öteye giden bir şey olmayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Üzeyir Hacıbeyli’nin bestelediği, kendisinin de Esger rolünü canlandırdığı ve görücü usulü evliliği işleyen Arşın Mal Alan opereti üzerine yorum yapan Talınlı, Hacıbeyli’nin ileri görüşlülüğüne ve vermek istediği toplumsal mesaja dikkat çekti. Talınlı, “Arşın Mal Alan çok özel bir müzikal komedi, operet çünkü 1913 yılında Üzeyir Hacıbeyli bu eseri yazdığında müthiş bir ileri görüşlülükle yazmış. Bugün hâlâ gelişmemiş veya gelişememiş toplumlarda kız çocuklarının erken evlendirilmesi, görmedikleri insanlarla evlendirilmesi bir dramdır. Malum hâlâ bu problemlerle yüz yüzeyiz. Bu konuda Türkiye de ne yazık ki sınıfta kalmış bir vaziyettedir. Küçücük çocukların görmedikleri kişilerle evlendirilmesi korkunç travmalar, bu travmalar doğal olarak nesillere de yansıyor. Siz bir çocuğu evlendirdiğiniz zaman genlerine travmayı işliyorsunuz, bunun olmaması lazım. Aklı başına gelir, üniversitesini okur, işine girer, ondan sonra da kiminle evleniyorsa kendi iradesiyle evlenir Üzeyir Hacıbeyli tam da bu noktaya parmak basmış. Gülçöhre ile Esger arasındaki diyalog da tam olarak bu; operet, ikisinin de görmedikleriyle evlenmek istememeleri üzerinden yola çıkılıyor. Operet içerisinde dört evlilik oluyor ve mutlu bir sonla, komik bir anlatımla bitiyor. Üzeyir Hacıbeyli tam da yüz yıl sonrasına atıfta bulunmuş bir besteci. Arşın Mal Alan da dünyada en çok başka dillere çevrilen oynandığı her yerde tutan bir eser“ ifadelerini kullandı. “BESTECİLERİMİZİN ANADOLU’NUN TOPRAĞINDAN FAYDALANMASI LAZIM” Arşın Mal Alan’ın Türk dünyası dışında da bu kadar popüler olmasını aynı nedene bağlayan Talınlı, eserden “Herkese ulaşabilen, basit ama çok önemli bir müziği var. Üzeyir Bey’in yakaladığı ve bizim de yakalamamız gereken şey bu: 85 milyon nüfusu olan Türkiye’den hâlâ, 10 milyon civarında nüfusu olan Azerbaycan’daki gibi eserler çıkmadı; tam da az önce konuştuğumuz konu yüzünden. Devlet desteği olmadan bu işler olmaz; devletin mutlak desteği lazım, zorla bile olsa itmesi lazım. Üzeyir Bey’in dâhiliği de burada ortaya çıkıyor. Yüz yıl önce yazmış olmasına rağmen Arşın Mal Alan’ın bestelerine baktığınız zaman hep makamla yani Azerbaycan müziğindeki muğamla yazılmış olduğunu görürsünüz. Dünya operalarında seslendirildiği zaman bu besteleri anlamayacak bir müzisyen veya şef olamaz çünkü içinde makam bile olsa evrensel formda yazılmıştır. Arşın Mal Alan, makam ile klasik formu birleştiren müthiş bir fikirdir, o yüzden de dünyada tutan bir eserdir. Bizde de bu tarz eserler olmalıdır. Bestecilerimizin Anadolu’nun toprağından ve yerdeki madenlerden faydalanması lazım” şeklinde bahsetti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.