SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Avrupa

QHA - Kırım Haber Ajansı - Avrupa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Avrupa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Zelenskıy: Ukrayna, geleceğin Avrupa Silahlı Kuvvetlerinin oluşturulması için ilk platform olabilir Haber

Zelenskıy: Ukrayna, geleceğin Avrupa Silahlı Kuvvetlerinin oluşturulması için ilk platform olabilir

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski), resmî temaslarda bulunmak üzere gittiği Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) video konferans aracılığıyla basın mensuplarıyla bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Zelenskıy, açıklamalarında Ukrayna için güvenlik garantilerinin kapsamlı olması gerektiğine ve silahların yanı sıra ekonomik ve siyasi desteği de içermesi gerektiğini kaydetti.  Zelenskıy, basın mensuplarıyla toplantısında Ukrayna'nın açıkça tanımlanmış güvenlik garantilerine sahip olması gerektiğini vurgularken; bu garantinin NATO ya da güvenilir bir alternatif ile sağlanması gerektiğini belirtti. Konuşmasında Avrupa ordusu hususunu yeniden gündeme getirdi. "NATO UKRAYNA'DA İNŞA EDİLMELİ" Cumhurbaşkanı Zelenskıy, konuşmasında Ukrayna'nın NATO üyeliğine sahip olmazsa, "NATO'nun Ukrayna'da inşa edilmesi gerektiğini" vurguladı. Konuşmasında şu cümleler yer aldı:  “Eğer NATO'ya sahip değilsek, o zaman göreceli olarak konuşursak, NATO Ukrayna'da inşa edilmelidir. Göreceli olarak, ama bu şartlı olarak yapılmamalı, esaslı olarak yapılmalı. Yani bir milyon kişilik bir ordu ve bunun için para gerekiyor ve bu parayı kim veriyor? Paranın yanı sıra silaha da ihtiyacımız var. Eğer bir birlikse, bu birliğin büyüklüğü, nerede olacakları, hangi ülkelerden gelecekleri, ne ve nasıl silahlandırılacakları belirlenmeli. Ve eğer bu bir birlikse, ABD'yi kaybetmemek çok önemli." "UKRAYNA, GELECEĞİN AVRUPA SİLAHLI KUVVETLERİNİN OLUŞTURULMASI İÇİN İLK PLATFORM OLABİLİR" Avrupa liderlerinin Ukrayna ve Trump-Putin temaslarını görüşmek üzere Paris'te yapacağı acil toplantıya da değinen Zelenskıy, askerî birlik oluşturulması konusunun da bu toplantıda ele alınacağını belirtti. Zelenskıy, Ukrayna'da kurulacak bir askerî birliğin, bir saldırı durumunda insansız hava araçları ve yapay zeka kullanarak gökyüzünde, denizlerde ve karada karşılık verebilecek geleceğin Avrupa silahlı kuvvetlerinin oluşturulması için ilk platform olabileceğini vurguladı.  Zelenskıy, konuşmasında platforma katılımın gönüllülük esasına dayanması gerektiğine de değindi. Toplantıda, “Güçlü ülkelerden oluşan bir platform yaratabiliriz, sadece isteyenler katılır. Bizim zorladıklarımızın değil, isteyenlerin olması çok önemli. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki zorla gelen bir asker ile kendi başına gelen bir asker tamamen farklı bir ordudur. Biz kağıt üzerinde değil, karada, denizde ve gökyüzünde güvenlik garantileri istiyoruz. Hava savunma sistemleri, uçaklar, gemiler...” ifadelerini kullandı.

Slovakya Başbakanı ülkedeki Ukraynalıları tehdit etti! Haber

Slovakya Başbakanı ülkedeki Ukraynalıları tehdit etti!

Avrupa’daki Rus gazı dönemi 1 Ocak 2025 tarihi itibariyle sona erdi. Rus enerji şirketi Gazprom, Ukrayna üzerinden Avrupa Birliği (AB) ülkelerine gaz sevkiyatının durdurulduğunu açıkladı. Yeni yılın ilk gününe yapılan açıklamaya göre Moskova, Avrupa’nın enerji piyasaları üzerindeki hakimiyetini kaybetti. SLOVAK BAŞBAKAN UKRAYNA'YI HEDEF ALDI Slovakya Başbakanı Robert Fico, konuyla ilgili Ukrayna'yı ve Slovakya'da yaşayan Ukraynalıları hedef alan açıklamalar yaptı. Başbakan; 2 Ocak 2025 tarihinde video mesaj olarak bir açıklama yaptı. Rus gazının Ukrayna üzerinden Slovakya'ya geçişinin durdurulmasını "Zelenskıy'ın sabotajı" olarak nitelendirdi. Ayrıca Fico, atılan bu adımın Slovakya'ya yıllık 500 milyon avroya mal olacağını iddia etti. Slovak hükûmet temsilcilerinin 7 Ocak 2025 tarihinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de gaz geçişi konusunu ele alacaklarını doğrulayan Fico, Slovakya için tek çözümün ya gaz geçişinin yeniden başlatılması ya da kamu maliyesindeki yaklaşık 500 milyon avroluk kaybın telafi edilmesi olduğunu kaydetti. UKRAYNALILARI TEHDİT ETTİ Öte yandan Başbakan, Brüksel görüşmelerinin ardından koalisyon ortaklarıyla birlikte koalisyon konseyi toplantısı ve ardından bir kabine toplantısı düzenlemeyi planladıklarını açıkladı. Fico açıklamasında, "Yön-Sosyal Demokrasi Partisi adına, Slovakya Cumhuriyeti'nde ikamet eden Ukrayna vatandaşlarına elektrik tedarikini durdurmak ve desteği önemli ölçüde azaltmak için koalisyon içinde müzakere etmeye ve anlaşmaya hazır olduğumuzu beyan ediyorum." ifadeleriyle de ülkedeki Ukraynalıları tehdit etti.  SLOVAKYA BAŞBAKANI SAVAŞ SUÇLUSU PUTİN'İ ZİYARET ETTİ Slovakya Başbakanı Robert Fico, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşmek üzere 22 Aralık 2024 tarihinde beklenmedik şekilde Moskova'ya gitmişti. Başbakan Fico, bu ziyareti ile üç yıl önce başlayan savaştan bu yana Putin ile görüşen üçüncü Batılı lider oldu. Fico'nun gerçekleştirdiği görüşme büyük tepki aldı.  RUS GAZI ELE ALINDI AB'nin savaşta Kıyiv'e verdiği desteği sert bir dille eleştiren Fico, Putin ile ülkesinin bağımlı olduğu Rus gazının Slovakya'ya sevkiyatını görüştüklerini belirtti. Savaşın erken ve barışçıl bir şekilde sona erdirilmesi olasılıklarını ve Rusya ile Slovakya arasındaki karşılıklı ilişkileri görüştüklerini söyleyen Fico, Putin'in Batı tarafından “haksız yere şeytanlaştırıldığını” da iddia etti.

Trump'tan Avrupa'ya: Ukrayna'da ateşkesi siz denetleyin Haber

Trump'tan Avrupa'ya: Ukrayna'da ateşkesi siz denetleyin

ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump, geçen hafta Avrupa'ya yaptığı ziyaret sonrasında Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için ilk çabalarının ana hatları ilk kez ortaya çıkmaya başladı. Avrupa'nın Ukrayna konusunda ana rol oynamasını isteyen Trump, ateşkesi denetlemek için asker ve Rusya'yı caydırmak için silahlarla Kıyiv’i destekleme yükünün çoğunu Avrupa’ya yüklemeyi planlıyor. TRUMP’A GÖRE AVRUPA ANA ROL ÜSTLENMELİ The Wall Street Journal gazetesinin resmî kaynaklara dayandırarak hazırladığı habere göre, Trump Avrupa'nın Ukrayna'yı destekleme ve koruma konusunda ana rol oynamasını istiyor ve Avrupa birliklerini Ukrayna'daki ateşkesi izlemek için kullanma olasılığını değerlendiriyor. Gazetenin kaynakları, tartışmalara rağmen, Ukrayna ile ilgili somut bir planın henüz olmadığını belirtti. Trump'ın geçiş ekibinin temsilcileri, yalnızca millî güvenlik ekibi kurulduktan sonra değerlendirilecek öneriler hazırlamaya başlıyor. Önemli kararların, Trump'ın müttefikleriyle ve belki de Putin'le yapacağı görüşmelerin ardından alınması bekleniyor. BİRÇOK ÇÖZÜLMEMİŞ SORUNLAR VAR Avrupa barış gücü birliklerinin yerleştirilmesi fikri, askerî birliklerin bileşimi, katılan ülkeler, sayıları ve ABD'nin bu girişimi destekleme rolüyle ilgili çözülmemiş sorunlar nedeniyle hala erken aşamada tartışılıyor. Aynı zamanda, Fransa yetkilileri, ABD'nin en azından minimum destek sağlaması gerektiğini vurguluyor. Yetkililerin açıklamalarına göre, Ukrayna'da herhangi bir Avrupa askerî gücü, Rusya ile doğrudan çatışmadan kaçınmak için NATO güçleri olarak hareket etmeyecek. Bunun yerine, bir barış gücü misyonu veya izleme grubunun parçası olabilirler. PLAN CİDDİ ŞÜPHELER UYANDIRIYOR Ancak bu planın geleceği büyük şüpheler uyandırıyor. Avrupa hükûmetleri, Rusya ile çatışmaya girme endişesi taşıyor. Kremlin, Ukrayna'da NATO güçlerinin varlığını öngören herhangi bir planı muhtemelen reddedecektir. Ayrıca Rusya'nın ateşkesi güçlerini yeniden toplamak ve yeni saldırılar başlatmak için kullanabileceği riskleri de mevcut. BARIŞ ÇABALARI DESTEKLEMESİ İÇİN ÇİN’E BASKI UYGULANMALI Kaynaklara göre, Trump, Avrupa liderlerine ayrıca Çin üzerinde daha fazla baskı yapmaları gerektiğini, bunun Kremlin'i çatışmayı sona erdirmeye zorlamak için bir yol olabileceğini söyledi. Önerilen seçeneklerden biri, Pekin'in barış çabalarını desteklemeyi reddetmesi durumunda, Çin'e yönelik ticarî tarifelerin bir baskı aracı olarak kullanılması olabilir.

Ukraynalı Maguçih, 2024 Avrupa'nın En İyi Sporcusu seçildi! Haber

Ukraynalı Maguçih, 2024 Avrupa'nın En İyi Sporcusu seçildi!

Ukraynalı sporcu Yaroslava Maguçih (Yaroslava Mahuchikh) 26 Ekim 2024 tarihinde Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp'te düzenlenen "Altın Parçalarda Öne Çıkanlar" isimli ödül gecesinde "2024 Avrupa'nın En İyi Sporcusu" seçildi. ÖDÜLÜ KAZANAN İLK UKRAYNALI SPORCU OLDU Kuzey Makedonya Başbakan Yardımcısı Ljubco Dimovski ve Kuzey Makedonya Spor Bakanı Borko Ristovski'nin katıldığı gecede ödülünü alan 23 yaşındaki başarılı sporcu Maguçih söz konusu ödülün sahibi olan ilk Ukraynalı oldu.  Ukraynalı Maguçih, 2024 Avrupa'nın En İyi Sporcusu seçildi! 23 yaşındaki Ukraynalı atlet Yaroslava Maguçih, "2024 Avrupa'nın En İyi Sporcu" ödülüne layık görüldü. pic.twitter.com/zqAHHSy77c — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) October 27, 2024 "UMARIM BU ÖDÜL UKRAYNA'YA MUTLULUK GETİRİR" Maguçih ödül törenindeki konuşmasında, "Benim için çok özel bir an, özellikle de Ukrayna'nın zorluklarla karşılaştığı bu dönemde. Biliyorsunuz ki, Ukrayna'daki tüm halkım için burada bulunmaktan mutluyum, umarım bu Ukrayna'ya da mutluluk getirir. Ayrıca umarım bu ödül, genç neslimize çalışmaya devam etmeleri için daha fazla motivasyon getirir." ifadelerini kullandı.  MAGUÇİH DÜNYA ŞAMPİYONU  Ukraynalı atlet Yaroslava Maguçih 2023 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda altın madalya kazanarak, 2.01 metrelik yüksek atlayışla dünya şampiyonu olmuştu. Ayrıca Maguçih, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda 2.00 metreyi ilk denemesinde geçerek altın madalya kazandı. 

Plus Institute Kurucusu Muhammed Ali Uçar: Avrupa Birliği içerisinde aşırı sağ partilerin yükselişi kesinlikle bir sürpriz değil Haber

Plus Institute Kurucusu Muhammed Ali Uçar: Avrupa Birliği içerisinde aşırı sağ partilerin yükselişi kesinlikle bir sürpriz değil

İrem Kaya/QHA Ankara Avrupa Birliği’ndeki (AB) seçmenler 6-9 Haziran’da gelecek dönemin Avrupa Parlamentosu’nu (AP) şekillendirmek için sandık başına gitti. AP seçim sonuçlarının 9 Haziran’da açıklanmasının ardından aşırı sağcı gruplar büyük kazanımlar elde ettiği görülüyor. Avrupa'da yükselen aşırı sağ, dünya siyasetine nasıl etki edecek? Avrupa'da yükselen aşırı sağ çatışma bölgelerinde nasıl siyaset izleyecek? Plus Institute Kurucusu Muhammed Ali Uçar, Avrupa'da yükselen aşırı sağın yükselişinde yaşanan gelişmeleri ve bunun dünya siyasetine etkisini geniş bir çerçevede Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. Muhammed Ali Uçar, QHA'nın "Avrupa’da sağ, bir süredir yükseliş dönemindeydi. Yapılan seçimler sonucunda bu yükselişin artık ciddi bir karşılığı olduğunu anlıyoruz. Bu sonuçlar Avrupalılar için şaşırtıcı mı?” sorusunu yanıtladı. "AVRUPA BİRLİĞİ İÇERİSİNDE AŞIRI SAĞ PARTİLERİN YÜKSELİŞİ KESİNLİKLE BİR SÜRPRİZ DEĞİL" Muhammed Ali Uçar: Aslında Avrupa Birliği içerisinde aşırı sağ partilerin yükselişi kesinlikle bir sürpriz değil. Bunun öncül adımlarını 1980'lerden itibaren görmek mümkün. 1986’da Avrupa Tek Senedi'nin yürürlüğe girmesi ve sonrasında 90’larda Avrupa Birliği’nin hem siyasi olarak derinleşmek hem de coğrafi olarak genişleme politikaları mevcut üye ülkelerde rahatsızlığa yol açmıştı. Özellikle tek pazara doğru giden süreçte Schengen Bölgesi'nin kurulması, ardından ortak para birimi olan Euro’ya geçilmesi, 2004 yılında Doğu Avrupa’ya yönelik büyük bir genişleme yapılması ve 2008 Euro krizi, aşırı sağın yükselişinde çok önemli adımlar oldu. Buna bir de 2015’teki yoğun göç akınının etkisi eklenebilir. Pandemi süresince Avrupa Birliği ülkelerinin bir kez daha sınırları kapatarak ulus devletleri fark etmiş olmaları, Avrupa Birliği gibi supra-nasyonel bir örgütün böyle bir krizde etkin mücadele edememesi ve ülkelerin her birinin tek başına hareket etmek durumunda kalması, hatta bazı ülkelerin birbirlerinin aşı ve maskelerine dahi illegal yollardan el koyması, birlik üyesi ülkelerdeki aşırı gruplara insanların meyletmesine neden oldu. Tabii, Avrupa içerisinde her ülkedeki aşırı sağ fikir aynı değil. Örneğin Avusturya’nın bu anlamdaki mazisi farklı, Almanya’nınki farklı ve Fransa’nın ise bunlardan daha farklı. Yine Macaristan ve İtalya gibi ülkelerde aşırı sağın iktidarda olduğunu görüyoruz; ancak bu ülkelerdeki aşırı sağ partiler ile Almanya, Avusturya ve Fransa’daki aşırı sağ partilerin aslında birbirinden oldukça farklı olduğunu söylemek mümkün. Bu nedenle aşırı sağın yükselişinin Avrupa’da sürpriz olmadığı çok açık; ancak bu yükselişin her bir ülkede farklı nedenleri olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle seçimlere katılım aşırı sağın yükselmesinde önemli bir etken. Son dört seçimin en yüksek katılım oranı yaşandı. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde geçtiğimiz hafta, seçmenlerin yaklaşık %50’si sandık başına gitti. Ülke bazında değerlendirildiğinde seçimlere katılımın arttığı ülkelerde aşırı sağ partilerin de çok ciddi şekilde arttığını görüyoruz. Aynı zamanda bu aşırı sağ partiler aslında kendi ülkelerindeki muhalefet partileri. Yani bir anlamda mevcut ulusal hükümetlere bir ders vermek maksadıyla, memnuniyetsizliklerini belirtmek maksadıyla, Avrupa Parlamentosu seçimlerine hükumetten memnun olmayan seçmenlerin yoğun şekilde katıldığını ve aşırı sağ partilere oy verdiklerini görüyoruz. Bazı ülkelerde sol grupların da yükselmesi söz konusu; yani aşırı sağın yükseldiği gibi yer yer aşırı solun yükselmesine de şahit olduk. Aşırı sağın bu yükselişinin önümüzdeki sürece nasıl yansıyacağına gelince, yapılan anketler aşırı sağcıların içinde dahi çok yoğun şekilde Avrupa bütünleşmesini isteyen kitlenin olduğunu gösteriyor. Aşırı sağcılar 90’larda ve 2000’lerin başında olduğu gibi Avrupa bütünleşmesine karşı değiller, sadece biraz daha ulusal egemenlik haklarını Avrupa Birliği’nden geri istediklerini belirtiyorlar. Örneğin, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasının akabinde, bir anlamda moda olan Avrupa Birliği’nden çıkış referandumunu bu seçimlerde neredeyse hiçbir aşırı sağ parti bir seçim vaadi olarak kullanmadı. Dolayısıyla burada aşırı sağın yükselmesini, aşırı sağın merkez sağ partilerin düşüncesine yaklaşmasıyla açıklayabiliriz. Yani aşırı sağ biraz merkeze doğru geldi ve merkezden memnun olmayan seçmenlerin oyunu aldı ve yükseldi diyebiliriz. "AŞIRI SAĞIN BU YÜKSELİŞİ, AVRUPA ÜLKELERİNDE YAŞAYAN TÜRKLERİ YAKINDAN ETKİLEME POTANSİYELİNE SAHİP" QHA'nın "Avrupa’daki bu yükselişin sonuçlarından Türkiye ve diasporadaki Türkler nasıl etkilenir?" sorusunu yanıtlayan Muhammed Ali Uçar, yükselişin Türkleri yakından etkileme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Muhammed Ali Uçar: Aşırı sağın bu yükselişi, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkleri yakından etkileme potansiyeline sahip. Özellikle Almanya’da, ne yazık ki, acı olaylar, sözlü ve fiziki saldırılar sıklıkla gündeme geliyor. Yapılan araştırmalar ve tutulan istatistikler, aşırı sağcıların yabancılara, Müslümanlara ve Türklere yönelik sözlü ve fiziki saldırılarının son yıllarda giderek arttığını gösteriyor. Dolayısıyla aşırı sağın yükselmiş olması, çekingen insanlara cesaret verebilir ve bu tür üzücü olayların artmasına neden olabilir. Aşırı sağın yükselmesinin Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine etkisine geldiğimizde ise, şu an için aşırı sağın Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluk olması söz konusu değil. Dolayısıyla Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz uzun süreden beri oldukça yavaş ilerlediği için bu durum stabil olarak devam edecektir. Şunu da belirtmekte fayda var ki, bu seçimde geçtiğimiz seçimlere nazaran aşırı sağ partiler oy devşirmek için Türkiye karşıtlığını eskisi kadar kullanmadılar. Avrupa ülkelerindeki şehirlerde, sokaklardaki reklam panolarında eskiden Türkiye karşıtı söylemlere sıklıkla rastlanırdı; ancak bu seçimde öyle olmadı. Türkiye, bu seçimde aşırı sağcılar tarafından eskisine nazaran pek malzeme yapılmadı. Bu da iyi bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bu gelişmeler ışığında, aşırı sağın yükselişi Türk toplumu için kaygı verici olmakla birlikte, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde büyük bir değişiklik yaratmayacağı anlaşılıyor. Ancak, Türk toplumu ve diğer yabancı gruplar için güvenliğin artırılması ve toplumsal huzurun sağlanması adına önlemler alınması gerektiği çok açık. "ÖNÜMÜZDEKİ 10-15 YIL İÇERİSİNDE AŞIRI SAĞIN AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DİREKSİYONUNA GEÇECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM" Avrupa'da yapılan seçimlerin sonuçları, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırılarında alınacak pozisyona etki edebilir. QHA'nın "Seçim sonuçlarından galip çıkan sağ partiler, Avrupa’nın sınırında yaşanan Ukrayna Rusya savaşına karşı nasıl bir pozisyon alabilir?" sorusuna cevap veren Muhammed Ali Uçar, aşırı sağın yükselişinin Rusya'ya yakınlığı da beraberinde getirme ihtimali olduğuna işaret etti. Muhammed Ali Uçar: Aşırı sağ partiler, hem kendi ulus devletlerinin hem de Avrupa Birliği’nin Rusya ile iyi ilişkiler yürütmesini genellikle savunuyorlar. Özellikle Almanya’daki aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) ve Avusturya’daki Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) bu konuda iki temel örnek olarak verilebilir. Çok yakın bir zaman önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de AfF’ye karşı olumlu sözler söyleyerek AfD’nin yükselişinden memnuniyetini dile getirmişti. AfD ve FPÖ, özellikle Macaristan’daki Viktor Orbán ile birlikte, Rusya ile yakın ilişkiler içerisinde olunmasını öneriyorlar. Bu açıdan baktığımızda, aşırı sağcıların yükseldiği bir Avrupa Birliği’nin biraz daha Rusya’ya yakın olması beklenebilir. Ancak şu an için Avrupa’da aşırı sağın yükselmiş olması onların yönetimde olduğu anlamına gelmiyor. Belki yakın gelecekte bu da mümkün olabilir, ama en azından önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde aşırı sağın Avrupa Birliği’nin direksiyonuna geçeceğini düşünmüyorum. Mevcut durumda, aşırı sağ partilerin yükselişi, Avrupa Birliği'nin dış politika dinamiklerini ve Rusya ile olan ilişkilerini etkileyebilir, ancak bu etkinin sınırlı kalacağını öngörüyorum. Avrupa Birliği, halen merkez sağ ve sol partilerin ağırlıkta olduğu bir yapı ve bu yapı, Rusya ile ilişkilerde daha dengeli ve dikkatli bir politika izlemeye devam edecektir. Aşırı sağ partilerin etkisi, Avrupa Birliği’nin Rusya ile olan ilişkilerini yumuşatabilir, ancak bu ilişkilerin tamamen farklı bir yöne evrilmesini beklemek şu an için gerçekçi değil. Sonuç olarak, aşırı sağ partilerin yükselişi ve Rusya ile olan olumlu ilişkileri, Avrupa Birliği'nin politika sahnesinde önemli bir değişiklik yaratma potansiyeline sahip olsa da, mevcut dengeler ve uzun vadeli siyasi dinamikler göz önüne alındığında, bu etkinin sınırlı ve kontrollü kalacağını söyleyebiliriz.

Avrupa'da seçimleri aşırı sağ kazandı: Avrupa'yı neler bekliyor? Haber

Avrupa'da seçimleri aşırı sağ kazandı: Avrupa'yı neler bekliyor?

Kürşad İsmayil / QHA Ankara Avrupa'da aşırı sağ partilerin yükselişi, son yıllarda bölgedeki siyasi dinamiklerde önemli değişikliklere yol açtı. Özellikle göçmen karşıtı ve milliyetçi söylemlerle bilinen bu partiler, birçok ülkede kayda değer bir destek kazandı. Fransa'da Marine Le Pen'in Ulusal Birlik Partisi, Almanya'da Almanya için Alternatif (AfD) ve İtalya'da Matteo Salvini'nin Lega Partisi, bu yükselişin belirgin örnekleri arasında yer alıyor. Geçen hafta Avrupa'da gerçekleşen seçimlerin sonuçları ise yükselen aşırı sağ partilerin artık daha görünür olacağını kanıtlar nitelikteydi. Türkiye Araştırmaları Vakfı Araştırmacısı Ahmet Arda Şensoy, Avrupa'da yükselen aşırı sağın yükselişinde yaşanan gelişmeleri geniş bir çerçevede Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. "BATI AVRUPA'DA İLK KEZ AŞIRI SAĞ'IN BAŞARISI SEÇİM SONUÇLARINA YANSIDI" Avrupa’da sağ, bir süredir yükseliş dönemindeydi. Yapılan seçimler sonucunda bu yükselişin artık ciddi bir karşılığı olduğunu anlıyoruz. Bu sonuçlar Avrupalılar için şaşırtıcı mı? Ahmet Arda Şensoy: Seçimlerde aşırı sağın zaferler kazanması şaşırtıcı gibi görünse de bir süredir aşırı sağın yükselişini bildiğimiz için buna şaşırtıcı demek doğru olmaz. Avrupa’da bu hareketler bir süredir yükselişte olsalar bile bu hareketlerin ve partilerin ana muhalefet olduğu veya seçim kazandığı örnekler genellikle Doğu Avrupa ülkeleri olmuştu. Batı Avrupa ülkelerinde ise Wilders ve Le Pen gibi aşırı sağ liderler ana akımda daha fazla yer alsa da ciddi bir başarı yakalayamamıştı. Ancak bu Avrupa Parlamentosu seçimiyle birlikte ilk kez Batı Avrupa’da da aşırı sağın yükselişinin seçim sonuçlarına yansıması oldukça dikkat çekici oldu. Dolayısıyla Fransa, Almanya ve Belçika iç politikasında bir kırılmaya sebep olması bundan. Ayrıca yalnızca bölgesel değil, dünyada da trendin aşırı sağın, yabancı karşıtlığının ve ekonomik ve kültürel olarak içe kapanmacı hareketlerin yükselişi şeklinde olduğunu unutmamak gerekir. Avrupa siyaseti de hem bu trendi takip etti hem de pandemi ve Ukrayna savaşının olumsuz etkileri, enerji krizi ile göç tehdidi gibi bölgesel sebeplerle aşırı sağa doğru kaydı.   Yine de şunu vurgulamak gerekir ki son 20 yılda Avrupa’da yükselen İslamofobi ve yabancı düşmanlığı bir noktada bu aşırı sağcıları daha da besleyerek ana akım siyasette yer alabilecekleri bir toplumsal ve siyasal ortam oluşturdu. Dolayısıyla Avrupa’da aşırı sağın yükselişi konusunda pek de şaşırtıcı bir durum görülmüyor. "TÜRKLER İÇİN MAALESEF DAHA SIKINTILI BİR DÖNEM ÖNGÖRÜLEBİLİR" Avrupa’daki bu yükselişin sonuçlarından Türkiye ve diasporadaki Türkler nasıl etkilenir? Ahmet Arda Şensoy: Avrupa’daki aşırı sağın öne çıkan söylemlerinden birisinin yabancı düşmanlığı ve göç karşıtlığı olması sebebiyle Avrupa ülkelerinde azınlıkların yaşayacağı toplumsal ve siyasal baskıların artacağını öngörmek zor değil. Yaklaşık olarak 10 milyon Türk’ün de Avrupa’daki bu yabancı düşmanlığının doğrudan hedeflerinden biri olacağı söylenebilir. Dolayısıyla yeni dönemde aşırı sağ hareketlerin İslamofobik yaklaşımları ve eylemleriyle Türkler için maalesef daha sıkıntılı bir dönem öngörülebilir. Bir başka dikkat çekici nokta ise 10 milyonluk bir nüfusa rağmen Türk diasporasının Avrupa siyasetindeki temsil oranının oldukça düşük kalması da dikkat çekici. Ana akım siyasete girmenin zorlukları ve müstakil parti kurulduğunda kitlelere hitap edebilmenin zorlukları bir yana, Türklerin ve genel olarak yabancıların maruz kaldığı kurumsal ve sistematik düşmanlık sebebiyle bu azınlıkların siyasal katılımlarının önünde ciddi engeller olduğunu da belirtmek gerekir. Siyaseten temsil edilememek de siyaseten savunmasız kalmak ve edilgen bir konuma düşmeyi beraberinde getiriyor. "AVRUPA POLİTİKASINDA DEĞİŞİM FRANSA VE ALMANYA'DA YAŞANACAK İKTİDAR DEĞİŞİMİNDE GÖRÜLÜR" Seçim sonuçlarından galip çıkan sağ partiler, Avrupa’nın sınırında yaşanan Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırılarına karşı nasıl bir pozisyon alabilir? Ahmet Arda Şensoy: Seçimlerden zaferle ayrılan aşırı sağcı partiler İslamofobi, yabancı ve göçmen düşmanlığı gibi ortak ideolojik temellere ve söylemlere sahip olsalar da dış politikaya bakışlarında tutarlı ve benzer yaklaşımlara sahip olmadığı görülüyor. Her ne kadar bu aşırı sağcı hareketler merkez sağ partiler kadar Ukrayna destekçisi bir pozisyona sahip olmasalar da Rusya’ya destek konusunda ayrışıyorlar. Bazı ülkelerdeki hareketler oldukça Rus yanlısı bir pozisyona sahipken diğerleri ise daha pragmatik bir şekilde savaşın sonlandırılması merkezli konuya yaklaşıyor. Dolayısıyla aşırı sağın sosyal ve yerel siyaset düzeyinde ideolojik benzer yaklaşımları olsa da dış politika vizyonunda farklılaşmaları, Ukrayna-Rusya savaşına karşı da ciddi bir etki üretmelerini ve mevcut Avrupa politikasını değiştirmelerini engelleyecektir. Buna ek olarak her ne kadar aşırı sağ büyük bir atılım yapmış olsa da ana akım partiler ve merkez sağ hareketler hala çoğunlukta. Ana akım partilerin Ukrayna-Rusya savaşında Ukrayna’ya yoğun destek politikalarını düşününce, bazı aşırı sağ hareketlerdeki Rusya yanlısı pozisyonun dış politikayı etkileyebileceği şartların oluşmuyor. Tüm bunlar sebebiyle Avrupa Parlamentosu seçimleri sonucunda yükselen aşırı sağın Ukrayna-Rusya savaşı politikasına ciddi bir etkide bulunmasını beklememek gerekir. Bu noktada bir etki oluşacak ve Avrupa’nın politikasında bir değişim olacaksa bunun, Fransa ve Almanya’da yaşanacak iktidar değişimleriyle aşırı sağın iktidara gelmesi veya ABD başkanlık seçimlerinden zaferle ayrılması muhtemel Trump iktidarının etkisiyle olması çok daha olası görünüyor.

Avrupalı ​​şirketlerin Çin'e olan güveni en düşük seviyede Haber

Avrupalı ​​şirketlerin Çin'e olan güveni en düşük seviyede

Çin'in dünya piyasasındaki katma değeri ve yabancı yatırım oranının gittikçe düştüğü bir dönemde, Avrupalı şirketlerin dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin'e olan güveni tarihin en düşük seviyesine geriledi. 20 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNE İNDİ Avrupalı ​​iş dünyası lobi grubu olan Çin'deki Avrupa Birliği (AB) Ticaret Odası 10 Mayıs 2024 tarihinde ülke genelinde ve yurt dışında yaptığı 2024 İş Güveni Anketi'ni yayımladı. Anket sonuçlarına göre Çin'i öncelikli yatırım ülkesi olarak gören Avrupalı şirketlerin sayısı son 20 yılın en düşük seviyesine düştü. YÜZDE 26 MEVCUT BÜYÜME POTANSİYELİ KONUSUNDA KÖTÜMSER Ankete katılan şirketlerin sadece yüzde 13’ü Çin’i öncelikli yatırm hedefi olarak gördüğünü belirtirken, katılımcıların yüzde 26 mevcut büyüme potansiyeli konusunda kötümser.  ABD ALMANYA İLE OLAN TİCARET ORTAKLIĞINDA ÇİN'İ SOLLADI Diğer yandan Çin Batı ülkelerindeki ticari ortaklığı başka ülkelere kaptırmaya devam ediyor. ABD, bu yılın ilk çeyreğinde uzun yıllardan beri ilk kez Çin'i geride bırakarak, bu yılın ocak ayından mart ayına kadar Almanya'nın en büyük ticaret ortağı oldu. Avrupa'nın ABD ile toplam ithalat ve ihracat ticareti 63 milyar Euro'ya ulaşırken, aynı dönemde Çin ile toplam ithalat ve ihracat ticareti bu rakamın çok daha altında seyrediyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.