SON DAKİKA
Hava Durumu

#Barın Katliamı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Barın Katliamı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Barın Katliamı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dünya Uygur Kurultayından Barın Katliamı bildirisi Haber

Dünya Uygur Kurultayından Barın Katliamı bildirisi

Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında 5 Nisan 1990 tarihinde Çin hükûmeti vahşi bir katliama imza attı. Katliamın 34. yıl dönümünde şehit edilen Uygur Türkleri rahmetle anılıyor. Dünya Uygur Kurultayı 34 yıl önce işlediği ve dünyadan gizlediği Barın Katliamı ile ilgili bildiri yayımladı. Dünya Uygur Kurultayı'ndan Barın Katliam'ı ile ilgili bildirisinde şu ifadelere yer verildi: "Barın Katliamının 34. yıl dönümünde Dünya Uygur Kurultayı (DUK), 5-10 Nisan 1990 tarihleri arasında ÇKP rejiminin acımasızca katlettiği 3 bin şehidini anıyor. 5 Nisan 1990’da Barın’da toplanan yaklaşık 200 Uygur, Doğu Türkistan’daki Uygurların Çinli yetkililer tarafından maruz bırakıldığı siyasi, dini ve kültürel baskılara karşı seslerini duyurmak ve daha fazla temsiliyet talep etmek üzere Kızılsu Kırgız Vilayeti Aktuğ İlçesindeki yerel hükümet binasına yürüdü. 6 Nisan’da yetkililerin halkı bastırmak için 18 binden fazla asker gönderdiği bildirildi, oysa Barın’ın  o dönemki nüfusu sadece 19 bin idi. Takip eden günlerde gösteriler acımasızca bastırıldı ve tahminen 3 bin Uygur Türkünün ölümüne neden oldu. 1990’lardaki müteakip gösteriler de Çinli yetkililer tarafından acımasızca dağıtıldı ve binlerce masum kişinin daha ölümüne yol açtı. Katliamdan sonraki yıllar, Uygur muhalefetinin acımasızca bastırılmasında ve daha baskıcı politikaların uygulanmasında önemli bir artışa sahne oldu. Şimdiye kadar Çin’in baskısı, sadece adalet isteyen Uygur Türklerinin seslerini tamamen susturma girişimiyle değil, aynı zamanda Doğu Türkistan halkını tümden yok etme doruğuna ulaşmıştır. Uygur Türklerinin Barın Ayaklanmasını anarken, dünya artık gözlerinin önünde soykırım yaşanmasına seyirci kalamaz" DUK Başkanı Dolkun İsa ise, “Barın Ayaklanması, 1990’larda Uygur toplumu içinde Çinli yetkililerin baskıcı önlemlerine karşı artan kızgınlığın en erken ifadelerinden biriydi. Çin hükumetinin protestoculara yönelik şiddetli baskısı, Uygur halkına yönelik şiddetin son on yılda soykırıma dönüşen daha geniş bir tırmanışa geçtiğinin işaretiydi" ifadelerini kullandı.

İstanbul'da 5 Nisan Barın Katliamı kurbanları anılacak Haber

İstanbul'da 5 Nisan Barın Katliamı kurbanları anılacak

Çin'in 5 Şubat 1997 Ramazan ayının son günlerinde kanlı bir katliam meydana geldi. Aradan geçen çeyrek asıra rağmen Doğu Türkistanlıların acıları dinmiyor. ÇİN'İN İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrine bağlı Barın kasabasında 5 Nisan 1990 tarihinde, Çin hükumeti vahşi bir katliama imza attı. Katliamın 34. yıl dönümünde Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği tarafından 5 Nisan Barın Katliamı'nı anmak amacı ile, 5 Nisan 2024 saat 18.30'da Çin'in İstanbul Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması düzenleyecek. "ÇİN KONSOLOSLUĞU ÖNÜNDE TOPLANACAĞIZ VE BİRLİKTE ORUCUMUZU AÇACAĞIZ" Basın açıklaması ile ilgili birlikten yapılan yazılı açıklamada, "5 Nisan Barin katliamını Unutmayacağız  Oruçtan da Vazgeçmeyeceğiz  Barin Katliamını Anma ve Oruç Yasağını Kınama Protestosu ve Basın Açıklamasına Davet  5 Nisan 1990 tarihinde Doğu Türkistan'ın Barın kasabasında, ayaklanan ve işgalci Çin hükümeti tarafından gerçekleştirilen katliamı sonucu şehit düşen kahramanlarımızı anmak ve Doğu Türkistan'da uygulanan oruç yasağını protesto etmek amacıyla İstanbul Çin Konsolosluğu önünde toplanacağız ve birlikte orucumuzu açacağız. Çin'e karşı duruşumuzu sergilemek için düzenleyeceğimiz programımıza siz değerli kardeşimizi davet ediyoruz ediyoruz" ifadeleri kullanıldı. ÇİN, HAKLI TALEPLERE AĞIR SİLAHLARLA CEVAP VERDİ! Takvimler 5 Nisan 1990'ı gösterdiğinde, Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrine bağlı Aktu ilçesinin Barın kasabasında halk, hükumetin Uygur kadınlara uyguladığı zorunlu kürtaj ve tek çocuk politikasına karşı tepki gösterdi. Yerel hükumet binası önünde toplanan binlerce insan, baskıların son bulmasını ve Çinlilerin, Doğu Türkistan’a kitlesel göç ve yerleşiminin durdurulmasını talep etti. Ancak Çinli yetkililer, Uygur Türklerinin haklı taleplerine silahla karşılık verdi. Silahsız insanların üzerine askeri araçları süren Çin ordusu, gerilimi körükledi. HÜRRİYET İÇİN VERİLEN MÜCADELE Büyük bir hınç, öfke ve nefret psikolojisi ile hareket eden Çin ordusu, kasabada önüne çıkan genç-yaşlı, kadın-erkek veya çocuk ayrıt etmeksizin on binlerce Uygur Türkünü katletti. Çin'in sistematik baskı, asimilasyon ve soykırımına karşı hürriyet için verilen mücadele, Çin halk kurtuluş ordusunun bölgeye binlerce ağır silah ve asker göndermesiyle 10 Nisan'da kanlı bastırıldı.

Ankara'da 5 Nisan Doğu Türkistan Barın Katliamı anıldı Haber

Ankara'da 5 Nisan Doğu Türkistan Barın Katliamı anıldı

5 Nisan 1990 tarihinde Çin hükumetince, Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında gerçekleşen katliamın ardından 33 yıl geçti. Katliamın yıl dönümü münasebetiyle Ankara'da, Uygur Akademisi Vakfı ile Dünya Uygur Kurultayı Vakfının işbirliği ile "Barın Ayaklanması: Uygurların Şanlı Mücadele Tarihinin Unutulmaz Sayfalarından Biridir" başlıklı anma toplantısı gerçekleştirildi. 5 NİSAN DOĞU TÜRKİSTAN BARIN KATLİAMI ANILDI Toplantıya Dünya Uygur Kurultayı Sözcüsü ve Ankara Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkin Emet, Uygur Akademisi Vakfı Başkan Vekili Abdulhamit Karahan, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Uz, İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Temsilcileri ile akademisyen, gazeteci, araştırmacı ve STK temsilcisi olarak 40'tan fazla kişi katıldı. #Ankara’da 5 Nisan Doğu Türkistan Barın Katliamı anıldı#BarınKatliamı ???? https://t.co/I9kNhVQXcI pic.twitter.com/QjRtunh5LC — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 5, 2023 BARIN ŞEHİTLERİ KUR'AN-I KERİM TİLAVETİ İLE ANILDI Toplantıda akademisyenler, siyasi parti temsilcileri ve STK temsilcileri ayrı ayrı söz alarak Barın Ayaklanması'nda yaşananları konusunda bilgilendirme yaptı. Türkiye ve Doğu Türkistan'ın istiklal marşlarının okunduğu programda, Barın ayaklanmasının Doğu Türkistan özgürlük mücadelesindeki önemi vurgulandı. Ayaklanma sırasında ve ardından gelen katliamda hayatını kaybeden şehitler için Kur'an-ı Kerim tilaveti yapıldı.  "ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SOYKIRIM CİNAYETİ İÇİN HESAP VERMELİ" Şehitleri anma programını tertip eden Karahan basın konuşmasında, "Biz dünya ülkelerinin, özellikle Türk hükumeti ve devletinin Barın Katliamında öldürülen kardeşlerimizin hesabını Çin’den sormalarını talep ediyoruz. Çin, Doğu Türkistan’daki soykırım cinayeti için yakın zamanda mutlaka hesap vermelidir. Son olarak şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun" ifadelerini kullandı.  Uygur Akademisi Vakfının 5 Nisan 1990 Barın Katliamı ile ilgili basın açıklaması şu şekilde: Çin Komünist rejiminin Doğu Türkistan’da demografik yapıyı değiştirmeye yönelik uyguladığı baskıcı politiklarıan karşı 5 Nisan 1990'da Barın kasabasında Uygur halkı bir direniş hareketi başlattı. Bu hareket, Çin'in silahli müdahalesine tepki olarak bir milli inkılaba dönüştü. Bu inkılap, Barın Ayaklanması veya ardından gelen büyük katliam nedeniyle Barın Katliamı adıyla Uygur halkının mücadele tarihinde önemli bir yer edindi. 1990’lara doğru Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da "aile planlaması politikası" adıyla doğum kısıtlamalarını sertleştirdi. Bu; zorla kürtaj, doğumu yaklaşan bebekleri zorla aldırma ve kısırlaştırma gibi uygulamaları da beraberinde getirdi. Bunun yanı sıra, Çinlilerin Doğu Türkistan’a göç etmesi teşvik edildi ve onların bölgeye yerleşmesi için mali ve siyasi destekler sağlandı. Bu politikalar Uygurlar ile Çinliler arasında mevcut eşitsizliğin daha da artmasına neden oldu. 5 Nisan 1990'da bu baskı ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılması talebiyle, Aktu Nahiyesine bağlı Barın kasabasında belediye binası önüne toplanan Uygur halkı, Çinli jandarma ve askerlerin silahlı müdahalesine maruz kaldı. Bu durum karşısında Barın halkı, Çin silahlı güçlerine karşı direnişe geçti. Bu direnş kısa süre içinde kasaba geneline yayıldı. Sopa, çapa ve küreklerle donanmış olan direnişçilere karşı, Çin 22 bin 750 silahlı asker, tanklı birlik, helikopter ve uçakları ile saldırdı ve birkaç gün devam eden çatışmalar sırasında, direnişçilerin öncülerinden olan Zeydin Yusuf, İshak Hoşur, Muhammad Turdi ve Muhammad Tursun dahil binlerce genç şehit düştü. Çin yönetiminin açıklamasına göre ise 170 direnişçi öldürüldü ve 350’ü esir alındı. Fakat facia, direnişçilerin yok edilmesinin ardından geldi, hıncını alamayan Çin silahlı güçleri, kasaba genelinde büyük çaplı bir katliam gerçekleştirdi. Masum kadın ve çocuklar dahil binlerce Uygur acımasızca kurşuna dizildi. Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illerinden 10 binden fazla genç bu direnişe ilişlinelirilerek tutuklanıp idam edildi ve hapis cezasına çarptırıldı. Uygur Türklerinin sahip olduğu iman gücüyle, sayıca binlerce kat daha az olmalarına rağmen, işgalci Çin ordusuna karşı yürüttüğü bu Barın direnişi, Doğu Türkistanlıların Çin işgal güçlerine karşı mücadel tarihindeki şanlı sayfalarından biridir.          Şehitlerimize Allah’tan Rahmet Diliyoruz. Ruhları Şad, Mekanları Cennet Olsun!

Doğu Türkistan Barın Katliamı Çin Başkonsolosluğu önünde anıldı Haber

Doğu Türkistan Barın Katliamı Çin Başkonsolosluğu önünde anıldı

Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında ​5 Nisan 1990 tarihinde Çin hükumeti, Uygur Türklerine yönelik vahşi bir katliama daha imza attı. Katliamın 33. yıldönümünde şehit edilen Uygur Türkleri rahmetle anılırken, Çin İstanbul Başkonsolosluğu önünde tekrar hatırlatıldı. Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği tarafından düzenlenen basın açıklamasında, Doğu Türkistan'da devam eden soykırımın durdurulması için Türk İslam dünyasına ve uluslararası insan hakları kuruluşlarına çağrı yapıldı. Protestoya çok sayıda vatandaş katıldı. Basın açıklamasını Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Genel Sekreteri Abdulahad Udun'un yaptığı protestoda, Çin'in Doğu Türkistan'da devam ettirdiği soykırım politikaları lanetlendi.  TÜRK İSLAM DÜNYASINA ÇAĞRI Barın Katliamı ile ilgili yapılan basın açıklamasında Udun, "Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan soykırımın durdurulması ve soykırımın asıl sebebi olan işgalin sonlandırılması için tüm meşru yollarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugün Doğu Türkistan'da yok olma tehlikesinde olan halkı kurtarmak için tüm insanlık alemini harekete geçmeye çağrıda bulunuyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ile diğer uluslararası ve yerel kurumların da kuruluş amaçlarına sadık kalarak sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz" ifadelerini kullandı. DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI İZLEME DERNEĞİNDEN BARIN KATLİAMI AÇIKLAMASI Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneğinin basın açıklaması şu şekilde: Çin’in 5 Nisan 1990 tarihinde Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında gerçekleştirdiği katliam hafızalardaki yerini ve yüreklerdeki acısını hissettirmeye devam ediyor. Bundan 33 yıl önce, Çin ordusu 1990 yılının Ramazan ayında, Doğu Türkistan’ın Kızılsu vilayetine bağlı Aktu ilçesi Barın kasabasında büyük bir katliam gerçekleştirdi. Barın halkı, Çin’in bölge halkının bekasına yönelik büyük tehdit oluşturan “Aile Planlaması” adı altında yürütülen doğum yasağı siyasetinin kaldırılması ve Çinlilerin Doğu Türkistan’a gayri meşru göçü ile iskanının durdurulması gibi haklı taleplerini dile getirmişti. Bu taleplerin Çin rejimi tarafından reddedilmesi üzerine halk buna tepki göstererek sokaklara döküldüler. Kalabalığın artmasıyla korku ve telaşa kapılan işgalci Çin yönetimi masum insanlara karşı ateş açarak karşılık verdi. Bu vahşete uğrayan Barın halkı da binlerce ağır silaha sahip Çin ordusuna karşı direnişe geçti. Çin’in başlattığı orantısız bu savaş, bölge halkından birçok gencin katılmasıyla milli bir direnişe dönüştü. Durumun gittikçe aleyhine geliştiğini gören Çin yönetimi bölgeye çok sayıda silahlı asker, tanklı birlik, helikopter ve uçaklar sevk ederek bölgeyi abluka altına aldı. Yaklaşık 20 bin nüfusu olan Barın kasabasına doğru büyük bir taarruz başlatan Çin ordusu korkunç bir katliam ve yıkıma imza attı. Neticede, Barın Ayaklanması önderlerinden Zeydin Yusuf, İshak Hoşur, Memet Turdi, Memet Tursun başta olmak üzere binlerce Barın gençleri, masum kadın ve çocuklar acımasızca şehit edildi. Çin bu büyük katliam cinayeti sonrası güvenlik bahanesiyle Doğu Türkistan’ın Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illerini abluka altına aldı ve 10 binlerce Uygur genci “isyan”la ilişkilendirip tutuklayarak idam ya da ömür boyu hapis cezalarına çarptırdı. Süper güç olma yolunda uluslararası arenada siyasi ve ekonomik yönünden etkisini arttırmaya çalışan Çin, hayallerinin kilit noktası olarak Yeni İpek Yolu projesini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Çin bu hayalinin peşinde, tüm dünyanın gözü önünde Doğu Türkistan’da soykırım yapmayı dahi haklı görmektedir. Çin Terörist Devleti bölgede “istikrarı korumak” adı altında 2017 tarihinden itibaren milyonlarca Doğu Türkistan Türklerini kitlesel bir biçimde sözde eğitim kamplarında tutsak olarak tutmaktadır. Çin’in Nazi işkence kamplarında, uygulanan beyin yıkama, toplu tecavüz, köle işçilik, işkence, tıbbi deney, organların çalınması ve diğer tüm insanlık dışı soykırım muamelesi Çin’in nasıl bir devlet olduğunu açıkça göz önüne sermektedir. Çin Nazi işkence kamplarında bunları yaparken diğer taraftan Doğu Türkistan halkının tüm haklarını elinden almıştır. Dil, inanç ve kültürü yasaklanmış, dini simgeler yok edilmiş, camiler yıkılmıştır. Doğu Türkistanlıların Seyahatleri kısıtlanmış, fikir ve düşünce özgürlüğü yok edilmiş, çocuklar kamplara kapatılarak kendi kimliğinden uzaklaştırılmıştır. Tüm bu soykırım politikalarının sadece Çin’in siyasi ve ekonomik çıkarlarını garantiye almak için yapılmış olması aslında Çin’in tüm insanlık için ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koymaktadır. Çin Doğu Türkistan’ın demografisini değiştirmek için planlı olarak bölgeye büyük çapta Çinlileri yerleştirmekte ve teşvik etmektedir. Yanı sıra zorla kürtaj, kısırlaştırma ve yerleşimci Çinliler ile Müslüman Türkleri zorla evlendirme gibi yöntemlerle Doğu Türkistan’daki Türklerin nüfusunu azaltarak soykırım ve asimilasyon uygulamaktadır. Kanaat önderleri, âlimler, aydınlar, yazarlar, iş insanları ve sanatçılar da toplama kamplarına alınmış, beyin yıkama ve köle işçiliğe tabi tutulmuş, birçoğu ise işkence edilerek şehit edilmiştir, yargısız infaz edilmiş ya da hapse atılmıştır. Merkezi hükûmetten yerel hükûmete kadar 74 yıldır aynı strateji ile yürütülen ve bir devlet politikası halını alan bu uygulamalarla işgalci Çin, Doğu Türkistan halkının sosyal yapısını bozmaya ve çökertmeye çalışmaktadır. Değerli Basın Mensupları, Yeni İpek Yolu projesini garanti altına almak için başvurduğu soykırım yöntemlerini gün geçtikçe artıran işgalci Çin; Taiwan, Hong Kong, Tibet ve İç Moğolistan gibi bölgelerdeki uygulamalarına da aynı anlayışla devam etmektedir. Dünya kamuoyunun; yaşanmakta olan soykırım ve Doğu Türkistanlıların zihnine kan ile yazılmış katliamlara rağmen yeterli tepki göstermemesi, verimli ve caydırıcı adım atmaması, Çin’i soykırıma devam etmekte cesaretlendirmektedir. ABD başta olmak üzere, Batı ülkelerinin Doğu Türkistan’daki soykırımı tanıması, köle işçiliğe karşı yaptırımların artması, müstakil Uygur mahkemesinin soykırım kararını vermesi, insan hakları örgütlerinin tüm tarafları acil harekete çağırması ve BM toplantılarında Türkiye dahil 43 ülkenin Çin’e karşı ortak suçlama açıklamasında bulunması umut verici gelişmelerdir. Ancak İslam Dünyası hala Doğu Türkistan meselesinde sessiz kalmakta ve yeterince duyarlı olmamaktadır. İslam Dünyasın bu eksikliği bizi Çin’e karşı mücadelemizde yalnız bırakmaktadır. Türkiye’nin son zamanlarda Doğu Türkistan meselesinde tepkisini daha açık ve net ortaya koyması, Türkiye-Çin ilişkilerinde Doğu Türkistan’daki soykırıma karşı hassasiyetlerin gündeme getirilmesi, başta sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet yetkililerinin Doğu Türkistan meselesini dile getirmesi, Doğu Türkistanlıları sevindiren ve diğer İslam ülkeleri ile uluslararası İslam kuruluşlarına örnek olabilecek bir adımdır. Türkiye’ye şükranlarımızı sunmakla beraber tüm Türk-İslam alemini Doğu Türkistan’da devam eden soykırımın durdurulması için somut adımları atmaya davet ediyoruz. Biz Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme derneği olarak, Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan Soykırımın durdurulması ve soykırımın asıl sebebi olan işgalin sonlandırılması için tüm meşru yollarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Doğu Türkistan halkının bağımsızlığının ve can güvenliğinin sağlanması için diasporadaki tüm Doğu Türkistanlılar ve kardeş kuruluşlar ile birlik ve beraberlik içinde hiç geri adım atmadan mücadele azmimizi devam ettireceğiz. Bugün Doğu Türkistan’da yok olma tehlikesinde olan halkı kurtarmak için tüm insanlık alemini harekete geçmeye çağrıda bulunuyoruz. İslam İş birliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ile diğer uluslararası ve yerel kurumların da kuruluş amaçlarına sadık kalarak sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Değerli Basın Mensupları, Son olarak; Barın Katliamında hayatını kaybeden şehitlerimiz başta olmak üzere insanlık onurunu korumak için hayatını kaybeden tüm insanlara Allah’tan rahmet diliyor; Çin’in insanlık dışı uygulamalarını şiddetle kınıyor ve mücadelemizde bizim yanımızda duran bütün kardeş STK’lara, desteklerini eksik etmeyen tüm Türk halkına ve bugün burada bulunan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yaşasın Hürriyet!  Yaşasın Adalet! Yaşasın Bağımsız Doğu Türkistan!

Çin hükumetinin dünyadan gizlediği vahşet: Barın Katliamı Haber

Çin hükumetinin dünyadan gizlediği vahşet: Barın Katliamı

Selahaddin Kaşgarlı / QHA ANKARA MUHABİRİ Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında ​5 Nisan 1990 tarihinde Çin hükumeti Uygur Türklerine yönelik vahşi bir katliama daha imza attı. Katliamın 33. yıldönümünde şehit edilen Uygur Türkleri rahmetle anılıyor. Çin’in Doğu Türkistan’ı 1949'da işgal etmesinin ardından bölgede sistematik baskı, asimilasyon ve soykırımın temelleri atıldı. Doğu Türkistan halkı, Çin'in baskılarına karşı birçok kez ses yükseltti ve baş kaldırdı. Barın’da yaşanan ayaklanma bunlardan sadece birisiydi. ÇİN, HAKLI TALEPLERE AĞIR SİLAHLARLA CEVAP VERDİ! Takvimler 5 Nisan 1990'ı gösterdiğinde, Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrine bağlı Aktu ilçesinin Barın kasabasında halk, hükumetin Uygur kadınlara uyguladığı zorunlu kürtaj ve tek çocuk politikasına karşı tepki gösterdi. Yerel hükumet binası önünde toplanan binlerce insan, baskıların son bulmasını ve Çinlilerin, Doğu Türkistan’a kitlesel göç ve yerleşiminin durdurulmasını talep etti. Ancak Çinli yetkililer, Uygur Türklerinin haklı taleplerine silahla karşılık verdi. Silahsız insanların üzerine askeri araçları süren Çin ordusu, gerilimi körükledi. HÜRRİYET İÇİN VERİLEN MÜCADELE Büyük bir hınç, öfke ve nefret psikolojisi ile hareket eden Çin ordusu, kasabada önüne çıkan genç-yaşlı, kadın-erkek veya çocuk ayrıt etmeksizin on binlerce Uygur Türkünü katletti. Çin'in sistematik baskı, asimilasyon ve soykırımına karşı hürriyet için verilen mücadele, Çin halk kurtuluş ordusunun bölgeye binlerce ağır silah ve asker göndermesiyle 10 Nisan'da kanlı bastırıldı. GÖRGÜ TANIKLARINDAN ÜRPERTEN AÇIKLAMALAR Katliamın ayrıntıları tam olarak açıklanmasa da görgü tanıkları, askerlerin sivilleri sokaklarda yakalayıp işkence yaparak öldürdüğünü, evlere baskın düzenleyip sivilleri vahşice katlettiğini ifade ediyor. Bu katliam, Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri arasında büyük bir infial yarattı ve Çin hükumetinin bölgedeki insan hakları ihlallerini dünya gündemine getirdi. Ancak, Çin hükumeti hala bu kanlı katliamı inkar ederek, Doğu Türkistan’da soykırım fiilleri işlemeye devam ediyor. 33 yıl önce Çin hükumeti tarafından yapılan ​Barın Katliamı hafızalardaki yerini korurken, dünyanın dört bir yanında yaşayan Uygur Türkleri yüreklerinde taşıdığı bu acıyı anmayı ve anlatmayı sürdürüyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.