SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Barış Görüşmeleri

QHA - Kırım Haber Ajansı - Barış Görüşmeleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Barış Görüşmeleri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Trump yönetimi üst düzey Pentagon heyetini Ukrayna'ya gönderdi Haber

Trump yönetimi üst düzey Pentagon heyetini Ukrayna'ya gönderdi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump yönetiminin, Ukrayna-Rusya Savaşı’na ilişkin barış görüşmelerini yeniden başlatma çabaları kapsamında, ABD Savaş Bakanlığından üst düzey bir heyeti Kıyiv'e gönderdiği gündeme taşındı. The Wall Street Journal’a konuşan ve adını vermek istemeyen ABD’li yetkililer, heyetin Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski) ile görüşmeler gerçekleştireceğini belirtti. Heyette yer alan ABD Kara Kuvvetleri Sekreteri Dan Driscoll ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Randy George, bu hafta gerçekleştirdikleri sürpriz ziyaretle Trump yönetiminin Kıyiv'e gönderdiği en üst düzey Pentagon yetkilileri olarak kaydedildi. İddialara göre heyetin, Ukraynalı askerî liderler, milletvekilleri ve Zelenskıy ile görüşmeleri bugün başladı. AMAÇ BARIŞ SÜRECİNİ CANLANDIRMAK Heyetin odak noktası, Rusya ile tıkanan barış sürecini canlandırmak olarak öne çıkıyor. Moskova, daha önce ABD ve Ukrayna tarafından yapılan tüm barış girişimlerini reddetmişti. UKRAYNA’NIN SAVUNMA SANAYİSİNE VURGU ABD ve Ukrayna ayrıca, insansız hava araçları (İHA) ve otonom mühimmat teknolojilerinin değişimi için büyük bir anlaşma üzerinde çalışıyor; bu ziyaretin bir kısmının da bu girişimi desteklemeye yönelik olduğu bildiriliyor. Öte yandan Ukrayna’nın, uzun ve kısa menzilli silahlı İHA geliştirme konusunda lider konumda bulunuyor ve bu araçlar Rusya içindeki hedeflere etkili saldırılar yapabiliyor. Driscoll ve George, Ukrayna’daki sahadaki yenilikleri ABD savunma sanayisi ve Pentagon’un silah geliştirme süreçlerine örnek olarak gösterdiklerini belirtti. Driscoll, Pentagon’da yaptığı açıklamada, “Ukrayna, mevcut bir şeyi yeterli kabul etmiyor; ihtiyaç duydukları sonucu elde etmek için ne gerekiyorsa onu yapıyor.” ifadelerini kullandı. George ise Ukrayna’nın yeni teknolojileri hızla adapte etme yöntemlerinden ABD ordusunun da faydalandığını söyledi. Ziyaretin, ABD’nin silah geliştirme ve ortaklık alanlarında Ukrayna ile iş birliğini güçlendirmeyi ve barış sürecini ilerletmeyi hedeflediği kaydediliyor.

Topçu: Türkiye, Kırım Tatarlarının yanında olmaya devam edecek Haber

Topçu: Türkiye, Kırım Tatarlarının yanında olmaya devam edecek

Türkiye, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda barışın tesisi için diplomatik çabalarını sürdürüyor. İstanbul’daki müzakerelerde esir takası ve çocukların iadesi gibi insani adımlar atılırken, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderler zirvesi için diplomatik temaslarını yoğunlaştırıyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yalçın Topçu, gelinen noktada İstanbul'da üç tur olarak gerçekleşen Ukrayna-Rusya görüşmeleri, bölgede barışın sağlanması adına atılabilecek yeni adımları, Kırım Tatarlarının geleceği ve Ukrayna-Türkiye ikili ilişkileri ile Serbest Ticaret Anlaşması'na ilişkin olarak Kırım Haber Ajansının sorularını yanıtladı. Sayın Topçu, İstanbul’da Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleşen üçüncü tur müzakere sonuçlarına bakıldığında esir takası noktasında gelişmeler olsa da ateşkesin sağlanması veya barış görüşmelerinin başlamasıyla ilgili somut bir karar alınmadı. Bu noktada, müzakerelerin ana amacı olan Zelenskıy-Putin görüşmesi sizce bu ay İstanbul’da gerçekleşebilir mi? "Hatırlatmak isterim ki, 16 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirilen birinci tur görüşmelerin sonucunda, bine karşı bin kişilik esir takası kısa sürede tamamlandı. 2 Haziran’da ülkemizin ev sahipliğinde yapılan ikinci tur görüşmeleri sonunda 7 bin 60 Ukraynalı askerin naaşları Ukraynaya teslim edildi. 23 Temmuz tarihinde İstanbul’da gerçekleşen üçüncü tur görüşmeleri neticesinde; iki ülkenin barış perspektifleri ve ateşkes konusundaki temaslarını sürdürmeleri, bin 200 esirin karşılıklı değişimi kararları alındı. Olumlu ve yapıcı bir ortamda gerçekleşen görüşmelerde, çocukların iadesi meselesi de ele alındı. Müzakereler sonucunda özellikle insani konularda atılan adımları çok değerli buluyoruz. Ayrıca, malumunuz olduğu üzere üçüncü tur görüşmelerde Rus tarafı siyasi, insani ve askeri konularda çalışma grupları kurulması önerisinde bulundu. Ukrayna ise liderler zirvesi gerçekleştirilmesi çağrısını yineledi. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada, "Bu hafta Putin ve Trump ile yapacağımız görüşmeler vasıtasıyla liderleri (Zelenski ve Putin) İstanbul'da bir araya getirmenin mümkün olup olmadığını anlamaya çalışacağız." demişlerdi. İki lider görüşme kararı verdiği takdirde, bu zirvenin her iki taraf için de en ideal koşullarda gerçekleştirilmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. Türkiye, kalıcı ve adil bir barışın gerçekleşmesi için en üst düzeyde 'Türk Samimiyeti' ile gerekenleri yapmayı sürdürmektedir." Rusya masada, uluslararası hukuka aykırı taleplerle adeta zaman kazanmaya çalışıyor. Bu noktada Rus tarafının masada barışa zorlanması adına neler yapılabilir? "Her halükarda çatışmalara devam etmek yerine, masada olup diyaloğu devam ettirmek çok daha önemlidir. İki ülke her halükarda diyalog zeminini terk etmemeli, kalıcı ve adil barışı sağlayacak uzlaşma zemini aranmalı." Türkiye, 2014’teki işgal ve 2022’deki topyekûn işgal girişimi bağlamında Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğe her platform ve seviyede destek verirken; arabuluculuk girişimleriyle müzakerelere ev sahipliği yapıyor. Bu bağlamda Türkiye’nin bu sürece olan ilgisinin asli sebebi nedir ve süreçte nihai olarak neyi hedeflemektedir? "Ülkemiz; Ukrayna'nın Kırım dahil toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına ve egemenliğine olan desteğini, kararlılıkla uluslarası her platformda en üst düzeyde sürdürüyor. Kırım Tatar Türklerinin varlığı iki ülke arasında çok önemli bir bağdır ve Türkiye soydaşları ile ilgili her konuda desteğini sürdürmektedir. Türkiye, iki ülke halkına, bölgeye ve dünyaya büyük zararı olan Ukrayna-Rusya Savaşı'nın adil ve kalıcı barış ile neticelenmesini ve Gazze’de devam eden insani trajedinin de bir an önce sona ermesini istiyor ve gerekeni en üst düzeyde uluslararası her platformda 'Barışın kaybedeni, savaşın kazananı olmaz' ilkesiyle savunmaya devam ediyor." Bölgede adil ve sürdürülebilir barış için atılması gereken adımlar neler olabilir? "Türkiye, savaşın başından itibaren Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan kapsayıcı ve adil bir barışı savunmaktadır. Ki bu, 2014’te Kırım’ın yasa dışı ilhakını da içerir. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savaşın en zorlu dönemlerinde iki liderle de görüşebilen tek lider olması ve diğer dünya liderleriyle barışın sağlanması konusundaki yakın diyaloğu Tahıl Koridoru Antlaşması'nın hayata geçmesini sağlamıştır. Dolayısıyla bir kez daha Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm aktörlerden farklı olarak yeniden barışı tesis edecek tek adres olarak görülmüştür. Siyaset, diyalog ve ticaret yolu her şeye rağmen açık tutulmalıdır." Bugün ateşkesin sağlandığı bir senaryoda, Kırım dahil Ukrayna’nın yüzde 20’si işgal altında kalmış olacak. Sizin değerlendirmenize göre askeri bir zafer olmadan Ukrayna’nın işgal altındaki bölgelerini kurtarma ihtimali var mı? "BM ve uluslararası hukukun ilgili ve yetkilileri gereğini yapar, Türkiye ve Türkiye Cumhurbaşkanı kadar içten, samimi ve görevlerinin gereğini yaparlarsa hukuksuz ve kanunsuz işgaller sona erer, hak yerini bulur." Ama saldırgan ülke olan Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerindendir. Önceki soruya dönersek, bu durumda işgal edilen toprakların geri alınması için işleyen bir uluslararası mekanizma yok mu? "Türkiye Cumhurbaşkanı defalarca, açıkça BM Güvenlik Konseyinin daimi üyelerine atıfla 'Dünya 5'ten büyüktür' sözünü vurgulamıştır. Bu konuda, dünyanın sadece beş ülkenin iradesine bağlı olamayacağını savunarak bir kitap da yazdı. Türkiye uzun zamandır BM'nin ve BM Güvenlik Konseyinin reforme edilmesi gerektiğini savunuyor." Türkiye, BM içindeki ülkeler arasındaki çekişmeler göz önüne alındığında, BM’nin nasıl bir yolla reforme edilmesini uygun görüyor? "Türkiye, kurucusu Büyük Atatürk’ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesinin bölgede ve dünyada hakim olmasını isteyen bunu savunan bir ülke olarak dünyada, bölgede hukuksuz işgallerin sona ermesini sağlayacak uluslarası kuruluşlar da köklü değişiklikler zaman geçmeden yapılmalı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın 'Dünya 5'ten büyüktür' teklifinin gereği hayata geçirilmelidir." Sizce “Dünya 5'ten büyüktür" prensibi nasıl hayata geçirilebilir? "Biz, ihtilaf ve çatışmaların barışçıl yollarla çözümünde BM'nin daha etkin hale gelmesi için kapsayıcı bir reforma ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında küresel düzeyde yetkiye sahip ana organ olan BM Güvenlik Konseyi, II. Dünya Savaşı sonrası güç dengelerine dayanan yapısıyla, karar alma ve alınan kararları uygulamada yaşadığı tıkanıklıklar nedeniyle ne yazık ki bu hayati işlev ve sorumluluğunu yerine getirememektedir. Bu durum hem küresel istikrarı olumsuz etkilemekte, hem de tüm BM sisteminin imajını zedelemektedir. Güvenlik Konseyi reformuna ilişkin olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın “Dünya 5'ten Bbyüktür” ifadesiyle vücut bulan tutumumuz, daimi üyeliklerin ve veto mekanizmasının yarattığı adaletsizliğe, eşitsizliklere ve yol açtığı çıkmazlara dikkat çekmektedir. Türkiye, Güvenlik Konseyinde yapılacak genişlemenin veto hakkına sahip olmayan ve sadece geçici statüde üyeliklerin artırılması yoluyla gerçekleştirilmesini, böylelikle BM Güvenlik Konseyinin daha demokratik ve daha temsili bir yapıya kavuşturulmasını savunmaktadır." Ukrayna-Türkiye ilişkileri 14 yıldır stratejik ortaklık seviyesinde devam ediyor. Bu sürede önemli başarılar elde edildi. Savaş devam ederken Türkiye tarafı hangi iş birliği alanlarını öncelikli olarak geliştirmeyi hedefliyor? Savaş sonrası hangi alanlara odaklanılmalı? "Türkiye, savaş öncesinde de sonrasında da Ukrayna’ya siyasi ve diplomasi alanında, Ukrayna'nın yeniden imar ve inşasında, insani yardım, tarım, enerji, güvenlik ve altyapı sektörlerinde gereken desteği kazan kazan esasına göre sağladı ve sağlamaya da devam edecektir." Serbest Ticaret Anlaşması, TBMM tarafından kabul edildi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalandı. Şimdi Ukrayna Parlamentosunun onayı bekleniyor. Türkiye bu anlaşmadan ne gibi beklentilere sahip? "Mevcut durumda, en öncelikli beklentimiz STA’nın Ukrayna tarafında da bir an önce onaylanması ve yürürlüğe girmesidir. STA’nın yürürlüğe girişi Ukrayna ile 10 milyar dolarlık dış ticaret hacmi hedefimize ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. İki ülke arasındaki iktisadi iş birliğinin artırılması ve geliştirilmesi, iki ülke halklarının yaşam standartlarını yükseltmesi, mal ticaretindeki zorluklar ve kısıtlamaların tedricen ortadan kaldırılması ve hizmet ticaretinin devamlı olarak serbestleştirilmesini, iktisadi ilişkilerin düzenli bir şekilde gelişmesi, karşılıklı ticaretin genişletilmesine katkı sağlanması, ticaretin önündeki engellerin ortadan kaldırılarak ticaretinin ahenkli şekilde gelişmesine katkı sağlamasını, ikili ticarete vesile olup, ticarette adil rekabet koşullarının sağlanması hedeflenmektedir." Sayın Başdanışman, birçok kez Ukraynalı savaş esirlerinin ailelerini kabul ettiniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan da onların serbest bırakılması için Putin ile görüşmesinde konuyu gündeme taşıdı. Nitekim Ukrayna’nın şu anki Ankara Büyükelçisi Nariman Celâl de dahil olmak üzere, çok sayıda savaş esiri ve siyasi tutsak özgürlüğüne kavuştu. Askeri esirler İstanbul’daki anlaşmalar çerçevesinde hayata geçiyor ancak özellikle siyasi tutsaklar noktasında yeni girişimler var mı? Türkiye’den gelen bu tür talepleri Rus tarafı ve Putin nasıl karşılıyor? "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın insani konuları her görüşmesinde önde tuttuğu ve bugüne kadar da olumlu sonuçlar alındığı, bundan sonra da Cumhurbaşkanımızın gayret ve çabalarının devam ettiği bilinmektedir. Türkiye’in bu konuda yürüttüğü mekik diplomasisi her iki ülke halkına da çok daha güzel sonuçları inşallah yaşatacaktır." 93 Harbi’nden başlayan ve günümüze kadar devam etmek zorunda kalan dalgalar halindeki göçün neticesinde dünyadaki en büyük Kırım Tatar diasporası Türkiye’de bulunuyor. Bu doğrultuda, sizce Kırım Tatarlarının yakın gelecekte Kırım’a dönüşü mümkün mü? Bir başka deyişle, Kırım’ın azatlığının yakın süreçte geleceğine dair inancınız var mı? "2014 yılında Kırım’ın işgalini kabul etmeyen Türkiye, Ukrayna'nın Kırım dahil toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığına olan güçlü desteğini sürdürüyor. Türkiye olarak Kırım Tatarı kardeşlerimizin her türlü haklarını savunmaya her daim yanlarında olmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Kırım Tatar kardeşlerimiz 2014 yılında demokratik haklarını kullandılar ve ilhaka karşı çıktılar. Bugün Kırım’daki pek çok Kırım Tatarı soydaşımızın kendilerini baskı altında hissettiklerini, basın ve ifade özgürlüğü alanlarında sıkıntılar yaşadıklarını biliyoruz. Ayrıca, tutuklu soydaşlarımız var. Onların serbest bırakılarak ailelerine kavuşmaları için çabalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye, Kırım Tatarlarının maruz kaldığı haksızlıkları uluslararası toplumun gündeminde tutmaya devam etmektedir. Kırım Tatarları anavatanlarında kimliklerini koruyarak, hür, güvenli ve huzurlu bir yaşam sürdürme hakkına sahip olmalıdır."

Putin barışı istemiyor: Kremlin dayatmalardan vazgeçmiyor Haber

Putin barışı istemiyor: Kremlin dayatmalardan vazgeçmiyor

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Ukrayna-Rusya Savaşı’nı bitirmeye yönelik olası barış görüşmeleri hakkında konuştu. Peskov, 20 Temmuz 2025 tarihinde yaptığı açıklamada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in savaş alanında hedeflerine ulaşmaya odaklanmış olmaya devam etmesi nedeniyle Moskova'nın Ukrayna ile savaşı sona erdirmek için maksimalist taleplerinden vazgeçmeye niyetli görünmediğini gösterdi. Peskov, Putin’in savaşın bir an önce barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulması önündeki istediği defalarca dile getirdiğini iddia etti ve “Bu uzun bir süreçtir, çaba gerektirir ve kolay değildir.” dedi. Peskov ayrıca, “Bizim için en önemli şey hedeflerimize ulaşmaktır. Hedeflerimiz nettir.” şeklinde ekledi. KREMLİN’İN SÖZDE BARIŞ ŞARTLARI Rusya’nın 2014 yılında işgal ettiği Kırım ve Zaporijjya, Donetsk, Luhansk, Herson’un Rusya toprağı olarak tanınmasını istediği biliniyor. Ayrıca, Ukrayna'nın tarafsız bir ülke statüsü benimsemesi ve askeri ittifaklara katılmaktan vazgeçmesi isteniyor. Moskova yönetimi, Ukrayna’nın nükleer silahlardan feragat ettiğini açıkça teyit etmesini isterken, ülkedeki “milliyetçi oluşumların” dağıtılmasını ve Ukrayna ordusunun personel sayısının sınırlandırılmasını da “barış koşulu” olarak ortaya koyuyor. Rus diline resmî statü tanınması ve Rusça konuşan nüfusun haklarının korunması talep ediliyor. Rusya, kendisine yönelik tüm yaptırımların kaldırılmasını ve yenilerinin uygulanmamasını talep ederken, savaş nedeniyle ortaya çıkan zararlar için tarafların birbirine karşı taleplerden feragat etmesini istiyor. Ukrayna Ortodoks Kilisesine yönelik kısıtlamaların kaldırılması ve Rusya ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kademeli olarak yeniden tesisi de belgeye dahil edilen maddeler arasında bulunuyor. UKRAYNA'DAN RUSYA’YA YENİ GÖRÜŞME TEKLİFİ Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy, Millî Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov’un Rus tarafına gelecek hafta yeni bir görüşme yapmaya önerdiğini açıklamıştı. Rusya ile esir takası ve barış görüşmeleri kapsamında temasların sürdüğünü belirten Zelenskıy, Ukrayna’nın liderler düzeyinde bir görüşmeye de hazır olduğunu vurguladı.

Kremlin'in barış şartı: Kırım dahil Ukrayna'nın 5 bölgesi Rusya olarak tanınsın Haber

Kremlin'in barış şartı: Kırım dahil Ukrayna'nın 5 bölgesi Rusya olarak tanınsın

İstanbul’da gerçekleştirilen ikinci Ukrayna-Rusya görüşmesinin ardından, Rus tarafının Ukrayna’ya ilettiği ve ateşkes koşullarını içeren memorandumun içeriği belli oldu. Rus propaganda haber ajansı TASS tarafından 2 Haziran akşamı yayımlanan belge, Moskova'nın barış süreci için öne sürdüğü talepleri gözler önüne serdi. KIRIM DAHİL 5 BÖLGE RUSYA’YA BIRAKILMALI Rusya, ateşkesin ön koşulu olarak, Kırım Yarımadası, Luhansk, Donetsk, Zaporijjya ve Herson bölgelerinin uluslararası alanda “Rusya olarak” tanınmasını ve Ukrayna güçlerinin söz konusu topraklardan geri çekilmesini talep etti. UKRAYNA TARAFSIZ ÜLKE STATÜSÜ BENİMSEMELİ Belgede ayrıca, Ukrayna'nın tarafsız bir ülke statüsü benimsemesi ve askeri ittifaklara katılmaktan vazgeçmesi gerektiği vurgulandı. Yabancı askeri varlığının Ukrayna topraklarında yasaklanması da bu çerçevede dile getirilen maddelerden bir diğeri. NÜKLEER SİLAHLARDAN VAZGEÇİLMELİ VE SİLAHLI GÜÇLERİN SAYISI SINIRLANDIRILMALI Moskova yönetimi, Ukrayna’nın nükleer silahlardan feragat ettiğini açıkça teyit etmesini isterken, ülkedeki “milliyetçi oluşumların” dağıtılmasını ve Ukrayna ordusunun personel sayısının sınırlandırılmasını da “barış koşulu” olarak ortaya koydu. Ayrıca belgede, Rus diline resmi statü tanınması ve Rusça konuşan nüfusun haklarının korunması talebi yer aldı. RUSYA TÜM YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASINI İSTİYOR Kremlin’in sunduğu belge yalnızca güvenlik alanıyla sınırlı değil. Rusya, kendisine yönelik tüm yaptırımların kaldırılmasını ve yenilerinin uygulanmamasını talep ederken, savaş nedeniyle ortaya çıkan zararlar için tarafların birbirine karşı taleplerden feragat etmesini istiyor. Ukrayna Ortodoks Kilisesine yönelik kısıtlamaların kaldırılması ve Rusya ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kademeli olarak yeniden tesisi de belgeye dahil edilen maddeler arasında bulunuyor. RUSYA’NIN ATEŞKES KOŞULLARI Ateşkesin sağlanması konusunda ise belgede iki farklı senaryo öne sürülmüş durumda. İlk senaryo, Ukrayna birliklerinin Luhansk, Donetsk, Zaporijjya ve Herson bölgelerden çekilmeye başlamasını içerirken; ikinci ve daha geniş kapsamlı teklif, Ukrayna'da seferberliğin sona erdirilmesini, silahlı kuvvetlerin yeniden konuşlandırılmasının durdurulmasını ve ülkeye yönelik silah sevkiyatı, uydu ve istihbarat desteği dahil dış askeri desteğin tamamen kesilmesini öngörüyor. Bununla birlikte, siyasi tutsaklar için karşılıklı af ilanı ve sıkıyönetimin kaldırılmasından en geç 100 gün sonra Ukrayna’da seçimlerin yapılması da Rusya’nın talepleri arasında yer alıyor. UKRAYNA İLE RUSYA HEYETLERİ İSTANBUL'DA 2. KEZ GÖRÜŞTÜ Ukrayna ve Rusya heyetleri, 24 Şubat 2022 tarihinden bu yana aralıksız olarak devam eden savaşta ateşkesi konuşmak üzere 2 Haziran 2025 tarihinde İstanbul'da görüştü. İlk turu 16 Mayıs 2025 tarihinde yine İstanbul'da gerçekleşen görüşmenin devamı niteliğinde olan ikinci görüşmede; Ukrayna heyeti koşulsuz ateşkes, liderler düzeyinde görüşmelerin yapılması, savaş esirleri takası ve Rusya'ya kaçırılan Ukraynalı çocukların iadesinin gündeme taşıdı.

Ukrayna, İstanbul’daki barış görüşmeleri öncesi Avrupalı ortaklarıyla temasta bulundu Haber

Ukrayna, İstanbul’daki barış görüşmeleri öncesi Avrupalı ortaklarıyla temasta bulundu

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heorhıy Tıkhıy, İstanbul’da Ukrayna ile Rusya arasında yapılacak görüşme öncesinde Ukrayna heyetinin Avrupa’daki ortaklarıyla görüşme yaptığını bildirdi. Tıkhıy’ın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamaya göre, Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Serhiy Kıslıtsya ve Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Danışmanı Oleksandr Bevz, Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık temsilcileriyle bu sabah İstanbul’da bir araya geldi. Görüşmede taraflar, Ukrayna ile Rusya heyetleri arasında yapılacak toplantı öncesi tutumlarını koordine etti. Ukrayna heyeti, ülkenin barış çabalarına olan bağlılığını yineleyerek, gündem maddeleri hakkında detaylı bilgi verdi. Bu maddeler arasında liderler düzeyinde bir görüşme, tam kapsamlı bir ateşkes ve insani güven artırıcı önlemler yer aldı. UKRAYNA-RUSYA HEYETLERİ BUGÜN İSTANBUL'DA GÖRÜŞECEK Rusya ile Ukrayna heyetleri arasındaki görüşmenin İstanbul'da bulunan Çırağan Sarayı'nda saat 13.00'te başlaması planlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından elde edilen bilgilere göre toplantıya; Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan başkanlık yapacak. Bununla birlikte toplantıya Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın da katılması öngörülüyor. UMEROV BAŞKANLIĞINDAKİ UKRAYNA HEYETİ İSTANBUL'DA Görüşmelere katılacak olan Ukrayna heyetinin bu sabah saatlerinde İstanbul'a geldiği bildirildi. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy’ın onayladığı kararnameye göre, Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov'un başkanlığını yapacağı heyette 14 kişi yer alacak. UKRAYNA HEYETİNDE 14 KİŞİ BULUNUYOR Heyet başkanı Umerov'a; Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Serhiy Kıslıtsa, Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) Başkan Yardımcısı Oleksandr Poklad, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkan Yardımcısı Oleksiy Şevçenko, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yevheniy Ostryanskıy, Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı Harekat Başmüdürlüğünün Kıdemli Subayı Oleksandr Şerihov, Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Başmüdürlüğü Başkan Yardımcısı Vadım Skibitskıy, Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Danışmanı Oleksandr Bevz, Ukrayna Dış İstihbarat Servisi Birinci Başkan Yardımcısı Oleg Luhovskıy,Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Yevhen Şınkaryov, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Oleksandr Dkyakov, Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisi Güvenlik ve Savunma Sektörü Temsilcisi Yuriy Kovbasa, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı Ofisi Protokol Görevlisi Heorhiy Kuzmiçov, Uluslararası Hukuk Departmanı Başkanı, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı Merkez Hukuk Müdürlüğü Uluslararası ve Operasyonel Hukuk Departmanı Başkan Yardımcısı Andriy Fomin eşlik edecek. ZELENSKIY, GÖRÜŞMELERİN LİDERLER DÜZEYİNDE YAPILMASI GEREKTİĞİNİ YİNELEDİ Zelenskıy, 2 Haziran'da İstanbul'da gerçekleşecek Ukrayna-Rusya görüşmelerinin ikinci turu hakkında bilgi verdiği açıklamasında, görüşmelerin hedefinde tam ve koşulsuz bir ateşkes, tutukluların serbest bırakılması ve kaçırılan çocukların iadesinin yer alacağını duyurmuştu. Aynı zamanda Zelenskıy, güvenilir ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi ve güvenliğin sağlanması için toplantının en üst düzeyde hazırlanması gerektiğinin altını çizmiş; "Kilit meseleler ancak liderler tarafından çözülebilir." ifadesini kullanarak liderler düzeyinde yapılacak bir görüşmenin önemine dikkat çekmişti. RUS HEYETİ DÜN AKŞAM İSTANBUL’A GELDİ Müzakere görüşmelerine katılacak olan Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Danışmanı Vladimir Medinsky başkanlığındaki Rus heyeti, 1 Haziran akşam saatlerinde İstanbul'a geldi.

Zelenskıy: Moskova dünyanın en yetersiz aktörü olduğunu kanıtlamaya çalışıyor! Haber

Zelenskıy: Moskova dünyanın en yetersiz aktörü olduğunu kanıtlamaya çalışıyor!

Ukrayna'nnın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine karşı topyekûn saldırı ve işgal girişimi başlatan Vladimir Putin idaresindeki Rusya, ateşkesin sağlanması yönünde hazırlanacak olan memorandumu tüm dünyadan gizliyor. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Rus heyetinin Ukrayna heyeti ile 2 Haziran 2025 tarihinde İstanbul'da bir araya gelmek için hazır olacağını duyurduğu konuşmasında, söz konusu memorandum ile ilgili kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmayacağını kaydetti. Ancak memorandum, ilgili ülke olan Ukrayna ile de paylaşılmış değil. BARIŞ GÖRÜŞMELERİNİN ETKİLİ OLABİLMESİ İÇİN MEMORANDUMUN UKRAYNA'YA İLETİLMESİ ŞART! Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sıbiha, Rusya'nın ateşkes önerilerini içeren memorandumunu pazartesi gününü beklemek yerine derhal Ukrayna'ya iletilmesini önermişti. Bakan Sıbiha, 30 Mayıs 2025'te Kıyiv'de bir araya geldiği Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı ortak basın toplantısında Ukrayna'nın barış görüşmelerini sürdürmek istediğini ancak bunun etkili olabilmesi için Rusya'nın sözü edilen memorandumu önceden Ukrayna'ya iletmesi gerektiğini belirtti. "MOSKOVA DÜNYANIN EN YETERSİZ AKTÖRÜ OLDUĞUNU KANITLAMAYA ÇALIŞIYOR" Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy (Volodimir Zelenski) ise dün akşamki açıklamasında, barış görüşmelerinin ana konusu olan memorandumun hâlâ Ukrayna tarafına iletilmediğini belirtti. Cumhurbaşkanı Zelenskıy açıklamasında şunları dile getirdi: "Şu anda, dürüst olmak gerekirse, ne Ukrayna'da ne de ev sahibi ülke olarak Türkiye'de Rusya'nın sözde 'memorandumu' hakkında herhangi bir bilgi yok. Ruslar, bir sebepten ötürü bu belgeyi gizliyorlar. Açıkçası, bu kesinlikle tuhaf bir tutum. Format hakkında hiçbir anlayış yok. Görünüşe göre Moskova'dakiler diplomasi alışkanlıklarını tamamen kaybetmişler. Dünyanın en yetersiz aktörü olduklarını kanıtlamak için bir şeyler yapmaya devam ediyorlar. Ama herkesi yeni bir baskıya ihtiyaç olduğuna ikna eden şey tam da bu: Rusya'ya baskı." Ayrıca tek bir günün bile kaybedilmemesi gerektiğini sözlerine ekleyen Zelenskıy, "Rusya'nın diplomasiyi baltaladığı her gün insan hayatına mal oluyor." dedi.

Kırımoğlu, Antalya Diplomasi Forumu'nda QHA'ya konuştu: Kırım'da yerli halkın haklarını korumak için uluslararası izleme heyeti kurulması lazım Haber

Kırımoğlu, Antalya Diplomasi Forumu'nda QHA'ya konuştu: Kırım'da yerli halkın haklarını korumak için uluslararası izleme heyeti kurulması lazım

Antalya, dünya ülkelerinden liderlerin, siyasilerin, diplomatların, uzmanların ve gazetecilerin bir araya geldiği foruma dördüncü kez ev sahipliği yaptı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının himayesinde Dışişleri Bakanlığının ev sahipliğinde gerçekleşen 4. Antalya Diplomasi Forumu (ADF2025), bu yıl "Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek" ana temasıyla dünya kamuoyunda öne çıkan meseleleri, dış politika cephesindeki acil çözüm bekleyen konuları tartışma ve çözüm üretme imkanı sağladı. Belek'teki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve 140'ı aşkın ülkeden davetlinin yer aldığı foruma, Ukrayna her yıl olduğu gibi üst düzey katılım sağladı. Yine her yıl olduğu gibi Kırım Tatarlarının Milli Lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, foruma iştirak ederek konuşmaları dinledi, pek çok önemli temasta bulundu. Kırım Haber Ajansı (QHA), 12 Nisan 2025 tarihinde 4. Antalya Diplomasi Forumu marjında çeşitli üst düzey temaslar gerçekleştiren Kırımoğlu'na, gündemdeki önem arz eden konu başlıkları hakkında sorular yöneltti. Kırım Tatarlarının Milli Lideri; forum kapsamında Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle Kırım Tatarları ve Ukrayna hakkında görüşülen konuları, ABD Başkanı Trump'ın göreve gelmesiyle başlayan adil ve kalıcı bir barışın tesisi noktasındaki tartışmalı müzakere sürecini ve savaşın sona ermesi için atılması gereken adımları QHA'ya değerlendirdi. "KIRIM'DA YERLİ HALKIN HAKLARINI KORUMAK İÇİN ULUSLARARASI BİR İZLEME HEYETİ KURULMASI LAZIM" Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu kapsamında yapılan görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle temaslarınızda hangi konu başlıklarını ele aldınız?  Her yıl Antalya Diplomasi Forumu'na geliyoruz. Bizim için önemli çünkü burada tüm dünyadan diplomatlar toplanıyor. Özellikle birçok ülkeden dışişleri bakanları ve diğer bazı üst düzey yetkililer... Birçok insanla görüşüp fikir alışverişi imkanı oluyor. Bu kez, Ukrayna heyeti olarak 8 kişi geldik. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la ayaküstü görüşmüş olduk. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bey ile de yemekte görüştük. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Bey ile heyetler arası toplantı yaptık. Esas olarak konumuz; savaşın nasıl biteceği, kalıcı ateşkesin nasıl sağlanacağı ve ateşkes olursa Türkiye Cumhuriyeti'nden beklentilerimizin neler olduğu. Kırım'da yerli halkın haklarını korumak için uluslararası bir izleme heyeti kurulması lazım. Bu heyette mutlaka Türkiye'nin bir temsilcisinin olması gerekiyor. Bunları dile getirdik. Türkiye'ye güvenimiz çok büyük. 2014 yılındaki Kırım'ın işgalinden bugüne kadar Türkiye, Kırım Yarımadası'nın Ukrayna toprağı olduğu ve Ukrayna'ya geri verilmesi gerektiği konusundaki pozisyonunu hiç değiştirmedi. Ukrayna 24 Şubat 2022'de Rusya'nın topyekun işgaliyle zor bir durumda kaldığı zaman Batı ülkeleri, bize silah vermeye korkuyordu. Gerekli silahları ilk olarak Türkiye'den aldık. Eğer Bayraktar'lar (Bayraktar TB2 SİHA) olmasaydı belki de Kıyiv düşecekti. Ama şimdi minnettar olduğumuzu ve verilen desteğin devamını istedik. Cevdet Bey özellikle kendisi Kırım'da Kırım Tatar özerk cumhuriyeti konusunu açtı. Türkiye'nin Ukrayna ile her görüşmede bu konuyu hatırlattığını söyledi. Biz de Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskıy'ın, bizim bu talebimizi desteklediğini dile getirdik. Ama Ukrayna anayasasına göre; savaş döneminde anayasa değişikliği yapmak mümkün değil. Fakat yine de Zelenskıy bize manevi olarak daima bu konuda destek veriyor. Türkiye'nin, Ukrayna ile her görüşmede bunu hatırlatması bizim için çok önemlidir. Bunun yanında, hapisteki siyasi tutsaklar konusunu ele aldık. Çünkü, Türkiye'nin Ruslarla bağlantıları var. Gerçekten de, Türkiye'nin bu konuda faydasını gördük. Ankara'ya tayin edilen Ukrayna Büyükelçisi Nariman Celal'in serbest bırakılması konusunda, bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan büyük rol oynadı. Putin ile her görüşmesinde onun adını verdi. Ruslar aslında bunu istemiyorlar çünkü, Kırım Tatarları serbest kalırsa yarımadadaki direnişin artacağını düşünüyorlar. Bu konuda da elbette, Türkiye'nin desteğinin devamını istiyoruz. "İŞGAL EDİLEN BİR ÜLKEDE REFERANDUM YAPILMASI, KANUNSUZLUĞU BIRAKIN SAVAŞ SUÇUDUR..." Rusya'nın Kırım'ı işgalinin 11. yılı, Ukrayna'daki topyekun savaşın 4. yılına girildi. ABD'nin ateşkes ve barış hususunda yürüttüğü politikayı, Başkan Trump'ın tartışmalı müzakere sürecini nasıl görüyorsunuz? Bu savaşı sona erdirmenin yolu sizce nedir? Yakın zamanda ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un savaşın sona ermesiyle ilgili konuşmasını dinledim. Savaşı bitirmek için toprak meselesinin önemli olduğunu, Ukrayna'nın 5 bölgesinde (Lugansk, Donetsk, Kırım, Zaporijjya ve Herson) Rusya'nın hak iddia ettiğini, orada referandumlar yaptıklarını ve aslında halkın büyük çoğunluğunun Rusça konuştuğunu ve Rusya'yı istediğini söyledi. Bu topraklar, Rusya'ya verilirse savaşın bitirilmesinin kolay olacağını dile getirdi. Hayatımda hiç bu seviyede bir diplomat görmedim (!). Sen koca bir ülkenin, demokratik bir ülkenin diplomatı olarak nasıl böyle cahilce konuşabiliyorsun? Birleşmiş Milletler tüzüğünü okumadın mı? İkinci maddede, devletlerin sınırlarının bozulamayacağı hükmü yer alıyor. Toprak bütünlüğüne saygı duyulması lazım. İkinci olarak, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu hususta birçok karar aldı. Bu uluslararası kamuoyunun tanımadığı sözde referandumları nasıl kabul edebilirsin? İşgal edilen bir ülkede referandum yapılması, kanunsuzluğu bırakın savaş suçudur.  Trump'ın hükumeti, böyle davranacaksa ABD'den beklentilerimiz düşük ama gerçeği de söylemek gerekir. Ukrayna'ya en çok maddi desteği ve silah yardımını onlar yaptı. Tabii, Trump iktidara gelince Avrupa ülkeleri de biraz canlandı. "ABD'nin verdiği yardımı biz vereceğiz" dediler. Ama, Avrupa'nın da gücü sınırlı. Eğer, ABD Patriot hava savunma sistemini ve istihbarat desteğini vermeseydi Ukrayna'nın durumu daha zor olacaktı. Fakat, şimdi bunu elinde bir koz olarak kullandığını düşünen Trump yönetimi, Ukrayna devletine şantaj yapmaya çalışıyor. Ülkenin doğal kaynaklarını istiyor. Verilen yardımları, borç olarak göreceğini söylüyor. Bu gerçekten borç mu? 1994 yılında ABD'nin baskısıyla Ukrayna nükleer silahlarından vazgeçti. ABD, bizim toprak bütünlüğümüz, bağımsızlığımız için garantör olmuştu. Yani şimdi biz bunları geri almak istiyoruz ve bu yüzden ABD'ye borçlu oluyoruz. Bu doğru değil. Sonuç olarak, bu savaşın nasıl çözüleceğini tahmin etmek zor. "SAVAŞIN DEVAM EDİP EDEMEYECEĞİ TEK BİR ADAMA BAĞLI: PUTİN..." Uluslararası kuruluşlar Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliği için bir dizi karar alıyor. Rusya'yı kınayan açıklamalar yapıyor. Ancak bunlar Rusya'yı ve Putin'i durdurmaya yetmiyor. Bunlar dikkate alındığında Kremlin'i durdurmak için ne yapmak gerekiyor? Diplomasi yeterli olacak mı? Rusya, öyle bir devlettir ki, sözden laftan anlamaz. Rusya ile bir anlaşma imzalayabilirsiniz ama 1994 Budapeşte Memorandumu gibi yarın bir gün onu bozabilir. Aslında bu savaşın devam edip edemeyeceği tek bir adama bağlı: Putin. O, çok iyi biliyor ki; savaş biterse iktidarını da kaybedecek. Onun için ne pahasına olursa olsun, fiyatı ne olursa olsun savaşı devam ettirecektir. Şu ana kadar 930 binden fazla Rus askeri öldürüldü veya yaralandı. Ama Putin her gün insanları, ölüme gönderiyor. Her gün 1500'den fazla insanı ölüyor. Ama bunlar Putin için ehemmiyet arz eden şeyler değil. Yerine yenileri gelecek... Kendi insanları yetmedi, Kuzey Kore'den paralı asker aldı ve onları ölüme gönderdi. Son olarak, bu da yetmedi Çin'den asker getirdi. Şunu söylemek istiyorum, Rusya ile anlaşma yapmanın hiçbir manası yoktur. Rus rejimi tamamen yıkıldıktan sonra, son Rus imparatorluğu bütünüyle dağıldıktan sonra olumlu adımlar atılabilir ve çözüm gelebilir. "ABD, BU YIL KIRIM PLATFORMU'NA KATILMAYABİLİR" Son olarak, dünya kamuoyunu bir araya getiren küresel sorunların tartışılmasını sağlayan toplantıların büyük önemi var. Rusya'ya uygulanan uluslararası baskıyı artırmak için başlatılan Kırım Platformu Zirvesi'nin önemi hakkında neler söylersiniz? Aslında bana göre; onun adı Kırım Tatar Platformu olmalı. Çünkü esas konu, yerli halkın durumu. Kırım Platformu Zirvesi'ne cumhurbaşkanları ve dışişleri bakanları iştirak ediyor. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine destek veriyorlar. Mutlaka, Kırım'ın Rus işgalcilerden temizlenmesi gerektiğini vurguluyorlar. Bu bizim için çok önemli ve olumlu bir gelişme. Hem de her yıl katılımcıların sayısı artıyor. Ancak, şu anda ABD Başkanı Trump'ın Ruslara yakınlaşmaya çalıştığı görülüyor. Belki de bu sene yapılacak olan Kırım Platformu'na katılmayacaklar. Ukrayna Savunma İrtibat Grubu Ramstein Toplantısı'na şu anda ABD iştirak etmiyor. Orada bütün NATO ülkeleri ve İskandinav ülkeleri, Ukrayna'ya nasıl yardım edileceğini konuşuyor ve önemli kararlar alıyor. Ancak, Amerika Birleşik Devletleri buna katılmıyor...

ABD, Avrupa ve Ukrayna: Adil bir barış sağlanabilecek mi? Haber

ABD, Avrupa ve Ukrayna: Adil bir barış sağlanabilecek mi?

Dilara Dilşah KAYA / QHA Ankara Rusya’nın Ukrayna’ya karşı 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı topyekûn işgal girişimi ve saldırılar üçüncü yılını geride bırakırken, adil bir barışın sağlanması için de çalışmalar devam ediyor. Son zamanlarda barışın sağlanması hususunda gerçekleştirilen zirveler, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliğinin (AB) açıklamaları da gündemden düşmüyor. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Özerdem; 2 Mart’ta Londra'da gerçekleşen zirveyi, ABD Başkanı Donald Trump’ın söylemlerinin ardından değişen Avrupa Birliği (AB) politikalarını Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. Prof. Dr. Füsun Özerdem; Londra’da “Geleceğimizi Güvence Altına Alıyoruz” başlığıyla gerçekleşen zirve ile Avrupalı liderlerin, Kanada, Türkiye, Avrupa Komisyonu Başkanı, Avrupa Konseyi Başkanı ve NATO Genel Sekreterinin Ukrayna’ya askeri desteği sürdürme sözü verdiğini kaydetti. Toplantının zamanlamasının önemli olduğuna dikkat çeken Özerdem, “Toplantının zamanlaması da önemli idi zira Oval Ofis’te Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance’in Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy ile ABD’ye yeterince minnettar olmadığı iddiasıyla tartıştığı ve diplomasi derslerinde en kötü örneklerden biri olarak gösterilecek olan ikili görüşmeden iki gün sonra gerçekleşti” ifadelerini kullandı. “AVRUPA, GELECEĞİ GÜVENSİZ OLARAK HİSSEDİYOR” Bu toplantıyı ve toplantı sonrası yapılan açıklamaları birlikte değerlendiren Özerdem, şu ifadeleri kullandı: “Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, savunma çabalarını güçlendirmek ve Ukrayna’da barışı ve kıta genelinde istikrarı sağlamak için nelerin yapılabileceği konusunda anlaştıklarını ifade etti ama burada öne çıkan ifade ise planın işleyebilmesi için ABD’nin desteğinin ve katılımının şart olduğu idi. Toplantı sonrası açıklama yapan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in AB’nin ‘acilen’ yeniden silahlandırılması ve yeni jeopolitik durumu karşılayabilecek bir savunma harcaması ‘dalgası’ başlatılması gerektiğinden bahsetmesi ise yeni ve kapsamlı bir savunma planının onaylanacağını hissettirmiş oldu. Zaten toplantının adından da anlıyoruz ki geleceği güvensiz olarak hissediyorlar.” BLOK TARİHİNDEKİ EN BÜYÜK ZORLUKLARDAN BİRİYLE KARŞI KARŞIYA Son zamanlarda Trump’ın yaptığı açıklamaların Avrupa güvenlik sistemini nasıl etkilediğine ve şekillendirdiğine değinen Özerdem, Avrupalıların değişken ve tutarsız bir ABD politikasının nüanslarını anlamaya çalışarak zaman ve kaynak harcamak yerine kendi pozisyonlarına odaklanmaya karar verdiğini vurguladı.   Uzman, AB liderlerinin saldırgan bir Rusya’nın doğuda belirmesi ve Amerikan desteğinin batıdan sarsılmasıyla, bloğun tarihindeki en büyük zorluklardan biriyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. 6 Mart’ta Brüksel’de gerçekleştirilen AB toplantısında bu zorluğun üstesinden gelme sözü verildiğini kaydeden Özerdem, “Bu toplantıda hem Avrupa’nın kendi savunmasını hem de Ukrayna’ya desteğini, son derece yüksek riskler arasında nasıl güçlendireceklerini görüştüler. Vaşington’daki müttefiklerini daha fazla yabancılaştırmadan bu hedeflere nasıl ulaşacaklarını bulmak durumundalar.” değerlendirmesini yaptı. AVRUPA ÇAPINDA NET BİR FİKİR BİRLİĞİ YOK Avrupalı liderlerin aynı zamanda, kendi üye ülkeleri arasında bile birleşik bir cepheyi korumak için mücadele ettiklerini belirten Özerdem, Birleşik Krallık Başbakanı Starmer’ın “gönüllüler koalisyonu” söyleminin açılması gerektiğini kaydetti. Uzman, konuyla ilgili olarak “Sorun şu ki, Avrupa’nın Ukrayna’nın güvenliğine ne gibi katkılarda bulunabileceği konusunda ‘gönüllüler koalisyonu’ arasında bile net bir fikir birliği yok. Örneğin Macaristan, daha önce yayımlanan Ukrayna’ya sarsılmaz destegini teyit eden bildiriye imza atmadı. Yetkililer, Ukrayna için güçlü bir barış anlaşması ve Avrupa savunması için daha bağımsız bir gelecek için çabalama sözü verirken sürekli bunun aciliyetine dem vuruyorlar. Ama bunu ABD olmadan yapamayacaklarını düşündükleri için Trump’ın Rusya yerine AB’nin yanında olmasını bekliyorlar. Hatta Ukrayna’ya finansal desteklerini sağlamak için bu dönüşü beklediklerini de ifade ettiler. Bu gidişat AB’ye, müttefikleri arasındaki bile bir anlaşmazlık veya çatışma olması halinde dünyada üstleneceği rolü düşündürtüyor zira Trump küresel düzeni alt üst etmeye niyetli.” ifadelerini kullandı. “TRUMP’IN PUTİN İLE DOĞRUDAN DİPLOMASİSİ NATO MÜTTEFİKLERİNİ ŞAŞIRTIYOR” Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile doğrudan kurduğu iletişime de dikkat çeken Özerdem, “Trump’ın Putin ile doğrudan diplomasisi NATO müttefiklerini şaşırtıyor çünkü Batı, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı tam ölçekli işgalinden bu yana Moskova ile temaslardan kaçınmıştı. Ancak Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Trump’ı överken ve Ukrayna konusunda Avrupalı ​​meslektaşlarıyla aynı fikirde olmadığını deklare ederken AB oy birliği ile nasıl karar alacak bu konu net değil.” şeklinde konuştu. Öte yandan Özerdem, değerlendirmesinde son zamanlarda Fransa ve Birleşik Krallık’ın Ukrayna’da adil bir barışın sağlanması hususunda ön plana çıkmasına da değindi. Uzman, daha önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Rusya’dan gelen tehditlerin ardından kıtayı korumak için Fransa’nın nükleer caydırıcılığını kullanma olasılığı hakkında Avrupa müttefikleriyle görüşeceğini söylediğini hatırlattı. Uzman, tarihsel olarak Fransa’nın AB’nin ilk ortaya çıktığı dönemden bu yana sürekli AB’yi domine etmeye çalıştığını belirtti. Aynı zamanda Birleşik Krallık ve Fransa’nın bir anlaşmaya varılırsa barışı koruma gücü olarak asker göndermeye açık olduklarını belirttiğini aktaran Özerdem, “Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, gönüllüler koalisyonuna da destek çağrısında bulundu. Ancak Rusya, Ukrayna’da Avrupa barış gücü fikrini reddediyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu konuda ‘uzlaşmaya yer olmadığını’ ve Rusya’nın buna izin vermeyeceğini söyledi. Trump da Putin gibi davranmaya başlayınca açıkçası adil bir barış, şu an için pek ufukta görünmüyor.” şeklinde konuştu. Özerdem, değerlendirmesinin devamında adil bir barışın sağlanması olasılığı konusundaki düşüncelerini de detaylandırdı. “TARAFLARIN İSTEKLERİNDE UYUŞMAZLIK SÖZ KONUSU” Ülkelerin anlaşmaya varmaktan hâlâ çok uzak olduğunu belirten Özerdem, tarafların çıkarlarının birbiriyle çatıştığının altını çizdi. Değerlendirmesinde, “Rusya’nın isteği, hala Ukrayna’ya hükmetmek, büyük miktarda toprak ele geçirmek ve Kıyiv'in NATO’ya katılmamasını sağlamak. Ukrayna’nın isteği ise, hayatta kalmak ve sonunda Batı küresinde güvenli ve bağımsız bir gelecek kurmak. Tarafların isteklerinde uyuşmazlık söz konusu. Uyum ise feragatlerle gelecek. Ukrayna, daha ağır şartları kabul etmeyecek ve savaşmaya devam etmek isteyecektir.” ifadelerini kullandı. “RUS EGEMENLİĞİNE DİRENME ARZUSU UKRAYNA TOPLUMUNDA ZATEN MEVCUT” Ukrayna halkının Rus egemenliğine direnme arzusunun bulunduğunu vurgulayan Özerdem, “Rus egemenliğine direnme arzusu Ukrayna toplumunda zaten mevcut. Rusya’nın da Ukrayna’ya ilerlemesi 2024’te oldukça yavaş ilerledi. Yani Rusya meseleyi, arzu ettiği toprağı alarak çözmek istiyor ve bu olduğu taktirde bir barışın olacağı sinyalini veriyor.” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Zelenskıy’ın anlaşmanın bir parçası olarak Kıyiv için kesin güvenlik garantileri talep ettiğini ve Trump’ın da bunu, ‘işin kolay kısmı’ olarak nitelendirdiğini belirten Özerdem, Trump’ın böyle bir güvenlik garantisinin daha sonra görüşülebileceğini ifade ettiğini belirtti: “Adil olup olmadığı oldukça tartışmalı bir barış ihtimali şu an için bu çerçeveden görüşülüyor. AB, ‘acilen’ öngördüğü düzenlemeleri ‘yeteri kadar gönüllü koalisyona’ açamadığı taktirde AB’nin, ‘geriye kalan’ Ukrayna’yı tam üye olarak almaktan başka yapabileceği bir şey de kalmıyor.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.