SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cumhuriyetin 100. Yılı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Cumhuriyetin 100. Yılı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhuriyetin 100. Yılı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

21 yıl önce yazılan mektup, Nobel Kimya Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar'a ulaştırıldı Haber

21 yıl önce yazılan mektup, Nobel Kimya Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar'a ulaştırıldı

Türkiye, bu sene Cumhuriyetin 100. yılını büyük bir coşkuyla kutlayarak, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını andı. Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) tarafından 2002 yılında başlatılan "2023'e Cumhuriyetimizin 100. Yılına Mektup Kampanyası" bugün büyük bir ilgi uyandırıyor. Cumhuriyetin 100. yılı için geçmişten bugüne yazılan mektuplar posta yoluyla 29 Ekim'de sahiplerine ulaştırıldı. 21 yıl önce yazılan mektup, Nobel Kimya Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar'a ulaştırıldıhttps://t.co/OY72ytucjw pic.twitter.com/JfZsHoff8L — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) December 19, 2023 GEÇMİŞTEN GELECEĞE MEKTUP  PTT'nin ulaştırdığı binlerce mektuptan biri daha bugün dikkat çekti. İstanbul Teknik Üniversitesi Uzay Mühendisliği Bölümü mezunu İpek Kışlalı isimli vatandaşın, Temmuz 2002'de Nobel Barış Ödülü sahibi Türk bilim insanına ithafen yazdığı mektup yerine ulaştı. Mektup, 2015 senesinde Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. Aziz Sancar'ın eline ulaştırıldı. ABD Kuzey Karolina Üniversitesi'nde görev yapan Sancar, mektubu Sancar Türk Kültür ve Toplum Merkezi'nde açtı.  "21 YIL ÖNCESİNDEN TÜRK BİLİM İNSANINA MERHABA!" Mektupta şu ifadeler yer aldı: "21 yıl öncesinden merhaba! Her geçen günle bilimde aralanan kapılar yenileniyor. Ne var ki bugün, 2002'de Türkiye'mizin bilimdeki adımlarının ne kadar aheste olduğunu görerek, gelecekteki durumumuzu merak etmekle yetiniyoruz. Bu mektup elinize geçtiğinde bilimde adımlarımızın hızlandığını, uluslararası saygınlığımızın arttığını bilerek gururlanabiliriz. İnsanlığın geleceğine katkıda bulunan bir Türk'ün Nobel ödülüyle taçlandırılmaya aday olmasından dolayı duyduğumuz derin mutluluğu size hatırlatmak isterim. Bu vesileyle milletimizin ve insanlığın yararına yapmakta olduğunuz bilimsel çalışmalar ve Nobel'i Türk bilim insanlarına yaklaştırdığınız için sizi yürekten tebrik etmeyi bir borç biliyorum. Ayrıca 100. yılın verdiği coşkuyla Cumhuriyet Bayramı'nızı en içten dileklerimle kutluyorum. Geçmiş ve gelecek nesillerimizde bilim adına emeği geçen Türk milletinin fertlerine siizn aracılığınızla teşekkür ediyorum. Bilimde, daha nice buluşta, Türk insanın imzasını görebilmek dileğiyle..." NOBEL KİMYA ÖDÜLÜ SAHİBİ PROF. DR. AZİZ SANCAR TEŞEKKÜR ETTİ Mektubu byük bir dikkatle okuyan bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, bilim adına arzularını kaleme alan İpek Kışlalı'ya teşekkür etti. Sancar, "İpek Hanım'a bu içten mektubu için çok teşekkür ederim. İnşallah bir gün görüşebilme fırsatımız olur. Türkiye'mizin bilim alanındaki durumunu konuşur ve bilimde gerçekten önemli adımlar attığımız, Batı ülkeleri seviyesine yaklaştığımızı konuşuruz" dedi.

Aziz Sancar: Türkiye'nin ikinci yüzyılı, Türk dünyasının ikinci yüzyılı olacak Haber

Aziz Sancar: Türkiye'nin ikinci yüzyılı, Türk dünyasının ikinci yüzyılı olacak

2015 Nobel Kimya Nobel Ödülü'nü kazanarak ismini Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 100 yılına yazdıran Aziz Sancar, Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı dosya haberler kapsamında Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Kuzey Carolina Üniversitesinde bulunan laboratuvarında gerçekleştirdiği röportajla değerlendirmelerde bulundu. Sancar, Türk milletinin omuz omuza verdiği ve büyük bir seferberlikle kurulan cumhuriyetin, dünya ile rekabet edecek bir seviyeye ulaşmak için ikinci yüzyılında Türk dünyasıyla gücünü birleştirerek bilim alanında yeni bir seferberlik başlatması gerektiğini kaydetti. "UKRAYNA GÖSTERDİ Kİ, RUSYA HERKESE İSTEDİĞİNİ DİKTE EDEMEZ" Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın ana karasına yönelik başlattığı topyekun işgal girişimi ve saldırılarının ardından çıkan savaşa ilişkin Aziz Sancar, "Ukrayna savaşından önce Orta Asya Türk devletleri ve Azerbaycan'ın, 'Şunu veya bunu yaparsam Rusya bana ne yapar?' diye bir düşünceleri, korkuları vardı. Ama Ukrayna savaşı gösterdi ki Rusya, herkese istediğini dikte edemez. O bakımdan Türk devletleri bunu anladılar. Hem sosyal hem de bilimsel konularda beraber çalışmamız ve birbirimizi tamamlamamız lazım." değerlendirmesinde bulundu. "TÜRK DÜNYASI OLARAK BİR BÜTÜN HALİNDE ÇALIŞIRSAK BÜYÜK BİR GÜÇ OLURUZ" Türk dünyası devletlerinin, ikinci yüzyılında Türkiye Cumhuriyeti için doğal işbirliği fırsatları sunduğuna inandığını söyleyen Sancar, "Türkiye’nin birinci yüzyılında Türkiye’den bahsediyorduk. Ama ikinci yüzyılında bir Türk dünyası var. Sovyetlerin dağılmasından sonra Türk devletleri istiklallerini kazandı ve bize çok yakınlar. Bizim önderliğimizi istiyorlar. Onlarda hem insan potansiyeli var hem doğal kaynaklar var. Onlarla Türk dünyası olarak çalışırsak, eksiklerimizi tamamlayabiliriz." ifadelerini kullandı. Türk dünyasının birlikte çalışmasının önemine vurgu yapan Sancar, "Bir Türk devleti şu veya bu alanda kuvvetlidir, başka bir ülke başka bir alanda kuvvetlidir. Bir ülkenin bu konularda doğal kaynakları vardır, başka bir ülkenin başka doğal kaynakları. Türk dünyası olarak bir bütün halinde çalışırsak büyük bir güç oluruz. Bunun politik bir birleşme olmasına gerek yok. Türkiye'nin ikinci yüzyılı, Türk dünyasının ikinci yüzyılı olacak." görüşünü paylaştı. "TÜRKİYE'NİN BÖLGEDEKİ LİDERLİĞİNİN TEMELİNDE ATATÜRK VAR" Aziz Sancar cumhuriyetin 100. yılı için bulunduğu değerlendirmelerinde Atatürk için ayrı bir alt başlık açılmaması gerektiğini, tüm başlıkların içerisinde Atatürk'ün bulunduğunu söyledi. Sancar, "Tabii konuştuk, konuşmamda bir tek Atatürk lafı geçmedi. Çünkü Atatürk bunların hepsinin içindedir. Bütün bu söylediklerim Atatürk ve Atatürk’ün arkadaşlarından kaynaklanıyor. Bütün Türkiye’nin etrafına bakın. Hiçbiri Türkiye seviyesinde değiller. Allah bilir ne zaman Türkiye seviyesine gelirler. Bunların hepsinin temelinde Atatürk’ün olduğuna inandığımı herkesin bilmesini isterim. O bakımdan Atatürk’ün resmi ofisimde, Türk bayrağı var, Atatürk’ün resmi var." ifadelerini kullandı.

Cumhuriyetin ilk asrında Türk kadını neler başardı? Haber

Cumhuriyetin ilk asrında Türk kadını neler başardı?

Kahraman Türk kadını, tarih boyunca Milli Mücadele'den Cumhuriyet'in kuruluşuna ve günümüze kadar çok büyük fedakarlıklar yaparak hayati bir rol üstlendi. Cumhuriyet'in kuruluşundan 100. yılına Türk kadını konusu kapsamında bugün ve gelecekte Türk kadınını, ilk kadın milletvekillerini ve 12. Uluslararası Kadın Kongresini, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Sezer Arığ, Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. “DÜNYA TARİHİNDE PARMAKLA GÖSTERİLECEK ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIK” "Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Kadını” dediğimizde sizde neler çağrıştırıyor? Bugün ve gelecekte Türk kadınının rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Devletlerin tarihinde 50. yıllar, 100. yıllar gibi tarihler çok önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti, genç bir cumhuriyettir. Ancak biz ülke olarak bu yüzyılda her alanda olduğu gibi kadınlar konusunda da çok önemli işler başardık. Dünya tarihine geçebilecek, bulunduğumuz coğrafyada parmakla gösterilebilecek önemli adımlar attık. Siyasette, çalışma hayatında, iş dünyasında, tıpta, bilimde, sosyal bilimlerde, mühendislikte ve en önemlisi yakın tarihte madalya kazandığımız sporda gerçekten önemli başarılar elde ettik. Bunlar çok büyük, moral verici ve diğer ülkelere örnek olabilecek gelişmeler. Cumhuriyetin ilk yıllarında kızlar arasında okuma yazma oranının yüzde 4 olduğunu düşünürsek bunlar gerçekten çok büyük başarıdır. Bunun çok ayrıntılı sebepleri var. Çünkü savaşta yetişmiş ve eğitimli insan gücümüzü kaybettik. Anadolu’da kalan 13 milyon nüfustan bugün 85 milyonun yaşadığı Türkiye’de her alanda kadınlar öncülük rolünü üstlenmişler ve isim yapmışlardır. Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1934 yılında verildi ve ilk defa meclise 1935 yılında 17 kadın milletvekili girmiş oldu. Cumhuriyetin ilk kadın vekilleri ve çalışmaları üzerine neler söylersiniz? Bu süreç içerisinde siyasi haklar da kolay kazanılmadı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Ardından ilk olarak eğitim hakları düzenlenmesi ve okuma-yazma oranının yükseltilmesi ile ilgili adımlar atıldı. Tevhidi Tedrisat kanunu ve diğer çalışmalar bu kapsamda yapıldı. Bir diğer çalışma hukuki anlamda erkekle aynı eşit hakların kazanılması üzerine yapıldı. Osmanlı döneminde Mecelle olan medeni kanunumuz gayrimüslim tebaayı da kapsayacak şekilde İslam hukukuna göre hazırlanmıştı. Ancak cumhuriyetin ilanı ile kadın ve erkek eşitliğini sağlayacak medeni kanun kabul edildi. Böylece eğitim ve hukuk alanlarında çalışmalardan sonra siyasi hakları sağlamaya yönelik çalışmalara başlandı. Hep bu cümleyle başlarız: “Türkiye’de kadınlara siyasi haklar dünyada pek çok örneğinden önce verilmiştir.”  Örnek alınan ve karşılaştırılan iki ülke var; birisi Fransa, diğeri de İsviçre. Aslında Yeni Zelanda 1918 yılında siyasi hakları kadınlara verdi denilse de bizim yenileşme ve modernleşme sürecinde referans aldığımız Fransa’ydı. Ancak Fransa’da ikinci dünya savaşından sonra 1948 yılında siyasi haklar, kadınlara sunuldu. Türk kadını Osmanlı'nın son 10 yılında verdiği mücadeleyle gerek Balkan savaşlarında gerek Birinci Dünya Savaşında gerek Milli Mücadele döneminde cephede, cephe gerisinde, eğitimde, tarlada ve işgallere karşı gösterdiği direnişte çok önemli başarılar elde etti. Meşrutiyet döneminde Türk kadını yavaş yavaş her alanda dernek faaliyetlerinde ve okuma alanında başarı göstermiş olup siyasi haklarını da istemeye başladılar. Fakat o dönemin yasal düzenlemeleri buna el vermiyordu. Milli Mücadele döneminin başarıyla sonuçlanmasında sonra kadınların siyasi hakları elde edebilmesi için yasal düzenleme gerekiyordu. 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasıyla çok partili hayata geçildi ve 1924 Anayasası kabul edildi. 1930 yıllarda ekonomik buhran ve kriz oldu. İlk kez ikinci bir denemeyle Serbest Cumhuriyet Fırkası kabul edildi. Yerel seçimler içerisinde kadınlar için belediyelerde yönetim hakkı alma yasası kabul edildi. İkinci olarak muhtarlık ve köy heyetinde bulunma hakkı 1933 yılında kabul edildi. Kadınlar artık köy ve kasabalarda da idareci olabileceklerdi. “CUMHURİYET İLAN EDİLMEDEN ÖNCE 15 HAZİRAN 1923 TARİHİNDE İLK KADINLAR HALK FIRKASI KURULMUŞTU” 5 Aralık 1934 yılında kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi. Dünyanın ikinci bir savaşa doğru gittiği bir dönemde bu karar kadınlar arasında olağanüstü bir sevinçle karşılandı. Mitingler düzenlendi, teşekkürler edildi, ziyaretlerde bulunuldu. Kadınların bu çalışmaları meşrutiyette başladı ama cumhuriyet ilan edilmeden önce 15 Haziran 1923’te Nezihe Muhiddin’in öncülüğünde ilk Kadınlar Halk Fırkası kurulmuştur. Ancak mecliste yasalarda kadınların seçme ve seçilme hakkının olmaması tartışılıp, parti lağvedilmiştir. Kadınlar Halk Fırkası, Türk Kadınlar Birliği’ne dönüşerek bir dernek statüsü kazanmıştır. 1930’lı yıllarda bu hakların elde edilmesi, kadınların 1920’li yıllarda verdikleri mücadelenin yasal olarak kabul edilmesi demekti. 8 Şubat 1935 yılında yapılan seçimle meclise ilk olarak 17 kadın milletvekili giriyor. Kadın milletvekilleri çok heyecanlılar, meclise yeminlerini ediyorlar, suskunlar ve sessizler. Bir o kadar da bu işi yapmak içinde çok gayretliler. Kadınların çalışacağı komisyonlar kadınların mesleklerine göre sağlık, çiftçilik gibi alanlarda oluşturulur. Kadın milletvekilleri ülkenin pek çok farklı yerlerinden katılmışlardır, özellikle Atatürk’ün kadın milletvekili kadrolarını belirlemesinde önemli rolü olmuştur. Kadın milletvekillerimiz oldukça bu duruma da şaşkındır.   “ULUSLARARASI KADIN KONGRESİNE YAKLAŞIK 40 ÜLKEDEN TEMSİLCİ KADIN KATILDI” Türk kadını, eğitimde fırsat eşitliği başta olmak üzere hukuki, siyasi ve ekonomik haklarını diğer ülkelerdeki kadınlara göre daha önce elde etti. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kadın haklarına ilişkin konunun sadece ulusal bir sorun olmadığının da farkındaydı. Bu noktada 22 Nisan 1935 tarihinde İstanbul’da “Uluslararası Kadın Kongresi” gerçekleşti. Dünyanın farklı yerlerinden gelen ve aralarında nükleer fizikçi Marie Curie’nin de bulunduğu kongrede neler konuşuldu? Bu kongre dünyaya kadınlar konusunda nasıl bir mesaj verdi? Eski Türklerde kadınlar, Hakan ile hareket etmesine, aile kavramı önemli olmasına, özellikle evde, eğitimde, çalışma hayatında ve yönetimde kadınlar erkekle eşit olmasına rağmen ne yazık ki zamanla bu alanlardan uzak kaldı. Birçok kadın okula bile gönderilmedi. İlk milletvekili kadınların arasında Darülfünun mezunu, birkaç dil bilenler, eğitim ve kültür seviyeleri yüksek olanlar ve çiftçi olanlar var. İçlerinde Atatürk’ün özellikle tespit ederek seçtiği bir isim Ankaralı Satı kadın var. Satı kadın okuma yazma bilmemektedir. Kazan’da köyün muhtarıdır, mecliste milletvekili seçilerek ziraat komisyonunda da çalışmıştır. Daha öncesinde de uluslararası kadın kongresinin yapılması için çalışmalar yapılmıştır ama 1930’lu yıllar Dünya ekonomik buhranı, Mussolini ve Hitleri'n savaş sonrası revizyonist politikaları gibi sebeplerden ötürü ekonomik ve siyasi açıdan oldukça sorunlu yıllardır. Türk kadınları, dünya kadınlarından ayrı görülemez. Onların sorunları aynı sorunlardır. İstanbul’da 18 – 24 Nisan tarihlerini kapsayan 12. Uluslararası Kadın Kongresi gerçekleşmiştir. Kongreye yaklaşık 40 ülkeden katılan kadın temsilciler gelmiştir. Bu kadınların bir araya gelmesinde özellikle Türk kadınına, 1934 yılında sağlanan seçme ve seçilme hakkının takdir edilmesi ve bunun konuşulması söz konusu olmuştur. Bu dönemin kadınlar birliği başkanı Latife Bekir’dir, önemli gazetecilerden basında çok yer almış Suat Derviş’tir. Japonya dönemin şartları itibariyle katılım sağlayamamıştır ama genel anlamda kongreye oldukça önemli bir katılım sağlanmıştır. Yıldız Sarayı’nda devam eden kongrede altı çizilmesi gereken konular kadın haklarıdır. “ATATÜRK SADECE SİZİN ATANIZ DEĞİL TÜM ŞARKIN ATASI” Türkiye ve Türk kadınları bu konuda uzun uzun övülmüş ve bu hakların kazanılmasına öncülük eden Mustafa Kemal Paşa gündeme çok gelmiştir. Mısırlı bir temsilci kadın Hüda Şaravi, “Ne kadar şanslısınız Türkiye Cumhuriyeti kadınları olarak, aslında Atatürk sadece sizin atanız değil bütün şarkın atasıdır” der. Türk kadınları için önemli bir avantaj ve şanstır. İsviçre ve Fransa dahil diğer ülkelerden önce bu adımların atılması Türkiye’de çok ileri görüşlülüğün bir göstergesidir. Kongrede eşitlik kapsamına giren ücrette eşitlik, çalışma hayatında eşitlik, evli kadınlara tanınacak haklar açısından eşitlik konuları olmuştur. “ULUSLARARASI KADIN KONGRESİNDE BARIŞ VURGUSU: ARTIK ANNELER AĞLAMASIN” Dönemin basınına baktığımda şu dikkatimi çekti. Bugün de hep aynı cümleyi kullanıyoruz değil mi? “Anneler ağlamasın” . Yani çocukların savaşta, savaş dışında, terörle başlarına bir şey gelmesin. Dolayısıyla kongrenin önemli temalarından biri de barış olmuştur. Eşitlik konusu işlenildiği kadar işsizlik sorunlarının giderilmesi kadar barış konusu da işlenmiştir. Dönemin konjonktürünü düşündüğümüzde ikinci dünya savaşının ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı. Kongreye katılan kadınlar haklı olarak barış temennisinde bulunurken gençlerin, çocukların hayatını kaybetmemesini ister. 1929 Ekonomik Buhranı gerçekten dünyada çok büyük sarsıntıya neden olmuştur. Aynı gezegende yaşadığımız için kadınların, erkeklerin ve çocukların sorunu birbirini takip ediyor. İşsizlik sorunlarının halledilmesi, siyasi haklar ve özellikle eşit işe eşit ücret, çalışma hayatındaki eşitlik, birbirlerine olay saygı ve barışın sağlanması bu dönem içerisindeki en çok tartışılan ve kongrede ele alınan konulardır. Kadınlar bu sorunları tartışmakta çok haklıydılar. Kongreye katılan kadınları en çok heyecanlandıran ise Türk kadınlarının bu hakları elde etmesi olmuştur. Türk kadınlarını şanslı görüyorlardı ve bence gerçekten de öyle. Avrupa’da bu işler daha kötü durumdaydı. Feminist hareketlerin gelişmesi, süfrajetler dediğimiz siyasi haklarını talep eden kadınların ortaya çıkması kadınların mücadele verdikleri önemli noktalardı. Kadınların birlik olması ve birbirlerinin haklarını araması bugün de devam ediyor. İran’da yakın tarihte yaşanan durum için tüm dünya kadınları tepki gösterdi. Bence dünya tarihinde kadınlar hemen hemen aynı kaderi paylaşıyor. İkinci Dünya savaşında da olduğu gibi bugün Ukrayna’da ve Filistin’de yaşanan olaylardan yine en çok kadınlar ve çocuklar olumsuz etkilenmiştir. “KADIN VE ERKEK BİR BÜTÜNDÜR, TÜRK AİLE YAPISINDA BUNUN ÖNEMİNİ BİLİYORUZ” Bugün, kadınların okuma oranlarında yüzde 95’lere çıktık. Kızların şimdi üniversitelerde birçok bölümde sayıca daha fazla olduğunu görüyoruz. Ekonomik özgürlüklerini, kendilerine olan özgüvenleri ile hemen hemen her meslekte müthiş bir kadınlar ordusu var. Kadın isterse yapamayacağı hiçbir iş yoktur. Annenin görevi çok fazladır hem erkek hem kız çocuklarını yetiştiren bir roldedir. Kadınların bilgili, kültürlü, donanımlı ve özgüvenli olması; daha modern, özgüvenli, huzurlu ve mutlu gençlerin yetişmesine vesile olacaktır. Kadın ve erkek bir bütündür, Türk aile yapısında bunun önemini biliyoruz. Toplumun temel direğinin aile olduğu, aile bozulursa toplumun bozulacağını biliyoruz. Yüzyıllardır bu yapının sağlamlığından dolayı Türk toplumu düştüğü yerden kalkmış ve başarıya doğru adımlar atmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile bu alanda çok büyük bir başarı sağlanmıştır. “YAŞASIN CUMHURİYET NİCE 100. YILLARA”

Türk Tarih Kurumu, Cumhuriyet'in 100. yılında tüm üniversitelerde 2 bin eserlik kitaplık kuruyor Haber

Türk Tarih Kurumu, Cumhuriyet'in 100. yılında tüm üniversitelerde 2 bin eserlik kitaplık kuruyor

Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu TTK'nın 100'üncü yıla özel projelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamasında Cumhuriyetin 100’üncü yılı için üniversitelerde 2 bin kitaptan oluşan TTK kitaplığı kurulacağını açıkladı. İLK TÜRK TARİH KURUMU YÜZÜNCÜ YIL KİTAPLIĞI ESKİŞEHİR’DE KURULACAK Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen, "100'üncü yıl dolayısıyla TTK olarak, Türkiye'deki tüm üniversitelerin merkez kütüphanelerine kurum yayınlarımızdan oluşan 2 bin kitaptan oluşan Türk Tarih Kurumu Yüzüncü Yıl Kitaplığı kuracağız. Bunun ilkinin açılışını 30 Ekim'de Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitelerinde yapacağız. 2024'ün sonuna kadar tüm üniversitelerimizin kütüphanelerinde kitaplarımızı göndermiş olacağız. 100. yılda gençlerimize, insanımıza ulaşmak üzere kalıcı faaliyetler yapmaya da devam ediyoruz" ifadelerinde bulundu. TÜRK TARİH KURUMU NASIL KURULDU? 23 Nisan 1930’da Türk Ocakları VI. Kurultayımda, Türk Tarih Encümeni (1925’ten önce Tarih-i Osmani Encümeni) yerine Türk Tarihi Tetkik Heyeti adlı bir komisyonun kurulması kararlaştırıldı. Komisyon, 4 Haziran 1930’da çalışmaya başladı. 1931’de Türk Ocağı kapatılınca, bu komisyonun yerine tüzel kişiliği olan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti oluşturuldu. Tüzüğünün 1. maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin himayesinde ve Ankara’da çalışan ilmi bir cemiyet” olan kurumun amacı Türk tarihi ile Türkiye tarihini ve bunlarla ilgili konulan incelemek, elde edilen sonuçları da her türlü yoldan yaymaktı. Kurum Türkiye ve Türk tarihi iie ilgili ana kaynakları saptayacak ve inceleyecek, bu konularda telif ve çeviri bilimsel yapıtlarla dergiler yayımlayacaktı. Yeni buluş ve görüşlerin ortaya konması ve tartışılması için kongreler düzenlemek, kazı ve araştırmalar yoluyla yeni belgeler sağlamak da kurumun çalışma alanı içindeydi. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin adı 3 Ekim 1935’te Türk Tarih Kurumu olarak değiştirildi. Türk Tarih Kurumu ilk tarih kongresini 1932’de topladı. Bunu her beş yılda bir toplanan kongreler izledi; bu kongrelerde çok sayıda özgün bildiriler sunuldu. Kurum 1935’ten sonra yoğun arkeolojik araştırmalar da yürüttü. Gerçekleştirilen 54 ayrı kazıyla Anadolu tarihinin erken dönemlerine ilişkin çok önemli bilgilere ulaşıldı. TTK yayıncılık alanında da 111 dizi oluşturdu. 1983’e değin 400’ü aşkın kitap yayımladı. Kurum ayrıca üç ayda bir Belleten'i, altı ayda bir de Belgeler adlı bilimsel araştırma ve bildiri dergileri çıkardı. Türk Tarih Kurumu Kitaplığı, Ankara’da Milli Kütüphane’den sonra en zengin kütüphane durumuna geldi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.