SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Dışişleri Bakanlığı

QHA - Kırım Haber Ajansı - Dışişleri Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dışişleri Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı: Karadeniz kıyısında meydana gelen olay bölgede ciddi risk oluşturdu Haber

Türkiye Dışişleri Bakanlığı: Karadeniz kıyısında meydana gelen olay bölgede ciddi risk oluşturdu

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, dün Türkiye kıyılarına yakın bir noktada yaptırım listesinde olan Rus gölge filosuna ait iki tankerin patlamasına ilişkin sorulan soruya yanıt verdi. Sözcü Keçeli açıklamasında şu ifadeleri kullandı: Karadeniz’de Gambiya bayraklı “KAIROS” ve “VIRAT” isimli ticari tankerlere yönelik dün (28 Kasım) gerçekleştirilen saldırıları endişeyle karşılıyoruz. Karadeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölgemiz içerisinde meydana gelen bu hadiseler, bölgede seyir, can, mal ve çevre emniyeti bakımından ciddi riskler oluşturmuştur. Savaşın Karadeniz sathına yayılmasının ve daha da tırmanmasının önlenmesi, ayrıca ülkemizin bölgedeki ekonomik çıkar ve faaliyetlerinin olumsuz etkilenmemesi amacıyla ilgili taraflarla temaslarımızı sürdürmekteyiz. RUS “GÖLGE FİLOSU”NA AİT İKİ TANKER TÜRKİYE KIYILARINDA PATLADI Karadeniz’de, yaptırım listesinde olan Rus “gölge filosu”na ait tankerlerden Kairos ve Virat patladı. Kairos Türkiye kıyılarına yakın bir noktada patlarken, 25 mürettebat tahliye edildi. Virat’ın patlama nedeni henüz bilinmiyor. RUS GÖLGE FİLOSU Rusya, kendisine yönelik yaptırımları aşmak adına “gölge filo” adı verilen bir tanker ağı oluşturdu. Bu filo, uluslararası yaptırımları aşarak petrol ihracatını sürdürmeye ve özellikle Çin ile Hindistan’a petrol ulaştırmaya olanak sağlıyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy, Rusya’nın yaptırımlara rağmen yaklaşık bin 500 tankere sahip olduğunu daha önce sosyal medya üzerinden açıklamıştı.

Türkiye'den o ülkenin DMP haritasına sert tepki: Yunanistan'ın meşru kılma çabaları sonuçsuz kalmaya mahkûm Haber

Türkiye'den o ülkenin DMP haritasına sert tepki: Yunanistan'ın meşru kılma çabaları sonuçsuz kalmaya mahkûm

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Avrupa Komisyonunun Deniz Mekansal Planlama (DMP) Platformu'nda güncelenen Türkiye'nin deniz yetki alanlarının ihlâl edildiği Yunan DMP haritasına tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından bugün tepkisini dile getiren Sözcü Keçeli, Türkiye'nin DMP çalışmalarını yakından takip ettiğini belirterek, "Ülkemiz 16 Nisan 2025 tarihinde millî DMP’sini ilan etmiş ve 12 Haziran 2025 tarihinde UNESCO Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu’na bildirmiştir. Avrupa Komisyonu DMP Platformu’nun internet sitesinde yer alan, Ege Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanlarını ihlâl eden Yunan DMP haritasının, 'yetkili Yunanistan makamlarına' atıfla güncellendiği görülmüştür." bilgisini verdi. Yunanistan'ın uluslararası deniz hukukunun temel ilkelerini yok saymaya devam ettiğini vurgulayan Keçeli, "Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de resmen ilan etmediği münhasır ekonomik bölgeyi (MEB) DMP haritasını araçsallaştırarak AB üzerinden kabul ettirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır." yorumunda bulundu. "YUNANİSTAN'IN BU MEŞRU KILMA ÇABALARI ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI TEK TARAFLI ADIMLARDIR" Keçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu "gayrihukuki oldu bitti girişimini" reddettiğinin altını çizdi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığını dış sınırlarına dair hukuki pozisyoununu 18 Mart 2020'de BM'ye bildirdiğini anımsatan Keçeli, "Bu bakımdan, Yunan DMP haritasında görselleştirilen Doğu Akdeniz’deki sözde MEB, Türk kıta sahanlığı içerisinde yer almaktadır. Yunanistan’ın bu MEB tasavvurları ve komşularıyla sınırlandırmadığı kıta sahanlığının dış sınırlarını DMP haritasına dercetmek suretiyle meşru kılma çabaları sonuçsuz kalmaya mahkûm ve uluslararası hukuka aykırı tek taraflı adımlardır." ifadelerini kullandı. AB’nin Deniz Mekansal Planlama Platformu’nda Kayıtlı Yunan Deniz Mekansal Planlama Haritası Hakkında: Türkiye, BM’nin ilgili organlarının tavsiyeleri doğrultusunda yürütülen Deniz Mekansal Planlama (DMP) çalışmalarını yakından takip etmektedir. Bilindiği üzere, ülkemiz 16 Nisan… — Öncü Keçeli | Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü (@SpoxTR_MFA) November 21, 2025

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı: Putin, sızlanmayı bırakmalı Haber

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı: Putin, sızlanmayı bırakmalı

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından geçtiğimiz pazar günü 41 Rus ağır bombardıman uçağını hedef alan başarılı operasyonuna dair yaptığı yorumlara ilişkin bir açıklamada bulundu. Ukrayna'nın Rus ordusuna yaşattığı ağır kaybın sonrasında uzunca süre sessiz kalan Putin, "Örümcek Ağı" adı verilen operasyondan günler sonra yaptığı konuşmada, Kıyiv yönetiminin gayrimeşru olduğunu ileri sürerek terör iftirasında bulundu. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Putin'in sözleri sonrasında ise yaptığı açıklamada, "Rus diktatörün şikâyetlerine cevaben, Rusya'nın bir kez daha sebep ile sonucu, siyah ile beyazı birbirine karıştırdığını vurguluyoruz." ifadelerini kullandı. "UKRAYNA SALDIRGANLIĞA KARŞI KENDİNİ SAVUNAN BİR ÜLKEDİR" BM Genel Kurulunun, 11. acil özel oturumunda kabul ettiği bir dizi kararla Rusya Federasyonu'nu BM Şartı'nın 2(4) maddesini ihlal ederek Ukrayna'ya karşı saldırıda bulunan bir ülke olarak resmen tanıdığı anımsatılan açıklamada ayrıca şu cümlelere yer verildi: Uluslararası hukuk, özellikle de BM Şartı'nın 51. Maddesi, bir BM üyesine yönelik silahlı saldırı durumunda, bu tür durumlarda bireysel veya toplu meşru müdafaa hakkını açıkça öngörmektedir. Bu meşru müdafaa hakkının uygulanmasında herhangi bir bölgesel kısıtlama bulunmamaktadır. Bu da Rusya Federasyonu'ndaki meşru askerî hedeflere yönelik saldırıların, sivillerin Rus füze ve insansız hava aracı teröründen korunması da dâhil olmak üzere, saldırgana karşı savunma için izin verilen bir araç olduğu anlamına gelmektedir. Ukrayna ve Rusya'nın eylemleri arasında bir denklik kurulamayacağını vurgulayan Bakanlık, açıklamasında Rusya'nın herhangi bir tahrik olmadan ve yasa dışı şekilde Ukrayna'ya saldırı gerçekleştirdiğinin altını çizdi. "Ukrayna ise saldırganlığa karşı kendini savunan bir ülkedir. Dolayısıyla Rusya'nın saldırıları tanımı gereği saldırganlık ve terör eylemleri iken Ukrayna'nın saldırıları meşru müdafaa eylemleridir." denilen açıklamada son olarak şu noktalar vurgulandı: Ukrayna'nın uluslararası insancıl hukuka sıkı sıkıya bağlı olduğunu, meşru askeri hedefleri vurduğunu ve sivil kayıplardan kaçındığını belirtmek de önemlidir. Rusya ise tam tersine çoğunlukla sivilleri hedef almakta ve sivil kayıpları azami düzeye çıkarmaya çalışmaktadır. Ukrayna'nın üç ay önce tam ve koşulsuz bir ateşkesi kabul ettiğini hatırlatırız. Bu anlaşma halen geçerliliğini korumaktadır. Aynı zamanda Rusya inatla ateşkesi reddediyor, saldırganlığını ve terörünü sürdürüyor ve barışa yönelik etkili adımlar yerine ültimatom taleplerini öne sürüyor. Bu nedenle Putin, Ukrayna'nın uçaklarına yönelik saldırıları konusunda sızlanmayı bırakmalı ve bunun yerine en azından 30 günlük bir ateşkesi kabul etmeli, gerçekçi olmayan ültimatomlardan vazgeçmeli, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy ile görüşmekten kaçınmayı bırakmalı ve Ukrayna ile iyi niyetli müzakerelere başlamalıdır.

Türk Dışişleri, Kırım Tatar ve Çerkes sürgünlerini andı Haber

Türk Dışişleri, Kırım Tatar ve Çerkes sürgünlerini andı

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın 81. yıl dönümü münasebetiyle yazılı açıklamada bulunarak, sürgün şehitlerini andı. Dışişleri Bakanlığı resmî internet sayfasından yapılan açıklamada Kırım Tatar Sürgünü ile birlikte Çerkes Sürgünü de anılırken, şu ifadelere yer verildi: "Kırım’ın yerli halkı Kırım Tatar Türkleri, 81 yıl önce bugün (18 Mayıs) ana vatanlarından zorla koparılarak insanlık dışı şartlarda sürgün edilmiştir. Sürgün edilenlerin önemli bir kısmı maruz kaldıkları koşullar sonucu yaşamlarını yitirmiştir. Üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen Kırım Tatar halkının gasp edilen hakları iade edilmemiş; Kırım'ın yasa dışı biçimde ilhak edilmesi yaşanan acıları daha da derinleştirmiştir. Türkiye, Kırım Tatar Türklerinin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi, atalarının topraklarında kimliklerini koruyarak güven, esenlik ve refah içinde yaşamaları için geçmişte olduğu gibi bugün de desteğini sürdürmektedir. Çerkes Sürgünü üzüntüyle hatırladığımız bir başka trajedidir. Bundan 161 yıl önce 21 Mayıs'ta Kafkasya halkları çok ağır şartlar altında ana vatanlarını terk etmek zorunda bırakılmış ve çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Kırım Tatar Türklerinin ve kardeş Kafkas halklarının acılarını paylaşıyor; insanlığın hafızasında silinmez izler bırakan bu trajik olaylarda hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyor ve hatıralarını saygıyla yad ediyoruz." 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI 18 Mayıs 1944 günü bir şafak vaktinde, milletler hapishanesi Sovyetler Birliği’nin diktatörü Josef Stalin’in emriyle Kırım Tatar halkı öz vatanlarından koparıldı. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere yarımadadaki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi. Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuldu. O döneme değin gerçekleşen vatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan bölgesinde kaldı. 81 yıldır dinmeyen, azalmayan ve adalet bekleyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı pic.twitter.com/3M7ndq29Vy — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 17, 2025 7 ÜLKE SOYKIRIM OLARAK TANIDI 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya meclisleri, 2022’de Kanada parlamentosunun alt kanadı olan Avam Kamarası, 2024'ün temmuz ayında Polonya Parlamentosunun alt kanadı olan Sejm, 2024'ün ekim ayında Estonya Parlamentosu (Riigikogu) ve 2024'ün aralık ayında Çekya Parlamentosunun üst kanadı olan Senato, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı.

Gürcistan'dan Rusya'nın Abhazya'daki yasa dışı faaliyetlerine sert tepki! Haber

Gürcistan'dan Rusya'nın Abhazya'daki yasa dışı faaliyetlerine sert tepki!

Gürcistan Dışişleri Bakanlığı, işgalci Rusya'nın Sohum Havalimanı'nı yasa dışı olarak işletmesi ve işgal altındaki Abhazya kentine yönelik hava trafiğini yeniden başlatması konusundaki endişelerini içeren 1 Mayıs 2025 tarihli yazılı bir açıklama yayımladı.  RUSYA ULUSLARARASI SİVİL HAVACILIK ÖRGÜTÜ SÖZLEŞMESİNİ İHLAL EDİYOR Rusya'ya ait bir uçağın yasa dışı olarak Abhazya'ya gitmesinden derin bir endişe duyduğunu belirten Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "1 Mayıs 2025 tarihinde Rus hava yoluna ait bir uçağın işgal altındaki Abhazya bölgesine yasa dışı bir şekilde uçuş gerçekleştirmesi ve işgal rejimiyle imzalanan sözde Sohum Havalimanı'nın Rusya'ya devredilmesi ve işletilmesine ilişkin anlaşma, Gürcistan'ın egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün, işgal altındaki topraklara ilişkin Gürcistan yasalarının, BM Şartı ve Gürcistan ile Rusya Federasyonu'nun da üyesi olduğu Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) Sözleşmesi de dahil olmak üzere uluslararası hukukun temel ilke ve normlarının ağır bir ihlalidir.  1 Mayıs'ta demir yolu ulaşımının başlaması ve 2015 yılında Rusya tarafından işgal edilen Abhazya'daki durum da endişe vericidir.   Dışişleri Bakanlığı, Rusya'nın Gürcistan'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal etmeyi amaçlayan eylemlerinin doğru şekilde değerlendirilmesi ve uygun şekilde yanıt verilmesi için ilgili uluslararası mekanizmaları harekete geçirmeye devam ediyor ve uluslararası topluma çağrıda bulunuyor.   Gürcistan Dışişleri Bakanlığı, Rusya Federasyonu'nu, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü Sözleşmesi ve Avrupa Birliği'nin arabuluculuğunda 12 Ağustos 2008 tarihli ateşkes anlaşması kapsamındakiler de dahil olmak üzere uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırmaktadır."

KKTC Dışişlerinden EOKA etkinlikleri hakkında net açıklama! Haber

KKTC Dışişlerinden EOKA etkinlikleri hakkında net açıklama!

Kıbrıs’ı bir Helen adası yapabilmek amacıyla Rum-Yunan liderliğinin organize ettiği EOKA terör örgütünün 1 Nisan 1955 tarihinde silahlı eylemlere başlamasının üzerinden 70 yıl geçti. Kıbrıs'ta yaşanan onlarca farklı terör eylemini organize eden EOKA'nın kuruluşu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlandı. Skandal kutlama sonrasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, resmî internet sayfası aracılığıyla bir açıklama yaptı. Bakanlık tarafından gerçekleştirilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Kıbrıs Türk halkına soykırım uygulamak ve Kıbrıs Adası'nı Yunanistan’a bağlamak hedefiyle 1 Nisan 1955 tarihinde kurulmuş olan ve Kıbrıs tarihine adını kanlı harflerle yazdırmış olan EOKA terör örgütünün kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafından yayınlanan mesajlar ve yapılan kutlamalar, Rum/Yunan zihniyetinin Kıbrıs politikasında geçmişten bugüne herhangi bir değişiklik olmadığını gözler önüne sermektedir. Yunanistan’da EOKA yıl dönümü vesilesiyle okullarda etkinlikler düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Artan dozdaki bu mesajların akabinde, Yunanistan’ın bir AB milletvekili göstericilerin 'Kıbrıs Yunandır' şeklindeki sloganlarının doğru olduğunu çünkü 'Kıbrıs’ın Yunan' olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Geçmişten bu yana kendini Kıbrıs Adası'nın tek sahibi olarak gören ve Kıbrıs Türk halkını eşit sahibi olduğu bu topraklarda 'azınlık bir toplum' olarak kabul eden Rum/Yunan ikilisinin bir anlaşmaya varmak istemediği, tek emelinin Kıbrıs Türklerini bezdirme politikalarıyla sindirerek, 'azınlık' haklarını kabul ettirmek olduğu gayet açıktır. Sözde bir anlaşmaya varma söylemlerinde hiçbir samimiyet bulunmayan Kıbrıs Rum liderliğinin halkını aklı selim ile davranmaya davet edeceği yerde Türk düşmanlığını körüklemesi, gencecik beyinleri düşmanlık tohumları ile zehirleme çabası ve eğitim sistemini bu kirli siyasete alet etmesi geriye dönülemez tahribatlar yaratmakta ve Ada'daki iki halk arasındaki derin güven boşluğunu perçinlemektedir. Kıbrıs Adası'ndaki hakimiyetçi zihniyetini genç nesillere aşılamaya çalışan Kıbrıs Rum liderliğini bu yanlıştan dönmeye ve adadaki mevcut gerçekleri halkına kabullendirmeye davet ediyoruz. Kıbrıs Adası'nın tek gerçeği yan yana yaşamakta olan iki ayrı devlet ve iki ayrı halk gerçeğidir. Barış içinde sürdürülebilir bir gelecek bu halkların ve devletlerinin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statülerinin kabulü ile mümkündür."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.