SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Doğu Türkistan

QHA - Kırım Haber Ajansı - Doğu Türkistan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğu Türkistan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırım Akademi Konferansları’nda Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri masaya yatırıldı Haber

Kırım Akademi Konferansları’nda Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri masaya yatırıldı

Eskişehir Kırım Derneği tarafından düzenlenen Kırım Akademi Konferansları Serisi’nin 32’nci programı, “Esaret Altında Gökbayraklar: Doğu Türkistan” başlığıyla Büyükşehir Sanat Merkezi Ergin Orbey Sahnesi’nde 22 Kasım 2025 tarihinde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programda, Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlalleri, bölgenin tarihsel arka planı ve güncel gelişmeler akademik bir çerçevede ele alındı. Konferansa alanında uzman akademisyenler ve araştırmacılar konuşmacı olarak katıldı. Programın moderatörlüğünü Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Cezmi Karasu tarafından üstlendi. Karasu, oturumu başarılı bir şekilde yönetirken tartışmayı derinleştiren katkılarıyla dikkat çekti. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkin Emet, Doğu Türkistan’ın tarihsel sürecine ilişkin kapsamlı bir analiz sunarak bölgenin kimlik mücadelesine ışık tuttu. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nimetcan Mehmet Orhun, güncel durum ve insan hakları ihlallerine dair bilimsel değerlendirmelerini paylaşırken, bölgedeki toplama kampları, kültürel asimilasyon ve kimlik baskılarına dikkat çekti. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yusuf Ulusoy ise Doğu Türkistan meselesinin uluslararası boyutunu ele alarak, küresel güç dengeleri ve uluslararası kurumların tutumuna dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Konferans sonunda konuşmacılara, Doğu Türkistan davasına sundukları katkılar dolayısıyla teşekkür hediyeleri takdim edildi. Eskişehir Kırım Derneği, programa katılım sağlayan tüm misafirlere ve Doğu Türkistan davasına gönül veren herkese teşekkür ederek, bu tür akademik etkinliklerin kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.

Uygur Türkü yazar Ziya Samedi vefatının 25. yılında rahmetle anılıyor Haber

Uygur Türkü yazar Ziya Samedi vefatının 25. yılında rahmetle anılıyor

Ziya Samedi, 15 Nisan 1914’te Kazakistan’ın Almatı bölgesindeki Yarkand şehrinde dünyaya geldi. 1944 yılında Doğu Türkistan ordusuna katıldı ve albaylığa kadar yükseldi. Özgürlük yanlısı duruşu ve eserlerinde Uygur Türklerinin çektiği acıları dile getirmesi nedeniyle Çin yönetiminin hedefi oldu. Çin devleti tarafından milliyetçi fikirleri sebebiyle tutuklanan Samedi, 7 yıl hapis yattı. Sürekli gözetim altında tutuldu ve baskılara maruz kaldı. Eğitimini tamamladıktan sonra işkencelerden ve yıldırmalardan kurtulmak için Doğu Türkistan’dan Kazakistan’a kaçmak zorunda kaldı. Samedi, Çin'ib altında ezilen Uygur Türklerinin dramını anlattığı “Kanlı Dağ” romanıyla büyük ün kazandı. Ayrıca Uygurların ünlü epik şiiri “Garip ve Senem” kaleme aldı. Bu eserler, Uygur edebiyatında bir dönüm noktası olarak kabul edildi. Kazakistan’da edebiyata yaptığı hizmetlerden ötürü önemli ödüllere layık görüldü. Ancak eserleri, diğer Türk dünyası yazarlarının aksine yalnızca Kazakistan’da geniş ilgi bulabildi. Samedi, tiyatro ve müzik alanında da üretken bir sanatçıydı. “Boynu Kesik” adlı müzikali ve senaryolaştırdığı üç romanı (İli Nehri Boyunca, Kanlı Dağ, Garip ve Senem) onun çok yönlü sanatçı kimliğini ortaya koydu. Ziya Samedi, 20 Kasım 2000’de hayata gözlerini yumdu. Arkasında, Uygur halkının özgürlük mücadelesini ve yaşadığı zulmü edebiyat aracılığıyla dünyaya duyuran güçlü bir miras bıraktı.

Taha Kılınç İZÜ'de Doğu Türkistan'ı anlattı: "Kaşgar'da son bayram namazı 2016'da kılınmış" Haber

Taha Kılınç İZÜ'de Doğu Türkistan'ı anlattı: "Kaşgar'da son bayram namazı 2016'da kılınmış"

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) düzenlenen “Rotamız Doğu Türkistan” başlıklı programa, ekim ayında yaptığı ziyaretinin ardından Doğu Türkistan'daki gerçekleri, "Kayıp Coğrafyanın İzinde: Doğu Türkistan Seyahatnamesi" adlı kitapla kaleme alan gazeteci ve yazar Taha Kılınç konuk oldu. Kılınç, Çin zulmü ve baskısı altındaki Doğu Türkistan'a yaptığı ziyarete dair gözlemlerini aktardı. "DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ DÜNYANIN YETERİNCE İLGİ GÖSTERMEDİĞİ BİR KONU" Açış konuşmasını yapan İZÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Doğu Türkistan’ın İslam coğrafyasının kanayan yaralarından biri olduğunu söyledi. Acar, “Doğu Türkistan meselesi, dünyanın yeterince ilgi göstermediği bir konu. 20 milyon dindaşımız, soydaşımız büyük bir zulüm altında. Seslerini duyurmak, sıkıntılarını hafifletmek amacıyla mümkün olan her yola başvurmak mühim.” dedi. "ÇİNLİ GÖREVLİLER DENETLEME AMACIYLA UYGUR AİLELERİN EVLERİNDE KALIYOR" Taha Kılınç ise yıllardır İslam coğrafyası üzerine çalışmasına rağmen Çin’in uyguladığı vize ve giriş kısıtlamaları nedeniyle bölgeye gidemediğini ifade etti. Geçen yıl gri ve yeşil pasaporta vize uygulanmadığını öğrenince seyahat hazırlıklarına başladığını belirten Kılınç, 8 günde 15 şehri gezerek gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaşadıklarını şöyle aktardı: Her adımda durdurulduk. En sık karşılaştığımız sorular ‘Kimsiniz?’, ‘Buraları nereden biliyorsunuz?’, ‘Burada tanıdığınız kimse var mı?’ gibi sorulardı. Bunlar İsrail’in Filistin’e gidenlere sorduğu soruların neredeyse aynısı. Kılınç, bölgede güvenlik tedbirlerinin olağanüstü boyutlara ulaştığını, “10-15 metre aralıklarla dikilen direklerde her yönü gören ve ses kaydı alan 5-6 kamera var. Çinli görevliler denetlemek amacıyla tespit ettikleri ailelerin evlerine gidip 10-15 gün kalıyor. Gerekli görülenler toplama kamplarına götürülüp ‘eğitiliyor’." ifadeleriyle vurguladı. "BELLİ BİR UZUNLUĞUN ÜZERİNE İP ALMAK YASAK!" Sokakların sessizliğine, halkın tedirginliğine ve yabancıların bölgeye girişine yönelik ciddi engellere dikkat çeken Kılınç, Doğu Türkistan'ın 15 yıldır dünyadan izole edildiğini söyledi. Seyahati boyunca tek bir tesettürlü kadın görmediğini ifade eden Kılınç, Çin’in din ve kültürden uzaklaştırmayı hedefleyen bir sosyal mühendislik yürüttüğünü belirterek uygulanan yasaklara şu örnekleri verdi: Çadır, dürbün, teleskop, belli bir uzunluğun üzerinde ip almaları yasak. Bir Uygur Türkü evinden üç günden fazla uzak kalamıyor. Camiler kapalı, ezan okunmuyor. 18 yaşın altındakilerin camiye girmesi yasak. Ama biz uygulamada 60 yaşın altında hiç kimsenin girebildiğine şahit olmadık. Kaşgar’da en son bayram namazı 2016 yılında kılınmış. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA HÜKÛMETLERİ HAREKETE GEÇİRME ÇAĞRISI Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği programda, Çin’in elinde bulundurduğu ekonomik güçle çözüm yollarını tıkadığını söyleyen Kılınç, sivil toplum kuruluşlarının hükûmetleri harekete geçmeye zorlaması gerektiğini söyledi. Kılınç, söyleşinin ardından TDV Kitap Kahve’de okuyucuları için kitaplarını imzaladı.

Doğu Türkistan Millî Günü başkentte yankı buldu: Anma toplantısı ve çalıştay düzenlendi Haber

Doğu Türkistan Millî Günü başkentte yankı buldu: Anma toplantısı ve çalıştay düzenlendi

Uygur Akademisi Vakfı ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı, 12 Kasım 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve 12 Kasım 1944 Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin yıl dönümünde, "Doğu Türkistan Cumhuriyetlerini Anma Toplantısı" ile "Doğu Türkistan Çalıştayı-4" tertip etti. Çok sayıda politikacı, gazeteci, yazar ve STK (sivil toplum kuruluşu) temsilcisinin katıldığı program; başta Doğu Türkistan olmak üzere, Türkiye ve Türk dünyasında vatanı uğruna can vermiş şehitler için saygı duruşu, ardından İstiklâl Marşı ile Doğu Türkistan millî marşının okunmasıyla başladı. TÜRKİYE'DEKİ SİYASÎ PARTİLERDEN DOĞU TÜRKİSTAN'A TAM DESTEK Uygur Akademisi Vakfı Başkanı Abdülhamit Karahan ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı Başkanı Dr. Abdülkerim Buğra açılış konuşması yaptı. Açılış konuşmalarında, Doğu Türkistan Millî Günü'nün Türkiye'deki siyasî parti temsilcilerinin katılımıyla anılmasının Uygurlar açısından büyük bir önem taşıdığı vurgulandı. Türkiye'deki iktidar partisi ile muhalif partilerin Doğu Türkistan meselesinin Türkiye'nin millî meselesi olarak görmelerinin, Çin'in asimilasyon ve soykırım politikasına karşı cesur duruş sergilemelerinin ve Uygur Türklerinin haklı bağımsızlık mücadelesine destek vermelerinin önemine değinildi. MEDENİ VE ASİL BİR TÜRK KAVMİ: UYGURLAR Açılış konuşmalarının ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Bursa Milletvekili Osman Mesten, Türkiye'nin gücü yettiğince Uygur kardeşlerini desteklediğini, Uygurların medeni ve asil Türk kavmi olduğunu ifade etti. Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) Özbekistan Dostluk Grubu Başkanlığı görevini yürüttüğünü belirten Mesten, Özbek ve Uygur Türklerinin kültürünü çok sevdiğini sözlerine ekledi. Mesten, Uygurların yaşadığı zorlukların hafifletilmesi için kendisinin ve partisinin tıpkı diğer zulüm altındaki Türk topluluklarına olduğu gibi yardımcı olmaya çalıştığını söyledi. MİLLÎ KİMLİĞİN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ TBMM Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Doç. Dr. Selçuk Özdağ, kendisinin ve partisinin Uygurların haklı mücadelesini desteklediğini, bu bağlamda mecliste çok kez konuşma gerçekleştirdiğini kaydetti. Dünya Uygur Kurultayı gibi teşkilatlarda Çin'e karşı yürütülen çalışmalara aktif olarak katıldığını ifade eden Özdağ, Uygurların Çin zulmüne karşı direniş göstermelerindeki en önemli rolün millî kimliği korumak olduğunun altını çizdi. TÜRKİYE UYGURLARIN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEK AK Parti Genel Merkezi Türk Devletleri ile İlişkiler Başkan Yardımcısı Dr. Reşide Yüksel ise Türk devletleri ile ilişkileri güçlendirmek adına hükûmetin özel bir başkanlık kurduğunu anımsatarak başladığı konuşmasında, Türk dünyasındaki mazlum soydaşlara, özellikle Uygurlara özel bir ilgi gösterildiğini, Türkiye'nin Uygur Türklerinin yanında olmaya devam edeceğini dile getirdi. Konuşmalar İYİ Parti eski Milletvekili Fahrettin Yokuş, Zafer Partisi Türk Dünyasından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eser Türkistanlı, Saka ve Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Avşar ile devam etti. Konuşmacılar, Doğu Türkistan Millî Günü'nü anarak, Doğu Türkistan'ın yakın zamanda Çin zulmünden kurtarılmasını temenni etti. Türkiye'nin Uygurlar için bir umut kaynağı olduğu vurgulanan konuşmalarda, Uygurların umutsuzluğa kapılmaması gerektiği, Doğu Türkistan'ın bir gün mutlaka özgürlüğüne kavuşacağı belirtildi. Programın devamında Dünya Uygur Kurultayı Sözcüsü Prof. Dr. Erkin Emet, Doğu Türkistan Cumhuriyetleri'nin kuruluş süreçlerini, Çin’e karşı yürütülen savaşlarda millî ordunun kazandığı zaferler ve bu cumhuriyetlerin yıkılış nedenleri üzerine bir rapor sundu. 12 Kasım'ın Uygurların yeniden ayağa kalkarak, Çin işgalinden kurtulmaları ve bağımsız Doğu Türkistan devletini yeniden kurmaları için ilham kaynağı olduğunu aktaran Emet, Çin'in yakın gelecekte parçalanacağına, Uygurların kendi bağımsız devletlerinde özgür bir şekilde yaşayacaklarına inandığını vurguladı. Uygur Akademisi Vakfı Başkanı Abdülhamit Karahan, Uygurların tarihini, Doğu Türkistan’ın coğrafi, demografik ve ekonomik özelliklerini tanıtan, Çin’in Uygurlara karşı yürüttüğü asimilasyon ve soykırım politikalarını belgeleyen bir raporu katılımcılarla paylaştı. Uygurların yerleşik ilk Türkler olduğu, en erken medeniyet inşa eden Türk topluluğu olduğu belirtilen raporda Doğu Türkistan'ın coğrafî, tarihî, kültürel, yeraltı ve yerüstü zenginliklerine dikkat çekildi. Karahan, Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesini kendi millî meselelerinden biri olarak görmesinin hem Türkiye’nin Çin karşısında güçlenmesine hem de Uygurların özgürlüğe daha çabuk ulaşmasına katkı sağlayacağını tarihî örneklerle aktardı. Toplantı, soru cevap ve tartışmalarla devam ederken, Doğu Türkistan'a yönelik bağımsızlık temennileri ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

12 Kasım Doğu Türkistan Millî Günü Haber

12 Kasım Doğu Türkistan Millî Günü

Bugün Doğu Türkistan'da 1933 ve 1944 yıllarında kurulan iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü. Diasporadaki Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım'ı unutturmamak için milli gün olarak kutluyor. Bilindiği üzere, Çin'in baskıcı ve soykırıma varan politikalarından dolayı günümüzde Doğu Türkistan halkı bir varoluş mücadelesi veriyor. DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ GÜNÜ Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir devlet ilan etmişti. Bu nedenle, iki cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü “Doğu Türkistan Milli Günü” olarak kutlanıyor. Dönemin Mançu rejimine karşı zafer elde eden Doğu Türkistan Türkleri, 12 Kasım 1933 ve 1944’te iki kez bağımsız bir Türk-İslam devleti ilan etmişti. İlanından sonra sadece dört ay ayakta kalabilen Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti 1933 ile ilanından sonra beş yıl hüküm süren Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin (1944) kuruluşlarının yıl dönümü olan 12 Kasım; Doğu Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesinin hatırlanmasında ve Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri ile diğer Türk toplulukları için büyük bir önem taşıyor. BİRİNCİ DOĞU TÜRKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ Bağımsızlık ateşini yakan Doğu Türkistanlılar, 12 Kasım 1933’te Birinci Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurdu. Hoca Niyaz’ın Cumhurbaşkanı ve Sabit Damollam’ın Başbakan olduğu bu Cumhuriyet, Çinli Müslümanların (Tunganlar) diğer Çinliler ile anlaşması ve Rusların da bu düşman kuvvetlere destek vermesi sonucunda büyük katliamlara maruz kalarak yıkıldı. YIKILIŞA GÖTÜREN ÇİN'DE KOMÜNİST VE SOVYET MANEVRALARI Doğu Türkistan’da dört yıllık milli ayaklanma, Çin içerisindeki komünistlerin ve Sovyetlerin Doğu Türkistan’da manevra alanı bulmasına neden oldu. Milliyetçi Çin hükumetinin bölgedeki isyanlardan sonra nüfuzunu Komünist Çinli komutanlara bırakması, Türkistanlılar için işleri daha karmaşık hale getirdi. Niyaz Hoca sonrası askeri birliklere komutan olan Abdu Niyaz, 1937’de Kaşgar’ı aldı. Çinlilere ve Ruslara karşı savaşabilmek için Tungan komutanlarla işbirliği girişiminde bulundu. Bunun üzerine, bölge geneline yayılan isyanı bastırmak için komünist Çinli vali Sovyetlerden yardım istedi. Sovyetlerin askeri takviyesinden sonra 1938 sonlarında ayaklanmalar bastırıldı. OSMAN BATUR DİRENİŞİ VE İKİNCİ CUMHURİYET 1940 yılına gelindiğinde Altay, Gulca ve Urumçi'de isyanlar çıkmış, Altay bölgesinde başarılar elde edilmiştir. Vali isyancıların isteklerini, özellikle Rusların bölgeyi terk etmesini anlaşmayla kabul ettiyse de bir yıl sonra bozdu. Osman İslam (Batur) bunun üzerine, Altay’da görev yapan bütün Rusları kurşunu dizdirdi. Osman Batur, 1944’e gelindiğinde hala bölgesine hakimdi. Bu sırada Doğu Türkistan, Çin’deki komünist ihtilalcilerin, milliyetçi Çin hükumetine karşı rahat zemin bulduğu bir alan haline geldi. Bundan yararlanan Uygur aydınları ve siyasileri, ayaklanmalara başladı. Nihayetinde Gulca’da Ali Han Töre, 12 Kasım 1944’te İkinci Doğu Türkistan Cumhuriyetini kurarak Cumhurbaşkanı oldu. YIKILIŞ VE ÇİN İŞGALİ Uygur siyasetçiler, Milliyetçi Çin’e karşı Sovyetler ile yakınlaşmışlardı. Komünizm, Çin’de zafer elde ettikten sonra, Komünist Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olsalar da bu yeni yönetimi tanımadılar. Alma Ata’ya davet edilen Ahmetcan Kasimi, İshak Beğ, Abdülkerim Abbas ve Delil Han uçakları düşürülerek öldürüldüler. Cumhuriyetin en parlak önderlerinden Canım Han Hacı, Urumçi'de idam edildi. 1949’da Cumhuriyet tamamen Çin tarafından ortadan kaldırıldı. Osman Batur, son mücadeleleri sırasında Şubat 1951’de esir düştü. Nisan ayında Urumçi'de asılarak idam edildi. 1946’dan itibaren devlet başkanı Ahmetcan Kasimi oldu. Daha sonrasında Türkiye’ye iltica eden İsa Yusuf Alptekin ise bu hükumetin Genel Sekreterliği görevini yürüttü.

CNN Türk Ürümçi'yi gezdi: Propaganda mı, gerçekler mi kayda alındı? Haber

CNN Türk Ürümçi'yi gezdi: Propaganda mı, gerçekler mi kayda alındı?

Gazeteci, Yazar Taha Kılınç'ın Doğu Türkistan ziyareti sonrasında kaleme aldığı "Kayıp Coğrafyanın İzinde: Doğu Türkistan Seyahatnamesi" isimli kitabın çıkmasına engel olmaya çalışan Çin'in Ankara Büyükelçiliği soykırım ve asimilasyon politikalarını örtbas etmek amacıyla Çin'in Doğu Türkistan'ı işgalinin 70. yıl dönümünde Ürümçi turu düzenledi. TANRI DAĞLARINDA NİHAL ATSIZ CNN Türk Muhabiri Büşra Arslantaş ve Kameraman Caner Emre Kınacı, Çin'in daveti üzerine Doğu Türkistan'ın Ürümçi kentine ziyarette bulundu. İlk olarak Tanrı Dağları'nın eteklerini gezen Arslantaş, Nihal Atsız'ın "Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar? Ruhlarımız buluşur elbet Tanrıdağı'nda" mısralarına yer vererek Türk'ün yüzyıllardan beri var olduğu medeniyet beşiğine işaret etti. Arslantaş, "Bu dağlar Türk'ün yalnızca yurdu değil, kimliğinin, kültürünün ve devlet fikrinin doğduğu kadim merkez. Orhun'dan Altay'a uzanan Türk cihan tasavvurunun stratejik kalbi." ifadelerini kullandı. CNN TÜRK EKİBİ KAMERALARLA TAKİP EDİLDİ Ürümçi turunu tüm detaylarıyla ele alan Arslantaş, kendilerini gezdiren Çinli yetkililerin sorulan sorulara net bir yanıt vermediğini, ziyaret sırasında her an 3 kamera ile takip edildiklerini kaydetti. Kurgulanan tiyatro sahnesinde gezen CNN Türk ekibi bir camiye girdiklerini, boş gördüklerini ve bunu sorguladıklarını vurguladı. Arslantaş, Çinli yetkilinin sorulara kaçamak cevaplar verdiğini belirterek, "Kadınlar ve çocuklar nerede dediğimde 'Pek bilgim yok, genelde evdeler' yanıtını verdiler." dedi. Haberde Doğu Türkistan'dan "Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi" olarak bahsediliyor olsa da kayda alınan görüntülerde baskının birebir kanıtı ele alındı. Kent genelindeki kameraların camiyi dahil kayda aldığı gözlemlendi. SÖZDE ONLARCA İMAM YETİŞTİRİLİYOR ANCAK CAMİLER BOŞ İslam Enstitüsünde imamların yetiştirildiğine dair iddiaların haberde yer almasını isteyen Çinli yetkililer sahte olduğu düşünülen bir sınıfta öğrencilere ders anlattıklarını belirtirken, aynı zamanda "Namaz kılmayan Müslüman değildir" ifadesini aşırıcılık olarak nitelendirdiklerini itiraf etti. Öte yandan Çinli yetkili, öğrencilerin sakal bırakmalarının yasak olduğunu sakalsız halin daha modern görüneceğini savundu. Ardından Hoten'de akşam pazarına uğradıklarını kaydeden CNN Türk ekibi, pazardaki tüm bıçak ve satır gibi kesici aletlerin tezgaha bağlı olduğunu gözden kaçırmadı. Arslantaş, yetkililerin güvenlik gerekçesiyle bıçakları bağladıklarını söylediklerini aktardı. Arslantaş, Uygur Türkleriyle yaşam koşullarına dair soru sorma girişimlerinin olduğunu ancak karşı tarafın yalnızca tebessümle karşılık verdiğini de belirtti. Ayrıca kayda alınan görüntülere göre pazarda Uygur kıyafetlerini tanıtan kadının Çinli olduğu da dikkatlerden kaçmadı. Pazardan sonra medya kuruluşuna giden CNN Türk ekibi, personelin "çok mutlu" ve "rahat çalıştıklarını" söylediklerini kaydetti. Tur kapsamında ekibin yanından ayrılmayan Çinli yetkili, "Amacımız, hükûmetimizin ve partimizin (Çin Komünist Partisi) sesini duyurabilmek." dedi. ÇİN'İN BAKIŞ AÇISIYLA... Gittikleri üniversitede hiçbir öğrenciyle temasa geçemediklerinin altını çizen Arslantaş, "Çin'in bakış açısıyla" vurgusu yaparak tarihçeyi dinlerken kameraların kendilerini yine takip ettiklerini belirtti. Haber, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya ve Gazeteci, Yazar Taha Kılınç'ın analizleriyle pekiştirilerek, Uygur Türklerinin büyük bir Çin baskısı ve zulmüyle karşı karşıya kaldıkları bir kez daha teyit edildi. "BM RAPORLARI ÇİN'İN İNSANLIK SUÇU İŞLEDİĞİNİ SÖYLÜYOR" Doç. Dr. Kaya, haber için yaptığı değerlendirmede, "BM İnsan Hakları Konseyinin son raporuna baktığımızda Uygur Türklerinin zorla asimilasyona maruz kaldığını, yeniden eğitim kampı adı altında toplu gözaltına alındığını ve toplu işkencelerin yapıldığını görüyoruz. Raporlar, Çin'in bu politikalarını insanlığa karşı suç olarak değerlendiriyor. Bu bulgular uluslararası hukuk açısından son derece önemli. Çünkü Uygurların durumu Çin'İn bir iç meselesi değil, küresel insan hakları gündeminin çok önemli bir parçası. Çin bu politikalar kapsamında aşırıcılık suçunu öne sürüyor fakat bağımsız gözlemciler güvenlik tedbiri ile sistematik kültürel asimilasyonun birbirinden ayrılması gerektiğini ifade ediyor." dedi. Müze gezilerinde Çinli yetkililerin 2016 yılı itibarıyla "aşırıcılıkla mücadele" sayesinde "Xinjiang halkının refah içinde yaşadığını" iddia etti. Bu tarih Çin'in toplama kamplarını inşa ettiği döneme denk geliyor. 3 Kasım 2025 tarihli haber Kaya'nın, "Eğer Uygur Türklerinin sesi kısılırsa tüm insanlığın vicdanı da susmuş olur." sözleriyle sona erdi. İlgili haberin Türkiye kamuoyunda Çin sempatizanı medya kuruluşlarının yıllarca gündeme getirdiği iddiaları çürütmesiyle birlikte gerçekleri dünya gündemine taşıdığı belirtildi.

Çinli askerden şoke eden Doğu Türkistan itirafı! Haber

Çinli askerden şoke eden Doğu Türkistan itirafı!

Doğu Türkistan'da Türk ve Müslüman Uygur nüfusunu yok etmeyi amaçlayan Çin'in asimilasyon ve soykırım politikaları bir kez daha gün yüzüne çıktı. Çinli asker Wu Jing sosyal medya hesabından dünya kamuoyunu şoke eden bir itirafta bulundu. Wu'nun tanıklık ettiği kan donduran olay ile Şi Cinping liderliğindeki Çin'in Doğu Türkistan toprakları üzerindeki zulüm bir kez daha gözler önüne serildi. KIYAFETLER TAKAS EDİLDİ: ÇİN, KATLİAMI KENDİ LEHİNE ÇEVİRDİ Wu, 9 Ekim 2025 tarihli X (Twitter) gönderisinde ters köşe yaparak Uygur Türklerini katlettiklerini ve basına yansıyan haberleri kendi lehlerine nasıl çevirdiklerini anlattı. Wu, 2008 yılında Uygur tutsakların hapisten çıkarılarak üzerlerine Çinli askerlerin üniformasını giydirdiklerini ve sonra serbest bıraktıklarını söyledi. Ne yaptıkları hususunda bölük komutanına soru sorduklarını ancak bir cevap alamadıklarını kaydeden Wu, tutsakların kıyafetlerini giymelerinin emredildiğini aktardı. Wu sözlerine şöyle devam etti: "Şaşırmıştım. Bölük komutanına tekrar ne olduğunu sordum. Bize sormamamızı söyledi. Tutukluların kıyafetlerini değiştirdikten sonra bölük komutanı bize yerliler gibi giyinmemizi söyledi; Müslüman cübbesi ve başörtüsü. Daha sonra bizi üniformalı tutuklulardan ayırdı ve görevimizi yerine getireceğimizi söyledi. Görev yerine vardığımızda bagajdan ekipmanlarımızı almamızı söyledi. Toplamda sekiz sırt çantası vardı, sekiz kişiydik ve içleri molotof kokteylleriyle doluydu. Sonra bize operasyon talimatlarını verdi." Ardından dört kaçağın askerî üniforma giymiş bir şekilde kaçtıkları yönünde bir ihbar aldıklarını dile getiren Wu, görevlerinin dört kişiyi öldürmek olduğunu sözlerine ekledi. Wu, "Onları gördüğümde tanıdık göründüklerini anladım. Hapishaneden kurtardığımız dört kişi olduklarını düşündüm. Daha sonra onları molotof kokteylleriyle ateşe verdik ve öldüklerinden emin olduk. O zamanlar şaşkına dönmüştüm, bunun neden olduğunu merak ediyordum. Bunun sahnelenmiş bir gösteri olduğunu düşünmüştüm." ifadelerini kullandı. TERÖRİSTLER ÇİNLİ ASKERLERİN TA KENDİSİYDİ Çinli, ertesi gün çıkan haberlerde sekiz Uygurun dört askeri öldürdüğüne dair çıkan haberlerle şaşkına döndüğünü belirtti. Ayrıca sekiz "teröristin" yakındaki bir köyle bağlantısı olduğu yönünde ısrar üzerine o köyün boşaltılmasının emredildiğini aktaran Wu, köyde çocuklardan yaşlılara herkesin tutuklandığını söyledi. Wu, "Köy neredeyse haritadan silinmişti." dedi. Daha sonra görevinden emekli olduğunu söyleyen Wu, köyü tekrar ziyaret ettiğinde evlerin dahi yıkıldığını gördüğünü ifade etti. Ordudan ayrılma kararını etkileyen bir diğer olayın ise 2008 Pekin Olimpiyatları gerekçesiyle otlatmanın yasak olduğu, koyunları elinden alınan Uygurların Çinli askerler tarafından taş ve tuğla ile hedef alındığı olay olduğunu belirtti. BU OLAYDAN SONRA EMEKLİYE AYRILDI 2012 yılı itibarıyla emekliye ayrılan Wu, "Bu olay beni derinden sarstı. Bu olaydan sonra kararlılıkla emekli olmaya karar verdim. Bu konuda söyleyeceklerim bu kadar. Komünist Parti gerçekten kötü." diyerek kendisinin de iştirak ettiği olayı ifşa etti. Wu, şu anda New York'ta ikâmet ediyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.