Ludmıla Korotkıh: Kırım Tatar millî davasını ulusal ve uluslararası sahneye taşımaya devam edeceğiz
Kırım Tatar Kaynak Merkezi avukatlarından Ludmıla Korotkıh (Liudmyla Korotkykh), Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajda, Kırım Tatarlarının kültürel kimliğini ve haklarını koruma mücadelesini anlattı. Korotkıh, işgal altındaki Kırım’da yaşanan baskılara ve ailelerin parçalanmasına dikkat çekerek, Kırım Tatar millî davasının uluslararası sahnede kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı.
AVRUPA KONSEYİ, BİR HALKA ÖZEL OLARAK İLK RAPORUNU KIRIM TATARLARI İÇİN ÇIKARDI
Birleşmiş Milletler (BM), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşlarla da çalışan Ludmıla Korotkıh, Kırım Tatar halkının millî davasının dünyada uzun zamandır tanındığını ve 90’lı yılların sonuyla 2000’li yılların başından itibaren Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) temsilcilerinin, BM Yerli Halklar Hakları Bildirgesi’nin kabul edilmesinde emeği geçtiğini söyledi. “KTMM üyeleri sayesinde, dünyadaki yerli halkların temsilcileri arasında tanınıyoruz.” diye konuşan Korotkıh, eski Avrupa Konseyi İnsan Hakları Yüksek Komiseri Dunya Miyatoviç’in (Dunja Mijatović) Kırım Tatarlarına özel bir analiz raporu yayımlamasının ise, tarihte bir halka özel olarak çıkarılan ilk rapor olarak önemine dikkat çekti.
“TARİH TEKERRÜR EDİYOR”
Kırım Tatar Kaynak Merkezi olarak 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nün soykırım olarak tanınması adına da çalıştıklarını ve şu ana kadar dokuz ülkenin bu soykırımı tanıdığını belirten Korotkıh, Rusya’nın Kırım’ı 2014 yılında işgal etmesinin, Kırım Tatarlarına yönelik soykırım politikasının bir devamı olduğunu dile getirdi. “Rusya’nın işlediği bu savaş suçu, bütün uluslararası camia tarafından kınanmalıdır. Bugün de tarih tekerrür ediyor çünkü bu savaş suçu, zamanında kınanmamıştı. Tarihin de tekerrür edeceği böylelikle görüldü” değerlendirmesini yapan Korotkıh, anneannesinin ve dedesinin de 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü yaşadıklarına değindi. “İkinci Dünya Savaşı zamanıydı ve dedem ise cephedeydi. Anneannem Kırım’dan bebeği ile birlikte sürgün edilmişti. Dedem, savaş bittiği zaman Kırım’a geri döndüğünde birçok engelle karşılaşmıştı. Ailem 1992 yılına kadar Kırım’a dönememişti” ifadelerini kullanan Korotkıh, mücadelesini kamuoyuna açık olarak sürdürebilmek için 2015 yılında Kırım’dan ayrılmanın kendisi için son derece zor bir karar olduğunun altını çizdi.
İŞGALCİ RUSYA, AİLELERİ PARÇALAMAYA DEVAM EDİYOR
Rusya’nın Kırım Tatarlarına yönelik baskıcı politikalarından dolayı 2020’den beri Kırım’a dönemediğini ve ailesiyle görüşemediğini söyleyen Korotkıh; Kırım’da her mesajın ve telefon görüşmesinin kaydedilmesi sebebiyle, akrabalarıyla da 2014’ten beri serbest bir şekilde iletişim kuramadığını belirtti. Kırım’dan ayrıldıktan bir süre sonra ise dayısını ve babasını sağlık sorunları nedeniyle kaybettiğini ve cenaze törenlerine bile katılamadığını ifade eden Korotkıh; Kırım özgürleşmeden doğduğu yere hiçbir zaman geri dönemeyeceğini ve vefat eden yakınlarının mezarlarını bile ziyaret edemeyeceğini vurguladı.
Korotkıh, motivasyonunu şu sözlerle tarif etti:
Ne zaman bana, ‘Daha ne kadar bu işi yapacaksın?’ diye sorsalar, ‘Gerektiği sürece,’ diyorum. Sadece benim değil, Kırım Tatar Kaynak Merkezindeki, aralarında Kırım’dan gelenlerin de olduğu çoğu arkadaşımızın motivasyonu söz konusu. Hepimiz vatanımıza geri dönmek istiyoruz. Bu yüzden de Kırım Tatarlarıyla Kırım'daki diğer halkların hakları için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kırım Tatar millî davasını ulusal ve uluslararası sahneye taşımaya devam edeceğiz.