Erdoğan İşcan: Ukrayna'da öncelik çatışmanın sonlandırılması ve diplomasinin yeniden canlandırılması olmalı
Türkiye’nin eski Kıyiv Büyükelçisi (2005-2009) ve Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Komite (UNCAT) Başkan Yardımcısı Erdoğan İşcan, Rusya’nın Kırım’ın işgaliyle Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırganlığın İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel güvenlik mimarisinin kırılganlığını açığa çıkardığını ifade etti.
“GÜÇ DENGESİ DEĞİŞİYOR”
Ukrinform’dan Olha Budnık'a verdiği röportajda Erdoğan, mevcut küresel güvenlik sisteminin kapsamlı bir dönüşümden geçtiğini ve çok kutuplu bir dünya düzenine geçişin sancılarının yaşandığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
Güç dengesi değişiyor. Uluslararası hukukun üstünlüğü kavramı giderek aşınıyor. Yeni küresel aktörlerin ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Çok kutuplu bir sistem ve yeni bir güç dengesi şekilleniyor gibi görünüyor. Bu koşullarda, stratejik hedefler ‘reel politikanın’ gereklerini dikkate almalı ve buna göre taktiksel adımlar atılmalıdır. Kırım'ın işgalinden sonra, geniş çaplı bir savaşı önlemek için adımlar atılmasını umuyordum. Böyle bir senaryoyu en kötü senaryo olarak dışlamadım. Şubat 2022'ye kadar yazdığım yazılarda, bunun asla gerçekleşmemesini umarak bu endişemi dile getirmeye çalıştım.
Ukrayna ve Batılı müttefiklerin muhtemel bir saldırganlık eylemini önceden görmesi ve bu olasılığı ortadan kaldıracak bir politika izlemesi gerektiğini belirterek, “Gerçekçi bir eylem planı seçmeli ve saldırganı caydırmak için yaratıcı diplomasi araçlarını kullanmalıydılar.” dedi.
“RUSYA’NIN UKRAYNA’YA YÖNELİK SALDIRISI ULUSLARARASI HUKUKUN AÇIK BİR İHLALİ”
Büyükelçi İşcan Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının uluslararası hukukun bariz bir ihlali olduğunu vurgulayarak, “Ukrayna'ya yönelik saldırının uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğuna şüphe yoktur. Bu, BM Şartı'nın 2(4) maddesinde açıkça yer alan temel bir ilkeye vahşice bir saldırıdır. Devletlerin toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanma tehdidinden veya kullanımından kaçınmak, dünyada barış ve güvenliğin sağlanması için temel bir yükümlülüktür.” şeklinde konuştu.
"ÖNCELİK SAVAŞIN DURDURULMASI VE DİPLOMASİNİN YENİDEN CANLANMASI”
Ukrayna halkının zor zamanlardan geçtiğini ve milyonlarca insanın yerinden edildiğini ya da evsiz kaldığını belirten İşcan, hâlâ pek çok kişinin bu acımasız savaşın yıkıcı sonuçlarından muzdarip olduğunu söyledi.
İşcan, yaşananları geri döndürme arzusunu dile getirerek, mevcut aşamada önceliğin ne olması gerektiği konusundaki kesin inancını şöyle ifade etti:
Bu aşamada, samimiyetle inanıyorum ki, öncelik; askerî çatışmanın derhal sonlandırılması ve Ukrayna halkını tatmin edecek bir çözüme ulaşmayı hedefleyen diplomasinin yeniden canlandırılması olmalıdır.
Büyükelçi, bu sürecin uzun ve karmaşık olacağının farkında olduğunu da belirtti. Ayrıca, küresel güvenlik sisteminin dönüşümü bağlamında ortaya çıkabilecek yeni güç dengelerinin gelecekteki müzakereler üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olacağını sözlerine ekledi.
“İŞKENCE YASAĞI HİÇBİR KOŞULDA SINIRLANAMAZ”
BM İşkenceye Karşı Komite Başkan Yardımcısı Erdoğan İşcan, Rusya'nın Ukrayna’da uyguladığı işkence ve kötü muamele vakaları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. İşcan, işkence yasağının uluslararası hukukun en temel normu olduğunu vurgulayarak, “İşkence yasağı, uluslararası hukukun jus cogens (emredici) normudur; hiçbir koşulda -hatta savaş ya da çatışma dönemlerinde bile- sınırlandırılamaz.” dedi.
İşcan, UNCAT'ın devletlerin sözleşmeye uyumunu düzenli aralıklarla incelemek, bireysel başvuruları değerlendirmek, sistematik işkence uygulamalarına dair güvenilir bilgiler alındığında gizli soruşturma başlatmak gibi üç temel işlevi olduğunu ifade etti.
“RUSYA KOMİTE YETKİSİNİ TANIMADIĞI SÜRECE SORUŞTURMA AÇILAMAZ”
İşcan, Komitenin, Rusya'nın Ukraynalı savaş esirlerine ve sivillere uyguladığı işkenceleri araştırma yetkisine ilişkin şu açıklamada bulundu:
İşkenceye Karşı Sözleşme’nin sistematik işkence soruşturması yetkisi veren 20. maddesi, taraf devletin bu yetkiyi tanıdığını beyan etmesini gerektiriyor. SSCB, İşkenceye Karşı Komitenin Sözleşme'nin 20. maddesi kapsamındaki yetkisini tanımamıştı. Rusya Federasyonu da bu çekinceyi geri çekmemiştir ve bu nedenle Komite, Rusya'ya karşı 20. madde kapsamında bir soruşturma başlatamaz.
Yine de uluslararası toplumun diplomatik ve siyasi kanallar üzerinden baskı kurarak devletleri iş birliğine ikna edebileceğini belirten İşcan, “Örneğin, hükümetlerarası BM İnsan Hakları Konseyi ve İnsan Hakları Konseyi tarafından oluşturulan bağımsız özel prosedürler belirli girişimlerde bulunabilir. Ayrıca, Ukrayna'daki BM İnsan Hakları İzleme Misyonu'nun raporları, sahadaki insan hakları durumu hakkında önemli bilgiler sağlamaktadır. Ayrıca, müdahale eden devletler iş birliği yapmaya istekli olursa, BM insan hakları sisteminin bağımsız soruşturmalar başlatabilecek başka organları da bulunmaktadır.” dedi.