SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Euromaydan

QHA - Kırım Haber Ajansı - Euromaydan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Euromaydan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Temsilciliği, Kırımlıların Euromaydan sürecindeki rolünü hatırlattı Haber

Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Temsilciliği, Kırımlıların Euromaydan sürecindeki rolünü hatırlattı

Ukrayna Cumhurbaşkanının Kırım Özerk Cumhuriyeti Daimi Temsilciliğinden, 21 Kasım Haysiyet ve Özgürlük Günü vesilesiyle yapılan açıklamada, Kıyiv Bağımsızlık Meydanı'nda ''Euromaydan'' döneminde Kırım halkının özgürlük mücadelesine aktif şekilde katıldığı ve Akmescit’in (Simferopol) yarımadanın en büyük protestosuna sahne olduğu anımsatıldı. Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, Rus propagandasının aksine, Kırım sakinlerinin o günlerde Ukrayna’nın demokratik geleceği için mücadele ettiği vurgulayarak “Kırım halkı, Onur Devrimi sırasında özgürlük mücadelesinin bir parçasıydı. Bugün de işgale karşı direnişini sürdürüyor. Kırım’ın başkenti Akmescit, o dönemde yarımadanın en kitlesel protestosuna ev sahipliği yaptı” ifadelerine yer verildi. DİRENİŞİN SEMBOLÜ: REŞAT AMETOV Temsilcilik, açıklamasında protestoların sembol isimlerinden birinin Kırım Tatar aktivist Reşat Ametov olduğunu hatırlattı. Ametov, 3 Mart 2014’te Rus işgaline karşı tek kişilik bir protesto için Akmescit’te ana meydana çıkmış, aynı gün üç kişi tarafından kaçırılmış ve 12 gün sonra işkence izleri bulunan cansız bedeni şehirden 60 kilometre uzakta bulunmuştu. Açıklamada ayrıca, Rusya’nın Kırım’ı işgalinin ardından Ukrainlere ve Kırım Tatarlarına yönelik sistematik baskı uyguladığını, bunun amacının “Ukrayna halkını, kimliğini ve kültürünü yok etmek” olduğu vurgulandı Öte yandan, Ukrayna’nın adaletin sağlanması, barışın tesis edilmesi ve topraklarının özgürleştirilmesi için çalışmalarını sürdürdüğü vurgulanarak, “Karanlığın üzerine ışık mutlaka galip gelecek. Çok yakında Ukrayna bayrağı, Rusya tarafından işgal edilen tüm bölgelerde olduğu gibi Kırım’da da yeniden dalgalanacak” denildi.

Rusya'nın Kırım stratejisi: Propaganda ve sistematik baskıyla etnik kimliği yok etme girişimi Haber

Rusya'nın Kırım stratejisi: Propaganda ve sistematik baskıyla etnik kimliği yok etme girişimi

Rusya'nın Kırım'ı işgali sonrası Kırım Tatarlarının statüsü ve izledikleri politikalar üzerine akademik çalışmalar yapan Genç Tatar İnisiyatifi Başkanı Kâmil Can, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajda, Kırım’ın 2014 yılındaki işgalinden sonra Kırım Tatarlarının durumu ve Rusya’nın başvurduğu propaganda taktikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Can; Rusya’nın Kırım Tatarlarına siyaset, ekonomi, medya ve kültür alanlarında yaşattığı baskılara değindi. “KIRIM’IN RUSYA TARAFINDAN İŞGALİ, BİR GECEDE ALINMIŞ ASKERÎ BİR KARAR DEĞİLDİR” Kırım’ın Rusya tarafından işgaline giden süreci değerlendiren Kâmil Can, “Kırım’ın 2014’te Rusya tarafından işgali, bir gecede alınmış askerî bir karar değildir; uzun süredir hazırlığı yapılan, psikolojik, toplumsal boyutları olan bir sürecin bir sonucudur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya, Kırım’ı tarihsel kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görmeyi sürdürdü ve bölgedeki Rus nüfusu üzerinden de ‘koruma’ söylemini stratejik bir araç hâline getirdi. Bu sürecin kırılma noktası ise, 2013 yılının Aralık ayında başlayan Euromaydan olaylarıdır.” şeklinde konuştu. Bu süre içerisinde Rusya’nın Ukrayna’daki yönetim boşluğunu da kendi lehine çevirmeyi hedeflediğini ifade eden Can, Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosunun o dönemde Viktor Yanukoviç’i desteklediğini ve gerekirse bağımsızlık ilan edeceklerine dair açıklamalar yaptığını belirterek, 2014 başında Rus yanlısı siyasetçilerin ‘öz savunma güçleri’ adı altında paramiliter yapılar oluşturduğunu ve bu yapıların Rus askerî varlığının sivil uzantısı hâline geldiğini hatırlattı. “20 Şubat 2014 tarihinde Kırım Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov’un Moskova ziyareti ve Yanukoviç’in de ülkeyi terk etmesi sonrasında Rusya, Ukrayna’da kurulan geçici hükûmeti gayrimeşru ilan etti ve müdahale sürecini başlattı. 22-24 Şubat 2014 tarihlerinde ise kimliksiz Rus askerleri olan ve Yeşil Adamlar olarak da bilinen birlikler, Kırım’ın stratejik noktalarını ele geçirdiler ve 27 Şubat 2014 tarihinde de Kırım Parlamentosunu işgal ederek bu işgal sürecini askerî boyutta tamamladılar.” ifadelerine yer veren Can, Kırım’ın işgalini, 2013 yılının aralık ayında Viktor Yanukoviç’in bir anlaşma imzalamak istememesi sebebiyle Ukrayna halkının sokağa inmesi, ardından Rusya’nın bu olaylara bir müdahale gerçekleştirmesi şeklinde yorumlamanın doğru olmayacağını vurguladı. Bu sürecin 1783’ten itibaren devam eden Ruslaştırma politikasının bir sonucu olarak adlandırılabileceğini söyledi. “SİLAHLARLA YAPILAN BİR REFERANDUM ÖZGÜR İRADEYİ NE KADAR İFADE EDEBİLİR?” Can, Rusya’nın Kırım’ı işgalinde başvurduğu propaganda yöntemleri hususunda Moskova’nın, işgali hukuki bir boyuta sokma amacıyla öne sürdüğü birkaç temel söyleminin başında Euromaydan olayları geldiğini ifade ederek Rusya’nın bu olayları Batı destekli bir darbe olarak nitelendirdiğini ve işgali, Kırım’da yaşayan halkın referandum yoluyla kendi iradesiyle Rusya’ya katılımı şeklinde lanse ettiğini aktardı. “16 Mart 2014 tarihinde düzenlenen referandum ise silahlı birliklerin gölgesinde ve uluslararası veya ulusal denetimin olmadığı bir ortamda yapıldı. Silahlar altında yapılan bir referandum, özgür iradeyi ne kadar ifade edebilir? Rusya’nın kendi kaderini tayin hakkı ilkesi ve insani müdahale argümanları uluslararası hukuka uymamaktadır. Uluslararası hukuk nezdinde bu durum, fiilî (de facto) bir işgalin ideolojik bir kılıfı olarak değerlendirilebilir.” açıklamasını yapan Can, Kırım’ın her zaman Rusya’ya ait olduğu iddiasına karşılık ise Kırım’da Türklerin varlığının milattan önce 3. yüzyıla kadar uzandığını; İskitler, Hazarlar ve Altın Orda Devleti’nin Kırım’da görüldüğünü fakat Ruslara rastlanılmadığının altını çizdi. 1783’ten önce 1441’de Kırım Hanlığı kurulduktan sonra 1441’den 1783’e kadar Kırım Hanlığı ile birlikte Selçuklu ve Osmanlı Devleti’nin de varlığının Kırım’da görüldüğünü dile getirerek, “Biz Kırım Tatarlarının birinci işgal dediği işgal, 1783 yılında gerçekleşti, 1917’de ise biz Kırım Halk Cumhuriyeti’yle ilk demokratik Türk müslüman devletini kurduk. 1944 yılında ise zaten sürgüne uğradık. Ruslar en fazla 400 yıl hüküm sürdükleri toprakları ebedi topraklarıymış gibi gösteriyor fakat biz Türkler olarak hep oradaydık.” ifadelerini kullandı. “ERVİN İBRAGİMOV NEREDE?” Kırım Tatarlarının 2014 yılındaki işgalden sonra yaşadığı siyasi baskıları değerlendiren Can, Rusya’nın Kırım’ın etnokültürel dokusunu dönüştürme stratejisine yönelik planının 1783’e kadar uzandığını ifade etti. İşgalden sonra Kırım Tatar Milli Meclisinin kapatıldığını, üyeleri hakkında davalar açıldığını ve bu üyelere karşı aşırılıkçı faaliyet suçlamalarının yöneltildiğine değindi. Rusya’nın Kırım Tatarlarının siyasi temsiliyetini fiilen ortadan kaldırmaya çalıştığına ve Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Refat Çubarov, Ahtem Çiygöz, Nariman Celal, İlmi Ümerov gibi isimlerin şu an serbest olsalar bile önceden tutuklandıklarına ya da yarımadaya girişinin yasaklandığına dikkat çekerek, “Dünya Kırım Tatar Kongresi Üyesi Ervin ise hâlâ kayıp. Ervin İbragimov nerede? Biz Ervin’in ne cenazesini gördük ne de sesini duyduk.” şeklinde konuştu. Can, Kırım Tatarlarının karşılaştığı ekonomik baskılar hakkında ise Rusya’nın Kırım Tatarlarına ait olan işletmelerin önüne bürokratik engeller koyduğunu, kamu çalışanlarını ise Rus vatandaşlığı almamaları hâlinde işten çıkardığını dile getirerek Rusya’nın aynı zamanda tazminat ödemeyerek insanların topraklarını ve mülklerini gasp edip bu kamulaştırmayı bir sindirme aracı olarak kullandığını beyan etti. Medya alanında ise Rusya’nın Kırım Tatarlarının bağımsız yayın organlarını kapatıp gazetecilere ise fiziksel şiddet uygulayarak Kırım Tatarlarının dilini, kültürünü ve hafızasını hedef aldığının altını çizerek 18 Mayıs Kırım Tatar Sürgünü ve 26 Haziran Kırım Tatar Milli Bayrak Günü etkinliklerinin de yasaklandığını belirten Can, “Kırım Tatarca konuşan bir çocuk, akranları tarafından darbedildi. Bir kadın kuaföründe ise bir kadın, Kırım Tatarca konuştuğu için kendisine ‘doğru dili’ yani Rusçayı konuşması yönünde baskı uygulandı yani ‘Rusça konuşmuyorsan yoksun,’ denildi.” değerlendirmesini yaptı.

21 Kasım Haysiyet ve Özgürlük Günü: Bağımsız Ukrayna için mücadele verenler anılıyor Haber

21 Kasım Haysiyet ve Özgürlük Günü: Bağımsız Ukrayna için mücadele verenler anılıyor

Ukrayna'da 21 Kasım tarihi, haysiyet ve özgürlük duyguları ile ülkenin milli kimliğinin diriliş günü olarak kabul ediliyor.  Haysiyet ve Özgürlük Günü, Ukrayna halkının güçlü iradesini ve özgürlük için savaşma azmini temsil ediyor. UKRAYNA TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI Dönemin Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in Avrupa Birliği (AB) ile Ortaklık Anlaşmasını askıya almasının ardından, 21 Kasım 2013’te Kıyiv Bağımsızlık Meydanı'nda ''Euromaydan'' olarak anılan eylemler başlamıştı. Eylemler, 2014 yılının Şubat ayında, Yanukoviç ve çevresinin ülkeden kaçmasıyla son buldu. Olaylarda, 106 kişi hayatını kaybetti ve 2 binden fazla kişi yaralandı. Aynı günlerde Rusya, Kırım Tatar halkının ana vatanı Kırım'ı işgal ederek Ukrayna’ya karşı savaş başlattı. Dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, 13 Kasım 2014’te Ukrayna tarihindeki iki önemli olayı; 2004 Turuncu Devrimi ve 2013 Onur Devrimi'ni (Haysiyet Devrimi) anmak amacıyla 21 Kasım tarihinde Haysiyet ve Özgürlük Günü'nün kutlanmasına ilişkin kararnameyi imzaladı. "KANLI PERŞEMBE" VE SAVAŞIN BAŞLANGICI 20 Şubat 2014 tarihi Kıyiv’deki İnstıtutska Caddesi'nde meydana gelen olaylar, çağdaş Ukrayna tarihine “Kanlı Perşembe” olarak girdi. O gün, Ukrayna İçişleri Bakanlığının “Berkut” adlı eski polis biriminin keskin nişancıları 48 barışçıl eylemciyi öldürdü.  Aynı gün Rusya, Kırım’ı işgal etmeye başladı daha sonra Rus ordusu, Ukrayna’nın doğusundaki topraklara girdi. Sekiz yıl boyunca Kırım ve Donbas’ı askerileştiren Rusya, 2022’de Ukrayna’ya karşı topyekun işgal saldırısı ve savaş başlattı. TOPYEKUN SAVAŞTA 1000 GÜN GERİDE KALDI Putin Rusyası'nın, Ukrayna'daki topyekun işgal girişimi ve saldırılarında 1000 gün geride kaldı. Haysiyet ve Özgürlük Günü, Rusya’nın sürdürdüğü topyekun saldırısı bağlamında daha da sembolik bir önem kazandı. Ukrayna, 24 Şubat 2022'den bu yana özgürlük ve bağımsızlık inancıyla işgalci Ruslara direniyor.

Ukrayna Haysiyet ve Özgürlük Günü Haber

Ukrayna Haysiyet ve Özgürlük Günü

Ukrayna'da bugün Haysiyet ve Özgürlük Günü kaydediliyor. Ukrayna’da özgürlük için hayatını kaybeden vatandaşları anmak için 2014’ten itibaren her yıl 21 Kasım’da Haysiyet ve Özgürlük Günü kaydediliyor. Haysiyet ve Özgürlük Günü, Ukrayna halkının güçlü iradesini ve özgürlük için savaşma isteklerini sembolize ediyor. Haysiyet ve Özgürlük Günü, Ukrayna halkının güçlü iradesini ve özgürlük için savaşma isteklerini sembolize ediyor. Tam 10 yıl önce, dönemin Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in Avrupa Birliği (AB) ile Ortaklık Anlaşmasını askıya almasının ardından, 21 Kasım 2013’te Kıyiv Bağımsızlık Meydanı'nda ''Euromaydan'' olarak anılan eylemler başlamıştı. Eylemler, 2014 yılının Şubat ayında, Yanukoviç ve çevresinin ülkeden kaçmasıyla son buldu. Aynı günlerde Rusya Kırım'ı işgal ederek Ukrayna’ya karşı savaş başlattı. Dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, 13 Kasım 2014’te Ukrayna tarihindeki iki önemli olayı; 2004 Turuncu Devrimi ve 2013 Onur Devrimi'ni (Haysiyet Devrimi) anmak amacıyla 21 Kasım tarihinde Haysiyet ve Özgürlük Gününün kutlanmasına ilişkin kararnameyi imzaladı. Bu günde Ukraynalılar 2013 Onur Devrimi sırasında “Euromaydan” olarak anılan eylemlerde ülkelerinin özgürlüğü için hayatını kaybeden vatandaşlarını anıyor. UKRAYNA TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI Dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği (AB) ile Ortaklık Anlaşmasını askıya almasının ardından, 21 Kasım 2013’te Kıyiv Bağımsızlık Meydanı’nda “Euromaydan” olarak anılan eylemler başlamıştı. Eylemler, 2014 yılının Şubat ayında, Ukrayna’nın eski Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç ve çevresinin ülkeden kaçmasıyla son bulmuştu. “Euromaydan” eylemlerinde 106 kişi hayatını kaybetti ve 2 binden fazla kişi yaralandı.  "KANLI PERŞEMBE" VE SAVAŞIN BAŞLANGICI 20 Şubat 2014 tarihi Kıyiv’deki İnstıtutska Caddesi'nde meydana gelen olaylar, çağdaş Ukrayna tarihine “Kanlı Perşembe” olarak girdi. O gün, Ukrayna İçişleri Bakanlığının “Berkut” adlı eski polis biriminin keskin nişancıları 48 Euromaydan katılımcısını öldürdü. Aynı gün Rusya, Kırım’ı işgal etmeye başladı daha sonra Rus ordusu Ukrayna’nın doğusundaki topraklara girdi. Sekiz yıl boyunca Kırım ve Donbas’ı askerileştiren Rusya, 2022’de Ukrayna’ya karşı topyekun işgal saldırısı ve savaş başlattı. UKRAYNALILAR YİNE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN SAVAŞIYOR Haysiyet ve Özgürlük Günü, Rusya’nın sürdürdüğü topyekun saldırısı bağlamında daha da sembolik bir önem kazandı. Ukrayna yine özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşıyor, saldırgana karşı kendini savunuyor. Ukraynalılar, yalnızca despot bir hükumete karşı mücadelede değil aynı zamanda alçak ve kana susamış bir işgalciye karşı bir savaşta da özgürlüklerini savunmaya hazır olduklarını göstermeye devam ediyor.

Euromaydan protestocularına ateş açan eski "Berkut" görevlileri hakkında alınan mahkeme kararı açıklandı Haber

Euromaydan protestocularına ateş açan eski "Berkut" görevlileri hakkında alınan mahkeme kararı açıklandı

On yıl önce, dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği (AB) ile Ortaklık Anlaşması'nı askıya almasının ardından, 21 Kasım 2013’te Kıyiv Bağımsızlık Meydanı’nda "Euromaydan" olarak anılan eylemler başlamıştı. Başkente toplanan yüzlerce protestocu haftalarca Rus yanlısı yönetime karşı çıktı.  Güvenlik güçlerinin, protestoculara sert müdahalesiyle olaylar büyüdü ve yönetim karşıtı binlerce insan sokaklara döküldü. Batı standartlarında yaşam talebinde bulunan göstericiler ile güvenlik güçleri arasında aylarca çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda güvenlik güçleri dahil 100'ün üzerinde can kaybı yaşandı. Eylemler, 2014 yılının Şubat ayında, Ukrayna’nın eski Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç ve çevresinin ülkeden kaçmasıyla son bulmuştu. 20 Şubat 2014 tarihi Kıyiv’deki İnstıtutska Caddesi'nde meydana gelen olaylar, çağdaş Ukrayna tarihine “Kanlı Perşembe” olarak girdi. O gün, Ukrayna İçişleri Bakanlığının “Berkut” adlı eski polis biriminin keskin nişancıları 48 Euromaydan katılımcısını öldürdü. Aynı gün Rusya, Kırım’ı işgal etmeye başladı daha sonra Rus ordusu Ukrayna’nın doğusundaki topraklara girdi. Sekiz yıl boyunca Kırım ve Donbas’ı askerileştiren Rusya, 2022’de Ukrayna’ya karşı topyekun işgal saldırısı ve savaş başlattı. PROTESTOCULARA ATEŞ AÇAN 5 ESKİ POLİS HAKKINDAKİ KARAR AÇIKLANDI Kıyiv’deki Svyatoşınskıy Bölge Mahkemesi, bugün, 20 Şubat 2014’te İnstıtutska Caddesinde 48 kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırı olayıyla ilgili açılan dava çerçevesinde beş eski "Berkut" görevlisi hakkında verilen kararı açıkladı. Mahkeme duruşmalarına Oleksandr Marıçenko ve Sergiy Tamtuta olmak üzere iki sanık katıldı. Rusya’ya kaçan diğer üç sanık; Oleg Yanişevskıy, Sergiy Zinçenko ve Pavlo Abroskin ise gıyaben yargılandı. Mahkeme kararına göre, Oleg Yanişevskıy müebbet hapis cezasına çarptırıldı ayrıca tüm unvanları elinden alındı. Sergiy Zinçenko ve Pavlo Abroskin de cinayetten suçlu bulunarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve onun da tüm unvanları ellerinden alındı. Oleksandr Marıçenko ve Sergiy Tamtuta ise mahkeme tarafından beraat edildi. Hem savunma tarafı hem de savcılık, mahkeme kararına itiraz edeceğini açıkladı. DAVA 2016’DAN BERİ GÖRÜLÜYOR 5 Berkut görevlisi; Oleksandr Marıçenko, Sergiy Tamtuta, Oleg Yanişevskıy, Sergiy Zinçenko ve Pavlo Abroskin’in davaları 2016’da mahkemede görülmeye başladı. Aralık 2019’te Ukrayna ile Rusya arasında gerçekleşen tutsak değişimi sırasında sanıklar Rusya’ya iade edildi. 2020 yılının başında Tamtuta ve Mariçenko “masumiyetlerini kanıtlamak için” Ukrayna’ya geri döndü. İlk başta dava sadece onların davaları görüldü. Daha sonra Ukrayna'da gıyabi yargılama yasasının kabul edilmesiyle 5 sanığın davası birleştirildi ve aynı anda görülmeye başlandı. Ukrayna'nın genelinde Onur Devrimi katılımcılarına karşı işlenen 4 bin 700'den fazla suç soruşturulmaya devam ediyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.