“Andriivka’ya 2000 Metre” özel gösterim ile Türkiye'de: Savaşın değil, insanlığın hikâyesi
Oscar ve Pulitzer ödüllü Ukraynalı yönetmen Mstıslav Çernov’un son belgeseli “Andriivka’ya 2000 Metre” Ankara'da özel gösterimle izleyicileriyle buluştu. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu, Ukrayna’nın Ankara Büyükelçiliği ve Goethe-Institut Ankara’nın ortak organizasyonuyla düzenlenen özel gösterim, 22 Kasım 2025 tarihinde Goethe-Institut Ankara binasında gerçekleşti.
Etkinliğin açılış konuşmaları, Goethe-Institut Ankara Direktörü Dr. Petra Köppel-Meyer tarafından gerçekleştirildi. Köppel-Meyer, Ukrayna’daki savaşın “normalleştirilmemesi” gerektiğini vurgulayarak Avrupa’nın Ukrayna ile dayanışmasının hayati önem taşıdığını söyledi.
“SAVAŞIN ACISINA ALIŞMAMALIYIZ”
Açılış konuşmasında, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının Avrupa'nın en temel değerlerini hedef aldığını belirten Köppel-Meyer, savaşın yarattığı acı ve yıkımın sıradanlaşmasına karşı uyarıda bulundu.
Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA
2010-2014 yıllarında Kıyiv'de görev yaptığını hatırlatan Köppel-Meyer, Ukrayna’da artan Rus baskısına bizzat tanıklık ettiğini belirtti. Ayrıca Direktör, Goethe-Institut Kıyiv’in savaşın en zor dönemlerinde bile faaliyetlerini sürdürdüğünü aktardı.
GOETHE-INSTİTUT IN EXILE: SAVAŞ VE SANSÜRE KARŞI KÜLTÜREL DAYANIŞMA
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarının ardından Goethe-Enstitüsünün Berlin’de “Goethe-Institut in Exile” programını başlattığını hatırlatan Köppel-Meyer, bu girişimin savaş veya sansür nedeniyle kendi ülkelerinde çalışamayan kültür emekçileri için güvenli bir alan oluşturduğunu söyledi.
“BU FİLM BİR TANIKLIK; ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİNİ HATIRLATIYOR”
Konuşmasında belgeselin önemine de değinen Köppel-Meyer, “Andriivka’ya 2000 Metre”nin yalnızca bir film olmadığını, aynı zamanda insan direncinin ve özgürlük için verilen mücadelenin güçlü bir belgesi olduğunu söyledi.
“DEZERFORMASYONA KARŞI BİR SİPER”
Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA
AB Türkiye Delegasyonu Maslahatgüzarı Jurgis Vilčinskas konuşmasında, etkinliğin “bir hakikat anını paylaşma” niteliği taşıdığını söyledi. Ayrıca Vilčinskas, “Bugün, küçük bir Ukrayna köyünden Ankara’daki bu salona uzanan bir hikâyeye tanıklık edeceğiz. Bu hikâye, metrelere değil; cesarete ve kaybedilen hayatlara dayanıyor.” dedi.
Vilčinskas, Yönetmen Çernov’un çalışmalarının karanlık zamanlarda belgesel sinemanın önemini bir kez daha hatırlattığını belirtti. Çernov’un kamerasının “gerçeği koruduğunu ve onu hedef alan yoğun propaganda ile dezenformasyona karşı bir siper işlevi gördüğünü” ifade etti.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik “brutal ve hukuksuz saldırganlığının” büyük insani yıkıma yol açtığını vurgulayan Maslahatgüzar, bu saldırıların Türkçe sosyal medya, Sputnik Türkiye ve çeşitli aktörler üzerinden Türk kamuoyunun da hedef alındığı bir propaganda ağıyla gizlenmeye çalışıldığını söyledi.
“VATANI SAVUNMAK BAĞIMSIZLIĞI SAVUNMAKTIR”
Buna karşın hikâyenin özünde, evlerini ve özgürlüklerini savunan kadın ve erkeklerin cesaretinin bulunduğunu vurgulayan Vilčinskas, bu direnişin Türkiye’deki herkesin anlayabileceği değerlerle örtüştüğünü kaydetti ve “Bu, vatanı savunmak, bağımsızlığı, dili, kimliği ve kültürü korumakla ilgili bir hikâyedir.” cümlelerini sarf etti.
“AB’NİN DESTEĞİ DEVAM EDECEK”
“Belki bir film savaşı durduramaz ama Ukrayna’da yaşananlara karşı kayıtsızlığı kırabilir.” diyen Vilčinskas, Ukrayna’daki savaşın uzak ve tarafsız kalınabilecek bir mesele olmadığını; Avrupa güvenliğini ve barış düzenini temelden tehdit eden bir “Rus emperyal savaşı” olduğunu söyledi. Aynı zamanda AB’nin Ukrayna’ya desteğinin “ne kadar sürerse sürsün devam edeceğini” ifade etti.
“DİRENİŞ TÜM ÇIPLAKLIĞI İLE PERDEDE”
Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA
Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Nariman Celâl, konuşmasında filmin Ukrayna’nın savaş gerçekliğini ve Rusya’nın saldırıları karşısındaki direnişini tüm çıplaklığıyla yansıttığını vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:
Bu film, gerçeğin ve Ukraynalı kahramanların hikâyesidir. İnsanların ve kaderlerin hikâyesidir. Kilometreyle değil, hayatın ve dayanıklılığın bedeliyle ölçülen mesafelerin hikâyesi. Vatanlarını savunan tüm askerler gibi, bu askerlerin de savaş için değil, korumak zorunda oldukları evleri için ilerlediğini anlatır.
Etkinliğin AB Türkiye Delegasyonu ve Goethe-Institut iş birliğiyle düzenlendiğini belirten Celâl, Ukrayna’nın Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade ederek AB’ye ve Türkiye’ye destekleri için teşekkür etti.
Büyükelçi ayrıca, Holodomor kurbanlarının anıldığı bugünde Rusya’nın yine benzer yöntemlerle gıdayı silah olarak kullandığını belirterek “kötülük cezalandırılmalı” ifadelerini kullandı.
“FİLM İNSANLA, TOPRAKLA VE BAĞ KURMAKLA İLGİLİ”
Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA
Yönetmen Çernov, film gösterimi öncesinde düzenlenen panelde izleyicilerle bir araya geldi. Çernov, filminin “savaş”tan çok “insan”ı anlattığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
Benim görevim, bir gazeteci ve yönetmen olarak, siyasi alanda yürütülen önemli tartışmalara gerçek bağlamı, gerçek yüzleri ve gerçek şehirleri taşımaktır. Fragmanı izlerken ‘tarihin en önemli savaş filmlerinden biri’ şeklinde bir yorum gördüm. Ama benim için bu filmin en önemli kısmının savaş olmadığını fark ettim.
Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA
Çernov, filmdeki en etkileyici anların çatışma sahneleri değil, siperlerde tanıştığı insanlar olduğunu belirterek şöyle devam etti:
Ölüm etrafınızda dolaşırken, SİHA'lar ve topçu ateşi üzerinizden geçerken, o küçük çukur yalnızca bir çukur değildir; sizin toprağınızdır. Orası benim çocukluğumun geçtiği, büyükbabamın İkinci Dünya Savaşı’nda savaştığı topraktı. Bu nedenle toprağın dokusunu, örümceğini, küçücük bir farenin koşuşunu bile hissetmek istedim.
2 BİN METRE: “KÜÇÜK BİR MESAFE AMA ÇOK BÜYÜK BİR MÜCADELE”
Filmin adındaki “2 bin metre”nin gerçek mesafe olduğunu belirten Çernov, bunun sembolik bir anlamı da olduğuna şu şekilde değindi:
Bu aslında 10 dakikalık bir koşu mesafesi. Ama savaşta her metre sonsuz bir mücadeleye dönüşüyor. Yapımcılar başta ‘Kimse Andriivka'nın ne olduğunu bilmiyor’ demişti. Biz de ‘Daha önce Mariupol’un adını da bilmiyorlardı, öğrendiler. Andriivka’yı da öğrenecekler’ dedik. Çünkü her ismin bir önemi var; film de tam olarak bunu anlatıyor.
Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA
Panelin ardından “Andriivka’ya 2000 Metre” isimli belgesel film özel gösterim ile izleyicileriyle buluştu. Ukrayna’nın 2025-2026 Akademi Ödülleri için resmî adayı olan belgesel film, Ukraynalı askerlerin yoğun Rus ateşi altında 2 bin metre ilerleyerek Andriivka köyünü özgürleştirdiği operasyonu merkeze alıyor.
Fotoğraf: Elif Başak Boyacı/QHA
Yönetmen Çernov, cephe hattında çektiği görüntüleri kişisel tanıklıklarıyla birleştirerek savaşın insanî boyutuna dikkat çeken çarpıcı bir anlatı sunuyor.