SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Insan Hakları

QHA - Kırım Haber Ajansı - Insan Hakları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Insan Hakları haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Rusya'nın dört Kırım Tatarı kadına uyguladığı baskı BM tarafından bir ilk olarak raporlandı Haber

Rusya'nın dört Kırım Tatarı kadına uyguladığı baskı BM tarafından bir ilk olarak raporlandı

Birleşmiş Milletler (BM) Ukrayna İnsan Hakları İzleme Misyonu, 1 Haziran-30 Kasım 2025 dönemine ilişkin raporunda, işgal altındaki Kırım’da dört Kırım Tatarı kadının uydurma “terör” suçlamalarıyla tutuklanmasını kayda geçirdi. Raporda, Rus işgal yönetiminin Kırım Tatarlarına yönelik baskı politikalarının bir parçası olan sözde “Hizb-ut Tahrir Davası” kapsamında kadınların alıkonulmasının, ilk örnek olduğu vurgulandı. Raporda, sözde mahkemenin kapalı yapılan duruşmada Kırım Tatar kadınlar; Esma Nimetulayeva, Elvize Aliyeva, Fevziye Osmanova ve Nasibe Saidova hakkında tutuklama kararı verdiğini belirtildi. Kadınlardan birinin ise eşinin de siyasi tutsak olduğu ve beş çocuğun, anne ve babasız bırakıldığına dikkat çekildi. BM İzleme Misyonu bu durumun, Kırım Tatarı kadınların bu tür suçlamalarla karşı karşıya kaldığı bilinen ilk vaka olduğunu vurguladı. KIRIM’DAKİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ SÜRÜYOR Raporda ayrıca işgal yönetiminin Kırım’da Rus yasalarını uygulayarak ifade özgürlüğünü sistematik biçimde kısıtladığı belirtildi. Raporda ele alınan dönemde 38 kişi (15 kadın ve 23 erkek) sosyal medya paylaşımları nedeniyle cezalandırıldı. Bu paylaşımlar arasında Ukrayna’ya destek ifadeleri, vatansever Ukrayna şarkıları ve işgal yönetimini eleştiren gönderiler bulunuyor. BM misyonu, Kırım’daki mahkemelerin “Rus ordusunu itibarsızlaştırma” iddiasıyla 209 kişiye (144 kadın, 65 erkek) ceza verdiğini açıkladı. Raporda son olarak, Kırım’daki çocuklara yönelik zorunlu “askeri-vatansever eğitim” uygulamalarının artırıldığına dikkat çekildi. 2025-2026 eğitim-öğretim yılı için okul müfredatındaki değişikliklerle söz konusu uygulamalara katılan çocukların yaşı 3’e indirildi.

Rusya, Kırım Tatar siyasi tutsakların takasını engelliyor Haber

Rusya, Kırım Tatar siyasi tutsakların takasını engelliyor

Rusya, esir takası görüşmelerinde Kırım Tatarlarını ve gazetecileri özellikle görüşme dışı bırakıyor. Kırım’ın 2014’teki işgalinden bu yana gerçekleştirilen esir takaslarında sadece 12 Kırımlı siyasi tutsak serbest kalabildi. Bunların sekizi 2022’den önce, dördü ise geniş çaplı işgal saldırısı başladıktan sonra özgürlüğüne kavuştu. Ukrayna’nın başkenti Kıyiv’de dün "Kırım Parantez Dışında mı? Kırımlı Siyasi Tutsakları Özgürleştirmek İçin Bir Şans Var mı?" konulu basın toplantısı düzenlendi. Etkinlikte konuşan Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Eskender Bariyev, Rusya’nın özellikle Kırım Tatarlarını takas görüşmelerinin dışında tutmaya çalıştığını belirterek şu ifadeleri kullandı: Mayıs ayında Ukrayna Cumhurbaşkanı ile görüştüğümüzde, Rusların takas görüşmeleri sırasında; gazeteciler, Kırım Tatarları ve Azov mensupları hakkında konuşmak istemediğini söyledi. Bu nedenle tüm müzakere taraflarına çağrımız nettir: Her takasta Kırım’dan insanlar ve Kırım Tatar halkının temsilcileri yer almalıdır. Bu yalnızca adalet değil, işgal altındaki soydaşlarımız için bir umut meselesidir. Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisi Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Akyar Temsilcisi Elvin Kadırov, ise devlet kurumlarının sınırlı bilgiye rağmen siyasi tutsakların serbest bırakılması için çalışmaya devam ettiğini anlattı. Kadırov, ofislerinin Kırım’daki insan hakları ihlallerini sürekli olarak kayda aldığını ve bu verilerin uluslararası girişimlere temel oluşturduğunu kaydederek, “Bugüne kadar devlet kurumlarının ve uluslararası ortakların ortak çabalarıyla 160 sivil esiri geri getirmeyi başardık. Ancak Rusya’da kaç sivilin alıkonulduğuna dair resmi veri yok. Tahminler 30 binden başlıyor ve bana göre sayı çok daha yüksek.” dedi. Kadırov, Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) ile de temas kurarak hasta ve ağır durumdaki esirlerin listelerini ilettiklerini, tıbbi yardım sağlanması veya serbest bırakılmaları için girişimde bulunulduğunu ifade etti. Kırım Tatar Kaynak Merkezi Uzmanı ve insan hakları savunucusu Volodımır Lyaşenko ise serbest bırakılan birçok siyasi tutsak için ortaya çıkan yeni bir sorun hakkında bilgi verdi. Lyaşenko, Ukrayna belgelerinin olmaması nedeniyle ceza süresi biten kişilerin işgal altındaki Kırım’dan veya Rusya’dan çıkamadığını kaydetti. Bunun çok karmaşık bir sorun olduğuna dikkat çeken Lyaşenko, “Bu sorun, işgalin 12 yıldır sürüyor olmasının bir sonucu. Ukrayna’da kimlik doğrulama sistemi 2016’dan itibaren tek demografik kayıt sistemine bağlandı. Kırım’daki birçok kişi hakkında bu sistemde herhangi bir kayıt bulunmuyor.” dedi. Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 10 Aralık itibarıyla Rusya’daki cezaevlerinde ve kolonilerde 42’si kadın olmak üzere toplam 325 Kırımlı siyasi tutsak bulunuyor.

Kırımlı siyasi tutsak Bogdan Ziza Rus cezaevinde işkence görüyor Haber

Kırımlı siyasi tutsak Bogdan Ziza Rus cezaevinde işkence görüyor

Kırımlı ressam, siyasi tutsak Bogdan Ziza’nın alıkonulduğu Rus cezaevinde ağır işkenceye maruz kaldığı ve sağlık durumunun kritik biçimde kötüleştiği öğrenildi. Ukrayna’nın başkenti Kıyiv’de düzenlenen “İnsan Hakları Günü. Kırım 2025: Direnişin Sanatı” başlıklı basın toplantısında konuşan siyasi tutsak Bogdan Ziza’nın kız kardeşi Aleksandra Barkova, kardeşinin bir yıldır güneş ışığı görmediğini belirtti. Bu koşulların kardeşinin fiziksel durumunu dramatik biçimde etkilediğini vurgulayan Barkova, “Bogdan’ın sağlığı kötüleşti, birçok açıklanamayan belirti ortaya çıktı. Cezaevinde işkenceler devam ediyor.” ifadelerini kullandı. Barkova, kardeşinin sağlık durumunun ayrıntılarını güvenlik gerekçeleriyle açıklayamadığını, ancak cezaevinde sözde tedavinin de işkencenin bir parçası olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Orası tam bir işkencehane. Diş çektirmeye gidiyorsun; ya ağırmaya devam etsin diye çekmiyorlar ya da yanlış dişi, hem de anestezisiz çekiyorlar. Ukrayna vatandaşları siyasi tutsakların hiçbir seçeneği yok; bu acıya katlanmak zorundalar. Ama bu sadece görünen yüzü. Bogdan’ın asıl sağlık sorunları çok daha ciddi ve uzun süreli tutsaklık bunları derinleştirdi. Rusya’nın hedeflediği de buydu.” KIRIMLI SİYASİ TUTSAK BOGDAN ZİZA Kırımlı ressam Bogdan Ziza, Mart 2022’de Rusya’nın Ukrayna'ya karşı başlattığı geniş çaplı işgal girişimini kınamak için Kezlev yönetim binasına mavi ve sarı boya atarak protesto eylemi gerçekleştirdi. Daha sonra işgal güçleri Ziza’yı alıkoydu ve ona “terörizm eylemi düzenleme” ve “terör çağrıları yapma” gibi bir dizi suçlama yöneltti. Haziran 2023’te Rus mahkemesi, Kezlev'deki sözde belediye binasına sarı mavi renklerde boya attığı için “terörizm” ile suçlanan Ziza’yı suçlu bularak hakkında 15 yıl hapis cezası kararı aldı.

İşgalci mahkeme 4 Kırım Tatar kadınının tutukluluğunu 3 ay uzattı Haber

İşgalci mahkeme 4 Kırım Tatar kadınının tutukluluğunu 3 ay uzattı

Rus işgali altında olan Kırım'daki Kremlin kontrolündeki sözde Kiyevskiy Bölge Mahkemesi, işgal güçleri tarafından 15 Ekim 2025 tarihinde evlerine yapılan baskınlarla haksız yere alıkonulan dört Kırım Tatar kadının tutukluluk süresini 3 ay uzattı. Kırım Tatar gazeteci ve insan hakları savunucu Lütfiye Zudiyeva yaptığı açıklamada, işgalci mahkemenin 10 Aralık’ta yapılan duruşma sırasında Kırım Tatar kadınlar; Esma Nimetulayeva, Elvize Aliyeva, Fevziye Osmanova ve Nasibe Saidova’nın tutukluluk süresini 14 Mart 2026 tarihine kadar uzatma kararını aldığını bildirdi. Zudiyeva’nın bildirdiğine göre duruşma yine kapalı gerçekleştirildi. Yakınları, sağanak yağmur altında mahkeme önünde saatlerce bekledi. Sözde mahkeme, yalnızca her bir kadın için bir aile üyesinin karar açıklandığı anında mahkeme salonuna girmesine izin verdi; ancak Nasibe Saidova’nın ailesi bu kapsamın dışında bırakıldı. Saidova’nın annesi Dinara İyupova, kızını hiç değilse nakliye aracına bindirildiği sırada uzaktan görebilme umuduyla mahkeme görevlileriyle tartıştı. Zudiyeva, sözde yargıcın dört kadınla ilgili talebi aynı anda değerlendirdiğini ve kadınların duruşma boyunca kelepçeli şekilde cam bölmede tutulduğunu aktardı. Fevziye Osmanova’nın annesi Elanora Osmanova, duruşma salonuna girdiklerinde duygularını saklayamadıklarını belirterek, “Gözyaşlarımızı tutamadık. Görevliler bizi azarladılar, sessiz durmamızı istediler. Ama elimizde değildi. Kızlarımız gülümsüyordu, güçlü durmaya çalışıyordu. Onlarla gurur duyuyoruz.” dedi. KADINLAR SİYASÎ HEDEF HÂLİNE GELDİ İşgalci Rus güçleri 15 Ekim 2025 tarihinde aralarında siyasî tutsak Remzi Nimetulayev'in eşi Esma Nimetulayeva'nın da olduğu dört Kırım Tatar kadını haksız gerekçelerle alıkoyarak FSB Ofisine götürdü. Ertesi gün sözde mahkemeye çıkarılan Esma Nimetulayeva, Elviza Aliyeva, Nasiba Saidova ve Fevziye Osmanova sözde "terör örgütü faaliyeti yürütmek ve ilgili örgütün faaliyetlerine katılmakla" suçlanarak tutuklandı. İŞGALCİLERDEN BAŞÖRTÜSÜNE FİZİKSEL MÜDAHALE Gözaltı merkezine getirildiği ilk günlerde FSB görevlisi bir kadının Fevziye Osmanova'nın başörtüsü takmasını yasakladığı, hatta erkek görevlilerin yanında başörtüsünü yırttığı bildirildi. Öte yandan kendisiyle birlikte zorla alıkonulan diğer iki siyasî tutsak Esma Nimetulayeva ve Nesibe Saidova'nın da aynı muameleyle karşı karşıya kaldığı öğrenildi. KIRIM’DAN MOSKOVA’YA ADALET YOLCULUĞU Haksız yere alıkonulan dört Kırım Tatar kadının aileleri başta olmak üzere 16 Kırım Tatarından oluşan heyet Rusya İnsan Hakları Yetkilisi (Ombudsman) Tatyana Moskalkova ile görüşmek amacıyla 29 Ekim’de Kırım’dan Moskova’ya yola çıktı. Hak arayışı yolunda son 36 saat içinde Rus kolluk kuvvetleri tarafından 5 defa alıkonulan Kırım Tatarları, Rusya Ombudsmanlık Ofisine ulaşmaya başardı. Nasibe Saidova, Fevziye Osmanova ve Elvize Aliyeva’nın aileleri ile avukat Nazim Şeyhmambetov, haksız yere alıkonulan Kırım Tatar kadınların serbest bırakılması talebini içeren dilekçeyi Rusya Ombudsman Ofisine sundu. Dilekçeye Kırım’ın farklı şehir ve köylerinden toplanan 6,5 bin imza atıldı. Heyet aynı dilekçeyi Rusya Başsavcılığına ve Devlet Başkanlığı İdaresine de sundu.

KTMM Başkanı: Ukrayna’nın zaferi insan haklarının zaferi olacaktır Haber

KTMM Başkanı: Ukrayna’nın zaferi insan haklarının zaferi olacaktır

Kırım Tatar Millî Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77. yılında dünya genelinde insan onuru, özgürlük ve eşitliğin temel değerlerinin yeniden tehdit altında olduğunu vurguladı. Tarihsel hatırlatmaların yer aldığı açıklamada, 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen beyannameye Sovyetler Birliği'ni -Belarus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti- ile birlikte “çekimser” oy kullandığını belirten Çubarov, “Bu tutum, Sovyet yetkililerinin savaştan sonra da işlediği kitlesel suçların uluslararası incelemeye alınması ve totaliter rejimin gerçek doğasının açığa çıkması korkusundan kaynaklanıyordu.” dedi. SOVYET DÖNEMİNDE TOPLU İHLALLER VE SÜRGÜN KTMM Başkanı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edildiği günlerde milyonlarca insanın Sovyet baskı mekanizmasının hedefi olduğunu anımsatarak şu ifadeleri kullandı: Birleşmiş Milletler kürsüsünden evrensel değerler ve insan hakları ilan edilirken, Kırım Tatar halkı 18 Mayıs 1944'te zorla sürgün edildikleri özel yerleşim yerlerinde dört yılı aşkın bir süredir yok oluyordu. Öyle ki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabulünden sadece iki hafta önce, 26 Kasım 1948'de, SSCB Yüksek Konsey Başkanlığı, 'keyfi ayrılma', yani özel yerleşim yerlerinden kaçma girişimleri için 20 yıl ağır çalışma cezası öngören bir kararname yayınladı. Kırım Tatarları gibi anavatanlarından sürgün edilen Koreliler, Almanlar, İngriya Finleri, Karaçaylar, Kalmıklar, Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar ve Ahıska Türkleri gibi diğer halklar da aynı koşullar altındaydı. Birçoğu için sürgün, sadece vatanlarından kovulma değil, aynı zamanda milli özerkliklerinin de yok edilmesi anlamına geliyordu. Bu durum, özellikle Kırım Tatar halkının özerkliği olan Kırım Özerkliği için de geçerliydi. MİLLİ MÜCADELESİNDE BEYANNAMENİN ROLÜ KTMM Başkanı, Kırım Tatar millî hareketinin gücünü büyük ölçüde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan insan hakları ilkelerinden aldığını, bu ilkelerin halkın anavatanına dönüş hakkının ve milli-bölgesel özerkliğinin temel dayanağı olduğunu kaydetti. Ayrıca Çubarov, 1991’de toplanan II. Kırım Tatar Millî Kurultayı tarafından kabul edilen belgelerin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilkeleri üzerine inşa edildiği hatırlattı. RUS İŞGALİ ALTINDAKİ GÜNCEL HAK İHLALLERİ Çubarov, Rusya’nın 2014’te Kırım’ı işgaliyle başlayan ve 2022’de geniş çaplı saldırıyla derinleşen savaşın, işgal altındaki topraklarda kitlesel katliamlar, sistematik ve zulümlerle birlikte sürdüğü vurgulayarak şunları kaydetti: Rusya Federasyonu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni ve insan hakları ile milletlerin hakları alanındaki diğer tüm uluslararası belgeleri kabaca hiçe sayan bir terör devletine dönüşmüştür. Yalnızca işgal altındaki Kırım'da, büyük çoğunluğu Kırım Tatarları olmak üzere yüzlerce insan yasa dışı bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. “UKRAYNA’NIN ZAFERİ, EVRENSEL İNSAN HAKLARININ YENİDEN TESİSİ OLACAK” Açıklamasının sonunda KTMM Başkanı Ukrayna’nın özgürlüğü için verilen mücadelenin aynı zamanda insanlığın evrensel değerlerini savunma mücadelesi olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: İnsan onurunu ve millelerin eşitliğini tesis etmeye yönelik insan hakları aktivistlerinin, siyasetçilerin ve diplomatların devasa çabalarının yeniden tehdit altına atıldığını ve 20. yüzyılın ortalarındaki gerçeklere geri döndürüldüğünü görmek acı vericidir. Ancak tam da bugün, Ukrayna'nın özgürlük mücadelesinin ön saflarında yer aldığı bu zamanda, demokratik ve özgürlüğü seven ulusların onun etrafında birleşmesi umudu geri getiriyor. Ukrayna'nın zaferi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde belirlenen uluslararası ilkelerin yeniden tesis edilmesine giden yolu açacak ve insan haklarının en yüksek değere sahip olduğu bir dünyaya olan inancı güçlendirecektir.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü: Rus işgali altındaki Kırım’da ihlaller derinleşiyor Haber

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü: Rus işgali altındaki Kırım’da ihlaller derinleşiyor

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde, dünyada acı tecrübelere sahne olan insan haklarının ağır ihlallerine ve soykırım fiillerine dikkat çekmek için İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edildi. Bu tarihten itibaren 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, tüm dünyada insan onurunun ve temel özgürlüklerin önemini hatırlatan bir tarih olarak kaydediliyor. Ancak yaklaşık 12 yıldır Rus işgali altında bulunan Kırım’da bu gün, insan hakları ihlallerinin kesintisiz sürdüğü karanlık bir tabloyu gözler önüne seriyor. Kırım, Rus işgalinin başladığı Mart 2014’ten itibaren sistematik baskıların, zorla kaybetmelerin, hukuksuz tutuklamaların ve işkencenin yoğun yaşandığı bir bölgeye dönüştü. İşgalci yönetimin baskı ve zulüm uygulamalarından en çok etkilenen topluluk ise yarımadanın yerli halkı olan Kırım Tatarları oldu. İşgalin hemen ardından Rusya, Kırım Tatar halkının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov ve KTMM Başkan yardımcıları dahil olmak üzere siyasi ve manevi önderlerin Kırım’a girişini yasakladı, birçok isim hakkında uydurma suçlamalarla açıldı. Kırım’daki bağımsız medya tamamen susturuldu; ATR televizyon kanalı ve Kırım Haber Ajansı (QHA) kapatıldı. Nisan 2016’da ise Kırım Tatarlarının en üst temsil organı olan Kırım Tatar Milli Meclisi resmen yasaklandı. RUSYA EN AZ 176 KIRIM TATARINI HAKSIZ YERE ALIKOYUYOR İnsan hakları savunucularının aktardığı verilere göre Rusya’nın kontrolündeki cezaevlerinde 176’sı Kırım Tatarı olmak üzere toplam 316 Kırımlı siyasi tutsak bulunuyor. Tutuklular arasında kadınlar, gençler, yaşlılar ve engelliler de yer alıyor. Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 2017-2025 yılları arasında işgal altındaki Kırım’da 10 binden fazla insan hakları ihlali kaydedildi; bunların 6 binden fazlası Kırım Tatarlarına karşı işlendi. İşgalden bu yana 44 kişi kaçırıldı, bunlardan 6’sı ölü bulundu, 15’inin akıbeti hâlâ bilinmiyor. Kaybolanlar arasında Dünya Kırım Tatar Kongresi Yönetim Kurulu üyesi Ervin İbragimov da bulunuyor. KIRIM TATARLARINI SAVUNAN AVUKATLAR HEDEF ALINIYOR İşgalci yönetimin baskılarına maruz kalan Ukrain ve Kırım Tatar siyasi tutsakları savunan avukatlar da sistematik baskıya uğruyor. Avukatlar Emil Kurbedinov ve Edem Semedlayev haklarında açılan idari davalar çerçevesinde hapis cezası aldı.; Lilya Gemeci, Rüstem Kamilev, Nazim Şeymambetov ve Aleksey Ladin olmak üzere 4 Kırımlı avukatının lisansı iptal edildi. Kırım'daki baskıları dünyaya duyuran insan hakları savunucusu ve yurttaş gazeteci Lutfiye Zudiyeva “yabancı ajan” ilan edildi. RUSYA EĞİTİM SİSTEMİNİ BİR PROPAGANDA ARACI OLARAK KULLANIYOR, KIRIM TATARLARININ KÜLTÜREL MİRASINI YOK EDİYOR Eğitim alanında da baskılar derinleşti. İşgal öncesi Kırım Tatarca eğitim veren 15 milli okulun tamamı statüsünü kaybetti. Rusya, eğitim sistemini çocukların milli kimliğini silmek ve genç nesli propaganda ile yönlendirmek için bir araca dönüştürdü. Kırım Tatar kültürel mirası da hedef alındı. Kırım Tatar mimarisinin dünyadaki tek örneği olan Hansaray, “restorasyon” gerekçesiyle ağır tahribata uğratıldı. UNESCO’nun tüm girişimlerine rağmen süreç durdurulamadı. Bunun dışında 2014’ten bu yana Rus işgali altındaki Kırım’da onlarca tarihi ve kültürel miras alanı tahrip edildi, binlerce tarihi eseri kaçırıldı. Son 12 yılda yarımadaya bir milyondan fazla Rus yerleştirilerek Kırım’ın demografik yapısı kökten değiştirildi. Aynı dönemde on binlerce Kırım Tatarı, baskılar nedeniyle yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, Kırım’daki sistematik ihlallerin uluslararası toplum tarafından yeniden hatırlanması açısından kritik bir önem taşıyor. Kırımlı siyasi tutsakların serbest bırakılması, kaybedilen kişilerin akıbetinin açıklanması ve yerli halkın temel haklarının korunması için uluslararası baskının artırılması gerekiyor.

Rusya, Kırım Tatarlarını sistematik olarak hedef alıyor: BM Yerli Halklar Hakları Bildirgesi’nin en az 18 maddesi ihlal ediliyor Haber

Rusya, Kırım Tatarlarını sistematik olarak hedef alıyor: BM Yerli Halklar Hakları Bildirgesi’nin en az 18 maddesi ihlal ediliyor

Rusya’nın 2014’ten bu yana işgal altında tuttuğu Kırım’da Kırım Tatarlarına yönelik baskı ve sistematik hak ihlalleri uluslararası platformlarda yeniden gündeme taşındı. Kırım SOS sivil toplum teşkilâtı eş koordinatörü Sabina İlyas, New York’ta Litvanya ve Ukrayna’nın BM daimi temsilciliklerince düzenlenen “Ukrayna’daki Rus İşgalinin 11. Yılı: Sivil Halk ve Çocuklar Üzerindeki İnsan Hakları İhlallerinin Sonuçları” başlıklı etkinlikte Rusya’nın Kırım’ın yerli halklarına yönelik hak ihlallerine dikkat çekti. İlyas, Rusya’nın Kırım Tatarlarını kendi politikalarına tehdit olarak gördüğü için işgalin başından beri yerli halkın hedef alındığına dikkat çekti. Rusya’nın BM Yerli Halklar Hakları Bildirgesi’nin en az 18 maddesinin ihlal edildiğini vurgulayan İlyas, Kırım Tatar aktivistlere yönelik baskı ve takibat, zorla Kırım’dan sınır dışı edilme, kültürel mirasın yok edilmesi, medya üzerindeki yoğun sansür, Kırım Tatar Milli Meclisinin (KTMM) faaliyetlerinin engellenmesi, özellikle 2022’den sonra artan kadınlara yönelik siyasi yargılamaların başlıca ihlaller arasında yer aldığını belirtti. Sabina İlyas, 222’yi aşkın Kırımlı siyasi tutsaktan 133’ünün Kırım Tatarı olduğunu kaydederek, “Her yıl en az 50 yasa dışı ev baskını yapılıyor ve bunların yaklaşık yüzde 75’i Kırım Tatarlarının evlerinde gerçekleşiyor. İşgal güçleri, cuma namazı sonrası camilerde ve zulüm görenlere destek olmak için toplandığı mahkeme binaları yakınlarında toplu alıkoymalar gerçekleştiriyor.” dedi.

Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar gazeteci Lenora Dyulber’e yönelik baskıları kınadı Haber

Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar gazeteci Lenora Dyulber’e yönelik baskıları kınadı

Ukrayna Parlamentosu (Verhovna Rada) İfade Özgürlüğü Komisyonu, Rus işgal güçlerinin Kırım’ın Sudak kentinde yaşayan Kırım Tatar araştırmacı ve sunucu Lenora Dyulber’e yönelik gerçekleştirdiği ev baskını ve alıkoyma girişimini sert bir dille kınadı. Komisyon, bu eylemleri uluslararası hukukun ihlali olarak nitelendirerek, uluslararası toplumu acil müdahaleye çağırdı. Ukrayna Parlamentosu İfade Özgürlüğü Komisyonu tarafından 4 Kasım’da yayımlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Gazetecilerin hedef alınması, yarımadadaki duruma dair herhangi bir bağımsız bilgiyi bastırma ve toplumu gerçeği bilme hakkından mahrum etme girişimini teşkil ediyor. Komisyon, ifade özgürlüğünün temel bir değer olduğunun ve gazetecilik faaliyetlerinin baskı için bir gerekçe olamayacağının altını çiziyor. Komisyon, uluslararası kuruluşları, demokratik devletlerin hükûmetlerini ve insan hakları kurumlarını Kırım'daki gazetecilere yönelik baskı durumuna "derhal müdahale etmeye" ve işgalcilerin bu eylemlerini kınamaya çağırdı. Ayrıca Rusya üzerindeki siyasi, diplomatik ve yaptırım baskısının artırılmasını, yarımadada gazetecilik hakları ihlallerinin uluslararası düzeyde izlenmesinin sağlanmasını, baskı tehdidi altındaki medya mensuplarının ve insan hakları savunucularının desteklenmesi ve korunmasını talep etti. EVİNDE ARAMA YAPILDI VE ALIKONULDU Lenora Dyulber, 4 Aralık sabah saat 05.00 civarında evine düzenlenen baskın ve aramanın ardından işgalciler tarafından Akmescit'te bulunan FSB ofisine götürüldü. Gazeteci, daha sonra aynı gün içinde serbest bırakıldı. Kırım Dayanışması sivil teşkilâtına konuşan gazetecinin annesi Elmira Dyubler, Rus işgal güçlerinin evin tüm bölümlerine girdiğini ve hem avluda hem de odalarda eş zamanlı çalıştığını aktardı. Annenin ifadesine göre, "soruşturmacılar" kitapları, belgeleri ve teknolojik cihazları detaylıca inceledi. Aramanın ardından gazetecinin bilgisayarı ve telefonuna el konuldu. KIRIM'DAKİ BASKILAR ARTIYOR Konu ile ilgili açıklama yapan Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, “İşgal altındaki Kırım'da bu kez tanınmış bir araştırmacı ve gazeteciye yönelik yeni bir baskın ve arama, Kırım Tatar halkının iradesini kırmak ve onları kendi vatanları Kırım’dan uzaklaştırmak amacıyla uygulanan baskı ve zulmün daha da arttığını gösteriyor.” ifadelerini kullanmıştı.

Kırım’da insan hakları ihlallerinin yüzde 60’ından fazlası Kırım Tatarlarına yönelik Haber

Kırım’da insan hakları ihlallerinin yüzde 60’ından fazlası Kırım Tatarlarına yönelik

Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Eskender Bariyev, 2017-2025 yılları arasında işgal altındaki Kırım’da 10 binden fazla insan hakları ihlali kaydedildiğini, bunların 6 binden fazlasının Kırım Tatarlarına karşı işlendiğini açıkladı. Sosyal medya üzerinden açıklama yapan Bariyev, Berlin’de 27-28 Kasım tarihlerinde düzenlenen Yerli Halklar Diyalog Platformu’na katıldığını bildirdi. Etkinlikte Rusya’daki yerli halkların durumu ve sürgündeki Rus demokratik güçleriyle iş birliğinin ele alındığını belirten Bariyev, “Bu tür etkinlikler, Kırım'daki gerçek durum ve yerli Kırım Tatar halkının temsilcilerine yönelik sistemli baskılar hakkında konuşmak için bir fırsattır.” dedi. Etkinlikte konuşan Bariyev’in aktardığına göre Rusya’nın kontrolündeki cezaevleri ve tutukevlerinde şu anda 176’sı Kırım Tatarı olmak üzere 316 Kırımlı siyasi tutsak alıkonuluyor. Tutsaklar arasında en az 41 kadın, 64 genç, 28 yaşlı ve 10 engelli kişinin yer aldığını belirten Bariyev, “2017–2025 yılları arasında işgal altındaki Kırım’da 10 binden fazla insan hakları ihlali kaydedildi. Bunların 6 binden fazlası Kırım Tatarlarına karşı işlendi.” ifadelerini kullandı. Ayrıca Bariyev Kırım Tatar Kaynak Merkezinin, işgal süresince toplam 477 kişinin siyasi nedenlerle tutuklandığını veya ceza davalarıyla baskı altına alındığını tespit ettiğini bildirdi. Bu vakaların 269’u ise Kırım Tatarlarına yönelik. Bununla birlikte işgal döneminde 32 kişi zorla kaybedildi; bu kişilerin 18’i Kırım Tatarıydı. Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı, işgalci yönetimin 2025 yılında en çok “casusluk”, “vatana ihanet”, "Numan Çelebicihan Taburuna katılım", Rus ordusunu “itibarsızlaştırma” ve “Hizb-ut Tahrir üyeliği” gibi suçlamaları kullanarak Kırım sakinlerini hedef aldığını belirtti. Bariyev, Kırım’ın işgalinin Kırım Tatar halkı için ağır sonuçlar doğurduğunu vurgulayarak, “Kırım'ın işgali, bir yandan Kırım Tatar halkı için büyük bir tehdit, diğer yandan ise dünyada daha görünür ve özne olma fırsatı. Pek çok şey Kırım Tatar halkının nasıl davrandığına bağlı. Ancak en ağır sonuç insan kaybıdır.” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.