SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Insan Kaçırma

QHA - Kırım Haber Ajansı - Insan Kaçırma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Insan Kaçırma haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bariyev: Rus işgalciler Kırım'da giderek daha fazla kadını hedef alıyor Haber

Bariyev: Rus işgalciler Kırım'da giderek daha fazla kadını hedef alıyor

Rus işgali altındaki Kırım’ın Yedi Kuyu (Lenino) kasabasında Mart 2024’te kaçırılan 3 kadının Rus işgal güçleri tarafından alıkonulduğu ve bir yıldan uzun süredir Akmescit’teki (Simferopol) 2 numaralı tutukevinde tutulduğu ortaya çıktı. Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi ve Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı Eskender Bariyev, kadınların bir yıldan uzun süredir yasal dayanak olmaksızın alıkonulduğunu belirtti. Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Eskender Bariyev, “Kaynaklarımız; Larısa Gayday, Tatyana Pavlenko (Simonenko) ve Elvira Aboyazova’nın şu anda Akmescit’teki (Simferopol) 2 numaralı tutukevinde tutulduğunu bildiriyor. Ancak işgalciler bu konuda hâlâ resmi bir açıklama yapmadı.” dedi. Benzer durumların daha önce de yaşandığını hatırlatan Bariyev, yurttaş gazeteci İrına Danılovıç ve Herson’da kaçırılan İrına Gorobtsova’nın da sözde mahkemelere çıkarılmadan önce uzun süre haber alınamayan isimler arasında yer aldığını kaydetti. Kadınların neyle suçlandığının bilinmediğini ifade eden Bariyev, “Belki de henüz suç isnat etmeye hazır değiller. Onları bilgi almak amacıyla tutuyor olabilirler ya da gelecekteki soruşturmalar için zemin hazırlamak istiyorlar.” şeklinde konuştu. Akmescit’teki 2 numaralı tutukevinin, daha önce cezaevi olarak kullanıldığını daha sonra tutukevine dönüştürüldüğünü belirten Bariyev, tutukevinde Kırım Tatarlarına yönelik keyfi ve baskıcı uygulamalara dikkat çekerek, “Orada alıkonulan insanlara açıkça şöyle deniliyor: ‘Sizinle ne istersek yaparız, bize hiçbir şey olmaz’.” ifadelerini kullandı. "KADINLAR DAHA SIK HEDEF ALINIYOR" Bununla birlikte son dönemde artan endişe verici bir eğilime dikkat çeken Bariyev, Rus işgal güçlerinin giderek daha fazla sayıda Kırımlı kadını hedef alarak, kimseyle görüştürülmeyen tutsak (incommunicado) statüsünde alıkoyduğunu belirtti. Bu kadınların alıkonulduğuna dair bilgiler çoğu zaman ailelerinden değil, alternatif kaynaklardan ediniliyor. Kırım Tatar Kaynak Merkezi Başkanı, “Bu insanların hayatta olduğunu, esaret altında bulunduklarını bilmek çok önemli. Daha da önemlisi, uluslararası yetkili kurumların bu konuda tepki vererek işgalcilerden en azından kamuoyuna açık bilgi sunmalarını talep etmeleri gerekiyor.” şeklinde vurguladı.

Kırım’da aylarca kayıp olan 3 kadının Rus işgalciler tarafından alıkonulduğu ortaya çıktı Haber

Kırım’da aylarca kayıp olan 3 kadının Rus işgalciler tarafından alıkonulduğu ortaya çıktı

Rus işgali altındaki Kırım’ın Yedi Kuyu (Lenino) kasabasında Mart 2024’te kaçırılan 3 kadının Rus işgal güçleri tarafından alıkonulduğu ve bir yıldan uzun süredir Akmescit’teki (Simferopol) 2 numaralı tutukevinde tutulduğu öğrenildi. Kırım Tatar Kaynak Merkezi tarafından yapılan açıklamada, Kırım’da 27 Mart 2024’te Larısa Gayday'ın, ertesi gün ise Tatyana Pavlenko (Simonenko) ve Elvira Aboyazova’nın kaybolduğu bildirildi. Uzun süredir akıbetleri bilinmeyen bu üç kadının, işgal altındaki Akmescit’teki bir tutukevinde tutulduğu öğrenildi. Kadınlara yönelik hangi suçlamaların yöneltildiği ise hâlâ açıklanmış değil. Üç kadının geçen yıl kaybolduğunun belgelediğini ancak nerede olduklarının kısa süre önce öğrenilebilindiğini belirten Merkez, “Bu durum, Rus işgal yönetiminin 2024’ten bu yana sıkça başvurduğu tipik bir uygulamanın örneğidir: İnsanlar kaçırılıyor ya da gözaltına alınıyor, ardından ailelerine, insan hakları örgütlerine veya kamuoyuna hiçbir bilgi verilmiyor. Nerede tutulduklarına dair bilgi aylar, hatta bazen bir yıl sonra ortaya çıkıyor.” denildi. Özellikle kadınlara yönelik baskıların ve zorla kaybetme vakalarının arttığını vurgulayan Kırım Tatar Kaynak Merkezi, uluslararası topluma çağrıda bulunarak şu ifadeleri kullandı: Kırım Tatar Kaynak Merkezi, işgal altındaki Kırım’da artan kadınlara yönelik baskılar, zorla kaybetmeler ve ağır insan hakları ihlalleri karşısında uluslararası toplumu daha kararlı tutum almaya çağırıyor. Rus işgal yönetiminin söz konusu uygulamaları, uluslararası hukuka aykırı olmakla kalmıyor, aynı zamanda korku, tecrit ve cezasızlık ortamını da derinleştiriyor.

Rus işgal güçleri, Kırım'da 6 ayda 6 kişiyi kaçırdı Haber

Rus işgal güçleri, Kırım'da 6 ayda 6 kişiyi kaçırdı

Kırım Tatar Kaynak Merkezi, Rus işgal güçlerinin Kırım’da 2025 yılının ilk 6 ayında 6 kişiyi kaçırdığını (zorla kaybetme) bildirdi. Kırım Tatar Kaynak Merkezinin açıklamasına göre kaybolan kişilerin isimleri şu şekilde: Anatoliy Kobzar, Susanna İsmailova, Natalya Polyuh, Oleh Platonov, Serhiy Grışçenkov ve Tamara Çernuha. İnsan hakları savunucuları zorla kaybetmelerin işgal altındaki Kırım’da uygulanan baskı yöntemlerinden yalnızca biri olduğuna dikkat çekiyor. 11 YILDA 65’TEN FAZLA KİŞİ ZORLA KAYBEDİLDİ Kırım SOS Sivil Toplum Teşkilatı, Ocak 2025’te yaptığı açıklamada, Rus işgali altındaki Kırım’da 2014 yılından bu yana en az 66 zorla kaybetme vakası kaydedildiğini bildirmişti. Bunlardan 21 kişinin akıbeti hâlâ bilinmiyor, 6 kişi ölü bulundu, 1 kişi yurt dışına iade edildi, 7 kişi hakkında dava açıldı, 31 kişi ise zorla kaybedildikten birkaç gün sonra serbest bırakıldı. "ZORLA KAYBETME" KAVRAMI NE ANLAM İFADE EDİYOR? Zorla kaybetme, bir kişinin bir devlet veya siyasi örgüt tarafından ya da bir devlet yahut siyasi örgütün yetkilendirmesi, desteği veyahut rızasıyla üçüncü bir tarafça gizlice kaçırılması veya hapsedilmesi ve ardından mağduru hukukun koruması dışına çıkarmak amacıyla kişinin akıbetini ve nerede olduğunu kabul etmeyi reddetmesidir. Zorla kaybetme, kimi devletlerin muhalif grupları bastırma ve sindirme amacıyla uyguladığı şiddet yöntemlerinden biridir. Uluslararası Ceza Mahkemesinin 1 Temmuz 2002 tarihinde yürürlüğe giren Roma Statüsü'ne göre, herhangi bir sivil nüfusa yönelik yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlendiğinde, "zorla kaybetme" uluslararası ceza hukukunda zaman aşımına tabi olmayan insanlığa karşı bir suç olarak nitelendirilir.

Rusya’nın Kırım’da 11 yıldır işlediği suçlar cezasız kaldı Haber

Rusya’nın Kırım’da 11 yıldır işlediği suçlar cezasız kaldı

Ukraynalı insan hakları savunucuları, uluslararası örgütler ile iş birliği yaparak, Kırım ve işgal altında bulunan diğer Ukrayna bölgelerinde Rusya tarafından sistematik olarak işlenen savaş suçlarına dair kanıtları Birleşmiş Milletlere (BM) sundu.  İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan BM İnsan Hakları Konseyi’nin 58. oturumu kapsamında "İşkence ve Keyfi Gözaltılar: İnsanlığa Karşı Suçlar" başlıklı etkinlik düzenlendi. Toplantıda; Ukrayna merkezli insan hakları örgütleri, Rusya’nın işgal altındaki Ukrayna topraklarında sistematik olarak işlediği savaş suçları hakkında bilgi verdi. İşgalci güçlerin halka baskı yapmak için sık sık insan kaçırmaya başvurduğunu belirten insan hakları savunucuları, İnsan Hakları İçin Medya Girişimi’nin Rusya tarafından yasa dışı olarak alıkonulan en az bin 908 sivilin kimliğini tespit ettiğini bildirdi.  "... İŞGAL KARŞITI DURUŞLARI NEDENİYLE İLK HEDEF HALİNE GELİYORLAR..." İnsan Hakları İçin Medya Girişimi Analitik Departmanı Başkanı Lyubov Smaçilo, Rusya’nın işgal gerçeğini kabul etmeyen geniş bir Ukrayna grubunu hedef aldığını vurgulayarak şunları kaydetti: "Bu kişiler, aktif bir direniş göstermeseler bile, işgal karşıtı duruşları nedeniyle ilk hedef haline geliyorlar. Sivillere yönelik bu baskılar insanlığa karşı suç olarak değerlendirilmelidir." Smaçilo; Birleşik Krallık, Polonya, Litvanya, Yunanistan, Finlandiya, ABD, Almanya, Bulgaristan, Hollanda, İsviçre, İzlanda, Meksika, Slovakya, Gürcistan ve Estonya delegelerini, Ukraynalı insan hakları savunucuları tarafından geliştirilen sivillerin serbest bırakılmasına yönelik bir eylem planına katılmaya çağırdı. İnsan hakları örgütleri, Rusya tarafından alıkonulan sivillerin yaş, cinsiyet ve meslek gibi kriterlere göre sınıflandırılmasını ve her grubun belirli ülkeler tarafından himaye edilerek serbest bırakılmaları için diplomatik baskının artırılmasını öneriyor. KIRIM’DA GÖZALTILAR VE İŞKENCELER 2014’TEN BERİ SÜRÜYOR Kırım İnsan Hakları Grubu Temsilcisi İrına Baran El-Ghali, Rusya’nın işgal dönemi boyunca hukuksuz tutuklamaları işkence yöntemi olarak kullandığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Kırım’ın işgalinden bu yana 11 yıl geçti, ancak tek bir suçlu bile cezalandırılmadı. Dahası, Kırım'da işkence yapan faillerin, şu anda yeni işgal edilen Ukrayna topraklarında da aynı suçları işlediğini biliyoruz."

İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz? Haber

İşgal, işkence ve korku: Rus tanklarına direnen halk, şimdi neden sessiz?

Rusya'nın Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’te karşı başlattığı geniş çaplı işgal saldırısının ilk günlerinde Rus işgal güçleri tarafından kontrol altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılar 3 yıldır devam ediyor. İşgalcilerin uyguladığı baskılar, yerel halkı sindirmeyi amaçlayan politikalara dayanırken halkta ciddi bir korku yaratıyor. İşgalin başından itibaren Rus güçler, bu bölgelerde başta Kırım Tatarları olmak üzere Ukrayna yanlısı sivil aktivistlere, gazetecilere ve kamu görevlilerine yönelik zorla alıkoyma, işkence ve tehdit yöntemlerini sıkça uyguluyor. Bölgedeki Ukrayna nüfusu; Rus pasaportlarının zorla kabul ettirilmesi, eğitim müfredatının Rus propagandasına göre değiştirilmesi ve muhalif seslerin susturulması gibi uygulamalarla ağır bir baskı altına alındı. İşgal altındaki Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan insanlar, Rus güçlerinin ağır baskısı nedeniyle işlenen suçları ve insan hakları ihlallerini duyurmaktan çekiniyor. İşgalin ilk günlerinden beri Rus güçleri, Ukrayna yanlısı bireyleri tespit etmek için sıkı gözetim sistemleri kurarak, sosyal medya paylaşımlarını izlemeye alarak ve en ufak bir muhalif sesin dahi şiddetle bastırılacağını gösterdi. Kaçırılma, işkence, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmelerin yaygın olduğu bu ortamda, halk korku içinde yaşıyor. Özellikle Rus işgaline karşı çıkan aktivistler, gazeteciler ve eski Ukrayna yetkilileri hedef alınırken, sıradan vatandaşlar bile herhangi bir şikâyet veya direniş belirtisi gösterdiklerinde cezalandırılıyor. Bu nedenle birçok kişi, yaşanan insan hakları ihlallerini dünyaya duyurmak yerine hayatta kalabilmek için sessiz kalmayı tercih etmek zorunda kalıyor. Son olarak Kırım Tatar Kaynak Merkezi, 12 Mart 2025 tarihinde, Rus işgal güçleri tarafından yasa dışı olarak alıkonulan Kırım Tatarı Rüstem Virati’nin Rus tutukevinde yaşamını yitirdiğini duyurdu. Herson bölgesindeki Novooleksiyivka kasabasında 16 Mart 2023 tarihinde işgalciler tarafından alıkonulan, işkence gören daha sonra işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Numan Çelebicihan Taburu Davası çerçevesinde 8 yıl hapis cezasına çarptırılan Virati hakkında hiç bir şey bilinmiyordu. Ailesi, onun kurtulacağına inanarak ve gazetecilerin haber yapmasının işgalcileri daha fazla baskıya yönlendireceğinden korkarak durumu gizli tutmayı tercih etti. Öte yandan Ukraynalı insan hakları savunucuları başta insan kaçırma olmak üzere işgalciler tarafından işlenen hak ihlallerinin dünyaya duyurulmasının işgalcilere karşı koymanın en etkili yöntem olduğuna dikkat çekiyor. İşgalcilerin bu tip bilginin yayılmasından korktuğunu belirten insan hakları savunucuları, ihlallerin gündeme getirilmesinin alıkonulan kişilerin hayatlarını korumaya yardımcı olduğuna dikkat çekiyor. Kırım Haber Ajansına (QHA) konuşan Kırım Tatar Kaynak Merkezi Müdürü Av. Lyudmıla Korotkıh (Lyudmyla Korotkykh) ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi Gülnara Bekirova, Rus işgal güçlerinin Herson ve Zaporijjya bölgelerindeki baskılarını değerlendirerek işgal altında yaşayan insanların sessiz kalmalarının sebebini ele aldı. EN AZ 413 KİŞİ İŞGALCİLER TARAFINDAN KAÇIRILDI Kırım Tatar Kaynak Merkezinin verilerine göre, 24 Şubat 2022’ten sonra Rus işgali altına alınan Herson ve Zaporijjya bölgelerinde en az 413 kişi işgal güçleri tarafından alıkonuldu. İşgalcilerce hukuksuz bir şekilde alıkonulan 413 kişiden 104’ü ise Kırım Tatarı. Son zamanlarda çoğunlukla Rus işgalcilerce kaçırılan insanların yakınlarının insan hakları savunucularına ilgili vakaları bildirmediğini belirten Lyudmıla Korotkıh, “Bildiğiniz gibi işgalciler, Geniçesk dahil yeni işgal altına alınan bölgelerde kendi mahkemelerini oluşturdu ve insanları ‘yargılıyorlar’. Maalesef biz bazen bu davaları oldukça uzun bir gecikmeyle öğreniyoruz. Öncelikle bunun sebebi yakınlarının bu vakaları bildirmemesi ve bu konuda açık kaynaklarda bir bilginin olmaması; sosyal ağlarda veya medyada bu bilgiler yer almıyor.” dedi. Rusya’nın işgal altındaki bölgelerde yaşayan insanlara baskı uyguladığı için insanların ihlalleri bildirmeye korktuğunu aktaran Korotkıh, “Gerçekten çok korkuyorlar çünkü Rus işgal güçleri tarafından bu bölgelerin ele geçirilmesi sırasında büyük bir şiddet dalgasına tanık oldular. Dolayısıyla de herhangi bir bilgiyi paylaşmaktan çekiniyorlar.” ifadelerini kullandı.  BİRÇOK İNSAN KAÇIRILARAK İŞKENCEYE MARUZ KALDI "KAÇIRILAN İNSANLARIN KIRIM’A GÖTÜRÜLDÜĞÜ, ORADA YARGILANARAK CEZAEVLERİNE GÖNDERİLDİĞİ BİLİNİYOR" Yeni işgal edilen bölgelerde insanların kaçırıldığı, belirli bir süre boyunca alıkonularak işkencelere maruz kaldığı birçok vakanın mevcut olduğuna dikkat çeken insan hakları savunucusu şunları kaydetti: Özellikle, insanların kaçırılarak belirli bir süre boyunca alıkonulduğu birçok vaka yaşandı. Bir süre sonra insanlar serbest bırakıldı ancak fiziksel ve psikolojik olarak korkunç durumdaydılar. Bu yüzden sevdiklerinin bir gün serbest bırakılmasını uman aileler konuşmaktan, bilgi vermekten korkuyor. Ancak ne yazık ki her zaman böyle olmuyor. Kaçırılan insanların Kırım’a götürüldüğü, orada yargılanarak cezaevlerine gönderildiği biliniyor. Aileler ise mahkeme kararı açıklandıktan sonra bilgi vermeye başlıyor. Ayrıca bir başka sorun da ailelerin kime başvuracaklarını bilmemesidir. Kime güvenebileceklerini, hangi iletişim kanallarının güvenli olduğunu ve bu bilgileri nasıl yayabileceklerini bilmiyorlar. “Öncelikli sebep elbette güvenlik faktörü, çünkü insanlar korkuyor.” diyen Korotkıh, bir diğer meselenin ise, alıkonulan kişilere atanan sözde avukatların ailelere bu konuyu dile getirmemelerini ve bilgiyi yaymamalarını tavsiye etmesi olduğunu belirterek şu ifadelerini kullandı: Bunun sebebi, işgalcilerle bir şekilde anlaşmaya vararak durumu çözmeyi ve alıkonulan kişinin serbest bırakılmasını umuyorlar. Ancak ne yazık ki bu tür durumlar oldukça nadir gerçekleşiyor. “İHLALLERİ GÜNDEME TAŞIMAK EN ETKİLİ YÖNTEM” İnsan kaçırma vakasının duyurulmasının, bilginin yayılmasının en etkili yöntem olduğunu vurgulayan Korotkıh, “İlgili bilgilerin Ukraynalı insan hakları savunuculara aktarılması ilk önce bize hızlı tepki vermemizi, bu bilgiyi ilgili uluslararası kurumlara, başta BM olmak üzere insan hakları koruma örgütlerine iletmemizi sağlıyor. Bilgiyi yabancı medyada yayıyoruz, sosyal medyada duyuruyoruz, işgalciler bunlardan korkuyor, bundan sonra bazı insanlar serbest bırakılıyor veya en azından kaçırılan insanın alıkonulduğu yer hakkında bilgi veriliyor. Ayrıca işgalciler bu sayede alıkonulanan kişilere daha farklı davranmaya başlıyor; en azından işkence uygulamıyorlar ve yaşamları doğrudan tehdit altında olmuyor. Bu yüzden, işgal altındaki bölgelerde yaşayan herkesten, kaçırılan veya alıkonulan kişiler hakkında bilgi sahibi olduğunda, ister aile üyesi, ister komşu ya da tanıdık olsun, bu durumu duyurmasını istiyoruz. Çünkü bu, öncelikle alıkonulan kişilerin hayatlarını korumamıza yardımcı olur.” şeklinde konuştu. “SİLAHSIZ İNSANLAR RUS TANKLARINA KARŞI YÜRÜDÜ” Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra başta Geniçesk ili olmak üzere Herson ve Zaporijjya bölgelerinde yaşayan Kırım Tatarlarının ve Ukraynalı aktivistlerinin Kırım’ın idari sınırında düzenlenen birçok eyleme katılarak Ukrayna toprak bütünlüğünü kararlı bir şekilde savunduğunu belirten KTMM Üyesi Gülnara Bekirova, “Bu yüzden Rusya Ukrayna'ya karşı geniş çaplı işgal saldırısı başlattığında ve yüzlerce tankın bölgemizden geçtiktiğini gördüğümüzde elbette önce ailelerimiz, hayatlarımız için korktuk. Ama bu korku aynı zamanda bize evlerimizi, ailelerimiz korumaya cesaret verdi. İlk haftalarda silahsız, ellerinde sadece Ukrayna ve Kırım Tatar bayrakları olan insanlar tanklara karşı yürüdü. İşgalcilerin vazgeçeceğinden emindik. Ama bu çok acımasız, kanlı bir savaş. Çok sayıda insan işgalcileri protesto etmek için sokaklara çıktı. Ancak işgal güçlerinin uyguladığı baskı, aramalar, insan kaçırmaları, işkenceler insanları sindirdi.” dedi. “İNSANLAR ÇOK KORKUYOR” Rus işgalcilerin sindirme taktiğini yaygın bir şekilde kullandığını kaydeden Bekirova, “Geniçesk bölgesinde yaşayan Kırım Tatarları ve Ukraynalı aktivistlerin yüzde 70’i işgal altındaki bölgeleri terk etti. Çünkü işgalciler bölgeyi kontrol altına aldıktan hemen sonra özellikle aktif olan insanlara baskılar uyguladı, alıkoyarak işkence etti. Serbest bırakılanlar bir daha yakalanmamak üzere evlerini terk etmek zorunda kaldı. İşgalcilerin Ukrayna vatandaşlarına karşı benzeri görülmemiş vahşice yöntemler kullanıyor. İşgal altındaki topraklarda hapiste alıkonulan insanlarımıza her türlü işkence ve kötü muamele uyguluyorlar. Bu yüzden insanlar çok korkuyor.” ifadelerini kullandı.

İşgalciler, Kırım'da bir Kırım Tatar kadını kaçırdı: Mayıs ayından beri haber alınamıyor! Haber

İşgalciler, Kırım'da bir Kırım Tatar kadını kaçırdı: Mayıs ayından beri haber alınamıyor!

Rus işgali altındaki Kırım’da Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) görevlilerinin, Canköy bölgesi sakini Kırım Tatarı Lera Cemilova’yı kaçırarak; 8 aydır hiçbir gerekçe sunmadan yasa dışı olarak alıkoyduğu öğrenildi. Rus işgali altındaki Kırım’da insan hakları ihlallerini kayda alan insan hakları örgütü İrade’ye konuşan 28 yaşındaki Lera Cemilova’nın annesi Lenora Cemilova, kızının 21 Mayıs 2024 tarihinde alıkonulduğunu bildirdi. MAYIS AYINDAN BU YANA HABER ALINAMIYOR! Rus işgal güçlerinin 20 Mayıs’ta evlerinde arama yaptığını ve evdeki tüm telefonlara, dizüstü bilgisayar, fotoğraf makinesi ve flash belleklere el koyduğunu ayrıca kızını Lera Cemilova’yı yanlarında götürdüğünü aktaran kadın, “Ertesi gün kızımı FSB’nin Canköy şubesine götürdüler. 22 Mayıs’ta ise mahkeme uyuşturucu testinden geçmeyi reddettiği iddiasıyla kızımın 15 gün süreyle idari gözetim altına alınmasına karar verdi” şeklinde anlattı. Bununla birlikte Lenora Cemilova, diğer kızının da kısa süre sonra FSB’ye güya "sohbet" için çağrıldığını söyledi. Görevliler, bu görüşmede ona kardeşinin ceza süresi bittikten sonra FSB’nin gözaltı merkezine sevk edileceğini bildirdi. Lenora Cemilova, mayıs ayından bu yana kızı Lera Cemilova’yı görmediğini ve bulunduğu yer hakkında hiçbir şey bilmediğini kaydetti. Kızını bulmak için tüm ilgili kurumlara başvuru yaptığını dile getirdi ancak tüm bu çabaların cevapsız kaldığını belirtti. İŞGALCİ RUSYA'DAN BİR SAVAŞ SUÇU DAHA! İrade insan hakları teşkilatı, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Lera Cemilova'nın kaçırılma vakası, 'bireysel sivillere yönelik kasıtlı saldırılar' ve 'yasa dışı olarak hürriyetten yoksun bırakma' gibi savaş suçlarının özelliklerini taşıyor” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca teşkilat, FSB görevlileri tarafından yapılan aramalar veya alıkonulmalar sonrasında iz bırakmadan kaybolan en az beş Kırımlı hakkında daha bilgi sahibi olduklarını hatırlattı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.