SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kanlı Yanvar

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kanlı Yanvar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kanlı Yanvar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk Dışişleri: Bağımsızlık uğruna can veren Azerbaycan'ın kahramanlarını saygı ve rahmetle anıyoruz Haber

Türk Dışişleri: Bağımsızlık uğruna can veren Azerbaycan'ın kahramanlarını saygı ve rahmetle anıyoruz

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, bundan tam 35 yıl önce Azerbaycan'da Rus ordusunun gerçekleştirdiği katliamda hayatını kaybedenleri andı. Bakanlığın resmî hesaplarından yapılan açıklamada, "20 Ocak 1990'da bağımsızlık uğruna şehit düşen Kardeş Azerbaycan'ın kahramanlarını saygı ve rahmetle anıyoruz." ifadeleri yer aldı.  20 Ocak 1990'da bağımsızlık uğruna şehit düşen Kardeş Azerbaycan'ın kahramanlarını saygı ve rahmetle anıyoruz. ???????????????? pic.twitter.com/hDJu2YbHLM — T.C. Dışişleri Bakanlığı (@TC_Disisleri) January 20, 2025 KIZIL TERÖRÜN SON DALGASI: KANLI YANVAR  1980’li yıllarda milletler hapishanesi SSCB içinde, Ermenistan yönetimine milliyetçi zümre geçtiğinde, Azerbaycan’da hala Sovyetler Birliği’nin baskı rejimine hizmet eden bir zihniyet varlığını sürdürüyordu.  Ancak bu dönemde Azerbaycan için de bir direnç noktası oluşturdu. Azerbaycan Türklerinin lideri merhum Ebülfez Elçibey’in önderliğinde Azerbaycan Halk Cephesi, bu hususta ilk adımdı. Sovyetler Birliği’nin boyunduruğu altına yaşamak istemeyen, istiklal için mücadeleyi göze alan Azerbaycan Türkleri; Moskova’nın dikkatini de üstüne çekti. 1990 Ocak ayının ilk günlerinde Ermenistan, Karabağ’ın kendine ait olduğu yönünde kararlar aldığında, bölgede çatışmalar gerçekleşti.  Bu uyanışı engellemek için bahane arayan Moskova her zaman olduğu gibi kendisini ikna eden bir kılıf hazırladı. Ermeni çatışmalarını ve halk ayaklanmalarını bahane eden Sovyet kurmayları, Mihail Gorbaçov’un direkt emriyle sözde kendi sınırlarının içinde olduğunu kabul ettikleri Bakü şehrine girerek, binlerce insana vahşi bir muamele uyguladı. Sovyet orduları, bu katliam için sadece Bakü değil Azerbaycan’ın çeşitli şehirlerine de dahil olan bir terör dalgası başlattı. Rus askerleri 19 Ocak’ta Azerbaycan Televizyonunun enerji jeneratörünü havaya uçurarak, katliamdan kimsenin haberi olmaması için var gücüyle çalıştı. Milletler Hapishanesi’nin Azerbaycan’daki yayın organı “Komünist” gazetesinin son sayısı 18 Ocak 1990’da bir sonraki sayısı ise 27 Ocak 1990’da çıktı.  Savunma Bakanı Mareşal Yazov liderliğindeki Rus ordusu, 19 Ocak 1990 gecesi saat 23.30'da Sovyetler Birliği’nin Genel Sekreteri Gorbaçov’un emriyle olağanüstü hâl ilan etmeden Bakü şehrine girdi. “Darbe” kod adıyla yaptığı hukuksuz müdahalede sivil halkı katletti ve bunun sonucunda 147 kişi öldü, 744 kişi yaralandı, 841 kişi hukuksuzca gözaltına alındı ve yüzlerce kişi ortadan kayboldu. Bakü'de olağanüstü hâl ilanına ilişkin bilgi, yalnızca 20 Ocak sabah 7'de devlet radyosu tarafından halka iletildi. Ancak Mihail Gorbaçov'un Azerbaycan'a gönderdiği üst düzey yetkililer yüzsüzce Bakü'de olağanüstü hâl ilan edilmeyeceğini açıkladı.. OHAL'in halka duyurulduğu tarihe kadar Rus askerleri, 82 kişiyi acımasızca katletti, 20 kişiyi de ağır şekilde yaraladı. Olağanüstü hal ilanının ardından 20 Ocak ve sonraki günlerde Bakü'de 21 kişi katledildi. 25 Ocak'ta Neftçala'da ve 26 Ocak'ta Lenkeran'da olağanüstü hâl ilan edilmeyen bölgelerde 8 kişi daha öldürüldü. Moskova’nın askerleri, 19 Ocak gecesi Azerbaycan Televizyonuna saldırmalarına rağmen 20 Ocak’ta "Azadlık" radiosunun sunucusu ünlü gazeteci Mirze Hazar’ın sesi duyulduğunda, umut ışığı tekrar doğmuştu. Mirze Hazar’ın 20 Ocak'ta ilk yayını, hem Azerbaycan'da hem de tüm dünyada Azerbaycanlıları ve kamuoyunu uyandırdı. Dünyadaki tüm Azerbaycanlılar ayağa kalktı ve protestolar başladı. 20 Ocak’ta Bakü’ye saldıran Sovyet ordusunun içinde Ermeni nüfusunun da yüksek olduğu sonraki araştırmalarda ortaya çıkarıldı. O gün içinde Ermeni nüfusunu da barındıran Sovyet ordusu, Bakü sokaklarında önlerine çıkan her şeyi ezdi ve ordu acımasızca her yere ateş açtı. İnsanlar sadece sokaklarda değil, otobüse binerken, apartmanlarında otururken bile vuruldu. Rus güçleri, yaralıları götürmeye gelen ambulans araçlarına ve sağlık çalışanlarına da ateş açtı. AZERBAYCAN'DA BAĞIMSIZLIK HAREKETİ HIZLANDI Bu facia Azerbaycan'da bağımsızlık hareketini hızlandırdı ve Sovyetler Birliği'ne ciddi bir darbe vurdu. Bakü'nün tüm nüfusu, gece öldürülenlerin toplu cenaze töreninde gün boyunca merasim düzenledi. Şehrin yüksek kısmında inşa edilen Şehitler Hiyabanında defnedilen ilk şehitlerin töreni sırasında, binlerce Komünist Parti üyesi parti kimliklerini yaktı. 20 Ocak Milli Yas Günü olduğu için Azerbaycan'da bugün bütün kamu kurumları ve özel işletmeler anma töreni düzenleyecek.

Azerbaycan'ın bağımsızlığına vurulan Sovyet darbesi: 20 Ocak 1990 Kara Yanvar Katliamı Haber

Azerbaycan'ın bağımsızlığına vurulan Sovyet darbesi: 20 Ocak 1990 Kara Yanvar Katliamı

Azerbaycan Türkleri, tarih sahnesine bir kez daha tam 70 sene sonra bağımsızlıklarını elde etmek için atılmışlardı. Bağımsızlığa giden yolda Azerbaycan Türklerinin mücadelesinde kanlı bir dönüm noktası yaşanacaktı. 20 Ocak 1990’da mücadele veren Azerbaycan Türkleri bu sefer de Sovyetler Birliği ismiyle anılan emperyalistlerin hedefine oturmuştu. Peki neden Azerbaycan hedef alındı? Gorbaçov’un hayata geçirdiği Yeniden Yapılanma ve Açıklık politikaları Sovyet baskısında yaşayan halkları harekete geçirmişti. Kendi kaderini tayin etme hakkını elde etmek için mücadele veren toplumlar arasında Azerbaycan da bulunuyordu.  20 OCAK’A GİDEN SÜREÇTE AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN’DA OLAYLAR NASIL GELİŞTİ? Ancak 1988 yılında Azerbaycan Sovyeti, Sovyetler Birliği'nin en muhafazakâr cumhuriyetlerinden biriydi ve siyasi muhaliflere yer yoktu. Ermenistan’da ise parti hiyerarşisinin çoğunluğu yeni milliyetçi hareketle iş birliği yapmak istediğinden milliyetçiler burada iktidarı daha kolay ele geçirdiler. Azerbaycan'da iktidar ile muhalefet arasında uzlaşmanın temeli yoktu ve cumhuriyetin gelecekteki kaderi konusunda farklı görüşlere sahiptiler. Görüş farklılığının bir diğer nedeni de Bakü'nün Rusça konuşan kozmopolit aydınlarını cumhuriyetin geri kalan nüfusundan ayıran uçurumdu. Türk Milliyetçiliğini vaaz eden ve Gorbaçov'un politikalarıyla ilgilenmeyen radikal halk figürleri ise bu gruptan nefret ediyordu. Azerbaycan’da hükûmet ve bölünmüş muhalefet "oyunun kuralları" üzerinde anlaşamadığı için iktidar mücadelesi uzun süre devam etti. Azerbaycan Halk Cephesi ve Azerbaycan’ın komünist hükûmetiyle anlaşamayınca, olaya Moskova’nın müdahalesi de kaçınılmaz oldu. KARABAĞ’DA YAŞANANLARI GERİLİMİ ARTIRDI Karabağ'dan gelen haberler durumu daha da gergin hale getirdi. 9 Ocak 1990’da Ermenistan parlamentosu Karabağ'ın topraklarına dahil edilmesi yönünde oy kullandı ve bu hamle tabii ki Azerbaycan Türklerini kızdırdı. Olayın sıcaklığında Karabağ’da Ermeniler ile Türkler arasında çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda hayatını kaybedenler ve esir alınanlar oldu. AZERBAYCAN TÜRKLERİ, KOMÜNİST REJİME MEYDAN OKUYOR Olaylar büyüdükçe Moskova’nın da müdahelesinde artış yaşanıyordu. Moskova'dan Bakü'ye birkaç bin iç birlik daha gönderildi. 11 Ocak'ta Halk Cephesi'ne bağlı bir grup Lenkeran şehrinde birçok idari binayı alarak yönetimi ele geçirdi. İki gün sonra durumu açıklığa kavuşturmak için olay yerine gönderilen iktidar gazetesi Bakinski Raboçi gazetesinin muhabiri, şehirdeki Sovyet hükûmetinin devrilmesine tanık oldu. Muhabir o günü şöyle kaleme almıştı: “Önce şehir parti komitesi birinci sekreteri Rızayev ile bir toplantı ayarladım, ardından raykom binasına gittim. Ancak kapıda silahlı adamlar duruyordu. Beni içeri almadılar, içlerinden biri yanıma gelip şöyle dedi: "Raykom artık yok. Burada kimse çalışmıyor. Girmenize izin verilmiyor" SOVYET YÖNETİMİ BAKÜ’DE 14 Ocak'ta Gorbaçov'un yakın siyasi yoldaşı Yevgeniy Primakov başkanlığındaki Siyasi Büro heyeti durumu kontrol etmek için Bakü'ye geldi. SSCB Savunma Bakanı Dmitri Yazov da şehrin eteklerindeki kışlalarda konuşlanan binlerce birliğe bizzat komuta etmek için buraya geldi. Dağlık Karabağ'da, Azerbaycan ve Ermenistan'ın sınır bölgelerinde ve Gence'de olağanüstü hâl uygulanmasına karar verildi, ancak bu karar nedense Bakü için geçerli olmadı. Azerbaycan Türkleri bağımsızlığı için mücadele ederken Primakov o günlerde Azerbaycan'ın Sovyetler Birliği'nden çıkmasını kabul etmeyeceği konusunda uyarı yaptı ve asker göndereceğinin imasını yaptı. SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN SON ACIMASIZ KATLİAMI: 20 OCAK 1990 Gorbaçov ve yönetimi 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece Bakü'ye asker gönderme kararı aldı. Gece yarısı olağanüstü hâl ilan edildi. Ancak Bakü halkının bundan haberi yoktu çünkü akşam saat 7.30'da televizyon istasyonunun elektrik ünitesi havaya uçurulmuştu ve televizyon yayını kesilmişti. Bu provokasyon muhtemelen özel servisler tarafından düzenlendi.  Bunun sonucunda Bakü halkının büyük bir kısmı acil durumdan ancak sabah saat 5.30'da Azadlıq Radyosu’ndan Mirza Hazar'ın sesi ve helikopterlerden atılan broşürler aracılığıyla haberdar oldu. Azerbaycan Türkleri, bağımsızlık arzusuyla Bakü Azadlık Meydanında sokaklara dökülmüşken, Sovyet tankları 26 bin askerle birlikte şehre girerek, Bakü sokaklarında bağımsızlık yürüyüşü yapan insanların üzerine acımasızca ateş açtı. Açılan ateş sonucunda 137 sivil acımasızca katledildi, yaklaşık 700 kişi de yaralandı. Azerbaycan halkı, Kara Yanvar'ın yıl dönümünde Rusların şehit ettiği bağımsızlık aşkıyla yanan vatandaşlarını anıyor.

Kanlı Yanvar: Kızıl Terörün son dalgası! Haber

Kanlı Yanvar: Kızıl Terörün son dalgası!

Bundan 100 sene önce Memmed Said Ordubadi, Azerbaycan tarihinde Ermeniler ile Azerbaycan Türkleri arasındaki çatışmaya bir isim verilecekse; bunun "Müslüman-Ermeni Kavgası" olması gerektiğini belirtmişti. Keza 1990’da gerçekleşen Kanlı Yanvar olayları tam da bu kavganın sonucunda ortaya çıkmıştı. 1980’li yıllarda milletler hapishanesi SSCB içinde, Ermenistan yönetimine milliyetçi zümre geçtiğinde, Azerbaycan’da hala Sovyetler Birliği’nin baskı rejimine hizmet eden bir zihniyet varlığını sürdürüyordu.  Ancak bu dönemde Azerbaycan için de bir direnç noktası oluşmuştur. Azerbaycan Türklerinin lideri merhum Ebülfez Elçibey’in önderliğinde Azerbaycan Halk Cephesi, bu hususta ilk adımdı. Sovyetler Birliği’nin boyunduruğu altına yaşamak istemeyen, istiklal için mücadeleyi göze alan Azerbaycan Türkleri; Moskova’nın dikkatini de üstüne çekti. 1990 Ocak ayının ilk günlerinde Ermenistan, Karabağ’ın kendine ait olduğu yönünde kararlar aldığında, bölgede çatışmalar gerçekleşti.  Bu uyanışı engellemek için bahane arayan Moskova her zaman olduğu gibi kendisini ikna eden bir kılıf hazırladı. Ermeni çatışmalarını ve halk ayaklanmalarını bahane eden Sovyet kurmaylar, Mihail Gorbaçov’un direkt emriyle sözde kendi sınırlarının içinde olduğunu kabul ettikleri Bakü şehrine girerek, binlerce insana vahşi muamele uyguladılar. Sovyet Ordularının bu katliam için sadece Bakü değil Azerbaycan’ın çeşitli şehirlerine de dahil olduğunu söylemek gerekir. Moskova’nın askerleri 19 Ocak’ta Azerbaycan Televizyonu’nun enerji jeneratörünü havaya uçurarak, katliamdan kimsenin haberi olmaması için var gücüyle çalıştı. Milletler Hapishanesi’nin Azerbaycan’daki yayın organı “Komünist” gazetesinin son sayısı 18 Ocak 1990’da bir sonraki sayısı ise 27 Ocak 1990’da çıktı.  Savunma Bakanı Mareşal Yazov liderliğindeki Rus ordusu, 19-20 Ocak 1990 gecesi saat 23.30'da Sovyetler Birliği’nin Genel Sekreteri Gorbaçov’un emriyle olağanüstü hâl ilan etmeden Bakü şehrine girdi. “Darbe” kod adıyla yaptığı hukuksuz müdahalede sivil halkı katletti ve bunun sonucunda 147 kişi öldü, 744 kişi yaralandı, 841 kişi hukuksuzca tutuklandı ve yüzlerce kişi kayboldu. Bakü'de olağanüstü hâl ilanına ilişkin bilgi, yalnızca 20 Ocak sabah 7'de devlet radyosu tarafından halka iletildi. Ancak Mihail Gorbaçov'un Azerbaycan'a gönderdiği üst düzey yetkililer yüzsüzce Bakü'de olağanüstü hâl ilan edilmeyeceğini açıkladılar. OHAL'in halka duyurulduğu tarihe kadar Rus askerleri, 82 kişiyi acımasızca katletti, 20 kişiyi de ağır şekilde yaraladı. Olağanüstü hal ilanının ardından 20 Ocak ve sonraki günlerde Bakü'de 21 kişi katledildi. 25 Ocak'ta Neftçala'da ve 26 Ocak'ta Lenkeran'da olağanüstü hâl ilan edilmeyen bölgelerde 8 kişi daha öldürüldü. Moskova’nın askerleri, 19 Ocak gecesi Azerbaycan Televizyonuna saldırmalarına rağmen 20 Ocak’ta "Azadlıg" radiosunun sunucusu ünlü gazeteci Mirze Hazar’ın sesi duyulduğunda, umut ışığı tekrar doğmuştu.  Mirze Hazar’ın 20 Ocak'ta ilk yayını, hem Azerbaycan'da hem de tüm dünyada Azerbaycanlıları ve kamuoyunu uyandırdı. Dünyadaki tüm Azerbaycanlılar ayağa kalktı ve protestolar başladı. 20 Ocak’ta Bakü’ye saldıran Sovyet Ordusu’nun içinde Ermeni nüfusunun da yüksek olduğu sonraki araştırmalarda ortaya çıkarılmıştır. O gün içinde Ermeni nüfusunu da barındıran Sovyet Ordusu, Bakü sokaklarında önlerine çıkan her şeyi ezdi ve ordu acımasızca her yere ateş açtı. İnsanlar sadece sokaklarda değil, otobüse binerken, apartmanlarında otururken bile vuruldu. Sovyet Ordusu, yaralıları götürmeye gelen ambulans araçlarına ve sağlık çalışanlarına da ateş açtılar. Sonraki süreçte bu konu hususunda araştırma grupları rapor hazırlarken, Sovyet ordusunun Bakü’de Kalaşnikof tüfeklerinde tartışmalı olan değişken ağırlık merkezli 5,45 mm kalibreli mermiler kullanıldığını vurguladı.  AZERBAYCAN'DA BAĞIMSIZLIK HAREKETİ HIZLANDI Bu facia Azerbaycan'da bağımsızlık hareketini hızlandırdı ve Sovyetler Birliği'ne ciddi bir darbe vurdu. Bakü'nün tüm nüfusu, gece öldürülenlerin toplu cenaze töreninde gün boyunca merasim düzenledi. Şehrin yüksek kısmında inşa edilen Şehitler Hiyabanında defnedilen ilk şehitlerin töreni sırasında, binlerce Komünist Parti üyesi parti kimliklerini yaktı. 20 Ocak Ulusal Yas Günü olduğu için Azerbaycan'da bugün bütün kamu kurumları ve özel işletmeler anma töreni düzenlemektedir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.