SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kırım Tatar

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kırım Tatar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kırım Tatar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırım Tatar siyasi tutsak Ruslan Nagayev'in sağlık durumu kritik seviyede! Haber

Kırım Tatar siyasi tutsak Ruslan Nagayev'in sağlık durumu kritik seviyede!

Rus işgali altındaki Kırım'da, Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurgulanan sözde "Hizb-ut Tahrir Davası" çerçevesinde mahkûm edilen Kırım Tatar siyasi tutsak Ruslan Nagayev'in kızı Sevil Nagayev Kırım Haber Ajansına (QHA) açıklamalarda bulundu. Rusya'nın yasa dışı olarak alıkoyduğu Kırım Tatar siyasi tutsağın kızı Sevil Nagayev, 60 yaşındaki babasının böbrek sorunları nedeniyle durumun kritik olduğunu belirtti. SEVİL NAGAYEV: KENDİSİYLE İLETİŞİME GEÇEMİYORUM Sevil Nagayev QHA'ya yaptığı açıklamada, bir avukat aracılığıyla Ruslan'ın muayene edilmesi için cezaevine ultrason cihazı olan bir doktor getirmeyi başardıklarını söyledi. Babasının ürolitiyazis hastası olduğunu ve böbreklerinin ağrıdığını söyleyen Sevil Nagayev, "Ultrason çektirdi ve doktor şiddetli iltihaplanma tespit etti. Ona bir tedavi reçetesi yazdı ancak sadece bir gün sonra babamın ağrıları daha da kötüleşti. Bir cerrah tarafından muayene edilmek üzere Verkhnouralsk'taki bir hastaneye götürüldü. Nesi olduğunu bilmiyorum. Kendisiyle iletişime geçemiyorum. Belki de babamın ameliyat olması gerekiyordur." şeklinde konuştu. RUSLAN NAGAYEV'İM TIBBİ İHTİYAÇLARI KARŞILANMADI Kırım Tatar siyasi tutsak Ruslan Nagayev’in avukatı Yevgen Goroşko, daha önce yaptığı açıklamada siyasi tutsağın tıbbi yardım talebinde bulunduğunu ancak talebinin dikkate alınmadığını açıklamıştı. Yine siyasi tutsağın eşi geçmişte yaptığı açıklamada, Nagayev’in tansiyon hastası olduğunu, böbreklerinden ağrı çektiğini ancak cezaevinde tedavi edilmediğini bildirmişti. KIRIM TATARLARI AĞIR TAKİBAT ALTINDA Rus işgal güçleri, 10 Haziran 2019 sabahı Aluşta, Karasupazar ve Akmescit bölgelerinde Kırım Tatarlarının evlerine yasa dışı baskın düzenledi. Baskınlar sonrasında Eskender Süleymanov, Ayder Cepparov, Riza Omerov, Enver Omerov, Ruslan Mesutov, Lenur Halilov, Ruslan Nagayev, Eldar Kantemirov gözaltına alındı. Ayrıca, 9 Haziran 2019’u 10 Haziran 2019’a bağlayan gece, mahkeme duruşmasına katılmak üzere Rusya’nın Rostov-na-Donu şehrinde giden Kırım Tatar siyasi tutsakların akrabalarının bulunduğu bir araç, Kerç Köprüsü’ne giriş yaptığı sırada işgalci güçler tarafından durduruldu. Bunun sonucunda, Kırım Tatar siyasi tutsak Rüstem İsmailov’un kayınpederi Eskender Omerov alıkonuldu. Ocak 2021'de  Rusya’nın Güney Askeri Bölge Mahkemesi, Kırım Tatarlar siyasi tutsaklar Enver Omerov'u 18 yıl, Ayder Cepparov'u 17 yıl ve Riza Omerov'u 13 yıl hapis cezasına mahkûm etti. Öte yandan Rus mahkemesi Ağustos 2021’de Lenur Halilov, Ruslan Nagayev, Ruslan Mesutov ve Eldar Kantimirov hakkında aldığı kararları açıkladı. Karara göre; Lenur Halilov 18 yıl, Ruslan Mesutov 18 yıl, Ruslan Nagayev 13 yıl, Eldar Kantemirov 12 yıl hapis cezasına mahkûm edildi.

Kanada'dan Kırım Tatar siyasi tutsak Abdulgaziyev için serbest bırakılma çağrısı Haber

Kanada'dan Kırım Tatar siyasi tutsak Abdulgaziyev için serbest bırakılma çağrısı

Rus işgali altındaki Kırım’da Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurgulanan sözde "Hizb-ut Tahrir Davası" kapsamında 12 yıl hapis cezasına mahkûm edilen Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev'in sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Kanada'nın Kıyiv Büyükelçiliği, ağır hasta olan ve acil tıbbi bakıma ihtiyacı olan Abdulgaziyev'in serbest bırakılması için bir açıklamada bulundu. "ABDULGAZİYEV'İN DERHAL SERBEST BIRAKILMASI ÇAĞRISINA KATILIYORUZ" Kanada Büyükelçiliği tarafından yapılan yapılan açıklamada, Abdulgaziyev'in işgal altındaki Kırım'da 2019 yılında tutuklandığı belirtilirken, 12 yıl hapis cezasına mahkûm edildiği kaydedildi. "2024 yılında kendisine tüberküloz ve diğer hayati tehlike oluşturan hastalıkların teşhisi konuldu." denilen açıklamada; Kırım Tatar siyasi tutsağın eşinin, Abdulgaziyev'in 40 kilo kaybettiğini aktardığı vurgulandı. Kanada'nın Kıyiv Büyükelçiliği tafından yapılan çağrıda, “İnsan hakları aktivistlerinin Abdulgaziyev'in derhal serbest bırakılması ve tedaviye erişiminin sağlanması çağrısına katılıyoruz.” ifadesine yer verildi. TOFİK ABDULGAZİYEV’İN SAĞLIK DURUMU KÖTÜLEŞTİ Rus işgali altındaki Kırım’da, işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Hizb-ut Tahrir Davası çerçevesinde 12 yıl hapis cezasına mahkûm edilen Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev’in sağlık durumu son yedi aydır önemli ölçüde kötüleşti. Nisan 2024’te siyasi tutsağa verem teşhisi konuldu. Ukraynalı insan hakları savunucuları, Temmuz 2024’te sağlık durumu ciddi şekilde kötüleşen Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev’i derhal serbest bırakma çağrısında bulunmuştu. YOĞUN BAKIMA KALDIRILMIŞTI Kırım Dayanışması sivil teşkilâtından 22 Mart 2024 tarihinde yapılan açıklamada, Rusya'nın Verhneuralsk cezaevinde alıkonulan Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev'in kritik durumda Çelyabinsk kentindeki hastanelerden birinin yoğun bakım servisine kaldırıldığı bildirilmişti. Hastanede Tofik Abdulgaziyev’e verem teşhisi konuldu. Ayrıca doktorlar siyasi tutsağa bir dizi başka hastalık teşhisi koydu. Konulan teşhisler arasında iki taraflı zatürre, küçük sol taraflı hidrotoraks (akciğerlerde sıvı), orta derecede anemi, mitral kapakta hasara neden olan bağ dokusu displazisi sendromu (kalp hastalığı), kronik kalp yetmezliği, kronik gastrit ve nefrolitiazis (böbrek taşları) bulunuyor. 12 YIL HAPİS CEZASI Rostov-na-Donu kentindeki Güney Bölge Askeri Mahkemesi, 12 Mayıs 2022’de Tofik Abdulgaziyev, Bilal Adilov, Vladlen Abdulkadırov, Mecit Abdurahmanov ve İzzet Abdullayev’in (ikinci Akmescit Grubu) hakkında aldığı kararı açıkladı. Mahkeme, ses mühendisi Tofik Abdulgaziyev, cep telefonu teknisyeni Vladlen Abdulkadırov, gaz ve elektrik kaynakçısı İzzet Abdullayev, marangoz ve inşaatçı Mecit Abdurahmanov'a 12 yıl hapis cezası, müteahhit Bilal Adilov'a 14 yıl hapis cezası verdi. İŞGALCİLERİN TOPLU BASKINI Rus işgali altında bulunan Kırım’da işgalcilerin Kırım Tatar halkına baskı uygulamak amacıyla uydurduğu sözde “Hizb-ut Tahrir” davası çerçevesinde 27 Mart 2019 tarihinde, en az 25 Kırım Tatarı ailenin evine toplu baskın düzenlendi. Baskın sonucunda 20 Kırım Tatarı gözaltına alındı. Ayrıca, evlerinde arama yapılan soydaşlarını desteklemek için evlerin yakınına gelen iki aktivist gözaltına alındı. Bunlardan birine 5 gün hapis cezası, diğerine ise 500 ruble para cezası verildi. 28 Mart tarihinde ise Rus işgalcilerin, bir gün önce Kırım’da Kırım Tatarlarının evlerine düzenledikleri toplu baskınlar sırasında yerlerini tespit edemediği 4 Kırım Tatarından 3’ü; Remzi Bekirov, Osman Arifmemetov ve Vladlen Abdulkadırov Rusya’nın Rostov-na-Donu şehrinde gözaltına alındı. Dördüncü kayıp Kırım Tatarı Edem Yayaçikov’un da daha sonra gözaltına alındığı bildirildi. Kırım’ın sözde Kievskiy Bölge Mahkemesi, işgalcilerce 27 Mart tarihindeki baskınlar çerçevesinde alıkonulan Kırım Tatarları: Cemil Gafarov, Akim Bekirov, Farhad Bazarov, Enver Ametov, Riza İzzetov, Bilal Adilov, Mecit Abdurahmanov, Tofik Abdulgaziyev, Alim Karimov, İzet Abdullayev, Asan Yanikov, Server Gaziyev, Rüstem Seythalilov, Rüstem Şeyhaliyev, Şaban Ümerov, Ruslan Süleymenov, Yaşar Muedinov, Seyran Murtaza, Erfan Osmanov, Seytveli Seytabdiyev, Vladlen Abdulkadırov, Osman Arifmemetov, Remzi Bekirov, Raim Ayvazov, Eskender Süleymanov hakkında tutukluluk kararı verdi.

Ukrayna Ombudsmanı, Kırım Tatar siyasi tutsak Abdulgaziyev için harekete geçti! Haber

Ukrayna Ombudsmanı, Kırım Tatar siyasi tutsak Abdulgaziyev için harekete geçti!

Rus mahkemesi, Kırım’da Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurgulanan sözde "Hizb-ut Tahrir Davası" kapsamında 12 yıl hapis cezasına mahkûm edilen ve sağlık durumu ciddi şekilde kötüleşen Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev’i tahliye etmeyi reddetti. Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisi (Ombudsman) Dmıtro Lubinets, Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev'in serbest bırakılması talebiyle Rus Ombudsman Tatyana Moskalkova ile iletişime geçti. Yetkili, kötü tutukluluk koşulları ve zamanında uygun tıbbi bakımın sağlanmaması nedeniyle Abdulgaziyev'in 40 kilo verdiğini ve tutuklama öncesi sahip olmadığı sağlık sorunları yaşadığını kaydetti. Lubinets konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Mart 2024'te Abdulgaziyev'in sağlık durumunun keskin bir şekilde kötüleşmesi nedeniyle hastaneye kaldırıldığını ve akciğer tüberkülozu ve bir dizi ciddi hastalık tespit edildiğini" belirtti. Ukrayna Ombudsmanı, "Mahkûmlara gerekli ve yeterli tıbbi yardımın sağlanmaması, İşkence Yasağına ilişkin İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin 3. maddesinin ihlal edildiğini gösteriyor" dedi. Ayrıca Lubinets, "Tedavisi mümkün olmayan ve yaşamla bağdaşmayan hastalıklar nedeniyle yasa dışı bir şekilde tutuklanan kişinin serbest bırakılması için Türkiye, Katar, BAE ve Suudi Arabistan'daki uluslararası meslektaşlarıma başvurdum." açıklamasını yaptı. TOFİK ABDULGAZİYEV’İN SAĞLIK DURUMU KÖTÜLEŞTİ Rus işgali altındaki Kırım’da, işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Hizb-ut Tahrir Davası çerçevesinde 12 yıl hapis cezasına mahkûm edilen Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev’in sağlık durumu son yedi aydır önemli ölçüde kötüleşti. Nisan 2024’te siyasi tutsağa verem teşhisi konuldu. Ukraynalı insan hakları savunucuları, Temmuz 2024’te sağlık durumu ciddi şekilde kötüleşen Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev’i derhal serbest bırakma çağrısında bulunmuştu. YOĞUN BAKIMA KALDIRILMIŞTI Kırım Dayanışması sivil teşkilâtından 22 Mart 2024 tarihinde yapılan açıklamada, Rusya'nın Verhneuralsk cezaevinde alıkonulan Kırım Tatar siyasi tutsak Tofik Abdulgaziyev'in kritik durumda Çelyabinsk kentindeki hastanelerden birinin yoğun bakım servisine kaldırıldığı bildirilmişti. Hastanede Tofik Abdulgaziyev’e verem teşhisi konuldu. Ayrıca doktorlar siyasi tutsağa bir dizi başka hastalık teşhisi koydu. Konulan teşhisler arasında iki taraflı zatürre, küçük sol taraflı hidrotoraks (akciğerlerde sıvı), orta derecede anemi, mitral kapakta hasara neden olan bağ dokusu displazisi sendromu (kalp hastalığı), kronik kalp yetmezliği, kronik gastrit ve nefrolitiazis (böbrek taşları) bulunuyor. 12 YIL HAPİS CEZASI Rostov-na-Donu kentindeki Güney Bölge Askeri Mahkemesi, 12 Mayıs 2022’de Tofik Abdulgaziyev, Bilal Adilov, Vladlen Abdulkadırov, Mecit Abdurahmanov ve İzzet Abdullayev’in (ikinci Akmescit Grubu) hakkında aldığı kararı açıkladı. Mahkeme, ses mühendisi Tofik Abdulgaziyev, cep telefonu teknisyeni Vladlen Abdulkadırov, gaz ve elektrik kaynakçısı İzzet Abdullayev, marangoz ve inşaatçı Mecit Abdurahmanov'a 12 yıl hapis cezası, müteahhit Bilal Adilov'a 14 yıl hapis cezası verdi. İŞGALCİLERİN TOPLU BASKINI Rus işgali altında bulunan Kırım’da işgalcilerin Kırım Tatar halkına baskı uygulamak amacıyla uydurduğu sözde “Hizb-ut Tahrir” davası çerçevesinde 27 Mart 2019 tarihinde, en az 25 Kırım Tatarı ailenin evine toplu baskın düzenlendi. Baskın sonucunda 20 Kırım Tatarı gözaltına alındı. Ayrıca, evlerinde arama yapılan soydaşlarını desteklemek için evlerin yakınına gelen iki aktivist gözaltına alındı. Bunlardan birine 5 gün hapis cezası, diğerine ise 500 ruble para cezası verildi. 28 Mart tarihinde ise Rus işgalcilerin, bir gün önce Kırım’da Kırım Tatarlarının evlerine düzenledikleri toplu baskınlar sırasında yerlerini tespit edemediği 4 Kırım Tatarından 3’ü; Remzi Bekirov, Osman Arifmemetov ve Vladlen Abdulkadırov Rusya’nın Rostov-na-Donu şehrinde gözaltına alındı. Dördüncü kayıp Kırım Tatarı Edem Yayaçikov’un da daha sonra gözaltına alındığı bildirildi. Kırım’ın sözde Kievskiy Bölge Mahkemesi, işgalcilerce 27 Mart tarihindeki baskınlar çerçevesinde alıkonulan Kırım Tatarları: Cemil Gafarov, Akim Bekirov, Farhad Bazarov, Enver Ametov, Riza İzzetov, Bilal Adilov, Mecit Abdurahmanov, Tofik Abdulgaziyev, Alim Karimov, İzet Abdullayev, Asan Yanikov, Server Gaziyev, Rüstem Seythalilov, Rüstem Şeyhaliyev, Şaban Ümerov, Ruslan Süleymenov, Yaşar Muedinov, Seyran Murtaza, Erfan Osmanov, Seytveli Seytabdiyev, Vladlen Abdulkadırov, Osman Arifmemetov, Remzi Bekirov, Raim Ayvazov, Eskender Süleymanov hakkında tutukluluk kararı verdi.

Litvanya'daki Tatar Yaz Okulu'ndan muhteşem kapanış! Haber

Litvanya'daki Tatar Yaz Okulu'ndan muhteşem kapanış!

Litvanya'da Tatar Kültür Derneğinin ev sahipliğinde Türkiye'nin Vilnius Büyükelçiliği ve Trakai Belediyesinin katkılarıyla açılan Tatar Yaz Okulu 24 Temmuz 2024 tarihinde Trakai Kültür Merkezi'nde düzenlenen kapanış programıyla sona erdi. Bu yıl on birincisi düzenlenen yaz okulunda, Türkiye, Birleşik Krallık ve Litvanya'dan katılım sağlayan çocuklar, Tatar kültürüne dair eğitimler aldı. Yaz okulunun kapanışında ise, 10 gün boyunca alanında uzman hocalar tarafından ders alan çocukların hazırladıkları gösteri izleyenleri adeta büyüledi. Geceye, Litvanya Parlamentosu üyeleri, Trakai Belediye Başkanı, Türkiye ve Kazakistan Büyükelçiği yetkilileri başta olmak üzere çok sayıda kişi katıldı. Ailelerin büyük ilgi gösterdiği konser, tüm ekibin seslendirdiği "Ey Güzel Kırım" türküsü ile başladı. Daha sonra program, Senyora (büyükanneler) korosunun seslendirdiği "Qalaylı Qazan" isimli yır ile devam etti. Bir senaryo çerçevesinde oluşturulan ve Tatar kına gecesinin canlandırıldığı gösteri büyükannelerin "Qınalıda Parmaqların" yırını seslendirdiği, genç kızların kına törenini canlandırdığı sahne ile devam etti. Ardından tüm ekip "Sıra Sıra Cezveler" yırını söylerken genç kızlar danslarıyla eşlik edip kahve sunumunu canlandırdılar. Hemen ardından Senyora (büyükanneler) korosu "Ağlama Kelin" yırını söylerken gelinin arkadaşları tarafından düğüne hazırlandığı sahne canlandırıldı. "Quşaqlı Qız" yırı sonrasında senyoralar sahneden ayrıldı. Senaryoya göre Türkiye'den gelen damadın Tatar kızı ile evlendiği gösteride "Tıraş Havası" da unutulmadı. Ardından gençlerin sergilediği "Seymen" oyunları büyük alkış aldı. Cemila Şutskite'nin yeni öğrenerek izleyicilere sunduğu "Tım Tım" gerçekten görülmeye değerdi. Grubun tüm gençlerinin seslendirdiği "Çayır Çimen Geze Geze" türküsünün ardından bu kez "Harmandalı" ve "Kerimoğlu" zeybekleri seyircinin beğenisine sunuldu. Senyoraların seslendirdiği Kazan Tatar şarkısı "Utır Ale Yannarıma" ise büyük sempati topladı. Konserin finali tüm gençlerin oynadığı "Ağır Ava" ve "Qaytarma" ile yapıldı. Konser "Bugün Bayram" yırı eşliğinde gelin ve damadı canlandıran gençlerin dansıyla son buldu. Konser bitiminde Tatar Kültür Derneği Başkanı Almira Parmaksızoğlu gecenin mimarları Cıyın Ansambli Dans Hocası Evelina Bekir, İlker Teker, Kemal Kamalı ve Liutsuzas Milišauskas ile konserde senyoralar ile sahne alan Tuvgan Til İnternet Sitesi Koordinatörü Oya Deniz Çongar'a teşekkür ederek birer katılım belgesi sundu. Ardından tüm gençlere birer katılım belgesi verildi. Toplu fotoğraf çekimi sonrasında da aileler ile birlikte kampa dönülerek topluca yemek yenildi ve kutlama yapıldı.

Kırım'ın ''Bülbül Sesi'' Sabriye Erecepova, doğumunun 112. yıl dönümünde anılıyor Haber

Kırım'ın ''Bülbül Sesi'' Sabriye Erecepova, doğumunun 112. yıl dönümünde anılıyor

Efsanevi Kırım Tatar sanatçı Sabriye Erecepova, tam 112 yıl önce bugün dünyaya geldi. Halkının acı yazgısını hem hayattayken hem vefat ettikten sonra da paylaşan Erecepova, 1944 yılında sürgüne gitmedi ancak hayatının yarısından fazlasını Kırım'dan uzak yerlerde Stalin'in baskılarıa altında ve çalışma kamplarını yaşadı. Kırım Tatar halkının "bülbül sesli" olarak andığı Sabriye, Kırım Tatar halkının yeteneğini, millî dans ve türkülerinin güzelliklerini profesyonel seviyede sergileyen ilk sanatçılardan biriydi. KIRIM YILLARI Sabriye Erecepova, 12 Temmuz 1912'da Bahçesaray'da bir öğretmen ailesinde dünyaya geldi. Müziğe olan sevgisini Sabriye'ye annesi Sayde hanım aşıladı. Annesi şarkı söylemeye çok seven, çok sayıda türkü bilen, şiir yazan bir kadındı. Eşsiz kontralto sesini de (klasik müzikte kadın seslerinin en derini) de şarkıcı annesinden miras aldı. Halkının müzik folklorunu Sabriye'ye annesi tanıttı. Daha çocukken şarkıcı zengin bir halk türküsü repertuvarına sahipti. Sayde hanım ağır hastalığa yakalandığında yanına 12 yaşındaki Sabriye'yi çağırıp "Ötme bülbül" isimli türküyü söylemesini rica etti. Ancak türküyü sonuna kadar dinleyemedi. Sabriye, hayatının bu sahnesini asla unutamadı. Sabriye sahneye ilk defa 16 yaşındayken ünlü oyuncu Sara Baykina'nın doğum günü vesilesiyle düzenlenen bir konserde bir koroyla beraber çıktı. Sabriye, profesyonel şarkıcı olmasına Kırım Tatar müzik uzmanı Varvara Hanbekova'nın kendisine yardımcı olduğunu sık sık dile getirirdi. Akmescit okulunu bitirdikten sonra Sabriye belli bir süre öğretmen olarak çalıştı. Ancak sahne hayalinden vazgeçmedi. Günümüzde efsane olarak Kırım Tatar türkülerini seslendiren küçük kızı yazar Maksim Gorkiy'nin de duyduğu anlatılıyor. Buna göre yazar Gorkiy, "Bu yetenekli kız eğitim için mutlaka İtalya'ya gönderilmeli" deyip de Sabriye'ye yazarın sözleri aktarıldığında, "Hayır, istemiyorum! İtalyanlar bana türkülerimizi annemden daha iyi mi öğretecekler?" diyor. Onun kendi halk okulu vardı. Genç şarkıcı geçtiğimiz yüzyılın 30'lu yıllarında meşhur oldu. 1932'den itibaren öğretmeni Hanbekova'nın referansıyla Sabriye, Kırım Radyo Komitesinde çalışmaya başladı. Zamanla Sabriye daha popüler olup repertuvarını genişletti. 1935'de Yalta Sinema Stüdyosunda çekilen Zaporojets Za Dunayem filminde Sabriye "Pencereden Kar Geliyor" ve "Mecbur Oldum" türkülerini seslendirdi. Videoda söylediği yırlar-şarkılar: "Kene añdım yar seni" (Yine andım yar seni), "Qaynana ve kelin" (Kaynana ve Gelin), "Sevdim seni", "Alime (Sıra-sıra cezveler)", "Pamuqçı" (Pamukçu) Moskova'da 1936'da ilk defa Tüm Birlik Radyo Festivali düzenlendi. Festivalde Sabriye, bestekar Asan Refatov tarafından onun sesine özel yazılan "İki Puğu" şarkısını ve "Nogay Beyitlerini" seslendirdi. Kırım Tatarları ilk defa kendi kültürlerini Tüm Birlik Radyosu'nda 1939'da sergiledi. Sabriye meşhur kemaneci Appaz usta eşliğinde Kırım Tatar türkülerini icra etti. Aynı yıl Moskova’da ilk defa 300 sanatçının katıldığı Tüm Birlik Şarkıcı Yarışması düzenlendi. Kırım’ı “Vokal” kategorisinde “Mecbur Oldum” türküsüyle Sabriye Erecepova temsil etti. Erecepova evine “Yetenekli Genç Şarkıcı” diplomasıyla döndü. 1940’ta Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin nam kazanan sanatçısı unvanını kazandı. Akmescit’teki Kırım Tatar Tiyatrosunda oynuyor. BÜLBÜLÜN HAPİS VE SÜRGÜN YILLARI İkinci Dünya Savaşı ile birlikte Erecepova, sahneye çıktığı tiyatronun diğer oyuncuları ile birlikte Romanya’ya gitti. Dolayısıyla  Erecepova 1944 Kırım Tatar Sürgününü yaşamadı. Ancak Kırım’dan eşi ve oğlu sürgün edildi. Yıllarca süren ayrılıktan sonra 40’lı yıllarının sonunda Erecepova, Özbekistan’a gidebildi. Ancak, 1950’de savaş sırasında düşmanların toprağında bulunduğu için tutuklandı ve halkın düşmanı olarak 25 yıl hapis cezasına çarpıtıldı. Uratöbe (Özbekistan) hapishanesinde Erecepova tesadüfen uyduruk bir dava çerçevesinde tutuklanan ve hapse atılan oğlu Marlen ile karşılaştı. Hapiste bile şarkı söylediği anlatılıyor. Bir gün hapis görevlileri onun susmasını talep etmiş, ancak mahkumlar “Sabriye şarkı söylemezse biz protesto ederiz” demişler. 1956’da, Stalin’in ölümünden sonra Erecepova’ya karşı açılan dava asılsız olduğu için kapandı. Erecepova serbest bırakıldı ancak şarkıcı 12 yıl sonra, yani 1967’de aklandı. O sırada Kırım Tatarlarının da özel yerleşimci statüsü kaldırıldı. Bununla birlikte vatanlarına dönme hakkına hala sahip değillerdi. Bu yıllarda Sabriye’nin en yakın arkadaşlarından birinin ünlü dansçı Akim Cemilev’in oğlu Eldar Cemilev olduğu söyleniyor. Serbest bırakıldıktan sonra Sabriye, Akim Cemilev’in evinde yaşamaya başladı. Eve hep misafir gelirdi: Şamil Aladin, Mustafa Bektaş, İlyas Bahşiş, Refat Asanov, Şevket Mamutov, Leninabad’dan Üsein Bakkan ve kızı Remziye Bakkal ve başka konuklar geldi. 1957’de Özbekistan’da Haytarma Ansambli kuruluyor ve Erecepova ses sanatçısı olarak ekibe davet ediliyor. Akim Cemilev’in evinde konser provaları yapılıyor, kıyafetler dikiliyor, Sabriye Erecepova’nın adını taşıyan afişler yazılıyor. Ansambil sürgünden sonra Kırım Tatarlarının toplu yaşadığı yerlere gidiyor, plak kayıtları yapıyor, cumhuriyetin radyo ve televizyonunda sahne alıyor. 1966’da Sabriye Erecepova Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin nam kazanan sanatçısı unvanını kazanıyor. Farklı anlatılara göre Sabriye Erecepova sahneye son kez 1973 yılında çıktı. Erecepova 18 Eylül 1977’de Taşkent şehrinde vefat etti. Özbekistan’da hala yetenekli Kırım Tatar şarkıcı adına hatıra akşamları düzenleniyor. KIRIM'A UZUN SÜREN YOLCULUK Ukrayna da Kırım’ın “Bülbül sesini” hatırlıyor. Temmuz 2012’de Ukrayna Parlamentosu “Sabriye Erecepova’nın Doğumunun 100. Yıl Dönümü” hakkında bir karar kabul ederek devlet seviyesinde kutlamalar düzenledi. Erecepova’nın yeteneği anma akşamlarında konuşuldu, dualar düzenlendi, medya eşsiz sese sahip bu şarkıcı hakkında bilgi paylaştı. Kırım’ın İsmail Gaspıralı Kütüphanesi'nde ise Sabriye Erecepova’nın anısına tasarlanan mektup zarfları sunuldu. Ukrayna Parlamentosu’nun kabul ettiği kararda Sabriye Erecepova’nın naaşının Taşkent’ten Kırım’ın Bahçesaray şehrine yeniden gömülmesi de planlanıyordu. Ancak, 2014’te Kırım’ın işgali oldu ve efsanevi sanatçının vatanına dönüşü belirsiz bir süreliğine ertelendi.

Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliğinde Kırım Tatar bayrağı göndere çekildi Haber

Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliğinde Kırım Tatar bayrağı göndere çekildi

Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği tarafından 26 Haziran Kırım Tatar Milli Bayrak Günü münasebetiyle bugün saat 14.00'te etkinlik düzenlendi. Çok sayıda Kırım Tatarı ve Ukraynalı'nın katıldığı etkinlik; ilk olarak Ukrayna, Türkiye ve Kırım Tatar millî marşlarının okunmasıyla başladı. Kırım Tatar millî marşı Ant Etkenmen okunurken tarak tamgalı gökbayrak göndere çekildi.  "BU BAYRAK BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ" Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar (Vasyl Bodnar) bugünün sembolik bir gün olduğunu vurguladığı konuşmasında Kırım Tatar bayrağının Türkiye dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında dalgalandığını söyledi. "Bu bayrak bizim için çok önemli" diyerek sözlerine başlayan Bodnar, Kırım Tatar bayrağının Ukrayna Büyükelçiliğinin açıldığı ilk günden bu yana gönderde olduğunu söyledi. Bodnar, "Yeni Büyükelçilik binamız açılıdğında bu bayrağı göndere ilk çeken kişi Ukrayna milltevekili ve Ukrayna Kahramanı sayın Abdülcemil Kırımoğlu idi. Bugün burada ve dünyanın dört bir yanında bayrak gününü kutlayarak, Kırım Tatar halkına sevgi ve saygımızı gösteriyoruz. Bu bayrak uğruna sizler ve atalarınız varoluş mücadelesi verdiniz." ifadelerini kullandı.  "KIRIM TATAR BAYRAĞININ ÖZGÜR KIRIM'DA DALGALANMASI İÇİN ORTAK MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRMELİYİZ" Bugün Ukrayna'da Devlet Bayramı olarak kutlandığını ve Kırım Tatarları ile Ukrainlerin ortak bir sevinç yaşadıklarını belirten Bodnar, "Bu bayrağın özgür Kırım'da dalgalanması için ortak mücadelemizi sürdürmeliyiz. Çünkü bu bizim ortak görevimiz" dedi. Bodnar sözlerini Türkçe bir şekilde, "Yaşasın Kırım Tatar halkı, yaşasın Kırım! Slava Ukraini! (Şan olsun Ukrayna'ya)" diyeek noktaladı. "BAYRAK MİLLETİN VARLIĞININ İSPATIDIR" Kırım Tatar Teşkilatları ve Kırım Gelişim Vakfı Başkanı Ümit Şilit de Kıırm Tatar Milli Bayrak Günü'ne özel bir konuşma yaptı. Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliğine teşekkür ederek sözlerine başlayan Şilit, "Bayrak bizim için çok önemlidir. Bayrak, bir milletin varlığının ispatıdır. Kırım bayrağı da bizim şerefimiz, namusumuz, her şeyimizdir." dedi. Şilit, Kırım Gelişim Vakfı olarak 30 Haziran 2024 tarihinde organize ettikleri Kırım Tatar Milli Bayrak Günü etkinliği hakkında bilgi verdi. Herkesin davetli olduğunu belirten Şilit, Ankara'nın Polatlı ilçesindeki Karayavşan mahallesinde yürüyüş yapılacağını ve Kurtuluş Savaşı'nın bittiği Tavşantepesi'ne Kırım Tatar bayrağının dikileceğini dile getirdi. "BAYRAMIN FİKİR BABASI DR. AHMED İHSAN KIRIMLI İDİ" Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gayana Yüksel ise Kırım Tatar Milli Bayrak Günü'nün önemine işaret ettiği konuşmasında, yıllar önce bu kutlu güne adım attıklarını ifade etti. Yüksel, "2009-2010 senesinde Bayrak Günü fikri için başlatılan çalışmalara bizzat katıldık. O zamanlar bu gün Gençlik Günü olarak düşünüldü. Fakat bayrak hepimizin sembolü hepimiz için çok önemli dedik. Halkımız için bu Bayrak Günü'nü kutlayalım dedik ve 2010 yılından bu yana bu günü kutlıyoruz." bilgisini verdi. Söz konusu fikrin Türkiye'deki Kırım Tatar diasporasının önemli ismi, Kırım Derneği Genel Başkanı merhum Dr. Ahmed İhsan Kırımlı'dan çıktığını vurgulayan Yüksel, "Sayın Ahmed İhsan Kırımlı yıllar önce 'Mutlaka böyle bir bayram olsun. Çünkü halkların tarihinde sadece kara günler değil bayramlar da olmalıdır' diye söylüyordu." ifadelerini kullandı. Ukrayna'nın millî bir mücadele verdiğini hatırlatan Yüksel, "Türkiye yüz yıl önce nasıl ki, bağımsızlığı için savaştı ve Kurtuluş Savaşı'nı kazandıysa aynı şekilde Ukrayna da bu yolu izliyor. Bu mücadelede Ukrainler ve Kırım Tatarları birliktedir. Yani biz bu birliğimizi ve beraberliğimizi korumak zorundayız. Bu savaşı mutlaka kazanacağız. Slava Ukraini!" dedi. Konuşmaların ardından davetliler ile birlikte toplu fotoğraf çekimi yapıldı. 

Kırım Tatarlarının millî şairi Eşref Şemizade 116 yaşında! Haber

Kırım Tatarlarının millî şairi Eşref Şemizade 116 yaşında!

Kırım Tatar edebiyatının önemli isimlerinden, sürgün döneminde yeni yetişmekte olan şairler için adeta bir okul vazifesi gören şair, yazar, çevirmen ve edebiyat araştırmacısı Eşref Şemizade doğumunun 116. yıl dönümünde saygı ve rahmetle anılıyor. EŞREF ŞEMİZADE'NİN HAYATI Eşref Şemizade, 21 Haziran 1908 yılında Kezlev’de dünyaya geldi. Şemizade; halk yırlarını, çınları, manileri, masalları, rivayetleri ve destanları dinleyerek büyüdü. Halk edebiyatının etkisi, gelecek yıllarda şairin eserlerine yansıdı. Eşref Şemizade, 1928 Şemizade’nin ilk şiiri “Çölde Yaz Akşamı”, 1923 yılında basıldı. Kısa süre sonra genç şairin yeteneğini fark eden Bekir Çobanzade ve Abdulla Latifzade, onu Akmescit’de davet ederek edebiyat çevrelerine katılmaya yardım etti. 1927 yılında Kırım Tatar harflerinin Arap alfabesinden Latin alfabesine geçmesi konulu konferanta, Eşref Şemizade süreci takip edecek komisyonun katibi olarak seçildi. Şemizade, 1927-1929 yılları arasında "Göz Aydın" dergisinin editörü olarak çalıştı. Mart 1930’da Eşref Şemizade, Moskova’daki Devlet Sinema Enstitüsünün Edebiyat ve Senaryo Yazarlığı Bölümünde eğitim almaya başladı. Eşref Şemizade, Moskova'da eşi Saniye Bodaninskaya ile tanışıp evlendi. 1931 yılında basılan “Dneprelstan” şiiri basıldıktan sonra Şemizade, ülkenin önde gelen şairleri arasına girdi. Devlet Sinema Enstitüsünden mezun olduktan sonra 1932’de eşiyle birlikte Kırım’a döndü. 1935-1937 yılları arasında Kırım Yazarlar Birliği Sekreteri görevini yaptı. Öte yandan 20 Eylül 1937’de Eşref Şemizade, "burjuva milliyetçileri ile dostane ilişkiler ve aile bağları kurmakla" suçlandı. Bundan sonra şair, görevinden alındı ve Yazarlar Birliğinden atıldı. 24 Haziran 1941’de tutuklandı ve 3 ay boyunca Akmescit’teki Sovyetler Birliği İçişleri Halk Komiserliği (NKVD) tutukevinde alıkonulduktan sonra İrkutsk’taki hapishaneye sevk edildi. 4 Nisan 1942’de Şemizade, kanıt yetersizliği nedeniyle serbest bırakıldı. Eşref Şemizade ailesi ile birlikte Kırım'da, 1959 Özbek yazarların daveti üzerine Aralık 1942’de Şemizade, Taşkent’e geldi ve Fergana’da yayımlanan gazetede çalışmaya başladı. 1944 ilkbaharında eşi ile oğlunun hayatta ve Akmescit’te (Simferopol) olduklarını öğrendi. Şair, 17 Mayıs’ta Kırım’a geldi ve ertesi gün sabah erken saatlerde ailesiyle ve tüm Kırım Tatar halkıyla birlikte sürgün edildi. Şemizade ve ailesi, Özbekistan’ın Andican bölgesine yerleştirildi. Eşref Şemizade’nin yeteneklerinin farkında olan yerel yönetim onu ilk başta Bölge Planlama Dairesi Başkanı görevine atadı. Ancak daha sonra Devlet Güvenlik Departmanın talebi üzerine Şemizade, Bölge Kültürel Eğitim Dairesi Başkan Yardımcısı görevine geçirildi. Bu görevde çalışırken  Eşref Şemizade ikinci kez tutuklandı. Soruşturma sırasında şaire yabancı bir gazete, Kırım Tatar halkı adına bir makale yazarak Sovyetler Birliği yönetimine ve Stalin’e Kırım Tatar halkını Orta Asya’ya sürgün ettiği için teşekkür etmesi ve Kırım Tatarlarının çok iyi şartlarda yaşadığını yazması için teklif getirdi. Şemizade'nin hapis cezası bu şekilde 25 yıldan 10 yıla indirilmesi vaat edildi. Ancak Eşref Şemizade bu teklifi kesin bir dille reddetti. 1954 yılında şaire yöneltilen suçlamaların bir kısmı düşürüldü ve cezası 7 yıla indirildi. 27 Aralık 1954’te Şemizade serbest bırakıldı. Eşref Şemizade ailesi ile birlikte Kırım'da, 1959 1958’de Şemizade, eşi ve 2 oğlu ile Taşkent’e yerleşti. Taşkent’te Şemizade farklı görevlerde çalıştı, şiirler yazdı ve dünyaca ünlü şairlerin eserlerini Kırım Tatar diline çevirdi. DÖNEMİN SOVYET İDARESİ KIRIM'A GÖMÜLMESİNİ İSTEMEDİ Eşref Şemizade, 11 Mart 1978’te Moskova’da vefat etti. Şairin eşi Sayde Bodaninskaya, "Ne pahasına olursa olsun 'tabutu yaya olarak vatanına sürüklemek zorunda kalsam' bile Eşref Şemizade’yi Kırım'da gömeceğim" dedi. Moskova’dan Kırım’a uçan uçak havalimanında bekletilse de yine de dönemin Sovyetler Birliği yönetimi ailenin şairi anavatanına toprağa verme kararına karşı çıkmaya cesaret edemedi. 14 Mart 1978’de Eşref Şemizade, Akçora köyündeki Müslüman mezarlığında toprağa verildi. Yabancı medya kuruluşları, Kırım Tatar şairi Eşref Şemizade’nin vefat ettiğini ve Kırım’da toprağa verildiğini duyururken, “Ancak ölümünden sonra şair vatanına dönebildi” ifadelerini kullanmıştı. EŞREF ŞEMİZADE'NİN "BORAN" ŞİİRİ Ey, qardaşlar! Alıp beriñ  Çüyden eski sazımnı.  Alıp beriñ, tatarlıqnı  Acısını çalayım!  Çalayım da, elimdeki  Şu qanlı mizrabımnı  Tellerge ve yüreklerge  Urıp-urıp alayım!  Sırttan boran ep borata,  Kök qarara, yel iñley.  Yel iñlemey, qızıl yıldız  Pancasında il iñley.  Carılğaçtan – Azavğace,  Çatır Tavdan – Orğace,  Qolu bağlı, közü bağlı,  Tili bağlı qul iñley.  Ah, Qırımım, doğğan mesken,  Neler ötti başıñdan!  Yarıp baqsañ, er taşıñnıñ  Kökreginden ot çıqar.  Otnen birge alevlene,  Yana er bir taşıñda  İlelebed, tek eki söz:  “Ya ölüm, ya intiqam!”

Kırım Tatar diasporası yetkililerinden, Rus işbirlikçisi Sel'in Kırım ziyaretine tepki! Haber

Kırım Tatar diasporası yetkililerinden, Rus işbirlikçisi Sel'in Kırım ziyaretine tepki!

Türkiye'yi hedef alan Rus propagandasını destekleyen söylemlerle gündeme gelen ve üyesiz dernek oluşumlarıyla söz konusu propaganda doğrultusunda göstermelik etkinlikler düzenleyerek kendisini Türkiye'deki Kırım Tatarlarının lideri olarak tanıtmaya çalışan Ünver Sel, beraberindeki birkaç kişi ile birlikte, Rusya'nın 2014 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Kırım'a gitti. Sel ve beraberindekilerin sözde ticari ilişkiler kurma adını verdikleri ziyaretin kamuoyuna yansıması sonrasında, Türkiye'de bulunan Kırım Tatar diasporası yetkililerinden; Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Dünya Kırım Tatar Kongresi (DQTK) Genel Sekreteri Namık Kemal Bayar ve TURKSİD Ukrayna Başkanı ve Kırım Derneği Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yüksel Kırım Haber Ajansına (QHA) özel açıklamada bulundu. "TÜRKİYE'DE YAŞAYAN KIRIM TATARLARI TAMAMEN KONSOLİDE OLDU"  Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, Kırım'ın 2014 yılından bu yana Rus işgali altında olduğunu anımsatarak, "Uluslararası camia ve Türkiye bu işgali hiçbir zaman tanımadı. Türkiye'de ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Kırım Tatarları da bu işgale hep karşı çıktı. Biz Türkiye'deki Kırım dernekleri olarak; 50'ye yakın dernek ve cemiyetle bu işgale karşı Kırım Tatar Teşkilatları Platformunu kurduk. Burada bütün Türkiye'de yaşayan Kırım Tatarları tamamen bu fikir etrafına konsolide oldu. Orada hiçbir görüş ayrılığımız yok." dedi. Devam eden işgal sürecinde Kırım'a uçak ve gemi seferlerinin yasak olduğunu belirten Mükremin Şahin, "Resmî olarak Kırım'ın bir işgal bölgesi olması dolayısıyla, herhangi bir şirketin -bu Türkiye'den olabilir, Avrupa'dan olabilir veya dünyanın başka yerlerinden olabilir- Kırım'a yatırım ve ticaret yapması da zaten yasak. Yani bunlar aynı zamanda o şirketlere bir takım müeyyidelerin uygulanmasına yol açar. Yani hepinizin bildiği, mesela Siemensin Moskova'daki bayiliğinden alınan bir ürünün Kırım'da kullanıldığının anlaşılması sonrasında Siemens firmasına yaptırım uygulandı." şeklinde konuştu. "BU UZUN VADEDE SİZE ZARAR GETİRECEK BİR HADİSEDİR" Türkiye'de bazı kişilerin, "Kırım'da ticaret yapacağız.", "Kırım'la Türkiye ilişkilerini geliştireceğiz." "Rusya-Türkiye ilişkileri gelişecek" gibi söylemlerle Türkiye'deki iş insanlarına yanlış bilgiler verdiğini ve iş insanlarını Kırım'a götürülüp orada birtakım toplantılar organize ettiğini kaydeden Şahin, "Sonuç olarak kendi şirketleri zarar görecek. Bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir iş adamının Kırım'da yatırım yapması, uluslararası hukuka göre yasak. Dolayısıyla ben Türkiye'deki bütün vatandaşlarımıza, bütün iş adamlarımıza bir çağrı yapıyorum. Bu tür yalan beyan ve ifadelere kanmayın, bu tür şeylere inanmayın. Çünkü bunlar doğru değil ve bunlar uluslararası müeyyidelerde karşılığı olacak olan şeyler. Yani siz Kırım'a giderseniz, pasaportunuza Kırım'da mühür vurursa, diyelim Fransa'ya, Almanya'ya ya da dünyanın başka bir yerine yolculuk dahi yapamazsınız, deport olursunuz. Çünkü Ukrayna'dan izin almadan Kırım'a giriş yapmak bile yasak şu anda. Dolayısıyla ben buradan bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımıza bilgi olarak söylüyorum, inanmayın. Bu uzun vadede size zarar getirecek bir hadisedir. Uluslararası ticarette firmanızı zor duruma sokar. Bu söylemiş olduğum şeyler tamamen 10 yıldır geçerli gerçeklerdir." ifadelerini kullandı. Şahin, işgal altındaki Kırım'da söz konusu faaliyetleri yürüten Ünver Sel'e de değinerek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bu arkadaşımızın Türkiye'de bir karşılığı yok. Bir zamanlar cemiyetler ve federasyonlar şeklinde laflar vardı. Ben daha bu federasyonun herhangi bir derneğine gidip de bir çay içen bir Kırım Tatarı görmedim. Çünkü böyle dernekler yok. Sadece kağıt üzerinde, sanal alemde birtakım dernekler var, federasyonlar var. Yani bu tür federasyonlar olsa; biz herhalde görürüz, biliriz. Şurada binası var, şurada tabelası var, şurada üyeleri var. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunlar tamamen hayali şeyler. İnsanlarımızın da bunlara inanmamalarını özellikle rica ediyorum. Yani kendileri açısından, bizim açımızdan değil. Bize bir zararı yok ki, zararı görecek olan kendileri olacaktır. Bunu da ben Kırım Derneği Genel Merkezi ve Genel Başkanı olarak söylüyorum." "RUSYA'NIN EN BÜYÜK AMAÇLARINDAN BİRİSİ DE KIRIM TATARLARINI KENDİ SAFLARINA ÇEKMEKTİ" Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay ise, Türkiye'deki Kırım Tatarlarının konsolide olmuş bir şekilde vatanlarında yapılan haksızlıklara ve işgale karşı sürekli olarak mücadele ettiğini vurgulayarak, "Kırım işgal edildiği zaman, Sovyetler Birliği'nin bir uzantısı olan Rusya'nın en büyük amaçlarından birisi de Kırım Tatarlarını kendi saflarına çekmekti. Bunun için çok büyük vaatlerde bulundu, çok büyük harcamalar yaptı ama Kırım Tatarları onların tarafına geçmeyince Kırım Tatarlarının her türlü birikimlerini ellerinden aldılar. Bunun yanında Rusya'nın ikinci hedefi, diasporadaki Kırım Tatarlarıydı. Diasporadaki Kırım Tatarlarını etkilemek ve kendi işgallerini meşrulaştırmak için her türlü yöntemi denediler. Ancak onların bu çirkin vaatleri, Türkiye'deki ve dünyadaki Kırım Tatar diasporasında hiçbir zaman karşılık bulmadı." dedi. Rusya'nın Kırım'da 10 yıldır sürdürdüğü işgalini meşrulaştırmaya yönelik çalışmalarını sürekli olarak devam ettirdiğini ve Türkiye'deki Kırım Tatarlarından ufak da olsa bir ışık gördüğünde değerlendirmeye çalıştığını belirten Tuncer Kalkay, "Tabii ki, Türkiye'deki Kırım Tatarları güçlü bir şekilde, platformlarla, Dünya Kırım Tatar Kongresinin çalışmalarıyla görüşlerini ve iradelerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu işgali kabullenmediklerini açık ve net bir şekilde her zaman ifade ediyor. Hal böyle olunca Rusya başka bir şekilde arayışlarını sürdürüyor. Kendisinin fonladığı ve her şekilde desteklediği yapılara; işte kişilerin çalışmalarından tutun da yerlerine varıncaya kadar, hatta oradaki insanlara kadar güçlü bir şekilde destek vermeye çalışıyor. Biz bu kişileri ve kuruluşları hiçbir zaman sahada göremiyoruz. Ancak Rusya'ya yakın yayın organları tarafından bunların faaliyetlerini yürütmeye çalışıyorlar. Kendi propagandasına da ortak olacak bir şekilde, her şekilde kullanıyorlar." şeklinde konuştu. "BUNLARI GÖRDÜĞÜMÜZ ZAMAN BİRAZ TEBESSÜM EDİYORUZ" Türkiye'den bir heyetin Kırım'a güçlü bir çıkarma yaptığı yönündeki propagandavari haberleri takip ettiklerini söyleyen Kalkay, söz konusu bu ziyaret hakkında, "Gerçek şu ki, yine bu bahsettiğim Rusya'nın kontrolünde olan olay televizyonlarda büyütülerek ortaya konuluyor. Sanki burada gerçek iş adamları, gerçek Kırım Tatar kuruluşları varmış gibi bahsediliyor ve bunlar süslenerek servis ediliyor. Biz tabii ki, bunları gördüğümüz zaman biraz tebessüm ediyoruz. Çünkü Türkiye'de bunların ne bir karşılığı var ne bu insanlar bilinen insanlar. Hatta bu bahsettiğimiz, kendilerini iş adamı olarak tanıtmak isteyen insanların ismini ben ilk defa duydum. Herhalde birçok insan da ilk defa duyacak. Sanırım bu insanlar, kendilerince bir para kazanma kapısı olarak görüp böyle bir şeye balıklamasına atlamışlar. Fakat onlara bunun sonuçları anlatılmamış. Ortada şu var ki, Kırım işgal altında ve Birleşmiş Milletlerden başlayarak dünyanın pek çok ülkesinde bu işgal kabul edilmiyor. Dolayısıyla Rusya'nın işlemiş olduğu uluslararası hukukla alakalı bir suça da bu insanlar ortak edinmeye çalışıyor. Bu insanlar bir taraftan para kazanayım derken, aslında kendilerinin hesap edemedikleri bu fiillerinden dolayı kendilerine bir sorumluluk yüklenecek. Yani uluslararası hukuktan dolayı belki bu suçlarla alakalı olarak birtakım davalarla karşılaşabilecekler. Bunlar kendi kurumlarına da mutlaka yansıyacak. Bu belki de siyasi bir şey olarak anlatılıyor ama bu tamamen suça iştirak etmek gibi bir olay." değerlendirmesinde bulundu. "RUSYA DİASPORADAKİ DESTEK ARAYIŞINA BUGÜNE KADAR KARŞILIK BULAMADI" Söz konusu faaliyetleri yürüten birkaç yapı olduğunu kaydeden Kalkay, bu dernek ve vakıflarda doğrudan Rusya vatandaşı kişilerin bulunduğunu açıkladı. Kalkay, "O kişilerin de Rusya'da nasıl görevler aldıklarını, hangi gizli yerlerle ilişkilerde olduklarını anlayabiliyoruz. O bakımdan Rusya bunu tabii ki yapacaktır. Bununla ilgili olarak bazı insanlar da bulacaktır. Diasporanın temsilcisi olduğunu ileri süren bu insanların ne itibarı yönünden ne kabul edilebilirliği yönünden Türkiye'de bir güvenilirliği veya bir karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Bu insanlar sadece Rusya medyası tarafından cilalanarak ve parlatılarak kamuoyuna servis ediliyor. Bu ziyaretin de Türkiye'de de pek bir ses getirdiği düşünülemez. Burada sadece bir suça iştirak var. Bu insanlar, anladığım kadarıyla bilmeden ve nereye gittiklerini anlamadan; sadece para kazanma hırsıyla gitmişler, bunun nerelere gidebileceğini tahmin edemiyorlar. Bunların da öyle bir önemli kişi, iş adamı veya şirket olduklarını düşünmüyorum. Onlar tamamen bir beklenti içerisindeler. Ben bunun büyütülecek bir olay olmadığını düşünüyorum ama bunlar sadece suç işlemekle kalmıyorlar, aynı zamanda Rusya'nın propagandasına alet oluyorlar. Rusya da bu zayıf nüvelerle, propagandasını yürütmeye çalışıyor. 10 yıldan beri Rusya, bıkmadan devam ettiği diasporadaki destek arayışına bugüne kadar karşılık bulamadı. Bundan sonra da bulamayacak. O çabaları da beyhude kalacak. Yaptıkları işgali hiçbir zaman meşrulaştıramayacaklar." ifadelerini kullandı. "BUNUN HESABI MUTLAKA BİR ŞEKİLDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARAFINDAN SORULACAKTIR" TURKSİD Ukrayna Başkanı İsmet Yüksel, geçtiğimiz günlerde Türkiye'den Kırım'a sözde bir heyetin gittiği haberleriyle gündem oluşturulmaya çalışıldığının altını çizerek, söz konusu heyetin hiç bir değerinin olmadığını kaydetti. "Ben bir iş adamları grubu da demeyeceğim, esnaflar" diyen İsmet Yüksel, "Şimdi bir defa Kırım Ukrayna toprağı. Ukrayna topraklarına Ukrayna'nın izni olmadan, Ukrayna'dan habersiz bir şekilde gidilmesi; bir kere bu kanunsuzluk. Uluslararası hukuk açısından kesinlikle uygun değil." dedi. Grubu Kırım'a götüren Rus işbirlikçisi Ünver Sel'in önemli olmayan bir şahıs olduğunu vurgulayan  İsmet Yüksel, "Ünver Sel denen şahıs, Türkiye'de hiçbir değeri olmayan bir insan. Burada kendisini temsilcisi olarak tanıtıyor ama diasporadaki temsilciliğinde üyesi olmayan bir şahıs. Şimdi bunun önderliğinde Kırım'a gidiyorlar. Kırım'da birtakım çalışmalar yapıyorlar. Yapmış oldukları çalışmalar tamamen kanunsuzdur. Bunun hesabı mutlaka bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti tarafından sorulacaktır. Türkiye'de ve Kırım'da öyle bir gündem estirdiler ki, sanki Türkiye'den çok büyük iş adamları grupları gitti ve burada büyük işler yapacaklar. Asla öyle bir şey değiller. Bu yüzden dolayı da açıkçası çok gündem olacak insanlar değiller." açıklamasında bulundu. Ayrıca, Kırım'da yapılan görüşmelerde Sel'in, Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov'u kastederek sürekli olarak "Kırım'dan kaçan liderler" ifadesini kullandığına dikkar çeken İsmet Yüksel, "Bir kere onlar oradan kaçmadı. Kıyiv'de yaşayan insanların hiçbirisi vatanından kaçmadı. İşgale gelen insanlar zorla çıkarttılar. Şu anda yüzlerce insan hapislerde yatıyor. Onlar da mı kaçak? Onlarda mı kaçsınlar? Yani böyle bir saçma sapan bir şey. Dediğim gibi fazla gündem olacak bir konu da değil. Gündem olmasını da kendisi özellikle istiyor." şeklinde konuştu. "RUSYA'NIN DESTEKÇİSİ BİR GRUBUN KIRIM TATARLARI YA DA TÜRK KAMUOYUNDA BİR İTİBARI OLMASINI DÜŞÜNMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR" DQTK Genel Sekreteri Namık Kemal Bayar, söz konusu ziyarete ilişkin olarak QHA'ya yaptığı açıklamasında, "Kırım'da yapılan bir etkinliğe Türkiye'de Rusya yanlısı siyaset yapan ve oy oranı binde bire ulaşmayan bir siyasi partinin yan kuruluşlarını temsilen katılan şahısların Türk iş dünyasını temsil kabiliyeti bulunmamaktadır. Keza bu şahısları Kırım'a götürdüğü anlaşılan kuruluşun Türkiye'deki Kırım Tatar diasporası içinde ve kamuoyunda itibarı ve destekçisi de yoktur. Milletimizin tarihinden ve bugün yaşadığı gerçeklerden kopmuş, tarih boyunca halkımızı katletmiş Rusya'nın destekçisi bir grubun Kırım Tatarları ya da Türk kamuoyunda bir itibarı olmasını düşünmek mümkün değildir." ifadelerine yer verdi.

Kırım Tatar şair Ali Amet: Namıdiğer Çerkez Ali 99 yaşında! Haber

Kırım Tatar şair Ali Amet: Namıdiğer Çerkez Ali 99 yaşında!

Bugün, Kırım Tatar edebiyatının önemli temsilcilerinden; şair, hikayeci ve romancı Ali Amet'in 99. doğum yıl dönümü. "Çerkez Ali" namıyla da bilinen Ali Amet, 25 Mayıs 1925 tarihinde Kırım’ın Bahçesaray şehrinin Bağatır köyünde dünyaya geldi. Babası Kırım Tatarı Çerkez Amet ile II. Abdülhamid’in yaveri İhsan Paşa’nın kız kardeşi Melek Filsan İstanbul’da evlendi. O dönemde İstanbul’da Kafkasya’dan gelen herkese Çerkez denildiği için babası Amet’e de Kırım Tatarı olmasına rağmen Çerkez lakabı verildi. 1905 yılında Kırım’a geri dönen babası, Çerkez Ali henüz küçükken vefat etti. Bugün, Kırım Tatar edebiyatının önemli temsilcilerinden; şair, hikayeci ve romancı Ali Amet'in 99. doğum yıl dönümü pic.twitter.com/bIx9VKdo8T — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 25, 2024 Çerkez Ali Amet, ilkokulu Bağantır köyünde, ortaokulu ise Gavr ve Kökköz köylerinde okudu. 1944 yılında Kırım Tatar sürgünü sırasında annesini, yolda yaşanan karmaşada kaybetti. Özbekistan’da sürgündeyken annesinin izini buldu ve onu geri getirmek için yola çıktı. Yolda yakalanan Çerkez Ali, sürgün kaçağı hükmüyle Usuldağ çalışma kampına gönderildi. Yaklaşık 10 sene orada kaldı ve 1954 yılında özgürlüğüne kavuştu. Kazakistan’da ve Özbekistan’da çeşitli iş kollarında çalıştı. 1962 yılında Lenin Bayrağı gazetesinde, 1967 yılında Gafur Gulam neşriyatının Kırım şubesinde çalışmaya başladı. Yıldız mecmuasında yazarlık görevi yürüttü. 1968 yılında ise Taşkent Üniversitesinin Rus Filolojisi bölümünü bitirdi. Eserlerini henüz Kırım’dayken yazmaya başlayan Çerkez Ali’nin, “Kuş Kaya” ve “Müzisyen Olurum” şiirleri 1941 yılında Akmescit’te Yaş Leninciler mecmuasında neşredildi. Tercüme alanında da önemli çalışmalar yapan Çerkez Ali, Ali Şir Nevai’nin gazellerini, Nizami’nin şiirlerini, Konstantin Simonov ve Lesa Ukrainka’nın eserlerini Kırım Tatarcasına tercüme etti. 1995’te Kırım’a dönen Çerkez Ali, Kırım’daki gazete ve mecmualarda şiirlerini yazmaya devam etti. Türkiye'nin ünlü şairlerinden Ataol Behramoğlu ona ithafen yazdığı “Çerkez Ali” adlı şiirini bu dönemde kaleme aldı. Modern Kırım Tatar şiirinin gelişmesine büyük katkılarda bulunan Ali Amet'e, 2000 yılında 75. doğum günü nedeniyle “Ukrayna'nın Onurlu Sanatçısı” ünvanı verildi. Çerkez Ali, 21 Şubat 2005 tarihinde Akmescit'te vefat etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.