SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kırım Tatar

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kırım Tatar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kırım Tatar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırım Tatar askerî doktor bir kez daha Erdoğan'dan yardım talep etti Haber

Kırım Tatar askerî doktor bir kez daha Erdoğan'dan yardım talep etti

Ukrayna'nın Mariupol kentindeki Azovstal Çelik Fabrikası'nda Rus saldırılarına direniş gösteren Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev bir kez daha Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yardım çağrısında bulundu.  ???? Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi pic.twitter.com/f4RrpgSiby — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 2, 2024 CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN YARDIM TALEBİNDE BULUNDU Kırım Tatar askerî doktor İsenacıyev, sosyal medya hesabında paylaştığı video mesajında, 24 Şubat 2022'de başlayan topyekûn saldırı ve işgal girişimi kapsamında Rus saldırılarına altında kaldığını hatırlattı. Yaralı Ukraynalı askerlerini tedavi etmek için Azostval Çelik Fabrikası'nda 2 ay boyunca Rus saldırıları altında kalan İsenacıyev, bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım talebinde bulundu. İsenacıyev, kaldığı Olenivka Hapishanesi'nde 53 Azov Taburu askerinin öldüğünü kaydetti. "Esaret altında geçen bir gün bile cehennemdir" diyen İsenacıyev, Ukraynalı askerlerin tedavisi ve sağlıksız koşullardan kurtarılması için Erdoğan'dan özel istekte bulundu.  "ESARET ALTINDA GEÇEN BİR GÜN BİLE CEHENNEMDİR" İsenacıyev video mesajında şu ifadeleri kullandı: "Sayın Türk halkı ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Benim adım Asan İsenacıyev. Ben Ukrayna'da savaş tıpçısıyım. Azov'un Mariupol'daki Azovstal Fabrikası'ndan yaralı silah arkadaşlarımın kurtarılması için size başvurmuştum. İlaç eksiklerinden ölen yaralı silah arkadaşlarımızı kurtarmaya ihtiyacımız vardı. İki yıl geçti. Kuşatma altındayken benimle birlikte yaklaşık 900 Azov savaşçısı, Mariupol'u savunurken esir alındı ve şuan Rus esaretinde bulunuyor. Ben oradaydım, orada 7 ay geçirdim. Ruslar tarafından havaya uçurulan Olenivka Hapishanesi'ndeydim. Orada 53 Azov esir asker öldü. Arkadaşlarım ve kardeşlerim hayatını kaybetti. Hayatta kalmayı başardım ve beni değiştirdiler. Tecrübemle biliyorum ki, esaret altında geçen tek bir gün bile cehennemdir. Kardeşlerimin her gün bulunduğu yer cehennem. Onlar orada 700 günden fazladır bulunuyor. İşkence ve psikolojik baskının yanı sıra yeterli tıbbî yardımın eksikliği ve sürekli açlık. İşte Rus esaretinin gerçekleri... Ukrayna şu anda ulusal kurtuluş savaşı yürütüyor. Ve Türk halkına yakın olan bağımsızlık ve değerler için mücadele ediyor. En üst düzeyde organizasyon ve müzakereler deneyiminizle birlikte dünya çapında gerekli etkiye sahip olduğunuz açıktır. Mahkûmlarının farklı etnik gruplar ve dini inançların temsilcilerinin de bulunduğu kişilerin destek olmanızı rica ediyorum. Büyük ve sürekli yardımlarınız için size teşekkür ederim." İSENACIYEV QHA'YA KONUŞMUŞTU Kırım Tatar askerî doktor Asan İsenacıyev, 24 Şubat 2022'de başlayan ve iki aydan uzun süre Rus işgal güçleri tarafından kuşatılarak ağır saldırılara maruz kalan Mariupol kentindeki Azovstal Çelik Fabrikası’ndayken Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yaptığı yardım çağrısıyla gündeme gelmişti. Asan İsenacıyev 7 ay Rus esaretinde kaldıktan sonra 31 Aralık 2022’de gerçekleşen esir takası sırasında Ukrayna’ya iade edildi. Asan İsenacıyev geçen ay, orduya nasıl yazıldığını, savaş başladığı zaman nerede görev yaptığını, kuşatma altındaki Azovstal Çelik Fabrikasında hangi şartlar altında yaralıları tedavi etmek zorunda kaldığını ve Rus esaretinde gördüğü insanlık dışı muameleleri Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajında anlatmıştı.

Büyükelçi Bodnar: Türkiye'nin Rusya üzerinde gerekli baskı mekanizmalarına sahip olduğuna inanıyoruz Haber

Büyükelçi Bodnar: Türkiye'nin Rusya üzerinde gerekli baskı mekanizmalarına sahip olduğuna inanıyoruz

Mustafa KOÇYEGİT QHA Ankara Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, 2024 yılı mart ayı içerisinde gerçekleşen Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy'ın Türkiye ziyareti ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmeye dair ayrıntıları, 15-16 Haziran 2024 tarihlerinde İsviçre'de gerçekleşecek Barış Zirvesi'nin hedeflerini, Türkiye Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç'un Ukrayna ziyaretini, Kırım Tatar siyasi mahkûmların son durumunu, Moskova'da gerçekleşen terör saldırısını, Batı'da dondurulan Rus varlıklarından elde edilen kârın Ukrayna’ya aktarılması yönünde alınan kararı, Zelenskıy'ın Kırım açıklamasını ve Ukrayna'da Cumhurbaşkanlığı seçiminin neden yapılamadığını Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajında değerlendirdi. "TÜRKİYE'NİN BARIŞ ZİRVESİ'NE YÜKSEK DÜZEYDE KATILIMINI VE KATKILARINI UMACAĞIZ" Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy'ın 8 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen Türkiye ziyaretinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinin oldukça verimli geçtiğini belirten Vasıl Bodnar, "Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanları arasındaki görüşmenin gündem maddelerinden biri de bir Barış Zirvesi'nin düzenlenmesiydi. Bu Barış Zirvesi, Cumhurbaşkanı Zelenskıy’ın barış formülü kapsamında uluslararası desteği artırarak, Rusya'yı barış yapmaya zorlamayı öngörüyor. Türkiye hem bölgesel hem de küresel anlamda önemli bir aktör ve bu barış formülü kapsamında da gıda güvenliği konusunda öncü rol üstlenen bir ülke. Düzenlenecek Barış Zirvesi'ne de yüksek düzeyde katılımını bekleyeceğiz ve katkılarını umacağız." dedi. Ukrayna Büyükelçisi, Zelenskıy-Erdoğan görüşmesine dair ayrıca, "Cumhurbaşkanları arasında ikili iş birliği maddeleri görüşüldü. Bildiğiniz üzere ülkeler arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması onay aşamasında ve bu anlaşma ikili ticarete radikal olarak etkiler sağlayacak. Yine, iki ülke gümrükleri arasında belge değişiminin kolaylaştırılmasına yönelik, ticarete büyük katkı sağlayacak önemli bir belge de imzalandı. Bu görüşmeler kapsamında masaya yatırılan ve önemli sonuçlar çıkarılan bir diğer konu da Türk şirketlerin Ukrayna'nın yeniden inşasına katılımıydı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Zelenskıy, aralarında çoğunluğunu Kırım Tatarlarının oluşturduğu, haksız yere Rus hapishanelerinde bulunan siyasi mahkumların listesini de iletti. Kırım Tatarı vatandaşlarımızı kurtarmak için Türkiye'nin Rusya üzerinde gerekli baskı mekanizmalarına sahip olduğuna inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu. "BARIŞ ZİRVESİ'NİN ZEMİNİNİ HAZIRLAYAN TOPLANTILARA TÜRKİYE DE KATILIYORDU" Büyükelçi Bodnar, Türkiye'nin 15-16 Haziran 2024 tarihlerinde İsviçre'de gerçekleşecek Barış Zirvesi'ne katılımı noktasında, "Barış Zirvesi'nin zeminini hazırlayan güvenlik danışmanları toplantılarına Türkiye de aktif bir şekilde katılıyordu. O yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zirveye katılacak müsaitliği ve zamanı olacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı. Barış Zirvesi'nin içeriğine dair ayrıntıları da paylaşan Bodnar, şu cümlelere yer verdi: "Aslında, bugüne kadar barış formülü kapsamında resmi olmayan görüşmeler gerçekleştiriliyordu. Bu Barış Zirvesi ile beraber taraflara sorumlulukların yükleneceği, resmi bir diyaloğun başlayacağına inanıyoruz. Pratik olarak uygulanabilir bir hareket oluşturmaları için 10 çalışma grubunun artık aksiyon alması gerekecek. Örneğin, Barış Formülünün 10 maddesinden birini teşkil eden gıda güvenliğini ele alalım. Gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için öncelikle Karadeniz'de seyrüsefer serbestliği sağlanmalı. Bunun için de tabii ki, güvenliğin sağlanması ve bölgenin mayından arındırılması gerekecek. Katılımcı ülkeler, bütün bu konularda çalışma grubuna katkı sağlayacak ve bu ülkelerin de çıkarına olacak. Bu doğrultuda katılımcı ülkelerin çalışmalarını sağlayacağız." "Türkiye Cumhuriyeti gıda güvenliği çalışma grubunun öncülüğünü üstlendi. Bu çalışma grubunun zirveleri ve çalışmalarının merkezinin de Türkiye olacağına inanıyorum." diyen Vasıl Bodnar, barış planı içersindeki ulaşım ve nükleer güvenlik konularının da Türkiye'nin dikkatini çekeceğini düşündüğünü belirterek, "Türkiye'nin de bu alanlarda katkı sağlayabileceğine inanıyorum. Böylece saldırgan devletin şartlarında değil, bütün dünyanın ve bütün insanlığın çıkarına olacak bir barış sağlayabiliriz." yorumunda bulundu. "TÜRKİYE'NİN RUSYA'YI ETKİLEME KAPASİTESİ HERHANGİ BİR ÜLKEDEN DAHA FAZLA" Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskıy'ın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ilettiği siyasi mahkûmların yer aldığı listeye dair ilk adımın, Türkiye Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç'un Ukrayna ziyareti olduğunu kaydeden Büyükelçi Bodnar, "Kendisi sadece Ukraynalı savaş esirlerinin aileleriyle değil, Ukrayna'daki Rus savaş esirleriyle de görüştü. Bunun yapılmasının nedeni, muhtemelen sayın Şeref Malkoç bir sonraki ziyaretini Rusya'ya yapacak ve Ukrayna'da olduğu gibi Rusya'da da Ukraynalı esirleri ve siyasi mahkumları görebilecektir. Tabii ki de burada iki amaç var. Hem esaret dönemi boyunca mahkûm haklarının tesis edilmesini sağlamak hem de olası esir değişimi sürecinin senaryosunu oluşturmak." şeklinde konuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin Rusya ile diyaloğunun olduğunu ve geçen haftalarda bakan yardımcıları seviyesinde gerçekleşen temasta listelerin Rusya tarafına iletildiğini umduklarını belirten Bodnar, "Günümüzde Türkiye'nin Rusya'yı etkileme kapasitesi herhangi bir ülkeden daha fazla. Önceki müzakere ve görüşme süreçlerinde, Türkiye arabuluculuk ve bölgede etkili aktör olma kapasitesini zaten kanıtladı. Sizin de hatırlattığınız gibi, daha önce Kırım Tatarlarının serbest bırakılması sağlanmıştı. Şimdi de bu siyasi mahkumların serbest bırakılmasında benzer bir başarı sağlanacağına inancımız tam." dedi. BÜYÜKELÇİ'DEN QHA'YA TEŞEKKÜR "Tabii ki de aynı zamanda bunların gündeme getirilmesinin bir diğer amacı da uluslararası topluma Rus işgal kuvvetlerinin işgal ettiği bölgelerde özellikle de Kırım'da sivil halka karşı uyguladığı zulüm ve hukuk dışı politikaları gözler önüne sermek." açıklamasında bulunan Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasıl Bodnar, "Bu noktada 7/24 çalışarak Kırım’daki olayları gündeme getirdiğiniz, hem Türk toplumunu hem de uluslararası toplumu bilinçlendirdiğiniz için size teşekkür etmek isterim. O yüzden sizin bu sergilediğiniz çabalara diğer haber kuruluşlarının da katkı sağlamasını umarak, Kırım Tatar derneklerinin de daha aktif bir şekilde rol almasını arzuluyoruz." ifadelerini kullandı. "BİZ RUS ORDUSUNA VE DEVLETİNE KARŞI SAVAŞIYORUZ, HALKINA KARŞI DEĞİL" Ukrayna Büyükelçisi, kendisine sorulan soru üzerine, mart ayı sonunda Moskova'daki bir konser salonuna silahlı kişilerce düzenlenen saldırıya ve saldırı sonrasında Rusya'nın Ukrayna'yı suçlamasına ilişkin olarak, "Biz Ukrayna devleti olarak terörün her şekline karşıyız ve dünyanın her herhangi bir yerinde terör faaliyeti gerçekleştirilmesini de kınıyoruz. Savaş uzun zamandır devam ediyor ve Ukrayna'nın bağlantısının olduğu herhangi bir terörist saldırı gerçekleşmedi. O yüzden bir kez daha şunu vurgulamak istiyorum; biz Rus ordusuna karşı, Rus devletine karşı savaşıyoruz. Rus sivil halkına karşı değil." açıklamasında bulundu. Rusya'nın bu suçlamalarının, kendi halkına karşı güvenliğini sağlama sorumluluğunu başarısız bir şekilde yerine getirmiş olmasıyla ve Ukrayna'yı konuya dahil ederek aslında konuyu çarpıtmasıyla alakalı olduğunu söyleyen Büyükelçi Bodnar,  sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Oysa devlet bütçesinden güvenlik için harcaması gereken para, milyonlarca dolar seviyesinde. Bu parayı şu anda Ukraynalıları öldürmek ve katletmek için harcıyorlar. Zaten birçok bilgi kamuoyunda da açık bir şekilde yer alıyor. Açıklanan bilgilerin hiçbiri Ukrayna'nın bağlantısını desteklemiyor. Hatta herhangi bir dayanak sağlamıyor. Rusların ilk başta, saldırganlar 'Ukrayna sınırına doğru koşuyordu' veya 'Ukrayna'ya geçecekti' yalanı, aslında Belarus tarafının saldırganlar bize geliyordu demesiyle çürütülmüş oldu." "RUSYA'NIN TAŞIYACAĞI TAZMİNAT SORUMLULUĞU TARTIŞMAYA AÇIK DEĞİL" Ukrayna müttefiki 44 ülkenin Lahey'de dondurulan Rus varlıklarından elde edilen kârın Ukrayna savunmasında kullanılmasını öngören deklarasyon hakkında "Rusya, suçlarının sorumluluğunu hem finansal anlamda hem de politik anlamda yerine getirmeli" diyen Bodnar, "Rusya'nın Ukrayna'daki saldırılarına yönelik bu taşıyacağı tazminat sorumluluğu tartışmaya bile açık değil. O yüzden 3 Nisan'da alınan kararın son derece hukuki ve Rusya'nın Ukrayna'ya zaten borçlu olduğu savaş tazminatının ilk adımları olarak değerlendirebiliriz. Bunun iyi bir başlangıç olacağını ve ileride Rusya'nın verdiği bütün zararların maddi karşılığının tazmin edilmesinin sağlanacağını umuyoruz. Rusya her ne kadar hukuki ve diğer açılardan engel çıkarmaya çalışsa da adaletin tecelli etmesini sağlamalıyız ve bu kötülüğün bir daha tekrarlanmaması için bütün sorumluluğu taşımaları gerekiyor. Ancak bunun çok zor bir süreç olduğunu ifade etmek isterim. Dondurulmuş varlıkların Ukrayna’ya aktarılması karmaşık bir prosedür ve bu ifade edildiği gibi başarıyla sonuçlanırsa, bunu Rusya tarafından tazminat ödemesinde ilk başarımız olarak kabul edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Büyükelçi, Türkiye Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç'un 25-28 Mart 2024 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Ukrayna ziyaretine ilişkin olarak ise, "Sayın Türkiye Ombudsmanı Ukraynalı savaş esirlerinin aileleriyle de görüştü ve orada 800 civarında Ukraynalı soru sorma şansına erişti. Aynı zamanda Sayın Türkiye Kamu Başdenetçisi, Ukrayna'da tutulan Rus savaş esirlerinin yaşam şartlarını da inceledi ve bunların uluslararası savaş esirlerine muamele anlaşmalarına uygunluğunu tespit etti. Yine, Türkiye ve Ukrayna Ombudsmanları arasında sıkı bir ikili diyalog da söz konusuydu. Bu ikili, insan hakları kurumlarına olan güveni tazeledi. Savaş esirlerinin değişimi ve Rusya'nın zorla tuttuğu siyasi mahkumların serbest bırakılması aşamasında da bir ilerleme olarak değerlendiriyoruz. Dilerim, en kısa zamanda Sayın Şeref Malkoç Rusya’ya da bir ziyaret gerçekleştirir ve orada da Rusya'nın elinde bulunan Ukraynalı savaş esirlerinin yaşam şartlarını denetleyebilir." dedi. "KIRIM UKRAYNA TOPRAKLARININ BÖLÜNMEZ BİR PARÇASI" Vasıl Bodnar, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy tarafından yapılan bir açıklamanın Rus propanga mekanizmaları tarafından servis edilmesi konusuyla alakaları olarak, "Ukrayna Kırım’dan vazgeçemez çünkü Kırım Ukrayna topraklarının bölünmez bir parçası. Aslında Cumhurbaşkanı Zelenskıy’ın açıklaması oldukça basit ve anlaşılır. Kırım'dan vazgeçmek gibi bir şey söz konusu olamaz ve bunu daha önce onlarca kez verdiği onlarca röportajda ifade etti. Cumhurbaşkanının ifade ettiği ve anlaşılması gereken mesaj şuydu: Öyle bir aşamaya gelebiliriz ki, Ukrayna'nın cephedeki başarılarıyla Rus cephe hattı düşebilir ve Ukrayna'nın, geride kalan topraklarını savaşmadan da geri alabilmesi mümkün olabilir." ifadelerini kullandı. Rusya ile müzakere edilebilecek tek konunun Rus askerinin ne zaman Ukrayna'dan çekileceği olduğunu vurgulayan Ukrayna Büyükelçisi şu şekilde devam etti: "Herhangi bir bağlamda başka bir müzakere söz konusu dahi değil. Şu anda Ukrayna'nın müzakere etme biçimi cephede mücadele vermek. Cephede savaşan Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine mensup askerler arasında birçok Müslüman ve Kırım Tatarı var. Onların en büyük amacı vatanları Kırım'ı işgalden kurtarmak. Hem irade gücü hem de silah gücüyle Rusları topraklarımızdan geri püskürteceğiz. Bunun üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin değişen bir şey olmayacak. Şu an, Ukrayna’nın karşı saldırıları Rusların Karadeniz filosuna yönelik büyük tahribatlar oluşturmakta ve ayrıca Kırım Yarımadası'nda bulunan askerî ve stratejik altyapı tesislerine yönelik başarılı operasyonlar gerçekleştirildiğini gözlemliyoruz." "UKRAYNA'NIN SEÇİMLERİ UKRAYNA HALKINI İLGİLENDİRİR" Volodımır Zelenskıy'ın görev süresinin tamamlanacak olmasına karşın Ukrayna'da seçim yapılamaması ve bu durumun Rus propaganda mekanizmaları tarafından kullanılması konusunda, "Ukrayna'nın seçimleri Rus propagandacıları veya Rusya devletini ilgilendirmez. Başta Ukrayna halkını ilgilendirir." diyen Büyükelçi Bodnar, "Biliyorsunuz, Ukrayna'da savaşla beraber olağanüstü hâl ilan edilmiş durumda. Bu durumda Ukrayna anayasasına ve kanunlarına göre bu durum devam ederken herhangi bir seçimin gerçekleştirilmesi mümkün değil, bu hukuki olarak yasaklanmış durumda. Aynı zamanda zaten fiziksel olarak çatışmalar ve savaş devam ederken sağlıklı bir seçim sürecinin yürütülmesi de hem fiziksel olarak hem de politik ve hukukî açıdan mümkün değil. Sözde meşruiyet tartışmalarına da noktayı koymak için Ukrayna anayasası ve Ukrayna kanunları şunu diyor: Seçilen aday göreve gelene kadar mevcut Cumhurbaşkanının görev yetkisi devam ediyor. Aynı şekilde parlamentoda da milletvekillerinin bir sonraki seçilen milletvekili göreve gelene kadar yetkisi devam ediyor. O yüzden Ukrayna'daki hükûmetin ve parlamentonun meşruiyetine yönelik herhangi bir soru işareti dahi yok. Çünkü Anayasa olağanüstü hâl devam ederken seçim yapmayı imkânsız kılarken aynı zamanda hukukî bir şekilde seçilmiş olan şu anki hükûmete ve parlamentoya da görevde kalma yetkisi veriyor. O yüzden tabii ki, olağanüstü hâl ve savaş bittiği an ilk fırsatta seçimler yapılacak ama durum şu an böyle." açıklamasında bulundu. "UKRAYNA'DA SEÇİMİN YAPILAMIYOR OLMASININ EN BÜYÜK ENGELİ RUSYA'NIN SÜRDÜRDÜĞÜ SAVAŞ" "Diğer taraftan uluslararası standartları inceleyecek olursak, özellikle biliyorsunuz AGİT’in bu konuda normları var. Sürecin demokratik olması için ulaşılabilir, gizli ve adil olma zorunluluğu var. Aynı zamanda uluslararası denetçilerin de sandıklara ve seçim alanlarına erişimi gerekiyor. Halihazırda 7 milyon civarı Ukrayna vatandaşı yurt dışında bulunuyor. Bir milyon civarı Ukrayna vatandaşı ise Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinde görev yapıyor. Ukrayna topraklarının yaklaşık yüzde 20’si işgal altında ve bu bölgelerde seçim yapma gibi bir imkân söz konusu bile değil." şeklinde konuşan Bodnar, sözlerini şu cümlelerle tamamladı: "Rus terör kuvvetlerinin geleneksel hedefi olan askerî birlikler ve cephe hattı gibi alanlarda -demokratik seçimin bir zorunluluğu olan uluslararası denetim için- Ukrayna'nın güvenlik sağlama gibi bir imkânı yok. Aynı zamanda devam eden olağanüstü hâl, Ukrayna'nın kendi içinde seçim öncesi politik tartışmaların açık bir şekilde yürütülmesine de engel koyuyor. O yüzden bunun sonucunda yapılacak seçimin sağlıklı olmasını da engelliyor. Dolayısıyla Ukrayna'da bugün seçimin yapılamıyor olmasının en büyük engeli Rusya'nın Ukrayna’da sürdürdüğü askerî saldırganlık ve savaş. Çünkü hem Ukrayna anayasası hem de mevcut askerî çatışma nedeniyle bunun gerçekleştirilmesi imkânsız. Mümkün olan ilk fırsatta biz Rusları askerî anlamda püskürttüğümüzde, ülkemizden kovduğumuzda veya farklı baskı mekanizmaları sayesinde kendileri geri çekildiğinde, Ukrayna'da olağanüstü hâl sona erecek, demokratik ve bütün hukukî normlara uygun seçimleri elbette yapacağız. Daha sonra Türkiye'nin de içinde bulunacağı uluslararası ülkelerden seçimi denetlemeleri için misafirler davet edeceğiz. Onlar da seçimin meşruiyetini ve doğruluğunu teyit edecekler."

Rus Kızıl Ordu Korosu, Türkiye'deki Kırım Tatar ve Çerkes diasporasını hedef aldı: Sürgün yıl dönümünde konser! Haber

Rus Kızıl Ordu Korosu, Türkiye'deki Kırım Tatar ve Çerkes diasporasını hedef aldı: Sürgün yıl dönümünde konser!

Rus Kızıl Ordu Korosu ve Dans Topluluğu, Türkiye turnesi adı altında tarihi bir skandala imza atacak. Rus Kızıl Ordu Korosu, Türkiye'de yaşayan Kırım Tatar ve Çerkes halklarına karşı Ruslar tarafından uygulanan soykırım ve sürgünün yıl dönümlerinde bu konserleri düzenleyerek; bu halkların trajedisini ve kendi işgalci geçmişlerini unutturmayı amaçlıyor.  SÜRGÜNÜN YIL DÖNÜMÜNDE RUS KIZIL ORDU KOROSU TARAFINDAN BURSA'DA VE ANTALYA'DA AKILALMAZ EĞLENCE!  Rus Kızıl Ordu Korosu ve Dans Topluluğu, Kırım Tatar halkının vatan Kırım'dan katil Stalin yönetimi tarafından koparılmasının 80. yıl dönümü olan 18 Mayıs'ta Bursa'da, Çerkes halkının büyük bir sürgün ve soykırım uğradığı 21 Mayıs'ta ise Antalya'da konser vereceği öğrenildi. Rus Kızıl Ordu Korosu ve Dans Topluluğu'nun Çarlık Rusyası’ndan günümüze, Kırım Tatarlarıyla ortak kaderi paylaşan Çerkes halkını da hedef alması tesadüf değil. DÜZENLENECEK KONSERLERİN İPTAL EDİLMESİ GEREK! Hem Kırım Tatarlarının hem de Çerkes halkının tarihi facialarının olduğu günlerde bu şekilde eğlence ve kutlama etkinliğinin düzenlenmesi Türk kamuoyu tarafından da tepkiyle karşılanacak bir husustur. İki halk için de önemli olan günlerde düzenlenen etkinliklerin iptal edilmesi, alınacak en doğru kararlardan biri olacaktır. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI NASIL YAŞANDI Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Orta Asya, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, sürgünden sonra Kırım’da, Kırım Tatarlarının varlığına işaret eden her şeyi ortadan kaldırmaya başladı. Adeta bir kültürel soykırım dalgası başladı. Köy, kasaba, ilçe ve şehirler başta olmak üzere yarımadadaki binden fazla yerleşim yerinin Kırım Tatarca olan adları değiştirildi.  Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı. Ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz Vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgünlük yollarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Orta Asya’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti. 2019 yılında Letonya ve Litvanya, 2022’de ise Kanada 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıdı. RUSYA, KARADENİZ KIYISINDA MÜSLÜMAN HALK İSTEMEDİ Çerkeslerin, Çarlık Rusyası’nın ana hedeflerinden biri haline gelmesi özellikle 1853-1856 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşı ile birlikte oldu. Kırım Savaşı’nda Kafkasya’da bulunan Şeyh Şamil taraftarları ile birlikte Müslüman Çerkesler, Rusya’nın bölgeye kuvvet ayırmasına ve Kırım’daki cephelere destek göndermeyi engellemesine neden oldu. Rusya bu gelişmeden sonra Karadeniz kıyısında bulunan Müslüman topluluklarını yok etmeye yönelik emperyalist politikalarını hızlandırdı. Bu Müslüman toplulukları içerisinde Kırım Tatarları, Çerkes Adigeler, Abhazlar ve Nogaylar bulunuyordu. 1860’lı yıllara gelindiğinde Rusya’nın kontrol altına alamadığı tek alan, Çerkes halklarının bulunduğu bölgeyi kapsıyordu. Rusya bu tarihten itibaren Çerkesleri sürgün ederek, Karadeniz kıyılarından çıkarma planlarını devreye soktu. RUS ÇARI: YA SÜRGÜN YA BATAKLIK Rus Çarı II. Aleksandr ile Maykop’ta görüşme fırsatı yakalayan Çerkesler, kendilerinin uzlaşmak istediklerini ve bunun karşılığında sürgün politikasından vazgeçilmesini istediklerini bildirdiler. Ancak Çar II. Aleksandr, Çerkeslere “Ya göç edersiniz ya da Kuban Irmağı havzasındaki topraklara yerleşirsiniz” cevabını verdi. Çerkesler ise bataklıklar ile dolu sıtma tehlikesi yüksek olan ve Kozak milislerinin cirit attığı bir bölgeye asla yerleşmek istemediler. Bunun sonucunda Çarlık Rusyası 1862’de “Çerkeslerin göçüne izin veren” bir karar çıkardı. Bu kararın hemen ardından Rus birlikleri Çerkeslerin yaşadıkları bölgeye sevk edildiler. Direnişçi Çerkes yerleşimleri yakıldı ve insanlar katledildi. 1 yıllık bir direnişten sonra Çerkes halkları Ubıhlar dışında ateşkes istemek zorunda kaldı. Çerkeslerin Abadzeh kolunun bir kısmı sürgünü bir kısmı ise Kuban’a yerleşmeyi kabul etti. Şapsığlar ise Osmanlı’ya sürgün edilmek için kış koşullarının ortadan kalkmasını talep ettiler. Osmanlı İmparatorluğunun da isteği ile Şapsığlara Mart 1864’e kadar yerlerinde kalma hakkı tanındı. 1 MİLYON ÇERKES SÜRGÜN EDİLDİ 24 Mart 1864’te Ruslar Soçi’yi alarak Ubıh direnişine de son verdiler. Buradan sonra daha güneydeki Abhaz topluluklarının yerleşimlerine saldırarak buradaki halkların direnişi de kanlı bir şekilde bastırıldı. Birçok Çerkes halkı, Hristiyanlığa geçmeyi kabul etmeyenler dışında sürgüne tabi tutuldu. Geride kalan Çerkes halklarının sayıları ise keskin bir şekilde azaldı. Çerkes Sürgününde Rus kaynaklarına göre 1863-64 yılları arasında Osmanlı topraklarına 418 bin kişi göç ettirilmiştir. 1858-65 yılları arasında göç edenlerin toplam sayısı da 493 bindir. Bunlar arasında 30 bin Türk soylu Nogay olduğu da bilinmektedir. İngiliz savaş tarihçisi W.E.D.Allen’e göre, o zamanki Osmanlı topraklarına yerleştirilmiş olan Çerkeslerin (Adıge) sayısı 600 binden fazladır. Amerikalı Justin McCarthy, sürülen Çerkes ve diğer Kafkas topluluklarının sayısının 1.200.000 dolayında olabileceğini, bunun ancak 800 bin kadarının hayatta kalabildiğini belirtiyor. Sağ kalan nüfusun 600 bini 1856-64 arasında, 200 bini de 1864 sonrasında göç etmiştir.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, alıkonulan Kırım Tatarları için tepki gösterdi! Haber

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, alıkonulan Kırım Tatarları için tepki gösterdi!

Rus işgal güçleri 24 Ağustos sabahın erken saatlerinde Bahçesaray’da yaşayan bir dizi Kırım Tatarının evine baskın düzenledi. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, işgalcilerin yaptığı baskınlara tepki gösterdi. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna vatandaşlarına yönelik kararı kınadıklarını bildirdi. Bakanlık, “Tamamen uydurma suçlamalarla işgalci Kırım yönetiminin Ukrayna vatandaşlarına yönelik zulmünü şiddetle kınıyor ve Uluslararası Kırım Platformu katılımcıları da dahil olmak üzere uluslararası topluma, Rusya'ya derhal müdahalede bulunmaları için baskı yapmaya devam etmeleri çağrısında bulunuyor. Kırım'da işgalci rejim tarafından yasa dışı olarak gözaltına alınan tüm Ukrayna vatandaşlarına ve Ukrayna vatandaşlarına yönelik zulme karışan yetkililere yaptırım kısıtlamaları uygulayın” açıklamasını yaptı. İŞGAL GÜÇLERİ TOPLU BASKIN YAPTI Rus işgal güçleri 24 Ağustos sabahın erken saatlerinde Bahçesaray’da yaşayan bir dizi Kırım Tatarının evine baskın düzenledi. Evlerinde yapılan aramalardan sonra Amethan Umerov, Seydamet Mustafayev, Ruslan Asanov, Abdulmecit Seytumerov, Eldar Yakubov, Remzi Nimetulayev olmak üzere 6 Kırım Tatarı alıkonuldu.   Aynı gün alıkonulan Kırım Tatarlarından 3’ü; Amethan Umerov, Ruslan Asanov, Remzi Nimetulayev Kremlin’e bağlı kukla mahkemenin kararıyla tutuklandı.  KIRIM TATAR SİYASİ TUTSAKLARIN SAYISI ARTIYOR Kırım Tatarları Seydamet Mustafayev, Abdulmecit Seytumerov, Eldar Yakubov ise dün mahkemeye çıkarıldı. Sözde Kiyevskiy Bölge Mahkemesi, 3 Kırım Tatarı hakkında tutuklama kararı aldı. Sözde mahkemenin kararına göre 31 Ekim 2023 tarihine kadar tutuklu kalacak. DESTEK İÇİN GELENLER ALIKONULDU 3 Kırım Tatarına destek vermek için sözde Kiyevskiy Bölge Mahkemesi önünde toplanan 23 Kırım Tatarı da alıkonuldu. Alıkonulanların arasında haklarında tutuklama kararı çıkartılan Kırım Tatarlarının akrabaları, yakınları ve aktivistler bulunuyor. İşgalciler, mahkemeye gelenleri alıkoyarken bir Kırım Tatarını da darp etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.