SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kırım Tatarları

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kırım Tatarları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kırım Tatarları haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İşgalciler, ev hapsine mahkûm edilen görme engelli tutukluyu bilinmeyen bir yere götürdü! Haber

İşgalciler, ev hapsine mahkûm edilen görme engelli tutukluyu bilinmeyen bir yere götürdü!

İşgalci Rusya'nın Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Hizb-ut Tahrir davası çerçevesinde Temmuz 2020'den bu yana ev hapsinde tutulan görme engelli Aleksandr Sizikov, işgalciler tarafından bilinmeyen bir yere götürüldü. TUTUKLU SİZİKOV NEREYE GÖTÜRÜLDÜ? Kırım Dayanışması sivil toplum örgütünün aktardığına göre Avukat Lilya Hemeji 15 Eylül 2024 tarihinde konuyla ilgili bilgi verdi. Hemeji, "Az önce Aleksandr Sizikov ve annesinden bir telefon aldım. Mahkeme kapsamında sözde İçişleri Bakanlığı görevlilerinin yanlarına geldiği bilgisi bana verildi" dedi. Avukat, işgalcilerin Sizikov'a karşı güç kullandığını ve Hemeji'nin yasal talepleri yerine getirmediği gerekçesiyle tehdit edildiğini bildirdi. 6'SI KIRIM TATARI 7 KİŞİ TUTUKLANDI İşgalci Rus güçleri, 7 Temmuz 2020 tarihinde Akmescit'te türlü gerekçelerle gerçekleştiridği toplu aramalarda 6'sı Kırım Tatarı olmak üzere 7 kişiyi gözaltına merkezine göndermişti. Trafik kazası geçiren Sizikov ise görme yetisini kaybetmesiyle birlikte ev hapsine mahkûm edilmişti. İşgalciler, Kırım Tatarlarını Rusya Ceza Kanununun 205.5. maddesinin 1. ve 2. fıkrası uyarınca Rusya’da terör örgütü olarak kabul edilen bir örgütü organize etmekle ve örgütün faaliyetlerine katılmakla suçladı. Rus mahkemesi, Vadim Bektimirov’u 11 yıl, Emil Ziyadinov’u 17 yıl, İsmet İbragimov’u 19 yıl,  Zekeriya Muratov 11 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etti.

Köstence’de “Bir Zamanlar Dobruca: İki Dünya Savaşı Arasında Kırım Tatar Millî Hareketi” kitabının tanıtım programı yapılacak Haber

Köstence’de “Bir Zamanlar Dobruca: İki Dünya Savaşı Arasında Kırım Tatar Millî Hareketi” kitabının tanıtım programı yapılacak

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Filiz Tutku Aydın Bezikoğlu, Köstence Ovidius Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Metin Omer ve Varşova Üniversitesi Doktorant Edige Burak Atmaca tarafından kaleme alınan “Bir Zamanlar Dobruca: İki Dünya Savaşı Arasında Kırım Tatar Millî Hareketi”  kitabı neşredildi. Sekiz bölümden oluşan kitap, altın varaklı bir şekilde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından 500 adet basıldı. İçindeki fotoğrafların en kaliteli şekilde restorasyonuna ve basılmasına önem verildi. Eser, Kırım Milli Arşivindeki Selim Ortay'ın fotoğraf albümünü gün yüzüne çıkarmak üzere hazırlandı.  KÖSTENCE’DE TANITIM PROGRAMI YAPILACAK Bir Zamanlar Dobruca: İki Dünya Savaşı Arasında Kırım Tatar Millî Hareketi”  kitabının tanıtım programı ve kitap fotoğraflarından oluşan fotoğraf sergisi açılışı 25 Eylül 2024 tarihinde yapılacak. Köstence Ovidius Üniversitesi’nde saat 12.00’de başlayacak olan program kapsamında fotoğraf sergisi iki gün boyunca ziyaretçilere açık olacak. Kitabın oluşturulması, basımı ve kitap fotoğraflarından oluşan fotoğraf sergisi, YTB'nin destekleriyle gerçekleştirilmekte olup sergi, kitabın yazarları tarafından düzenleniyor.

Adile Celal: Kırım, Kırım Tatarlarının vatanıdır! Haber

Adile Celal: Kırım, Kırım Tatarlarının vatanıdır!

Yakın zamanda Rus esaretinden kurtarılan, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal’in kızı Adile Celal, Kıyiv’de 12 Eylül 2024 tarihinde "çocuk güvenliği" başlığıyla düzenlenen 4. Lider Eşleri Zirvesi’nde bir konuşma gerçekleştirdi. "ÇOCUKLUĞUMU NASIL KAYBETTİĞİMİ FARK EDEMEDİM" Konuşmasında Adile Celal, babasının Rus güvenlik güçleri tarafından acımasızca gözaltına alınmasına nasıl tanık olduğunu anlatırken, “Hayal edin, 12 yaşındasınız, kendi odanızda uyuyorsunuz ve birden anneniz sizi uyandırıyor. Evinize bir sürü silahlı ve siyah maskeli insan girmiş. Çok korkutucuydu. Kimseye ulaşamıyorduk, odada oturup isterlerse bizi öldürebileceklerini düşündüm.” ifadelerini kullandı. Adile Celal’il konuşmasının tam metni şu şekilde: Merhaba benim adım Adile. Ben Kırım Tatarıyım ve Kırım benim vatanım. Büyük ve harika bir aileye sahibim. Ailemin yanında kendimi her zaman sakin ve güvende hissettim. Ta ki, düşman babamı çalana kadar… Rusya vatanımı işgal ettiğinde ailem kalmaya karar verdi çünkü Kırım, Kırım Tatar halkının anavatanıdır. Gazeteci ve Kırım Tatar Milli Meclisi Üyesi olan babam Nariman Celal, Kırım Tatarlarının hak ve çıkarlarını savunmaya devam etti. Dünyaya gerçekleri anlattı ve Kırım'ın işgalini açıkça kınadı. 2021 yılında, tehditlere rağmen babam Kırım Platformu zirvesine katılmak üzere Kıyiv’e gitti. Evine döndükten sonra ise tutuklandı.  Sabah erken saatlerde evimize baskın düzenlediler. Hayal edin, 12 yaşındasınız, kendi odanızda uyuyorsunuz ve birden anneniz sizi uyandırıyor. Evinize bir sürü silahlı ve siyah maskeli insan girmiş. Çok korkutucuydu. Kimseye ulaşamıyorduk, odada oturup isterlerse bizi öldürebileceklerini düşündüm. Babamı aldılar… Annem çoğu zaman evde olmuyordu. Mahkemelere ve babamla görüşmelere gidiyordu. Ben, en büyük kız kardeş olarak, küçük kardeşlerimle ilgilenmek zorundaydım. O zaman kız kardeşim 9 yaşındaydı, erkek kardeşim 4 yaşındaydı ve en küçük kız kardeşim henüz bir yaşındaydı. Tüm bu olaylar o kadar ani bir şekilde üzerime çöktü ki, çocukluğumu nasıl kaybettiğimi fark edemedim. Kızgınlık, üzüntü, kırgınlık hissettim. En önemlisi, yalnızlık. Çünkü yanımda en yakın insanlar, ebeveynlerim, yoktu. 15 yaşındayım. Babamın serbest bırakıldığını öğrendiğimde, bu aldığım en mutlu haberdi. Bu sadece benim ve ailem için değil, tüm Kırım Tatar halkı için de böyleydi. Artık babamın yanımda olduğu ve onunla konuşabidiğim için çok mutluyum. Ailemiz, babamın evi Kırım'a dönmesini yasakladıkları için vatanımızı belirsiz bir süre için terk etmek zorunda kaldık. Bu gerçekten acı verici. Ama en önemlisi, ailem tekrar bir arada. Ancak Kırım'da hâlâ huzurlu bir çocukluktan mahrum bırakılan birçok çocuk var. Onları kurtarabiliriz: ebeveynlerini geri getirebiliriz, güvenliği ve özgürlüğü geri verebiliriz. Onlara çocukluklarını geri verebiliriz! Ümit ediyorum ki, yakın zamanda vatanımıza, halkımızın yanına geri döneceğiz! Teşekkürler.

KTMM'den Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı Günü teklifi Haber

KTMM'den Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı Günü teklifi

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM), Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığına bir yazı göndererek 10 Eylül tarihinin Ukrayna'da Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı Günü olarak belirlenmesini teklif etti. KTMM Başkanı Refat Çubarov, 10 Eylül 2024 tarihinde yaptığı açıklamada KTMM’nin 30 Mayıs 2024 tarihinde Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanlığına başvuruda bulunduğunu aktararak, “Başvuru mektubumuzda, 10 Eylül tarihinin Ukrayna'da Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı Günü olarak belirlenmesi önerildi. Bu yönde çalışmalar devam ediyor, Ukrayna Cumhurbaşkanının ilgili karnamesini veya Ukrayna Bakanlar Kurulunun kararını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı. KIRIM TATAR DİLİ KIRIM TATAR HALKININ KİMLİK HAZİNESİDİR Öte yandan Kırım Tatar Dilini Geliştirme Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada, “Kırım Tatar dili, Kırım Tatar halkının tarihini, kültürünü ve manevi değerlerini koruyan ve anlatan bir kimlik hazinesidir. Dilin korunması ve geliştirilmesi, halkın kendisini koruması ve gelişmesiyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu koşullarda, hem halkın kendi içinde hem de içinde yaşadığı toplum arasında yaygınlaştırılması görevi önem kazanmaktadır.” denildi. Açıklamada Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı Günü'nün belirlenmesinin, Kırım Tatar dilinin korunması sorununa dikkat çekmenin ve yasal olarak Ukrayna'nın yerli halkı olarak tanınan Kırım Tatar halkının kimliğinin temel unsuru olarak önemini vurgulanmasının araçlarından biri olduğunu belirtildi. Ayrıca Kırım Tatar Dili ve Edebiyatı Günü'nün belirlenmesinin 2022-2032 Kırım Tatar Dilinin Geliştirilmesine İlişkin Hükümet Stratejisi'nin görevlerinden biri olduğuna dikkat çekildi. KIRIM TATAR DİLİNİ GELİŞTİRME STRATEJİSİ Ukrayna Bakanlar Kurulu, Şubat 2022'de 2022-2032 yılları arasında Kırım Tatar Dilinin Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Stratejisi'ni kabul etmişti. Bunun yanı sıra Bakanlar Kurulu, stratejinin uygulanmasına ilişkin operasyonel planı da onaylamıştı.

Almanya Federal Meclisine 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak tanıma talebi Haber

Almanya Federal Meclisine 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak tanıma talebi

Almanya Federal Meclisinin resmî internet sayfasında, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanınmasına dair bir imza kampanyası başlatıldı. Temmuz 2024’de yayımlanan dilekçede Federal Meclisten 1944 Kırım Tatar Sürgünü'nü soykırım olarak tanıması talep ediliyor. Rus devletinin, yaklaşık üç yüz yıldır, Kırım'ı sömürgeleştirme ve Yarımada'nın yerli halkını yok etme yönünde bilinçli bir politika izlediği belirtilen dilekçede, 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım'ın yerli halkı olan Kırım Tatarlarının tarihindeki en büyük trajedisinin yaşandığı kaydedildi. Çoğunluğu kadınlar, yaşlılar ve çocuklardan oluşan yaklaşık 200 bin kişinin, evlerinden zorla kopararak yük vagonlarıyla Türkistan'a ve Sibirya'ya götürüldüğü aktarılan dilekçede, “Sürgünün ilk yıllarında Kırım Tatarlarının yüzde 46'sından fazlası açlık, hastalık, ağır çalışma ve insanlık dışı yaşam koşulları nedeniyle hayatını kaybetti.” denildi. Bununla birlikte dilekçede, 1944 Sürgünü sonucu Kırım Tatarlarının; vatanlarından, mallarından ve haklarından mahrum bırakıldığı, Kırım’daki ulusal özerkliğin kaldırıldığı, Yarımada'daki orijinal yer adlarının (şehirler, köyler, nehirler, dağlar ve göller) yüzde 90'ından fazlasının değiştirildiği, Kırım Tatarlarının kültürel ve tarihi mirasına ait anıtların ve mezarlıkların yıkıldığı, kütüphanelerin yakıldığı belirtildi. Ayrıca uzun yıllar boyunca Kırım Tatarlarının Kırım'a dönmeleri, ana dillerini öğrenmeleri, kültürlerini korumaları ve geliştirmeleri, ulusal örf, adet ve geleneklerini yaşamaları yasaklandığı kaydedildi. 1948 tarihli Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme'ye göre, Kırım Tatarlarına karşı işlenen tüm suçların "soykırım" tanımına uyduğuna dikkat çekilen dilekçede, “BM Sözleşmesi hükümlerine göre Kırım Tatar Sürgünü, Ukrayna (2015), Letonya ve Litvanya (2019), Kanada (2022) ve Polonya (2024) tarafından soykırım olarak tanındı. Bugün, bu trajik tarihten 80 yıl sonra, tüm dünya toplumlarının ve medeniyet sahibi ülkelerin dikkatini Kırım Tatarlarının sorunlarına çekiyoruz ve etnik sebeplerle hedef alınarak soykırıma uğratılan bir halkın, Kırım Tatarlarının, sürgününü soykırım olarak tanınmasını talep ediyoruz." ifadelerine yer verildi. Almanya Federal Meclisinden, Kırım Tatar Sürgününü soykırım olarak tanınmasını talep eden dilekçe Kırım Tatar aktivist ve Psikiyatri Doktoru Elvis Çolpuh tarafından hazırlandı. 18 MAYIS 1944 KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI ???? 80 yıldır dinmeyen acı: 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgün ve Soykırımı pic.twitter.com/YcZoYflQPH — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 16, 2024 Sovyet hükûmeti, Stalin’in emriyle 18 Mayıs 1944’te Kırım’daki tüm Kırım Tatarlarını sürgün etti. Sürgün sırasında Kırım Tatar erkeklerin büyük bir çoğunluğu Kızılordu’da Alman Nazi ordusuna karşı savaşıyordu. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere hayvan vagonlarına doldurulan Kırım Tatarları; Türkistan, Urallar ve Sibirya’ya sürgün edildi. Kırım’dan sürgün edilen 420 bini aşkın Kırım Tatarının yüzde 46’sı sürgün yolunda veya gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Sovyet yönetimi, Vatan Kırım’ın demografik yapısını değiştirmeyi amaçladı ancak Kırım Tatarları, bağrından koparıldıkları o aziz vatanı, Kırım’ı hiçbir zaman unutmadı. Sürgün yıllarında, sürgün edildikleri yerlerde vatana dönmek için çaba gösterdi. Nihayet, yıl 1989’u gösterdiğinde Kırım Tatarları, yavaş yavaş ata topraklarına dönmeye başladı. O tarihten itibaren Kırım Tatarları yaşadıkları yokluklara rağmen vatanda kalma mücadelesini sürdürdü. Kırım Tatarları, 1989’un sonuna kadar sürgün yerlerinde zorla tutuluyordu. Anavatan Kırım’a geri dönme teşebbüsleri, hapisle ve yeni sürgünle cezalandırılıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarları vatana dönmeye başladı. Ancak yaklaşık 150 bin Kırım Tatarı maddi yetersizlik ve yasal engeller nedeniyle Türkistan’da kaldı. 2015 yılında Ukrayna Parlamentosu, Kırım Tatar Sürgünü’nü soykırım olarak kabul etti ve 18 Mayıs tarihini “Kırım Tatar Soykırım Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.

Kırım Tatar kadınlar, tüm zorluklara rağmen halkına destek olmaya devam ediyor Haber

Kırım Tatar kadınlar, tüm zorluklara rağmen halkına destek olmaya devam ediyor

Kültürlerini, dillerini ve geleneklerini korumak için benzeri görülmemiş bir dayanıklılık, güç ve bağlılık sergileyen dünyadaki yerli kadınlara saygı göstermek amacıyla dünyada her yıl 5 Eylül tarihinde Uluslararası Yerli Halklar Kadınları Günü kaydediliyor. Kırım Cephesi girişimi, Uluslararası Yerli Halklar Kadınları Günü vesilesiyle paylaştığı mesajda 10 yıldan uzun bir süredir Rus işgali altındaki Kırım’da yaşayan Kırım Tatar kadınların cesaret ve dayanıklılığına dikkat çekti. Kırım Cephesi tarafından paylaşılan açıklamada şu ifadelerine yer verildi: Uluslararası Yerli Halklar Kadınlar Günü, halklarının ana dayanağı olan kadınların gücünü, dayanıklılığını onurlandırdığımız bir gündür. Bunların arasında siyasi tutsakların eşleri olan Kırım Tatar kadınları da var. Kocalarının özgürlüğü için her gün savaşıyorlar; sürekli aramalar, sorgulamalar, yargılamalar ve baskılarla karşı karşıya kalıyorlar. Bu kadınlar, sürekli baskı ve tehlikeye rağmen, sevdiklerini ve tüm Kırım Tatar halkını savunmak için seslerini yükselterek kararlılığını sürdürüyor. Çocuklarını topraklarını ve kültürlerini sevdirerek yetiştiriyorlar, bir yandan da adalet ve yakınlarının kurtuluşu için yıpratıcı bir mücadele veriyorlar. Ayrıca Kırım Tatar kadınları Silahlı Kuvvetler saflarında ülkemizi Rus saldırganından koruyor. Sadece Ukrayna'nın özgürlüğü için değil, aynı zamanda ana vatanları Kırım'ın geri dönüşü için, çocuklarının geleceği ve kendi vatanında korkmadan yaşama hakkı için de savaşıyorlar. Kırım Tatar kadınlar, tüm zorluklara rağmen halkına destek olmaya devam ediyor. Onlar, memleketlerine ve halkına olan sevginin her türlü engelden daha güçlü olduğunu her gün kanıtlayan savunucular, savaşçılar, anneler ve eşlerdir.” YERLİ HALKLAR KADINLARI GÜNÜ Uluslararası Yerli Halklar Kadınları Günü, 1983 yılında Bolivya'nın Tijuanaco kentinde düzenlenen Amerika Kıtası Örgütleri ve Hareketleri İkinci Toplantısı sırasında ilan edildi.  Tarih, kocası Tupac Katari ile birlikte Peru'daki İspanyol sömürgecilere karşı Aymara-Quechua isyanının büyük bir kısmına liderlik ettikten sonra 5 Eylül 1782'de öldürülen yerli Aymara halkının lideri Bartolina Sisa'nın onuruna belirlendi.

Çubarov, Kırım'da hedeflenen millî özerkliği QHA'ya anlattı Haber

Çubarov, Kırım'da hedeflenen millî özerkliği QHA'ya anlattı

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy'ın (Volodimir Zelenski), 21 Temmuz 2021'de imzaladığı “Ukrayna’nın Yerli Halklarına Dair” başlıklı yasa ile Kırım Tatarları, Karaylar ve Kırımçaklar ile birlikte Ukrayna’nın yerli halkları olarak tanındı. Söz konusu yasanın yürürlüğe girmesi sonrasında artık Kırım’ın yerli halklarının kendi kaderini tayin etme hakkının sağlanması için Ukrayna Anayasası'nın 10. maddesinde değişikliklerin yapılması bekleniyor. Birçok siyasetçi ve aktivist için Kırım'ın statüsünü özerk bir cumhuriyet olarak belirleyen Anayasa'nın 10. maddesi tartışmalı hüküm konumunda. Bununla birlikte, Kırım'ın "özerk cumhuriyet" statüsünün korunup korunmayacağı, Kırım’a “millî özerklik” statüsünün verilip verilmeyeceği konusunda birçok tartışma yürütülüyor. Kırım Tatarları, Yarımada’nın Ukrayna’ya bağlı bir millî-bölgesel özerklik statüsünün verilmesi için mücadele ediyor. Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Ukrayna Anayasası'nın 10. maddesi üzerinde yapılacak değişiklik sonrasında Kırım Yarımadası'nda kurulacak millî özerkliğin muhtevasını ve Ukrayna toplumunun bu değişikliğe dair düşüncelerini Kırım Haber Ajansına (QHA) açıkladı. ÇALIŞMALAR 2019 YILINDAN BU YANA HAZIR Kırım’da Kırım Tatar millî özerkliğinin kurulması bağlamında gerekli olan düzenlemelerin 2019 yılında hazırlandığını açıklayan KTMM Başkanı Çubarov, bununla birlikte aradan geçen süre ve değişen şartlarla birlikte taslak üzerinde değişiklik yapılabileceğini belirtti. Ukrayna Anayasası üzerinde yapılacak değişiklik üzerinde yeniden müzakere yapılması hususuna kapalı olmadıklarını söyleyen KTMM Başkanı, temel prensibin terk edilmediği bir senaryoda ayrıntıların ve farklı formülasyonların olabileceğini kaydetti. "KIRIM, UKRAYNA’NIN AYRILMAZ BİR PARÇASI VE AYNI ZAMANDA KIRIM TATAR HALKININ TARİHİ TOPRAĞIDIR" Refat Çubarov, KTMM’nin sahip olduğu temel pozisyonu, “Kırım Yarımadası’nın özerk statüsünün devam etmesi ama prensiplerinin Kırım Tatar halkının haklarına dayanması.” sözleriyle açıkladı. Kırım Tatar halkının haklarının sağlanması bağlamında Ukrayna toplumunda geniş bir muhalefet olmadığını dile getiren Çubarov, “Ukrayna toplumunun büyük çoğunluğu, Kırım Tatar halkının uğradığı sürgünü biliyor, ne tür facialardan geçtiğimizi anlıyor.” dedi. Bu durumla birlikte bir kısım Ukraynalının da Kırım Tatarlarına verilecek haklar noktasında tam anlamıyla razı olmadığını sözlerine ekleyen Refat Çubarov, “Çünkü onların düşüncelerine göre, Kırım Tatar halkına bu halkların verilmesi sonrasında Kırım Tatarları güçlenip başka bir düşünceye sahip olabilir. Bağımsızlık ilan ederek yoluna devam etmeyi düşünebilir. Dolayısıyla Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılması noktasında riskler görüyorlar.” ifadelerini kullandı. Bu düşüncede olan Ukraynalılara Kırım Tatarlarının bakışını anlatmakta sorun yaşamayacaklarını vurgulayan Çubarov, sözlerini şu şekilde sürdürdü: Kırım Tatar halkının bakışı ve Kırım Tatar milli hareketinin, Kurultayımızın, Kırım Tatar Milli Meclisimizin yıllardır pozisyonu; Kırım’ın Kırım Tatar halkının hakkına dayalı bir muhtariyete sahip olması ve bağımsız Ukrayna’nın sınırları içerisinde yer alması şeklindedir. Kırım, Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçası ve aynı zamanda Kırım Tatar halkının tarihi toprağıdır. Bunu hiçbir kimse başka bir şekilde görmez ve kimsenin görmeye hakkı yoktur. Burası bizim toprağımız ve bizim haklarımız ama aynı zamanda bizim topraklarımız bağımsız Ukrayna devletinin sınırları içerisinde. İşte bu iki pozisyonu bir araya getirmeliyiz. Birbirinin karşıtı hâline getirmeye gerek yok.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.