SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kktc

QHA - Kırım Haber Ajansı - Kktc haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kktc haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

KKTC’den Norveç’in GKRY’ye silah ambargosunu kaldırma kararına sert tepki! Haber

KKTC’den Norveç’in GKRY’ye silah ambargosunu kaldırma kararına sert tepki!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, Norveç hükûmetinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) uyguladığı 65 yılı aşkın süredir devam eden silah ambargosunu kaldırma kararına tepki gösterdi. Bakanlık, kararın Doğu Akdeniz’de her geçen gün giderek kırılgan hale gelen hassas dengeyi ciddi şekilde zedelediğini ve bölgedeki istikrar ile güvenlik ortamına olumsuz etkilerinin olacağını vurguladı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Norveç Parlamentosu tarafından 1959 yılında kabul edilen bir düzenleme uyarınca, çatışma yaşayan veya iç karışıklık riski bulunan ülkelere silah satışının yasaklandığı hatırlatıldı. Söz konusu ambargonun Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide tarafından 7 Kasım 2025 tarihinde GKRY lideri Nikos Hristodulidis’i arayarak kaldırıldığı belirtildi. “ADA’DAKİ HASSAS DENGEYE BİR MÜDAHALE” Açıklamada, Norveç’in geleneksel barış odaklı dış politikası ile çelişen bu kararın üzüntü ile karşılandığı ifade edildi. Bakanlık, ambargonun kaldırılmasının Ada’daki hassas dengeyi bozduğu ve bölgesel istikrara zarar verdiği görüşünü paylaştı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: Norveç hükûmetinin Kıbrıs Rum tarafının silahlanmasına imkân tanıyan bu kararı, Doğu Akdeniz’de her geçen gün giderek kırılgan bir hal alan mevcut hassas dengeye son derece zarar veren nitelikte olup, bölgedeki istikrar ve güvenlik ortamına katkı sağlamaktan oldukça uzaktır. Şüphesiz, Ada’da kalıcı barış ancak iki halkın eşit haklarının tanınması ve karşılıklı güven ortamının tesisi ile mümkün olabilecektir. Bu türden tek taraflı kararlar bu hedefe ulaştırmayı zorlaştırmakta, mevcut durumu tehlikeye sokmaktadır. “GEREKLİ ADIMLAR TÜRKİYE İLE BİRLİKTE ATILACAKTIR” Açıklamada ayrıca, Norveç hükümeti GKRY’nin provokatif tutumunu cesaretlendirecek ve silahlanma eğilimlerini artıracak girişimlerden vazgeçmeye, Kıbrıs Adası’nın gerçeklerine dayalı, bölgesel istikrar ve barışı destekleyici bir politika benimsemeye davet edildi. KKTC Dışişleri Bakanlığı, bu süreçte gereken adımları Türkiye ile birlikte atmaya devam edeceğini vurguladı. Bakanlık, kararın yalnızca Kıbrıs Türk tarafı için değil, bölgedeki tüm taraflar için olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

Erdoğan: Allah Azerbaycan'ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun Haber

Erdoğan: Allah Azerbaycan'ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakü'de tertip edilen Azerbaycan'ın Zafer Günü Töreni'nde konuştu. ERDOĞAN'DAN AZERBAYCAN ORDUSUNA TEBRİK Konuşmasına, "Zafer Günü'nüzün 5. yıl dönümünde sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. İlham Aliyev kardeşimin nazik daveti için şükranlarımı sunuyorum. Sizlere Türkiye'deki kardeşlerinizin selamlarını getirdim." sözleriyle başlayan Erdoğan, bu gurur gününde Türk Devletleri Teşkilatının da aynı coşkuyu yaşadığını belirtti. "Zaferiniz kutlu olsun. Cenab-ı Allah Azerbaycan'ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun." diyen Erdoğan, vatan muharebesinde toprağa düşen tüm şehitleri, Azerbaycan'ın yiğit evlatlarını rahmetle yad etti. Erdoğan, Azerbaycan edebiyatının sembol isimlerinden Mehmet Aras'ın Azerbaycan Türkü'nün vatan aşkını, "Bugün gerek her anımız vatan desin. Kılıcımız, kalkanımız, vatan desin. Ölenlerin yerine kalanımız vatan desin. Vatan desin, kalbimizin her duygusu her vurgusu vatan desin. Farkı yoktur harda olak, zamanımız, mekanımız vatan desin." sözleriyle anlattığını söyledi. Kalpleri her seferinde "vatan" diye çarpan kahraman gazilere minnet duygularını ifade eden Erdoğan, hayatları pahasına verdikleri destansı mücadeleyle 30 yıllık işgali sona erdiren Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensuplarını bir kez daha tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'i tebrik etti, başarılarının daim olmasını diledi. "BU BARIŞ VE GÜVEN İKLİMİ DAHA DA GÜÇLENMEYE DEVAM EDECEK" Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: Karabağ'ın azatlığa kavuşması sadece Azerbaycan için değil, Türk dünyası içinde büyük bir gurur vesilesidir. Azerbaycan Ordusunun Karabağ toprağında attığı her adım, istiklal ve izzet uğruna dökülen her damla kan, Türk dünyasının tarihinde birer şeref nişanesi olarak ortak tarihimize altın harflerle yazılmıştır. Bugün burada Azerbaycan askeri Türkiye'den gelen asker kardeşleriyle omuz omuza yan yanalar. Askerlerimize baktıkça iki devlet tek millet şiarının ne demek olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükselen hürriyet sancağı, Karabağ'ın dört bir yanında şanla, şerefle, gururla dalgalanıyor. Bundan 45 gün önce aslen Karabağlı olan büyük bir şairi rahmeti rahmana uğurladıklarını hatırlatan Erdoğan, merhum Yavuz Bülent Bakiler'in Karabağ'a olan hasretini, "Toprağına bayraklarla girebilirim. Kara sevdalılar gibi hasretim Karabağ'a. Uğruna ölebilirim. Bir gün biterse her şey Karabağ'ı görmeden, istemem bandolar büyük çelenkler. Allah'ım, ruhuma biraz sükun ver. Üstüme okunmuş birkaç avuç mübarek Karabağ toprağından serpilse yeter." mısralarıyla dile getirdiğini hatırlattı. Yıllarca şairlerin Karabağ için böyle özlem dolu şiirler yazdığını aktaran Erdoğan, "İlham kardeşimin dirayetli liderliği altında Azerbaycan Ordusu, Karabağ'ı işgalden kurtararak gönüllerdeki 30 yıllık bu yangını da söndürdü. Allah'a hamdolsun bugün Laçin'den Şuşa'ya, Zengilan'dan Hankendi'ne, Hocalı'dan Fuzuli'ye kadar Karabağ'ın her karışında huzur var, kalkınma var, barış, refah ve özgürlük var. İnşallah bu barış ve güven iklimi daha da güçlenmeye devam edecek." diye konuştu. "BU ZAFERİ KAFKASYA'DA KALICI BARIŞA GİDEN YOLUN KİLOMETRE TAŞI OLARAK GÖRÜYORUZ" Karabağ Zaferi'nin vicdanları kanatan büyük bir adaletsizliği sonlandırmakla kalmadığını aynı zamanda bölgede yeni bir dönemin kapılarını araladığını belirten Erdoğan, "Vatan muharebesi, Asya ve Avrupa'daki jeopolitik dengeleri de değiştirdi. Biz ne kin tutarız ne de geçmişteki acıların tekrar yaşanmasına izin veririz. Dolayısıyla bu zaferi bir son olarak değil, Kafkasya'da kalıcı barışa giden yolun kilometre taşı olarak görüyoruz." dedi. Kafkasya'da barışın hakim olmasının Asya'dan Avrupa'ya tüm bölgenin refahına hizmet edeceği kanaatinde olduklarına değinen Erdoğan, şöyle devam etti: Şunu da burada özellikle vurgulamak isterim; biz kalıcı barış noktasında son derece ümit varız, iyimseriz. İlham Aliyev kardeşimin kalıcı barışın tesisi için gösterdiği, samimi çabaları takdirle karşılıyoruz. Ermenistan Başbakanı Sayın (Nikol) Paşinyan'ın da bu yolda attığı cesur adımları memnuniyetle takip ediyoruz. İnşallah bu muhteşem zafer her iki liderin yapıcı tavrıyla bölgede huzuru ve barışı edecek kalıcı bir anlaşmayla neticelenecektir. Türkiye olarak bu konuda üzerimize ne düşüyorsa inşallah bunu yapmaya devam edeceğiz. Gelinen noktada Can Azerbaycan'ın hem bölgesinde hem de ötesinde kaydettiği ilerlemeden büyük bir kıvanç duyuyoruz. İlişkilerin somut ve stratejik projelerle her geçen gün daha da güçlendiğini kaydeden Erdoğan, "Hatırlayacaksınız asrın proje Azeri-Çırak-Güneşli başta olmak üzere Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Şahdeniz ve TANAP ile taçlandırdığımız iş birliğimizi son olarak Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı'nı faaliyete geçmesiyle daha da perçinledik. Şimdi bu iş birliğimizi daha da ileriye götürmenin ve kapsamını geliştirmenin gayreti içindeyiz. Kafkasya'da tesis edilecek yeni rotaların ulaştırma ve enerji iletim imkanlarını arttırmasını temenni ediyoruz. Hazar Geçişli Doğu Batı Orta Koridoru'nun bölgedeki tüm kardeşlerimizin faydasına olacak şekilde yatırımlarla geliştirmemiz gerekiyor." diye konuştu. ⁠"AZERBAYCAN, BÖLGENİN YENİDEN İMAR VE İHYASI İÇİN BÜYÜK BİR GAYRET SARF EDİYOR" Bilhassa Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Hattı'nı en verimli şekilde kullanmak için Azerbaycan'la beraber çok daha ileri adımlar atacaklarına inandığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Azerbaycan, Karabağ başta olmak üzere bölgenin yeniden imar ve ihyası, halkın güvenli geri dönüşü ve yok edilen kültürel ve dini mirasın restorasyonu için büyük bir gayret sarf ediyor." ifadelerini kullandı. İlham Aliyev ile Karabağ'a yaptıkları ziyaretlerin bir kısmına Şahbaz Şerif'in de iştirak ettiğini hatırlatan Erdoğan, zaferden sonra Karabağ'ın tamamında yaşanan kalkınma ve yatırım seferberliğine bizzat şahitlik ettiğini söyledi. Havalimanlarını, yolları, köprüleri, tünelleri, demir yollarını, evleri, yükselen binaları, tarım ve ulaştırma projelerini yerinde gördüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: İlham kardaşımın liderliğinde Can Azerbaycan'ın neleri başarabileceğine yakından tanık olduk. Bir kez daha 'maşallah, barekallah' diyorum. Tabii bizim gördüklerimiz sadece bir başlangıç, inşallah bunların devamı da gelecek. Muhteşem güzelliğiyle Karabağ tekrar bölgenin parlayan yıldızı olacak. Bu süreçte biz de Azerbaycan'a gereken her türlü desteği vereceğiz. Can Azerbaycan'la ikili işbirliğimizin yanı sıra Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki birlik ve dayanışmamızı da sürdürüyoruz. Aile meclisimizin tüm fertlerinin en üst düzey katılımıyla Ekim ayında Gebele'de 12. Zirvemizi gerçekleştirdik. Zirvede çağrısını yaptığım, 15 Aralık Dünya Türk Dili Günü kararının da UNESCO bünyesinde hayata geçmesinden memnuniyet duyuyorum. ERDOĞAN, ENVER PAŞA VE NURİ PAŞA'YI ANDI Azerbaycan'ın sarsılmaz desteğiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk dünyası içindeki konumunun güçlenmesini temenni ettiklerini belirten Erdoğan, "Bu düşüncelerle vatan muharebesinde alkanlarıyla toprağa sulayan aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde 1918'de Bakü'yü işgalden kurtarın Kafkas İslam Ordusu'nun bütün şehitlerin, bilhassa Gazi-i Namdar, Şehid-i Ala Enver Paşa'yı ve kardeşi Nuri Killigil Paşa'yı bir kez daha minnetle anıyorum. Bu vesileyle 9 Kasım Devlet Bayrak Günü'nüzü de yürekten kutluyorum." dedi. Töreni, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif birlikte izledi. Üç ülkenin milli marşlarının seslendirilmesiyle başlayan törenin ardından 44 günlük savaşta şehit düşen askerlerin aziz hatırasına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Erdoğan, Aliyev ve Şahbaz'ın konuşmalarından sonra Türk askerlerinin de yer aldığı geçit töreni gerçekleştirildi.

Bakan Hasipoğlu Kıbrıs'taki siyasî gerçeğin iki ayrı devlet ve iki ayrı egemen halk olduğunu söyledi Haber

Bakan Hasipoğlu Kıbrıs'taki siyasî gerçeğin iki ayrı devlet ve iki ayrı egemen halk olduğunu söyledi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu, Ahmet Durmuş başkanlığındaki Hamburg Türk Basın Birliği heyetini kabul etti. KKTC Dış Basın Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin de bulunduğu toplantıda heyet başkanı Ahmet Durmuş, Türk Basın Birliğinin faaliyetleri hakkında bilgi verdi. "KIBRIS'TA VERİLEN HAKLI MÜCADELE TÜRK MİLLETİNİN ORTAK ONURU" Kıbrıs Türk halkının mücadelesini yakından takip ettiklerinin altını çizen Durmuş, "Yurt dışında yaşayan Türk basın mensupları olarak Kıbrıs Türk halkının sesini Almanya başta olmak üzere Avrupa’da daha güçlü şekilde duyurmak istiyoruz. Kıbrıs’ta verilen bu haklı mücadelenin, Türk milletinin ortak onuru olduğuna inanıyoruz." ifadelerini kullandı. Bakan Hasipoğlu ise heyeti ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, Kıbrıs Türk halkının haklı ve millî bir dava yürüttüğünü kaydetti. KKTC'nin uluslararası alanda hak ettiği yere gelebilmesi için çaba sarf ettiklerini vurgulayan Hasipoğlu, bu uğurda şehit vererek, anavatanın kararlı mücadelesi ile bu günlere geldiklerini belirtti. KKTC MÜCADELEYE DEVAMDA KARARLILIK GÖSTERİYOR İzolasyonlar ve dış ticaret yasaklarına rağmen KKTC'nin kendi ayakları üzerinde durduğunu vurgulayan Hasipoğlu, mücadeleye devam edeceklerini ve uluslararası alanda hak ettikleri yere gelmekte kararlı olduklarını kaydetti. İKİ AYRI DEVLET İKİ AYRI EGEMEN HALK GERÇİ YADSINAMAZ Hasipoğlu, Kıbrıs konusunda bugün çözümün olmadığını ancak barış ve huzurun olduğunu dile getiren Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin anavatan Türkiye'nin garantörlüğünde sağlandığını belirtti. Adadaki siyasî gerçekliğin iki ayrı devlet ve iki ayrı egemen halk olduğunu vurgulayan Hasipoğlu, "Bu, göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Tanınmamış olsak da kendi meclisimiz, yasamız, yargımızla tam bir devlet düzenine sahibiz. Sizlerin aracılığıyla bu haklı davamızı Almanya’ya ve tüm dünyaya anlatmak büyük önem taşıyor." şeklinde konuştu.

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman Hristodulidis ile görüşecek: Toplantıda BM yok Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman Hristodulidis ile görüşecek: Toplantıda BM yok

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Lideri Nikos Hristodulidis ile Birleşmiş Milletlerin (BM) dâhil olmayacağı, doğrudan bir görüşmede hemfikir olduklarını ancak tarihin henüz belli olmadığını açıkladı. Erhürman, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Hassim Diagne'yi 31 Ekim 2025 tarihinde kabul etti. KKTC Cumhurbaşkanlığında gerçekleşen ve yaklaşık yarım saat süren kabulde, Erhürman ve Diagne'nin, teknik komiteler ve Kıbrıs meselesi konusundaki diğer gelişmeleri ele aldıkları öğrenildi. BM’İN DÂHİL OLMAYACAĞI BİR GÖRÜŞME Erhürman gerçekleşen kabulün ardından açıklamalarda bulundu. Erhürman, Hristodulidis ile yaptığı telefon görüşmesinde, gelecek haftalarda bir görüşme yapılması konusunda hemfikir olduklarını bildirdi. Erhürman, "BM’nin dâhil olmayacağı, kendi temsilcilerimizle birlikte olacağımız bir görüşmede bir araya geleceğimizi telefonda kararlaştırdık. Görüşmenin tarihi henüz belli değil. Daha sonra Hristodulidis ile tarih bildirme konusunda anlaştık." ifadelerini kullandı. BM Genel Sekreteri'nin Şahsi Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar ile temas hâlinde olduklarını da söyleyen Erhürman, Cuellar ile 5 Aralık’ta görüşebileceklerini söyledi. Ayrıca Erhürman, görüşmede BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Diagne’ye başarı dileklerini ilettikleri, Kıbrıs'ta iki taraf arasında yaşamı kolaylaştıracak teknik komiteler konusunda karşılıklı görüşlerini paylaştıkları bilgisini paylaştı. “CUMHURBAŞKANI’NA TEBRİKLERİMİ İLETTİM” BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi UNFICYP Misyon Şefi Khassim Diagne de görüşmenin ardından çıkışta gazetecilere yaptığı açıklamada, Erhürman ile ilk görüşmesini yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Diagne, BM Genel Sekreteri Guterres’in 27 Ekim'de Erhürman’a gönderdiği mektubu hatırlatarak, kendisinin de Cumhurbaşkanı'nı görevine başlaması dolayısıyla kutladığını ve başarı dileklerini ilettiğini bildirdi. Guterres'in, Kıbrıs’ta barışçıl ve sürdürülebilir çözüm yolu için tüm adanın refah ve güvenliğine yönelik çalışma kararlılığında olduğuna dikkat çeken Diagne, "Genel Sekreter’in ve BM Barış Gücünün temsilcisi olarak, bu hedefe ulaşmak için elimizden gelenin en iyisini yapacağımızı Sayın Cumhurbaşkanı’na ilettim." dedi.

13 ülkede 65 Türk okulu: Türkiye eğitim diplomasisiyle küresel etkisini artırıyor Haber

13 ülkede 65 Türk okulu: Türkiye eğitim diplomasisiyle küresel etkisini artırıyor

Türkiye, son yıllarda yürüttüğü kapsamlı eğitim diplomasisi faaliyetleriyle uluslararası arenada yumuşak gücünü güçlendirmeye devam ediyor. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yürütülen ikili anlaşmalar, kardeş okul projeleri, burs ve öğretmen değişim programları aracılığıyla Türkiye’nin bölgesel ve küresel görünürlüğü artıyor. EĞİTİM DİPLOMASİSİ TÜRKİYE’NİN YENİ YUMUŞAK GÜCÜ MEB’in öncülüğünde yürütülen eğitim diplomasisi, Türkiye’nin kültürel ortaklıklarını güçlendirerek dünya genelinde kalıcı bağlar kurulmasını sağlıyor. Bakanlık, eğitim ilişkilerini yasal çerçeveye oturtmak amacıyla bugüne kadar 125 ülke ile toplam 350 anlaşma imzaladı. Bu kapsamda, KKTC’den Katar’a, Yunanistan’dan Libya’ya, Kongo’dan Moğolistan’a kadar geniş bir coğrafyada eğitim alanında iş birlikleri ve mutabakat zabıtları hayata geçirildi. YENİ ANLAŞMALAR VE STRATEJİK ORTAKLIKLAR Son iki yılda 14 ülkeyle 16 yeni belge imzalanarak Türkiye’nin küresel eğitim ağı genişletildi. ​•​Suriye ile öğretmen eğitimi, mesleki gelişim ve özel eğitim alanlarını kapsayan protokol imzalandı. ​•​Moldova ile Recep Tayyip Erdoğan Türkiye-Moldova Koleji’nin açılışına yönelik iş birliği yapıldı. ​•​Ukrayna, Moğolistan, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi ülkelerle de yükseköğretimden mesleki eğitime kadar çeşitli alanlarda stratejik anlaşmalar gerçekleştirildi. ​•​KKTC, Türkmenistan ve Özbekistan ile yapılan görüşmeler kapsamında ise yeni Türk okulları açılacak. 13 ÜLKEDE 65 TÜRK OKULU Haziran 2025 itibarıyla Türkiye’nin yurtdışında 13 ülkede 65 eğitim kurumu faaliyet gösteriyor. Bu kurumlarda 12 bini aşkın öğrenci öğrenim görürken, 679 öğretmen görev yapıyor. Yeni açılacak okullar arasında Recep Tayyip Erdoğan Türkiye-Moldova Koleji ve Karabağ Türk Okulu öne çıkıyor. Bu kurumlar, Türkiye’nin eğitim alanındaki varlığını güçlendirirken kültürel diplomasi açısından da stratejik bir rol üstleniyor. KARDEŞ OKUL UYGULAMASIYLA KÜLTÜREL BAĞLAR GÜÇLENİYOR 1994’ten bu yana süren Kardeş Okul Uygulaması ile Türkiye’deki okullar 64 farklı ülkedeki okullarla eşleştirildi. Bugüne kadar 1.229 kardeş okul bağlantısı kuruldu; bunların 712’si yurt dışındaki okullarla gerçekleştirildi. Bu sayede kültürel etkileşim ve karşılıklı anlayış güçlendirildi. YABANCI ÖĞRENCİLER VE KÜLTÜREL ENTEGRASYON PROGRAMLARI MEB, yabancı uyruklu öğrencilere yönelik uyum sınıfları, PIKTES+ Projesi ve Türkçe-Türk Kültürü dersleriyle kapsayıcı eğitim modelini yaygınlaştırıyor. 2024-2025 döneminde 8 ülkede 2.174 öğrenciye Türkçe ve kültür dersleri verilirken, bu rakamın gelecek dönemde 11 ülkeye ulaşması hedefleniyor. ULUSLARARASI PROJELERLE ETKİ ALANI GENİŞLİYOR Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, AB ve BM kuruluşları ile yürüttüğü projelerle yetişkin eğitimi, sosyal uyum ve istihdam odaklı çalışmalara öncülük ediyor. Erasmus+, EPALE ve UNICEF, UNDP, UNHCR iş birlikleriyle yürütülen projeler, Türkiye’nin eğitim diplomasisi kapasitesini güçlendiriyor. “EĞİTİM DİPLOMASİSİ” TÜRKİYE’NİN KÜRESEL VİZYONUNUN BİR PARÇASI MEB'in yürüttüğü projeler ve anlaşmalar, Türkiye’nin eğitim alanında sadece bölgesel değil, küresel bir aktör haline geldiğini gösteriyor. Bakanlık yetkilileri, önümüzdeki dönemde yeni anlaşmalarla Türkiye’nin eğitim diplomasisini daha da kurumsallaştırmayı ve kapsayıcı eğitim modellerini uluslararası alanda yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirtti.

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman: Türkiye adanın tamamının garantörüdür Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman: Türkiye adanın tamamının garantörüdür

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nde düzenlenen devir teslim töreni sonrası yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin Kıbrıs'ın tamamında garantör olduğunu vurguladı. Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti evet, adanın tamamının garantörüdür, böyle olacak. Bugünkü koşullarda bu daha da önemli hale geldi. Çünkü kendimizi güvende hissetmemiz günden güne zorlaşıyor.” dedi. “SEÇİMİN KAZANANI HALKIMIZDIR, AYRIŞMAYA İZİN VERMEM” Kıbrıs Türk halkının demokrasi kültürüne dikkat çeken Erhürman, “Mecliste hararetli tartışmalar yaşanır ama dışarıda kahve içilir, sohbet edilir. Bu halkın derin bir hoşgörüsü var” ifadelerini kullandı. Seçim sonuçlarına ilişkin ise “Bu seçimin kaybedeni yok. Kıbrıs Türk halkı kazandı, çocuklarımız kazandı, kardeşliğimiz kazandı” diyerek toplumsal birlik mesajı verdi. SİYASİ EŞİTLİK VURGUSU: “MÜZAKERE DEĞİL, TAAHHÜT OLMALI” Kıbrıs müzakerelerine dair en net mesajını “siyasi eşitlik” konusunda veren Erhürman, “Bu benim yaşamsal kırmızı çizgimdir. BM Güvenlik Konseyi kararında yazan bir şeyi Rum liderle müzakere etmem. Bu pazarlık konusu olamaz.” ifadelerini kullandı. Crans-Montana sürecine atıf yapan Erhürman, Rum liderliğin siyasi eşitliği halkına anlatamadığını söyleyerek masadan çekildiğini hatırlattı. “BM KENDİ SÖZLERİNE SAHİP ÇIKSIN” BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Crans-Montana sonrası yaptığı “müzakere süreci olacaksa zaman sınırlaması olacak” açıklamasına dikkat çeken Erhürman, “BM bu söze sahip çıkmalı. Kıbrıs Türk halkının artık 5-6 yıl daha beklemeye tahammülü yok” dedi. ANNANCI ÇİZGİ: İZOLASYONLARA SON VERİLMESİ ÇAĞRISI Erhürman, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın raporuna atıfta bulunarak, “Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ iradesinden sonra üzerlerindeki izolasyonların hiçbir meşru gerekçesi kalmamıştır” ifadelerini hatırlattı. Bu raporun BM Güvenlik Konseyine gitmemesi nedeniyle izolasyonların sürdüğünü belirten Erhürman, “Bu kez baştan taahhüt istiyoruz” dedi. “GÖRÜŞME MASASI” ÖNERİSİ: TEKNİK BAŞLIKLAR ELE ALINABİLİR Kapsamlı çözüm müzakerelerinin tıkanması durumunda “görüşme masası” önerisini dile getiren Erhürman, bu masada Yeşil Hat Tüzüğü, geçiş noktaları, karma evliliklerden doğan çocukların AB vatandaşlığı gibi teknik başlıkların ele alınabileceğini söyledi. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ADANIN TAMAMININ GARANTÖRÜDÜR" Erhürman, özellikle son 2 yıldır Güney Rum kesiminde, yabancı devletlerin askeri varlığını artırmasından kaynaklı şartlara ve bu bağlamda Türkiye'nin önemine işaret ederek, şunları söyledi: "İsrail'in güneye geldiği, ABD'nin güneye geldiği, Fransa'nın geldiği, Avrupa Birliği zaten orada, İngilizlerin zaten egemen üsleri var. Bütün bunlar varken, Türkiye Cumhuriyeti'nin Ada'nın tamamı üzerindeki garantörlüğünü herhalde tartışmaya açmayı düşünmüyordur (GKRY Lideri Nikos) Hristodulis diye düşünüyorum ben kendi adıma. Çünkü anlamlı değil artık bu noktadan sonra bu konu. Kesinlikle konuşulabilir bir konu değil. Türkiye Cumhuriyeti, evet, Ada'nın tamamının garantörüdür, böyle olacak ve bugünkü koşullarda daha da önemli hale geldi. Çünkü bizim kendimizi güvende hissetmemiz daha da güçleşiyor günden güne. Sonuçta İsrail, Gazze'de çocukları öldürüyordu. O sırada Baf Hava Üssü, İsrail'e imtiyazlı olarak kullanım hakkı noktasına geldi. Sonra İsrail döndü, İran'a saldırdı. İran'da dedi ki 'İsrail'e sadece size füze atmayacağız. Nerede üs kullanıyorsanız, oraya da füze atacağız.' Üs burada (GKRY) Baf Üssü. Ve Kıbrıs Türk tarafında, biz 1974'ten sonra ilk defa KKTC'de sığınaklar nerede diye bir tartışmanın içinde bulduk kendimizi. Yani hiçbir şekilde dahil olmadığımız, hiçbir şekilde irademizin olmadığı bir kararın. Bize içinde olmadığımız bir şeyin bedelini ödeme riski ile karşı karşıya kaldık." KKTC Cumhurbaşkanı, GKRY lideri Nikos Hristodulidis'in İsrail ile ilgili aldığı kararlarda, Kıbrıs Türk tarafının iradesinin bulunmadığını kaydederek, "Garantör ülke Türkiye, bütün Kıbrıs Adası'nın garantörüdür. Dolayısıyla, Baf kenti aslında Türkiye'nin yetki alanının dışında falan değil. Güneyde olması, Türkiye'yi yetkisiz kılmıyor. Konuşmamda da söylediğim gibi; (GKRY) hem bizi bypass ediyor, biz yokmuşuz gibi davranıyor, hem Türkiye Cumhuriyeti'nin garantörlük yetkilerini, yetkileri yokmuş gibi davranıyor ve dönüyor aldığı kararlarda bizi yaşamsal riske sokuyor. Bunlar kabul edemeyeceğim şeyler." ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİMİZ ÇOK ÖZELDİR" Erhürman, seçim kampanyası boyunca müzakerelerin Türkiye ile istişare etmeden yürütülmeyeceğine dair mesajlar verdiğini anımsatarak, ilk ziyaretini KKTC'de yerleşik bir devlet geleneği olarak Türkiye'ye yapacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bugün KKTC ile ilgili yaptığı açıklamalarla yemin törenine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın katıldığına dikkati çeken Erhürman, şöyle devam etti: Kampanyam boyunca gittiğim her yerde, her mitingde ifade ettiğim üzere; bugüne kadarki hiçbir cumhurbaşkanımız, hiçbir müzakere sürecini Türkiye ile istişare etmeksizin yürütmedi. Tek bir örneği yoktur. Ben de başbakanken Türkiye ile her konuda istişare içerisinde çalıştım. Dolayısıyla seçim boyunca hep söyledim. Müzakereler başlayacaksa veya yürüyecekse, bütün bunlar her zaman Türkiye ile istişare içerisinde yapılır. Başka türlüsü zaten mümkün değildir. Hepsini bir tarafa bırakın, Türkiye Cumhuriyeti bizim kardeş ülkemizdir, çok özel ilişkilerimiz var. Başka hiçbir iki devletin ilişkisine benzemez bizim Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkimiz. Türkiye ile ilişkimiz çok özeldir. Ama artı Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs'ta garantör devlettir zaten. Erhürman, KKTC ile Türkiye ilişkilerinin gelecek dönemde daha da ileriye taşınacağını vurgulayarak, "Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeksizin ne müzakere, ne Kıbrıs sorunuyla ilgili herhangi bir hamle, ne dış politikada herhangi bir hamle, bugüne kadar yapılmadığı gibi bundan sonra da yapılmayacak. Artı Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerin çok daha iyi bir seviyeye gelmesi de benim kendime özel olarak görev bildiğim, misyon bildiğim bir şeydir." diye konuştu. "GKRY'DEKİ YABANCI ASKERİ VARLIK ENDİŞE VERİCİ" Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki (GKRY) başta İsrail olmak üzere yabancı askeri yapılanmanın sadece KKTC için değil Rum halkı için de endişe verici olduğunu söyleyen Erhürman, İngiliz üslerinin İran tarafından vurulma riski ortaya çıktığında hem KKTC'de hem de Güney Kıbrıs'ta 1974 sonrası ilk defa sığınak sorma ihtiyacı hissettiklerini, GKRY'deki yabancı askeri varlığının artışının endişe verici olduğunu ifade etti. GKRY lideri Nikos Hristodulidis'in, kendince Türkiye'ye karşı denge kurmak üzere bazı devletleri Kıbrıs'a çektiğini aktaran Erhürman, bu güç dengesini Hristodulidis'in kendi ordusu, silahı ve gücü ile değil başka devletler aracılığı ile kurmak istediğini vurguladı. Hristodulidis'in yürüttüğü sürecinin farklı yerlere kaydığını belirten Erhürman, şunları söyledi: "Türkiye'ye karşı güç dengesi kuracağım düşüncesiyle "büyük abiler" oraya gelirse, siz bileceksiniz ki bu büyük abiler girdikleri hiçbir coğrafyadan bugüne kadar çıkmadılar. Hiçbir coğrafyada da kimsenin arkasında durmadılar. Öne geçtiler. Siz arkaya düşeceksiniz ve dolayısıyla kendi iç yönetiminiz açısından da sıkıntı yaşayacağınız gibi güvenlik açısından da siz de sıkıntı yaşayacaksınız." Erhürman, GKRY'nin Hindistan'ı dahi Ada'ya getirmeye çalıştığını aktararak, "O dönemde, İran'ın sadece İsrail ile yetinmeyip üslerin olduğu yerleri vuracağını söylediğinde, biz bile sığınakları tartışmaya başladık. Aslında bu yaklaşım (GKRY'nin yaklaşımı), Ada'yı güvenli olmayan bir yere dönüştüren yaklaşım. Biz Kıbrıslı Türkler olarak dediğim gibi; Türkiye'nin garantörlüğünde kendimizi daha güvende hissetme noktasında durabiliriz. Ama Güney'deki Rumlar, kendilerini nasıl daha güvende hissedecekler onu bilmem?" diye konuştu. "Biz yokmuşuz gibi davranmaya çalışanlar eninde sonunda kaybeder" KKTC Cumhurbaşkanı, son zamanlarda gündeme gelen, Güney Kıbrıs-İsrail ve Yunanistan arasında kurulması düşünülen elektrik bağlantısı projesinin (Great Sea Interconnector) güzergahını da eleştirerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Elektrik bağlantısını, Güney Kıbrıs, İsrail, Yunanistan arasında kurmayı düşüneceksiniz. Neden? 'Türkiye dışarıda kalsın' diye. Halbuki fizibilite olarak baktığınızda en yakın coğrafya Türkiye. Buradaki mantıklı proje Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan. Ama siz sırf Türkiye'yi siyasi sebeplerle dışarıda bırakmak adına dönüyorsunuz hattı yüzlerce kilometre öteden Yunanistan'a bağlanmayı düşünüyorsunuz. Bu ekonomik değil, makul değil. Ama siyaseten bunu tercih ediyorsunuz. Şimdi böyle yaklaşımları sergilediğiniz müddetçe bu bölgede kalıcı barış, kalıcı istikrar sağlamak da çok kolay değil." Erhürman, siyasi yaklaşımlarla gerçeklerden uzaklaşmamak gerektiğine dikkati çekerek, "Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk halkı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bu bölgede görmezden gelinemez. Biz hep vardık. Bugün de varız. Yarın da var olacağız. Biz yokmuşuz gibi davranmaya çalışanlar eninde sonunda kaybeder." dedi.

Erhürman ilk demecini verdi: KKTC ve Kıbrıs Türk halkı için ne dedi? Haber

Erhürman ilk demecini verdi: KKTC ve Kıbrıs Türk halkı için ne dedi?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) 19 Ekim 2025 tarihinde yapılan seçim sonucunda Cumhurbaşkanlığı görevine gelen Tufan Erhürman'ın tartışılan politikası, anavatan ve garantör ülke olan Türkiye'ye yönelik tutumu merak uyandırmaya devam ederken, Erhürman yeni açıklamalarda bulundu. "TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜĞÜ KIBRISLI TÜRKLER TARAFINDAN HAYATÎ ÖNEME SAHİPTİR" İlk demecini Türkiye gazetesine veren Cumhurbaşkanı Erhürman, Türkiye'nin KKTC'nin garantör gücü olduğunu vurgulayarak, "Bizim Türkiye ile bağımız hayati önemdedir ve Türkiye bu adanın tartışmasız garantör gücüdür. Türkiye ile olan bağımız herhangi iki devletin birbirleriyle ilişkileriyle kıyaslanamayacak düzeyde özel ve hayati öneme sahiptir. Kardeş ülkeyiz. Kıbrıs Türk halkı ve Türk halkı kardeş halklardır. Türkiye’nin garantörlüğü Kıbrıslı Türkler tarafından hayati öneme sahiptir." ifadelerine yer verdi. Erhürman, müzakere süreçlerini, Kıbrıs ve dış politika ile ilgili sorunların Ankara ile istişare edilmeye devam edeceğinin altını çizdi. Erhürman, "Aynı gelenek bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Benim görevim, devletlerimiz ve halklarımız arasındaki ilişkileri çok daha üst seviyeye taşımaktır." dedi. İLK ZİYARET TÜRKİYE OLACAK Öte yandan KKTC'nin devlet geleneğine göre Cumhurbaşkanların ilk ziyaretinin Türkiye olduğunu anımsatan Erhürman, yarın yapılacak olan yemin törenin ardından ziyaret hazırlıklarının başlayacağını bildirdi. Ayrıca seçimlerden sonra Türk medyasının Kıbrıs ve Kıbrıs Türk halkı hakkında çok sayıda yayın yapmasına dikkat eçeken Erhürman, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının tanıyıp benimsemesini önemsediğini belirtti. Erhürman, "Türkiye’de bazı ön yargılar oluşturulduğunun farkındayım ama yemin töreninden sonra kuracağımız doğru ve sağlıklı iletişimle bu ön yargıların da çok kısa sürede dağılacağından eminim." cümlelerini sarf etti. "ARTIK HERHANGİ BİR PARTİNİN DEĞİL, KKTC'NİN BAŞKANIYIM" Mücahit çocuğu olduğunu vurgulayan Erhürman, "Ben artık herhangi bir partinin değil KKTC’nin başkanıyım. Herkese eşit mesafede kalarak kanunî çerçevede halkımıza hizmet vereceğim." ifadelerine yer verdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.