SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mansur Yavaş

QHA - Kırım Haber Ajansı - Mansur Yavaş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mansur Yavaş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Bilinmeze Doğru” romanının yazarı Hülya Başarangil Demir, 2025 Emine Işınsu Roman Ödülü Beratı'nı aldı Haber

“Bilinmeze Doğru” romanının yazarı Hülya Başarangil Demir, 2025 Emine Işınsu Roman Ödülü Beratı'nı aldı

2025 Emine Işınsu Roman Ödülü ve Paneli, 27 Kasım 2025 tarihinde saat 14.00’te Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Farabi Salonu’nda gerçekleştirildi. Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Ardından Emine Işınsu’nun eşi ve Tören Ödül Komitesi Başkanı Prof. Dr. İskender Öksüz törenin açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. Konuşmasında, yarışmanın ön jürisine de özel olarak teşekkür eden Prof. Dr. Öksüz, bu yıl 269 kişinin değerlendirmeye alındığını vurguladı. Aynı sayıyı tekrar hatırlatarak, 29 kişinin ve önceki yıllarda görev alan 142 kişinin katkısının Türkiye’de edebiyatın canlılığını gösterdiğini söyledi. Bu ilginin kendisini çok mutlu ettiğini belirtti. ÜÇÜNCÜ YARIŞMA 2027 YILINDA DÜZENLENECEK Konuşmasının devamında, üçüncü roman yarışmasının da ilanını yapan Prof. Dr. Öksüz, yarışmanın 2027 yılında, yine aynı şartlarla ve aynı jüriyle gerçekleştirileceğini açıkladı. Yarışmanın tek şartının eserin roman olması olduğunu dile getirerek, eserlerin yalnızca edebî kıymet ve Türkçe açısından değerlendirildiğini vurguladı. Jürinin eserleri 1 Mart 2027’ye kadar okuyacağını, sonuçların ise 17 Mayıs 2027’de Emine Işınsu’nun doğum gününde açıklanacağını bildirdi. “EMİNE IŞINSU BU ÜNİVERSİTEDE OKUDU” DTFC Dekanı Prof. Dr. İrfan Albayrak, törenin DTCF çatısı altında yapılmasının rastlantı olmadığını vurgulayarak, Emine Işınsu’nun fakültede bir dönem öğrenci olmasının yanı sıra, DTCF’nin Cumhuriyet’in kültürel inşa misyonunu taşıyan bir kurum olarak tarihsel bir sorumluluğu sürdürmeye devam ettiğini belirtti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu fakülteyi genç Cumhuriyet’in kültür, edebiyat ve düşünce hayatını bilimsel bir zemine oturtmak amacıyla kurduğunu hatırlattı. Fakültenin 90 yıllık yürüyüşünde Türk dilini, edebiyatını ve düşünce dünyasını güçlendiren bir miras oluşturduğunu ifade eden Albayrak, edebiyatın insanın kendini ve dünyayı anlamasında önemli bir düşünsel alan olduğunu söyledi. Roman sanatının bu zihinsel yolculuğun en güçlü damarlarından biri olduğunu dile getiren Albayrak, Emine Işınsu’nun da bireysel duyarlılık ile toplumsal hafızayı ustalıkla birleştiren özel bir romancı olduğunun altını çizdi. “BİR ŞEHRE RUH VEREN HİKÂYELERİDİR” Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Emine Işınsu Roman Ödülü töreninde yaptığı konuşmada tüm davetlileri saygıyla selamlayarak sözlerine başladı. Emine Işınsu’nun edebiyatımıza bıraktığı değerli mirası rahmetle andığını belirten Yavaş, Türk edebiyatının zarafet ile gücünü en ince çizgide buluşturan özel bir kalemini yâd etmek için bir araya gelmenin anlamına dikkat çekti. Yavaş, Emine Işınsu’nun romanlarında yalnızlığı, acıyı, umut ve vicdanı aynı kalpte birleştirebilen nadir yazarlardan biri olduğunu ifade etti. Gençlik döneminde okunan nitelikli eserlerin bireyin ruh dünyası ve düşünce hayatı üzerindeki kalıcı etkisine işaret eden Yavaş, edebiyatın şehirlerin kültürel yaşamındaki önemine dikkat çekerek, “Şehirleri yalnızca asfaltla ve binalarla değil; kültürle, sanatla, edebiyatla yaşatabileceğimize inanıyoruz. Bir şehre ruh veren, ardında bıraktığı hikâyelerdir.” dedi. Bu yıl ödüle değer görülen Hülya Başarangil Demir’i tebrik eden Yavaş, “Bilinmeze Doğru” adlı eserin hem Emine Işınsu’nun ruhuna yakışan bir nitelik taşıdığını hem de edebiyatımıza yeni bir soluk getirdiğini belirtti. Yavaş, yarışmaya katılımın yüksekliğinin de edebiyat alanındaki canlılığın önemli bir göstergesi olduğunu söyleyerek, özellikle dijital çağda gençlerin bu ilgisinin kıymetli olduğunu dile getirdi. Tören; Öksüz’ün ön jüriye hediye takdiminde bulunmasıyla devam etti. Sonrasında Funda Okçu, Bulut Okçu ve Elif Kalıpçı mansiyonlara ödüllerini takdim etti. “EMİNE IŞINSU SADECE ROMAN YAZARI DEĞİL, BİR İNSAN YETİŞTİRME OCAKLARININ SAHİBİYDİ” Bununla birlikte tören kapsamında ana jürilerin katılımıyla panel düzenlendi. Ana Jüri A. Yağmur Tunalı konuşmasında, Emine Işınsu ile tanışma sürecinden başlayarak yazarın edebiyat ve kültür hayatındaki etkisini anlattı. Sözlerine 1975 yılına uzanan bir hatırayla başlayan Tunalı, o dönem Yüksek Öğretmen Okulunda tiyatro yapan ve “Kültür Pınarı” adlı bir dergi çıkaran bir öğrenci grubu içinde yer aldığını söyledi. Işınsu ile ilk temaslarının bu faaliyetler aracılığıyla gerçekleştiğini belirten Tunalı, ünlü yazarın kendisini o yıllarda “Töre” dergisine davet ettiğini aktardı. Tunalı, “Töre” dergisine her yaştan okuyucudan tomar tomar mektup geldiğini, Emine Işınsu’nun her bir mektuba mutlaka cevap verilmesini istediğini vurguladı. Yazarın sadece roman yazmakla yetinmediğini belirten Tunalı, Işınsu’nun bu yoğun okuyucu iletişimini bir tür sosyal görev olarak gördüğünü ifade etti ve “Emine Işınsu kendisini sadece yazmakla sınırlayan biri değildi. O dergi onun bir sosyal ağıydı. Bir bakıma bir insan yetiştirme ve toplumu mayalama merkeziydi.” dedi. "SÜRGÜN VE KİMLİK MÜCADELESİ BİLİNMEZE DOĞRU'DA" Ana Jüri Üyesi Dr. Belkıs Gürsoy konuşmasında, merhum yazar Emine Işınsu’nun, Töre Dergisi’nden itibaren bütün eserlerinde millî ve manevi değerleri yücelten bir üslup kullandığını, bunun bir neslin mayalanmasında büyük payı bulunduğunu belirtti. Işınsu’nun, yalnız Türkiye’deki sosyal ve siyasi çalkantıları değil, Türkiye dışındaki Türklerin acılarını da gündeme taşıyarak önemli bir kamuoyu oluşturduğunu ifade etti. Dr. Gürsoy, ödülü “Bilinmeze Doğru” romanıyla alan Hülya Başarangil Demir’in Anadolu’ya göçmüş bir Kırım Tatarı ailesinin ferdi olduğunu hatırlatarak, romanın Kırım’da yaşanan baskı, sürgün ve kimlik mücadelesini birkaç aile üzerinden anlattığını aktardı. Eserde, 1917 Ekim Devrimi sonrasında başlayan acıların, 1944 Sürgünü ve Soykırmı ile zirveye çıktığını; ailelerin parçalanması, mecburi göçler ve farklı coğrafyalarda verilen yaşam mücadelesinin romanın merkezinde yer aldığını ifade etti. Konuşmasının sonunda, romandaki aşk hikâyesinin millî ve insani değerlerle harmanlanarak anlatıldığını; bu tür eserlerin millî hafıza ve tarih bilinci oluşturma konusunda etkili bir işlev gördüğünü dile getirdi. Gürsoy, bu nitelikteki eserlerin sayısının artmasının hem Türkiye’de hem de dünya kamuoyunda farkındalık yaratmak açısından büyük önem taşıdığını belirterek sözlerini tamamladı. "AZAP TOPRAKLARI TEMASI" Ana Jüri Üyesi Prof. Dr. Nazım H. Polat, Emine Işınsu Roman Ödülü’ne bu yıl 269 eserin başvuru yapmasının, roman üretimindeki artışın ve ilginin somut göstergesi olduğunu vurguladı. Yarışmaya gelen eserlerin büyük kısmının, Emine Işınsu’nun çizgisine uygun biçimde toplumsal meseleleri merkeze aldığını aktardı. Prof. Dr. Polat, birincilik ödülünü kazanan Hülya Başarangil Demir’in “Bilinmeze Doğru” adlı romanı ile Mahmut Sarıkaya’nın Kalanlar Arazi Ayırdılar eserinin hem Doğu hem Batı Türklüğünün vatanlarından koparılma trajedisini işlediğini ifade etti. Bu eserleri, Emine Işınsu’nun “Azap Toprakları” temasının izinde yetişmiş “kara karanfiller” olarak nitelendirdi. "BİREYDEN TOPLUMSALA YAYILAN MİLLÎ BİLİNÇ" Ana Jüri Üyesi Prof. Dr. Bilge Ercilasun romanın bireysel hikâyeler üzerinden toplumsal hafızayı canlandıran güçlü bir alan olduğunu belirterek, Emine Işınsu’nun eserlerinin bu özelliği taşıdığını ifade etti. Işınsu’nun Azap Toprakları, Tutsak ve Çiçekler Büyür romanlarında bireyselden toplumsala yayılan güçlü bir millî bilincin hissedildiğini kaydeden Ercilasun, bu eserlerdeki gerilimin ve psikolojik yoğunluğun okuyucuda derin etki bıraktığını dile getirdi. Ercilasun konuşmasının ikinci bölümünde, ödül alan eserlerden “Bilinmeze Doğru” romanının psikolojik boyutunu ele aldı. Romanın kahramanı Emin’in yaşadığı travmatik aşk kaybı sonrası psikolojik çöküşünü, kendi kendine konuşmalarını, gördüğü kâbusları ve hayalî seslerle kurduğu ilişkiyi değerlendirdi. Emin karakterinin savaş başladığında yeniden sarsıldığını, Kırım’a dönme arzusunun onu felakete sürüklediğini anlatan Ercilasun, romanın finalindeki trajedinin 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nda yaşanan gerçek bir facianın edebî yansımalarından biri olduğunu belirtti. ÖKSÜZ’DEN DEMİR’E BERAT TAKDİMİ Törenin devamında Öksüz tarafından “Bilinmeze Doğru” romanının yazarı Hülya Başarangil Demir’e berat takdim edildi. Program kapsamında aynı zamanda Kırım Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Merkezi Genel Merkezi tarafından Başarangil Demir’e çiçek takdim edildi. “YAKIN TARİHİMİZİN EN ACI OLAYLARINDAN BİRİ” Sonrasında Başarangil Demir, bir konuşma gerçekleştirdi. Başarangil Demir konuşmasında, vatan kavramının tarih boyunca taşıdığı öneme dikkat çekerek sözlerine başladı. Yaklaşık iki bin beş yüz yıl önce söylenen “Yeryüzünde bir insanın ana vatanını kaybetmesinden daha büyük bir acı yoktur” ifadelerinin bugün hâlâ geçerliliğini koruduğunu vurguladı. Başarangil Demir, Kırım Tatarlarının yüzyıllardır türlü baskı ve zulümlerle vatanlarından koparıldığını, bu acının defalarca ve en ağır biçimde yaşandığını dile getirdi. Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra artan baskıların, 1783’ten itibaren sistematik bir hâl aldığını belirten Başarangil Demir, Kırım’ın Türklerden arındırılmasını hedefleyen politikanın o günden bugüne değişmediğini söyledi. Bu bağlamda Başarangil Demir, 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı’nı ise “yakın tarihimizin en büyük acı olaylarından biri” olarak niteledi. GASPIRALI VE ATATÜRK’E ATIF Bir Kırımlı olarak atalarının göç edip geldiği toprakları anlatma sorumluluğu hissettiğini ifade eden Başarangil Demir, içsel hafızasının kendisini yazmaya yönelttiğini söyledi. İsmail Bey Gaspıralı’nın “Milletine hizmet etmek istiyorsan bildiğin işten başla” sözünü kendisine yol gösterici kabul ettiğini, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözünün ise ona ilham kaynağı olduğunu belirtti. KIRIM’DAN AK TOPRAKLARA Başarangil Demir, romanında Türk milletinin bağımsızlığını simgeleyen ay yıldızlı bayrağın dalgalanmasına hayat veren Millî Mücadele yıllarını, Cumhuriyet’in kuruluş sürecini, asla vazgeçmediği Tarak Tamgalı Gökbayrak’ın özgürce dalgalanacağı günlere olan inancını ve Kırım’dan Ak Topraklar’a uzanan bir ailenin hikâyesini ele aldığını anlattı. Ayrıca 1944 Kırım sürgününü de tarihî gerçeklikler çerçevesinde işlediğini ifade eden Yazar, “Tarihî gerçeklikler ışığında kurguladığım hikâyelerle vatan sevgisin, anlatmaya çalıştım. ‘Kırım neresidir?’ sorusunu yanıtlamak üzere çıktığım bu yolda ben anlattım, kalemimle yazdım ve ‘Bilinmeze Doğru’ ortaya çıktı.” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda yazar, 2025 Emine Işınsu Roman Ödülü kapsamında, Ișınsu’nun aziz hatırası için tutulan 269 ışıktan biri olarak seçilmenin kendisi için tarifsiz bir mutluluk olduğunu ifade etti. Başarangil Demir, Emine Işınsu’nun Türkçüler için her zaman “sığınılacak bir liman” olduğunu belirterek, bu limandan aldığı güçle yeni hikâyelerine doğru yol aldığını söyledi. “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK!” Konuşmasının sonunda, hem bir kadın hem bir yazar olarak Halide Nusret Zorlutuna’yı saygı ve rahmetle anan Yazar, İsmail Bey Gaspıralı’nın bugünlerde en çok ihtiyaç duyulduğunu düşündüğü sözüyle konuşmasını tamamladı: Dilde, fikirde, işte birlik! Ödül töreni toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Büyükelçi Celâl, 29 Ekim dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tebrik etti Haber

Büyükelçi Celâl, 29 Ekim dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tebrik etti

Türkiye, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusunu yaşıyor. Bayram dolayısıyla Anıtkabir'de tertip edilen tören sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde tebrikleri kabul etti. Törene katılan isimler arasında yer alan Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Nariman Celâl, Erdoğan ve Türk milletinin Cumhuriyet Bayramı'nı kutladı. Tören sonrasında açıklamada bulunan Büyükelçi Celâl şu ifadeleri kullandı: Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ve onun şahsında tüm Türk milletini en içten dileklerimle tebrik ettim. Cumhuriyet Bayramı, devletin yeniden doğuşunun, ulusun gücünün ve sarsılmaz ruhunun sembolüdür. Ukrayna ve Türk halklarını özgürlük ve bağımsızlığın bedelini derinden bilen ortak bir tarih bilinci birleştiriyor. Hem Türkiye hem de Ukrayna, kendi toprakları, onurları ve özgür yaşama hakları uğruna zorlu bir mücadele vermiştir.Türk halkına barış, birlik, refah ve Cumhuriyet’in gelişiminde yeni başarılar diliyorum. Ukrayna ile Türkiye arasındaki dostluğun her geçen yıl daha da güçlenmesini temenni ediyorum. Törende, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve kuvvet komutanları, Diyanet İşleri Başkanı Safi Arpaguş, TBMM üyeleri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hakkı Susmaz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Ankara Valisi Vasip Şahin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kamu kurumlarının yöneticileri, Ankara'da görevli büyükelçiler, yabancı misyon şefleri, uluslararası kuruluşların temsilcileri, Erdoğan'a bayram tebriklerini sundu. Törende, başkentte görevli çeşitli rütbelerden askeri personel de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tebriklerini iletti.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Ossowski: Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı saldırganlık savaşı sona ermeli Haber

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Ossowski: Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı saldırganlık savaşı sona ermeli

2025 Avrupa Günü, "Avrupa 75 Yaşında: Geleceği Birlikte Şekillendiriyoruz" sloganıyla Ankara'da kutlandı. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ve eşi Anjellica Ossowski'nin ev sahipliğinde tertip edilen basın buluşması, dijital fotoğraf sergisi ve resepsiyon CerModern'de düzenlendi. Basın buluşması ile başlayan gecede Büyükelçi Ossowski, AB-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi. Daha sonra "Ortak Kültürel Mirasımız" temasıyla açılan sergi sonrasında başlayan resepsiyonda, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Zeki Levent Gümrükçü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Adnan Ertem, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Oleksiy Çernışev başta olmak üzere çok sayıda yabancı misyon temsilcisi ile ulusal ve uluslararası kuruluşların temsilcileri de yer aldı.  Avrupa Günü, "Geleceği Birlikte Şekillendiriyoruz" sloganıyla Ankara'da kutlandı pic.twitter.com/wHu98nJMA5 — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) May 8, 2025 "RUSYA'YA YAPTIRIMLARINDA ETKİSİZ KILINMASI İLE İLGİLİ POZİTİF BİR GÜNDEMİ ORTAYA KOYDUK" Basın buluşmasında yaptığı değerlendirmede Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, Türkiye’nin çok uzun süre aday olarak beklemesi nedeniyle “hayal kırıklığını anladığını” kaydetti. Müzakerelerin siyasi nedenlerle askıya alındığını, son dönemdeki temaslar sonrası müzakerelerin başlamamakla birlikte, uzun süredir hiçbir hareket görülmeyen bu alanda bazı adımların atılmasının planlandığını belirten Ossowski, "Son dönemdeki temaslar sonrası müzakereler başlamasa da uzun süredir hiçbir hareket görülmeyen kimi alanda bazı adımlar atılıyor. Ekonomi alanında, ticaret alanında göç ve güvenlik alanında da görüşmelerimiz, toplantılarımız devam ediyor. Avrupa Birliği'nin Rusya'ya yaptırımlarında etkisiz kılınması ile ilgili pozitif bir gündemi ortaya koyduk." şeklinde konuştu. Ossowski, "AB Konseyinin geçen hafta toplantısında net biçimde şu söylendi: Aday ülke olarak Türkiye’nin yeniden masaya gelmesi, yoğun ilişki başlatmasını istiyorlar ama koşullar var. Bunlardan biri ülke içi reformlarının hayata geçirilmesi ve demokratik reformlardan geri adım atılmaması. Parlamento raporunda görmüşsünüzdür. AB gelişmeleri takip ediyor. Çok yukarıdan bir konumda, yargılayıcı yerden bakmak istemiyor. Türkiye’nin iyi bir ortağı olmak istiyoruz.” dedi. Türkiye ve AB’nin üyelik-adaylık bağlamında “ortak değerler paylaştığını” söyleyen Thomas Hans Ossowski, “Türkiye aday olarak ortak değerleri karşılamayı taahhüt etmiş oldu. Kimse Türkiye’yi aday ülke olmaya zorlamadı. Ortak değerlerimiz elbette demokrasi. Taahhütlerinizi yerine getirin diyoruz sadece, bu konuda da dışlayıcı olmuyoruz.” ifadelerini kullandı. "ORTAK KÜLTÜREL MİRASIMIZ" SERGİSİ Basın buluşması sonrasında Büyükelçi Thomas Hans Ossowski ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Levent Gümrükçü "Ortak Kültürel Mirasımız" temalı dijital sergiyi açtı. Açılış sonrasında Ossowski ile Gümrükçü birlikte sergiyi gezdi. Sergi açılışı sonrasında ise Thomas Ossowski ve eşi Anjellica Ossowski konukları karşıladı. İstiklal Marşı ve Avrupa Birliği Marşı'nın okunması ile başlayan resepsiyonda sırasıyla Ossowski, Yavaş ve Gümrükçü açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. "AB VE TÜRKİYE BİRLİKTE BÜYÜYOR" Büyükelçi Ossowski, resepsiyonun açılışında yaptığı konuşmada Avrupa entegrasyonunun 75 yıl önce bir fikirle başladığını ve bunun rahatlıktan değil, savaşın yıkımlarından yeni bir şey inşa etme cesaretinden doğan bir fikir olduğunu vurguladı. Bugün, bu fikri umutla, kararlılıkla ve eylemle ileriye taşıdıklarını belirten Ossowski, "Kolay zamanlardan geçmiyoruz. Ancak 1950'de Avrupa masasının etrafında toplananlar da öyle değildi. İdeal koşulları beklemediler, onları yarattılar. En zor yolun bile birlikte yürünürse, yürünebileceğini gösterdiler. 75 yıl önce, Robert Schuman ve meslektaşları vizyon üzerine kurulu bir gelecek yarattılar ve bunu bize teslim ettiler. Şimdi sıra bizde." diye konuştu. Thomas Hans Ossowski konuşmasını şöyle sürdürdü: Geçtiğimiz yıl, Avrupa ve Türkiye'yi birbirine bağlayan kültürel kökleri kutladık. Restore edilmiş mirastan, yeniden canlandırılan hikayelere; paylaşılan hafızadan karşılıklı gurura... Paylaşılan kimliğin bölünmeden daha uzun ömürlü olabileceği fikrini onurlandırdık. Kimliğin bir duvar değil, bir köprü olduğunu hatırladık. Değişen ittifaklar ve artan belirsizlik dünyasında, AB ve Türkiye ortaklığını seçtik. AB ve Türkiye yan yana duruyor. AB'ye aday bir ülke olarak, bir NATO müttefiki olarak ve kenardan seyretmeyen, barışı şekillendiren komşular olarak... Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı suç niteliğindeki saldırganlık savaşı sona ermeli. Gazze'deki korkunç acı sona ermeli. Bu bizim ortak sorumluluğumuz. Ekonomik olarak AB ve Türkiye birlikte büyüyor. Üye devletleri sayesinde AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı, en büyük doğrudan yabancı yatırımcısı, finansal iş birliğinde en büyük bağışçısı. Türk vatandaşları, Çin'den hemen sonra en fazla Schengen vizesi alıyor. Ve vizesiz seyahat, Türkiye, mutabık kalınan kıstasları yerine getirdiğinde, tüm aday ülkelerde olduğu gibi gerçekleşebilir. Çünkü daha fazla insan bağı, üniversitelerimizde okuyan daha fazla Türk öğrencisi, enstitülerimizde ve yüksek teknoloji şirketlerinde çalışan daha fazla Türk araştırmacısı istiyoruz. Her gün, değişimlerimizi, ortak projelerimizi ve karşılıklı ilhamımızı güçlendiriyoruz. Türkiye'nin genç beyinleri ve dinamik işletmeleri sadece yarının Avrupa'sı değil, bugünün dokusunun bir parçasıdır. Yollarımız giderek daha fazla iç içe geçiyor. Ancak ilişkilerimizi daha güçlü ve daha iyi hale getirmek için her iki tarafta da daha fazlasını yapmalıyız. "TÜRKİYE, AB İÇİN KİLİT BİR ORTAK VE ADAY ÜLKEDİR" Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, konuşmasında  Avrupa’da yüzyıllarca süren çatışma ve savaşların ardından birleşik Avrupa idealine ulaşmak için kurulan AB’ye üyelikğin Türkiye’nin stratejik amaçlarından biri olduğunu vurguladı. "Avrupa Komisyonu 2024 yılı Türkiye raporunda ifade edildiği üzere Türkiye, AB için kilit bir ortak ve aday ülkedir." diyen Mansur Yavaş, Avrasya’da, Orta Doğu’da, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortam sağlanmasında vazgeçilmez bir rolü olan Türkiye ile iş birliğinde ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişki geliştirilmesinde AB’nin stratejik çıkarı bulunmakta olduğunu kaydetti. Yavaş konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: Bu bağlamda ülkemiz 1959 yılından beri tam üye olma yolunda ilerlemektedir. Zaman zaman ortaya çıkan ve her iki tarafın da eksikliklerinden kaynaklanan sınamalara karşı hem Türkiye hem de AB için bu üyeliğin büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu muasır medeniyetler seviyesine ulaşma ideali ile uyumlu olan bu üyeliğin bir an önce gerçekleşmesi gerektiğine yürekten inanıyorum. Avrupa ruhunun da temeli olan evrensel değerler demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ülkemizde de tam manasıyla yerleşmesi açısından bu üyelik önem arz etmektedir. Türkiye 4 milyona yakın sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Onların temel ihtiyaçlarını eğitim, sağlık, korunma, barınma ihtiyaçlarını karşılıyor ve sosyoekonomik destek sağlıyor. Türkiye’nin AB üyesi olmasının avantajlarından faydalanmadan AB adına bu yükü kaldırması sürdürülebilir değildir. AB’nin beşinci büyük ticaret ortağı olmasına ve adaylık statüsü çerçevesinde sosyal, kültürel, bilimsel ve sportif bağları bulunmasına rağmen halkımızın AB ülkelerine gitmede vize engeline takılması aramızdaki anlaşmalara ve iş birliğimizin ruhuna ters düşmektedir ve bir an önce düzeltilmelidir BAKAN YARDIMCISI GÜMRÜKÇÜ: TÜRKİYE HAZIR Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Gümrükçü, bugünün özel bir gün olduğunu çünkü sadece bir siyasi projenin kuruluşunu değil, aynı zamanda bir zamanlar çatışmalarla bölünmüş bir kıtanın umut, direnç ve birliğini de simgelediğini belirtti. 75 yıl önce, 9 Mayıs 1950 tarihinde Schuman Bildirisi’nin, daha sonra AB’ye dönüşecek olan yapının temelini attığını belirten Gümrükçü konuşmasına şu cümlelerle devam etti: Kalıcı barışın zorla değil, iş birliğiyle sağlanabileceği yönünde cesur bir vizyondu bu. İşte bu vizyon, sadece antlaşmalar ve kurumlar değil, aynı zamanda güven, diyalog ve demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerlere olan bağlılık üzerine inşa edilmiş bir Birlik doğurdu. Bu değerler o zaman olduğu kadar bugün de geçerli ve hayati önemde. "Avrupa güvenlik mimarisinin büyük bir dönüşümün eşiğinde olduğu, hatta belki de yeniden inşa edildiği, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan liberal uluslararası ekonomik düzenin ciddi şekilde sınandığı bir dönemdeyiz." diyen konuşan Gümrükçü, Böyle bir zamanda, geleceğe dair aynı kaygıları ve hedefleri paylaşan AB ile Türkiye'nin, ilişkilerinin her bir sütununu yeniden gözden geçirmesi ve bu ilişkinin barındırdığı muazzam potansiyeli tam anlamıyla gerçekleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapması gerektiğini dile getirdi. ERDOĞAN, UKRAYNA’DAKİ SAVAŞIN SONA ERDİRİLMESİNE YÖNELİK ÇABALAR BAĞLAMINDA AVRUPA LİDERLERİ TOPLANTISINA KATILACAK Artık ne Türkiye ne de AB'nin iş birliklerinden doğan sinerjiden ya da bu yönde kaçırılacak fırsatlardan mahrum kalmayı göze alabileceğini kaydeden Gümrükçü, "Türkiye’nin bu uzun yolculuğun bir sonraki ve belki de en umut verici aşamasına başlamak için hazır ve istekli olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim." şeklinde konuştu. Dışişleri Bakan Yardımcısı Levent Gümrükçü konuşmasını şu sözlerle tamamladı: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da defalarca vurguladığı gibi, AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedef olmaya devam etmektedir ve biz, bu uzun süredir devam eden hedefi iki taraf için de karşılıklı fayda sağlayacak şekilde gerçekleştirmek adına gereken her şeyi yapmaya kararlıyız. Elbette tango iki kişiyle yapılır. Bu nedenle AB’nin de ilişkilerimizi yeni bir seviyeye taşımak ve nihai hedefe ulaştırmak için aynı heyecan ve kararlılığı göstermesini umuyoruz. Bu yönde bazı umut verici ilk işaretlerin olduğunu memnuniyetle belirtmek isterim. Örneğin, Bakan Fidan’ın bugün aramızda olamamasının nedeni, uzun bir aranın ardından Varşova’da düzenlenen AB-Gymnich Dışişleri Bakanları Toplantısı’na katılıyor olmasıdır. Son altı yıl içinde ilk defa Brüksel’de Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı yapıldı ve bu, ticaret ve yatırımlar açısından daha geniş ve derin bir iş birliği için büyük umutlar doğurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün sonra Ukrayna’daki savaşın adil ve kalıcı bir şekilde sona erdirilmesine yönelik çabalar bağlamında Avrupa güvenliğinin geleceğinin ele alınacağı bir başka Avrupa liderleri toplantısına katılacak. Umudumuz Türkiye ile AB arasındaki bu çok boyutlu diyaloğun daha yapılandırılmış ve sürdürülebilir bir zemine oturtulması ve ardından somut ortak adımlara ve eylemlere dönüşerek, giderek daha parçalı ve öngörülemez hale gelen bir dünyada Türkiye ve AB’nin istikrar ve iş birliği güçleri olarak birlikte hareket etmelerini sağlamasıdır. Açılış konuşmaları akabinde resepsiyonda caz müzisyeni Dilek Sert Erdoğan ve grubu sahne aldı.

Efsanevî lider Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile bir araya geldi Haber

Efsanevî lider Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile bir araya geldi

Başkent Ankara'da resmî temaslarda bulunan Kırım Tatar halkının millî lideri, Ukrayna Mİlletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 25 Nisan 2024 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile bir araya geldi. ???? Türk dünyasının yaşayan efsanesi, Kırım Tatar halkının millî lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı ziyaret etti @mansuryavas06 pic.twitter.com/uvwCj6vM7x — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) April 25, 2024 Görüşmeye, Kırım Tatar Milli Kurultayı Delegesi ve Kırımoğlu'nun Yardımcısı Şevket Usmanov ve Kırım Haber Ajansı (QHA) Türkiye İrtibat Bürosu Müdürü Esma Kasar katıldı. Efsanevî lider Kırımoğlu, 30 Mart 2024 tarihinde yeniden göreve seçilen Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş'ı tebrik etti. Görüşmede, Ukrayna, Kırım ve Türkiye'deki güncel konular görüşüldü. Görüşme sonrasında resmî sosyal medya sayfası aracılığıyla açıklamada bulunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş şu ifadelere yer verdi: "Türk Dünyası’nın önemli isimlerinden biri olan ve uzun bir süre Kırım Tatar Meclis Başkanlığı yapan, Ukrayna Yüksek Şura Üyesi Sn. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nu belediyemizde ağırladık." Türk Dünyası’nın önemli isimlerinden biri olan ve uzun bir süre Kırım Tatar Meclis Başkanlığı yapan, Ukrayna Yüksek Şura Üyesi Sn. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nu belediyemizde ağırladık. pic.twitter.com/wElSr4gHce — Mansur Yavaş (@mansuryavas06) April 25, 2024

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.