SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mehmet Akif Okur

QHA - Kırım Haber Ajansı - Mehmet Akif Okur haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mehmet Akif Okur haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırımoğlu, KOCAV’ın düzenlediği söyleşide; Kırım'ın işgali ve Ukrayna'daki topyekun savaş hakkında konuştu Haber

Kırımoğlu, KOCAV’ın düzenlediği söyleşide; Kırım'ın işgali ve Ukrayna'daki topyekun savaş hakkında konuştu

Kültür Ocağı Vakfı (KOCAV) 15 Nisan 2025 tarihinde tertip ettiği programda, Kırım Tatar halkının millî lideri, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nu konuk etti. Rusya’nın işgal altındaki Kırım’a yönelik baskısı ve Ukrayna’da sürdürdüğü geniş çaplı saldırılarının ele alındığı konferansa yoğun katılım oldu. İstanbul Süleymaniye'deki KOCAV Erol Güngör Kültür Merkezindeki program, vakıf hakkında bilgi veren belgesel gösterimi ile başladı. Ardından KOCAV Başkanı Av. Dr. Ali Ürey açılış konuşması yaptı. Kırımoğlu’nun Sovyet baskısına karşı onurlu bir mücadele verdiğini vurgulayan Vakıf Başkanı Ürey, Kırımoğlu’nun “Ben Sovyetler Birliği ile ömrümün sonuna kadar mücadele edecektim ama Sovyetlerin buna ömrü yetmedi” sözüne atıfta bulundu. "KIRIMOĞLU, DOĞU TÜRKİSTAN'IN İSA YUSUF ALPTEKİN'İ, AZERBAYCAN'IN MEHMET EMİN RESULZADESİ'DİR" Kırımoğlu’nun yalnızca Kırım ile sınırlı kalmaması gerektiğinin altını çizen Ürey, “Sadece Kırım Tatarlarının sesi değil dünya Türklüğünün tarihe mâl olmuş şahsiyetlerinden birisidir. O Doğu Türkistan’ın İsa Yusuf Alptekin'idir. Azerbaycan’ın Mehmet Emin Resulzade’si, Ebulfez Elçibey’idir. Onu sadece Kırım sınırlarına hapsetmek Türklüğe ve verdiği mücadeleye haksızlık olur. Bugün kendisini sadece Kırım halkının vicdanı veya sesi olarak değil Türklüğün önemli bir lideri olarak ağırlıyoruz” ifadelerini kullandı. Ardından söyleşi kısmına geçildi. Söyleşiyi gerçekleştiren KOCAV Mütevelli Heyeti Üyesi, Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Okur yaptığı konuşmada; dünyanın fırtınalı bir dönem geçirdiğini ve Kırım’ın her dönemde tarih sahnesinde önemli bir yerde olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Okur, program boyunca işgal altındaki Kırım’ın son durumu, Ukrayna’daki Rus saldırganlığı ve Türkiye’nin yaklaşımı, Ukrayna’daki topyekun savaşın Kırım Tatarlarına yönelik etkisi üzerine konuşma yapılacağını bildirdi. Prof. Dr. Okur’un, “Kırım mücadelenizden bahsederek başlayalım” talebi üzerine Kırımoğlu, geçmişten bugüne Kırım'daki işgal süreci ve Ukrayna'daki topyekun savaşla ilgili hususlara ilişkin konuşma yaptı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy’ın (Volodimir Zelenski) katılımıyla başkent Kıyiv’de (Kiev) Kırım Tatarlarının yaşadığı 3 tarihî olayı (1783, 1944, 2014) anlatan anıt açıldığını anımsatarak sözlerine başlayan Kırımoğlu, bu hadiselerin birer facia olduğunu belirtti. "PRENSİPLER BU DURUMDA DEĞİŞEBİLİR" Prensip olarak silah kullanmadan haklarını savunduklarının altını çizen Kırımoğlu, “Kırım Tatarları her zaman demokratik yollarla mücadele etti. Bu nedenle Kırım Tatar millî hareketi tüm dünyanın millî hareketlerine örnek olmalı. Ama silah kullanmamak kendi vatanı içinde insan haklarını korumak içindir. Fakat kendi toprağına başka ülkenin silahlı askerleri geldiği zaman prensipler değişir” cümlelerini sarf etti. "RUSYA'NIN YARALI VE ÖLÜ SAYISI 936 BİN" Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’nın tamamına karşı saldırı başlattığına işaret eden Kırımoğlu, “O dönem Rus medyası Kıyiv’i 3 günde düşüreceklerini yazıyordu ama bugün savaşın 1149. günü. Bugün aldığım bilgilere göre ölü ve yaralı olmak üzere Rusların kaybı 936 bin. Rusya’nın 11 bine yakın tankı, 700’e yakın uçak ve helikopteri, 28 gemisi imha edildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra topraklarımızdaki en kanlı savaş...” yorumunu yaptı. Ayrıca Kırımoğlu, Ukrayna’da 60 binden fazla askerin yaşamını yitirdiğini, çok daha fazlasının ise yaralandığını kaydetti. Hastanede uzuvlarını kaybetmiş çok fazla Ukraynalı olduğunu belirten Kırımoğlu, “Bu savaş ne kadar daha devam edecek bilmiyoruz ama Ukrayna halkı kararlı. İşgalcileri topraklarımızdan kovmak için savaşı devam ettireceğiz” dedi. UKRAYNA'NIN YÜZDE 18'İ İŞGAL ALTINDA Rus birliklerinin yalnızca askerlerle değil Ukrayna halkıyla da savaştıklarını dile getiren Kırımoğlu, Ukrayna topraklarının Kırım dahil olmak üzere yüzde 18’inin işgal altında olduğunu sözlerine ekledi. Öte yandan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yakın dönemde ateşkes sürecine ilişkin açıklamasına işaret eden milli lider Kırımoğlu, “Bu savaşın durdurulması, adalet ve barışın sağlanabilmesi için işgal altındaki toprakların serbest bırakılması lazım. Hiçbir anlaşma bu savaşı durdurmayacak yalnızca daha büyük ve kanlı bir savaşa zaman kazandıracak” ifadelerine yer verdi. Kırımoğlu, Türkiye Cumhuriyeti'ne ise bu zamana kadar pozisyonunu hiçbir zaman değiştirmediği ve Kırım Tatar halkını ve Ukrayna'yı desteklediği için minnettar olduklarını aktardı. Kırımoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Anlaşması'nda açıkça ülkelerin toprak bütünlüğüne vurgu yapıldığını, Rusya’nın ise bu kaidelerden habersiz olduğunu ve anlaşmaları sürekli ihlal ettiğini söyledi. Prof. Dr. Okur’un yönettiği söyleşi kapsamında millî lider Kırımoğlu, konuşmasında Kırım'ın bir an evvel özgürlüğüne kavuşmasını temenni etti ve işgalden sonra salondaki tüm misafirleri Kırım’da ağırlamak istediğini dile getirdi. Prof. Dr. Okur, “Kırım Tatarları açısından cephe hattında veya cephe gerisinde yaşananlardan hangi noktaların altını çizmek istersiniz?” sorusunu yöneltti. "UKRAYNA'DA VE KIRIM'DA YERİNDEN EDİLENLERİN SAYISI 9-10 MİLYONA ULAŞTI" Kırımoğlu, işgalin ardından 30 bine yakın Kırım Tatarının vatanını terk etmek mecburiyetinde bırakıldığını ifade etti. İşgalin ve savaşın en ağır bedelinin de bu olduğunu aktaran Kırımoğlu, “Hiçbir Kırım Tatarı, bu işgali kabul etmeyecek. 2023’ün sonlarında Kırım’a girmeye hazırdık ama ABD sözünde durmadı ve gerekli silahları vermedi... Kırım’da ve Ukrayna’da yerinden edilen insanların sayısı 9-10 milyona ulaştı.” bilgisini verdi. Ayrıca Kırımoğlu, Türk hava savunma şirketi BAYKAR Teknolojinin desteği üzerine Bayraktar TB2 silahlı insansız hava aracının (SİHA) tedariğinden memnuniyet duyduklarını dile getirdi. OLASI ATEŞKES DURUMUNDA UKRAYNA'NIN TÜRKİYE'DEN TALEPLERİ VAR Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Prof. Dr. Mehmet Akif Okur’un muhtemel ateşkes sürecine yönelik sorusuna yanıt olarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Antalya Diplomasi Forumu’nda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a söyleyeceklerimi yardımcısı Cevdet Yılmaz’a ilettim. Türkiye’nin bu kapsamdaki iştirakı bizim için çok önemli. Barış gücü gelecekse de elbette orada Türk askeri olmalı. Ukrayna’ya en çok güvenen ülke Türkiye. Çünkü, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü destekledi ve bu tutumunu hiç değiştirmedi. Eğer ateşkes olacaksa Türk askerlerinin orada olmasını isteriz. Kırım Yarımadası'nda insanlarımızın hak ve hukuklarını korumak için uluslararası bir izleme heyeti olmalı ve bu noktada Türkiye’nin talepleri önemli. İkinci bir talep olarak da Rusya’nın, KTMM’ye yönelik yasağının ve Kırım Tatarlarının vatanlarına giriş çıkış yasağının kaldırılması lazım." EMEL KIRIM VAKFI, SİYASİ TUTSAKLARA DİKKAT ÇEKTİ Kırım Tatar halkının millî lideri Kırımoğlu'nun söyleşine katılan Emel Kırım Vakfı yöneticileri, Kremlin yönetimi tarafınan kurgulanan çeşitli davalar kapsamında özgürlüklerinden mahrum kalan Kırım Tatar siyasi tutsakların bir bölümünün yer aldığı fotoğrafları gösterdi.  Programın sonunda KOCAV Başkanı Av. Dr. Ali Ürey, Kırım Tatarlarının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na hediye ebru tablosu takdim etti.

Türkiye'nin Libya'daki artan etkisi, ABD-Rusya hattını hareketlendirdi: Libya'da neler oluyor? Haber

Türkiye'nin Libya'daki artan etkisi, ABD-Rusya hattını hareketlendirdi: Libya'da neler oluyor?

Ömer Cihad KAYA Siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu Libya'da Ulusal Mutabakat Hükumeti ile Hafter güçleri arasındaki çatışma devam ediyor. Rusya'nın desteklediği Hafter güçleri, Trablus hükumeti güçlerine karşı, elindeki cepheleri bir bir kaybediyor. Türkiye'nin de krizin başından beri açıktan destek verdiği meşru hükumet zafere ilerlerken; Libya'da köşeye sıkışan Moskova yönetimi, Amerika Birleşik Devletlerine bir çağrı yaparak; müzakere masasına oturmasını istiyor. Yıldız Teknik Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Okur ve gazeteci Yılmaz Bilgen; Libya'daki krizin tarafları, Rusya'nın dikkat çeken bir çağrı yaparak ABD'yi ateşkes masasına çağırması ve Libya'daki satranç masasında Türkiye'nin konumuna dair Kırım Haber Ajansının sorularını yanıtladı. RUSYA'DAN ABD'YE MÜZAKERE ÇAĞRISI Libya'da Ulusal Mutabakat Hükumetinin Hafter güçlerine karşı üstünlük kazanması, Rusya'yı endişeye sevk etti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 17 Haziran 2020 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, ABD'nin Libya'daki krize ve "barış sürecine" katkıda bulunabileceğini kaydetti. Lavrov'un, ABD'ye üstü kapalı olarak Libya'ya müdahil olması çağrısı hakkında Gazeteci-yazar Yılmaz Bilgen, "Rusya, Libya müzakerelerine ABD’yi dahil ederek Türkiye’yi saf dışı bırakmaya çalışıyor. Bu hamlenin amacının böyle olduğunu düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Moskova yönetiminin ABD'nin Libya'ya müdahil olmasına yönelik yaptığı çağrıyı şöyle değerlendirdi: "Moskova yönetimi, ABD'ye çağrıda bulunarak, Libya'da bir ateşkese aracılık yapmasını istedi. Dolayısıyla, gelecek süreçte Türkiye ile Trablus arasındaki ilişkilerin, daha da sıkılaştığını görebiliriz. Rusya'nın ABD'ye yaptığı çağrının mantığı ne? Bir taraftan,yeri geldiğinde anti-emperyalizm söylemiyle, ABD'ye karşı varlığını meşrulaştırmaya çalışan Rusya'nın, ABD'yi Libya'ya davet etmesi Rus pragmatizmini anlamak bakımından önemli. Bu durumu, Suriye sürecine bakarak anlamak mümkün. Suriye krizine önce ABD'nin angaje olduğunu biliyoruz. Rusya, 2015'te bu angajman gevşemeye başladığında, DAEŞ'i de bahane ederek, Suriye'ye girdi. Sonuçta fiilen Suriye ile ABD arasında nüfuz bölünmesine uğramış bir Suriye var. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Akif Okur "ABD, LİBYA'YA GİRERSE TÜRKİYE'Yİ SIKIŞTIRACAK BİR MANZARA OLUŞABİLİR" Rusya'nın ABD ile müzakere masasına oturarak, Türkiye'nin bölgede artan etkisini kırmak isteyebileceği yönündeki soruya Prof. Dr. Okur şöyle cevap verdi: "Rusya, aslında muhataplarını deniyor. ABD'nin Libya'ya müdahale edip etmeyeceğini anlamaya çalışıyor. Rusya'nın, bu süreçte, Libya'ya olan dolaylı müdahalesini açık bir hale getirmeyi amaçladığını söylemek mümkün. Bu yüzden, ABD'nin denkleme dahil olmasını istiyor. ABD, Libya'ya girerse bu sefer Türkiye'yi sıkıştıracak bir manzara oluşabilir... Rusya'nın bölgede merak ettiği bir konu da, Türkiye ile ABD arasında bir iletişimin olup olmadığı konusudur. Rusya, ABD'nin verdiği reaksiyona göre kendisini konumlandıracaktır. Suriye deneyimi bize şunu gösteriyor; mesele bu kadar karmaşık hale geldiğinde, sahada kim etkinse kazançlı çıkan o oluyor." LİBYA'DAKİ SATRANÇ MASASINDA RUSYA'NIN ROLÜ  Gazeteci Yılmaz Bilgen, Libya'da Hafter güçlerini destekleyen Rusya'nın bölgede ne gibi bir tutum sergilediğine dair sorumuzu şöyle yanıtladı: "RUSYA LİBYA'DA TAMAMEN ACİZ DURUMDA KALDI" "ABD ve İngiltere Libya’daki iç karışıklarla ilgili durumun içerisine çok fazla girmedi. İtalya, Ulusal Mutabakat Hükumetinin (UMH) yanında yer aldı. Ortamdaki kaos, Rusya’yı yenilgiye mahkum etti. Rusya Libya’da tamamen aciz durumda kaldı. Şimdi ise uluslararası diplomasi hamlesiyle Türkiye’yi tanımıyorum demeye çalışıyor." ÖNCE SURİYE ŞİMDİ DE LİBYA: RUSYA'NIN BÖLGESEL HEDEFLERİ NELER? Yıldız Teknik Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Okur da, Rusya'nın bölgede bir dönüm noktasında olduğunun altını çizdi. Prof.Dr. Okur, Libya'daki krize yönelik, tam anlamıyla köşeye sıkışan ve ABD'yi ateşkes masasına çağırarak yeni bir çıkış yolu arayan Rusya'nın bölgesel hedeflerini şu şekilde değerlendirdi: "Rusya'nın bölgeye dolaylı müdahalesiyle bir dönüm noktasına gelmiş vaziyette. Libya'da, ya sahadaki temsilciyi kabul edecek böylece de Türkiye ve Trablus hükumetiyle makul bir uzlaşıya varacak ve bölgeden çekilecek. Ya da bölgedeki varlığını devam ettirecek. Zira Rusya'nın, Sirte'de bir deniz üssü, Curfa'da da bir hava üssü istediğine dair haberler var. Şu anda, Sirte'ye yönelik de hükumet güçlerinin bir harekatı mevcut." Prof. Dr. Okur, Libya'daki güncel durumda Türkiye'nin konumuna geçmeden önce, Libya'daki krize, Türkiye'nin nasıl müdahil olduğunu özetledi. Okur'un değerlendirmesi şu şekilde: LİBYA'DAKİ KRİZİN PERDE ARKASI: TÜRKİYE SÜRECE NASIL MÜDAHİL OLDU? Libya'da aylardır devam eden bir çatışma süreci var. Bir tarafta 2015'ten bu tarafa uluslararası toplumun meşru Libya hükumeti olarak kabul ettiği Trablus'taki hükumet (Ulusal Mutabakat Hükumeti) yer alıyor. Diğer tarafta da, parlamentonun yer aldığı Bingazi bölgesinden başlayarak belirli unsurları, uluslararası bir koalisyonun da desteğiyle (Rusya, Fransa, BAE) silahlanan ve hükumete başkaldıran Hafter güçleri var. Birleşmiş Milletler nezdinde her ne kadar Trablus hükumeti tarafı tanınıyor olsa da, uluslararası toplumdan bu hükumeti ayakta tutmak için anlamlı bir adım görmedik. Türkiye işte tam bu sırada, Trablus hükumetine ciddi olarak destek vermeye başladı. Ve gelinen noktada, Hafter'in önce taarruz gücü kırıldı ardından da ele geçirdiği önemli şehirler bir bir Ulusal Mutabakat Hükumetinin eline geçti. LİBYA'DA TÜRKİYE'NİN ARTAN ETKİSİNE KARŞI ABD-RUSYA HATTI Libya'da Türkiye'nin de krizin başından beri açıktan destek verdiği meşru hükumet, zafere ilerlerken; Libya'da köşeye sıkışan Moskova yönetimi, Amerika Birleşik Devletlerine bir çağrı yaparak; müzakere masasına oturmasını istiyor. Rusya'nın ve ABD'nin Türkiye'ye ilişkin tutumları ise temkinli. "RUSYA, KENDİNCE TÜRKİYE'NİN BÖLGEDEKİ ASKERİ GÜCÜNÜ KÜÇÜK DÜŞÜRMEYE ÇALIŞIYOR" Gazeteci Yılmaz Bilgen, Libya denkleminde Türkiye'nin durumu hakkında, "Rusya, Türkiye’nin Libya müzakereleri ile ilgili gösterdiği çabaları ABD üzerinden bozabileceğine inanıyor. Rusya’nın bu hareketi çok çirkin bir hamle… Böylelikle Türkiye’yi dolaylı yoldan aşağılamaya çalışıyor. Rusya kendince Türkiye’nin bölgedeki varlığını, diplomasisini, askeri gücünü küçük düşürmeye çalışıyor. Rusya’nın ısrarla ABD’yi müzakereler davet etmesinden çıkarılacak tek mesaj budur. Rusya’nın Türkiye ile değil ABD ile anlaşmaya çalışma çabasının sahada neden başarısız olduğunu kanıtlıyor." değerlendirmesini yaptı. "BÖLGEDEKİ GÜÇLER, TÜRKİYE'NİN LİBYA'DA GÜÇLENMESİNDEN RAHATSIZ" Prof. Dr. Okur, Libya'daki krizde etkisini artıran Türkiye'ye karşı bölgesel güçlerin tutumları hakkında şunları söyledi: "Libya'da krizin ciddi sonuçları olacağını görmek mümkün. Trablus hükumetinin harekatı devam edecek mi? Bu harekatın durdurulmasını isteyenler, Kahire üzerinden bir ateşkes teklifi ortaya attı. Rusya da bunu destekliyor. Bölgedeki diğer güçler de, Türkiye'nin Libya'da güçlenmesinden rahatsız. Fransa, işi Türk gemilerine müdahaleye kadar götürmeye çalıştı. Avrupalılar, Trablus hükumetinin önünü kesecek tarzda bir silah ablukası uygulamak istiyor. NATO içinde bir tartışma var. İsrail, ABD'nin Libya'ya müdahil olmasını arzu ediyor. Bunun dışında, Yunanistan ve Rum Kesimi de Türkiye'nin Libya'da ve dolayısıyla Doğu Akdeniz'deki artan etkisinden rahatsız." LİBYA'DA KADDAFİ SONRASI SİYASİ KRİZ Libya'da yönetimi uzun yıllardır elinde bulunduran Muammer Kaddafi’nin devrilmesinin ardından 2011’den beri siyasi istikrarsızlık ve çatışmalar yaşanıyor. Libya, Birleşmiş Milletler’in de tanıdığı Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile ülkenin doğusunda Halife Hafter komutanlığındaki Libya Ulusal Ordusu desteğiyle kontrolü elinde bulunduran Tobruk merkezli hükümet arasında siyasi krizlerle boğuşuyor. Ülkenin doğusundaki Hafter güçleri, Rusya, Fransa, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenirken İtalya, Türkiye ve Katar gibi ülkeler Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek veriyor.

Prof. Dr. Mehmet Akif Okur: Rus askeri bir kere yerleştikten sonra onu çıkarmak kolay değildir Haber

Prof. Dr. Mehmet Akif Okur: Rus askeri bir kere yerleştikten sonra onu çıkarmak kolay değildir

Ömer Cihad KAYA   Karabağ'da 27 yıldır devam eden Ermeni işgaline son vermek için tarihi bir süreci başlatan Azerbaycan ordusu, 27 Eylül'den bu yana devam eden harekatı dün gece sonlandırdı. Ermenistan'ın yenilgiyi kesin bir şekilde kabul etmesiyle II. Karabağ Savaşı, Azerbaycan'ın kesin zaferiyle sonuçlandı. Ancak, Rusya faktörü savaşın devam ettiği süreçte geçici ateşkeslerle yüzünü gösterdiği gibi yeniden devreye girdi ve Azerbaycan açısından tüm Karabağ'ı Ermeni işgalinden kurtarmak gibi tarihi bir fırsat kaçmış oldu. Anlaşma metninde; Azerbaycan'ın ısrarlı çabalarına rağmen Türkiye'nin resmen yer almaması, Laçın koridorunun, Hocalı, Hankendi, Hocavend ve Ağdere'nin sahada hiçbir başarı göstermeyen Ermenistan'a bırakılması ve Rusya'nın yeniden 27 yıl sonra Karabağ'a girerek Güney Kafkasya'da nüfuzunu artırması gibi bir çok gri alan bulunuyor. Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, II. Karabağ Savaşı'nın sonucunda çözümsüz kalan bazı alanların yer aldığını vurguladı. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Azerbaycan'ın tarihi nitelikte bir başarıya imza attığı Karabağ Harekatı'nı QHA'ya değerlendirdi. Kazanılan toprakların Azerbaycan ordusunun başarısı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Okur, Rusya'nın nezaretinde imzalanan anlaşmaya dair çekincelerini bildirerek, "Rusya, Türkiye'nin resmen süreçte yer almasını engelledi" değerlendirmesini yaptı. Prof. Dr. Mehmet Akif OKUR "Bu anlaşma, öncelikle Azerbaycan ordusunun kazandığı çok övündüğümüz değerli bir başarı olarak tarihe geçmiştir. Anlaşmayı, Türkiye Azerbaycan ittifakının bir başarısı olarak görmek lazım. Ermenistan Başbakanının demeçlerinden anladığımız, eğer çatışma devam etseydi Ermeni ordusunun Karabağ'da bir çözülmeye gideceğidir." Prof. Dr. Okur, Rus helikopterinin Nahçıvan'a yakın bir bölgede düşürülmesi ve üzerinden saatler geçmeden anlaşmanın ilan edilmesinin dikkat çekici olduğunu ve gelecek süreçte bu durumun analiz edileceğini kaydetti. "AZERBAYCAN TOPRAĞI OLAN LAÇIN KORİDORUNDA RUS BARIŞ GÜCÜ YERLEŞECEK" Anlaşmanın resmi olarak henüz yayımlanmamasından dolayı bazı durumların netlik kazanmadığını ifade eden Prof. Dr. Okur şu değerlendirmeleri yaptı: "Bu anlaşma, her ne kadar Karabağ'daki Azerbaycan topraklarının bir kısmını işgalden kurtarsa da meseleyi bütünüyle çözmüyor. Çözmediği gibi de yarınlara yönelik yeni bir statüko (status quo) oluşturuyor. Karabağ Özerk bölgesinin tamamı uluslararası hukuk açısından Azerbaycan'a ait ama zorunlu göçle Azerbaycan nüfusunun oradan çekilmesi sonucu, Karabağ'da ciddi bir Ermeni nüfusu bulunuyor. Bu kısım Ermenilerin elinde kalıyor ve Ermenistan devleti ile arasında Laçın koridoru açılıyor. Bu koridor, fiilen Azerbaycan toprağı olmasına rağmen Rus Gücü yerleştiriliyor. Söz konusu ulaşım taahhüdünün askeri-sivil tüm ulaşım biçimlerini kapsayıp kapsamadığı hususu da belirsiz. "RUS ASKERİ BİR KERE YERLEŞTİKTEN SONRA ONU ÇIKARMAK KOLAY DEĞİLDİR" İmzalanan anlaşma ile olağanüstü bir durum olmazsa yeni sınırların belirleneceğini ifade eden Mehmet Akif Okur, yeni statüko hakkında şu öngörülerde bulunuyor: "Karabağ'da Rus gücünün bulunmasının önemi şudur, yeni bir askeri operasyonun önü kesilmek istenmektedir. Bu yeni statüko dediğimiz şey, ileri geri çatışmalarla sınanmadıkça kalıcı hale gelir. 5 yıl süre sonunda taraflar itiraz etmezse uzayacak deniliyor ama bir kere Rus askeri yerleştikten sonra onu çıkarmak kolay değildir. Çünkü Rus askerinin oradan çıkması yönünde bir irade beyanını, Rusya kendisine karşı olarak algılayacaktır." Anlaşmada öngörülen toprak taksimine bakıldığında geleceğe dönük bazı meselelerin çözülmediğini söyleyen Uluslararası İlişkiler Uzmanı, "Rus Barış gücünün yerleşeceği hat, yeni fiili bölünme hattına dönüşebilir. Bunun anlamı, Karabağ'ın taksimidir. Halihazırda Laçin Koridoru ve Karabağ'ın önemli bir kısmı Ermeni kontrolünde kalırken; Zangezur/Megri üzerinden toprak takası gerçekleşmemiş vaziyettedir." dedi. LAÇIN KORİDORU ERMENİSTAN'A BIRAKILIRKEN, MEGRİ KORİDORU NEDEN AZERBAYCAN'A BIRAKILMADI? Mehmet Akif Okur, Laçın Koridoru Ermenistan'a bırakılırken; Azerbaycan'a bunun karşılığında Megri Koridorunun kontrolünün bırakılmıyor olmasının dengeli bir süreç olmadığını ifade etti. "RUSYA, RESMEN TÜRKİYE'NİN SÜREÇTE YER ALMASINI ENGELLEMİŞTİR" Prof. Dr. Okur'un II. Karabağ Savaşı'nı bitiren anlaşmaya ilişkin çekinceleri şu şekilde: "Rusya, iki ülke için stratejik önemdeki bölgelerde kontrolü ele sağlamış durumda. Ermenistan açısından Laçın koridoru, Azerbaycan açısından da Nahçıvan ile irtibatı kuran Megri koridoru ikisinde de Rusların denetimi söz konusudur. Rusya'nın daha önce barış gücü olarak gittiği Sovyet sonrası ülkelerde neler yaptığı herkesin malumudur. Moldova-Transdinyester, Güney Osetya-Abhazya gibi tecrübeler, bölünmeyi kalıcılaştıracak bir rol oynadığını görüyoruz. Rusya, Türkiye'nin resmen süreçte yer almasını engellemiştir. Türkiye'nin bu resimde fiilen bulunmaması bir başka problemdir. Bir koordinasyon merkezi kurulacağı ve orada Türkiye'nin de bulunacağı ifade ediliyor ancak burada herhangi bir netlik mevcut değildir." ERMENİSTAN TESLİM OLDU: PAŞİNYAN YENİLGİYİ KABUL ETTİ  Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ile Dağlık Karabağ’daki savaşı bitirecek anlaşmayı imzaladığını duyurdu. Anlaşmaya göre Karabağ’a “Rus Barış Güçleri” konuşlandırılacak. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, gece yarısı ulusa seslenişinde söz konusun Barış Gücü Merkezinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin de olacağını iki kere vurguladı. Aliyev, Dağlık Karabağ’ın statüsünün tartışmasız ve Azerbaycan toprağı olduğunun altını çizdi ve bu anlaşmayla da tasdik edildiğini açıkladı. Ermenistan, Dağlık Karabağ’da teslim oldu. Ermenistan Kelbecer, Ağdam ve Laçın’dan daha sonra Dağlık Karabağ’ın tamamından çekilecek. Bu açıklamaları Ermenistan Başbakanı bu gece yarısı sosyal medya hesabından yaptı. Yenilgiyi kabul eden Ermenistan Başbakanı, bildiri imzaladıklarını duyururken, bunun acı verici olduğunu da belirtmeyi ihmal etmedi. İlerleyen dakikalarda önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, daha sonra da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev açıklamalarda bulundu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.