SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Orta Doğu

QHA - Kırım Haber Ajansı - Orta Doğu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Orta Doğu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çin'in Orta Doğu stratejisi büyük darbe aldı Haber

Çin'in Orta Doğu stratejisi büyük darbe aldı

Suriye’de 61 yıllık Baas Partisinin oluşturduğu zulüm rejiminin çöküşü, ülkenin dört bir yanında özgürlük naralarıyla kutlanıyor. Rejimin çökmesi, Çin'in Orta Doğu’daki diplomatik stratejilerinin sınırlarını gözler önüne serdi. Çin’in geçen yıl Esed’e verdiği güçlü destek, Suriye’nin başkenti Şam’ın düşmesiyle büyük bir darbe aldı. ÇİN’İN ESED’E VERDİĞİ DESTEK BOŞA MI GİTTİ? Geçen yıl Çin Esed’i ülkede şaşaalı ve sıcak bir şekilde ağırlamış, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise Esed’e "dış müdahaleye karşı durma" ve "Suriye’nin yeniden yapılanmasında" destek vaat etmişti. Ancak Suriye Milli Ordusu ve muhalif güçlerin, Esed rejimini düşürmesiyle Çin'in Orta Doğu’daki etkisi büyük bir sarsıntıya uğradı. Bu gelişme, Çin'in bölgedeki diplomatik gücünün ne kadar sınırlı olduğunu ortaya koydu. ÇİN’İN ORTA DOĞU’DAKİ ETKİ ALANI ZORA GİRDİ Çin, Orta Doğu’da daha fazla etki kazanmak amacıyla çeşitli girişimlerde bulunmuş, Suudi Arabistan ile İran arasındaki uzun süreli düşmanlığı sona erdirme noktasında aracılık yapmıştı. Ancak Esed rejiminin düşüşü, bu başarıları gölgede bıraktı. Analistler, Çin'in bölgedeki en güçlü destekçisi olan İran ve Rusya’nın Suriye'deki başarısızlığının, Çin’in küresel hedeflerine büyük zarar verdiğini gözler önüne seriyor. ÇİN’İN EKONOMİK GÜCÜ SINIRLI KALIYOR Öte yandan Çin’in Suriye’deki mevcut duruma tepkisi ise oldukça temkinli oldu. Çin Dışişleri Bakanlığı, yalnızca vatandaşlarının güvenliğini vurgularken, "politik çözüm" çağrısı yaparak Suriye’deki istikrarın bir an önce sağlanmasını istedi. Ancak Çinli diplomatik çevreler, yeni bir hükumeti tanımadan önce zamanlamayı doğru belirlemek gerektiğini düşünüyor. Ayrıca Çin'in mevcut ekonomik çıkarları doğrultusunda yeni stratejiler geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Suriye, Çin’in "Kuşak ve Yol" girişimine 2022’de katılmıştı ancak Çinli şirketler henüz büyük yatırımlar yapmamıştı. Çin, 2013-2014 yıllarındaki ekonomik gücünden çok daha zayıf bir konumda ve bu da Orta Doğu’daki stratejik etkisini sınırlıyor. Esed rejiminin düşüşü, Çin’in Orta Doğu’daki diplomatik hedeflerini yeniden gözden geçirmesine yol açtı.

İspanya Başbakanından uluslararası topluma çağrı! Haber

İspanya Başbakanından uluslararası topluma çağrı!

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, La Vanguardia gazetesinin ödül töreninde yaptığı konuşmada, Ukrayna ve Orta Doğu’da yaşanan katliama değindi. Ukrayna ve Orta Doğu’da “rutin hale gelen katliamı” kınayan Sanchez, "Uluslararası toplum sessizliğini korursa, uluslararası hukuk ve barışı savunmak için sesimiz daha çok çıkacaktır." dedi. “DEMOKRASİDEN NEFRET EDENLER ONA HER YERDE ZULMEDİYOR” Sanchez, "Demokrasiden nefret edenler ona her yerde zulmediyor." ifadeleriyle tepkisini dile getirdi ve demokrasinin savunulması gerektiğini vurguladı. RUSYA’NIN UKRAYNA’YA YÖNELİK İŞGAL GİRİŞİMİ YAKLAŞIK 3 YILDIR SÜRÜYOR Rusya, 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya yönelik topyekûn işgal girişimi ve saldırı başlattı. İşgal girişiminin başladığı o günden bugüne sayısız saldırı gerçekleştiren Rusya, birçok Ukraynalı sivili katletti. Üç yıla yaklaşan savaşta Rusya, Ukrayna’nın enerji  altyapısını, evleri, okulları ve hastaneleri hedef almaya devam ediyor. İşgalci Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal girişimi devam ederken Orta Doğu’da İsrail- Filistin çatışması patlak verdi. EN AZ 11 BİN 743 SİVİL HAYATINI KAYBETTİ Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisinin verilerine göre, 24 Şubat 2022’den 6 Eylül 2024 tarihinde kadar Rus saldırıları nedeniyle Ukrayna'da en az 11 bin 743 sivil hayatını kaybetti ve 24 bin 614 sivil yaralandı. Ukrayna’nın yoğun çatışmaların devam ettiği bölgelerinde verilerin düzgün bir şekilde toplanamadığı ayrıca BM temsilcilerinin Rus işgali altındaki bölgelerine erişmesine izin verilmediği için sivil kayıplara dair gerçek sayıların daha yüksek olduğu belirtiliyor. ORTA DOĞU’DA NELER OLUYOR? Filistin direniş örgütü Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim 2023 tarihinde abluka altındaki şehirlerin kontrolü yeniden sağlamak amacıyla başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu'na karşı İsrail güçleri harekete geçmişti. İsrail, Hamas’a karşılık vermekle kalmadı ve Gazze’ye sert müdahalesi sonucu ağır bir soykırım gerçekleştirdi. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve katliamı devam ediyor.  Gazze’de İsrail tarafından katledilen sivil sayısı 41 bin 534’e yükseldi.  Ayrıca İsrail ile Lübnan arasında ise neredeyse bir yıldır zaman zaman şiddetlenen çatışmalar meydana geliyor. Lübnan’da 17 Eylül 2024 tarihinde Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar meydana geldi. Hizbullah’a ait olduğu iddia edilen çağrı cihazları ve telsizler bir gün arayla patladı ve en az 37 kişi ölürken 3 binden fazla kişi yaralandı. İsrail ordusu 23 Eylül 2024 tarihinden bu yana Lübnan’ın güneyine hava saldırıları düzenliyor. İsrail 30 Eylül 2024 tarihinde geç saatlerde Lübnan’a kara operasyonu başlattığını duyurdu.

14 Filistinli grup, neden Çin'i seçti? Haber

14 Filistinli grup, neden Çin'i seçti?

Selahaddin Kaşgarlı / QHA Ankara Başta Hamas ve El Fetih olmak üzere 14 Filistinli grup, Türkiye'nin uluslararası arenada Filistin'deki vahşetin durması, insani yardımın sağlanması ve ateşkesin bir an önce hayata geçmesi konusundaki çabalarını yok saydı. Çin'in başkenti Pekin'de 21-22 Temmuz 2024 tarihleri arasında süren toplantıların sonunda, tüm Filistinli güçlerin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında yer aldığı kapsamlı bir ulusal birliğe ulaşma ve geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurma konusunda anlaşmaya vardıkları açıklanmıştı. 14 Filistinli grup, Türkiye'nin yerine Çin'i tercih etmişti. "ÇİN, AMERİKA'YLA YÜRÜTMÜŞ OLDUĞU PAZARLIKLARDA BÖYLE BİR KROZ OLARAK ELİNDE TUTMAYI DÜŞÜNÜYOR" Bu bağlamda Çin'in Orta Doğu ve Arap dünyasındaki imajı da güçlendi. Araştırmacı yazar Abdullah Oğuz, QHA'ya Çin'in yeni stratejisini değerlendirdi. Abdullah Oğuz, Doğu Türkistan'da soykırım uygulayan Çin'in Filistin'i desteklemesine ilişkin, "Şu çok açık ve kesin Kızıl Terör Devleti diye tabir etmenin hiçbir yanlışlığı olmadığını düşündüğüm Çin'in, Doğu Türkistan'da çok açık ve net bir şekilde her türlü İslam'ın izini topyekun silmek ve oradaki Müslüman Türk milletini Çinlileştirmek için 2016 yılından beri uygulamış olduğu soykırım, çok açık bir şekilde en başta İslam'a ve Müslümanlara karşı bir savaştır. Dolayısıyla yani Çin'in Filistin'i desteklemesini bu bağlamda değerlendirmek çok önemli. Çin Amerika'yla olan problemlerini çözerken Amerika'ya karşı masada elinde birtakım kozlar olsun istiyor anladığım kadarıyla. Dolayısıyla da Filistin meselesine vermiş olduğu destek de bu" ifadelerini kullandı. ÇİN FİLİSTİNLİLERİ KULLANARAK ASLINDA ARAP DÜNYASINDA BİR SEMPATİ KAZANMAYI AMAÇLIYOR Öte yandan Çin'in Filistinli grupları kullanarak Arap dünyasında neyi amaçlıdığına değinen Oğuz, "Bildiğiniz gibi Çin, Mao sonrası ekonomisi felakete uğramış, ciddi sosyal felaketler yaşamış ve kırk milyon insanın açlıktan ölmüş olduğu bir ülkeydi. Daha sonra Ding Şaoping döneminde  Avrupa ve Amerika ile iş birliği yaparak bir yeniden yapılanma sürecine girdi ve bu süreçte kendisini güçlendirdi. Ding Şaoping döneminde Çinlilerin temel politikası yüksek profil göstermeden, gizliden  işleri yürütmekti ki bu Çin temel siyasetinin en önemli amaçlarından bir tanesidir. Kendileri zayıf oldukları zaman  güler yüzlü, yumuşak yüzlü bir siyaset yürüterek  çaktırmadan güçlenmeye çalıştılar ama, Şi Cinping'in iktidara gelmesinden itibaren yani 2013 yılından itibaren artık kendilerini de bir  emperyal hegemon güç olarak anmaya başladılar. Bu ortaya çıkma ve açıkça meydan okuma dönemi itibariyle Amerika'nın karşısında ciddi bir rakip olarak boy gösterdiler. Dolayısıyla bu mücadelede birtakım çıkar alanları ve Amerika'yla masaya oturdukları zaman kullanabilecekleri güç alanları yaratma peşindeler. Dolayısıyla Filistinlileri kullanmaları aslında İslam dünyasında ve Arap dünyasında bir sempati kazanmayı hedefliyor.  Orada kendi çıkarlarını yerleştirirken Çin'in her yere gittiğinde temel amacı olan, oraları sömürmek, yönetimini, Pakistan'da yaptığı gibi kendi kolonisi haline dönüştürmek amacındalar" dedi.  ÇİN BU DURUMDA ORTA DOĞU'DAKİ ANLAŞMALARI Ayrıca Çin ekonomisin çıkamaza girdiğine dikkat çeken Oğuz, Çin'in bu durumda Orta Doğu'daki anlaşmalara önem verdiğne dikkat çekerek, "Şu anda Çin ekonomisinin  ciddi bir çıkmazda olduğu çok açık olarak ortada. Konut sektöründe çok ciddi bir kriz var, ayrıca iç borç hacmi ekonomik büyüklüğün üç katını aştı, Büyüme her yıl düşüyor ve kapasite fazlası var. Bunlar bir ekonomi için hayati risk taşıyan problemlerdir. Çok ciddi bir kapasite fazlası var. Dolayısıyla bunları İran'la yapmış olduğu, Irak'la yapmış olduğu ve diğer Arap ülkeleriyle yapmış olduğu anlaşmalarla çözmeye çalışıyor. Temelde benim kanaatim, Filistinli gruplara vermiş olduğu bu desteğin temel amacı Amerika'ya karşı eline bir koz geçirmek. Bundan başka herhangi Işi olmadığı kanaatindeyim" ifadelerini kullandı. "ÇİN MALLARINA ARACILIK EDEN, ÇİN'DEN İTHAL EDEN BİR ÜLKE HALİNE DÖNÜŞME TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ" Oğuz ayrıca Türkiye için çok uzak olarak görülen Çin'in Orta Doğu'daki yakın komşu haline geldiğinin de altını çizdi. Bu durumun Türkiye için ne tür tehlikeleri beraberinde getireceğine dikkat çekerek, "Bu konuyu uzun yıllardan beri özellikle ekonomi bağlamında ciddi bir şekilde anlatmaya çalışıyoruz. Diyoruz ki Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı Avrupa Bölgesi. Türkiye'nin ihracatını yüzde 50'si  Avrupa Bölgesine ve Çin'in bizim yakınımıza gelmesi, Çin'in Kuşak Yol projesiyle üzerimizden Avrupa'ya mal sevk etmesi, bizim için ekonomimiz için en önemli, en büyük tehlike. Türkiye'nin dış ticaret açığının, cari açığının, Türkiye ekonomisinin en yumuşak karnı olan döviz ihtiyacının da en önemli kaynağının Çin olduğunu uzun yıllardan beri anlatmaya çalışıyoruz buna rağmen Türkiye'de hala Çin'den ithalat artıyor ve insanların zihninde bunun başka bir çaresi yokmuş gibi bir algı oluşmaya başladı. Bu Türkiye ekonomisi için çok büyük bir tehlike. Yarın öbür gün sadece ve sadece Çin mallarına aracılık eden, Çin'den ithal eden bir ülke haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyayız" dedi. "TÜRKİYE'NİN KOŞAR ADIM ÇİN'DEN KAÇMASI LAZIM" Aynı zamanda Çin'in yakın ekonomik ilişkiler geliştirdiği Pakistan, Sri Lanka ve Kırgızistan gibi ülkeleri nasıl yavaş yavaş ele geçirdiği net bir şekilde ortada olduğunun altını çizen Oğuz, "Dolayısıyla Türkiye'nin böyle bir sıkıntısı da var. Yani yakınımıza, Orta Doğu'daki Çin'in yerleşmesinin ekonomik olarak ve daha sonra siyasi olarak Türkiye'ye vereceği zarar öngörülemez kadar büyük ve bu bizim tarihimizde çok ciddi şekilde yaşanmış problemlerdir. Fakat Çin'in Türkiye'de çok güçlü bir ithalat lobisi var ve bu lobi gerçekten çok etkili. Şunu tekrar söylemek istiyorum. Türkiye'nin ekonomik olarak, siyasi olarak güçlü ve müreffeh bir devlet olabilmesi için koşar adım Çin'den kaçması lazım. Hiçbir şekilde Türkiye'ye dost olmadığı konusunda binlerce yıllık hafızamızın bize net olarak söylediği, Çin'in bu bölgeye yerleşmesinin Türkiye'nin bölgedeki çıkarları için de hiçbir şekilde bir artı veya katkı  sağlamayacağı konusunda kesinlikle eminiz" ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.