SON DAKİKA
Hava Durumu

#Röportaj

QHA - Kırım Haber Ajansı - Röportaj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Röportaj haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırımoğlu: Savaş suçlusu olarak aranan Putin’le aynı masaya oturmayacağız Haber

Kırımoğlu: Savaş suçlusu olarak aranan Putin’le aynı masaya oturmayacağız

Türk dünyasının yaşayan efsanesi, Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 1-3 Mart 2024 tarihlerinde katıldığı III. Antalya Diplomasi Forumu (ADF) sonrasında Türkiye'nin başkenti Ankara'da resmî temaslarını sürdürüyor. Kırımoğlu, çok sayıda ülkeden devlet ve hükûmet başkanı, diplomat, üst düzey yetkili, akademisyen ve öğrencinin katıldığı forumun akabinde Kırım Haber Ajansını (QHA) da ziyaret etti. Efsanevi lider Kırımoğlu, 5 Mart 2024 tarihinde QHA'ya gerçekleştirdiği ziyaret çerçevesinde, merak edilen soruları cevaplandırdı. Kırımoğlu, 1992'de Ukrayna'nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olan Türkiye'nin, Kıyiv ile diplomatik ilişkisini değerlendirdi. Kırım Tatarları açısıından Ukrayna'nın önemine işaret eden Kırımoğlu, Türkiye'de yaklaşık 3 milyon Kırım Tatarı asıllı Türk vatandaşının yaşadığını kaydetti.  "SAVAŞ SUÇLUSU OLARAK ARANAN PUTİN'LE AYNI MASAYA OTURMAYACAĞIZ" Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Antalya Diplomasi Forumu'nun kapanış konuşmasında yer verdiği ateşkes vurgusuna dikkat çeken Kırımoğlu, söz konusu çağrıyı şu şekilde değerlendirdi: "Bizim bu konudaki fikrimiz farklı. Devletimize saldıran, köylerimizi, kasablarımızı, şehirlerimizi yıkan, insanlarımızı öldüren hatta Uluslararası Ceza Mahhkemesi tarafından savaş suçlusu olarak aranan Putin ile aynı masaya oturmayacağız. Onlarla otursak ne konuşacağız? Hem oturup anlaşalım hem de işgal ettiği toprakları elinde tutsun. Bu olmaz. Önce işgal ettiği topraklardan çekilecek, sonra masaya otururuz. Halkımıza ve devletimize verdikleri zararı nasıl karşılayacaklar? İşte bunu konuşabiliriz." TÜRKİYE'NİN, KIRIM TATAR SİYASİ TUTSAKLARIN KURTARILMASI KONUSUNDA BİR GİRİŞİMİ VAR MI? Kırımoğlu QHA'nın, "2017 senesinde işgalciler tarafından alıkonulan Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcıları İlmi Umerov ve Ahtem Çiygöz, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın araya girmesiyle Türkiye'ye getirilmişti. Şu an yine tutuklular arasında KTMM Başkan Yardımcısı Nariman Celal de var. O dönemki değişim ve girişim yeniden yapılabilir mi? Bu konuda görüşmeler yapıyor musunuz?" sorusuna, yapılan her görüşmede bu konuyu masaya yatırdıklarını ifade etti. Kırımoğlu bu bağlamda Kırım Tatar siyasi tutsakların, suçlu Ruslarla takas edilmesi için son olarak Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştüğünü belirtti. "UKRAYNA BAYRAKTARLARIN TEDARİKİNİ HİÇBİR ZAMAN UNUTMAYACAK" Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırılarına dikkat çeken Kırımoğlu, dünya kamuoyunun savaşa odaklanması gerektiğini ve bu şekilde zafer elde edilebileceğini kaydetti. Bu noktada Türkiye'nin Ukrayna'ya karşı verdiği desteği ele alan Kırımoğlu, Bayraktar TB2 S/İHA tedariki, Tahıl Koridoru Anlaşması ve Mayın Temizleme Anlaşması gibi konulara değindi. Kırımoğlu Türk hava savunma şirketi BAYKAR Teknoloji'nin Ukrayna'da fabrika açacağını, bu noktada cesur bir girişim sergilediklerini vurguladı. Kırımoğlu konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi: "Ukrayna'da Bayraktarların yeri ayrı. Savaşın ilk günlerinde Bayraktarların faydasını gördük. Rusya, Kıyiv'e doğru gittiği zaman Bayraktarlar olmasaydı durumumuz çok zor olacaktı. Bunu hiçbir zaman unutmayacağız. Bu yüzden Ukrayna'da restoranların adı Bayraktar. Bayraktar'a şarkı yazıldı, çocuklara Bayraktar ismi verildi. Ukrayna, Bayraktarların değerinin farkında, bu tedariki hiçbir zaman unutmayacak."

Gülru Gezer: Kırım Tatarlarının refahı bizim açımızdan fevkalade önem arz ediyor Haber

Gülru Gezer: Kırım Tatarlarının refahı bizim açımızdan fevkalade önem arz ediyor

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik olarak başlattığı topyekun saldırı ve işgal girişimi ikinci yılını dolduracak. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Dış Poliitka Program Direktörü, eski Los Angeles Başkonsolosu Gülru Gezer, cephedeki sıcak çatışma henüz devam ederken; bölgedeki gelişmeler hakkında Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirmede bulundu.  Gülru Gezer: #Kırım Tatarlarının refahı bizim açımızdan fevkalade önem arz ediyor ????https://t.co/D8Np3Ey1fb ▶️ Röportajın tamamı için: https://t.co/Z94HdE46Db pic.twitter.com/IPvJADOfca — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 30, 2023 "SAVAŞ, KIRIM'IN KURTULUŞUYLA SONA ERECEKTİR" Gezer, Batı'nın 2014 yılında Kırım'ın Rusya tarafından işgaline zamanında tepki vermediğini vurgulayarak nihayetinde Rusya'nın 2022 itibarıyla da Ukrayna topraklarının tamamına saldırı başlattığını dile getirdi. Savaşın ancak Kırım dahil Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü sağladığı zaman sona ereceğine dikkat çeken Gezer, "Tabiatıyla bu uluslararası alanda da Ukrayna'nın hakkıdır" dedi. Gezer, Ukrayna'nın, Batı ve Rusya tarafından beklenmedik bir şekilde ciddi boyutta mukavemet gösterdiğini de sözlerine ekledi. SAVAŞ 2024 YILINDA DÜNYAYA NE GÖSTERECEK? Rus paralı asker şirketi Wagner grubu lideri Yevgeniy Prigojin'in, Vladimir Putin idaresindeki Rusya'ya yönelik 36 saatlik isyanına değinen Gezer, "Putin mevcut gücünü muhafaza edebilmek için Ukrayna'ya yönelik bir tavizde bulunmayacak. Umarız, Putin'in nükleer silahlara başvurma gibi bir opsiyonu olmaz" diyerek savaşın 2024 yılında olumlu/olumsuz olarak bir sonuca ulaşabileceğini işaret etti. "KARADENİZ'DE CİDDİ BİR GÜVENLİK AÇIĞI VAR" Gezer, QHA'nın "Ukrayna, tahıl krizini nasıl sonlandırabilir?" sorusuna, Rusya'nın Tahıl Koridoru Anlaşması'ndan çekilmesiyle tüm Ukrayna gemilerini potansiyel tehlike olarak gördüğünü ve Karadeniz'de ciddi anlamda bir güvenlik açığının olduğunu vurguladı.  "KIRIM TATARLARININ REFAHI BİZİM AÇIMIZDAN FEVKALADE ÖNEM ARZ EDİYOR" Öte yandan Gezer, Kırım Tatarları hakkında şunları dile getirdi: "Kırım Tatar Türkleri bizim için çok önemli, biz her zaman onların yanında yer aldık. Kırım Tatarlarının refahı bizim açımızdan fevkalade önem arz ediyor. Biz de onların ana vatanlarında barış ve huzur içerisinde yaşamalarını temenni ediyoruz"

Belarus'ta neler oluyor: Protestoların asıl nedeni ne? Haber

Belarus'ta neler oluyor: Protestoların asıl nedeni ne?

Ömer Cihad KAYA Belarus Halk Cumhuriyeti, son bir haftadır devam eden protestolarla çalkalanıyor. 26 yıldır ülkenin başında olan Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun rakibi Svyatlana Tsihanouskaya’nın Belarus’tan "kaçmak zorunda kalması" ve Litvanya’ya gitmesi ülkedeki muhalefeti hareketlendirdi. Belarus’ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Merkez Seçim Komisyonunun açıkladığı kesin olmayan sonuçlara göre, mevcut Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko yüzde 80 oy alarak seçimin galibi olmuştu. Ülkede yükselen tansiyonun nedenlerini, yerleşik siyasi dengeleri ve Rusya'nın bölgeye yönelik politikalarını Doç. Dr. Sezai Özçelik değerlendirdi. PROTESTOLARDA DÖRDÜNCÜ GÜNE GİRİLDİ Kesin olmayan sonuçlara göre yeniden başkan seçilen Lukaşenko'ya karşı protesto gösterilerinde 4. güne girildi. Ülkenin pek çok şehrinde gerçekleştirilen eylemlerde kapsamında başkent Minsk’te yaklaşık 200 sağlık çalışanı da sokaklara çıktı. Bu tarz eylem Brest, Vitebsk, Gomel ve Grodno şehirlerinde de yayıldı. GÖZALTINA ALINANLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU RUS VATANDAŞI! Güvenlik güçleri, ülkedeki pek çok şehirde sıkı önlem aldı. Bazı göstericiler caddelerde trafiğin akışını engellemeye çalıştı. Zaman zaman güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelen bazı protestocular gözaltına alındı. Yapılan son açıklamada, gözaltına alınan göstericilerin yarısının Rus vatandaşı olduğu bazılarının ise Ukrayna vatandaşı olduğu ileri sürüldü. Belarus basını, gözaltına alınan vatandaşların sayısının 7 bine yaklaştığını bildirdi. QHA yazarı, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezai Özçelik, Belarus'ta siyasi gerilimi hızlandıran eylemler ve güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "BELARUS'U KIRIM GİBİ TOPRAKLARINA KATMAK İSTEYEN RUSYA İLE BATI ARASINDAKİ TANSİYONUN YANSIMASIDIR" "Son günlerde yaşanan sokak gösterileri bir anlamda Belarus’u Kırım gibi topraklarına katmak isteyen Rusya ile demokrasi, özgürlük ve piyasa ekonomisi vadeden Batı arasındaki tansiyonun yansımasıdır. Halkın istekleri ve ihtiyaçlarına artık cevap veremeyen Minsk yönetimi, 26 yıl boyunca iktidarda olan Belarus liderini destekleyen iki liderin otoriter yönetime sahip olması rastlantı değil. Eğitilmiş ucuz iş gücü bulunan Belarus’ta büyük yatırımlar yapan Çin’in lideri Xi ile gümrük birliği bulunan ve askeri alanda işbirliği yapan Rusya’nın Belarus’u AB ve NATO’nun yörüngesinden çıkarmak istemelerine şaşırmamak gerekir. Putin son yapılan anayasa değişikliği ile 2036 yılına kadar iktidarda kalmayı garantiledi. Çin Komünist Partisi ise Çin lideri Xi’nin sonsuza kadar ülkeyi yönetmesi için Anayasa değişikliği sürecini başlattı. Bu iki liderin Belarus diktötörünün yanında yer almasının bir diğer nedeni, Rusya’nın ülkedeki muhalifinin canlanmasını önlemek istemesi ile Çin’in Hong Kong’da başlayan demokratik gösterileri demir yumruk ile ezme isteğini tüm dünyaya gösterirken Belarus’un başarılı olmamasını istememesidir. Rusya ve Belarus daha önce 2014 Maidan Gösterileri’nde olduğu gibi Belarus halkının haklı taleplerini görmezden gelip olayı Batı’nın gizli ellerinin ülkenin içişlerine karıştığı tezini savunmaktadır. Batı ve Amerikan gizli servislerinin Belarus’taki sokak gösterilerinin arkasındaki güç olduğu Rus basını yanında Rusya BM Daimi İkinci Temsilcisi Dmitri Polyanskiy tarafından belirtilmiştir. "KIRIM TATARLARININ BELARUS HALKININ YANINDA OLMASI GEREKİR" Rusya ve Çin’in tüm bu ayak oyunlarına rağmen Belarus halkı bazı tahminlere göre öğretmen ve anne olan kadın aday Sviatlana Tsikhanouskaya’ya yüzde 80’e yakın oy vererek rakibi Lukasenko’nun 4-5 katı destek vermiştir. Her zaman şiddetsizliği savunan, demokrasi ve insan hakları konusunda hiçbir zaman geri adım atmayan ve 2014 Maidan Devrimi’nde Ukrayna halkının yanında yer alan Kırım Tatarlarının Belarus halkının yanında olması gerekir. Şu anda Litvanya’da bulunan Belarus seçimlerinin galibi Sviatlana’nın Litvanya’da bulunan Kırım Tatarları tarafından desteklenmesi yerinde olacaktır. Ayrıca sosyal medyada Kırım Tatarlarının Belaruslular ile omuz omuza Avrupa’nın ikinci diktatörüne karşı mücadele vermesi zorunludur. Sasha yüzde 3’ün yakında Vlad yüzde 3’e dönüşmesi yakındır. Rus halkı da Belarus ve Ukrain halkı gibi otoriter diktatörlere karşı ayaklanacak ve Rusya’ya demokratik serbest ve adil seçimlerin gelmesini sağlayacaktır. (Putin’in ilk ismi olan Vladimir’in kısaltılmış hali Vlad’dır). Doç. Dr. Sezai Özçelik'in Belarus'taki güncel gelişmelere ilişkin analizinin yer aldığı yazısının tamamını okumak için; https://qha.com.tr/opinion/avrupa-nin-ikinci-diktatorunun-sonu-mu-geliyor-minsk-devrimi/

İbrahim Boz: Cengiz Dağcı’nın özelinde Kırım Tatarlarının vatan hasretini ruhumda duydum Haber

İbrahim Boz: Cengiz Dağcı’nın özelinde Kırım Tatarlarının vatan hasretini ruhumda duydum

Ayyıldız Huri Kaptan/QHA ANKARA Eserleriyle Kırım Tatarlarının vatan hasretini ve mücadelesini geniş kitlelere ulaştıran, hayatının büyük bir bölümünü vatan hasretiyle geçiren ünlü Kırım Tatar romancı, yazar Cengiz Dağcı'yı konu edinen "Cengiz Dağcı ve Kültür" ile "Kültürel Aktarım Değişim ve Koruma Samsun'un Kavak İlçesi Örneği" adlı kitapların yazarı, halk bilimci İbrahim Boz ile eserleri üzerine röportaj gerçekleştirdik. “Kültürel Aktarım Değişim ve Koruma adlı” kitabının dört yıllık hummalı bir çalışmanın ürünü olduğunu ifade eden yazar Boz, Samsun’un Kavak ilçesine ait efsane, masal, deyim, atasözü, halk inançları, halk mimarisi gibi kültürel değerleri bu kitapta toplamaya çalıştığını belirtti. Halk bilimsel bir çalışma olarak öne çıkan “Cengiz Dağcı ve Kültür” adlı eserinde ise Cengiz Dağcı’nın romanlarının tarama yöntemi ile ele alındığını kaydeden Boz, söz konusu eserde bulunan türkü, efsane, atasözü, deyim, halk inançları gibi unsurların incelendiğini, bunlarla ilgili yorum ve tahlillerde bulunulduğunu anlattı.  Yazar, halk bilimci İbrahim Boz "Cengiz Dağcı’nın özelinde Kırım Tatarlarının vatan hasretini ruhumda duydum" ifadelerine dikkat çekti. Kırım Haber Ajansının İbrahim Boz ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı şöyle: "KÜRESELLEŞEN DÜNYADA KÜLTÜREL DEĞERLERİ KORUMAK MİLLETLERİN VAR OLABİLMESİ İÇİN ELZEM BİR DURUM" "Kültürel Aktarım Değişim ve Koruma” ile "Cengiz Dağcı ve Kültür" kitapları ne tür çalışmalar? Kitaplarınızdan, özelliğinden ve öneminden bahseder misiniz? Kültürel Aktarım Değişim ve Koruma adlı kitabım dört yıllık hummalı bir çalışmanın ürünüdür. Samsun’un Kavak ilçesine ait efsane, masal, deyim, atasözü, halk inançları, halk mimarisi gibi kültürel değerleri bu kitapta toplamaya çalıştım. Çalışmanın gayesi Kavak ilçesi bağlamında Türk kültür değerlerini kayıt altına almak, bunların gelecek kuşaklara aktarımını sağlayarak korunmasını temin edebilmektir. Küreselleşen dünyada kültürel değerleri korumak milletlerin var olabilmesi için elzem bir durum oluşturmaktadır. Ayrıca bu eserde Kavak ilçesinin köyleri, Kavak merkezi ve Samsun’a göç eden Kavaklılarda yaşanan değişim de ele alınmıştır. Böylelikle hangi kültür unsurlarının nasıl ve neden değiştiği tespit edilmeye çalışılmış, kültürel değerlerin korunması için neler yapılabileceği konusunda önerilerde bulunulmuştur. TÜRK DEVLETLERİ ARASINDAKİ İŞ BİRLİĞİNE KATKI SUNABİLECEK BİR ESER Cengiz Dağcı ve Kültür adlı eserim ise halk bilimsel bir çalışma olarak öne çıkmaktadır. Bu eserde Cengiz Dağcı’nın romanları tarama yöntemiyle ele alınmış, eserde bulunan türkü, efsane, atasözü, deyim, halk inançları gibi unsurlar incelenmiş, bunlarla ilgili yorum ve tahlillerde bulunulmuştur. Dağcı’nın romanları bağlamında Türk kültürüyle Kırım-Türk kültürünün benzer özellikleri açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Bugün Anadolu’daki birçok halk inancının Kırım Türk halk inançlarıyla benzerlik taşıdığı bu eser aracılığıyla ortaya konmaya gayret edilmiştir. Bu eserin Kırım Tatarlarına ait kültürel değerlerin bir nebze de olsa ortaya çıkarılması, bunların kayıt altına alınması ve geleceğe taşınması bakımından önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu eserin Türk topluluklarına ait benzer değerleri öne çıkardığı için Türk devletleri arasındaki iş birliğine katkı sunacağı kanaatindeyim. Eserlerinizin çıkış tarihi nedir, kaçıncı basımı yapıldı? Bu eserlere ilgiyi nasıl buldunuz? Her iki kitap da 2022 yılının Kasım ayında yayımlandı. Şimdilik ilk baskıları yapıldı. Kültürel Aktarım Değişim ve Koruma adlı kitabım halk bilimi çevrelerinde ilgiyle karşılandı. Eser, özellikle kültürel değişimi çok boyutlu ele alışı, sosyolojik kuramlarla bu değişimi yorumlayışı bakımından ilgi çekmiştir. Bunların yanında derneklerin kültürel korumaya yaptığı katkıyı değerlendiren ender eserlerden biri olması da bu ilgiyi daha da artırmıştır. CENGİZ DAĞCI’NIN KÜLTÜREL DEĞERLERE VERDİĞİ ÖNEMİ GÖSTEREN DİKKAT ÇEKİCİ ESER Cengiz Dağcı ve Kültür adlı çalışmam ise Cengiz Dağcı’nın kültürel değerlere verdiği önemi göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Yazarın çocukluk yıllarını geçirdiği Kırım’a ait birçok kültürel değere vakıf olduğu görülmektedir. Özellikle Kırım türküleri bu eserde sıklıkla yer bulmuştur. Dağcı, fırsat buldukça Kırım türkülerinden örnekler sunmaya çalışmıştır. Kırım Tatarlarının sürgün dolayısıyla yaşadığı acılar türkülerde sıklıkla yer bulmuştur. Bu bakımdan eser, Cengiz Dağcı ve Kırım Türk kültürünü, Kırım Tatarlarının yaşadıklarını öğrenmek isteyen insanların ilgisine mazhar olmuştur. Tabii, bu kitapların tanıtımı yapıldıkça eserlere olan ilginin daha da artacağını düşünüyorum. Eserlerinde ata mirası toprağa bağlılığı sık sık konu edinen Kırım Tatar yazar Cengiz Dağcı'yı ele aldığınız "Cengiz Dağcı ve Kültür" adlı çalışmanızın çıkış noktası nedir? Cengiz Dağcı’nın Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam adlı romanlarını daha önce okumuştum ve bu eserlerden çok etkilenmiştim. Cengiz Dağcı ve eserlerini araştırmak içimde bir ukde olarak hep kalmıştı. Sonraki yıllarda kıymetli hocam Prof. Dr. Bekir Şişman’ın da teşvikiyle Cengiz Dağcı ve romanlarındaki kültür unsurları üzerinde yoğunlaştım. Dağcı’nın eserlerini okudukça yazarın Kırım’a duyduğu hasreti derinden hissettim. Üç yıl süren çalışmam boyunca Cengiz Dağcı’nın özelinde Kırım Tatarlarının vatan hasretini ruhumda duydum; Gurzuf, Bahçesaray, Akmescit, Yalta gibi Kırım şehirlerini hayalimde yaşattım. İşte hissettiğim bütün bu duygular bu eseri yazmam konusunda itici birer güç oldular. Üç yıllık gayretli bir çalışma sonunda da Cengiz Dağcı ve Kültür adlı çalışma ortaya çıkmış oldu. Türk dünyası ülkelerinden gelen vatandaşlar, gittikleri yerlerde kültürlerini korumayı nasıl başarabilir? Evet, günümüzde önemli sorunlardan biri kültürün korunması meselesi ve üzerinde uzunca durulması gerekiyor. Kültürün korunması için çok farklı uygulamalar yapılabilir ancak burada hepsinden bahsetme imkânımız yok. Ben iki faktör üzerinde durmak istiyorum. Birincisi Kırım Tatarları özelinde konuşursak gittikleri yerlerde dernekler gibi sivil toplum kuruluşları kurarlarsa kültürlerini koruma konusunda önemli bir adım atacakalarını düşünüyorum. Zira dernekler ve diğer sivil toplum kuruluşları kültürü korumak için teşvik edici bir rol üstenir. Kırım kültürünü tanıtan yemek programları, Derviza gibi Kırım kültürünü yansıtan şenlikler, düğün, doğum, cenaze gibi geçiş dönemlerini kutlama, güreş yarışmaları, millî dans ve koro grupları düzenlenebilir. Böylece çocuklara ve gençlere kültürel değerler aktarılacak ve onların hafızalarına işlenerek yaşatılmış olacaktır. İkincisi ise dijital mecraların kültürü koruma konusunda yapacağı katkıya odaklanmak gerekir. Günümüzde dünya dijital bir çağ yaşamaktadır. Özellikle gençler dijital mecralarda çok fazla zaman geçirmektedir. Bu bakımdan Kırım kültürüne ait türkü, mani, efsane, atasözü gibi değerlerin dijital mecralara aktarılması gerekmektedir. Özellikle sosyal medya ortamlarında yer alacak etkileşimli video ve diğer içeriklerin çocuklar ve gençlerin dikkatini cezb edeceğini düşünüyorum. Ancak kültür ürünleri dijitale aktarılırlen bazen yalan yanlış unusurların da bunlara katıldığı görülmektedir. Bu yüzden içeriklerin yüklenmeden önce alanında uzman bir halk bilimci tarafından incelenmesi ve onaylanması kültürün doğru bir şekilde dijitale aktarılmasını sağlayacaktır. Sizce Türkiye’de Kırım Tatarlarının ileri gelen tarihî şahsiyetleri ile ilgili yeteri kadar eser kaleme alınıyor mu ve faaliyetler düzenleniyor mu? Son dönemlerde Kırım Tatarlarına ait tarihî şahsiyetler üzerine çalışmaların arttığını görüyorum. Ancak bunlar yeterli midir? Bence yeterli değil. Özellikle Gaspıralı İsmail Bey’i Türkiye’de tanımayan yok gibidir. Ancak ben Cengiz Dağcı’nın biraz ihmal edildiğini düşünüyorum. Onun Türkiye’de geç fark edilmesi bu durumda etkili olmuş olabilir. Eserlerini Türkiye Türkçesiyle yazan Dağcı’nın vatan hasretiyle yanan kalbinin sesi hem Türkiye’de hem diğer Türk devletlerinde ve dünyada duyurulmalıdır diye düşünüyorum. Türk Dünyası, iki Cengiz yetiştirdi: birisi Cengiz Aytmatov diğeri Cengiz Dağcı. Bununla ilgili düşüncelerinizi kısaca aktarır mısınız? Her iki yazar da özellikle romanlarıyla tanınmış mümtaz şahsiyetlerdir. Eserleriyle Türk dünyasının sesi olmuşlardır. Ancak ben Cengiz Dağcı üzerinde durmak istiyorum. Cengiz Dağcı Türk kültür unsurlarına, eserlerinde geniş yer vermiştir. Yazarın çocukluk yıllarını Kırım’da geçirdiğini, Kırım-Türk kültürüyle yoğrulduğunu biliyoruz. Romanlarında Türk kültürünü sıklıkla işlemesi yazarın bu özelliğine bağlı olabilir. Zaten yazar ömrü boyunca çocukluk yıllarını geçirdiği Kırım’a dönmeyi hayal etmiştir. Romanlarını, Kırım’ı hayal dünyasında da olsa tekrar yaşamak amacıyla yazmıştır. Memleketine olan özlemini dindirmek için sık sık kültürel değerlere başvurmuştur. Bu değerler onun bir nebze olsun rahatlamasını sağlamıştır. Dağcı’nın eserlerinde geçen türküler, Kırım halkının vatanına olan hasretini, acılarını, az da olsa sevinçlerini dile getirerek önemli fonksiyonları icra etmektedir. Türkülerin yanında sanatçı mâni, destan, halk hikâyesi, efsane, ağıt gibi türlere de yer vermiştir. Cengiz Dağcı ve Kültür adlı eserimizde bahsettiğimiz bir halk hikâyesi hayli uzun olmasına rağmen sanatçı bu hikâyeyi hafızasında yıllarca saklamış ve eserinde kullanmıştır. Yazarın kültür hafızasının derinliği bu durumda açıkça görülmektedir. Sanatçı, halk kültürünü, yok edilmek istenen bir milletin acılarını dile getirmek amacıyla eserlerinde işlemiştir. Sözlerimi Dağcı’nın İhtiyar Savaşçı adlı romanında geçen bir türküyle bitirmek istiyorum: Hani menim tırmandığım tepeler? Hani menim yıkandığım dereler? İnle kaval, kalbim gibi inle dur! İnle kaval dertlerimi sen sustur.

Karabağ’daki ayrılıkçı terörist Ermeniler Paşinyan’ı devirebilir mi? Haber

Karabağ’daki ayrılıkçı terörist Ermeniler Paşinyan’ı devirebilir mi?

Ermenistan'da darbeye yol açabilecek büyük bir siyasi krizin her geçen gün yaklaştığı fikri, Ermenistan basınında geniş yankı uyandırıyor. Tamamı Kremlin yanlısı olan Karabağ’da bulunan sözde ayrılıkçı yetkililer bir şekilde Azerbaycan'ı terk edip Ermenistan'a girmeyi başarırlarsa; hain ve Batı yanlısı olarak gördükleri Başbakan Nikol Paşinyan ile büyük bir çatışmaya girmeleri olası olarak görülüyor. RUSYA, PAŞİNYAN’I DEVİRMEK Mİ İSTİYOR? Ermenistan’ın uzun süredir güvendiği bölgedeki en güçlü müttefiği Rusya, Ermenistan’ı yalnız bırakmış gibi görünüyor. Rusya, Ermenistan’a yönelik bu tavrının arkasında Ermenistan’ın ‘Batı güdümünde’ bir devlet olarak hareket etmesini neden olarak gösteriyor. Üstelik Ermenistan ile Rusya arasındaki ikili ilişkiler, her iki ülkenin kuruluşundan ve Başbakan Paşinyan'ın iktidara gelmesinden bu yana en düşük seviyede seyrediyor. Rusya’nın bölgedeki ayrılıkçılara yönelik sürdürdüğü finansman desteği, Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ı devirmeye ve iktidarı ele geçirmeye teşvik edecek. ERMENİSTAN SİLAHLI KUVVETLERİNDEN PAŞİNYAN’A İSTİFA ÇAĞRISI 2021 yılının şubat ayında Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, Başbakan Nikol Paşinyan ve hükumetin istifasını talep etmişti. Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin yayımladığı istifa talebinde, yaşanan krizin Ermenistan hükumetinin bir suçu olduğu ve yeterli karar alamadığı vurgulanmıştı. Ermeni basını, 40'tan fazla üst düzey görevlerde bulunan askerin Paşinyan'ın istifa talebini imzaladığını bildirmişti. Bu tarihten itibaren Paşinyan, kendi iktidarını korumuş ve kendisini devirmeye çalışanları tutuklamaya devam etmişti. RUS YANLISI KURMAYLARDAN PAŞİNYAN’A DARBE GİRİŞİMİ Siyasi arenada da Ermeni muhalefeti, 2021 yılında Paşinyan’a karşı güçlü bir baskı oluşturmuştu. Muhalefet, Karabağ’da ayrılıkçılara yönelik desteği ve çatışmaları durduran Ermenistan’ı "teslim olmakla" suçlamış, Paşinyan’ın istifasını talep etmişti. Azerbaycan medyası APA, 8 Eylül 2023 tarihinde yayımladığı haberde, Ermenistan'da Wagner'in darbeye hazırlandığını yazdı. Ermenistan'da Paşinyan hükumeti yanlısı bir Telegram kanalı olarak bilinen Baghramyan 26, Rus paralı asker şirketi Wagner Grubu'nun Yevgeniy Prigojin'in ölümünden önce, Ermenistan'da 3000 paralı savaşçısının olduğunu belirtti. Putin Rusyası'nın asıl amacının ülkede mevcut Wagner paralı askerlerini kullanarak, Paşinyan ve ekibini iktidardan uzaklaştırmak istediği dile getirildi. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 9 Eylül 2023 tarihinde Devlet Güvenlik Teşkilatı Başkanı Sarkis Hovhannisyan'ı görevden aldı. Görevden alınan Sarkis Hovhannisyan'ın yerine Artur Gasparyan’ın getirileceği bildirildi. Ermenistan Devlet Güvenlik Teşkilatı içinde yapılan bu değişikliklere ilişkin hiçbir açıklama yapılmadı. Sarkis Hovhannisyan, 28 Nisan 2023 tarihinde Devlet Güvenlik Teşkilatının başına atanmıştı. Hovhannisyan’ın görevden alınması, Rusya’nın paralı asker grubu Wagner’in katılımıyla planladığı darbeye ilişkin iddiaların yayıldığı bir ortamda gerçekleşti. RUSYA, AFRİKA’DA YÜRÜTTÜĞÜ TAKTİĞİ ERMENİSTAN’DA DENEMİŞ OLABİLİR Mİ? Rusya’nın Afrika ülkelerinde yaptırdığı darbelerin ardından devrilen başkanların yerine güvenlik teşkilatlarının başkanlarını ve milli muhafız komutanlarını terfi ettirdiği bilinmekte. Ermeni basınında çıkan haberlere göre Hovhannisyan, Rus istihbaratı ile yakın temas halindeydi ve Batılı istihbarat servisleri Paşinyan'a "köstebeği" yakın çevresinden derhal uzaklaştırmasını tavsiye etti. SİLAH BIRAKMAYAN AYRILIKÇI, ERMENİSTAN’DA Ermenistan’a Karabağ’dan gelen ayrılıkçılar arasındaki en tehlikeli kişi ayrılıkçı asker Karen Jalavyan. Azerbaycan’ın başlattığı Karabağ Antiterör Operasyonu’nda silah bırakmayı reddetmiş daha sonra da Ermenistan’ın Goris şehrinde olduğu ortaya çıkmıştı. ERİVAN’DA BAŞLAYAN PROTESTOLAR BÜYÜDÜ Azerbaycan’ın Karabağ’da başlattığı Antiterör Operasyonu’nun ardından 19 Eylül 2023 tarihinde Erivan'da protestolar başladı. Ermenistan’ın başkenti Erivan'da 22 Eylül 2023 tarihinde sabah saatlerinde, Başbakan Nikol Paşinyan'ın istifasını talep eden protestocular, şehir merkezini Erivan'ın diğer ilçelerine bağlayan ana caddelerden biri olan Myasnikian'ı ve Gürcistan yolunu kapattı. Ayrıca protestocular diğer bazı caddeleri de kapatarak trafiğin tıkanmasına neden oldu. Ermeni polisi, aralarında ana muhalefet bloğunun liderlerinden Andranik Tevanyan'ın da bulunduğu 80'den fazla kişiyi gözaltına aldı. KREMLİN’İN ADAMI KOÇARYAN’IN OĞLU GÖZALTINA ALINDI Ermenistan'ın eski Cumhurbaşkanı, Kremlin'in kuklası ve Türk katili Robert Koçaryan'ın oğlu Levon Koçaryan, 22 Eylül 2023 tarihinde Erivan’da düzenlenen protestolarda gözaltına alındı. Paşinyan’ın Koçaryan’a dokunan bu eylemi önemli olarak addedildi. Çünkü Robert Koçaryan’ın geçmişi Ermenistan açısından önemliydi. Koçaryan, 1988 yılında Ermeni milliyetçilerinin Karabağ'da başlattığı Miatsum hareketine katılmış ve bir süre sonra ayrılıkçıların liderlerinden biri olmuştu. Koçaryan, Karabağ’daki ayrılıkçı Ermenileri ve Ermeni diasporasının örgütlediği, Azerbaycan halkına karşı katliam yapan silahlı gruplara liderlik etmişti. Robert Koçaryan döneminde, Ermenistan'ın Rusya'ya olan borcunun ödenmesi amacıyla Ermenistan'da bulunan birçok işletme Rusya'ya devredilmiş ve ülkenin Rusya'ya bağımlılığını güçlendirilmişti. ERMENİ MUHALEFETİ ÜYELERİ PAŞİNYAN’IN ÖLMESİNİ İSTİYOR Ermenistan’da Ulusal Demokratik Kutup (NDP) aktivisti Avukat Muşeg Şuşanyan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'a yönelik şiddet çağrıları nedeniyle 28 Eylül 2023 tarihinde gözaltına alındı. Şuşanyan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ermenilerin uyanışı ancak tek bir şartla başlayabilir: Nikol ve tüm hain sürüsünün kendiliğinden ölüm cezasına tabi olması” ifadelerini kullandı. Muhalefetin baskıları sürerken, Ermenistan’ın önde gelen araştırmacı gazetecisi Karen Harutyunyan, 28 Eylül 2023 tarihinde “Ermenistan'ın Egemenliğinden Kalanı Kurtarmak İçin İstifa Etmeli” başlıklı bir makale yayımladı. Harutyunyan makalede, "Paşinyan, erken parlamento seçimleri yapılmadan önce istifa etmeli ve geçici bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasının önünü açmalı. Kendisi ve partisi, Ermenistan'ın egemenlik ve bağımsızlığına ciddi bir tehdit oluşturuyor” ifadelerine yer verdi. ERMENİSTAN'IN ÖNDE GELEN GAZETECİSİNDEN AYRILIKÇI TERÖRİSTLERE TEPKİ Ermeni blog yazarı Natali Aleksanyan, sosyal medya hesabından 28 Eylül 2023 tarihinde yaptığı paylaşımda, bölgedeki ayrılıkçı teröristlere hesap sordu. Aleksanyan, "Karabağ çetesinin Erivan'da ve dünyanın diğer başkentlerinde gerçekleştirdiği soygunu, mülklerini hanginiz bilmiyordunuz?" Ermenistan'ın parasını açıkça israf eden ve Karabağ halkına açıkça baskı yapan bir grubun 'Artsah' gibi acınası bir isim altında saklandığını görmediniz mi? Ben de defalarca onların soygunlarını anlattım, hatta fotoğraflar ve canlı tanıklar getirdim” ifadelerini kullandı. Aleksanyan, Karabağ’dan ayrılıkçı teröristlerin emriyle çıkan Ermenilere dikkat çekerken, “Bugün Karabağ Ermenilerinin mevcut durumunun bir numaralı suçlusu olduklarını kim anlamıyor? Ermenilerin Azerbaycanlılarla dostça iletişimini gösteren görüntüleri gördünüz, onlara neden gidiyorlar diye sorulduğunda şöyle cevap veriyorlar: Git diyorlar, biz de gidiyoruz dediler. Peki onlara gitmelerini kim söyledi? Bunu kalabalığa başka kim söyleyebilirdi? Arkadaşlar Karabağ'da neler olduğu size açık değil mi?” açıklamasını yaptı. Ermeni blog yazarı Natali Aleksanyan, yaptığı paylaşımın ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e hitap eden bir yazı kaleme aldı. Aleksanyan, Aliyev'in kendisine Hankendi'ye gelme ve Karabağ'da ikamet eden Ermenilerin Azerbaycan toplumuna yeniden entegre olmalarına yardım etme fırsatı vermesini istedi. AZERBAYCAN'IN ÖNDE GELEN İKİ UZMANI, KIRIM HABER AJANSININ SORULARINI YANITLADI Kırım Haber Ajansı, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Karabağ'da bulunan ayrılıkçı teröristler tarafından devrilip devrilmeyeceğini Azerbaycan Türkü iki önemli uzmana sordu. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl ve KAFSAM (Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Nazım Cefersoy, Kırım Haber Ajansının sorularını yanıtladı. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, ''QHA'nın Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılar yoğun bir şekilde Ermenistan'a doğru göç ediyor. Ermenistan ile Rusya arasındaki ilişkiler, her iki cumhuriyetin kuruluşundan ve Başbakan Paşinyan'ın iktidara gelmesinden bu yana en düşük seviyede. Böyle bir durumda Rusya, Ermenistan'ın mevcut Başbakanı Paşinyan'ı devirmeye ve onun finanse ettiği Karabağ'daki ayrılıkçı hükümetin yardımıyla iktidarı ele geçirmeye mi çalışacak? Mümkün mü?" sorusunu yanıtladı. ERİVAN ERMENİLERİ İLE KARABAĞ ERMENİLERİ KARŞI KARŞIYA Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Karabağ’da bulunan Ermenilerin sonradan yerleştiğini ifade etti. İsmayıl, “Bugün Karabağ’dan aslında Ermenistan'a göçen ahali veya ayrılıkçı dediğimiz Ermeni nüfus işin gerçeğinde Ruslar buraya Barış Gücü ünvanıyla geldiği zaman Ermenistan'dan Karabağ'a yerleştiler” dedi. Azerbaycan’ın resmi rakamlarının bölgede Ermenilerin iddia ettiği rakamlarla uyuşmadığına dikkat çeken İsmayıl, “Çünkü Azerbaycan resmî kurumlarının açıklamalarına göre o dönemde yani 44 Günlük Karabağ Savaşı başlamadan önce Karabağ'da 25 bin civarında Ermeni yaşıyordu. Şimdi aynı zamanda buradaki o yasa dışı silahlı terör grupları da mevcut. Onlar Ermenistan tarafından finanse edilse de daha ziyade çoğu Karabağ Klanı liderlerinin yandaşları idi” ifadelerini kullandı. Karabağ Klanı’nın Ermenistan’ın iç siyasetindeki konumunu değerlendiren İsmayıl, “Serj Sarkisyan olsun, Ter Petrosyan olsun, onların yandaşları da onların desteğini anladılar. Şu an yaşanan durumda bu gruplar Ermenistan'a göç edince, ciddi şekilde sıkıntılar yaşanmaya başlayacak. Çünkü Paşinyan ile de karşı karşıyalar. Karşı olmakla birlikte Rusya'nın zamanda açıkça desteğini almış gruplardır. Bir nevi onun da etkisi kendini gösterecektir ki nitekim Ermenistan'dan da gelen haberler, Erivan Ermenilerinin Karabağ'a gelen Ermenilere karşı birçok yerde yardımların ve diğer şeylerin yapılmasına yasak getirdikleri yönünde. Müdahaleler var, çatışmalar var. Erivan Ermenileri, özellikle Paşinyan yandaşları bunun gerçeği ne olduğunu biliyor. Nitekim, Paşinyan ya karşı darbe girişimi sebebiyle nedeniyle daha doğrusu ihtimaliyle 8 kişi tutuklanmıştır ki onların da hepsi baktığımız zaman bu veya diğer şekilde dış güçlerle bağlantılıdır” açıklamasını yaptı. QHA, konuya ilişkin olarak Azerbaycan Türkü Siyaset Bilimci İsmayıl’a, "Azerbaycan, Karabağ'daki ayrılıkçı yetkililere bölgeyi terk etmeleri için geçiş izni verecek mi, yoksa Azerbaycan, Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ı devrilmekten mi kurtaracak?" sorusunu yöneltti. PAŞİNYAN'IN DEVRİLMESİ PEK OLASI OLMASA DA BÜYÜK BİR İÇ KARIŞIKLIK ÇIKMASI OLASI GÖRÜNÜYOR Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Paşinyan'ın devrilmesinin pek olası olmadığını ancak Ermenistan'ın içinde büyük problemlerin ortaya çıkacağını dile getirdi. İsmayıl, "Hayır, mümkün değil. Yani zor olur ama karışıklık çok olacak. Zor olmasının nedeni şu eğer Ermenistan Ermenileri yenilginin ne olduğunu biliyorlar. Yani anlamışlar ve bugünkü zor ekonomik şartlarda ve olmayan orduyla Azerbaycan'a karşı herhangi bir şeyin olma ihtimalini mümkün görmüyorlar. Tabii ki doğal olarak da Paşinyan'ın yürüttüğü siyaset, özellikle Karabağ klanının mafyatik olaylarını açıklaması, hırsızlık ve yolsuzluklarını göstermesi, ortaya koyması da bir açıdan bunun göstergesidir. Ve en önemlisi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi bu son antiterör operasyonlarını Ermenistan'la değil yani oradaki çapulculara yönelik olduğunu söylemesi çok önemli. Dolaylı olarak Paşinyan, bugünkü şartlarda diğerlerine kıyasla daha reel politika yürüten bir siyasetçidir ve onun gibi davranıyor. O nedenle de bu açıdan da Paşinyan'ın devrilmesini sadece düşündüğüm kadarıyla Rusya istiyor ki onun da etkisi fazla değildir. Ama ciddi karışıklık olma ihtimali de oldukça yüksektir. Yani her şey bekleniyor" açıklamasını yaptı. "PAŞİNYAN ŞU ANDA GERÇEKLİĞİ ANLAYAN BİR SİYASİ LİDERDİR" Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın konjonktürel olarak gerçeği gördüğünü dile getiren İsmayıl, "Azerbaycan, Karabağ'daki ayrılıkçıları tutuklayacak. Nitekim birkaç kişi Vardanyan da başta olmakla tutuklanmış, Bakü'ye götürülmüştür. Yani onların Ermenistan'a geçmesi, orada oyun yapmasına açık şekilde müsaade edilmeyeceği anlaşılıyor. İkincisi, dediğim gibi Paşinyan barış masasına oturabilecek bir liderdir. Daha önce de Avrupa'da Sayın İlham Aliyev'in görüşmesinde ve diğer yerlerde biz Paşinyan'ın Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü kabul etmesini ve buna olumlu bakmasını, bir an önce barış istemesini gördük. Yani Türkiye ziyareti de bir nevi mesajdı. Yani Cumhurbaşkanlığı törenine katılması verilmek istenen bir mesajdır. Bu nedenle Ermeni muhalifler Paşinyan'ı Türk yanlısı veya Türk olarak eleştiriyorlar. Ama Azerbaycan veya Türkiye, Ermenistan'ın içişlerine karışmıyor. Realite de şu ki, Paşinyan şu anda gerçekliği anlayan bir siyasi liderdir. Ermenistan’da da seçimlerde onun savaşta yenilmiş olmasına rağmen kazanması Ermenistan'daki Ermenilerin de bir an önce barış olmasını istemesinden ileri geliyor" ifadelerini kullandı. KAFSAM (Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Nazım Cefersoy, QHA'nın ''Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılar yoğun bir şekilde Ermenistan'a doğru göç ediyor. Ermenistan ile Rusya arasındaki ilişkiler, her iki cumhuriyetin kuruluşundan ve Başbakan Paşinyan'ın iktidara gelmesinden bu yana en düşük seviyede. Böyle bir durumda Rusya, Ermenistan'ın mevcut Başbakanı Paşinyan'ı devirmeye ve onun finanse ettiği Karabağ'daki ayrılıkçı hükümetin yardımıyla iktidarı ele geçirmeye mi çalışacak? Mümkün mü?" sorusunu yanıtladı. Doç. Dr. Nazım Cefersoy, Paşinyan’ın halk tarafından kabulünün daha yüksek olduğunu dile getirirken, “Benim şahsi kanaatim Rusya ve Ermenistan ilişkileri şu anda en kötü durumlarından birini yaşıyor. Belki birincisini yaşıyor. Bu noktada en kötü durumunu yaşıyor. Fakat burada olay şu boyutta. Öncelikle burada üç faktör var Paşinyan'ın iktidarlarının geleceğiyle ilgili. Bunlardan birincisi toplumsal destek. Paşinyan'ın halen toplumsal desteği yeterince yüksek ve en azından muhaliflerden yüksek” ifadelerini kullandı. KARABAĞ'DAKİ AYRILIÇI TERÖRİSTLER, ERMENİ HALKI TARAFINDAN RAĞBET GÖRMÜYOR Cefersoy, Karabağ’daki ayrılıkçıların Ermeni halkı tarafından rağbet görmediğinin altını çizdi. Cefersoy, “Muhaliflere halkın nefreti çok fazla. Paşinyan'a destek iki nedenden dolayı çok fazla. Bunlardan birincisi, eski yönetimin kötü idaresi, yolsuzluklar gibi bu çerçevede çok rahatsızlar. İkincisi, bu süreçte özellikle savaştan sonra Karabağ'ın geri alınması yönünde Ermenistan'ın yeni bir savaşa dahil olmak istemediğini görebiliyoruz. Savaşta yenildikten hemen sonra yapılan parlamento seçimlerinde Paşinyan'ın kazanması, ondan sonraki hatta son belediye seçimlerinde de Erivan'da biraz oylarını genişletmesine rağmen halen birinci parti olması, ikinci sıradaki isimle kendisi arasında iki kat fark olması aslında şunu gösteriyor; halen Paşinyan'ın alternatifi bir muhalefet oluşabilmiş değil” açıklamasını yaptı. Rusya’nın bölgedeki tutumunun bir model olarak başarısızlığa uğradığını ifade eden Cefersoy, bu durumun da en önemli etkenlerden biri olduğunun altını çizdi. Cefersoy, “Bir diğer önemli faktör, Rusya'nın Güney Kafkasya siyasetindeki değişim süreci. Bu değişim süreci klasik yöntemleri, Rusya'nın Güney Kafkasya politikasını başarısızlığa uğrattı. Yani bu klasik yöntem, Ermeni yanlısı ve harp politikasını öne çıkartan, bölgede etnik çatışmaları körükleyerek onun üzerinden politika yapmaya çalışan Rusya politikası, yerini daha rasyonel Türkiye'yle, Azerbaycan'ın Kafkasya'daki güç dengelerindeki önemini kavramış Ermenistan'la yapılan işbirliğinin Paşinyan'ın iktidara gelmesiyle artık etkisiz hale geldiğini gören bir yapıdır” dedi. RUSYA, PAŞİNYAN'I DEVİRMEK İÇİN DOLAMBAÇLI BİR YOL İZLEYEBİLİR Cefersoy, Rusya’nın Paşinyan’a karşı planının dolambaçlı olduğunu, direkt olarak devirmek yerine bir süreç yaşatarak yıpratacağını söyledi. Cefersoy, “Rusya, Paşinyan'ı devirmek veya ona yönelik onu düşürebilecek büyük bir organizasyona gönüllü değil. Azerbaycan ve Türkiye ile bir ilişki türü geliştirmek istiyor. Rasyonel bir ilişki... Bu da barıştan geçer. Bunu da gerçekleştirebilmek için Azerbaycan'ın reel politik savaş sonrasındaki durumunu Ermenistan'ın kabul etmesi lazım. Bu da teslimiyet anlaşması demek. Rusya'nın stratejisi, bunu Paşinyan’a imzalatıp bundan sonra onu o sürecin içerisinde yıpratacak yerine başka birini getirmek, sonra da ‘Ermeni halkına dönüp işte siz Batı yanlısı birini seçtiniz, Batı'yı tercih ettiniz. O da size bu yenilgi anlaşmasını imzalattı’ demek” ifadelerini kullandı. Cefersoy, Batı dünyasının Ermenistan’ı var gücüyle destekleyeceğini dile getirirken, “Batının bütün gücüyle, ekonomik gücüyle, kültürel gücüyle, politik gücüyle, oradaki diplomatik gücüyle Paşinyan'a destek verdiği boyutu üzerinden şu anda, Paşinyan iktidarının normal yollardan kaybetmesi çok zor gözüküyor. Şu anda sokak hareketlerine, sokağa da hakim gözüküyor. Suikast olabilir, belki bir ihtimal darbe olabilir. Ona da Rusya'nın şu anda bu dönem itibarıyla böyle bir şey istemediğini düşünüyorum” dedi.

KTMM Başkanı Çubarov: Kırım'da Rus emperyalizminin izleri silinecek Haber

KTMM Başkanı Çubarov: Kırım'da Rus emperyalizminin izleri silinecek

Ayyıldız Huri Kaptan/QHA Ankara Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, son günlerde Rus askeri üslerinde artan patlamaları, Ukrayna ordusunun işgal altındaki Kırım’a ne zaman gireceği ve Kırım’ın işgalden ne zaman kurtulacağı meselesini, Kırım Tatarlarının Latin alfabesine geçiş süreci ile ilgili gelişmeleri, Kırım’daki yerleşim yerlerinin adlarının Sovyet mirasından arındırılması ve yaklaşan  9 Ağustos Dünya Yerli Halklar Günü ile ilgili önemli gündem başlıklarını Kırım Haber Ajansına değerlendirdi. KTMM Başkanı Refat Çubarov, Kırım Yarımadası’nın bir cephe bölgesi haline geldiğini ve Ukrayna ordusunun artık istediği takdirde Kırım Yarımadası’ndaki her yere saldırma imkanına sahip olduğunu ifade etti.  Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırım ve Ukrayna’ya dair son gelişmeleri QHA için ele aldı ???? "Kırım'da Rus emperyalizminin izleri silinecek" ???? "Latin alfabesine geçmiyoruz ona geri dönüyoruz" ???? "Ruslar kaybedeceğinin farkında" ???? "Kırım Tatarları ne… pic.twitter.com/cXaXcNOOPD — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) August 5, 2023 Ancak şiddetli çatışmaların bu bölgede olmayacağını çünkü Kırım’a yakın olan Herson bölgesindeki yerlerin daha çok işgal edilmiş yerler olduğunu belirten Çubarov, Ukrayna ordusu o taraftan Kırım’a yaklaşırsa işte o zaman Kırım'da durumun daha çok şiddetlenebileceğini söyledi. Ukrayna Bakanlar Kurulunun Latin harflerine dayalı Kırım Tatar alfabesiyle ilgili yeni düzenlemeler için aldığı karar doğrultusunda değerlendirmelerde bulunan Çubarov, "Latin alfabesine geçmiyoruz ona geri dönüyoruz" dedi. Ukrayna Parlamentosuna Kırım'ın idari ve bölgesel yapılanmasına yönelik sunulan yasa tasarısı hakkında KTMM Başkanı, "Artık (Ukrayna ve Kırım'da) Rus emperyalizminin, propagandasının izleri silinecek ve buna geçit verilmeyecek. O nedenle bu karardan çok memnunuz. Biz tüm bunları yıllar öncesinde talep etmiştik ama bu isteğimiz gereksiz görülmüştü. Ama şimdi bizi daha iyi anlıyorlar ve bu yolda (Ukrayna ile) birlikte hareket etmekteyiz." ifadelerini kullandı. REFAT ÇUBAROV, KIRIM TATAR SOYDAŞLARINA BÖYLE SESLENDİ  KTMM Başkanı Refat Çubarov 9 Ağustos Dünya Yerli Halklar Günü'ne ilişkin verdiği mesajda ise şu ifadelere dikkat çekti: "Bütün isteğimiz; Kırım işgalden kurtulduktan sonra anavatanımıza kavuşmak, hep birlikte bir araya gelmek. İşte o sebepten tüm soydaşlarımıza bunu söylemek isterdim: 2014 senesinden bu yana Ukrayna'da da çok büyük gelişmeler oldu ve bu değişimler devam edecek. Ukrayna, savaşa aldırış etmeden, evvelden bu yana beklediğimiz kanunları kabul etti. İnşallah vatanımızda bir araya geleceğiz. O nedenle insanlarımız kendilerine iyi baksınlar, birbirlerine dikkat etsinler. Ama hepsi de ne yaparsa yapsınlar bütün çalışmalarının sonu Çongar, Bahçesaray, Canköy, Akmescit, Kırım'a çıksın! Kırım'da kavuşmayı Allah bize nasip etsin." Kırım Haber Ajansının KTMM Başkanı Refat Çubarov ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı şöyle: Rus işgalindeki Kırım’da son günlerde Rus askeri üslerindeki patlamaların sayısı arttı. Ayrıca, Rus ordusunun lojistiğini sağlayan Kerç ve Çongar köprülerindeki patlamalar işgalci yönetimin motivasyonunu bozdu. Bu patlamaların, Kırım’daki Rusları yarımadadan kaçırdığı söyleniyor? Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? "17 Temmuz’dan bugüne kadar Kırım’da her gün bir şeyler oluyor. Kerç Boğazı’nın karşısındaki köprüde iki patlama meydana gelmişti. İslam Terek bölgesinde, Büyük Onlar kasabasında, Canköy taraflarında Rus ordusunun askeri depoları patlatılmıştı. Kırım Yarımadası bir cephe bölgesi haline geldi ve Ukrayna ordusu artık Kırım Yarımadası’ndaki istediği her yere saldırabilir. Ve bundan dolayı şimdi Rus askerlerinin orada pozisyonları zayıfladı. Ancak şiddetli çatışmalar bu bölgede olmayacak çünkü Kırım’a yakın olan Herson bölgesindeki yerler daha çok işgal edilmiş ve Ukrayna ordusu o taraftan Kırım’a yaklaşırsa o zaman Kırım'da durum daha çok şiddetlenebilir." Ukrayna Askeri İstihbarat Başkanı Kırılo Budanov, Ukrayna askerlerinin yakında işgal altındaki Kırım'a gireceğini söyledi. Ukrayna’nın başlattığı karşı taarruzun ağır ilerlediğini görüyoruz. Sizce, Ukrayna ordusunun Kırım’a girdiğini ne zaman göreceğiz? "Ukrayna ordusu Batılı ortaklarından silah (desteği) beklerken Ruslar da boş durmadılar onlar bütün askerlerini yerleştirdikleri yerleri çok güçlendirdiler ve pek çok yapı inşa ettiler. (Ruslar) Aynı zamanda sayısız mayın yerleştirdiler. Bundan dolayı şimdi Ukrayna ordusunun ileri gitmesi çok zor ve şu an Ukrayna ordusu daha çok güçlü silahları ve aynı zamanda uçakları bekleyecek. Çünkü Ukrayna ordusunun uçak sayısı yeterli değil, çok az uçağı var. KIRIM NE ZAMAN İŞGALDEN KURTULACAK? 'Kırım ne zaman işgalden kurtarılacak?' bunun için şimdiden kesin bir şey söylemek çok zor. Bu, pek çok faktöre bağlı ama yakın zamanlarda olacağını ümit ediyoruz. Bu sene olmasa da gelecek sene Kırım, Rus işgalcilerden kurtulacak. Ve bu konuda Ruslar, moral açısından kötü durumda, buradan galibiyetle çıkamayacaklarını biliyorlar." Ukrayna Bakanlar Kurulu, Latin harflerine dayalı Kırım Tatar alfabesiyle ilgili yeni düzenlemeler için karar aldı. Siz de bu konuyu yakından takip ediyorsunuz. Bu konuda, "Latin alfabesine geçmiyoruz ona geri dönüyoruz" dediniz. Kırım Tatarlarının Latin alfabesine geçiş süreci ile ilgili gelişmeler hakkında neler söylersiniz? "Kırım Tatar dili, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bunun sebebi de Kırım Tatarları senelerce sürgün edildi ve vatanlarında yaşayamadılar. Sürgün edildikleri yerlerde hiç ana dilde okulları yoktu. Sadece Rus dilinde ya da yaşadıkları yerlerdeki; Özbek, Kazak dillerinde eğitim alabildiler. İnsanlarımız kendi dillerine uzak kaldılar. Yeniden ana dilimizde okullarda eğitim ancak vatana dönüşten sonra oldu. 1994 yılında ilk okulumuzu açmıştık. Bugüne kadar Kırım'da 14 tane Kırım Tatar okulu açıldı. Bu, tabii ki yetersiz. Pek çok insanımız aynı zamanda  Rus dilini kullandıkları için (dil açısından) asimile oldular. Bu da Kırım Tatar alfabesinin (Latin alfabesinden) Kiril alfabesine geçmesine sebep oldu." "KIRIM TATAR ALFABESİ, LATİN ALFABESİNE GEÇMİYOR GERİ DÖNÜYOR" "Kırım Tatar yazı dilinde 1920-1930'lu yıllarda Latin alfabesi kullanıldı. Şimdi ise ona yeniden dönüş yapıyoruz. Ukrayna devleti buna ilişkin karar alarak izin verdi. Şimdi bilim insanlarımız bu konuda harekete geçti. İşbirliği içinde bununla ilgili etraflı çalışmalar yapıyorlar. Latin alfabesini esas alıp dilimizi yeniden canlandırmak için fırsatlar yaratıyorlar. Bunun bir amacı da dünyanın pek çok tarafına dağılmış Kırım Tatarlarının birbirini anlamasını kolaylaştırmak. İnşallah Latin alfabesine geçince hepimiz aynı alfabeyi kullanacak, okuyacak ve konuşacağız. Kırım'a döndükten sonra da orada yeni Kırım Tatar okulları açılması için Ukrayna devleti tarafından yeni bir sistem inşası planlanıyor. Böylece kendi dilimizi ve kültürümüzü daha iyi koruyabileceğimize inanıyoruz." KIRIM, EMPERYALİST RUS MİRASINDAN ARINACAK Ukrayna Parlamentosuna Kırım'ın idari ve bölgesel yapılanmasına yönelik yasa tasarısı sunuldu. Yerleşim yerlerinin adlarının Sovyet mirasından arındırılması ve yeni bir bölgesel/idari yapılanma getirilmesi için çalışma yapılacak. Bu yasa tasarısının önemini anlatır mısınız? "Ukrainler ve Ruslar Slav halkları oldukları için dolayısıyla dilleri birbirine çok yakın. (Tarih boyunca) Biz de ikisine de çok yakın komşulardan biriyiz. Tarihi serüvenleri de az değil. Ukrayna'da çok sayıda insan acımasızca öldürüldü, şehirler yıkıldı. Savaş sonrası süreçte Ukraynalılar Ruslardan son derece uzaklaştılar. Ukrayna, Rusların her anlamda yarattığı tahribatın izlerini silmeye çalışıyor. Ukrayna Parlamentosunda adım adım basamak basamak Rus mirasından ve izlerinden uzaklaşmak için kanunlar kabul ediliyor. Biz bu fırsatı Kırım için değerlendirmek istedik. Çünkü Kırım'da da aynı şey var. Kırım, Rusya tarafından 1783'te ilk kez işgal edildiğinden bu yana Kırım Tatarlarının izlerinin silinmesi, yarımadanın Türksüzleştirmesi amaçlandı. Oraya Rusları, Rus isimlerini ve kültürünü yerleştirmeye başladılar böylece anavatanında Kırım Tatarları bir avuç bırakılmaya çalışıldı. Stalin döneminde ise bu politikalar sürgün ve baskılarla devam etti. Şimdi ise biz de bu doğrultuda Ukrayna'nın kanunlarına destek veriyoruz, hazırlanıyoruz. Parlamentoda kurulan mecliste Kırım Tatarları da var. Bu çalışmalar neticesinde Kırım'da Rus emperyalizmine ait isimler temizlenecek Kırım Tatarca isimlere dönülecek. Aynı zamanda bugüne kadar yazılmış tarih kitaplarından sinemaya kadar her şey kontrol edilecek yeniden gözden geçirilecek. Artık Rus emperyalizminin, propagandasının izleri silinerek geçit verilmeyecek. O nedenle bu karardan çok memnunuz. Biz tüm bunları yıllar öncesinde talep etmiştik ama bu isteğimiz gereksiz görülmüştü. Ama şimdi bizi daha iyi anlıyorlar ve bu yolda (Ukrayna ile) birlikte hareket etmekteyiz." "KIRIM TATARLARI NE YAPARLARSA YAPSINLAR AMA YOLUN SONU KIRIM’A ÇIKSIN!" 9 Ağustos’ta Dünya Yerli Halklar Günü kaydedilecek. Kırım Tatarları, Kırım’ın yerli halkı olarak her yıl bu konuda faaliyet yürütüyor. Ukrayna’da 1 Temmuz 2021’de Yerli Halklar Kanunu kabul edilmişti. Kırım Tatar Milli Meclisinin Başkanı olarak, Dünya Yerli Halklar Günü kapsamında neler söylersiniz? "Elbette her millet kendi toprağında barış ve huzur ister ne yazık ki bizim vatanımız, Kırım'ımız Rusya tarafından işgal edilmişti. Bugün Moskova; Büyük Katerina, Stalin, Brejnev dönemlerinin politikasını yeniden Kırım'a getirdi ve Putin halkımızı yok etmeyi amaçlıyor. Şimdi çok sayıda Kırım Tatarı, Ukrayna ordusunda Rus işgalcilere karşı savaşıyor. Elbette, çok eminiz ki Kırım, Rus barbarlardan kurtulacak. Ama önümüze çok büyük zorluklar çıkacağını da biliyoruz. İnsanlarımız Kırım'daki yoğun baskılar nedeniyle dünyanın çeşitli yerlerine dağıldı. Rusya zorunlu seferberlik başlatarak Kırım'da gençlerimizi kendi saflarında yer almaya zorladı. Bu yüzden  insanlarımız, Rus ordusunda yer almamak için Kırım'ı terk etme mecburiyetinde kaldı. Bütün isteğimiz; Kırım işgalden kurtulduktan sonra anavatanımıza kavuşmak, hep birlikte bir araya gelmek. İşte o sebepten tüm soydaşlarımıza bunu söylemek isterdim: 2014 senesinden bu yana Ukrayna'da da çok büyük gelişmeler oldu ve bu değişimler devam edecek. Ukrayna, savaşa aldırış etmeden evvelden bu yana beklediğimiz kanunları kabul etti. İnşallah vatanımızda bir araya geleceğiz. O nedenle insanlarımız kendilerine iyi baksınlar, birbirlerine dikkat etsinler. Ama hepsi de ne yaparsa yapsınlar bütün çalışmalarının sonu Çongar, Bahçesaray, Canköy  Akmescit, Kırım'a çıksın! Kırım'da kavuşmayı Allah bize nasip etsin."

Yevgeniya Gaber: Wagner'in darbe girişimi, Rusya Federasyonu'nda devletin çöküşü anlamına geliyor Haber

Yevgeniya Gaber: Wagner'in darbe girişimi, Rusya Federasyonu'nda devletin çöküşü anlamına geliyor

Ömer Cihad KAYA Rusya'da paralı asker şirketi Wagner'in lideri Yevgeniy Prigojin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov başta olmak üzere Moskova yönetimine başkaldırdı. Wagner birliklerinin Moskova'ya hareketi dünya kamuoyu tarafından yakından takip edildi. Prigojin, Moskova'ya 200 kilometre kala geri adım atarak, Putin yönetimi ile gizli bir anlaşma yaptı. Anlaşmanın ayrıntıları bilinmese de, Wagner'in başarısız darbe girişimi, Putin Rusyası için sonun başlangıcı olarak değerlendiriliyor.  Rusya'da iç savaşın başlangıcı olarak kabul edilen kalkışma sürecinde, Putin'in Ukrayna'daki savaş suçlarının ortağı olan Prigojin, Şoygu ve Gerasimov başta olmak üzere üst düzey Rus komutanlara hakaretler savurdu. Özellikle, Ukrayna'da başlatılan topyekun savaşın fitilinin, kasıtlı bir şekilde ateşlendiği yönündeki ithamlar dikkatlerden kaçmadı. Putin Rusyası'nda Wagner isyanı, Prigojin'in geri adım atmasındaki sebepler, başarısız darbe girişiminin ardından gelişen olaylar ve bu çerçevedeki pek çok konuyu, Ukraynalı eski diplomat, dış politika uzmanı Doç. Dr. Yevgeniya Gaber, Kırım Haber Ajansına değerlendirdi. Wagner lideri Prigojin, Putin'e başkaldırarak ne umuyordu, ne buldu? Rusya'daki başarısız darbe girişimini ve gelişen süreci nasıl değerlendirirsiniz? Prigojin, Putin’e başkaldırarak maksimum ve minimum bazı planlar kurdu. Minimum olarak; Wagner Grubu’nun hayatta kalmasını sağlamak istedi. Çünkü, 1 Temmuz'dan itibaren yeni bir mevzuat uyarınca bütün askerler Savunma Bakanlığına tabi olacaklardı. Savunma Bakanlığının emrine gireceklerdi. Prigojin, bunu istemedi. Wagner için bir istisna olmasını talep etti. Bu istisnayı alamayınca, en azından mevcut statükoyu korumak için böyle bir hamlede bulundu. Maksimum olarak; Savunma Bakanı Şoygu’nun ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un istifa etmelerini sağlamak ve genel olarak Rusya'nın içinde güvenlik ve savunma alanındaki hassas durumu vurgulamak istedi. Prigojin, Şoygu’nun, Gerasimov'un ve onlara bağlı yapıların ne kadar etkisiz olduklarını göstermeye çalıştı. Bana sorarsınız, başlarda Putin'in iktidarını sorgulamak veya Rusya'nın yeni cumhurbaşkanı olmak gibi ve hükumeti devirmek gibi bir planı yoktu. Ama sonrasında gidişata göre bu talepler artmaya başladı. Peki bu ne anlama geliyor? Bence, evet kalkışma ve darbe girişimi başarısızdı. Çünkü, Putin, Şoygu ve Gerasimov mevcut durumlarını korudu. Ama Wagner’in girişiminin tamamen başarısız olduğunu söylemek de doğru olmaz. Çünkü, bütün dünya Rusya’nın çöküşünün başlangıcını görmüş oldu. Bence en önemli sonuç bu. Hem Rusya'nın içinde yaşayan insanlar hem de diğer ülkeler, artık Büyük Rusya diye bir şey olmadığını gördü. Paralı askerlerin başında duran bir adamın, savaş suçlularıyla dolu bir çetenin, iki günde Moskova’ya geldiklerini ve hatta kapısına dayandıklarını gördük. Rusya'nın içinde elitler arasındaki çatışmaları, çelişkileri gördük. Rusya'nın dışından Putin rejimine çok fazla destek gelmediğini gördük. Özelikle Kazakistan, Çin gibi ülkelerden destek gelmediğini gördük. Böylece tekrar onun altını çizeyim. Bu artık, Rusya'nın devlet olarak çöküşü anlamına geliyor. Ve bu istikrarsızlık, bu belirsizlik devam edecek. Artık, Prigojin olsun veya olmasın farklı etki grupları arasında, farklı elitler arasında, hem askeri hem siyasi yönetimden bunun devamını göreceğiz. Yani bu bir son değil. Bu sürecin sadece başındayız. Sanırım, Rusya’da tek merkeze, tek kişiye bağlı olan iktidarın, artık bir daha bildiğimiz gibi olmayacağını söylemek mümkün. Wagner'in başarısız isyan hareketi ve ardından gelişen süreç, Ukrayna’da devam eden savaşı nasıl etkileyecek? Fiziki olarak çok etkilenmedi. Çünkü Ukrayna'dan, sahadan çekilen ve Rusya'ya gönderilen çok fazla birlik yoktu. İsyan ve darbe girişimi kısa sürdüğü için sahadaki dengeler çok değişmedi. Zaten, Prigojin de bunu söyledi. Cephedeki Wagner birliklerini çok fazla almadığını ve isyan hareketine dahil etmediğini öne sürdü. Fakat, moral motivasyon açısından bence önemli bir etkisi olduğu açık ve daha da olacak. Çünkü, Rusya’nın Ukrayna’daki saldırılarına katılan askerler, ya para için ya da savaşmak için veyahut da ne için geldiğini bilmeyen insanlar… Rusya'nın propagandasının etkisi, Ukrayna sınırını geçtikten sonra kayboluyor. Ukrayna'da insanların kendi evleri, kendi ailelerini korumak için savaştıklarını, mücadele verdiklerini görüyorlar. Böylelikle, zaten motivasyonu düşük olan askerlerin daha da moral olarak çöktüğünü söyleyebiliriz. Şu anda, Rus halkında bu süreçle beraber daha da derinleşen bir askeri yönetime karşı güven krizi var. Bu da cephedeki askerleri olumsuz etkileyecek. Neden güven krizi var? Çünkü, daha önce düzenli ordunun askerleri hep kendi komutanlarından şikayetçiydi. “Bizi ölüme gönderiyorlar”, “Bizi düşünmeden sahada bırakıyorlar, kendileri kaçıyorlar”, “Yolsuzluk var” söylemleri yaygındı. Burada, Wagner lideri Prigojin, onlar için bir örnek teşkil etti. Çünkü, her ne kadar savaş suçlusu olsa da onurlu bir asker gibi kendisini lanse ediyordu. Kendi savaşçılarına daha önem veriyordu. Prigojin, en azından Wagner savaşçılarının cenaze törenlerine katılıyordu. Bazen, ailelerine para yardımında bile bulunuyordu. Bunu, normal düzenli orduda görmeniz imkansız. Şimdi ise Prigojin, isyan hareketine başlayıp geri dönüş yaptığı için, ona destekçi olanlar, kendilerini yarı yolda bırakılmış hissediyorlar. Kimseye güvenmiyorlar. Çünkü kendileri, ya görevlerinden olacaklar ya da hapishaneye girecekler ya da bir şekilde ceza çekecekler. Halbuki, Prigojin kendisi kalkıp Belarus'a geçti ve onları da aldatmış oldu. Yani şu an, Wagner’e bağlı farklı birlikler arasında kimin kime bağlı olduğu, ne için savaştıkları, kime güvenip kime güvenmeyecekleri belli değil. Tabii, durum böyle iken, Ukrayna'nın lehine bir süreç başlamış oldu. Fakat, yine de şu anda daha zafer için çok erken. Çünkü, cephede binlerce kilometrekare mayınlandı. Ukrayna askerleri, bu yüzden çabuk ilerleyemiyor. Rus ordusunun üç savunma hattı var. Ukrayna ordusu, şu anda sadece birinci savunma hattını kırmak üzere. Dolayısıyla, bütün bunlar darbe girişiminden sonra hem uluslararası destek açısından, hem Rus askerlerinin moral motivasyonunun düşmesi açısından olumlu. Ancak, darbe girişimi kritik noktaya gelmeden bittiği için, savaş açısından çok önemli değişikliklere yol açmadı. Rusya’daki güvenlik bürokrasinin, Putin’e yakın isimlerin bu kalkışmaya tepki göstermemesi dikkat çekiciydi. Putin’e karşı ülke içindeki yöneticilerden, içerden bir hamle gelebilir mi? Putin Rusyası'nın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Putin Rusyası’nın geleceğini hiç parlak görmüyorum. Çünkü, Rusya Federasyonu olarak uzun zaman bu haliyle, bu rejimle ayakta kalamayacağını düşünüyorum. Elitler arasındaki çatışmaların, çelişkilerin daha da artmasını bekliyorum. Putin'e yakın isimlerden Nikolay Patruşev'in Prigojin konusunda bir yorum yapmaması dikkat çekici. En azından, açık açık Putin'e destek çıkmaması bile çok önemli.  Rusya'da farklı gruplar arasında bu tartışmaların artacağını öngörmek mümkün. Aslında, Putin'in 27 Haziran 2023'teki basın açıklamasında verdiği mesajları da bu perspektiften okuyabiliriz. Putin, Wagner isyanının çıkmasına ve Prigojin'in ülkede darbe girişimi yapmasına neden olan askeri yönetime teşekkür etti. Bu çok önemli bir ayrıntı. Rusya'nın içinde artık birçok grup, Putin'in bırakın güçlü lider olarak görmeyi lider olarak bile görmüyor.  Wagner'in Belarus'ta kamp kurduğu ve buraya yerleşeceği söyleniyor. Böylelikle, Ukrayna'ya saldırma ihtimali olacağı yönünde iddialar mevcut. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Böyle bir ihtimal var mı? Asıl soru sadece saldırma ihtimalleri değil Ukrayna'nın savunma kapasitesi önemli. Belarus’tan Ukrayna’ya saldırmak mümkün olsaydı ve Ukrayna'nın buna karşı yapacağı bir şey olmasaydı eğer, eminim ki şu ana kadar Rusya buradan saldırırdı. Savaşın ilk günlerinde kuzeyden Ukrayna'ya zaten hamleler yapıldı. Kıyiv, Çernigiv, Sumı işgal altındaydı. Ukrayna askerleri bu toprakları Rus askerlerinden arındırdı. Bir daha da benzer bir saldırı olmadı. Çünkü hem hava savunma sistemleri, hem Ukrayna askerleri, hem Ukrayna'nın savunma hatları bunu imkansız kılıyor. Şimdi Wagner'in tekrar Ukrayna'ya saldırmak için herhangi bir sebebi yok. Ben bütün bu darbe girişiminin bir tiyatro olduğuna, bir performans olduğuna inanmıyorum ve bundan sonra da Wagner’in eskisi gibi Rusya'nın ordusunun bir parçası olarak, özelikle Belarus'a geçenlerin, Ukrayna'daki savaşa katılacaklarını sanmıyorum. Putin, 27 Haziran'daki konuşmasında "İsteyen Wagner Grubu'nda kalabilir, isteyen Belarus'a gidebilir" dedi. Fakat artık Savunma Bakanlığına bağlı olacaklarını söyledi. Bu yüzden Wagner içinde de bölünmeler olacak. Wagner savaş sahasındaki en etkili güçtü bunların sayısı düşerse, Ukrayna'daki savaşın önemli ölçüde etkileneceğini söyleyebiliriz. Wagner Grubu'nun büyük ihtimalle daha çok Afrika gibi yerlere yöneleceklerini düşünüyorum. Belarus’tan Ukrayna'ya saldırmak için ne Prigojin’in ne de Wagner’in bir sebebi var. Çünkü, zaten artık Putin’in savaşına katılmak istemiyorlar. Ne de Rus askerlerinin böyle bir imkanı var. Ukrayna'nın sınırı artık savaşın ilk günlerindeki sınır değil. Savunma hattı gerçekten çok güçlü. Bir de asıl güçler, asıl kapasiteler güneyde ve doğuda, ki orada bile yeterince insan yok Rus ordusu tarafında. Şimdi, Rusya'nın bir de o cephe hattını daha da uzatmak, bir de kuzeye binlerce asker gönderme imkanı yok. Onun için ben Belarus’tan saldırı ihtimaline inanmıyorum. Rusya'da gelişen isyan ve kalkışmanın güç dengesini bozacağı ve bir dalga halinde yayılacağı öne sürülüyor. Wagner'in darbe girişimi hakkında Rusya'da iç savaşın başlangıcı değerlendirmeleri yapıldı. Sizce bu mümkün mü? Bence iş savaşa şu an için dönüşmeyecek. İç savaşın olması için Rus vatandaşlarının buna katılmaya hazır olmaları gerekiyor. Rus halkı, buna hazır değil pasifize olmuş haldeler. Hatta darbe girişimi sırasında da sokağa çıktılar ama herhangi bir eyleme katılmadılar. Aslında toplumun buna destek çıkması gerekiyor. Bu kez bunu görmedik. Ben şu anda, Rusya toplumunda böyle bir potansiyel görmüyorum. Bunun devamında, elitler arasındaki paylaşım, Rusya'da devlet sisteminin, devlet kurumlarının çöküşünün yaşanacağını düşünüyorum. Tek kişiye bağlı olan bu iktidar, artık tartışmalı hale gelecek ve farklı anlaşmalarla, farklı etki grupları arasında paylaşılacak. Dolayısıyla, bu konjönktürde Ukrayna, Türkiye gibi bölge ülkelerinin strateji geliştirmesi lazım. Büyük ihtimalle, bu belirsizlik devam edecek. Putin'in nükleer tehditlerine sebep olan nükleer silahlar kimin elinde olacak? Rusya'da dağılma olacak mı yoksa tek devlet olarak devam edecek mi? soruları önemli. Tüm bunlar, Putin'in bir devlet lideri olarak algılanamayacağı, iktidarını kendi elinde tutamayacağı anlamına geliyor. Bu da Ukrayna'nın, Rusya karşısında nasıl önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Bu tehdit ve tehlikelere karşı bölgeyi koruyabilecek tek güç Ukrayna. Türkiye de ona göre, bu risk ve tehditlere göre kendi stratejilerini geliştirmeli. RUSYA'DA WAGNER İSYANI VE KRİZ SÜRECİ Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Kremlin'in savaş suçlarının ortağı Wagner paralı asker şirketinin lideri Yevgeniy Prigojin arasındaki gerginlik, aylardır dünya kamuoyunun gündemindeydi. Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'da topyekun savaş başlatmasının ardından cephede Wagner ve Rus ordusu arasındaki sürtüşme gün yüzüne çıktı. Ülkede, Rostov ve Voronej'de kontrolü ele alan Wagner birliklerinin durdurulması için Rus ordusu alarm durumuna geçti. Ordu ile Wagner arasındaki çatışmalar nedeniyle siviller, Rostov bölgesini terk etmeye başladı. Rusya'da isyan dalgası başlatan paralı asker şirketi Wagner Grubu, Moskova’ya 200 kilometre yaklaştığı sırada, liderleri Yevgeniy Prigojin birliklerin geri çekileceğini açıkladı. Wagner lideri Prigojin, bu açıklamayı Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile gerçekleştirdiği müzakerelerden sonra yaptı. Müzakerelerin Rusya'nın savaş suçlusu lideri Putin’in talimatıyla yapıldığı öğrenildi. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, 24 Haziran 2023 tarihi akşam saatlerinde süreç hakkında basın açıklaması yaptı. Peskov, Wagner Grubu lideri Prigojin’in hakkındaki soruşturmanın sona ereceğini ve Belarus’a gideceğini söyledi. Peskov, Wagner üyelerinin kamplarına döneceğinin ve istedikleri takdirde Rusya Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzalayabileceklerinin altını çizdi. Rusya'da tansiyon şimdilik düşmüş gibi dursa da, her an için Putin'e karşı başkaldırı gelmesi muhtemel. REFAT ÇUBAROV: RUSYA'DA OLASI İÇ SAVAŞIN BAŞLANGICINA TANIKLIK EDİYORUZ Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırım Haber Ajansına Rusya'da savaş suçlusu Wagner birlikleri ile Rus ordusunun birbirine girmesi sonucunda çıkan iç çatışmayı değerlendirdi. Çubarov, savaş suçlusu Prigojin'in Putin'in kontrolünden çıktığını kaydetti ve Rusya'da iç savaşın başlangıcına tanıklık edildiğini vurguladı. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, Rusya'daki Wagner isyanını QHA'ya değerlendirdi "Rusya'da olası iç savaşın başlangıcına tanıklık ediyoruz"https://t.co/jAi3yajfeE pic.twitter.com/9esB9NO68Q — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) June 24, 2023

Rusya'da iç savaşın ayak sesleri ve Wagner'in başarısız darbe girişimi: Şimdi ne olacak? Haber

Rusya'da iç savaşın ayak sesleri ve Wagner'in başarısız darbe girişimi: Şimdi ne olacak?

Ömer Cihad KAYA Rusya'da paralı asker şirketi Wagner'in lideri Prigojin, Rusya Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov başta olmak üzere Moskova yönetimine başkaldırdı. Wagner birliklerinin Moskova'ya hareketi dünya kamuoyu tarafından yakından takip edildi. Moskova'ya 200 kilometre kala Prigojin geri adım atarak, Putin yönetimi ile gizli bir anlaşma yaptı. Anlaşmanın ayrıntıları bilinmese de, Wagner'in başarısız darbe girişimi geniş yankı uyandırdı. ????Wagner'in başarısız isyanı, Ukrayna'da devam eden savaş ve Putin Rusyası'nın geleceğine ilişkin süreci, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik, QHA'ya değerlendirdi. ????https://t.co/HPfQniGCNf pic.twitter.com/88bDcLXsjn — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) June 29, 2023 Rusya'da iç savaşın başlangıcı olarak kabul edilen kalkışma sürecinde, Putin'in Ukrayna'daki savaş suçlarının ortağı olan Prigojin, Şoygu ve Gerasimov başta olmak üzere üst düzey Rus komutanlara hakaretler savurdu. Özellikle, Ukrayna'da başlatılan topyekun savaşın fitilinin, Şoygu ve Gerasimov tarafından kasıtlı bir şekilde ateşlendiği yönündeki ithamlar dikkatlerden kaçmadı. Putin Rusyası'nda iç savaş provası olarak görülen Wagner isyanı, Prigojin'in geri adım atmasındaki sebepler, başarısız darbe girişiminin ardından gelişen olaylar ve bu çerçevedeki pek çok konuyu, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Özçelik Kırım Haber Ajansına değerlendirdi.  Wagner lideri Prigojin, Putin'e başkaldırarak ne umuyordu, ne buldu? Süreci nasıl değerlendirirsiniz? Wagner'in isyan hareketine girmeden önce meselenin bu boyutlara ulaşmasındaki saikleri değerlendirmekte fayda var. Rusya, Bahmut’ta Wagner’e ağır zayiat verdirerek büyük bir taktiksel avantaj elde etti. Putin, bu şekilde Wagner’i eritmeye çalıştı. Batılı kaynaklar, Wagner’in Bahmut’ta 10 bin zayiat verdiğini ifade ediyor ki bu çok büyük bir rakam. Aslında, Prigojin ve Wagner’in üzeri orada çizilmişti. Prigojin, bunu gördü ve bir çıkış yolu aradı. Sanıldığı kadar tecrübesiz bir insan değil. 2014’ten bu yana savaşın içinde olan birisi.  Mali'de, Mozambik’te, Sudan'da, Libya’da  bunun yanında Suriye'de operasyonlar yürüttüklerini biliyoruz. Wagner'in Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali'de darbe tecrübeleri var. Prigojin, burada bir çıkış noktası aradı çünkü, sıkışmış durumdaydı. Yaptığı, belki de bir intihar saldırısı gibi değerlendirilebilir ama bir anlamda da istediğini almış gibi duruyor. Putin tarafından affedilmiş olabilir. Bir de Putin’in daire daire yakın çevresini ele alırsak; Prigojin, 2. veya 3. halkada yer alan bir isim. Asla, ilk dairede Putin’in en yakınındaki isimlerden birisi olmadı. Kremlin, büyük ihtimalle Prigojin'i günah keçisi olarak kullanmak istiyor. Çünkü, her ne kadar biraz gecikmiş olsa da, Rusya’nın Ukrayna’daki muhtemel yenilgisi için, Putin’e bir çıkış noktası vermiş oldu. Rus kamuoyunu oyalamak için bir bahane olmuş olacak. Prigojin hakkında Batı odaklı ve dış güçlerden destek alıyor söylentileri var. Bu konuda neler söylersiniz? Türkiye'deki açık oturum programlarındaki "uzmanlar", Prigojin ile Batı arasında bir bağlantı kurmaya çalışıyor.. Eğer, Batı odaklıysa ben sormak istiyorum. Prigojin neden geri adım attı? Putin, bunu görmeyecek mi? Eğer, Batı destekli ise yakaladığı yerde onu asardı. Neden Lukaşenko'yu müzakereye gönderdi? Ben, Prigojin’in duygusal bir şekilde hareket ettiğini düşünüyorum. Wagner savaşçılarının çoğu, Rus ordusundan zamanında atılmış insanlar ya da hapishaneden çıkmış kişiler. Bu nedenle, Prigojin ile aralarında kişisel bir aidiyet duyguları var. Büyük ihtimalle, Prigojin’e bir suikast girişimi oldu. O da, buna karşı ani bir refleksle, duygusal bir tepkiyle Rostov’a ve ardından Moskova’ya doğru ilerledi. Ve yine, büyük bir ihtimalle aralarında bir pazarlık oldu ve geri adım attı. Wagner'in isyanı ve ardından gelişen süreç, Ukrayna’daki savaşı nasıl etkiler? Bu olaylara Ukrayna açısından bakarsak, çok büyük bir moral üstünlük sağlandı. Batı açısından da öyle. Ukrayna’yı desteklemek için daha fazla adım atabilirler. Rusya açısında bakarsak; Putin, bunu kendi yararına kullanacaktır. Şoygu ve Gerasimov’un üzerini çizmesi için bir neden olacaktır. Rus ordusunu, Ukrayna savaşına uygun olarak yeniden tanzim edebilir. Putin'in burada daha fazla otoriter olacağını ve güvenmediği insanları temizlemek isteyeceğini görmek mümkün. Rus tarihine atıfta bulunursak, Stalin’in Lenin, Troçki ve Bakunin’i ortadan kaldırmasını hatırlamak gerekir. Prigojin’in Troçki’nin akıbetine uğrayarak, bir suikast ile ortadan kaldırılması muhtemeldir. Yine, Ukrayna savaşı açısından bakmak gerekirse, Wagner isyanının durması ve hem Putin hem de Prigojin’in geri adım atmasıyla, Ukrayna’nın zaferinin biraz gecikeceğini söyleyebiliriz. Rusya ve Putin tekrar gücünü toplayacaktır. Ama, bu kriz gösterdi ki; Rusya ve Putin’in sonu gelmek üzere. Rusya’daki güvenlik bürokrasinin, Putin’e yakın isimlerin bu kalkışmaya tepki göstermemesi dikkat çekiciydi. Putin’e karşı ülke içindeki yöneticilerden, içerden bir hamle gelebilir mi? Güzel bir soru. Aslında, tarihi süreci iyi bilmek lazım. Özellikle, Rusya İmparatorluğu gibi Osmanlı Devleti’nde de benzer hadiseler gelişti. Örneğin, bizim tarihimizde de Vaka-i Vakvakiye diye bir isyan var. Dördüncü Mehmet döneminde gerçekleşti. Rusya tarihinde de 1917’de St. Petersburg şehrinde benzer bir darbe girişimi oldu. Çar yanlısı bir komutanın ayaklanması, işçilerin kolektif hareketi ile bastırıldı. Örnekleri, çoğaltmak mümkün. Burada, Prigojin’e belirli sözler verildi ve ayaklanma sona erdi. Tabii, bu durumda Putin’in de karizması çizildi. Prigojin’e o kadar “hain” dedi. "en ağır cezayı vereceğim" dedi. Ancak geri adım atmış oldu. "Rusya’da Putin’e karşı bir iç hareket olur mu?" sorusuna gelirsek, ben bunu çok olası görmüyorum. Çünkü, Rusya’da 20 yıllık Putin iktidarı ile her şey kemikleşmiş durumda. Artık, kontrolün tamamen Putin’in elinde olduğunu düşünüyorum. Ben çok ümitli değilim açıkçası. Putin, savaşta yenilse bile iktidarda kalır diye düşünüyorum. Zaten 2036'ya kadar kendini devlet başkanı ilan etti. Ümitler farklı olsa da analiz yaparken, hayal ile gerçekleri birbirinden ayırmak lazım. Çünkü, savaş daha kazanılmadı, evet düşman bir yara aldı ve bir harp kazanıldı. Ama savaş devam ediyor ve kazanılmadı. Savaşı kazanmak için daha fazlası lazım. Evet, bu Ukrayna açısından çok önemli ama bu uzun soluklu bir yol, sürecin sonunu görmek lazım. Prigojin olayıyla beraber, Batı’nın da artık Zelenskıy’e olan inancı daha da artmış durumda. Onlar da vitesi artırmış durumdalar diye düşünüyorum. Ancak, Türkiye penceresinden bakarsak İsveç’in NATO üyeliği konusunda ayak direten Türkiye’nin, Putin’e ilk elden destek açıklaması yapması, Batı dünyasında tepkilere neden olabilir. RUSYA'DA WAGNER İSYANI VE KRİZ SÜRECİ Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile Kremlin'in savaş suçlarının ortağı Wagner paralı asker şirketinin lideri Yevgeniy Prigojin arasındaki gerginlik, aylardır dünya kamuoyunun gündemindeydi. Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'da topyekun savaş başlatmasının ardından cephede Wagner ve Rus ordusu arasındaki sürtüşme gün yüzüne çıktı. Ülkede, Rostov ve Voronej'de kontrolü ele alan Wagner birliklerinin durdurulması için Rus ordusu alarm durumuna geçti. Ordu ile Wagner arasındaki çatışmalar nedeniyle siviller, Rostov bölgesini terk etmeye başladı. Rusya'da isyan dalgası başlatan paralı asker şirketi Wagner Grubu, Moskova’ya 200 kilometre yaklaştığı sırada, liderleri Yevgeniy Prigojin birliklerin geri çekileceğini açıkladı. Wagner lideri Prigojin, bu açıklamayı Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile gerçekleştirdiği müzakerelerden sonra yaptı. Müzakerelerin Rusya'nın savaş suçlusu lideri Putin’in talimatıyla yapıldığı öğrenildi. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, 24 Haziran 2023 tarihi akşam saatlerinde süreç hakkında basın açıklaması yaptı. Peskov, Wagner Grubu lideri Prigojin’in hakkındaki soruşturmanın sona ereceğini ve Belarus’a gideceğini söyledi. Peskov, Wagner üyelerinin kamplarına döneceğinin ve istedikleri takdirde Rusya Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzalayabileceklerinin altını çizdi. Rusya'da tansiyon şimdilik düşmüş gibi dursa da, her an için Putin'e karşı başkaldırı gelmesi muhtemel. REFAT ÇUBAROV: RUSYA'DA OLASI İÇ SAVAŞIN BAŞLANGICINA TANIKLIK EDİYORUZ Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Refat Çubarov, Kırım Haber Ajansına Rusya'da savaş suçlusu Wagner birlikleri ile Rus ordusunun birbirine girmesi sonucunda çıkan iç çatışmayı değerlendirdi. Çubarov, savaş suçlusu Prigojin'in Putin'in kontrolünden çıktığını kaydetti ve Rusya'da iç savaşın başlangıcına tanıklık edildiğini vurguladı. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, Rusya'daki Wagner isyanını QHA'ya değerlendirdi "Rusya'da olası iç savaşın başlangıcına tanıklık ediyoruz"https://t.co/jAi3yajfeE pic.twitter.com/9esB9NO68Q — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) June 24, 2023

Doç. Dr. Gayana Yüksel: Ben bu kitabı yazmadım, yaşadım Haber

Doç. Dr. Gayana Yüksel: Ben bu kitabı yazmadım, yaşadım

Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Üyesi, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gayana Yüksel'in "2014 İşgali ile Kırım’da İletişim Paradigması: Medya Alanının Değişimi ve Ukrayna'nın Enformasyon Politikası (Şubat 2014 - Şubat 2022)" adlı tez çalışması kitap haline getirildi. Ukraince olarak basılan kitapta, Rusya'nın 2014'te Kırım'ı işgalinden 2022 yılında Ukrayna'ya yönelik işgal girişimi ve topyekun saldırılarına kadar geçen süreçte, medya sektörüne yönelik baskıları ele alındı. Gayana Yüksel, Kırım Haber Ajansına (QHA) kitabıyla ilgili röportaj verdi. Doç. Dr. Yüksel, 9 yıllık çalışmasının sonunda Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı işgal girişimi ve topyekun saldırıları başladığını ve bu nedenle çalışmasını geliştirdiğini aktardı. GAYANA YÜKSEL: YAŞADIKLARIMIZI GÖSTERMEYE ÇALIŞTIM Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı işgal etmesiyle yarımadada medyaya yönelik ağır baskıların meydana geldiğini ve bu nedenle işini yapamadığını belirten Yüksel, “Çalışmamda o zamandan bu yana bu süreci göstermek için uğraştım. Bu sürecin Ukrayna için Kırım için hatta dünya için ne kadar önemli olduğunu göstermeye çalıştım” dedi. Eşi İsmet Yüksel ile beraber Kırım Haber Ajansının kurucusu olan Gayana Yüksel, o dönemde ajansın başında bulunuyordu. Yüksel, 21. asrın başında ve sonunda Kırım’da olağanüstü olaylar geliştiğini vurgulayarak, “21. asırda dünya üzerinde maalesef savaşlar, işgaller eksik olmuyor. Fakat Kırım’ın dünya için ayrı bir yeri var. Çünkü dünya bu olaydan sonra savunma prensiplerini konuşmaya başladı. Ve ilk defa çeşitli ülkelerde siyasetçiler, üst düzey yetkililer böyle bir dünya düzeninin olmayacağını söyledi" ifadelerini kullandı. Yüksel sözlerine şöyle devam etti: “Bir ülke çıkıyor başka bir ülkeye saldırıyor, apaçık savaş açıyor ve bütün dünya buna sessiz kalıyor. 21. asırda bu olmamalı. Dünya bu tür eylemlere karşı nasıl korunmalıdır bunu konuşmalıyız. Bu, dünya siyasetinde Kırım’ın işgaliyle başlayan bir bakış. Onlarca teze konu olan bir durumdur. Ekonomi, siyaset, askeri, eğitim, kültür, sosyal alanlarında işgalin nasıl bir kırılma noktası olduğunu göstermek lazım. Ben de çalışmamda medya alanını baz alarak bu konuya odaklandım. Yaşadıklarımızı göstermeye çalıştım” Gayana Yüksel, Kırım'daki Rus işgaline dikkat çekerek, “Eğer gerekli şekilde tedbir alınmazsa, eğer savunma sistemi düşünülmezse, eğer bu canavara karşı gerekli adımlar atılmazsa bunun devamı olacak” dedi. Kitabının dört bölümden oluştuğunu aktaran Yüksel şöyle konuştu: “Birinci bölümde kitabın nasıl yazıldığını ve kaynakları aktarıyorum, ikinci bölümde ‘2014 Şubat-2022 Şubat arasında neler yaşandı?’ bunu anlatıyorum. İdeoloji ve enformasyonu konu alan üçüncü bölümde ‘Rusya Kırım’a girdikten sonra ideoloji ve enformasyon alanında ne yapıyor, fikirleri nasıl değiştiriyor’ bunu anlatıyorum. Son bölümde ‘Ukrayna işgal altında olan Kırım’ı geri almak için ne yapmalıdır?’ bunu ele aldım” Özellikle, son bölüme dikkat çeken Yüksel, tez çalışmasını Rusya’nın topyekun saldırılarından önce bitirdiğini ve Kırım’ın diplomatik yollarla geri alınacağını ifade ettiğini ancak savaşın her şeyi değiştirdiğini dile getirdi. Yüksel, tez çalışması için 14 kaynağa başvurduğunu ve Kırım’la ilgili ne kadar bilgi varsa onları topladığını belirtti. “BEN BU KİTABI YAZMADIM, YAŞADIM” QHA’ya değerlendirmede bulunan Yüksel, “Kırım’da yaşadığımız olaylar unutulmaz. Bu çalışmalarla katkı sağlayabildim. Ben bu kitabı yazmadım bu kitabı yaşadım. Bizim başımıza gelen, yakınlarımızın başına gelen her şeyi bu kitapta anlatmaya çalıştım" dedi. Yüksel’in aktardığında göre 2022 yılının haziran ayında biten çalışma, 10 Mart 2023 tarihinde ArtEk Yayınevi tarafından kitap olarak basıldı. Yüksel, Ukraince olarak basılan kitabı Kırım Tatarca ve Türkçe'ye çevireceğini söyledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.