SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sağlık

QHA - Kırım Haber Ajansı - Sağlık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İşgal altındaki Kırım’da bebek ölümlerinde yüzde 9 artış: Kaynaklar çocuk sağlığı yerine Rus savaş ekonomisine yönlendiriliyor Haber

İşgal altındaki Kırım’da bebek ölümlerinde yüzde 9 artış: Kaynaklar çocuk sağlığı yerine Rus savaş ekonomisine yönlendiriliyor

Rus işgali altındaki Kırım’da son bir yılda bebek ölümleri yüzde 9 arttı. Artışın, özellikle Akmescit’teki (Simferopol) çocuk hastanesinde temel reanimasyon ekipmanının eksikliğinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Bu durum, Rus işgal yönetiminin organize ettiği denetimlerde de doğrulandı. Ukrayna Ulusal Direniş Merkezi tarafından yapılan açıklamada, yarımadanın merkez çocuk hastanesinin “işgal yönetiminin sağlık sistemindeki çöküşü ve yönetim yetersizliğinin açık bir örneği” olduğunu vurguladı. Açıklamaya göre Kırım’daki sağlık hizmetleri uzun yıllardır modernizasyon görüntüsü altında ihmal edilirken, kaynaklar çocuk sağlığı yerine Rusya’nın savaş ekonomisine yönlendirildi. Bu süreçte hastaneler kronik bütçe eksikliği, personel kaybı ve eskimiş cihazlarla baş başa bırakıldı. Merkezin kaynakları, özellikle yeni doğan yoğun bakım ünitesinde durumun ağır olduğunu belirtiyor. Hastane personeli bir kardiyomonitörü birden fazla bebeğe kullanmak zorunda kalıyor; bazı solunum maskeleri ise kullanılamaz durumda. Bu nedenle akut solunum sorunları olan bebeklere zamanında müdahale edilemiyor ve birçok bebek başka bir birime nakledilemeden hayatını kaybediyor. Hastane çalışanlarının ekipman eksikliğini birçok kez yönetime bildirmesine rağmen, yanıtların “bir sonraki bütçe dönemini bekleyin” şeklinde olduğu aktarıldı. Personel, iç konuşmalarda “tamamen yalnız bırakıldıkları” ve her nöbet değişiminin ölümcül bir risk taşıdığı hissiyatını dile getiriyor. Rus işgal yönetimine bağlı Roszdravnadzor (Sağlık Hizmetlerinde Gözetim Federal Servisi) denetimi de eksikliği doğruladı. Denetçiler; solunum balonları, kardiyostimülatörler, modern izleme cihazları ve yenidoğanlar için gerekli temel yaşamsal ekipmanların hastanede bulunmadığını tespit etti. Ukrayna Ulusal Direniş Merkezine göre yıllardır biriken ekipman eksikliği, bebek ölümlerindeki artışla paralel ilerledi. Son bir yılda bu oran yüzde 9 daha yükseldi. Merkez analistleri, bebek ölümlerinin “tekil hatalardan değil, işgal altındaki sağlık sisteminin yapısal çöküşünden” kaynaklandığını ve Rus yönetiminin bu krizi gizlemeye çalıştığını belirtti.

İşgal altındaki Kırım’da sağlık personeli krizi: Ambulanslarda öğrenciler görev alacak Haber

İşgal altındaki Kırım’da sağlık personeli krizi: Ambulanslarda öğrenciler görev alacak

Rusya'nın işgali altındaki Kırım’da acil sağlık hizmetlerinde ciddi personel eksikliği yaşanıyor. Bu açığı kapatmak için işgalciler, yaz dönemi boyunca tıp öğrencilerinin ambulanslarda sağlık görevlisi olarak görevlendirilmesini planlıyor. Kremlin kontrolündeki sözde Kırım Federal Üniversitesine bağlı Tıp Akademisinin Müdürü Yevgeniy Krutikov tarafından yapılan açıklamaya göre, işgal yönetimi yaz aylarındaki turist artışı nedeniyle “turistlere kaliteli sağlık hizmeti sunmak” amacıyla tıp öğrencilerini ambulanslarda sağlık görevlisi olarak görevlendirme kararı aldı. Öğrencilerin görevlendirilmesi yönündeki talebin sözde “Turizm ve Tatil Bakanlığından” değil, işgal yönetiminin “Sağlık Bakanlığından” gelmesi ise dikkat çekti. Krutikov’un açıklamasına göre, 4. sınıfı tamamlayan ve ders kredileri eksik olmayan tıp öğrencileri sınavla sağlık görevlisi belgesi alarak ambulans ekiplerinde görev alabilecek. Söz konusu gelişme, işgal altındaki Kırım’da doktor ve sağlık personeli eksikliğinin ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Rus ordusunun cephede her gün verdiği ağır kayıplar nedeniyle sağlık çalışanları sık sık seferber edilerek ya doğrudan cepheye gönderiliyor ya da yaralı Rus askerlerinin tedavi edildiği hastanelerde görevlendiriliyor.

Türkiye ile KKTC arasında sağlık protokolü imzalandı Haber

Türkiye ile KKTC arasında sağlık protokolü imzalandı

Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Sağlık Bakanlığı arasında "Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi Yapımı ve Dr. Burhan Nalbantoğlu Sağlık Kampüsü Yapılarının Renovasyonuna" ilişkin protokol imzalandı. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından 17 Nisan 2025 tarihinde yapılan açıklamaya göre; protokol Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve KKTC Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek tarafından Türkiye’nin başkenti Ankara’da imzalandı. Bakan Memişoğlu, Kıbrıs Türk halkının geçmişte çok büyük bir mücadele verdiğini, kendi devletini kurduğunu ve bu yolda da emin adımlarla ilerlediğini belirterek, “Biz Türk milleti olarak her zaman iyi niyetle birbirimize destek olmaya çalışıyoruz. Bugün elimizden geldiğince kardeşliği ön plana çıkartmanın zamanı gelen günler olduğunu düşünüyoruz. 1974'te nasıl kardeşliği ön planda tutup da oradaki Türk insanlarının yok olmasını engellediysek, her zaman Kıbrıs'taki Türk halkına destek vereceğiz" dedi. “TÜRKİYE HER ZAMAN KKTC’NİN YANINDA OLACAK” KKTC'nin, ülkedeki sağlık hizmetlerinin daha iyi bir noktaya getirilmesi konusundaki çabalarının şahidi olduklarını, bu konuda Türkiye'nin de elinden gelen desteği KKTC'ye vermeye çalıştığını bildiren Memişoğlu, “Bugün Nalbantoğlu Hastanesi'nde yenilenme ve tadilat sürecini elimizden geldiğince destekleyeceğiz. Bunun yanında, yeni bir hastane kampüsü, sağlık alanı oluşması Kıbrıs için çok önemli. Açılışını da beraber yapmayı inşallah Allah bize nasip eder. Türkiye Cumhuriyeti her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olacak. Her zaman ifade ediyoruz sizler bizim kardeşimizsiniz. Dış mihraklara ve eleştirilere bakmayacağız. Birbirimize sarılacağız. Hem Kıbrıs'ı hem ülkemizi büyüteceğiz.” ifadelerini kullandı. “TÜRKİYE’NİN DESTEĞİNİN BİZDE PARASAL KARŞILIĞI YOKTUR” KKTC Sağlık Bakanı Dinçyürek ise Türkiye'nin her dönem kendilerine büyük destek verdiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Ana vatan Türkiye, gün geldi bir açıklamasıyla bize destek oldu. Gün geldi sadece hava sahasında jetlerin bir tur atmasıyla bize hayat verdi. Gün geldi canını verdi, malını verdi. Gün geliyor, parasıyla, bilgi birikimiyle, deneyimleriyle, yaşadıklarıyla bize her konuda yardımcı oluyor. Bunun biz de parasal karşılığı yoktur. Bu dostluk ve kardeşliğin bizim nazarımızda ifadesi kelimelerle değildir. Bu yüzden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugünlere gelebilmiştir. Kıbrıs Türk halkı, birkaç şeyden asla tereddüt etmez. Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet olarak KKTC'nin yanında ve garantörü olduğunun, askeriyle ordusuyla can güvenliğinin teminatı olduğunun asla bilincinden vazgeçmez ve bunu tartıştırmaz." Konuşmalarının ardından, Sağlık Bakanı Memişoğlu ve KKTC Sağlık Bakanı Dinçyürek arasında protokol imzalandı. Protokol kapsamında, 320 yataklı 1. Etap Lefkoşa Yeni Devlet Hastanesi'nin yapımına başlanacak. Tamamlandığında 50 bin metrekare kapalı alana sahip olacak olan hastanede; 110 yoğun bakım yatağı, 80 poliklinik, 20 diyaliz yatağı ve 12 ameliyathane yer alacak.

Türkiye ile Özbekistan arasında sağlık iş birliği Haber

Türkiye ile Özbekistan arasında sağlık iş birliği

Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş (USHAŞ) Genel Müdürü Behlül Ünver, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemalettin Aydın ile birlikte 8 Ocak 2025 tarihinde Özbekistan Fergana Eyaleti Vali Yardımcısı Nuriddin Mamajonov’u makamında ziyaret etti. Görüşme, Türkiye ile Özbekistan arasında sağlık alanında gelişen iş birliği fırsatlarının değerlendirilmesi ve USHAŞ’ın sunduğu kapsamlı hizmetlerin detaylandırılması açısından önemli bir platform oldu. USHAŞ İŞ BİRLİĞİNE HAZIR DHA'nın haberine göre görüşmede, USHAŞ'ın ilaç ve tıbbî cihaz tedarikinden, sağlık yatırımlarına danışmanlık sağlamaya, ilaç fabrikası kurulumu ve hastane projelerinin hayata geçirilmesine kadar uzanan geniş hizmet yelpazesi ele alındı. USHAŞ Genel Müdürü Ünver, şirketin uluslararası sağlık iş birliklerindeki başarısına dikkat çekerek, Özbekistan ile sürdürülebilir projeler geliştirme konusunda hazır olduklarını ifade etti. Özellikle Özbek sağlık profesyonellerine yönelik eğitim programları, dijital sağlık sistemleri danışmanlığı ve özel sağlık sigortacılığı modelleri gibi konulara odaklanılması önerildi. Bu projelerin Fergana bölgesinde pilot çalışmalarla başlatılabileceği ve örnek teşkil edebileceği vurgulandı. USHAŞ'IN KATKISI STRATEJİK ÖNEME SAHİP Fergana Eyaleti Vali Yardımcısı Mamajonov, ilaç ve tıbbî malzeme ihtiyaçlarının yüzde 97 oranında ithalata dayandığını belirterek, USHAŞ'ın bu alandaki katkısının stratejik öneme sahip olduğunu ifade etti. Ayrıca, bir serum fabrikasının ortaklık modeliyle kurulması ve Özbek-Türk Hastanesi projesinin hayata geçirilmesi gibi somut adımlar masaya yatırıldı. Sağlık sigortacılığının kendileri için öncelikli bir konu olduğuna dikkat çeken Mamajonov, bu alanda Türkiye’nin deneyimlerinden yararlanmak istediklerini belirtti. Görüşmede ayrıca, kardiyoloji ve onkoloji gibi alanlarda ihtisaslaşmış hastanelerin kurulması ve modern tıbbi cihazlarla donatılması gibi ileri teknoloji projeleri gündeme geldi. SOMUT ADIMLAR ATILACAK Görüşmenin sonunda, sağlık sigortacılığı konusunda bir sözleşme hazırlanması, Özbekistan tarafının resmî ihtiyaç ve yatırım listelerini USHAŞ'a iletmesi, pilot projeler ve yatırımlar için bir eylem planı oluşturulması, ortak çalışma gruplarının hayata geçirilmesi konularında mutabakata varıldı. USHAŞ Genel Müdürü Ünver, Türkiye’nin modern sağlık altyapısının ve USHAŞ'ın uluslararası deneyiminin, iki ülke arasındaki sağlık iş birliğini güçlendireceğini belirtti. Türkiye’nin sağlık alanındaki küresel başarısının Özbekistan’daki projelerle daha da ileriye taşınacağını vurgulayan Ünver, bu çalışmaların uzun vadeli ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlayacağını ifade etti. Türkiye ile Özbekistan arasındaki bu stratejik iş birliği, USHAŞ'ın öncülüğünde sağlık sektöründe yeni bir dönem olarak görülüyor.

Özbekistan doktorların ve öğretmenlerin maaşlarını iyileştirmeyi planlıyor Haber

Özbekistan doktorların ve öğretmenlerin maaşlarını iyileştirmeyi planlıyor

Özbekistan, eğitim ve sağlık sektörlerinde çalışanların maaşlarını artırmak ve niteliklerini geliştirmek amacıyla 2025 yılında kapsamlı reformlar hayata geçirecek. Devlet, öğretmenler ve sağlık çalışanları için maaş artışlarının yanı sıra, eğitim programlarını ve hizmet kalitesini iyileştirmeyi hedefliyor. Yeni dönemde uygulanacak stratejilerle, uzmanlık seviyesinin yükseltilmesi ve daha iyi iş koşulları sağlanması bekleniyor. ÖĞRETMENLERİN MAAŞLARI YÜKSELECEK Özbekistan’da 2025 yılı itibarıyla öğretmenlere yönelik maaş iyileştirmeleri yapılacak. Başarılı bir şekilde eğitim seviyelerini artıran öğretmenlere, maaşlarının yüzde 70’ine kadar ek ödeme yapılacak. Öğretmenlerin meslekî gelişimlerini desteklemek amacıyla dijital bir sistem kullanılacak ve her öğretmene özel bir gelişim programı uygulanacak. Ayrıca, öğretmenler, belirli bir kategoriyi geçemedikleri takdirde, yeni bir eğitim programına katılma fırsatına sahip olacak. Özbekistan, öğretmenlerin niteliklerini artırmak için beş yeni pedagojik yetkinlik merkezi kuracak. Bu merkezlerde öğretmenlere, simülasyonlu eğitimler ve sanal laboratuvarlar sunulacak. SAĞLIK SEKTÖRÜNE YATIRIM ARTIYOR Özbekistan hükûmeti sağlık sektörüne de ciddi bir yatırım yapmayı planlıyor. 2024 yılı için sağlık sektörüne ayrılan bütçe, 36 trilyon Özbek somu (yaklaşık 2,8 milyar dolar) olarak belirlendi ve bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında arttı. 2025 yılı için bu bütçenin 41 trilyon Özbek somuna (yaklaşık 3,2 milyar dolar) çıkarılması hedefleniyor. Sağlık sektöründe en büyük odak ise, sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve özellikle kırsal bölgelerdeki sağlık koşullarının iyileştirilmesi olacak. Aile hekimlerinin maaşları da performansa dayalı olarak artırılacak. Bu kapsamda, sağlık çalışanlarına yönelik eğitim programları da yeniden düzenlenerek teorik bilgiler yerine, pratik becerilere odaklanılacak.

Lubinets: Kırım Tatarı Rüstem Gugurik Rus cezaevinde yaşam mücadelesi veriyor! Haber

Lubinets: Kırım Tatarı Rüstem Gugurik Rus cezaevinde yaşam mücadelesi veriyor!

Ukrayna İnsan Hakları Yetkilisi Dmıtro Lubinets, işgalcilerin Kırım Tatarlarına baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Numan Çelebicihan Taburu Davası çerçevesinde 8 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edilen Kırım Tatar siyasî tutsak Rüstem Gugurik’in sağlık durumunun kritik olduğunu duyurdu. Lubinets, Rus cezaevinde Rüstem Gugurik’e gerekli sağlık yardımının yapılmadığını vurguladı. Lubinets, bugün resmî sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Rusya’ya bağlı Buryat Cumhuriyeti’ndeki cezaevinde alıkonulan siyasî tutsak Rüstem Gugurik’in sağlık durumunun kötüleştiğine dikkat çekerek, “Kırım Tatarı Rüstem Gugurik, bir Rus cezaevinde uygun tıbbî bakım olmadan yaşam mücadelesi veriyor!” dedi. Ayrıca Lubinets siyasî tutsak hakkında, “Ciddi sağlık sorunları yaşıyor ve durumu hızla kötüleşiyor; işitme kaybı, kalp ilacı eksikliği nedeniyle nefes darlığı, mide sorunları yaşıyor, diş tedavisine ihtiyaç duyuyor.” ifadelerini kullandı. GUGURİK İŞKENCELERE MARUZ KALDI Gugurik’in “teröre meyilli” suçluların yer aldığı blokta tutulduğunu ve 6 ay içinde 3 defa hücre cezasına gönderildiğini belirten İnsan Hakları Yetkilisi, “Bunun dışında siyasî tutsak defalarca fiziksel ve psikolojik şiddette maruz kaldı.” bilgisini verdi. 41 KIRIMLI SİYASΠTUTSAK ACİL TIBBΠYARDIMA MUHTAÇ Halihazırda, Rusya tarafından haksız yere alıkonulan 218 Kırımlı siyasî tutsaktan en az 41’nin (31’i Kırım Tatarı) acil tıbbi yardıma ihtiyaç duyduğunu belirten Lubinets, “Rusya tarafından hukuka aykırı olarak hapsedilen Ukrayna vatandaşlarına yönelik insanlık dışı muamelenin sistematik olduğunu bir kez daha vurguluyorum! Uluslararası toplum, hukuka aykırı olarak gözaltına alınan tüm Ukrayna vatandaşlarının derhal serbest bırakılması için Rusya'ya baskı yapma çabalarını hızlandırmalıdır!” çağrısında bulundu . HAKSIZ YERE 8,5 YIL HAPİS CEZASI Rus işgali altında bulunan Kırım’daki sözde Kiyevskiy Bölge Mahkemesi, Ekim 2022'de Numan Çelebicihan Taburuna üye olma iddiasıyla alıkonulan Herson bölgesi Novooleksiyivka kasabası sakini 50 yaşındaki Kırım Tatarı Rüstem Gugurik’i 8,5 yıl hapis cezasına mahkûm etmişti. NUMAN ÇELEBİCİHAN TABURU NEDİR? Numan Çelebicihan Taburu fikri Ukrayna’da 2016 yılından beri tartışılıyordu. Bununla birlikte tabur resmî olarak, Rusya’nın, Ukrayna’ya karşı geniş çaplı işgal girişimi ve saldırı başlattığı 24 Şubat 2022 tarihinden sonra kuruldu. Diğer yandan, Rus özel servisleri bu bahaneyi öne sürerek, Kırım Tatar halkına karşı baskı uygulamaya başladı. EN AZ 46 KİŞİ ALIKONULUYOR Kırım Tatar Kaynak Merkezinin 20 Ağustos 2024 tarihinde yayımladığı raporda, işgalcilerin 2014 yılından bu yana sözde Numan Çelebicihan Taburu davası çerçevesinde, 17’si işgal altındaki Kırım’dan, 24’ü işgal altındaki Herson bölgesinden olmak üzere toplamda en az 46 kişiyi alıkoyduğu kaydedildi. İŞGALCİLER, NUMAN ÇELEBİCİHAN DAVASINI KIRIM TATARLARINDAN İNTİKAM ALMAK İÇİN KULLANIYOR KrımSOS insan hakları örgütü uzmanı Yevgeniy Yaroşenko, bu hususta, “İşgalci Rus yönetimi, Numan Çelebicihan Taburu davasını, Herson bölgesinde yaşayan Kırım Tatarlarından ‘Kırım’ın ablukası’ için intikam almak için kullanıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Başhekim İshak Basatemur ile Türk dünyasında sağlık: Kırım Tatarlarında tedavi ve Uygur Tıbbı Haber

Başhekim İshak Basatemur ile Türk dünyasında sağlık: Kırım Tatarlarında tedavi ve Uygur Tıbbı

Yağmur Filiz Şahin/QHA Ankara Kırım Haber Ajansı (QHA), Türk dünyasında sağlık konusu gündeme taşıyarak, "Türk devletleri ortak bir sağlık komisyonu kursaydı ne gibi sonuçlar elde edilirdi?", "Kırım Tatarlarına özgü tedavi yöntemleri var mı?", "Uygur alternatif tıbbı günümüzde kullanılıyor mu?" gibi soruların yanıtlarını aradı.  Adana Kırım Türkleri Derneği Kurucu Başkanı ve Adana Pozantı Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. İshak Basatemur, sağlık ile ilgili tüm merak edilenleri QHA'ya kapsamlı bir şekilde anlattı. Dr. Basatemur, ortak Türk alfabesinden sonra Türk devletlerinin sağlık komisyonu kurma ihtimalini ele alarak, söz konusu alanda yürütülebilecek çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. "HER TÜRK DEVLETİNİN SAĞLIK İHTİYACI VE UZMANLIK ALANI FARKLI" Basatemur, "Eğer Türkiye, diğer Türk devletleriyle ortak bir sağlık komisyonu kurmuş olsaydı, bu komisyonun ülkelerin uzmanlık alanlarına ve ihtiyaçlarına göre çeşitli çalışmalar yürütmesi beklenirdi. Türk dünyasındaki ülkeler farklı coğrafî, ekonomik ve sosyo-kültürel özelliklere sahip oldukları için, bu çeşitlilikten kaynaklanan sağlık ihtiyaçları ve uzmanlık alanlarının da değişiklik göstermesi pek tabi ki mümkündür." ifadelerine yer verdi. Bağımsız 7 Türk devletinin sağlık alanında geliştirdiği uzmanlıklardan söz eden Basatemur, şu örnekleri sıraladı: 1. TÜRKİYE Tıbbi teknoloji ve sağlık altyapısı: Türkiye olarak, sağlık teknolojileri, hastane yönetimi ve sağlık turizmi gibi alanlarda önemli bir birikime sahibiz. Diğer Türk devletleri ile bu tecrübelerimizi paylaşarak, hastane altyapılarını geliştirmek ve dijital sağlık sistemlerine entegrasyon konularında onlara liderlik yapabiliriz. Örneğin organ nakli konusunda dünyada ilk beşe girecek teknolojik ve sağlık altyapısına sahip olduğumuzu gururla söyleyebilirim. Tıp eğitimi ve uzmanlık programları: Türkiye’deki tıp fakültelerimiz, diğer Türk devletlerine eğitim desteği sağlayabilir. Ortak burs programları ve tıbbi uzman değişim programları bu iş birliği kapsamında öne çıkabilir. Ortak eğitim müfredatları uygulanabilir. 2. AZERBAYCAN Onkoloji ve kalp sağlığı alanında uzmanlık: Azerbaycan'ın, özellikle onkoloji (kanser) tedavisinde ve kardiyovasküler hastalıklar konusunda uzmanlaşmaya çalışıyor olduğunu duyuyoruz, okuyoruz ve bununla da gurur duyuyoruz. Bu alanlarda yapılacak ortak çalışmalar ile tüm Türk devletlerinde kanser tarama programlarının yaygınlaştırılması sağlanabilir diye düşünüyorum. Petrokimya kaynaklı sağlık sorunları: Azerbaycan'ın, zengin enerji kaynaklarına sahip bir ülke olduğu için petrokimya sektörünün sağlık üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yaptıklarını biliyoruz, bu da oluşturulacak ortak bir literatüre çok fazla katkı sağlayabilir. 3. KAZAKİSTAN Halk sağlığı ve epidemioloji: Kazakistan, geniş coğrafyasında halk sağlığı, epidemiyoloji ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele alanlarında deneyim kazanmaktadır. Kurulacak ortak bir komisyon aracılığıyla bulaşıcı hastalıkların izlenmesi, aşılama programları ve halk sağlığı kampanyaları gibi konularda katkı sağlayabilir. Nükleer sağlık araştırmaları: Sovyetler Birliği döneminde Semey Nükleer Test Sahası'nda yapılan nükleer testlerin uzun vadeli sağlık etkileri konusunda uzmanlaşan Kazakistan, radyasyonun sağlık üzerindeki etkileri ve nükleer sağlık konularında edindiği bilgi birikimini Türk dünyası ile paylaşabilir. 4. ÖZBEKİSTAN Tıbbi bitkiler ve geleneksel tıp: Özbekistan, zengin bitki örtüsü ve tıbbi bitkiler konusunda geniş bilgiye sahip. Geleneksel tıbbın modern tıpla entegrasyonu üzerine çalışmalar yapabilir ve diğer Türk devletleriyle bu bilgiyi paylaşabilir. Anne ve çocuk sağlığı: Özbekistan’da, özellikle kırsal bölgelerde anne ve çocuk sağlığı üzerine yapılan çalışmalar mevcut olduğunu biliyoruz. Bu alanda Türk dünyası ile ortak projeler ve sağlık eğitimleri geliştirebilirler. 5. KIRGIZİSTAN Dağlık bölgelerde sağlık hizmetleri: Kırgızistan, dağlık coğrafyasında sağlık hizmetlerini ulaştırmada zorluklar yaşamakta -ki bu konuda desteğe ihtiyaçları olduğunu zaman zaman okuyoruz.-Bu bağlamda, mobil sağlık hizmetleri, tele-tıp uygulamaları gibi konularda ortak çözümler geliştirilebilir. Acil durum sağlık hizmetleri: Kırgızistan, deprem ve doğal afet risklerine karşı acil durum yönetimi konusunda diğer devletlerle iş birliği yapabilir. 6. TÜRKMENİSTAN Bulaşıcı hastalıklarla mücadele: Türkmenistan kapalı bir ülke olduğu için bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve izlenmesi konularında önemli tecrübeye sahip olabilir. Özellikle sınır kontrolleri ve halk sağlığı politikalarının geliştirilmesi konusunda katkı sunabilirler. Sağlık turizmi: Türkmenistan, sahip olduğu doğal termal kaynakları ve tedavi edici kaplıcalarıyla sağlık turizmi alanında potansiyel teşkil ediyor. Ancak kapalı bir ülke olması bu potansiyelinden yararlanmasını olanaksız kılıyor -ki bu durumun değerlendirilmesi sağlık turizmi açısından Türkmenistan'ın lehine olacaktır. 7. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ (KKTC) Sağlık turizmi ve tıbbi tedaviler: KKTC’nin sağlık turizmi ve rehabilitasyon hizmetleri potansiyeli Türkiye'nin de desteği ile çok iyi durumda. Türk dünyasından hasta kabulü konusunda iş birlikleri yapılabilir. TÜRK DEVLETLERİNİN ORTAK SAĞLIK ÇALIŞMALARINA ÖNERİ Öte yandan sağlık alanında Türk devletleri arasındaki iş birliğine dikkat çeken Basatemur, çeşitli önerilerde bulundu. Basatemur, ortak aşı ve ilaç geliştirme, bulaşıcı hastalık izleme ağının oluşturulması, sağlık eğitim programlarının tertip edilmesi ve teknoloji alanında paylaşımların yapılmasını öneri olarak sundu.  "KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ GİBİ TRAVMATİK DENEYİMLER SAĞLIK İHTİYAÇLARINA ETKİ EDEBİLİR" Ailesi Kırım'dan göç eden Nogay Dr. Basatemur, QHA'nın "Kırım Tatarlarına özel herhangi bir tedavi yöntemi var mı, bunları kullanıyor musunuz?" sorusuna verdiği yanıtta, spesifik olarak bir tedavi yöntemi olmadığını ancak tedavi süreçlerinde kültürel bir alışkanlık olabileceğini belirtti. "Kırım Tatarlarının kendine has kültürü, yaşam tarzı ve geçmişte maruz kaldıkları travmatik deneyimler (sürgün gibi), onların sağlık ihtiyaçları ve tedavi süreçlerine etki edebilir." yorumunu yapan Basatemur, belirli genetik hastalıkların gelecek nesilde de görülebilme ihtimalline değindi. Bununla ilgili geniş çaplı bir araştırma olmadığını ifade eden Basatemur, "Örneğin Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA) gibi bazı genetik hastalıkların, Kırım Tatarları arasında da görülme olasılığı dikkate alınabilir. Kırım Tatarlarının geleneksel mutfağına özgü beslenme alışkanlıkları, sağlık üzerinde etkili olabilir. Diyabet, kalp hastalıkları veya hipertansiyon gibi metabolik hastalıklar söz konusuysa, bu beslenme alışkanlıkları göz önünde bulundurularak diyet önerileri geliştirilebilir." dedi. "UYGUR TIBBI DENGE VE UYUMA DAYALI" Basatemur, röportajın devamında Uygur tıbbını da ele alarak, geleneksel tadavi yöntemlerinden örnekler verdi. Uygur tıbbının İbn-i Sina bakış açısının temelinde olduğunu aktaran Basatemur, "Uygur Tıbbı binlerce yıldır her türlü hastalıkta özellikle kronik hastalıklarda ve bulaşıcı hastalıkların önlemesi ve tedavisinde büyük katkılarda bulunmuştur." bilgisini verdi. Ayrıca Uygur Tıbbının denge ve uyuma dayalı olduğunun altını çizen Dr. Basatemur, bireylerin sağlıklı olmaları için vücutlarında bulunan 4 sıvının (kan, balgam, safra, kara safra) dengede olmasıyla mümkün olabileceğini kaydetti. "ÇEŞİTLİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ MEVCUT" Basatemur söz konusu bilgiye verdiği örnekte, "Ateş, hava, su ve toprak, birbirlerine zıt olmalarına rağmen tabiatları gereği birbirlerini dengelemektedirler. Bu maddelerin insan vücudundaki etkileri sonucunda oluşan ve insanın hayatî faaliyetlerinin devam etmesi için gerekli olan sıvılara 'hılıt' denir. Her hılıtın farklı özellikleri vardır. Hılıt dengesinin bozulmaması için kişinin kendi mizacına göre, doğru ve düzenli beslenmesi gerekir; denge bozulduğunda hastalıklar meydana gelir." ifadelerini kullandı. Uygur Tıbbına göre; hava, besinler, su, yemek-içmek, boşaltım, hareket ve uyku olmak üzere 6 tane mecburiyetin olduğunu vurgulayan Basatemur, ruhî, hareket, su ve müzik tedavisi gibi yöntemlerin Uygur Tıbbında yer aldığını belirtti. Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından desteklenen Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları'nın (GETAT) Türkiye'de var olduğu bilgisini veren Basatemur, "2014 yılında 663 sayılı KHK’ye istinaden Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları ( GETAT)  Daire Başkanlığı kurulmuş olup, yönetmeliği de hazırlanmıştır. Bu konuda eğitimler seminerler sertifika programları düzenlenmektedir. GETAT sertifikasına sahip hekimler tarafından poliklinik ve tedavi hizmetleri de verilmektedir." açıklamasını yaptı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.