SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türk Dünyası

QHA - Kırım Haber Ajansı - Türk Dünyası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Dünyası haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk dünyasına adanan bir ömür: Prof. Dr. Turan Yazgan Haber

Türk dünyasına adanan bir ömür: Prof. Dr. Turan Yazgan

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının kurucusu ve Türk bilim insanı Prof. Dr. Turan Yazgan, vefatının 13. yıl dönümünde saygı, özlem ve rahmetle anılıyor. Türk dünyasına araştırmaları ve yazılarıyla katkı sağlayan Prof. Dr. Turan Yazgan, 22 Kasım 2012'de kanser hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmişti. Prof. Dr. Turan Yazgan, geride bıraktığı eserleri ve fikirleriyle Türk dünyasına ışık tutmaya devam ediyor. "TÜRK DÜNYASININ BİLGE İSMİ" PROF. DR. TURAN YAZGAN Bütün ömrünü Türk dünyasının “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ülküsünü gerçekleştirmeye adayan, "Türk dünyasının bilgesi", "Çağımızın Korkut Atası" Prof. Dr. Turan Yazgan, sonsuzluğa yürüyüşünün 13. yılında eserleriyle ve ardında bıraktıklarıyla anılmaya devam ediyor. Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, sağlığında yakın dostluk kurduğu Turan Yazgan'ın cenazesinin yapıldığı gün, "İsmail Gaspıralı'dan sonra belki 2. büyük isimdir o. Onun kıymetini belki Türkiye'de anlamıyorlar ama yıllar geçtikçe anlayacaklar. Ardından çok büyük boşluk bıraktı." ifadelerini kullanmıştı. PROF. DR. TURAN YAZGAN KİMDİR? Turan Yazgan, 5 Mart 1938’de Isparta'nın Eğirdir ilçesinde doğdu. İlköğretiminin ardından İstanbul’da Vefa Lisesini ve Kastamonu Lisesi Fen Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini 1959’da tamamladı. İlk olarak İmar ve İskân Bakanlığında araştırmacı olarak çalıştı. 1980 yılında Türk Dünyası Araştırmaları Vakfını kurarak Türk dünyası ile ilgili önemli çalışmalar yapmaya başladı. Yazgan, Türk dünyası meseleleri üzerine yaptığı araştırmalarla tanındı ve dil birliği, kültürel işbirliği gibi konuları savundu. Türk dünyasında eğitim kurumları açtı, kültürel etkinlikler düzenledi. 1995’te Türk Dünyası Çocuk Şöleni'ni başlattı, 1996’da Türk Halkları Spor Şöleni'ni gerçekleştirdi. Ayrıca, 1999’da I. Türk Dünyası Kadınları Kurultayı'nı topladı. Yazgan, Türk dünyasıyla ilgili dergiler ve kitaplar yayımladı. Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi 1979’da ilk sayısını yayımlayarak Türk dünyasının tarihî, kültürel ve iktisadî alanlarında önemli bir kaynak oluşturdu. Prof. Dr. Turan Yazgan, 22 Kasım 2012’de kanser nedeniyle vefat etti. Türk dünyasına olan katkılarıyla tanınan Yazgan, ömrünü bu alanda araştırma ve çalışmalara adadı. Cenazesi Kozlu’ya defnedildi.

Orta Asya Devlet Başkanları 7. İstişare Toplantısı Taşkent’te gerçekleştirildi: Azerbaycan tam üye oldu Haber

Orta Asya Devlet Başkanları 7. İstişare Toplantısı Taşkent’te gerçekleştirildi: Azerbaycan tam üye oldu

Orta Asya Devlet Başkanları 7. İstişare Toplantısı, Özbekistan'ın başkenti Taşkent’te, bölge liderlerinin katılımıyla düzenlendi. Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan ve ilk kez tam üye olarak kabul edilen Azerbaycan’ın devlet başkanlarının yer aldığı zirveye, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ev sahipliği yaptı. Zirveye; Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhamedov, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev katıldı. Toplantının en dikkat çekici gelişmesi, Azerbaycan’ın Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantısı formatına tam üye olarak kabul edilmesi oldu. Böylece Güney Kafkasya ile Orta Asya arasındaki siyasi ve ekonomik iş birliği süreci yeni bir aşamaya taşındı. “TARİHÎ BİR ZİRVE, İKİ BÖLGE ARASINDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR” Açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, zirveyi “tarihî bir toplantı” olarak nitelendirerek, Azerbaycan’ın katılımının ortak tarih, kültür ve kardeşlik bağlarına dayanan ilişkileri daha da güçlendireceğini vurguladı. Mirziyoyev, bu adımın Türkistan ile Güney Kafkasya arasında yeni bir iş birliği döneminin başlangıcı olduğunu belirterek, “Aslında Orta Asya ile Güney Kafkasya arasında güçlü bir köprü kuruyoruz. Azerbaycan’ın katılımı istişare toplantılarına güçlü bir ivme kazandıracak ve yeni ufuklar açacaktır.” dedi. Ayrıca Mirziyoyev, bölge ülkelerinin son yıllarda diyalog ortamından gerçek bir ortaklık düzeyine ulaştığını, bunun sınır sorunlarının çözülmesinden ticaret ve ulaştırma alanlarında kaydedilen ilerlemeye kadar pek çok alanda somut sonuçlar doğurduğunu ifade etti. “ORTA ASYA TOPLULUĞU” ÖNERİSİ VE YENİ KURUMSAL YAPI TEKLİFİ Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, istişare toplantılarının kurumsal yapısının güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, mevcut formatın “Orta Asya Topluluğu” adıyla stratejik bir platforma dönüştürülmesini önerdi. Bu çerçevede; daimî bir sekreterya kurulması, Aksakallar Konseyi oluşturulması, ülkelerin ulusal koordinatörlerinin statüsünün cumhurbaşkanları özel temsilcileri seviyesine yükseltilmesi gibi yapısal adımlar önerildi. Mirziyoyev ayrıca, bölgesel entegrasyonun daha etkin yürütülmesi için altyapı ve ulaştırma projelerine öncelik verilmesi gerektiğini kaydetti. BÖLGESEL ULAŞTIRMA PROJELERİ GÜNDEMİN MERKEZİNDE Zirvede, Türkistan’ı küresel ticaret koridorlarında daha etkin kılacak büyük altyapı projeleri ele alındı. Mirziyoyev özellikle; Çin-Kırgızistan-Özbekistan demir yolu, Trans-Afgan Koridoru, Trans Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergâhı gibi bölgesel bağlantıları güçlendirecek projelerin hızlandırılması çağrısında bulundu. Ayrıca, altyapı yatırımlarının etkin yönetimi için Altyapıyı Geliştirme Konseyi kurulması önerildi. Bununla birlikte Afganistan'ın bu projelere dâhil edilmesinin bölgesel istikrar ve ekonomik kalkınma için kritik önem taşıdığı vurgulandı. İKLİM, SU YÖNETİMİ VE BÖLGESEL GÜVENLİK VURGUSU Mirziyoyev, su kaynakları ve iklim değişikliği meselesinin bölgenin en acil konularından biri olduğunu belirterek, 2026-2036 yıllarının “Orta Asya’da Suyun Akılcı Kullanımı için Pratik Eylemler On Yılı” ilan edilmesini ve “Su Yönetiminde Bölgesel Merkez” kurulmasını teklif etti. Bunun yanı sıra, bölgede artan küresel belirsizlikler karşısında dayanışma, karşılıklı anlayış ve güvenlik alanında eşgüdümün daha da derinleştirilmesi gerektiği vurgulandı. BİR SONRAKİ ZİRVE TÜRKMENİSTAN’DA VE YENİ ADIYLA YAPILACAK Zirvede kabul edilen kararlar doğrultusunda, bir sonraki toplantının Türkmenistan’da yapılması kararlaştırıldı. Yeni dönemde zirvenin “Orta Asya ve Azerbaycan Devlet Başkanları İstişare Toplantısı” adıyla düzenleneceği açıklandı. Toplantının kapanışında liderler, bölgesel birlik, istikrar ve kalkınma hedeflerini içeren Sonuç Bildirisi’ni imzaladı.

Türk dünyası belgeselleri Kırgızistan’da seyirciyle buluştu Haber

Türk dünyası belgeselleri Kırgızistan’da seyirciyle buluştu

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) desteğiyle düzenlenen 10. Türk Dünyası Belgesel Film Festivali’nde ödül kazanan yapımlar için Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinde (KTMÜ) özel gösterim düzenlendi. Türk dünyasının ortak kültürel mirasını belgeleyen yapımlar, TİKA’nın katkılarıyla KTMÜ İletişim Fakültesi Artıkbay Sundikov Sinema Salonu’nda düzenlenen özel gösterimde sinemaseverlerle buluştu. Gösterim törenine, Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve Festival Direktörü Menderes Demir, KTMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmet Altıntaş, Kırgızistan Sinemacılar Birliği Başkanı Taalaybek Kulmendeev, TİKA Kırgızistan Koordinatörü Mehmet Bodur, Türkiye Cumhuriyeti Bişkek Kültür ve Tanıtma Müşaviri Solmaz Haberal, Kırgızistaan Enformasyon ve Gençlik Politikası Bakanlığı Sinematografi Departmanı Genel Müdürü Talantbek Tölöbekov, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Bu yıl festivale 215 film başvururken, 146 yapım tema ile uyumlu bulunarak yarışmaya kabul edildi. “Öğrenci Belgeseli” kategorisinde KTMÜ'den beş öğrenci finale kaldı. Seyitbek Makaleev “Akış” filmiyle birincilik ödülünü kazanırken, Guliza Abdıkamilova “Dağ Çocukları” filmiyle ikincilik ödülünü aldı. Nurayım Marat Kızı ise “İlhamın Sırrı” adlı filmiyle “Türk Dünyası Temalı Film” özel ödülüne layık görüldü. Program sonunda, festivalde ödül alan beş film seyirciyle buluşturuldu. TİKA’nın desteğiyle düzenlenen etkinlik, Türk dünyasında genç sinemacıların yaratıcılığını teşvik etmeyi ve ortak kültürel bağların güçlendirilmesini hedefliyor.

Doç. Dr. Aydın Kasımlı: Kırım'ın işgali Türk dünyasının ortak vicdanında derin bir yara açmıştır Haber

Doç. Dr. Aydın Kasımlı: Kırım'ın işgali Türk dünyasının ortak vicdanında derin bir yara açmıştır

Yaklaşık olarak 60 yıllık akademik ve siyasi mücadelesiyle Türk dünyasının ortak hafızasında yer edinmiş olan Doç. Dr. Aydın Kasımlı (Aydın Mədətoğlu Qasımlı), Kırım Haber Ajansına (QHA) özel verdiği özel röportajda Türk dünyasının temel meselelerini değerlendirdi. 1980’lerin sonunda Azerbaycan’daki millî özgürlük hareketine aktif olarak katılan, 1993’te siyasi sebeplerle tutuklandıktan sonra 8,5 yıl cezaevinde kalan, 2002-2022 yılları arasında Klasik Halk Cephesi Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen ve günümüde partinin danışmanlığını yürüten Kasımlı, Türkçülük idealinin bir yaşam biçimine dönüşmesi gerektiğini ve Türk milletinin en büyük eksiğinin "birlik olamamak" olduğunu vurguladı. "TÜRKÇÜLÜK; BİLGİYLE, AHLÂKLA, İMANLA VE KARARLILIKLA YÜRÜTÜLMESİ GEREKEN BİR MÜCADELEDİR" 21. yüzyılda Türkçülük idealinin genç kuşaklara nasıl anlatılması gerektiği hususunda Doç. Dr. Aydın Kasımlı, Türk milletinin tarih boyunca dünyanın kaderine yön vermiş bir millet olduğunu belirterek, "Türkçülük ideali, insanlara özgürlük, milletlere istiklal getiren bir fikirdir. Mehmet Emin Resulzade, Atatürk ve Elçibey gibi büyük liderler, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ve 'Birlikten doğan güç' düşüncesiyle milletlerini ileriye taşımışlardır. Bugünün Türk gençliği, bu öncülerin fikirlerini sadece okumamalı, onları yaşam biçimine dönüştürmelidir. Türkçülük; bilgiyle, ahlâkla, imanla ve kararlılıkla yürütülmesi gereken bir mücadeledir. Bir milletin gücü, ancak bütün sınıflarının aynı ideal etrafında birleşmesiyle ortaya çıkar. Türk dünyasının geleceği, Türk gençliğinin bu ideali yaşatma azmine bağlıdır." diye konuştu. "KIRIM TATARLARI TARİH BOYUNCA BÜYÜK ACILAR YAŞAMIŞ AMA KİMLİKLERİNİ KORUMAYI BAŞARMIŞLARDIR" Kırım meselesinin Türk dünyasının ortak hafızasında nasıl bir yer edindiği konusunu değerlendiren Doç. Dr. Kasımlı, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı işgalinin, 2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa tarihinde eşi görülmemiş bir olay olduğunu kaydetti. "Bu işgal sadece Ukrayna’nın değil, tüm Türk dünyasının ortak vicdanında derin bir yara açmıştır." diyen Kasımlı şöyle devam etti: Kırım Tatarları tarih boyunca büyük acılar yaşamış ama kimliklerini korumayı başarmışlardır. Bugün birçok ülke Rusya’nın bu eylemini kınasa da, Kırım Tatarlarının temel haklarını koruma konusunda yeterince adım atılmamıştır. Kırım'ın asırlardır orada yaşayan Kırım Tatarlarının vatanı olduğunu söyleyen Kasımlı, "Türk dünyası bu gerçeği savunmalı ve Kırım Tatarlarının haklarını her platformda dile getirmelidir." dedi. ELÇİBEY'İN FİKİR DÜNYASINDA KIRIM VE KIRIM TATARLARI Azerbaycan'ın efsanevî lideri Ebülfez Elçibey'in hem akrabası hem yoldaşı hem de onun ideallerini taşıyan bir akademisyen olarak Kasımlı, Elçibey'in fikir dünyasında Kırım ve Kırım Tatarlarının yerini de anlattı. Kasımlı, 1989 yılının aralık ayında Bakü’nün Zuğulba kasabasında düzenlenen Hazar Forumu'nda Kırım Tatarı Yunus Kandımov'un Ebülfez Elçibey'e yönettiği "Kırım Tatarlarının vatanlarına dönüş mücadelesine nasıl bakıyorsunuz, bize destek vermek ister misiniz?" sorusuna verdiği cevabı şu şekilde aktardı: Ben Kırım Tatarlarının mücadelesini yalnız bugün değil, daha 1960’lı yıllardan itibaren, öğrencilik yıllarımdan beri dikkatle izliyorum. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu hakkında yabancı radyolardan duyduğumuz haberler, onun hapishanede açlık grevi yapması, o dönemde Azerbaycan’daki çayhanelerde uzun süre konuşulan bir meseleydi. Size aktif olarak katılamasak da, her zaman Kırım Tatarlarına karşı yapılan haksızlıkları dile getirdik. Hatırlarsanız, Fergana’da Ahıska Türkleri ile Özbekler arasında çatışma çıkarıldığında biz Sovyet yönetiminin bu kışkırtıcı politikasını ve Rusya’nın bölücü faaliyetlerini sert bir şekilde eleştirdik. Ahıska Türklerinin Azerbaycan’da yerleşebilmesi için elimizden gelen desteği verdik. Şimdi Kırım Tatarlarıyla ilgili özel bir program hazırlıyoruz. Onların gençlerinin Bakü’ye gelerek üniversitelerde eğitim almalarını sağlayacağız. Hep birlikte mücadele ederek, Kırım Türklerinin vatanlarına dönüp atalarının topraklarında yerleşmeleri için çalışacağız. Bunun için mutlaka bir koordinasyon kurulu oluşturmalıyız. Elçibey’e göre, Kırım’a geri dönen Türkler nüfus kaydında “Türk” yazdırırlarsa, oradaki Azerbaycanlılar, Türkmenler, Özbekler, Kazaklar, Kırgızlar ve diğer Türk halkları da zamanla aynı şekilde “Türk” olarak kaydedilecek, böylece Kırım’da güçlü bir Türk kimliği oluşacaktı. Bu durumda Türkler, sayıca Ruslardan sonra ikinci büyük topluluk haline gelecek ve Kırım’da söz sahibi olacaklardı. Kırım’ın Ukrayna sınırları içinde kalması konusunda da Elçibey ile Yunus Kandımov arasında herhangi bir görüş ayrılığı olmadığını dile getiren Kasımlı, "Her iki isim de Ukrayna’nın Rusya’nın sömürgeci boyunduruğundan kurtulmasının ardından ekonomik olarak zayıf olsa da, Kırım Türklerine daha fazla destek vereceği ve onların vatanlarına dönüşünü kolaylaştıracağı düşüncesindeydi. Elçibey’e göre, Ukraynalılar da Rus baskısına direnebilmek için Kırım Türkleriyle dayanışma içinde olmak zorundaydılar." ifadelerini kullandı. ELÇİBEY'İN KIRIM'A DAİR YARDIM PLANI Kasımlı, Kandımov'ın vatanına dönen Kırım Tatarlarının Rus şovenistlerinin baskısına maruz kaldıklarını ve konut inşa etmekte zorlandıklarını anlattığında Elçibey'in Azerbaycan içerisinde bulunduğu zor durumdan çıkması durumunda bu meseleyi kısa sürede çözmek adına planını paylaştığını kaydetti. Elçibey'in planına göre her yıl yaklaşık 50 bin genç, öğrenci inşaat ekipleri şeklinde Kırım’a gönderilecekti. Bu gençler, hem ev yapımında ve tarımsal işlerde yardımcı olacaktı, hem de oradaki saldırgan ve faşist unsurlara karşı direnişi organize edeceklerdi. Kasımlı görüşmede ayrıca “Tercüman” gazetesinin yeniden yayımlanması, Kırım’dan Azerbaycan’a çok sayıda öğrencinin gönderilmesi, ortak bir televizyon kurulması ve ortak bir iletişim dili oluşturulması gibi konular da geniş şekilde ele alındığını belirtti. Aynı toplantıda Kazan Tatarı Rafael Nuriddinoviç Bedirkin, “Azerbaycan Halk Cephesi Kongresi'ne kadar Bakü’de yaşayan Türk halkları için bir merkez kursak iyi olur” önerisinde bulunduğu söyleyen Kasımlı, Elçibey verdiği cevabı şu sözlerle aktardı: Biz de bu yönde çalışıyoruz. Ancak yalnız Bakü’deki Türk halkları için değil, dünya Türklüğünün koordinasyon merkezi olacak bir kuruluşun temelini atmalıyız. Gelecek yıl nisan ayında Türkiye’de düzenlenecek Büyük Azerbaycan Kongresi de bu yönde atılmış önemli bir adım olacak. Bizim temsilcilerimiz de orada yer alacak. "ELÇİBEY, GASPIRALI’NIN 'DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK' ÇAĞRISINI ÇAĞIMIZA TAŞIYAN BİR DÜŞÜNÜRDÜ" Elçibey'in Türkçülüğünü ve Türk dünyası hakkındaki görüşlerini de değerlendiren Kasımlı, "Elçibey, Türk dilini, tarihini, edebiyatını ve ahlâkını bir bütün olarak görürdü. Ona göre Türk medeniyeti, Türklük ve Türkçülük idealinin yarattığı en yüce değerdir. Devlet anlayışında adalet, hoşgörü ve insan sevgisi temeldi. 'Türkler yönettikleri halkların diline, dinine dokunmamışlardır.' derdi. Elçibey, İsmail Bey Gaspıralı’nın 'Dilde, fikirde, işte birlik' çağrısını çağımıza taşıyan bir düşünürdü. Türk milletinin yeniden dirilişinin ancak dil birliği ve ortak kültürle mümkün olacağına inanırdı. Ona göre Türk dünyasının kalbi dildi, ruhu ise özgürlüktü. 'Türk dilini yaşatamazsak, milletimizi de yaşatamayız.' derdi. Elçibey’in ideali; bütün Türk devletlerinin ortak bir kültür politikası yürütmesi ve Turan ülküsünün bir gün gerçek olmasıydı. Bugün Türk dünyasının birliği için çalışan herkes, onun mirasını yaşatmaktadır." dedi. "TÜRK DÜNYASINI BİRLEŞTİREN EN GÜÇLÜ BAĞ, ORTAK DİLİMİZDİR" "Türk dünyasının geleceğini düşündüğünüzde, sizce bizleri birleştiren en güçlü bağ nedir?" sorusunu Kasımlı, "Bence Türk dünyasını birleştiren en güçlü bağ, hepimizin geleceğe olan inancımız ve bu inancı yaşatan ortak dilimizdir. Dil, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir milletin ruhudur. Bir milletin dili yoksa, o milletin kimliği de yoktur. Türk dili tarih boyunca geniş coğrafyalarda varlığını korumuş, zenginleşmiş ve birçok dile kaynaklık etmiştir. Bugün Türk cumhuriyetlerinin ortak geleceğini inşa etmesinin en sağlam yolu, Türkçeyi ortak iletişim dili olarak benimsemekten geçmektedir. Türk dili bizi birleştirir, güçlendirir ve ortak tarihimizin bilincinde tutar. Bu yüzden Türk dünyasının geleceği, dil birliğini ve kültürel dayanışmayı korumaktan geçmektedir." şeklinde yanıtladı. "TÜRK GENÇLİĞİ, BİLGİYLE, İMANLA, CESARETLE DONANMALIDIR" Son olarak, Türk kimliği ve kültürü üzerine çalışan genç araştırmacılara, yazarlara ve akademisyenlere tavsiyelerde bulunan Kasımlı, şöyle seslendi: "Ey Türk gençliği! Unutma ki, Türk milleti tarihin her döneminde büyük medeniyetler kurdu, büyük sanatlar ve devletler yarattı; fakat en büyük eksikliğimiz birlik olamamaktı. Bugün göreviniz, bu birliği yeniden kurmak, 'Türk ailesini' bütünleştirmektir. Kendinizi tanıyın, birbirinizi sevin, geçmişinizi öğrenin. Türk’ün düşmanı çoktur ama en büyük düşman, kendi içinde bölünmesidir. Dilini, kültürünü, tarihini korumak, sadece bir görev değil, bir varlık mücadelesidir. Unutmayın, Türk’ün varlığı ana diline bağlıdır. Dil ölürse millet de ölür. Tarihini başkalarından değil, kendinizden öğrenin; kendi tarihini yazan milletler özgür kalır. Türk gençliği, bilgiyle, imanla, cesaretle donanmalıdır. Kendi kültürünü, kendi değerlerini bilmeden ilerlemek mümkün değildir. Türklüğün geleceği, gençliğin elinde yeniden doğacaktır. Tanrı Türk gençliğine bu yolda güç versin!"

9 Kasım Azerbaycan Devlet Bayrak Günü Haber

9 Kasım Azerbaycan Devlet Bayrak Günü

Azerbaycan 1991'de SSCB'den ayrılarak bağımsızlığını ilan ettikten sonra her yıl Devlet Bayrak Günü'nü kutluyor. 17 Kasım 2009'da yürürlüğe giren Devlet Bayrak Günü dolayısıyla Azerbaycan'da resmi tatil ilan edildi. Azerbaycan’ın üç renkli milli bayrağı, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti hükümetinin kararıyla ilk kez 9 Kasım 1918'de Azerbaycan'da kabul edildi. 28 Nisan 1920'de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmesinden sonra bu bayrak Azerbaycan'da kaldırılmıştı. İLK KEZ 1990'DA TEKRAR GÜNDEME GELDİ Azerbaycan’ın bağımsızlık bayrağı, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi’nin kararıyla 17 Kasım 1990 tarihinde alınan kararla ikinci kez gündeme gelmiş ve Nahçıvan’ın devlet bayrağı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi, üç renkli bayrağın Azerbaycan'ın resmi devlet sembolü olarak tanınması için Azerbaycan SSC Yüksek Sovyeti'ne bir dilekçe sundu. Azerbaycan SSC Yüksek Konseyi, 5 Şubat 1991 tarihinde Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi'nin dilekçesini değerlendirdi ve üç renkli bayrağın Azerbaycan'ın milli bayrağı olarak kabul edilmesine karar verdi. Azerbaycan’ın millî bayrağı eşit genişlikte üç yatay şeritten oluşur. Üst bant mavi, orta bant kırmızı ve alt bant yeşildir. Mavi renk Azerbaycan halkının Türk kökenini, kırmızı renk modern bir toplum kurma ve demokrasiyi geliştirme arzusunu, yeşil renk ise İslam medeniyetine mensup olmayı ifade etmektedir. Kırmızı şeridin ortasında bayrağın her iki yanında beyaz hilalli sekiz köşeli bir yıldız tasvir edilmiştir. Azerbaycan’ın millî bayrağı, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Hükumeti'nin 9 Kasım 1918 tarihli toplantısında kabul edilmiş ve Nisan 1920'ye kadar resmî sembol olarak kalmıştır.

Erdoğan: Allah Azerbaycan'ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun Haber

Erdoğan: Allah Azerbaycan'ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakü'de tertip edilen Azerbaycan'ın Zafer Günü Töreni'nde konuştu. ERDOĞAN'DAN AZERBAYCAN ORDUSUNA TEBRİK Konuşmasına, "Zafer Günü'nüzün 5. yıl dönümünde sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. İlham Aliyev kardeşimin nazik daveti için şükranlarımı sunuyorum. Sizlere Türkiye'deki kardeşlerinizin selamlarını getirdim." sözleriyle başlayan Erdoğan, bu gurur gününde Türk Devletleri Teşkilatının da aynı coşkuyu yaşadığını belirtti. "Zaferiniz kutlu olsun. Cenab-ı Allah Azerbaycan'ı ve Türk dünyasını nice zaferlere kavuştursun." diyen Erdoğan, vatan muharebesinde toprağa düşen tüm şehitleri, Azerbaycan'ın yiğit evlatlarını rahmetle yad etti. Erdoğan, Azerbaycan edebiyatının sembol isimlerinden Mehmet Aras'ın Azerbaycan Türkü'nün vatan aşkını, "Bugün gerek her anımız vatan desin. Kılıcımız, kalkanımız, vatan desin. Ölenlerin yerine kalanımız vatan desin. Vatan desin, kalbimizin her duygusu her vurgusu vatan desin. Farkı yoktur harda olak, zamanımız, mekanımız vatan desin." sözleriyle anlattığını söyledi. Kalpleri her seferinde "vatan" diye çarpan kahraman gazilere minnet duygularını ifade eden Erdoğan, hayatları pahasına verdikleri destansı mücadeleyle 30 yıllık işgali sona erdiren Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensuplarını bir kez daha tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'i tebrik etti, başarılarının daim olmasını diledi. "BU BARIŞ VE GÜVEN İKLİMİ DAHA DA GÜÇLENMEYE DEVAM EDECEK" Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: Karabağ'ın azatlığa kavuşması sadece Azerbaycan için değil, Türk dünyası içinde büyük bir gurur vesilesidir. Azerbaycan Ordusunun Karabağ toprağında attığı her adım, istiklal ve izzet uğruna dökülen her damla kan, Türk dünyasının tarihinde birer şeref nişanesi olarak ortak tarihimize altın harflerle yazılmıştır. Bugün burada Azerbaycan askeri Türkiye'den gelen asker kardeşleriyle omuz omuza yan yanalar. Askerlerimize baktıkça iki devlet tek millet şiarının ne demek olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Şehitlerimizin birbirine karışan kanlarının üzerinde yükselen hürriyet sancağı, Karabağ'ın dört bir yanında şanla, şerefle, gururla dalgalanıyor. Bundan 45 gün önce aslen Karabağlı olan büyük bir şairi rahmeti rahmana uğurladıklarını hatırlatan Erdoğan, merhum Yavuz Bülent Bakiler'in Karabağ'a olan hasretini, "Toprağına bayraklarla girebilirim. Kara sevdalılar gibi hasretim Karabağ'a. Uğruna ölebilirim. Bir gün biterse her şey Karabağ'ı görmeden, istemem bandolar büyük çelenkler. Allah'ım, ruhuma biraz sükun ver. Üstüme okunmuş birkaç avuç mübarek Karabağ toprağından serpilse yeter." mısralarıyla dile getirdiğini hatırlattı. Yıllarca şairlerin Karabağ için böyle özlem dolu şiirler yazdığını aktaran Erdoğan, "İlham kardeşimin dirayetli liderliği altında Azerbaycan Ordusu, Karabağ'ı işgalden kurtararak gönüllerdeki 30 yıllık bu yangını da söndürdü. Allah'a hamdolsun bugün Laçin'den Şuşa'ya, Zengilan'dan Hankendi'ne, Hocalı'dan Fuzuli'ye kadar Karabağ'ın her karışında huzur var, kalkınma var, barış, refah ve özgürlük var. İnşallah bu barış ve güven iklimi daha da güçlenmeye devam edecek." diye konuştu. "BU ZAFERİ KAFKASYA'DA KALICI BARIŞA GİDEN YOLUN KİLOMETRE TAŞI OLARAK GÖRÜYORUZ" Karabağ Zaferi'nin vicdanları kanatan büyük bir adaletsizliği sonlandırmakla kalmadığını aynı zamanda bölgede yeni bir dönemin kapılarını araladığını belirten Erdoğan, "Vatan muharebesi, Asya ve Avrupa'daki jeopolitik dengeleri de değiştirdi. Biz ne kin tutarız ne de geçmişteki acıların tekrar yaşanmasına izin veririz. Dolayısıyla bu zaferi bir son olarak değil, Kafkasya'da kalıcı barışa giden yolun kilometre taşı olarak görüyoruz." dedi. Kafkasya'da barışın hakim olmasının Asya'dan Avrupa'ya tüm bölgenin refahına hizmet edeceği kanaatinde olduklarına değinen Erdoğan, şöyle devam etti: Şunu da burada özellikle vurgulamak isterim; biz kalıcı barış noktasında son derece ümit varız, iyimseriz. İlham Aliyev kardeşimin kalıcı barışın tesisi için gösterdiği, samimi çabaları takdirle karşılıyoruz. Ermenistan Başbakanı Sayın (Nikol) Paşinyan'ın da bu yolda attığı cesur adımları memnuniyetle takip ediyoruz. İnşallah bu muhteşem zafer her iki liderin yapıcı tavrıyla bölgede huzuru ve barışı edecek kalıcı bir anlaşmayla neticelenecektir. Türkiye olarak bu konuda üzerimize ne düşüyorsa inşallah bunu yapmaya devam edeceğiz. Gelinen noktada Can Azerbaycan'ın hem bölgesinde hem de ötesinde kaydettiği ilerlemeden büyük bir kıvanç duyuyoruz. İlişkilerin somut ve stratejik projelerle her geçen gün daha da güçlendiğini kaydeden Erdoğan, "Hatırlayacaksınız asrın proje Azeri-Çırak-Güneşli başta olmak üzere Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Şahdeniz ve TANAP ile taçlandırdığımız iş birliğimizi son olarak Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı'nı faaliyete geçmesiyle daha da perçinledik. Şimdi bu iş birliğimizi daha da ileriye götürmenin ve kapsamını geliştirmenin gayreti içindeyiz. Kafkasya'da tesis edilecek yeni rotaların ulaştırma ve enerji iletim imkanlarını arttırmasını temenni ediyoruz. Hazar Geçişli Doğu Batı Orta Koridoru'nun bölgedeki tüm kardeşlerimizin faydasına olacak şekilde yatırımlarla geliştirmemiz gerekiyor." diye konuştu. ⁠"AZERBAYCAN, BÖLGENİN YENİDEN İMAR VE İHYASI İÇİN BÜYÜK BİR GAYRET SARF EDİYOR" Bilhassa Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Hattı'nı en verimli şekilde kullanmak için Azerbaycan'la beraber çok daha ileri adımlar atacaklarına inandığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Azerbaycan, Karabağ başta olmak üzere bölgenin yeniden imar ve ihyası, halkın güvenli geri dönüşü ve yok edilen kültürel ve dini mirasın restorasyonu için büyük bir gayret sarf ediyor." ifadelerini kullandı. İlham Aliyev ile Karabağ'a yaptıkları ziyaretlerin bir kısmına Şahbaz Şerif'in de iştirak ettiğini hatırlatan Erdoğan, zaferden sonra Karabağ'ın tamamında yaşanan kalkınma ve yatırım seferberliğine bizzat şahitlik ettiğini söyledi. Havalimanlarını, yolları, köprüleri, tünelleri, demir yollarını, evleri, yükselen binaları, tarım ve ulaştırma projelerini yerinde gördüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: İlham kardaşımın liderliğinde Can Azerbaycan'ın neleri başarabileceğine yakından tanık olduk. Bir kez daha 'maşallah, barekallah' diyorum. Tabii bizim gördüklerimiz sadece bir başlangıç, inşallah bunların devamı da gelecek. Muhteşem güzelliğiyle Karabağ tekrar bölgenin parlayan yıldızı olacak. Bu süreçte biz de Azerbaycan'a gereken her türlü desteği vereceğiz. Can Azerbaycan'la ikili işbirliğimizin yanı sıra Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki birlik ve dayanışmamızı da sürdürüyoruz. Aile meclisimizin tüm fertlerinin en üst düzey katılımıyla Ekim ayında Gebele'de 12. Zirvemizi gerçekleştirdik. Zirvede çağrısını yaptığım, 15 Aralık Dünya Türk Dili Günü kararının da UNESCO bünyesinde hayata geçmesinden memnuniyet duyuyorum. ERDOĞAN, ENVER PAŞA VE NURİ PAŞA'YI ANDI Azerbaycan'ın sarsılmaz desteğiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk dünyası içindeki konumunun güçlenmesini temenni ettiklerini belirten Erdoğan, "Bu düşüncelerle vatan muharebesinde alkanlarıyla toprağa sulayan aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde 1918'de Bakü'yü işgalden kurtarın Kafkas İslam Ordusu'nun bütün şehitlerin, bilhassa Gazi-i Namdar, Şehid-i Ala Enver Paşa'yı ve kardeşi Nuri Killigil Paşa'yı bir kez daha minnetle anıyorum. Bu vesileyle 9 Kasım Devlet Bayrak Günü'nüzü de yürekten kutluyorum." dedi. Töreni, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif birlikte izledi. Üç ülkenin milli marşlarının seslendirilmesiyle başlayan törenin ardından 44 günlük savaşta şehit düşen askerlerin aziz hatırasına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Erdoğan, Aliyev ve Şahbaz'ın konuşmalarından sonra Türk askerlerinin de yer aldığı geçit töreni gerçekleştirildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.