Kırım Vakfı Başkanı Kalkay: 1783'te Rusya’nın beklentisi neyse, bugün de aynı
Türk Ocakları Ankara Şubesi, 9 Mayıs 2025 tarihinde Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay'ın konuşmacı olduğu “Kırım Türklerinin Dramı” konulu bir konferans gerçekleştirdi. Kalkay, konuşmasında; Kırım Tatarlarının tarih boyunca yaşadıklarını, mücadelelerini ve 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nı ele aldı.
KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ VE SOYKIRIMI, DÜNYA TARİHİNDE KÜLTÜREL VE FİZİKİ SOYKIRIMIN EN BÜYÜK ÖRNEĞİ
Programın açılış konuşması, Türk Ocakları Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Yakup Cangüven tarafından yapıldı. Cangüven, konuşmasında Kırım Tatarlarının dramının evrensel bir durum olduğuna dikkat çekti. Cangüven, şu ifadeleri kullandı:
18 Mayıs 1944 sabahı Kırım halkı, anavatanlarından zorla koparıldı. Dünya tarihine kültürel ve fiziki soykırımın en büyük örneği olarak kayıtlara geçen, Kırım Türklerinin büyük bir yas ve hafıza günü olarak hatırladığı Kırım Tatar Sürgünü ve bu sürgünün Kırım Tatarlarının üzerinde bıraktığı sosyal, kültürel, psikolojik, ideolojik etkilerini Kırım Vakfı Başkanı Sayın Tuncer Kalkay başkanımızdan dinleyeceğiz.
KIRIM TATAR SÜRGÜN VE SOYKIRIMI, 1984’TE MANŞETLERDE YER ALDI
Kırım Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Türk Ocakları Ankara Şubesinin ilk programını Zafer Karatay’ın gerçekleştirdiğini ve programda Kırım’ın ele alındığını anımsattı. Türkiye’de Kırım Tatarlarıyla ve sürgünle alakalı geniş çaplı bilgilendirmeleri kendi gençlik yıllarında yaptıklarını aktaran Kalkay, “1984 yılında, o zamanın teknolojisiyle, bütün gazetecileri tek tek ziyaret ederek onlara sürgünü anlatmıştık. Tercüman Gazetesi'nde 18 Mayıs 1944 Sürgünü manşette çıkmıştı. O zamanlar bana ne kadar uzun geliyordu. 40 sene olmuştu. Ama şimdi bir 40 sene daha geçince, aslında 40 sene, 100 sene bir milletin hayatında o kadar fazla bir önem ortaya koymuyor.” ifadelerini kullandı.
TÜRK DÜNYASININ BÜYÜK ŞAHSİYETİ İSMAİL BEY GASPIRALI
Kalkay, o dönemde birçok insanın Türk dünyasının büyük fikir adamı ve Tercüman gazetesinin kurucusu İsmail Bey Gaspıralı'yı pek çok insanın tanımadığını vurguladı. Konuşmasında “Şimdi herhangi bir Türk ülkesinden insan, Türk dünyasıyla ilgili konuşmaya başladığı zaman ‘Dilde, fikirde, işte birlik’ diyor.” ifadelerine yer verdi. Aynı zamanda Kalkay, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları 11. Zirvesi'nde İsmail Bey Gaspıralı anısına hatıra parası basıldığının ilan edildiğini hatırlattı.
İsmail Bey Gaspıralı’nın dünya çapında tanınması için kendilerinin de girişimleri olduğunu belirten Kalkay, 2018 yılında İsmail Bey Gaspıralı adına bir üniversite kurulması için bir kampanya başlattıklarını belirtti. Kalkay, “Fakat bir ses getiremedik. İnşallah bundan sonra, bunun zamanı geldi, onun ismiyle bir üniversite kurulması lazım.” ifadeleriyle düşüncelerini aktardı.
KIRIM’DA TÜRK VARLIĞI İLK KEZ 4. YÜZYILDA GÖRÜLDÜ
Ardından konuşmasına Kırım hakkında bilgi vererek devam etti. Kırım’da Türk varlığının 4. yüzyılda başladığını belirten Kalkay, 6. yüzyılda Göktürkler’in Kırım’da görüldüğünü belirtti. Hazarların, Peçeneklerin ve Kıpçakların da bu coğrafya üzerinde faaliyet gösterdiğini aktardı. Kırım Tatarlarının da kimliklerinde, topraklarında varlıklarını göstermiş Türk halklarından izler taşıdığına dikkat çekti. Aynı zamanda Kırım Tatarlarının dil bakımından da çok zengin olduğunu kaydetti.
Kalkay, “Kırım, 4. yüzyıldan başlarsak aslında Türklüğün anavatanı olmuş. Bu topluluklardan sonra da Altın Orda gibi çok güçlü bir imparatorluk kurulmuş. Altın Orda’nın devamı olarak da Kırım Hanlığı kuruldu.” ifadelerini kullandı. Kalkay, daha sonradan Hanlığın Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkilerini ele aldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamaya başlamasıyla Kırım Hanlığı’nın da bu durumdan etkilendiğini dile getiren Kalkay, bu dönemden sonra Kırım Tatarlarının başına türlü hadiseler geldiğini aktardı.
ÇARLIK RUSYASI’NIN AYAK SESLERİ, 1783’TE DUYULMAYA BAŞLANDI
Kalkay, Kırım Tatarlarının güçlü bir dönemle tarihte iz bırakmasının ardından 1783 yılında Çarlık Rusyası’nın ayak seslerinin duyulmaya başladığını belirtti. 1774 tarihinde imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması ile Rusya’nın Kırım’ı özerk bir devlet olarak tanıdığını fakat 1783 senesinde işgal ettiğini kaydetti. Kalkay, bu tarihin ardından başlayan 150 yıllık göç sürecinden şu ifadelerle bahsetti:
Kırım’ın 1783’te işgal edildiği gün, belki de Kırım’da bir tane bile Rus yoktu. Fakat zaman içerisinde yerleşiyorlar. Oradaki Kırım halkını yavaş yavaş Kırım’dan koparıyorlar. Belki bir asırdan daha fazla süre içerisinde göçler başlıyor. Nereye başlıyor bu göçler? Halife topraklarına. O zamanki şartlarda halifeliğe bağlılık yüksek seviyedeydi. Dilimizi, kimliğimizi kaybetmeyelim diye, büyük baskılar sonucunda halife topraklarına göç etmek zorunda kaldık.
“GASPIRALI, BİR YERDE UYUYUP KALAN BİR HALKI UYANDIRMAYA BAŞLIYOR”
Konuşmasında İsmail Bey Gaspıralı’nın Kırım Tatarları için önemine tekrardan dikkat çeken Kalkay, Gaspıralı’nın faaliyetleri sayesinde halkın çoğunluğunun eğitim alabildiğine dikkat çekti. 1883 yılında Tercüman gazetesinin kurulduğunu kaydeden Kalkay, “1883 yılında çıkardığı Tercüman, bütün Türk dünyasına yayılıyor. Balkanlardan Mısır’a, Çin’e, Hindistan’a kadar gidiyor. 5 bine yakın Usûl-ü Cedîd Mektebi açılıyor. Gaspıralı, bir yerde uyuyup kalan bir halkı uyandırmaya başlıyor. Gaspıralı’nın açtığı ışıkla yavaş yavaş Kırım’da yetişen münevverler vatanına sahip çıkmaya başlıyor.” ifadelerine yer verdi.
TÜRK-İSLAM DÜNYASINDA GERÇEKLEŞEN İLK DEMOKRATİK SEÇİM
1917 yılının aralık ayında Kırım Tatarlarının bir kurultay çevresinde birleştiğini belirten Kalkay, kurultay çerçevesinde gerçekleşen seçimlerin iki gün sürdüğünü ve sonucunda 76 milletvekili seçildiğini kaydetti. Kalkay aynı zamanda bu milletvekillerinin arasında 5 adet kadın vekil olduğunu ve bu kişilerden birisinin de İsmail Bey Gaspıralı’nın kızı Şefika Gaspıralı olduğunu kaydetti. Kalkay, o kadar zorluğun içerisinde 1917 yılında Kırım Anayasası'nın ilan edildiğini kaydetti. Kalkay, gerçekleşen seçimlerin Türk-İslam dünyasında gerçekleşen ilk demokratik seçim olduğunun da altını çizdi.
Kırım Tatarlarının vahşi Bolşeviklere karşı uzun bir süre karşı koyamadığını belirten Kalkay, 23 Şubat 1918 tarihinde Kırım’ın Başbakanı ve Müftüsü Numan Çelebicihan’ın şehit edildiğini belirtti. 1921 yılında da Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulduğunu kaydetti.
SOVYETLER BİRLİĞİ, TÜRK-MÜSLÜMAN HALKLARI SÜRGÜNE GÖNDERDİ
Kalkay, konuşmasına 18 Mayıs 1944 tarihinde yaşanan sürgünü anlatarak devam etti. Sovyetler Birliği’nin kendisine karşı olan milletleri sürgüne gönderdiğini belirten Kalkay, Kırım Tatarlarından önce Kalmukların, Karaçayların, Çeçen-İnguşların sürgüne gönderildiğini kaydetti. Kalkay, sürgüne gönderilen halkların Türk ve Müslüman olduğuna dikkat çekti. Kırım Tatarlarının sözde sürgün sebebinin Almanlarla iş birliği yapılması olarak öne sürüldüğünü kaydetti. Sürgünün bir gün içerisinde yaşandığını belirten Kalkay, insanların hayvan vagonlarına yüklendiğini ve zor şartlar altında bu sürecin geçirildiğini kaydetti. “Su vermiyorlar, yemek vermiyorlar, insanlar açlıktan ölüyor. İhtiyaçlarını gideremiyorlar. Cenazelerini bile gömemiyorlar.” ifadelerini kullandı.
KIRIMOĞLU ÖNCÜLÜĞÜNDE DAVA DEVAM EDİYOR
Kırım Tatarlarının farklı bölgelere sürüldüğünü ve 1960’lı yıllara kadar bu bölgede yaşadıklarını kaydetti. 1960’ta Sovyetler Birliği’nin bir kararname yayınlanmasının ardından Kırım Tatarlarının vatanlarına dönmeye çalıştıklarını belirten Kalkay, 1970’li yıllarda da Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu önderliğinde mücadelelerini sürdürdüklerini kaydetti.
1980’li yıllarda Kırım Tatarlarının dönmeleri için bir taslak hazırlandığını belirten Kalkay, kitleler halinde Kırım’a geri dönüşlerin de bu senelerde başladığını kaydetti. Kalkay, Dernek olarak da bu süreçte aktif rol oynadıklarını ve Kırım’a gittiklerini, oradaki süreci yakından takip ettiklerini belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) ve Kırım Tatar derneklerinin, vatana dönüş sürecinde çok büyük destek ve katkılarının olduğuna dikkat çekti.
2014 YILINDA KIRIM, TEKRAR İŞGALE UĞRADI
Kalkay, konuşmasına Kırım’ın 2014 yılında Rusya tarafından işgal edilmesiyle devam etti. 26 Şubat 2014 tarihinde toplanan parlamentoda Ruslarla yaşanan tartışmaların ardından 27 Şubat’ta parlamentonun basıldığını ve Kırım’da yeşil adamların görülmeye başlandığını aktardı.
Konuşmasında Rusların 11 yıldan beri uyguladığı baskılardan bahseden Kalkay, 200’e yakın Kırım Tatar siyasi tutsağın bulunduğunu vurguladı. Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Nariman Celal, Ahtem Çiygöz ve İlmi Ümerov’un da Ruslar tarafından tutuklandığını kaydeden Kalkay, Rusya ve Ukrayna’nın arasında gerçekleşen esir takasında Türkiye’nin yardımı sonucunda bu kişilerin özgürlüğüne geri kavuştuğunu vurguladı.
Rusya’nın savaş süresince her türlü yöntemi kullanarak Kırım Tatarlarını hedef aldığını belirten Kalkay, düzenlenen kampanyalara büyük paralar harcandığını ve bu tür karalama kampanyalarının Kırımoğlu’na karşı da yürütüldüğünü belirtti.
“1783 YILINDAKİ RUSYA’NIN BEKLENTİSİ, EYLEMLERİ NEYSE, BUGÜN DE FARKLI DEĞİL”
Kırım Tatarlarının Rusya’nın işgalini kabullenmediğini vurgulayan Kalkay, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Halkımız, Rusya’nın bu işgalini kabullenmiyor. Rusya da bu işgali kabul ettirmek için her türlü imkanını seferber ediyor… 1783 yılındaki Rusya’nın beklentisi, eylemleri neyse, bugün de farklı değil. Bunu da her şekilde ortaya koyuyorlar… Katerina’nın İvan’ın fikri neyse Putin’in de o. Kendisi zaten söylüyor, diyor ki ben sadece Sovyetler Birliği’ne değil Çarlık Rusyası’na da bağlıyım.”
Kalkay, konuşmasının devamında Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde de Ukrayna’ya karşı topyekûn işgal girişimi ve saldırılarını başlattığına da dikkat çekti. Günümüzde ABD Başkanı Donald Trump ile yaşanan süreçlere de değindi. Kalkay, her şeye rağmen Türkiye’nin bu süreçte tutarlı ve kararlı politikasını sürdürdüğünü vurguladı.
KIRIM TATAR SÜRGÜN VE SOYKIRIMI, TÜRK DÜNYASININ SIZLAYAN YARASI
Program sonunda Türk Ocakları Ankara Şubesi Başkanı Uğurcan Küçükağaoğlu bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında Kırım Tatar Sürgünü ve Soykırımı'nın, Türk dünyasına gönül vermiş tüm Türkçülerin sızlayan yarası olduğunu vurguladı. Başkan Küçükağaoğlu, Ey Güzel Kırım'ın sözlerini seslendirdi ve Hüseyin Nihal Atsız'ın Selâm şiirinden dizelere atıf yaptı
KIRIM TÜRKLERİNİN DAVASI, TÜRK OCAKLARININ DA DAVASI
Program sonundan Başkan Küçükağaoğlu, Kırım Vakfı Başkanı Kalkay'a teşekkür belgesini takdim etti. Belge takdiminde “Kırım Türklerinin davası, aynı zamanda Türkiye Türklerinin de Türk Ocaklarının da en ön safta mücadele verdiği davalardan biridir.” ifadelerini kullandı.