SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türkiye

QHA - Kırım Haber Ajansı - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ukraynalı vekil Kostyantın Kasay'dan Türkiye'ye övgü: "Her zaman güvenilir bir ortak oldu" Haber

Ukraynalı vekil Kostyantın Kasay'dan Türkiye'ye övgü: "Her zaman güvenilir bir ortak oldu"

Ukrayna'da Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy'ın partisi olan iktidardaki "Halkın Hizmetkârı" Partisi Milletvekili Kostyantın Kasay (Kostiantyn Kasai), Kırım Haber Ajansının (QHA) sorularını yanıtladı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından gündeme taşınan barış planı ve daha sonra ABD-Ukrayna arasında gerçekleşen müzakere sürecini değerlendiren Kasay, Türkiye'nin süreçteki rolünü ve Karadeniz'de artan gerilimi yorumladı. KOSTYANTIN KASAY: SINIRLARIMIZ DOKUNULMAZDIR Müzakere heyetinin üyesi olmadığı için müzakerelerin şu an tam olarak hangi aşamada olduğu hakkında bir yorum yapamayacağını söyleyen Ukraynalı vekil, "Ama açık kaynaklardaki bilgilere dayanarak müzakerelerin henüz başlangıç aşamasında olduğunu söyleyebilirim. ABD’nin öneriler sunduğunu, Rusya’nın kendi fikirlerini söylediğini görüyoruz. Biz ise Ukrayna olarak net tutumuna sahibiz. Bizim tutumumuz uluslararası politikayla örtüşüyor. Özellikle de sınırlarımıza dair tutumumuz. Sınırlarımız dokunulmazdır. Bana göre başlangıç noktası da bu olmalı." dedi. "RUSYA’NIN NE YAPABİLECEĞİNİ ANCAK TANRI BİLEBİLİR" Karadeniz bölgesinde artan saldırılara yönelik olarak ise Kasay, "Türk mevkidaşlarımızda yaptığımız görüşmelerde de bu konu ele alındı. Bence biz bu konuda gerçeklere dayanarak mantıklı bir cevap verdik. Rusya saldırıyor, o saldırgan bir devlettir. Rusya’nın ne yapabileceğini ancak Tanrı bilebilir. Ukrayna’nın tutumuna gelince; Ukrayna kendini savunmak için özel operasyonlar yürütüyor. Bu operasyonlar sadece askerî hedeflere yönelik." ifadelerini kullandı. 2025 yılı içerisinde İstanbul'da gerçekleşen görüşmeleri ve Türkiye'nin tutumunu değerlendiren Kasay, "Müzakereler konusunda Türkiye’nin rolünün çok önemli olduğunu düşünüyoruz ve bunun için Türkiye’ye çok minnettarız. Ukrayna toprak bütünlüğü konusunda da net tutum sergiledikleri için müteşekkiriz. Türkiye yönetimi çok net olarak 'Kırım Ukrayna’dır. Devlet sınırları dokunulamaz.' diyor." şeklinde konuştu. UKRAYNA PARLAMENTOSU SERBEST TİCARET ANTLAŞMASINI ONAYLAYACAK MI? Milletvekili, Ukrayna-Türkiye Serbest Ticaret Antlaşması'nın Ukrayna Parlamentosunun gündemine ne zaman geleceğine ilişkin soruyu ise şu şekilde yanıtladı: Bildiğim kadarıyla Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Kıyiv’i ziyaret ederek Parlamentomuzda konuşma yapmaya davet etti. Eminim ki, Sayın Erdoğan bu daveti kabul ederek Kıyiv’e gelir ve biz de bu antlaşmayı onaylarız. "BARIŞA ULAŞMA NOKTASINDA SİYASİ SLOGANLARI BİR KENARA BIRAKTIK" Öte yandan başkent Ankara ziyaretlerini değerlendiren Kasay, "Belki şunu belirtmekte fayda var; Ben iktidar partisi olan 'Halkın Hizmetkârı' Partisi temsilcisiyim; saygıdeğer Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Ahtem Çiygöz ise 'Avrupa Dayanışması"'Partisi milletvekilleri. Yani bir muhalefet partisi. Ancak gördüğünüz gibi birlikte çalışıyoruz ve bunun doğru olduğuna inanıyorum. Çünkü bu şekilde tüm topluma, Kırım Tatarlarına ve Türkiye halkına Ukrayna için çalıştığımızı gösteriyoruz. Barışa ulaşma noktasında siyasi sloganları bir kenara bıraktık ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum." açıklamasında bulundu. Türkiye'nin kendileri açısından önemli bir ülke olduğunun altını çizen Kasay şöyle konuştu: Türkiye, her zaman önemli ve güvenilir bir ortak olmuştur ve üstlendikleri tüm yükümlülükleri yerine getiriyor. Bunu, İstanbul’da gerçekleşen müzakereler de kanıtladı. Türkiye, bugün de bir müzakere platformu olarak hareket etmeye devam ediyor. Türk tarafına ve şahsen Recep Tayyip Erdoğan’a, savaş esirlerimizin geri dönmesi için gösterdikleri büyük ve samimi çabalardan dolayı teşekkür etmek istiyorum. Bunun için minnettarım.

Ukrayna Milletvekili Çiygöz: Kırım Tatar halkı 12 yıldır açıkça 'Kırım Ukrayna’dır' diyor Haber

Ukrayna Milletvekili Çiygöz: Kırım Tatar halkı 12 yıldır açıkça 'Kırım Ukrayna’dır' diyor

Ukrayna-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Eş Başkanı ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz, Rusya-Ukrayna savaşı kapsamında gündeme gelen barış girişimlerine ilişkin, Kırım Haber Ajansına (QHA) konuştu. Çiygöz, son dönemde tarafların kendi taleplerini dayatmaya çalıştığını belirterek, Ukrayna’nın sunduğu önerilerin ise uluslararası hukukla uyumlu olduğunu vurguladı. "PUTİN’İN SAVAŞI DURDURMAK YA DA ATEŞKESE GİTMEK GİBİ BİR NİYETİ YOK" Kırım’dan vazgeçilmesinin Ukrayna halkı tarafından asla kabul edilmeyeceğini vurgulayan Çiygöz, “Böyle bir karar Ukrayna Parlamentosundan da geçmez. Putin’in savaşı durdurmak ya da ateşkese gitmek gibi bir niyeti yok. Bu şartlarda nasıl bir barıştan söz edilebilir?” şeklinde konuştu. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın açıklamalarına da değinen Çiygöz, Trump’ın Putin’le anlaşmasının zor olduğunu savunarak, “Trump bugün söylediğini yarın değiştirebilir. Ancak Ukrayna’nın başka bir seçeneği yok. Kendi topraklarını ve özgürlüğünü savunmanın yolunu bulmak zorundadır.” dedi. “KIRIM UKRAYNA’DIR” Kırım Tatar halkının tutumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çiygöz, “Kırım Tatar halkı 12 yıldır açıkça şunu söylüyor: Kırım Ukrayna’dır. Bu bir slogan değil, gerçeğin ta kendisidir. Bu mesele halkımızın geleceğiyle ilgilidir.” ifadelerini kullandı. Rusya yönetimi altında Kırım Tatar halkının geleceğinin olmadığını belirten Çiygöz, bu durumu uluslararası ortaklara anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Türkiye’de de Kırım Tatar halkının sesini duyurmaya gayret ettiklerini vurgulayan Çiygöz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuyu her platformda gündeme getirmesinin önemine dikkati çekti. “TÜRKİYE YAPICI VE DENGELİ BİR TUTUM SERGİLEDİ” Türkiye’nin savaş sürecindeki rolüne de değinen Çiygöz, İstanbul’da gerçekleştirilen müzakereleri hatırlatarak, Türkiye’nin samimi ve yapıcı bir tutum sergilediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiçbir zaman Ukrayna’ya belirli şartları dayatmadığını vurgulayan Ahtem Çiygöz, “Her zaman Ukrayna’nın özgürlüğünün ve toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini dile getirdi. Kırım’ın ve Kırım Tatarlarının durumunu çok iyi anladığını gösterdi.” dedi. Çiygöz ayrıca, “Sesimizi her zaman doğrudan Avrupa’ya, ABD’ye ya da Ukrayna yönetimine ulaştıramayabiliriz. Ancak halkın sesinin güçlü çıkması için Türkiye’nin, özellikle Sayın Erdoğan’ın rolü çok büyüktür.” değerlendirmesinde bulundu. Trump’ın Kırım’a ilişkin tartışmalı açıklamalarını da değerlendiren Çiygöz, “Bu sözler bilgisizlik olarak yorumlanabilir. Ancak mesele bu değil. Eğer bu süreçte Kırım Tatarlarının sesi duyulursa ve Türkiye bu talepleri uluslararası platformlarda dile getirirse, halkımızın beklentileri çok daha güçlü karşılık bulacaktır” vurguladı.

Millî lider Kırımoğlu 2025 yılını QHA'ya değerlendirdi: "Teslimiyet söz konusu değil!" Haber

Millî lider Kırımoğlu 2025 yılını QHA'ya değerlendirdi: "Teslimiyet söz konusu değil!"

Kırım Tatar halkının millî lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 2025 yılında Rus işgali altındaki Kırım'ın, Kırım Tatarlarının ve Ukrayna'daki durumu ile uluslararası gelişmeleri Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendirdi. İki günlük programı kapsamında Ankara’da bulunan Kırımoğlu ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Ukrayna-Türkiye Dostluk Grubu üyeleri, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanı Prof. Dr. Kürşad Zorlu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkanı Abdullah Eren, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) yetkilileri ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ile görüşmelerinin detaylarını QHA ile paylaştı. Görüşmelerin ana gündeminin Ukrayna-Rusya Savaşı, Kırım’ın işgali ve Kırım Tatarlarının durumu olduğunu ifade eden Kırımoğlu, Türkiye’nin Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımaması tutumundan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Türkiye’nin uluslararası hukuka dayalı açıklamalarının önemli olduğunu vurgulayan Kırımoğlu, bununla birlikte savaşın sona erdirilmesi ve Kırım’ın işgalden kurtarılması için sözlü desteğin ötesinde somut ve pratik adımlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Türkiye Dışişleri Bakanlığının Kırım’daki hak ihlallerine yönelik protesto ve açıklamalarını takdirle karşıladıklarını belirten Kırımoğlu, TBMM’de de bu konunun daha güçlü şekilde gündeme getirilmesini beklediklerini ifade etti. “ADİL BARIŞ SÖYLEMİ PUTİN’İN DİLİNE TESLİM EDİLMEMELİ” Kırımoğlu, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump tarafından gündeme taşınan 28 maddelik barış anlaşması taslağının hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğini vurguladı ve şu ifadeleri kullandı: Bu tür anlaşmaların Ukrayna tarafından hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğini açıkça ifade ettik. Ancak son dönemde dikkat çeken husus, herkesin ‘adil bir anlaşma’ vurgusu yapmasıdır. Buna Putin’in de aynı kavramı kullanarak yaklaşması, ‘adalet’ ve ‘adil’ kavramlarının taraflara göre farklı anlamlar taşıdığını göstermektedir. Bu nedenle yapılan tüm açıklamalarda, imzalanması muhtemel bir barış anlaşmasının uluslararası hukuka uygun olması gerektiğinin özellikle vurgulanmasını istedik. Ayrıca, Ukrayna devletinin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün eksiksiz şekilde güvence altına alınmasının barışın temel şartı olduğu net biçimde ifade edilmelidir. KIRIMOĞLU'NDAN TRUMP'A SERT SÖZLER Bununla birlikte Kırımoğlu, “Trump’ın davranışları ve bu savaşla ilgili açıklamaları o kadar akılsız ve mantıksız ki büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Aslında bu bir hayal kırıklığı da değil; çünkü onun birinci döneminde ne olduğunu biliyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk. ‘Keşke Ukrayna bu savaşı başlatmasaydı’ demesi gerçekten anlaşılır değil. İnsan ister istemez şunu soruyor: Karanlık bir yerde mi tutuldu, hiçbir şeyden haberi yok mu?” dedi. İşgal altındaki bölgelerde düzenlenen sözde referandumlara da değinen Kırımoğlu, bu oylamaların hiçbir hukuki geçerliliği olmadığını vurguladı. Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun büyük bölümünün bu referandumları tanımadığını hatırlatan Kırımoğlu, başka bir devletin silahlı güçleri altında yapılan oylamaların “referandum” olarak nitelendirilemeyeceğini ifade etti. "BİZ HİÇBİR ZAMAN YAPTIKLARIMIZA KARŞILIK TEŞEKKÜR BEKLEMEDİK" Kırımoğlu, uluslararası siyasetin ticari bir pazarlık anlayışıyla ele alınmasının tehlikeli olduğunu belirterek, Ukrayna ve Kırım Tatarları için meselenin bir Trump’ın söylemine ithafen bir “kart oyunu” değil, egemenlik, özgürlük ve uluslararası hukuk mücadelesi olduğunu sözlerine ekledi. Bu bağlamda Kırımoğlu şu şekilde konuştu: Biz Sovyetler zamanı insan hakları nerede ezilirse, tepki vermeye çalıştı. Mesela Çekoslovakya’nın işgalini protesto ettik, hapishanelere gittik. Afganistan işgal edildiğinde de protestolar yaptık, bunun için hapse atıldık. Biz hiçbir zaman bu yaptıklarımıza karşılık birilerinin bize teşekkür etmesini beklemedik. Çünkü bu bizim manevi borcumuzdu “ZELENSKIY ETTİĞİ YEMİNE SADIK KALIYOR” Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy’ın (Volodimir Zelenski) gündeme gelen 28 maddelik barış planına ilişkin yaptığı açıklamalara dikkat çeken Kırımoğlu, Zelenskıy’nin “Ukrayna ya onurunu kaybedecek ya da en önemli müttefiklerinden birini kaybedecek” ifadelerinin son derece net ve yerinde olduğunu söyledi. Kırımoğlu, Ukrayna halkının ezici çoğunluğunun onurundan vazgeçmeyeceğini vurgulayarak, Zelenskıy’nin göreve başlarken ettiği yemine sadık kaldığını ve Ukrayna’nın egemenliği ile toprak bütünlüğünden geri adım atmayacağını açıkça ortaya koyduğunu ifade etti. Bu açıklamaların özellikle işgal altındaki Kırım’da yaşayan Kırım Tatarları açısından büyük bir moral kaynağı olduğunu belirten Kırımoğlu, barış planına dair spekülasyonların artmasıyla birlikte çok sayıda kişinin kendilerini arayarak endişelerini dile getirdiğini aktardı. “SÖZDE BARIŞ PLANI FİİLEN GEÇERLİLİĞİNİ KAYBETTİ” Öte yandan Trump’ın gündeme getirdiği 28 maddelik planın artık masada olmadığını ifade eden Kırımoğlu, söz konusu metnin büyük ölçüde Moskova kaynaklı olduğunu ve Trump’ın planın içeriğini dahi tam olarak okumamış olabileceğini söyledi. Avrupa’nın önde gelen ülkeleri Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık ile yapılan temasların ardından planın 28 maddeden 19’a düşürüldüğünü, Ukrayna açısından kabul edilemez maddelerin çıkarıldığını ve kalan başlıkların da ciddi şekilde değiştirildiğini belirten Kırımoğlu, gelinen noktada Trump’ın da bu projeden fiilen vazgeçtiğini ifade etti. Ancak yeni bir çerçevenin nasıl şekilleneceğinin henüz netleşmediğini kaydetti. “PUTİN ÖLMEDEN SAVAŞ BİTMEZ” Kırımoğlu, müzakerelerde belirleyici unsurun Rusya’nın tutumu olduğunu vurgulayarak, Moskova’nın barışa yanaşmadığını söyledi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, hedeflerine ulaşılmadan savaşın sona ermeyeceğini açıkça dile getirdiğini hatırlatan Kırımoğlu savaşın bitmesi hâlinde Putin’in iktidarını kaybedeceğini ve hesap vermek zorunda kalacağını söyledi. Rusya’nın hem Ukrayna’ya hem de kendi ülkesine büyük zarar verdiğini belirten Kırımoğlu, Rus ekonomisinin ağır yaptırımlar altında ciddi bir çöküş yaşadığını ve yaptırımlar kaldırılsa dahi toparlanmanın on yıllar alacağını dile getirdi. Savaşın bin 380’inci gününe girildiğini hatırlatan Kırımoğlu, Rus ordusunun kayıplarının çok ağır olduğunu, yüz binlerce askerin öldüğünü ya da sakat kaldığını ve Rusya’nın adeta bir “mezarlıklar ülkesi”ne dönüştüğünü ifade etti. “ASKERLERİMİZ TESLİMİYETİ KABUL ETMİYOR” Kırımoğlu, cephe hattındaki gözlemlerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, Ukrayna askerlerinin motivasyonunun hâlâ güçlü olduğunu ancak uzun süren savaşın ciddi bir yorgunluk yarattığını söyledi. Askerlerin 2022 yılına kıyasla daha yorgun olduğunu ifade eden Kırımoğlu, “Yıllarca süren bir savaş elbette insanları yoruyor. Asker sayımız da yeterli değil. Bu konuda şikâyetler var. Ancak konu teslimiyet olduğunda, kimse bunu kabul etmiyor. Gerekirse ölürüz ama bu şartlara boyun eğmeyiz diyorlar.” dedi. Cephedeki askerlerin kendileri için en kıymetli insanlar olduğunu vurgulayan Kırımoğlu, bu nedenle imkân buldukça cepheye giderek askerlerle görüşmeye, onları kucaklamaya ve destek olmaya çalıştığını ifade etti. 82 yaşına girdiğini hatırlatan Kırımoğlu, “Bazen yaşımdan utanıyorum. Çünkü gözlerimin önünde binlerce genç insan ya hayatını kaybediyor ya da sakat kalıyor. Bu gerçekten çok trajik bir tablo.” diye konuştu. “KIRIM’IN RUSYA’YA BIRAKILMASI BİZİM İÇİN KABUL EDİLEMEZ” New York’ta düzenlenen Kırım Platformu 5’inci Zirvesi’nde Kırım’da yaşanan hak ihlalleri konularını dile getirdiğini belirten Kırımoğlu, şu cümleleri kullandı: Orada bu rakamları da paylaştım. İşgal altındaki tüm topraklarda, işgalcilere karşı ses çıkaran insanlar baskıya uğruyor, öldürülüyor ya da hapse atılıyor. Ancak Kırım Yarımadası’nda en çok ses çıkaranlar Kırım Tatarları olduğu için baskının en büyüğü de onlara yöneliyor. Kırım Yarımadası’nda nüfus oranımız yüzde 13 olmasına rağmen, baskıların yüzde 75-80’i Kırım Tatarlarına uygulanıyor. Hatta tüm Rusya Federasyonu genelindeki siyasi baskılarla kıyaslandığında, Kırım Tatarlarına yönelik baskının oranı 50 kat daha fazladır. Bu nedenle Kırım işgalden kurtulmadığı sürece Kırım Tatar halkının geleceği yoktur. Ya büyük bir kısmı topraklarını terk edecek ya da kalanlar mankurtlaştırılarak Ruslaştırılacaktır. Bu yüzden hiçbir barış anlaşmasında Kırım’ın Rusya’ya bırakılması bizim için kabul edilemez. UKRAYNA ORDUSUNUN KIRIM OPERASYONLARI Kırımoğlu, Ukrayna ordusunun 2025 yılı boyunca Kırım’daki askerî hedeflere yönelik operasyonlarını konusunda, Kırım’da depolar, mühimmat alanları ve lojistik merkezler dâhil olmak üzere yaklaşık 160 askerî noktanın bulunduğunu belirterek, kara harekâtından önce bu altyapının etkisiz hâle getirilmesinin zorunlu olduğunu vurguladı. “Kırım Yarımadası’na askerî girişten önce bu depoların imha edilmesi gerekir.” diyen Kırımoğlu, Ukrayna ordusunun bu yöndeki adımlarını doğru ve gerekli bulduklarını ifade etti. Köprünün Rusya için yalnızca bir lojistik hat değil, aynı zamanda Kırım’a yerleştirilen yüz binlerce Rus sivil ve asker açısından bir kaçış güzergâhı olduğunu belirten Kırımoğlu, “Köprü olmasaydı, Kırım’dan çıkışları çok daha zor olurdu.” dedi. Ayrıca “İnsansız hava araçlarıyla (İHA) yapılan saldırılar etkili ancak kalıcı değil.” diyen Kırımoğlu, köprünün üstten vurulması hâlinde Rusya’nın birkaç hafta içinde onarım yaparak yeniden faaliyete geçirebildiğini söyledi. Kırımoğlu bu nedenle, altyapının temelden hedef alınmasının askerî açıdan daha sonuç alıcı olacağını kaydetti. Yarımadadaki halkın Ukrayna ordusunun operasyonlarını büyük ölçüde desteklediğini ifade eden Kırımoğlu, “Bu tür saldırılar olduğunda, insanlar sadece seviniyor. Birbirlerine misafirliğe gidip adeta gözün aydın kahvesi içiyorlar.” dedi. KIRIM PLATFORMU DEĞERLENDİRMESİ Kırımoğlu; biri liderler seviyesinde, diğeri parlamenterler seviyesinde gerçekleşen Kırım Platformu’nu da değerlendirdi. Dünyanın Kırım meselesine bakışının hâlâ yeterli seviyede olmadığını vurgulayan Kırımoğlu, özellikle Afrika ve Asya’nın birçok ülkesinde Kırım hakkında temel bilginin dahi bulunmadığını söyledi. Uluslararası kamuoyunda ciddi bir bilgi eksikliği olduğunu dile getiren Kırımoğlu, zaman zaman gerçeği yansıtmayan ve Kırım’ın coğrafi konumuna ilişkin dahi yanlış ifadelerin gündeme gelebildiğine dikkat çekti. Kırımoğlu, bu tür yanlış yaklaşımların yalnızca uzak ülkelerde değil, Türkiye’de de zaman zaman televizyon ve basında dile getirildiğini belirterek, “Barış olsun, Kırım Rusya’ya verilsin” şeklindeki görüşlerin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Türkiye’nin tarihsel tecrübesine atıfta bulunan Kırımoğlu, bu tür önerilerin adalet ve egemenlik ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etti. KIRIMOĞLU’NDAN ATATÜRK VURGUSU Bir Türk milletvekiliyle yaptığı görüşmeye de değinen Kırımoğlu, Rusya’nın büyüklüğü gerekçe gösterilerek Ukrayna’nın geri adım atmasının önerdiğini, ancak bu yaklaşımın tarihsel olarak da ahlaki olarak da yanlış olduğunu söyledi. Kırımoğlu, Millî Mücadele döneminde Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün benzer bir teslimiyet anlayışını kabul etmediğini hatırlatarak, işgal karşısında vazgeçmenin bir seçenek olmadığını dile getirdi. Kırımoğlu, herhangi bir ülkeye tavsiye verilirken, aynı durumun o ülkenin kendisi için de düşünülebilmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin bir kısmı işgal edilseydi kimse ‘toprak verelim, savaşmayalım’ demezdi. Bu nedenle Kırım’ın Rusya’ya bırakılması yönündeki hiçbir öneri bizim için kabul edilemez.” dedi. TÜRK DÜNYASI VE KIRIM Kırımoğlu, kendisine yöneltilen soru üzere Türk dünyası ve Kırım meselesine ilişkin olarak, Türk Devletleri Teşkilatındaki ülkelerden (TDT) Türkiye ve Karabağ meselesinin çözülmesinin ardından Azerbaycan hariç olmak üzere Kırım hakkında bir tepkinin olmadığını söyledi. Öte yandan diğer Türk devletlerinin çoğunluğunun Rusya’ya bağlı, demokratik olmayan veya totaliter rejimler olduğunu vurgulayan Kırımoğlu, bu nedenle Kırım için ortak ve güçlü bir tutum beklemenin şu an için zor olduğunu ifade etti. KIRIMOĞLU KERÇ KÖPRÜSÜ'NÜ İŞARET ETTİ 2023 sonunda yaptığı bir video mesajda, 2024 yılının Kırım’ın serbest yılı olabileceğine işaret ettiğini hatırlatan Kırımoğlu, iktidarda olanlara Kerç Köprüsü’nün konumundan faydalanarak hareket etmeleri ve Kırım’da yaşayanlara ise askerî noktalardan uzak durmaları tavsiyesinde bulundu. “Eğer yeterli silahımız olsaydı, Kırım’a girebilirdik. Bir yıl içinde olmasa da Kırım elbette serbest olacak. Başka yolu yok.” diyen Kırımoğlu, gelecek yıllara dair umut ve kararlılığını vurguladı.

Doğu Türkistan mücadelesine ömrünü adayan İsa Yusuf Alptekin'in vefat yıl dönümü Haber

Doğu Türkistan mücadelesine ömrünü adayan İsa Yusuf Alptekin'in vefat yıl dönümü

Doğu Türkistan bağımsızlık hareketinin sembol ismi İsa Yusuf Alptekin, bundan 30 yıl önce bugün hayata gözlerini yumdu. Anayurdu Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını ölünceye değin savunan, Doğu Türkistan davasının Türkiye’deki ve dünyadaki en önemli ismi haline gelen İsa Yusuf Alptekin 17 Aralık 1995 gecesi İstanbul’da vefat etti. Alptekin, bağımsızlığı için uğraş verdiği anavatanı Doğu Türkistan, 1949’da işgal edilince Türkiye’ye geldi ve Türkiye’yi ikinci vatanı olarak bildi. Doğup büyüdüğü Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için ölümüne kadar yılmadan mücadele eden ve Doğu Türkistan mücadelesine ömrünü adayan Alptekin, Türk dünyasında bu yönüyle tanındı. MÜCADELESİNİ “AZİZ TÜRKİYEMİZ” DEDİĞİ TÜRKİYE’DE SÜRDÜRDÜ Alptekin’in mücadelesi hâlâ hafızalardaki yerini koruyor. Çin’in dünyadan gizlemeye çalıştığı, sayıları milyonları bulan Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yönelik toplama kampları zulmü ve insan hakları ihlalleri bugün hâlâ dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Çin’in Nazi kamplarını andıran zulmü bugün devam ederken Uygur Türkleri, Doğu Türkistan'daki sistematik asimilasyon ve baskı politikalarını Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde duyurmaya çalışıyor. İşte Alptekin, bu mücadelesini uzun yıllar yaşadığı ve “Aziz Türkiyemiz” olarak nitelendirdiği Türkiye’de 1995 yılının 17 Aralık’ın da vefat edene dek sürdürmüştü. Onun haklı mücadelesi ve davasının önemi, Çin kamplarının zulümleriyle gündemden düşmediği şu günlerde bir kere daha anılıyor. İSA YUSUF ALPTEKİN KİMDİR? Doğu Türkistan bağımsızlığının sembol ismi İsa Yusuf Alptekin, 1901 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetinde doğdu. Alptekin, öğrenimini Doğu Türkistan’da tamamladıktan sonra çeşitli memuriyet görevlerinde bulundu. 1926 yılında Batı Türkistan’a geçerek burada millî mücadele taraftarlarıyla bir araya gelen Alptekin, 1931’de Hoca Niyaz tarafından başlatılan ayaklanma sırasında Doğu Türkistan’daki valilerin halka yaptıkları zulmü Çin hükûmetine anlatarak, bu durumun önlenmesini, aksi takdirde ayaklanmanın yayılacağını söyledi. Alptekin, ayaklanma sırasında ve sonrasında milliyetçilik faaliyetlerini sürdürdü. 1936 yılında Çin Meclisi üyeliğine de seçilen Alptekin, mücadelesini daha çok siyasi alanda yoğunlaştırmıştı. 1947’de kurulan Mesut Sabri Baykozi hükûmetinde genel sekreterlik görevini üstlendi. Bir yıldan fazla kaldığı bu görev esnasında, milliyetçi, anti-emparyalist ve anti-komünist politikalar sebebiyle, Rusya’nın ve Çin’in tepkilerini üzerine çekti. Alptekin, 1949’da Çin’in Doğu Türkistan’ı işgali ile birlikte o günkü Hindistan’ın Keşmir eyaletine iltica etti. TÜRKİYE YILLARI 1954 yılında Türkiye’ye geçen Alptekin, Türkiye’ye gelir gelmez İstanbul’da Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyetini kurarak, bundan sonraki faaliyetlerini Doğu Türkistan davasının dünya kamuoyuna anlatılmasında yoğunlaştırdı. Yabancı ülke yöneticileri nezdinde olduğu kadar Türk hükûmetleri nezdinde de Doğu Türkistan davasının anlatılması için mücadele veren Alptekin, parti liderleriyle, başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla görüştü. O tarihten itibaren Doğu Türkistan Türklerinin durumunu bütün dünyaya haykırmayı sürdüren Alptekin, bütün ömrünü bu konuya vakfetti. Doğu Türkistan davasının Türkiye’de ve dünyadaki en duayen ve fedakar ismi haline gelen İsa Yusuf Alptekin 17 Aralık 1995 gecesi İstanbul’da hayata veda etti.

Tam 34 yıl önce bugün Türkiye, Ukrayna'nın bağımsızlığını tanıdı Haber

Tam 34 yıl önce bugün Türkiye, Ukrayna'nın bağımsızlığını tanıdı

Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Parlamentosu 24 Ağustos 1991 tarihinde, Ukrayna’nın bağımsızlığını ilan eden belgeyi kabul etti ve 1 Aralık 1991 tarihinde düzenlenen referandumda Ukraynalıların yüzde 90’ı Ukrayna’nın bağımsızlığı için oy verdi. Türkiye, Ukrayna'nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri oldu. Türkiye Cumhuriyeti 16 Aralık 1991 tarihinde Ukrayna’nın bağımsızlığını tanıdı. Tarih boyunca tarihi, coğrafi ve kültürel yakınlıkları olan iki ülke arasındaki ilişkiler her alanda artarak devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Arasında Dostluk ve İşbirliği Anlaşması 1993'te onaylandı. 2011'de iki ülke arasında kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey (YDSK) mekanizmasıyla stratejik ortaklık düzeyine yükseltildi. Türkiye, Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin Rusya tarafından işgalini tanımadı ve her platformda Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne destek veriyor. BAĞIMSIZLIĞIN İLK ADIMI Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (USSC) Verhovna Radası 16 Temmuz 1990 tarihinde, Ukrayna’nın kendi anayasasının hukuki temelini oluşturacak Ukrayna Devlet Egemenliği Deklarasyonu'nu kabul etti. Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin 12 Haziran’da ve Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin 23 Haziran’da kabul ettikleri egemenlik deklarasyonlarının ardından, Ukrayna’da kabul edilen deklarasyonda, Ukrayna “Bölge sınırları içerisinde egemen, bağımsız, bütün, bölünmez ve dış ilişkilerde eşit haklara sahip bir devlet” olarak ilan edildi. “Yasalar önünde aynı haklara sahip, milliyeti, cinsiyeti, dini, eğitim düzeyi, siyasi görüşü, mesleği, sosyal konumu ve mal varlığı gözetilmeksizin tüm vatandaşların oluşturduğu Ukrayna halkı” ibaresini getiren söz konusu deklarasyonda aynı zamanda Ukrayna halkının ekonomik, bilimsel, kültürel, dini bağımsızlığı da ilan edildi. Bunun yanı sıra deklarasyonda tarafsız bir ülke statüsü tercih edilirken, herhangi askerî bloka girmeme ve nükleer silahların kullanım, üretim ve alımından vazgeçme prensibine bağlılık mecburiyeti getirildi. Buna rağmen USSC Verhovna Radası’nın bağımsızlığını ilan etme yetkisine sahip olmamasından dolayı Ukrayna’nın egemenliği uluslararası düzeyde kabul edilmemişti. BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU 24 Aralık 1991’de ikinci kez Ukrayna Bağımsızlık Bildirisi kabul eden USSC Verhovna Radası, bildiriyi referanduma taşıdı. 1 Aralık 1991’de sandık başına giden Ukrayna halkı yüzde 90,32 oranında bağımsızlığı destekledi ve aynı gün yüzde 61,6 oyla ilk Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kravçuk’u seçti. 16 Temmuz 1990 Ukrayna Devlet Egemenliği Deklarasyonu, 24 Aralık 1991 Ukrayna Bağımsızlık Bildirisinin temelini oluşturuyor. 2014 yılında Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’ni işgal eden Rusya, 2022 yılından bu yana Ukrayna'nın tamamına yönelik olarak işgal girişimi ve saldırılarını sürdürüyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.