SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türksoy

QHA - Kırım Haber Ajansı - Türksoy haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türksoy haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Haber

"Han Sultan: Altın Orda Operası" İstanbul'da

"Han Sultan: Altın Orda Operası" Türk tarihinin önde gelen kadın figürü, destansı bir anlatım ve 300 kişilik büyük kadroyla 15-16 Aralık 2024 tarihlerinde İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu'nda izleyicisiyle buluşacak. ALTIN ORDA'NIN KURULUŞUNA UZANAN DESTANSI BİR HİKAYE Kazakistan Kültür ve Enformasyon Bakanlığı, Abay Kazak Devlet Akademik Opera ve Balesi ve Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY) iş birliğiyle sahnelenen bu operada; Altın Orda Devleti'nin kaderini değiştiren, bir annenin zekası, gücü ve iradesiyle tarihe yön veren kahraman Han Sultan'ın hikayesi, Cengiz Han'ın Harezm'i fethetmesiyle başlayan ve Altın Orda'nın kuruluşuna kadar uzanan yolculuğu izleyiciye aktarılacak. Gerçekleştirilecek olan bu epik operada Cengiz Han, Cuci Han ve Berke Han gibi Türk tarihinin önemli şahsiyetleri ele alınacak.  ALTIN ORDA'NIN MİRASI CANLANDIRILIYOR Anadolu Ajansının (AA) haberine göre, Abay Kazak Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu Direktörü ve operanın fikir sahibi Aynur Köpbasarova; gerçekleşecek operanın yalnızca tarihin zengin dokusunu aktarmadığını, ortak değerleri ve kültürü sanat yoluyla geleceğe taşıyan bir köprü niteliğinde olduğunu belirtti. Direktör, yaptığı açıklamada operada sadece güçlü bir kadının liderlik vizyonunu ve diplomatik yeteneklerinin anlatılmadığını ve Altın Orda'nın mirasının da canlandırıldığını kaydetti.  ORTAK TARİHİ ONURLANDIRAN BİR ESER Aynı zamanda Köpbasarova, operayla ilgili açıklamasında, "Büyük Bozkır'ın cesur kadınlarının hikayelerini, onların tarihimize yazdığı izleri, opera gibi görkemli sanat eserleriyle dünyaya tanıtabildiğimiz için ve ülkemizin dışındaki ilk adımı İstanbul'dan attığımız için çok mutluyuz. Bu eser, ortak geçmişimizi onurlandırırken gelecek nesillere bir ilham kaynağı olacaktır." ifadelerini kullanarak; Türk dünyasında ortak tarihe de vurgu yaptı. TÜRK DÜNYASININ ORTAK TARİHİNE VE KÜLTÜREL MİRASINA IŞIK TUTAN BİR SANAT ESERİ TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev de Han Sultan Operası'nı, "Türk dünyasının ortak tarihine ve kültürel mirasına ışık tutan son derece önemli bir sanat eseri" olarak tanımladı. Raev, "Ortak kültürümüzden beslenen bu opera, Türk halklarının zengin geçmişini ve değerlerini günümüze taşırken, sadece sanatsal bir eser olmanın ötesinde, bizleri sanatla bir araya getiren, kültürel bağlarımızı güçlendiren bir köprü işlevi görmektedir. Eserin İstanbul'daki prömiyeri son derece anlamlı bir adım olmuştur. Eserin Kazakistan prömiyerine Almatı'da katıldım ve bu harika eserin, İstanbulluları da büyüleyeceğine eminim." ifadelerini kullandı. Ayrıca Raev, bu tür yapımların çoğalmasının Türk dünyasının sanatsal gücünün dünyaya tanıtılması bakımından büyük önem taşıdığını kaydetti. 

Kırgızistan’da “Dîvanu Lugâti’t Türk: 950. Yıl” konferansı gerçekleştirildi Haber

Kırgızistan’da “Dîvanu Lugâti’t Türk: 950. Yıl” konferansı gerçekleştirildi

Kırgızistan’ın başkenti Bişkek'te 27 Kasım 2024 tarihinde “Dîvanu Lugâti’t Türk: 950. Yıl” konferansı gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), tarafından ilan edilen 2024 Dîvânu Lugâti't-Türk yılı etkinlikleri kapsamında tertip edilen konferans, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ), Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi (KTMÜ) ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) iş birliğiyle organize edildi. KTMÜ ev sahipliğinde düzenlenen konferansta Türk dilinin ilk sözlüğü ve Türk kültür tarihinin en kıymetli eserlerinden biri olan Dîvânu Lugâti't-Türk’ün kültürel ve dini mirası anıldı; mirasın süregelen önemini vurgulandı. Konferans, KTMÜ Rektörü Prof. Dr. Alpaslan Ceylan ve Rektör Vekili Prof. Dr. Almaz İbrayev’in konuşmalarıyla başladı. Ardından KTMÜ Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Recai Doğan ve ASBÜ Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan tarafından Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Türk kültürü ve dili açısından taşıdığı tarihî ve güncel öneme vurgu yapıldı. Açılışın ardından gerçekleşen panellerde Kaşgarlı Mahmud’un ölümsüz eseri Dîvânu Lugâti’t-Türk, farklı açılardan ele alındı.Konferans katılımcıların değerlendirme ve geri bildirimlerinin alındığı oturumla sona erdi. Kapanış oturumunun ardından katılımcılar, Balasagun ve Issık Gölü gibi önemli mekanları ziyaret ederek bölgenin tarihini yakından tanıma fırsatı buldu. Türkiye'nin Bişkek Büyükelçiliği, TİKA ve Türk Maarif Koleji gibi kurumlara yapılan ziyaretlerde, Türk dünyasına yönelik projeler hakkında bilgiler paylaşıldı. DÎVÂNU LUGÂTİ’T-TÜRK Türkistan coğrafyasının bilinen ilk sözlüğü ve en önemli eserlerinden biri olan Dîvânu Lugâti’t-Türk, 11. yüzyılda Kâşgarlı Mahmut tarafından Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştı. “Türk Sözlüğünün Divanı” anlamına gelen ve Türk dilinin ilk sözlüğü olan bu eser; Türk dili, Türk tarihi, Türk mitolojisi, Türk coğrafyası, Türk kültürü ve Türk töresi hakkında değerli bilgileri sunan bir eser olarak kabul ediliyor. Nitekim Kâşgarlı Mahmut Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserini, Türk milletinin yüceliğini, Türk dilinin Arapça ile koşu atları gibi yarış edeceğini, Türk dilinin zenginliğini ve Türk dilinin her duygu ve düşünceyi anlatmaya elverişli olduğunu ispat etmek içindir kaleme almıştır. Bu sebeple eser, Türkçeden Arapçaya bir sözlük biçiminde yazılmıştır. Başta Türkologlar olmak üzere birçok araştırmacı tarafından incelenen Dîvânu Lugâti’t-Türk, UNESCO Dünya Belleği Türkiye Ulusal Listesi’ne de kayıtlıdır. Eserin bugün tek nüshası ise İstanbul’daki Millet Kütüphanesinde yer almakta. KÂŞGARLI MAHMUT KİMDİR? Türklerin en açık anlatanlarından, en doğru anlayanlarından en iyi kargı kullanan cengaverlerinden olduğum hâlde, Türklerin tekmil illerini, obalarını, çöllerini karış karış, gezip dolaştım... Gördüm ki, Yüce Tanrı devlet güneşini Türklerin burçlarından doğdurmuş... Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserin yazarı olan Kâşgarlı Mahmut, Türk dilinin ve Türk milliyetçiliğinin en büyük sözcülerinden olarak kabul ediliyor. Doğu Türkistan’ın en önemli merkezlerinden biri olan Kâşgar’da doğan Kâşgarlı Mahmut, iyi öğretim görmüş, İslâmiyet’le ilgili bilimsel çalışmaları yakından izlemiştir. Kâşgarlı Mahmut, Arapça ve Farsçayı da çok iyi öğrenmiştir. Türklerin bulunduğu bölgeleri gezmiş, ana dili olan Türkçenin bütün lehçelerini yerlerinde öğrenmiş, geleneklerini göreneklerini yakından izlemiştir. Bütün Sirderya (Seyhun) kıyılarını dolaştığından Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserinde söz etmektedir. Daha sonrasında dönemin İslam coğrafyasının en önemli kültür merkezlerinden biri olan Irak’a göç eden Kâşgarlı Mhamut, çalışmalarına burada devam etmiştir.

Türkçenin şiir şöleni Özbekistan'da başlıyor Haber

Türkçenin şiir şöleni Özbekistan'da başlıyor

Türkiye Yazarlar Birliğinin 1992 yılından itibaren düzenlediği "Türkçenin Uluslararası Şiir Şöleni", 26-30 Kasım 2024 tarihleri arasında Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te tertip edilecek. Bu özel program, Türk dünyasından 90'a yakın şairi bir araya getirerek, Türkçe şiirin gücünü ve ortak kültürel bağları kutlamak amacıyla düzenleniyor. BİR ASIRLIK BİR GELENEĞİN PARÇASI Türk dünyasının dört bir yanından, farklı lehçelerde eser veren şairlerin katıldığı bu önemli şölen, 1992’den bu yana düzenli olarak yapılıyor. Şiir şöleninde, şairler sadece eserlerini paylaşmakla kalmıyor, aynı zamanda geçmişin derin izlerini bugüne taşırken, gönül köprüleri kurarak kültürel bir birliktelik oluşturuyor. Bu yıl 16. kez düzenlenen etkinlik, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) ve Özbekistan Yazarlar Birliğinin destekleriyle hayata geçirilecek. Şölenin açılışı, 27 Kasım 2024 tarihinde Özbekistan Yazarlar Birliğinin toplantı salonunda yapılacak. Üç gün sürecek etkinlik, şiir atölyeleri, konserler ve şiir fasılları ile dolu dolu geçecek. Her iki yılda bir farklı bir ülkede yapılan bu etkinlikte, Türk dünyasının ünlü şairlerinin anısına "büyük ödüller" verilecek. Katılımcılara "iştirak beratları" sunulacak ve Türk şiirinin en değerli isimlerinin hatırasına yapılan etkinlik, her zaman olduğu gibi Türkçenin ve şiirin gücünü pekiştirecek. Ayrıca, her şölenin sonunda yayımlanan “Güldeste” adlı kitap, bu özel etkinliğin bir hatırası olarak katılımcılara takdim edilecek. Daha önce pek çok Türk şehri ve ülkede yapılan şiir şöleni, Türkiye ve Türk dünyasındaki şairlerin kültürel bağlarını güçlendirmek için bir fırsat sunuyor. Taşkent’te bir araya gelecek şairler, Türk dilinin farklı coğrafyalardaki çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtarak, edebiyatın sınırları aşan bir dil olduğunu bir kez daha kanıtlayacak.

Türk dünyası gençliği Almatı’da buluşuyor Haber

Türk dünyası gençliği Almatı’da buluşuyor

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından tertip edilen Türk Dünyası Gençlik Buluşmaları kapsamında 1. Türk Dünyası Gençlik Forumu, 20 ülkeden 250 gencin katılımıyla Kazakistan’ın Almatı şehrinde tertip edilecek. Etkinlik, 20-23 Kasım 2024 tarihleri arasında Al-Farabi Kazak Milli Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilecek. TÜRK DÜNYASININ GELECEĞİ GENÇLERLE ŞEKİLLENECEK Foruma, Türk dünyasının dört bir yanından gelen gençler; kültürel, sosyal ve ekonomik iş birliğini geliştirmek için bir araya gelecek. Forum kapsamında düzenlenecek oturumlarda gençler, Türk dünyasının ortak değerlerini, tarihsel bağlarını ve güncel meselelerini ele alma fırsatı bulacak. Etkinlik, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yunus Emre Enstitüsü ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) gibi Türk dünyasında aktif rol oynayan kurumlar tarafından destekleniyor. Forum boyunca düzenlenecek paneller, çalıştaylar ve kültürel etkinliklerle katılımcılar, hem akademik hem de sosyal anlamda kendilerini geliştirme fırsatı yakalayacak. Etkinlik, gençlerin Türk dünyasının geleceği için ortak projeler üretmelerine zemin hazırlamayı hedefliyor. Türk dünyasının genç lider adaylarını bir araya getirecek bu önemli etkinlik, Almatı’da Türk dünyasının ortak kültürüne dair bir buluşma noktası olacak.

Haber

"Dr. Sadık Ahmet" filmi, Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali'nde ödül aldı

Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen Dördüncü Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali sona erdi. 12-15 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleşen festivalin kapanış gününde, Türk dünyasında birçok film ödüle layık görüldü. Uluslararası Türk Kültür Teşkilatının (TÜRKSOY) açıklamasına göre törene; Türkmenistan Başbakan Yardımcısı Mihricemal Mammedova, Türkmenistan Kültür Bakanı Atageldi Şamuradov, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Özbekistan Kültür Bakanlığı Sinematografi Ajansı Başkanı Şuhrat Rızayev ve çok sayıda davetli katıldı. Türk dünyasının sinema camiasını buluşturan ödül töreninde açılış konuşmalarını yapan TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Türk bilgini Mahtumkulu Firaki’nin 300. doğum yılını hep birlikte kutlamanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, "Sinema, Türk dünyasının sesini duyuran, halkların hikayesini anlatan, bizi biz yapan değerleri yaşatan bir güçtür" ifadelerini kullandı. TÜRK DÜNYASI SANATÇILARI ÖDÜLLERİNİ ALDI "En İyi Belgesel Film" ödülünü, Mahtumkulu Firaki’nin 300. doğum yılı anısına çekilen “Âleme Belgilidir” adlı yapım kazandı. Özbek ve Türkmen sinemacılar tarafından ortak çekilen “Mağtımgulı Pırağı” yapımı ise "En İyi Uzun Metraj Film" kategorisinde birincilik ödülü kazandı. Bununla birlikte “En iyi Yönetmen'' ödülü, Türkiye'den "Dr. Sadık Ahmet" filmi ile Hakan Yonat'a takdim edildi.  Toplam 20 filmin yarıştığı festivalde Türkiye’den belgesel dalında katılan Vaveyla da ikincilik ödülü aldı. DR. SADIK AHMET KİMDİR? Sadık Ahmet, Yununistan’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleşen 185.000 kişinin hayatını kaybettiği iç savaş (1946-1949) döneminde, 7 Ocak 1947’de Yunanistan’ın Gümülcine şehrinde dünyaya geldi. Türk-Yunan dostluğunun bir kanıtı olarak açılan Celal Bayar Ortaokul ve Lisesi’nde eğitim aldı ve yarım asırlık bir aradan sonra liseden mezun olabilen ilk Batı Trakyalı Türk gençleri arasında yer aldı. Lise yıllarında Batı Trakya Türklerine ait yerel bir gazete olan Akın’daki “Gençliğin Köşesinde” “Batıl İnanışlar” ve “Mislümanlık ve Türklük” adlı iki yazısı yayınlandı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’de 1 yıl okuyan Ahmet daha sonra Selanik Aristoteles Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kayıt yaptırdı ve 1974’te tıp doktoru olarak mezun oldu. Ahmet, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği’nin 28 kurucusundan biri oldu ve bir dönem derneğin genel sekreterliğini de yürüttü. Arabasında yapılan arama neticesinde bulunan imzalı kâğıtlar sebebiyle Sadık Ahmet’e dava açıldı. Ancak dava süreci Sadık Ahmet’in kişisel bir meselesi olmaktan çıkıp toplumun meselesi hâline geldi. Yaşadığı sürece Batı Türklerinin hakları için mücadele eden Ahmet, 24 Temmuz 1995’te Lozan Anlaşması’nın 72. yıldönümünde şüpheli bir trafik kazasıyla hayatını kaybeder.

Türk Dünyası Kültür Başkenti bayrağını Kazakistan Aktau teslim aldı Haber

Türk Dünyası Kültür Başkenti bayrağını Kazakistan Aktau teslim aldı

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından 2024 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilen Anev şehri için düzenlenen kapanış töreni 17 Kasım 2024 tarihinde Ahal vilayetinin Ak Bugday ilçesindeki Nevruz Yaylası’nda bulunan görkemli "Türkmen Ak Öýi" (Türkmen Ak Evi) binasında yapıldı. Törende, Türk dünyasının sanat ustalarının sahne aldığı özel bir konser verildi. TÜRK DÜNYASI’NIN ZENGİN KÜLTÜREL MİRASI 2024 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak seçilen Anev şehri, büyük bir kültürel etkinlikler serisine ev sahipliği yaptı. Türk halklarının geleneksel ve modern sanatlarını bir araya getiren konserler, sergiler ve özel toplantılarla Türk dünyasının zengin kültürel mirası geniş bir kitleye tanıtıldı. TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR BAŞKENTİ SEÇİMİ Törende, Anev’in 2024 yılı için Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesi nedeniyle düzenlenen etkinliklerin önemine değinildi. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Türk dünyasının kültürel zenginliklerini uluslararası alanda tanıtmak adına büyük bir fırsat sunulduğunu belirtti. Raev, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhamedov ve Türkmenistan Halk Maslahatı Başkanı Arkadağ Gurbangulu Berdimuhamedov'a teşekkürlerini sundu. TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR BAŞKENTİ BAYRAĞI AKTAU’YA TESLİM EDİLDİ Tören sırasında 2025 yılı için Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak seçilen Kazakistan’ın Aktau şehri, bayrağı teslim aldı. Aktau şehrine, 2025 yılında düzenlenecek olan Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali'nin sembolü olan Turna Kuşu takdim edildi.

2026, Ziya Gökalp’ı Anma Yılı ilan edildi Haber

2026, Ziya Gökalp’ı Anma Yılı ilan edildi

Türk dünyasının kültürel iş birliğini güçlendiren ve ortak hedeflere yönelik kararların alındığı Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatının (TÜRKSOY) Daimî Konseyi 41. Dönem Toplantısı, 16 Kasım 2024 tarihinde Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta, TÜRKSOY Dönem Koordinatörü, Türkmenistan Kültür Bakanı Atageldi Şamuradov’un ev sahipliğinde düzenlendi. ZİYA GÖKALP ANMA YILI Toplantıda TÜRKSOY Daimi Konseyi, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının teklifi üzerine 2026 yılını, Türkçülük düşüncesinin fikir babası, toplum bilimci, fikir insanı Ziya Gökalp'ın doğumunun 150. yılı vesilesiyle "Ziya Gökalp Anma Yılı" olarak ilan etti. Alınan karar, Türk dünyasının kültürel ve entelektüel mirasını tanıtma ve bu mirası gelecek nesillere aktarma amacı taşıyor. Konseyin üyeleri, bu kararın oy birliği ile kabul edilmesini büyük bir memnuniyetle karşıladı. Ziya Gökalp Yılı kapsamında Türk dünyası genelinde çeşitli anma etkinlikleri, sergiler, sempozyumlar ve kültürel programların düzenlenmesi planlanıyor. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, bu kararı şu sözlerle değerlendirdi: Ziya Gökalp, Türk dünyasının ortak kimliğini güçlendiren fikirlerin öncüsü olmuştur. 2026 yılını Gökalp’a adamak, onun evrensel değerlerini anlama ve aktarma adına önemli bir fırsattır. TÜRK DÜNYASININ ORTAK KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİREN FİKİRLERİN ÖNCÜSÜ ZİYA GÖKALP 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğan ve tam adı Mehmet Ziya olan büyük düşünür, 1911 yılı sonrasında Gökalp ismini Ziya ile birlikte kullanmaya başladı ve bu isimle tanındı. Gökalp’in babası, Diyarbakır Vilâyet Evrak Müdürlüğü ve Nüfus Nâzırlığında memur olarak çalışan Tevfik Efendi, annesi Zeliha Hanım’dır. Tevfik Efendi’nin dedesi Hacı Hüseyin Sâbir’in Diyarbakır’da müftülük görevinde bulunmasından dolayı aile "Müftüzâdeler" olarak da anılmaktadır. Ziya Gökalp, Diyarbakır’da bulunduğu dönemde otorite boşluğundan kaynaklanan ve halkı huzursuz eden zorbalar ile bu gruplara destek olan yöneticilerle mücadele etti. 1905 ve 1907 yıllarında iki kez arkadaşlarıyla birlikte Diyarbakır Telgrafhanesini basarak seslerini duyurmak istediler. Daha sonra bu olayları 1924’de bastırdığı "Şaki İbrahim Destanı" eserinde anlattı. Meşrutiyet’in ilânından sonra, 22 Ekim 1908 tarihinde geçmişten beri taraftarı olduğu İttihat ve Terakkî’nin Diyarbakır şubesini kuran Gökalp; “hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik” gibi kavramları bir yandan etrafına topladığı gençlere anlatırken diğer yandan "Peyman" gazetesinde siyasî yazılar kaleme aldı. Aynı yıl İttihat ve Terakkî’nin bölge müfettişi oldu ve Diyarbakır, Van ve Bitlis teşkilatlarının denetlenmesi görevini üstlendi. 18 Eylül 1909’da Selânik’te toplanan kongreye Diyarbakır delegesi olarak katılarak merkez heyeti üyeliğine seçildi. Selanik’te bulunduğu dönemde değişik imzalarla "Genç Kalemler", "Rumeli", "Yeni Felsefe" gibi gazete ve dergilerde yazılar yayımladı. Aynı yıl kaleme aldığı “Altun Destan” isimli çalışmasını "Gökalp" mahlasıyla yazdı ve bu tarihten sonraki yazılarında genelde günümüzde tanındığı şekliyle Ziya Gökalp imzasını kullandı. İttihat ve Terakkî’nin merkez heyeti içerisinde yer alması sonrasında ailesiyle birlikte Selânik’e giden Gökalp, burada yeni açılan "Selânik İttihat ve Terakkî Mekteb-i Sultânîsi"nde kendi teklif ettiği programa göre 1911’de Türkiye’de ilk defa sosyoloji dersleri vermeye başladı. Sosyolojiyi, bilimsel bir disiplin haline getiren Emile Durkheim’ın görüşlerini tercüme eden, Türkiye’nin koşullarına uyarlayarak yeniden yorumlayan ve bunun yanında özgün görüşleri de olan Ziya Gökalp, Türkiye’de sosyolojinin kurucusu kabul edilmektedir. Gökalp, 1914 yılında Durkheim’ın sosyoloji görüşlerini temel alan bir sosyoloji kürsüsü kurmuştur. ZİYA GÖKALP’İN İSTANBUL YILLARI 1912’de İttihat ve Terakki Partisinin genel merkezi İstanbul’a taşınınca Ziya Gökalp da ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Ergani Madeni’nden milletvekili seçildi. İstanbul’da bulunduğu dönemde Türk Yurdu'nda yazılar neşretti. Burada kaleme aldığı yazıları, 1918 yılında "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" adıyla kitaplaştırdı. Edebiyat Fakültesindeki hocalığı esnasında verdiği derslerin notlarını "İlm-i İçtima" adıyla bastırdı. İlk şiir kitabı olan "Kızıl Elma" da yine bu görevi sırasında neşredildi. Ayrıca 1917'de yayın hayatına başlayan "İçtimaiyat Mecmuası" ve "Yeni Mecmua"nın da kurucuları arasında yer aldı. İSTANBUL'UN İŞGALİ SONRASINDA MALTA’YA SÜRÜLDÜ Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle işgal edilen İstanbul'da bulunan Ziya Gökalp, 30 Ocak 1919 tarihinde tutuklanarak birçok İttihatçı ile birlikte sürgüne gönderildi. 29 Mayıs'tan 18 Eylül 1919 tarihine kadar Limni Adası'nda tutulan Gökalp sonra Malta'ya gönderildi ve 29 Mayıs 1919'dan 30 Nisan 1921'e kadar sürgün hayatı yaşadı. Malta'da Polverista ve Verdala karargâhlarındaki esir kamplarında tutulan usta kalem, buralarda zamanını okuyarak, notlar alarak, şiir, makale, hatıra ve mektup yazarak geçirdi. Sürgünde bulunduğu süre içinde eşi ve kızlarına gönderdiği mektuplar, 1965 yılında "Limni ve Malta Mektupları" adıyla neşredildi.

Karabağ Zaferi Ankara'da kutlandı: Selam Türk’ün Bayrağına! Haber

Karabağ Zaferi Ankara'da kutlandı: Selam Türk’ün Bayrağına!

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçiliği ve Ahmed Cevad Enstitüsü iş birliği ile 8 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da “Selam Türk’ün Bayrağına” konseri düzenlendi. ATO Congresium’da TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov ve Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen konsere Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Ankara’da mukim yabancı misyon temsilcileri, kurum ve kuruluşların temsilcileri, basın mensupları ve çok sayıda davetli katıldı. "KAFKASYA BÖLGESİNİN ARTIK ÇATIŞMAYA DEĞİL, DOSTLUK VE İŞ BİRLİĞİNE İHTİYACI VARDIR" Konser öncesinde bir konuşma yapan Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, “Bu zaferle, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı barışın tesis edilmesine yönelik tarihi bir fırsat kapısı açılmıştır. Ermenistan’ın da bunun bilincinde olarak hareket etmesini umut ediyoruz. Zira, Kafkasya bölgesinin artık çatışmaya değil, dostluk ve iş birliğine ihtiyacı vardır.” ifadelerini kullandı. Bölgenin istikrar ve refahı için kapsamlı bir normalleşmenin bir an önce sağlanması gerektiğine ve iki kardeş ülke arasındaki güçlü bağlara vurgu yapan Yaşar Güler, “Atalarımızdan bizlere kalan dayanışma mirasını daha yukarılara taşıma ülkümüz, her birimize ayrı ayrı ve tarihi bir sorumluluk yüklemektedir. Ayrıca, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki güçlü entegrasyon; 2 ülke arasında olduğu kadar, başta Kafkasya olmak üzere bölgesel barış ve istikrarın devamı için de vazgeçilmez önemdedir. Sonuç olarak 'İki Devlet, Tek Millet' anlayışıyla bugüne kadar yürüdüğümüz bu yolda, bundan sonra da kararlı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu. "BU ZAFER, KALPLERİMİZİ BİRLEŞTİREN BÜYÜK BİR DİRİLİŞİN SEMBOLÜDÜR" Azerbaycan’ın 44 günlük savaşı ve kazanılan zaferin ardından ilan edilen 8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü’ne ithafen düzenlenen konser öncesi yaptığı açılış konuşmasında TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, “Karabağ’ın azat edilmesi, hepimizin gönlünde yaşayan bir dileğin, bir kardeşlik bağının tezahürüdür. Bu zafer, Selenge’den Balkanlara kadar uzanan coğrafyamızda kalplerimizi birleştiren büyük bir dirilişin sembolüdür.” diyerek konser salonu dolduranların, yalnızca bir zaferi değil; aynı zamanda Türk halklarının ortak değerlerinin, ortak dualarının nasıl gerçeğe dönüştüğünü anmak için bir arada olduğunu kaydetti. "ZAFER YALNIZ AZERBAYCAN’IN DEĞİL BÜTÜN TÜRK DÜNYASININ TARİHİNDE MÜHİM DÖNÜŞ NOKTASI OLDU" Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşat Memmedov ise, "Azerbaycan’ın şanlı zaferinin 4. yıl dönümü Türkiye’de bütün Türk devletlerinin katılmasıyla kutladığımız bugünde bizimle birlikte olmanızdan büyük memnuniyet duyarız ve sevincimizi paylaştığınız için teşekkür ederiz. 4 yıl önce bugün Azerbaycan’ın muzaffer ordusu Karabağ’ın incisi Azerbaycan’ın kültür beşiği Şuşa'nın işgalden kurtulduğu ve Sayın Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev’in kararnamesi ile '8 Kasım Zafer Günü' olarak ilan edildi." dedi. İşgal altında olan toprakların özgür bırakılmasıyla Azerbaycan halkının en mutlu günlerini yaşadığını vurgulayan Memmedov, "2023 yılının eylül ayında gerçekleştirilen 23 saatlik antiterör operasyonu ile şanlı ordumuz, Azerbaycan’ın egemenliğini bütün topraklarımızda tesis etti. Bağımsızlığımızı kazandıktan, 30 yıldan fazla geçtikten sonra 3 renkli şanlı bayrağımız ülkemizin her bir karışında gururla dalgalanıyor. Kazandığımız bu zafer yalnız Azerbaycan’ın değil bütün Türk dünyasının tarihinde mühim dönüş noktası oldu" diye konuştu. Etkinliğe katılan Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı ve aynı zamanda Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı olan Prof. Dr. Ruhi Ersoy da yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: Sayın Genel Başkan’ımız Devlet Bahçeli Beyefendi siyasetin ötesinde Türk dünyasında gönül köprüleri kurmak, Azerbaycan ile Türkiye ilişkilerinin köklü geçmişini, güçlü geleceğe taşımak için kültür sanat faaliyetleri, akademik çalışmalar yapmak üzere partimiz bünyesinde Ahmed Cevad Enstitüsünü kurdu. Açılış konuşmaları sonrasında icra edilen konserde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ve TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu, Ankara Devlet Çoksesli Korosu, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkiye'den ses sanatçıları yer aldı.

TÜRKSOY Genel Sekreteri: Kültür, meydan okumalara verebileceğimiz en güçlü yanıt Haber

TÜRKSOY Genel Sekreteri: Kültür, meydan okumalara verebileceğimiz en güçlü yanıt

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatının (TÜRKSOY) Genel Sekreteri Sultan Raev, Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ceenbek Kulubayev’in ev sahipliğinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısının açılışında konuşma yaptı. Toplantıya; Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’na Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Kazakistan Dışişleri Bakanı Murat Nurleu, Özbekistan Dışişleri Bakanı Bahtiyor Saidov, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, TDT Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, TÜRKPA Başkanı Mehmet Süreyya Er, Türk Yatırım Fonu Başkanı Bağdat Amrayev, TDT Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım. Türk Akademisi Başkanı Şahin Mustafayev, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve Türk Kültür ve Miras Vakfı Başkanı Aktotı Rahimkulova katıldı. Açılış konuşmasındaki sözlerine Kırgızistan’ın, Türk dünyasının ortak kültür ve değerlerinin kalbi olduğunu ifade ederek başlayan Raev; kültürün, küresel meydan okumalara ve medeniyetler arası çatışmalara yanıt verme noktasındaki işlevinin altını çizerek şu ifadeleri kullandı: “Dünyadaki güncel jeopolitik durum, değerlerimiz ve kimliğimiz üzerinde doğrudan etkili olan süreçleri daha dikkatle ele almamızı gerektiriyor. Bu noktada, küresel meydan okumalara ve medeniyetler arası çatışmalara verebileceğimiz en güçlü yanıt kültürdür.” KÜLTÜR TÜRK DÜNYASININ EN GÜÇLÜ DAYANAĞI Raev açılış konuşmasında, TÜRKSOY’un Türk kültürünü yaşatma ve aktarma alanında yapmış olduğu çalışmalara da yer verdi.  TÜRKSOY çatısı altında, ekonomik ve siyasî iş birliğin temelini oluşturan kültürel köprüleri güçlendirmek amacıyla, 2024 yılında 22 ülke ve 54 şehirde 250’den fazla etkinlik düzenlendiğini belirten Raev, “Bu sayede, halklarımız arasındaki bağları güçlendirirken, ortak kültürümüzü küreselleşmenin getirmiş olduğu tehditlerden korumaya çalıştık.’’ ifadeleriyle bu çalışmaların önemini açıkladı. Raev ayrıca, kültürün Türk dünyasının en güçlü dayanağı olduğunu vurguladı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Bugünkü kültürel emperyalizme karşı koymanın en önemli cephesi dilimizi ve kültürümüzü korumaktır. Vatanı önce onun dili ve kültürü korur, ardından ordu" sözüne atıfta bulundu.  TÜRK KÜLTÜRÜ-2040 Konuşmasında TÜRKSOY’un çalışmaları hakkında bilgiler veren Raev, "TÜRKSOY olarak, ortak kültür mirasımızı korumak ve zenginleştirmek hedefiyle ‘Türk Kültürü- 2040’ vizyonunu hazırladık ve önümüzdeki yıllar için bir yol haritası oluşturduk. Stratejik planımız, TÜRKSOY’un 30 yıllık birikiminin ötesine geçerek yeni ve yenilikçi adımların temelini oluşturmakta, geleceğe dair perspektifimizi ortaya koymaktadır" değerlendirmesini yaptı. Raev, hitabında TÜRKSOY’un gelecekteki hedeflerine de yer verdi. Ayrıca Raev, uluslararası gençlik zirvesinin 2024 yılında Almatı’da yapılacağının haberini vererek Türk devletlerini bu zirveye davet etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.