SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Unesco

QHA - Kırım Haber Ajansı - Unesco haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unesco haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk Dili Ailesi Günü ve İletişim Webinarı'nda Kırım Tatarcanın geleceği ele alındı Haber

Türk Dili Ailesi Günü ve İletişim Webinarı'nda Kırım Tatarcanın geleceği ele alındı

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu (UTMK), 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü kapsamında 16 Aralık 2025 tarihinde "Türk Dili Ailesi Günü ve İletişim Webinarı I” programı düzenlendi. Toplantının açılış konuşmaları UNESCO Türkiye Millî Komisyonu İletişim İhtisas Komitesi Başkanı Prof. Dr. G. Deniz Bayraktar tarafından gerçekleştirildi. Özbekistan’ın Semerkand kentinde düzenlenen 43. UNESCO Genel Konferansı’nda 15 Aralık’ın “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” olarak kabul edilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Sürecin, Cumhurbaşkanlığının girişimleri ile ilgili bakanlıkların çalışmaları, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanlığı ve Türkiye’nin daimî temsilciliğinin bağlı ülkelerle yürüttüğü iş birliği ve fikrî takipler sonucunda başarıyla tamamlandığını vurgulayan Bayraktar, elde edilen sonucun Türk dili açısından büyük bir değer taşıdığını ifade etti. Bayraktar, dil konusunun ülkelerin öncelikleri arasında ilk sıralarda yer aldığını belirterek, Türk dilinin geniş bir coğrafyada iletişimi mümkün kılan kadim bir dil olduğunu ve bu kabulün sembolik olduğu kadar stratejik bir anlam da taşıdığını kaydetti. I. TÜRK DİL KURULTAYI’NA VURGU Konuşmasında, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren Türk dili alanında yürütülen çalışmalara da değinen Bayraktar, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen Harf Devrimi ve ardından Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ile Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulmasının, 26 Eylül 1932’de düzenlenen Birinci Türk Dil Kurultayı ile önemli bir ivme kazandığını hatırlattı. Aynı zamanda Bayraktar, Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığının da tarihsel süreçte müfredatta dil bilgisi ve edebiyat eğitimine özel bir önem verdiğini belirtti. GAZETECİLİK, MEDYA VE TÜRKÇE Edebiyatın dilin en güçlü taşıyıcısı olduğuna işaret eden Bayraktar, Türk edebiyatının önemli yazar ve şairlerinin, dilin zenginleşmesinde ve kuşaklara aktarılmasında belirleyici bir rol oynadığını ifade etti. Gazetecilik ve medyanın da bu bağlamda dilin doğru, etkili ve estetik biçimde kullanılmasında kritik bir sorumluluk üstlendiğini vurgulayan Bayraktar, usta gazetecilerin Türkçenin sentaks ve semantik yapısına katkı sunduğunu dile getirdi. “İLK KEZ 2017 YILINDA GÜNDEME GELDİ” UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz toplantıda yaptığı konuşmada, Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün kabul sürecine ilişkin teknik ve kurumsal çerçeveyi ayrıntılarıyla anlattı. Sürecin başlangıcına da değinen Oğuz, 2017 yılında UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu’nda, Türk diliyle ilgili uluslararası bir gün ilan edilmesi fikrinin ilk kez gündeme geldiğini söyledi. UNESCO tarafından daha önce 21 Şubat’ın Dünya Anadili Günü olarak kabul edildiğini, ayrıca bazı diller için de özel günler ilan edildiğini hatırlatan Oğuz, Türk dili için de benzer bir günün neden mümkün olamayacağı sorusundan hareketle çalışmaların başlatıldığını belirtti. Bu çerçevede, Türk dilinin yalnızca Türkiye’ye ait olmadığını vurgulayan Oğuz, dünyada ana dili Türkçe olan 250-300 milyonluk bir nüfusun bulunduğunu ve bu nüfusun yaşadığı birçok ülkenin UNESCO Millî Komisyonlarına sahip olduğunu belirtti. İLK TOPLANTI 2018 YILINDA YAPILDI Oğuz bu doğrultuda, 2018 yılında Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan UNESCO Millî Komisyonlarının Ankara’ya davet edildiğini, Türk Konseyi (bugünkü Türk Devletleri Teşkilatı) ve ilgili uluslararası Türk kurumlarının da katılımıyla kapsamlı bir istişare toplantısı gerçekleştirildiğini söyledi. Toplantıda, Türk Dili Günü için tarihsel bir referans belirlenmesi konusunda mutabakata varıldığını aktaran Oğuz, bu referansın, Türk dilinin bilinen en eski yazılı metinleri olan Göktürk Kitabeleri olarak belirlendiğini ifade etti. Ayrıca Oğuz, günün tarihi konusunda ise, Göktürk alfabesini çözdüğünü 15 Aralık 1893’te ilan eden bilim insanı Wilhelm Thomsen’in çalışmasının esas alındığını belirtti. Böylece, hem Türk dilinin kadim yazılı mirasının hem de uluslararası bilimsel katkının aynı çerçevede vurgulandığını dile getirdi. 194 ÜLKENİN OY BİRLİĞİYLE KABUL EDİLDİ Hazırlanan karar tasarısının, UNESCO Yürütme Kurulu’nun 1-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen 222. toplantısında oy birliğiyle kabul edilerek Genel Konferans’a sunulmasına karar verildiğini belirten Oğuz, 30 Ekim-13 Kasım tarihleri arasında Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen UNESCO Genel Konferansı’nda da sürecin başarıyla tamamlandığını söyledi. Oğuz, 3 Kasım’da yapılan oylamada, Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün 194 üye ülkenin oy birliğiyle kabul edildiğini; 26 ülkenin tasarıya yazılı destek sunduğunu ve kabulün ardından 16 ülkenin Türk dilinin insanlık açısından taşıdığı değere vurgu yapan konuşmalar yaptığını aktardı. “DÜNYA ARTIK BU HAZİNEDEN YARARLANABİLİR” Son günlerde Türk dilinin UNESCO’daki bu kabulüyle ilgili olarak akademisyenler, bilim insanları ve kültür çevreleri tarafından yoğun bir ilgi ve farkındalık oluştuğunu belirten Oğuz, bunun son derece memnuniyet verici bir gelişme olduğunu söyledi. Türk dilinin, bin 300 yıllık yazılı tarihi ve çok daha eskiye uzanan sözlü kültürüyle insanlık için eşsiz bir hazine olduğuna dikkat çeken Oğuz şu ifadeleri kullandı: Çünkü bizim yaşadığımız coğrafya ve geçirdiğimiz tarihsel süreçler insanlık için edinilmiş deneyimlerle, veciz sözlerle, mitolojilerle, hayatlarla, efsanelerle, masallarla, hikayelerle öğrenilmiş mutfak kültüründen mimari şekline kadar pek çok şeyi bu dil ekseninde oluşturmuşuz ve günümüze aktarmışız. Bizim İbn-i Sina'dan, Fahri abiye, Akşemseddin'den, Şair Baki'ye kimi sayarsanız sayın insanlığa hizmet etmiş çok değerli insanlara, simalara sahip olduğumuz kesindir. Onlar bizim olduğu kadar aynı zamanda insanlığın da değerleridir. Bizim bu dil ailesini UNESCO'da kabul ettirmiş olmamızla aslında bizim gizli cevherimizi, bizde saklı olan büyük bir hazineyi dünyaya açmış olduk. Dolayısıyla dünya artık bu hazineden yararlanabilir. “İNSANLIĞIN YENİ GÜNÜ” Bu sürecin bir üstünlük iddiası değil, insanlığa katkı sunma anlayışıyla ele alınması gerektiğini belirten Oğuz, bunun UNESCO’nun temel felsefesiyle de örtüştüğünü kaydetti. Konuşmasının sonunda Prof. Dr. M. Öcal Oğuz, “İnsanlığın yeni günü” olarak nitelendirdiği Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün tüm insanlık için hayırlı ve kutlu olmasını temenni etti. YÜKSEL: TÜRK DİLLERİ AİLESİ GELECEĞE ODAKLANMALIDIR Açılış konuşmalarının ardından UTMK İletişim İhtisas Komitesi Başkan Vekili Doç. Dr. S. Hilmi Bengi moderatörlüğünde Gazatecilik Paneli düzenlendi. Kırım Tatar Millî Meclisi (KTMM) Üyesi ve Şefika Gaspıralı Uluslararası Kadın Birliği Başkanı Prof. Dr. Gayana Yüksel, panelde konuşmacı olarak yer aldı. Yüksel, konuşmasında Türk dilleri ailesinin yalnızca tarihine değil, aynı zamanda geleceğine de odaklanılması gerektiğini vurguladı. Kırım Tatar halkının önder isimlerinden İsmail Bey Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” ilkesinin 21. yüzyılda da güncelliğini koruduğunu belirten Yüksel, bu anlayışın Türk dünyasının ortak geleceğini inşa eden canlı bir ilke olmayı sürdürdüğünü ifade etti. Yüksel, hem Ukrayna’yı hem de Kırım Tatar halkını temsilen, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde yürütülen Yerli Dillerin Uluslararası On Yılı kapsamındaki çalışma grubunda görev aldığını hatırlattı. “KIRIM TATARCA, BİR HALKIN VARLIĞI VE GELECEĞİDİR” Konuşmasında 2014 yılından sonra Kırım Tatar dilinin karşı karşıya kaldığı sorunlara dikkat çeken Yüksel, dilin durumunun yalnızca kültürel bir mesele olmadığını, aynı zamanda bir halkın kimliği, varlığı ve geleceğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu söyledi. 2014’te Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından işgal edilmesinin, Kırım Tatar dili üzerindeki baskıları derinleştirdiğini vurgulayan Yüksel, Türkiye’nin bu işgali tanımadığını ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemeyi sürdürdüğünü hatırlattı. 2014 RUS İŞGALİ SONRASI KIRIM TATARCA Kırım Tatar dilinin, UNESCO’nun “Tehlike Altındaki Diller Atlası”nda ciddi derecede tehlike altında bulunan diller arasında yer aldığını belirten Yüksel, bunun tarihsel ve siyasal süreçlerin bir sonucu olduğunu ifade etti. İşgal yönetiminin Kırım Tatar dilini Rusça ve Ukraynaca ile birlikte “devlet dili” statüsüne dâhil ettiğini ancak bunun pratikte karşılığının olmadığını söyleyen Yüksel, bugün Kırım’da ana dilde eğitimin ve medyada kullanımın son derece sınırlı olduğunu vurguladı. Yüksel, uzman verilerine göre 2014’ten sonra ana dilinde eğitim veren birinci sınıfların yaklaşık yüzde 70 oranında azaldığını, Kırım Tatar okullarının sayısının ise 16’dan 11’e düştüğünü aktardı. “KIRIM TATAR DİASPORALARI DİL ALANINDA ÇALIŞMALAR YAPMALI” 2022’den sonra yaşanan zorunlu göç dalgasının da yeni riskler doğurduğunu ifade eden Yüksel, işgal ve savaş sürecinde on binlerce Kırım Tatarının Kırım’dan ayrıldığını, Almanya, Belçika, İrlanda ve Kanada gibi ülkelerde yeni bir Kırım Tatar diasporasının oluştuğunu belirtti. Yüksel bu diasporanın doğru politikalarla avantaja dönüştürülebileceğini, aksi takdirde dilin daha da zayıflayabileceğini söyledi. UKRAYNA’NIN KIRIM TATARCA İÇİN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ÖNEMLİ ADIMLAR Ukrayna devletinin son yıllarda Kırım Tatar dili konusunda attığı adımlara da dikkat çeken Yüksel, 2020’de Latin harfli Kırım Tatar alfabesinin onaylanması, 2021’de dilin geliştirilmesi konseptinin kabul edilmesi, 2022’de strateji belgesinin hazırlanması ve 2025’te yazım kılavuzunun yayımlanmasının önemli dönüm noktaları olduğunu kaydetti. Latin alfabesine geçişin, dilin fonetik yapısını daha doğru yansıttığını ve yaklaşık 35 yıllık bir mücadelenin sonucu olduğunu ifade etti. Konuşmasının son bölümünde, Kırım Tatarcanın geleceği için atılması gereken adımlara değinen Yüksel, dilin yalnızca korunmasının değil, yaşayan ve aktif kullanılan bir dil hâline getirilmesinin hedeflenmesi gerektiğini söyledi. TÜRK DÜNYASININ ORTAK SORUNU Kırım Tatar dilinin yalnızca küçük bir azınlık dili olarak görülmemesi gerektiğini belirten Yüksel, bu dilin Türk dilleri ailesinin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve Türk dünyası içinde doğal bir iletişim alanı sunduğunu ifade etti. Bir dilin kaybının, yalnızca kelimelerin değil, bir halkın dünyayı algılama biçiminin de kaybı anlamına geldiğini vurgulayan Yüksel, Kırım Tatar dilinin korunmasının tüm Türk dünyasının ortak sorumluluğu olduğunu söyledi.

Kırk yıllık hatırın sembolü: 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü Haber

Kırk yıllık hatırın sembolü: 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü

Tarihi ve kültürel zenginliğiyle bilinen Türk kahvesi, her yıl 5 Aralık'ta "Dünya Türk Kahvesi Günü" olarak kutlanıyor. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde yer alan bu özel içecek, kendine has pişirme yöntemi, sunum ritüeli ve telvesiyle geleceğe dair mesajlar taşıyan geleneğiyle küresel lezzetler arasında özel bir konuma sahip. 16. yüzyılda Osmanlı sarayına giren kahve, kısa sürede halk arasında yaygınlaşarak kahvehanelerin açılmasına vesile oldu. Bu mekânlar, edebiyat, siyaset ve sanat sohbetlerinin merkezi hâline geldi. Günümüzde ise Türk kahvesi, hem Türkiye’de hem de dünyada kültürel bir miras olarak yaşatılmaya devam ediyor. Türk mutfağının ve sosyal hayatının vazgeçilmezi olan Türk kahvesi, sadece bir içecek değil, aynı zamanda nesiller boyu aktarılan köklü bir kültürel miras. Bu özel miras, 2013 yılında UNESCO tarafından İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne dâhil edildi. Türk kahvesi ayrıca, 2025 yılında Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde (AB) tescil edilen ilk "geleneksel ürün adı" oldu. GELENEK VE RİTÜELİN BULUŞMASI Türk kahvesini dünya çapında eşsiz kılan, çok ince çekilmiş kahve çekirdeklerinin cezvede ağır ateşte, su ve isteğe bağlı şekerle köpürtülerek pişirilmesi gibi kendine has hazırlama yöntemi ve küçük fincanlarda, bir bardak su eşliğinde sunulmasıyla pekişen misafirperverlik ritüelidir. Ayrıca, içildikten sonra fincanın ters çevrilerek fincan dibinde kalan telveden fal bakılması geleneği, osyalleşmenin eğlenceli ve mistik bir parçası olarak kültürü canlı tutmakta. "BİR FİNCAN KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VARDIR" 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü, bu eşsiz geleneği hatırlatmak ve kahve kültürünün toplumsal bağları güçlendiren rolünü vurgulamak için önemli bir fırsat sunuyor. Sabahın ilk saatlerinden akşam sohbetlerine kadar Türk kültüründe derin bir iz bırakan Türk kahvesi, dostluk, sohbet ve misafirperverliğin sembolü olarak görülmeye devam ediyor. Bugün, Türkiye ve dünyanın birçok yerinde Türk kahvesinin tarihi ve lezzeti kutlanmakta, kahvehanelerden modern kafelere kadar her yerde bu özel içecek için etkinlikler düzenlenmekte. Dünya Türk Kahvesi Günü, Türkiye’nin kültürel diplomasi hamleleri arasında önemli bir yere sahip. Hem gastronomi turizmine katkı sağlıyor hem de Türk kültürünün küresel görünürlüğünü artırıyor.

Ukrayna, UNESCO Yürütme Kuruluna seçildi Haber

Ukrayna, UNESCO Yürütme Kuruluna seçildi

Özbekistan'ın Semerkant kentinde düzenlenen UNESCO 43. Genel Konferansı'nda, Ukrayna uluslararası alanda önemli bir diplomatik zafer kazandı. Yapılan oylama sonucunda Ukrayna, 2025-2029 dönemi için UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi. UNESCO 43. Genel Konferansı’na katılan Ukrayna heyetinde yer alan Ukrayna Ulusal Televizyon ve Radyo Yayın Konseyi Başkanı Olga Herasımyuk, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Ukrayna’nın UNESCO Yürütme Kurulu’na seçildiğini duyurarak, "Semerkant'taki bu zafere yatırılan her söz ve her adım için cesur heyetimize minnettarım. UNESCO nezdindeki Ukrayna Daimi Temsilciliği diplomatlarına, Özbekistan'daki Ukrayna Büyükelçiliğine teşekkürler. Her şeyden önce Ukrayna!" ifadelerini kullandı. Semerkant'ta gerçekleşen seçimlerde Ukrayna 137 oy alarak üyeliğe hak kazandı. Ayrıca seçim sonuçlarına göre Romanya 135, Moldova 133 oy alırken, Rusya 93 oyda kalarak elendi. Bu sonuçla Moskova, UNESCO’nun karar alma organlarından birinde yer alma hakkını kaybetti. ZELENSKIY: RUS SALDIRGANLIĞINA HER ALANDA KARŞI KOYACAĞIZ Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenskıy da bu seçimi memnuniyetle karşıladı. Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Zelenskıy, "Romanya ve Moldova ile birlikte Rusya'yı geride bıraktık: Moskova üst üste ikinci kez seçimi kaybetti ve Kurula giremeyecek." ifadelerini kullandı. Zelenskıy, Yürütme Kurulu üyeliğinin ülkesi için önemini vurgulayarak şunları kaydetti: Ortaklarımızla birlikte, yaşamı yeniden inşa etmek, kültürümüzü, mirasımızı ve insanlarımızı korumak için UNESCO'nun sunduğu tüm fırsatları kullanacağız. Savaş olsun, hibrit tehditler olsun, Rus saldırganlığının tüm biçimlerinin uygun karşılığı almasını sağlayacağız. UKRAYNA'NIN ÖNCELİKLERİ UNESCO Ukrayna Yürütme Kurulunun öncelikleri arasında, silahlı çatışma ve kriz dönemlerinde kültürel mirasın korunması, kriz dönemlerinde eğitime erişimin sağlanması, sürdürülebilir kalkınma için bilginin geliştirilmesi ve gazetecilerin ve aydınların güvenliği yer almaktadır. 58 üye ülkeden oluşan ve Genel Konferanslar arasındaki dönemde örgütün faaliyetlerini koordine eden UNESCO Yürütme Kurulu, yılda iki kez toplanmaktadır.

22 Eylül, “Uluslararası Göçebe Miras Günü” olarak ilan edildi! Haber

22 Eylül, “Uluslararası Göçebe Miras Günü” olarak ilan edildi!

UNESCO’nun 43. Genel Konferansı kapsamında alınan kararla, Kırgızistan’ın girişimi üzerine 22 Eylül “Uluslararası Göçebe Miras Günü” olarak ilan edildi. Karar, konferansa katılan üye devletlerin oy birliğiyle kabul edildi. Kırgızistan Kültür, Enformasyon ve Gençlik Politikaları Bakanı Mirbek Mambetaliev, 6 Kasım 2025 tarihinde Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen UNESCO’nun 43. Genel Konferansı çerçevesinde Sosyal ve Beşerî Bilimler Komisyonu (SHS) toplantısında konuştu. Mambetaliev konuşmasında, sosyal ve beşerî bilimlerin adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmedeki önemine vurgu yaparak UNESCO’nun bu alandaki faaliyetlerinin barışın ve kültürlerarası diyaloğun güçlenmesine büyük katkı sunduğunu belirtti. 22 ÜLKE TARAFINDAN DESTEKLENDİ Bakan, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un önerisiyle 22 Eylül’ün “Uluslararası Göçebe Miras Günü” olarak ilan edilmesi yönündeki Kırgız girişimini resmî olarak sundu. Söz konusu öneri, Kırgızistan’ın UNESCO Daimî Temsilciliği tarafından hazırlanarak sunuldu ve 22 üye ülke tarafından desteklendi. Mambetaliev, “Doğayla uyum içinde yaşama ve değişimlere uyum sağlama becerisine dayanan göçebe felsefesi, sürdürülebilir bir gelecek arayışındaki çağdaş dünya için ilham kaynağı olabilir.” ifadelerini kullandı. GÖÇEBE OYUNLARINA DAVET Bakan ayrıca katılımcıları 2026 yılında Kırgızistan’da düzenlenecek VI. Dünya Göçebe Oyunları'na davet etti. Bu uluslararası etkinliğin, göçebe halkların zengin kültürel mirasının korunması ve tanıtılmasının yanı sıra sürdürülebilir kalkınma ve kültürlerarası anlayış ilkelerinin yaygınlaştırılmasına hizmet edeceğini belirtti.

Türk kahvesi, AB’de Geleneksel Ürün olarak tescillendi! Haber

Türk kahvesi, AB’de Geleneksel Ürün olarak tescillendi!

Türk kahvesi, Avrupa Birliği’nde (AB) “Geleneksel Ürün Adı” olarak tescillendi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden (TOBB) yapılan açıklamada, AB Resmî Gazetesi'nde yayımlanan duyuruyla Türk kahvesinin TOBB tarafından yapılan başvuru sonucu AB'de "geleneksel ürün adı" olarak ilan edildiği bildirildi. Açıklamada, 3 aylık sürecin tamamlanmasının ardından Türk kahvesinin, Türkiye'nin AB'de tescil edilen ilk geleneksel ürün adı olduğu vurgulandı. Ayrıca açıklamada, "Kültürümüzün en köklü sembollerinden biri olan Türk kahvesi, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde de yer alıyor. 500 yılı aşkın geçmişiyle sadece bir içecek değil, misafirperverliğimizin, sohbetin ve dostluğun simgesi. TOBB olarak yerel ve geleneksel değerlerimizi korumak, dünya çapında tanıtmak ve tescil ettirmek için çalışmaya devam ediyoruz. Türk kahvesinin eşsiz kokusu ve lezzeti Avrupa'da da tescilleniyor." ifadeleri kullanıldı. “ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR” TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Hatay kaytaz böreğinin, Türkiye'nin AB'den coğrafi işaret tescili alan 39'uncu, Gaziantep lahmacununun da 40'ıncı ürün olduğunu bildirdi. Türkiye'nin, dünyada çok az coğrafyaya nasip olan ürün çeşitliliğine sahip olduğuna dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, "TOBB ve oda-borsa camiası olarak yerel ve coğrafi işaretli ürünler için yoğun çaba sarf ediyoruz. AB süreci devam eden 42 coğrafi işaret ve 2 geleneksel ürün adı ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor." cümlelerini sarf etti. AB'DEN COĞRAFİ İŞARET TESCİLİ ALAN ÜRÜNLER Türkiye'nin AB'den coğrafi işaret tescili alan ürünleri ise şu şekilde sıralanıyor: Gaziantep baklavası, Aydın inciri, Malatya kayısısı, Aydın kestanesi, Milas zeytinyağı, Bayramiç beyazı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı, Antakya künefesi, Suruç narı, Çağlayancerit cevizi, Gemlik zeytini, Edremit zeytinyağı, Milas yağlı zeytini, Ayaş domatesi, Maraş tarhanası, Edremit Körfezi yeşil çizik zeytini, Ezine peyniri, Safranbolu safranı, Aydın memecik zeytinyağı, Araban sarımsağı, Osmaniye yer fıstığı, Bingöl balı, Bursa şeftalisi, Hüyük çileği, Bursa siyah inciri, Söke pamuğu, Manisa mesir macunu, Gaziantep menengiç kahvesi, Silifke yoğurdu, Aydın memecik zeytini, Erzincan tulum peyniri, Aydın çam fıstığı, Afyon pastırması, Afyon sucuğu, Gaziantep fıstık ezmesi, Mut zeytinyağı, Kırkağaç kavunu, Hatay kaytaz böreği, Gaziantep lahmacunu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.