SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Urmiye Gölü

QHA - Kırım Haber Ajansı - Urmiye Gölü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Urmiye Gölü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk dünyasının sembolü yok oluyor: “Urmu Gölü can verir; İran onun katline ferman verir” Haber

Türk dünyasının sembolü yok oluyor: “Urmu Gölü can verir; İran onun katline ferman verir”

QHA ÖZEL Güney Azerbaycan’ın incisi olarak anılan Urmiye Gölü, son yıllarda ciddi bir ekolojik kriz ile savaşıyor. Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Urmiye Gölü'nde son 20 yıldır su seviyesi son derece azalmış durumda olması en başta Güney Azerbaycan Türkleri olmak üzere tüm Türk dünyasında ciddi endişelere sebep oluyor. Küresel ısınma, aşırı yeraltı suyu kullanımı ve baraj inşaatları nedeniyle gölün su seviyesi hızla düşerken, çevredeki tarım arazileri tuzlanıyor ve bölgede yaşayan Azerbaycan Türkleri göçe zorlanıyor. Bununla birlikte ekolojik nedenlere ek olarak, İran rejiminin Güney Azerbaycan Türklerine karşı olan tutumu gölün kurumasında siyasi çıkarların etkili olduğu görüşünü destekliyor. Urmiye Gölü’nün kuruma sürecini Kırım Haber Ajansına (QHA) değerlendiren Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nazrin Alizada, gölün kurumasının yalnızca çevresel bir sorun değil, aynı zamanda siyasi bir mesele olduğuna dikkat çekti. Dr. Alizada QHA’ya yaptığı açıklamada, öncelikle Urmiye Gölü hakkında temel bilgilere değindi. Urmiye Gölü’nün tarihte Çiçe, Şahı, Rezaiye ve Urmu Gölü olarak anıldığını hatırlatan Dr. Alizada, gölün sonrasında kendi adına kavuştuğuna dikkat çekti. TÜRKÇE İSİMLER FARSÇALAŞTIRILIYOR UNESCO’nun rezervler listesinde yer alan gölde irili ufaklı 102 ada bulunduğunu belirten Dr. Alizada, bu adaların büyük kısmının Türkçe isimlerinin Farsçalaştırıldığını, Arpa Vadisi’nin “Covin”, Beyaz Dağ’ın “Spid”, Sarıtepe’nin ise “Zartepe” olarak değiştirildiğini belirtti. GÜNEY AZERBAYCAN’IN İNCİSİ YOK OLUYOR Aynı zamanda tuzluluk oranı bakımından dünyanın en büyük altı hipersalin gölünden biri olan Urmiye Gölü’nün “Güney Azerbaycan’ın incisi” olarak anıldığını vurgulayan Dr. Alizada, gölün 1995’te en yüksek su seviyesine ulaştığını, sonraki otuz yılda ise 7 metreden fazla çekilerek su alanının yüzde 28’inden fazlasını kaybettiğini ifade etti. Dr. Alizada, İran rejiminin gölün kurumasını küresel ısınma gibi doğal faktörlere bağladığını ancak asıl nedenin insan kaynaklı olduğuna vurgu yaptı. Bu duruma en büyük etkiyi rejim tarafından gölü besleyen nehirler üzerinde inşa edilen barajların yaptığını belirten Dr. Alizada, “Bu projeler sonucunda gölün alanı yüzde 90 oranında küçülmüştür. Ayrıca Urmiye-Tebriz arasındaki mesafeyi kısaltmak için göl üzerinde yapılan köprü, kuzeydeki tuzluluk oranını artırırken güneydeki dengeyi bozmuş ve ekosistemi olumsuz etkilemiştir.” dedi. İRAN’IN SU POLİTİKALARI VE SİYASİ ETKİ Dr. Alizada bir diğer önemli faktör olarak ise, İran’daki su kıtlığına çözüm olarak açılan derin kuyuları gösterdi ve “Urmu Gölü’nün nehirler ve yeraltı suları ile beslendiği düşünüldüğünde, bu kuyular gölü ihtiyaç duyduğu sudan mahrum bırakmıştır. Dolayısıyla Urmu Gölü’nün kuruması, yalnızca doğal bir süreç değil; devlet destekli projeler, yanlış su politikaları ve siyasi tercihlerle hızlandırılmış bir sürecin sonucudur. Bu nedenle gölün kuruması ekolojik boyutunun yanı sıra, siyasi bir mesele olarak da değerlendirilmelidir.” ifadelerini kullandı. MİLLÎ BİR SEMBOL YOK OLUYOR Bununla birlikte Urmiye Gölü’nün kurumasının yalnızca bir çevre felaketi olmadığını tekrar eden Alizada, bunun devlet destekli projeler, yanlış su politikaları ve siyasi tercihlerle hızlandırılmış bir süreç olduğunu söyledi. İran’daki çevre sorunlarının çoğunlukla etnik grupların yaşadığı bölgelerde ortaya çıktığını belirten Dr. Alizada, bunun Güney Azerbaycan Türklerine yönelik “çevresel ırkçılık” olarak nitelendirildiğini dile getirdi ve şu ifadeleri kullandı: Bu durum, devletin uyguladığı çevresel ırkçılığın bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Net istatistiksel verilere ulaşmak zor olmakla birlikte, 30 milyonu aşkın nüfusuyla İran’da Farslardan sonra en kalabalık etnik grup olan Azerbaycan Türkleri için Urmiye Gölü yalnızca ekolojik bir değer değil, aynı zamanda millî kimliğin sembolü konumundadır. “URMU GÖLÜ CAN VERİR; İRAN ONUN KATLİNE FERMAN VERİR” Dr. Alizada, bölgedeki Azerbaycan Türklerinin, zaman zaman sokaklara çıkarak hükûmetin politikalarını protesto ettiğini belirtti ve “Urmu Gölü can verir, meclis buna ferman verir” gibi sloganlarla konuyu uluslararası kamuoyuna taşımaya çalıştıklarını söyledi. Gölün kurumasının bölgedeki Azerbaycan Türklerinin yaşamını doğrudan etkilediğini yineleyen Dr. Alizada, yaklaşık 6 milyon Güney Azerbaycan Türkünün bu süreçten olumsuz etkilendiğini ve bu sebeple ekonomik ve ekolojik krizlerin göçleri tetiklediğini anımsattı. İRAN REJİMİ ÇEVRESEL ASİMİLASYON YAPIYOR Öte yandan göç etmek zorunda kalan Türklerin genellikle Farsların yoğun yaşadığı bölgelere yerleştirildiğini belirten Dr. Alizada, göl çevresine Kürtler ve farklı etnik azınlıkların iskân edilmesi teşvik edildiğini söyledi. Dr. Alizada, “Böylece hem nüfus yapısının değiştirilmesi hem de bölgenin çevresel asimilasyonu hedeflenmiştir. Bu süreç, bir yandan Azerbaycan Türklerinin Farslar arasında kültürel asimilasyonuna zemin hazırlarken, diğer yandan Urmiye Gölü çevresinde demografik dengelerin değiştirilmesine hizmet etmiştir.” cümlelerini sarf etti. “BU BİR KÜLTÜREL SOYKIRIM” Dr. Alizada bu sürecin Azerbaycan Türklerinde “asimilasyon” ve “kimlik erozyonu” kaygılarını artırdığını söyleyerek, bu durumun onların siyasi temsil gücü ve kültürel görünürlüğü üzerinde olumsuz etki yarattığını kaydetti. Ayrıca, “Kürt nüfusunun bölgedeki artışı, etnik çeşitliliğin çoğalmasına yol açarken, Azerbaycan Türklerinin tarihsel olarak sahip oldukları yerel çoğunluk statüsünü zayıflatabilir. Bu durum, onların siyasi temsil gücü, kültürel görünürlükleri ve bölgesel hâkimiyet algısı üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.” şeklinde konuşan Dr. Alizada şu ifadeleri kullandı: Nitekim Azerbaycan Türkleri uzun süredir rejim tarafından “Azeri” adı altında Türk kimliklerinin çarpıtılması, anadilin kamusal hayattan dışlanması ve kimliksel asimilasyon politikalarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Demografik yapının değiştirilmesiyle birlikte bu sürece yeni bir boyut eklenmiş ve bölgenin etnik erozyonu hızlanmıştır. Bu bağlamda yaşananlar, Raphael Lemkin’in etkin soykırım kavramsallaştırmasını hatırlatmaktadır. Lemkin’e göre herhangi bir etnik grubun yok edilmesi iki şekilde gerçekleşebilir: Birincisi, grubun bireylerinin fiziksel olarak imha edilmesi, yani fiziksel soykırım; ikincisi ise grubun yaşam tarzının, kültürel değerlerinin ve kimliğinin sistematik biçimde ortadan kaldırılması, yani kültürel soykırım. Urmiye Gölü çevresinde yaşanan demografik ve kültürel dönüşümler, Azerbaycan Türkleri açısından ikinci boyutun giderek belirginleştiğini göstermektedir. “TÜRKÇE UNUTTURULMAK İSTENİYOR” İran yönetiminin, farklı etnik grupları tek bir çatı altında toplamak amacıyla İran milliyetçiliğini ve Şii İslam’ın homojenleştirici etkisini stratejik bir araç olarak kullandığına ve bu politikadan en fazla zarar gören topluluğun Azerbaycan Türkleri olduğuna dikkat çeken Dr. Alizada, “Onlara karşı uygulanan en etkili yöntemlerden biri, sosyokültürel değerlerin tedricen unutturulmasıdır. Bu bağlamda ilk hedef, milletin kimliğini ve birlik ruhunu koruyan en temel unsur olan dil olmuştur. Türkçenin kamusal yaşamdan dışlanması, asimilasyon sürecinin başlangıç aşamasını teşkil ederken; sonraki aşamalar arasında zorunlu göçler, Azerbaycan Türklerinin yaşadığı bölgelere farklı etnik grupların yerleştirilmesi ve şehirlerin Türkçe isimlerinin Farsçalaştırılması bulunmaktadır.” dedi. URMİYE GÖLÜ KURUDU PEKİ TÜRK DÜNYASINA DÜŞEN ROL NEDİR? Türk dünyasının konuya yaklaşımını da değerlendiren Dr. Alizada, “Türk devletlerinin tutumu kritik önem taşımaktadır. İran, Şii kimliğini bütünleştirici unsur olarak kullanırken; Türk devletlerinin de ortak Türk kimliği, tarih ve değerler üzerinden iş birliği yaparak bu sürece karşı ortak bir duruş sergilemeleri gerekmektedir.” ifadelerini kullandı. Özellikle Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) bu tür krizlere karşı ortak mekanizmalar geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Alizada, “TDT çerçevesinde ortak hareket alanlarının oluşturulması ve Türk dünyasının bölgesel bir kimlik olarak kurumsallaştırılması, Türklerin yaşadıkları coğrafyalardaki sorunların dile getirilerek çözüme kavuşturulması için önlemler alınmasının teşvik edilmesi önem arz etmektedir.” cümlelerini sarf etti. “AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ÖNCÜ OLMALIDIR” Dr. Nazrin Alizada, 2020 Karabağ Savaşı sonrasında Güney Kafkasya’da şekillenen yeni jeopolitik mimaride Azerbaycan ve Türk dünyasında rol model ülke konumundaki Türkiye’nin öncü rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Öte yandan özellikle Kuzey ve Güney Azerbaycan Türkleri arasındaki bağların güçlendirilmesi ve Bakü’nün Güney Azerbaycan Türkleri için bir çekim merkezi hâline gelmesinin, İran rejimi tarafından “iç işlerine müdahale” gibi bir tehdit olarak algılanabileceğine dikkat çeken Dr. Alizada, “Bu nedenle ortak mekanizma etrafında Azerbaycan’ın tutumunu dengeli biçimde sürdürmesi, Türkiye’nin önderliğinde diğer Türk devletlerinde de bu konuya yönelik farkındalık oluşturulması yerinde olacaktır.” şeklinde konuştu.

Güney Azerbaycan'ın incisi Urmiye Gölü kurudu! Haber

Güney Azerbaycan'ın incisi Urmiye Gölü kurudu!

Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Güney Azerbaycan'daki Urmiye Gölü, su kaynaklarının yanlış yönetilmesi ve gölün üzerine kurulan 23 barajın inşası nedeniyle kurudu. Güney Azerbaycan medyası GünAz TV'nin 8 Eylül 2025 tarihinde gündeme taşıdığı habere göre; bölgede bol su tutumlu ekimi yapılan şeker pancarının yetiştirilmesinin yanı sıra, göl havzasındaki ek su kaynakları da Mahabad (Soyuqbulaq) Şeker Fabrikası’nın kullanımına ayrıldı. Uzmanlara göre, bu durum Urmiye Gölü’nün yeniden canlandırılmasına yönelik umutları azaltıyor. İRAN REJİMİ GÖLÜN KURUMASINA ALDIRMIYOR! Öte yandan gölü yeniden canlandırmak, Hasan Ruhani başta olmak üzere göreve gelen Cumhurbaşkanlarının seçim vaatlerinden biri olduğu biliniyor. Buna karşın Hasan Ruhani döneminde Güney Azerbaycan’ın yerel olmayan Valisi Muhammed Mehdi Şahriari, Urmiye Gölü Kurtarma Komitesinin kurallarına aldırmadan, fabrikanın Meşhed’den Mahabad’a taşınmasına karar verdi. ARTIK URMİYE GÖLÜ DEĞİL, URMİYE ÇÖLÜ! Tebriz medyası, daha önceki dönemlerde mayıs ayında gölün su ve alanında böyle bir azalmanın kaydedilmediğini bildirimişti. Nisan ayında yapılan açıklamada ise göldeki ekolojik sorunun devam ettiği, son mevsim yağışlarına rağmen Urmiye Gölü'ndeki su hacminin şu an 1 milyar 340 milyon metreküp olduğu kaydedildi. Ayrıca göldeki su seviyesinin bin 270,28, gölün alanının ise bin 140 kilometrekare olduğu bildirilmişti. URMİYE GÖLÜ NEDEN KURUYOR? Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Urmiye Gölü'nde son 20 yıldır su seviyesi son derece azalmış durumda. İran'ın kuzeyinde yaşayan Güney Azerbaycan Türkleri ise bu durumdan İran rejimini sorumlu tutuyor. Güney Azerbaycanlı aktivistler Urmiye Gölü'nün kurumasında İran rejiminin kasıtlarına dair birçok örnek sıralıyor. Öncelikli nedenlerden biri olarak Urmiye Gölü havzasındaki nehirlerin üzerine hesapsızca inşa edilen barajlar olarak görülüyor. İran rejiminin göle akan nehirler üzerine tam 25 baraj inşa ettiği biliniyor. Ayrıca gölün ortasına inşa edilen köprü yolunun gölü kuzey ve güney olarak ikiye ayırırarak su geçişini kısıtladığı, bu nedenle gölün güney kısmının kurumasının hızlandığı vurgulanıyor. Yine tarım amaçlı açılan derin su kuyularının göle akan yeraltı kaynaklarını kuruttuğu belirtiliyor. Tüm bunları 2000'li yılların başından beri ifade ettiklerini belirten Türk aktivistler ve çevreciler verilen sözlerin yerine getirilmediğini aktarıyor. Özellikle bu konu hakkında yapılan tüm gösterilerde yüzlerce insanın tutuklamalara tabi olduğu belirtiliyor. Urmiye Gölü meselesi Güney Azerbaycanlıların Türk dili ve kimlik meselesinden sonra en çok itirazda bulunduğu konu olarak görülüyor.

İşte Urmiye Gölü'nün son durumu! Haber

İşte Urmiye Gölü'nün son durumu!

Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Güney Azerbaycan'daki Urmiye Gölü, su kaynaklarının yanlış yönetilmesi ve gölün üzerine kurulan 23 barajın inşası nedeniyle yok olma tehlikesi altında. Çeşitli bitki ve hayvan türleri için önemli bir yaşam alanı olan gölün Tebriz medyasında, 17 Mayıs 2025 tarihindeki son durumuna ait görsel paylaşıldı. ARTIK URMİYE GÖLÜ DEĞİL, URMİYE ÇÖLÜ! Tebriz medyası, daha önceki dönemlerde mayıs ayında gölün su ve alanında böyle bir azalmanın kaydedilmediği bildirildi. Nisan ayında yapılan açıklamada göldeki ekolojik sorunun devam ettiği, son mevsim yağışlarına rağmen Urmiye Gölü'ndeki su hacminin şu an 1 milyar 340 milyon metreküp olduğu kaydedildi. Ayrıca göldeki su seviyesinin bin 270,28 olduğu, gölün alanının ise bin 140 kilometrekare olduğu bildirildi. GÖLÜN KURUMASI TÜM BÖLGEYİ ETKİLEYEBİLİR Urmiye Gölü'nün durumu kritikliğini koruyor ve mevcut su yılında barajlardan göle sadece 440 milyon metreküp su bırakıldı. Güney Azerbaycan TV'nin (GünAz TV) gündeme taşıdığı habere göre bu ifade, Güney Azerbaycan eyaletinin Çevre Koruma Örgütü Başkanı Höccet Cabbari tarafından kullanıldı. Cabbari, bu yılki yağışlardan Göl'e yeterli su bırakılmadığını kaydederek "Bu yıl yağışların az olması nedeniyle Urmiye Gölü'ne yeterli su bırakılmadı. Doğu ve Batı Azerbaycan eyaletlerinden göle bırakılan su miktarı 440 milyon metreküp iken, gölün su ihtiyacı 3 milyar 400 milyon metreküptür" ifadesini kullandı. Aynı zamanda, İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkian'ın birinci yardımcısı Muhammed Rıza Arif de göldeki ekolojik durumun içler acısı olduğunu kaydetti. Gölün kurumasının sadece ülkenin birkaç eyaletini değil, tüm bölgeyi etkileyebileceğini belirtti. Hükûmetin Urmiye Gölü'nün restorasyonu için yeterli kaynak ayırdığını iddia eden Arif, ekolojik durumdaki iyileşmenin olmamasını düşük yağış miktarına bağladı. Urmiye Gölü'nün minimum ekolojik su hacminin 15 milyar metreküp, maksimum ekolojik su hacminin ise 30 milyar metreküp olması gerektiği belirtiliyor. Şu anda göldeki su miktarının ise sadece 1 milyar 550 milyon metreküp olduğu biliniyor. Gölün minimum ekolojik alanının ise 4 bin 635 kilometrekare olması gerekiyor. URMİYE GÖLÜ NEDEN KURUYOR? Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Urmiye Gölü'nde son 20 yıldır su seviyesi son derece azalmış durumda. İran'ın kuzeyinde yaşayan Güney Azerbaycan Türkleri ise bu durumdan İran rejimini sorumlu tutuyor. Güney Azerbaycanlı aktivistler Urmiye Gölü'nün kurumasında İran rejiminin kasıtlarına dair birçok örnek sıralıyor. Öncelikli nedenlerden biri olarak Urmiye Gölü havzasındaki nehirlerin üzerine hesapsızca inşa edilen barajlar olarak görülüyor. İran rejiminin göle akan nehirler üzerine tam 25 baraj inşa ettiği biliniyor. Ayrıca gölün ortasına inşa edilen köprü yolunun gölü kuzey ve güney olarak ikiye ayırırarak su geçişini kısıtladığını, bu nedenle gölün güney kısmının kurumasının hızlandığı vurgulanıyor. Yine tarım amaçlı açılan derin su kuyularının göle akan yeraltı kaynaklarını kuruttuğu belirtiliyor. Tüm bunları 2000'li yılların başından beri ifade ettiklerini belirten Türk aktivistler ve çevreciler verilen sözlerin yerine getirilmediğini aktarıyor. Özellikle bu konu hakkında yapılan tüm gösterilerde yüzlerce insanın tutuklamalara tabi olduğu belirtiliyor. Urmiye Gölü meselesi Güney Azerbaycanlıların Türk dili ve kimlik meselesinden sonra en çok itirazda bulunduğu konu olarak görülüyor.

Güney Azerbaycanlı uzman, Urmiye Gölü'nün kuruma nedenlerini açıkladı Haber

Güney Azerbaycanlı uzman, Urmiye Gölü'nün kuruma nedenlerini açıkladı

Güney Azerbaycan'da bulunan Tarım ve Doğal Kaynaklar Araştırma ve Eğitim Merkezinin kadrosundaki Güney Azerbaycanlı ekolojist Ahmet Bayburdi, Urmiye Gölü'nün kurumasına sebep olan faktörler hakkında açıklama yaptı. Güney Azerbaycan medyası GünAz'ın gündeme getirdiği haberde uzman isim, çeşitli etkenler sonucunda Urmiye Gölü'nün kuruma sürecinin 1990'lı yıllarda başladığını ve gölün kurumasına insan faktörü ve iklim değişikliğinin sebep olduğunu belirtti. "BUHARLAŞMA ÖNLENMEZSE URMİYE GÖLÜ ESKİ HALİNE DÖNMEYECEK" Ekolojist; bölgedeki üzüm bağlarının elma bahçelerine dönüştürülmesinin, göl çevresinde çok sayıda kuyu açılmasının, gölü besleyen dereler üzerine baraj yapılmasının ve gölün ortasına köprü yapılmasının göldeki kurumayı etkilediğini açıkladı. Ayrıca Bayburdi, göl suyunun buharlaşma oranının yüksek olduğuna dikkat çekti. Bu durumun sebebinin gölün ortasından geçen yol olduğunu belirten ekolojist, "Buharlaşmayı önleyemezsek, su akışı artsa bile Urmiye Gölü eski haline dönmeyecek" ifadelerini kullandı. GünAz tarafından paylaşılan haberde; 2 Ocak 2025 tarihi itibarıyla gölde ekolojik sorunun devam ettiği ve son dönemde yaşanan mevsimsel yağışlara rağmen göldeki su hacminin 1 milyar 240 milyon metreküp olduğu bilgisi yer aldı. Ek olarak göldeki su seviyesinin bin 270 metreküp, gölün alanının ise 930 kilometrekare olduğu bildirildi.

Japonya, Urmiye Gölü'ne yardım sağlayacak Haber

Japonya, Urmiye Gölü'ne yardım sağlayacak

Baskıcı İran rejimi, Güney Azerbaycan'da kültür ve dile yönelik aykırı faaliyetleriyle birlikte dünyanın en büyük ikinci tuz gölü olma özelliğini taşıyan Urmiye Gölü'ndeki hatalı politikaları nedeniyle doğal yaşamı tehlikeye sürüklüyor. URMİYE VE DİĞER SULAK ALANLAR İÇİN 6,4 MİLYON DOLARLIK YARDIM Bu bağlamda Japonya'nın Urmiye Gölü ve İran'daki sulak alanlara 690 milyon yen (6,4 milyon dolar) yardım sağlayacağı duyuruldu. Güney Azerbaycan basın servisi GünAz TV'ye göre, söz konusu destek İran'daki Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Ofisi aracılığıyla aktarılacak. Japonya daha önce yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Urmiye Gölü için 2020 yılında 1 milyon dolarlık destek sağlamıştı.  URMİYE GÖLÜ NEDEN KURUYOR? Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Urmiye Gölü'nde son 20 yıldır su seviyesi son derece azalmış durumda. İran'ın kuzeyinde yaşayan Güney Azerbaycan Türkleri ise bu durumdan İran rejimini sorumlu tutuyor. Güney Azerbaycanlı aktivistler Urmiye Gölü'nün kurumasında İran rejiminin kasıtlarına dair birçok örnek sıralıyor. Öncelikli nedenlerden biri olarak Urmiye Gölü havzasındaki nehirlerin üzerine hesapsızca inşa edilen barajlar olarak görülüyor. İran rejiminin göle akan nehirler üzerine tam 25 baraj inşa ettiği biliniyor. Ayrıca gölün ortasına inşa edilen köprü yolunun gölü kuzey ve güney olarak ikiye ayırırarak su geçişini kısıtladığını, bu nedenle gölün güney kısmının kurumasının hızlandığı vurgulanıyor. Yine tarım amaçlı açılan derin su kuyularının göle akan yeraltı kaynaklarını kuruttuğu belirtiliyor. Tüm bunları 2000'li yılların başından beri ifade ettiklerini belirten Türk aktivistler ve çevreciler verilen sözlerin yerine getirilmediğini aktarıyor. Özellikle bu konu hakkında yapılan tüm gösterilerde yüzlerce insanın gözaltına alındığı belirtiliyor. Urmiye Gölü meselesi, Güney Azerbaycanlıların Türk dili ve kimlik meselesinden sonra en çok itirazda bulunduğu konu olarak görülüyor. 

Güney Azerbaycan'da kuraklık şiddetleniyor! Haber

Güney Azerbaycan'da kuraklık şiddetleniyor!

Güney Azerbaycan'da kuraklık şiddetleniyor. Mevsimsel yağışların keskin bir şekilde azalmasının önümüzdeki dönem Güney Azerbaycan'da özellikle ilkbahar ve yaz aylarında kuraklığın yoğunlaşacağına işaret ettiği kaydedildi. Güney Azerbaycan Televizyonu (GünAz TV) tarafından gündeme taşınan haberde, İran'ın "Doğu Azerbaycan" olarak adlandırdığı eyaletin Meteoroloji Genel Müdürü Habib Abdulli'nin konu hakkında yaptığı açıklamaya yer verildi. Abdulli, 27 Eylül-27 Ekim tarihleri ​​arasında Güney Azerbaycan'a düşen yağış miktarının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 74,5 oranında azaldığını belirtti. Yetkililer, mevcut su kaynaklarının plansız kullanımına dikkat çekerek, bu durumun yağışların azalmasından daha fazla kuraklığa neden olduğunu vurguladı. URMİYE GÖLÜ'NÜN SU SEVİYESİ AZALDI Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Güney Azerbaycan'daki Urmiye Gölü, su kaynaklarının yanlış yönetilmesi ve gölün üzerine kurulan 23 barajın inşası nedeniyle yok olma tehlikesi altında. Çeşitli bitki ve hayvan türleri için önemli bir yaşam alanı olan göl hakkında yeni bilgiler yayımlandı. Göldeki su seviyesinin normal ekolojik duruma göre 4 metre kadar azaldığı belirtilirken, göldeki su hacminin ise geçen sezon yağan yağışlara rağmen 1 milyar 170 milyon metreküp olduğu kaydedildi. Urmu Gölü'nün minimum ekolojik su hacminin 15 milyar metreküp ve maksimum ekolojik su hacminin 30 milyar metreküp olması gerekiyor.

Urmiye Gölü'ndeki su seviyesi, normal ekolojik duruma göre 4 metre kadar azaldı Haber

Urmiye Gölü'ndeki su seviyesi, normal ekolojik duruma göre 4 metre kadar azaldı

Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Güney Azerbaycan'daki Urmiye Gölü, su kaynaklarının yanlış yönetilmesi ve gölün üzerine kurulan 23 barajın inşası nedeniyle yok olma tehlikesi altında. Çeşitli bitki ve hayvan türleri için önemli bir yaşam alanı olan göl hakkında yeni bilgiler yayımlandı. Güney Azerbaycan Televizyonu (GünAz TV) tarafından gündeme taşınan haberde, göldeki su seviyesinin normal ekolojik duruma göre 4 metre kadar azaldığı belirtilirken, göldeki su hacminin ise geçen sezon yağan yağışlara rağmen 1 milyar 170 milyon metreküp olduğu kaydedildi. Urmu Gölü'nün minimum ekolojik su hacminin 15 milyar metreküp ve maksimum ekolojik su hacminin 30 milyar metreküp olması gerekiyor. URMİYE GÖLÜ NEDEN KURUYOR? Dünyanın 2. büyük tuz gölü olan Urmiye Gölü'nde son 20 yıldır su seviyesi son derece azalmış durumda. İran'ın kuzeyinde yaşayan Güney Azerbaycan Türkleri ise bu durumdan İran rejimini sorumlu tutuyor. Güney Azerbaycanlı aktivistler Urmiye Gölü'nün kurumasında İran rejiminin kasıtlarına dair birçok örnek sıralıyor. Öncelikli nedenlerden biri olarak Urmiye Gölü havzasındaki nehirlerin üzerine hesapsızca inşa edilen barajlar olarak görülüyor. İran rejiminin göle akan nehirler üzerine tam 25 baraj inşa ettiği biliniyor. Ayrıca gölün ortasına inşa edilen köprü yolunun gölü kuzey ve güney olarak ikiye ayırırarak su geçişini kısıtladığını, bu nedenle gölün güney kısmının kurumasının hızlandığı vurgulanıyor. Yine tarım amaçlı açılan derin su kuyularının göle akan yeraltı kaynaklarını kuruttuğu belirtiliyor. Tüm bunları 2000'li yılların başından beri ifade ettiklerini belirten Türk aktivistler ve çevreciler verilen sözlerin yerine getirilmediğini aktarıyor. Özellikle bu konu hakkında yapılan tüm gösterilerde yüzlerce insanın tutuklamalara tabi olduğu belirtiliyor. Urmiye Gölü meselesi Güney Azerbaycanlıların Türk dili ve kimlik meselesinden sonra en çok itirazda bulunduğu konu olarak görülüyor. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.