SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Üzeyir Hacıbeyli

QHA - Kırım Haber Ajansı - Üzeyir Hacıbeyli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Üzeyir Hacıbeyli haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Opera sanatçısı Talınlı: Bestecilerimizin Anadolu’dan faydalanması lazım Haber

Opera sanatçısı Talınlı: Bestecilerimizin Anadolu’dan faydalanması lazım

Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) sanatçısı Şenol Talınlı, Kırım Haber Ajansına (QHA) verdiği özel röportajda, Türk operasının gelişimi için radikal adımlar atılması gerektiğini söyledi. Talınlı, Anadolu'nun 13 bin yıllık mirasına sahip çıkılmamasını eleştirirken, Türk sanatının uluslararası bir ekol haline gelmesinin, yatırım yapılmasından geçtiğini belirtti. Aslen Azerbaycan Türkü olan Şenol Talınlı, ayrıca Azerbaycanlı besteci Üzeyir Hacıbeyli’nin bestelediği ve kendisinin de Esger rolünü canlandırdığı Arşın Mal Alan operetinin (müzikal komedi) verdiği toplumsal mesaja vurgu yaptı. TALINLI: DEVLETİMİZİN FARKINA VARMASI VE DESTEK VERMESİ GEREKİYOR Şenol Talınlı, Türk opera ve balesinin uluslararası arenada yer alabilmesi için Türkiye’nin yaratıcı kadroyu desteklemesi ve Anadolu’nun değerlerini Türk sanatına dâhil etmenin gerekliliğinin altını çizdi. Talınlı, “Anadolu’nun bilinen 13 bin yıllık bir tarihi var. Bu tarih içerisinde birçok uygarlık yaşadığı için biz inanılmaz güzel, büyük bir hazinenin üzerinde oturuyoruz amma velakin devletimizin bunun farkına varması ve Anadolu’nun bu değerlerini opera ve bale müziğiyle birlikte senfonik müziklere dönüştürmesi için yaratıcı kadroya; librettistlere (metin yazarlarına) ve bestecilere maddi manevi destek sağlayarak onlara yatırım yapması gerekmektedir. Bu sanatlar, hemen yatırım yapar yapmaz cevap vermezler, ilk meyveleri kırk elli yıl sonra alınır; o yüzden sekteye uğratılmaması lazımdır” ifadelerine yer verdi. Dünya çapında, opera ve bale sanatlarında Türk ekolünden bahsedilebilmesi için Anadolu medeniyetlerine sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Talınlı, “Yeni eserler çıkarmak lazım. Anadolu’da bu kadar medeniyet varken bir Karacaoğlan operası, balesi veya senfonik müziği olmadığı gibi bir Âşık Veysel operası, balesi veya senfonik müziği de yok. Dünyadaki üniversitelerde Âşık Veysel’in kürsüleri var ama biz henüz ne yazık ki bunun felsefesini anlayamamışız, üniversitelerde Âşık Veysel’in kürsüsünü bile kurmamışız. Böyle yanlışlarımız var, bunlardan bir an önce dönersek dünyada bir Türk ekolünden de söz etme şansımız olacaktır. Ben buna inanıyorum, 85 milyonluk bir ülkeden mutlaka bir şeyler çıkacaktır” şeklinde konuştu. “KONSERVATUVARLARIN YÖK’E BAĞLANMASI YAPILAN EN BÜYÜK YANLIŞTI” Türkiye’deki konservatuvar eğitimini geliştirmek hususunda ise konservatuvarların Kültür Bakanlığı bünyesinden alınıp Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bünyesine alınmasını bir “kıyım” olarak nitelendiren Talınlı, “Konservatuvar eğitiminde yurt dışından ilham almamıza gerek yok çünkü biz zaten bunun nasıl olması gerektiğini biliyoruz; kaldı ki zaten Türkiye’de konservatuvarı kuran Carl Ebert ve Paul Hindemith gibi isimler, Almanya’dan Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde konservatuvarın kurulması için davet edilmiş üstat insanlardı. Onların koyduğu temeller çok güzel fakat bu temeller temeller kurulduğu gibi kalmamalı, üstüne konulması gerekenler var. 1983 yılında konservatuvarlar ne yazık ki Kültür Bakanlığı bünyesinden alınıp YÖK’e bağlandı. Bu yapılan en büyük yanlıştı. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki sistem için konuşuyorum; konservatuvarlar Kültür Bakanlığında kalmalıydı çünkü üniversiteye geçtiğiniz zaman üniversitenin kanunları daha baskındır ve bu kanunlar da ne yazık ki sanatı destekleyen kanunlar değildir.” dedi. Talınlı, akademik destek almanın ve akademisyenliğin güzel olduğunu fakat bizim sistemimizde bu sanatın, pratikte bu şekilde işlemediğini belirtti. Konservatuvarların yeniden Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altına girmesiyle birçok problemin de kendiliğinden çözülebileceğini ifade eden Talınlı, “1983 yılında konservatuvarların Kültür Bakanlığı ile olan organik bağı kırıldı. Buraya eleman yetiştiren mutfağımızı elimizden aldılar. O dönemdeki üstatlarımızın ve hocalarımızın buna izin vermemeleri gerekirdi. O zamanki şartlar belki de bunu gerektirdi fakat konservatuvarların yeniden Kültür Bakanlığı çatısı altına girmeleri yazım. O zaman kadro sorunları da çözülecektir, eser sorunları da çözülecektir, birçok problem de kendiliğinden hallolacaktır” dedi. “HALK KENDİSİNİ GÖRDÜĞÜ ZAMAN ZATEN GELECEKTİR” Talınlı, Türkiye’deki altı operada da her sene en azından bir ya da iki Türk eserinin dünya prömiyeri yapılması gerektiğini vurguladı. Türk halkının içinden çıkan bir efsanenin operalaştırıldığı, bale veya senfonik müziğinin yapıldığı takdirde ilgi çekeceğini ve Türk eserlerinin üretilmesinin bir devlet politikası olması gerektiğini ifade eden Talınlı, “Siz eğer ki Türk halkının içinden çıkan bir efsaneyi operalaştırırsanız, onun için senfonik müzik veya bale müziği yaparsanız halk orada kendisini gördüğü zaman zaten gelecektir. Yapılmış eserler tekrar tekrar yapıldığı sürece; örneğin bir İtalyan operasını, bir Alman operasını veya bir Fransız operasını istediğiniz kadar yapın, temcit pilavı gibi repertuvarı döndürür durursunuz; hiç oynanmamış eserler de olsa yine onlara bağımlı kalırsınız. Halbuki gönül ister ki Türkiye’deki altı operada da her sene en azından Türk bestecilerine ait bir ya da iki eserlerin dünya prömiyeri yapılsın. Librettistlere (metin yazarlarına) ve bestecilere destek verilmeli, bu insanlar yeni eserler yaratmalılar. Kültür ve Turizm Bakanlığı bunu ‘İki sene içerisinde bize bir opera, senfonik müzik, bale müziği, süit besteleyin’ diyerek bir görev gibi vermelidir. Bu ancak bir devlet politikası olduğu zaman bir Türk ekolünden bahsedilebilir yoksa taklitten öteye giden bir şey olmayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Üzeyir Hacıbeyli’nin bestelediği, kendisinin de Esger rolünü canlandırdığı ve görücü usulü evliliği işleyen Arşın Mal Alan opereti üzerine yorum yapan Talınlı, Hacıbeyli’nin ileri görüşlülüğüne ve vermek istediği toplumsal mesaja dikkat çekti. Talınlı, “Arşın Mal Alan çok özel bir müzikal komedi, operet çünkü 1913 yılında Üzeyir Hacıbeyli bu eseri yazdığında müthiş bir ileri görüşlülükle yazmış. Bugün hâlâ gelişmemiş veya gelişememiş toplumlarda kız çocuklarının erken evlendirilmesi, görmedikleri insanlarla evlendirilmesi bir dramdır. Malum hâlâ bu problemlerle yüz yüzeyiz. Bu konuda Türkiye de ne yazık ki sınıfta kalmış bir vaziyettedir. Küçücük çocukların görmedikleri kişilerle evlendirilmesi korkunç travmalar, bu travmalar doğal olarak nesillere de yansıyor. Siz bir çocuğu evlendirdiğiniz zaman genlerine travmayı işliyorsunuz, bunun olmaması lazım. Aklı başına gelir, üniversitesini okur, işine girer, ondan sonra da kiminle evleniyorsa kendi iradesiyle evlenir Üzeyir Hacıbeyli tam da bu noktaya parmak basmış. Gülçöhre ile Esger arasındaki diyalog da tam olarak bu; operet, ikisinin de görmedikleriyle evlenmek istememeleri üzerinden yola çıkılıyor. Operet içerisinde dört evlilik oluyor ve mutlu bir sonla, komik bir anlatımla bitiyor. Üzeyir Hacıbeyli tam da yüz yıl sonrasına atıfta bulunmuş bir besteci. Arşın Mal Alan da dünyada en çok başka dillere çevrilen oynandığı her yerde tutan bir eser“ ifadelerini kullandı. “BESTECİLERİMİZİN ANADOLU’NUN TOPRAĞINDAN FAYDALANMASI LAZIM” Arşın Mal Alan’ın Türk dünyası dışında da bu kadar popüler olmasını aynı nedene bağlayan Talınlı, eserden “Herkese ulaşabilen, basit ama çok önemli bir müziği var. Üzeyir Bey’in yakaladığı ve bizim de yakalamamız gereken şey bu: 85 milyon nüfusu olan Türkiye’den hâlâ, 10 milyon civarında nüfusu olan Azerbaycan’daki gibi eserler çıkmadı; tam da az önce konuştuğumuz konu yüzünden. Devlet desteği olmadan bu işler olmaz; devletin mutlak desteği lazım, zorla bile olsa itmesi lazım. Üzeyir Bey’in dâhiliği de burada ortaya çıkıyor. Yüz yıl önce yazmış olmasına rağmen Arşın Mal Alan’ın bestelerine baktığınız zaman hep makamla yani Azerbaycan müziğindeki muğamla yazılmış olduğunu görürsünüz. Dünya operalarında seslendirildiği zaman bu besteleri anlamayacak bir müzisyen veya şef olamaz çünkü içinde makam bile olsa evrensel formda yazılmıştır. Arşın Mal Alan, makam ile klasik formu birleştiren müthiş bir fikirdir, o yüzden de dünyada tutan bir eserdir. Bizde de bu tarz eserler olmalıdır. Bestecilerimizin Anadolu’nun toprağından ve yerdeki madenlerden faydalanması lazım” şeklinde bahsetti.

Üzeyir Hacıbeyli'nin doğumunun 140. yılı, Azerbaycan'da farklı etkinliklerle kutlanacak Haber

Üzeyir Hacıbeyli'nin doğumunun 140. yılı, Azerbaycan'da farklı etkinliklerle kutlanacak

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 3 Şubat 2025 tarihinde Azerbaycan Millî Marşı'nın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli'nin doğumunun 140. yıl dönümünün kutlanmasına ilişkin bir kararname imzaladı.  KUTLAMALAR İÇİN ETKİNLİK PLANI OLUŞTURULACAK İmzalanan karara göre; Üzeyir Hacıbeyli'nin doğum yıl dönümü; Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Azerbaycan Cumhuriyeti Bilim ve Eğitim Bakanlığı ve Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi iş birliğinde bir etkinlik planı geliştirilerek kutlanacak. Azerbaycan Bakanlar Kurulu da kararnameyle ilgili konuları ele almakla görevlendirildi. AZERBAYCAN MİLLÎ MARŞI'NIN BESTECİSİ ÜZEYİR HACIBEYLİ Azerbaycan Millî Marşı'nın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan toprağı olan Karabağ bölgesindeki Şuşa şehrinin Ağcabedi kasabasında doğdu. Karabağ’ın yerlilerinden Ebdül Hüseyni ailesinde dünyaya gelen Üzeyir Hacıbeyli, köklü Türk aileleri arasında yetişmiş; musiki zekâsı da yetiştiği bu verimli ortamda filizlenmeye başlamıştı. Üzeyir Hacıbeyli, ilk eğitimini 1896’da medresede, 1897 ve 1899 yıllarında ise Nikolayevsk Rus Tatar Okulunda aldı. Henüz on üç yaşında iken Abdurrahim Bey Hakverdiyev’in yönetmenliğinde icra edilen “Leyla’nın Kabri Başında Mecnun” adlı sahnenin korosunda yer Üzeyir Hacıbeyli, eğitimine Gori Öğretmen Okulunun Tatar Şubesinde devam etmiştir. TÜRK VE İSLAM DÜNYASININ İLK OPERA BESTECİSİ 1903 yılında Tiflis’te çıkan Şark-ı Rus gazetesinde Dellek adlı felyetonuyla yazarlık faaliyetine başlayan Üzeyir Hacıbeyli, hayatı boyunca kalemi elinde bırakmadı. 1904’te Hadrut köy okulunda öğretmen iken Kaspi gazetesinin yerel muhabiri görevinde bulunmuş, Cebrayıl ve Şuşa kazalarından Rusça haberleri gazetede yayımladı. Ermeni-Müslüman ihtilafının ardından 20 Ağustos 1905 günü akşam saat 07.00'de trenle Bakü'ye gelen Üzeyir Hacıbeyli ve 7 Eylül 1905 tarihli Hayat gazetesinde "20, 21 ve 23 Ağustos Bakü Anlaşması"nı yazdı. Yayım hayatına Kaspi, Takamul, İrşad, Taraki, İkbal, Yeni İkbal, Azerbaycan, Fyuuzat, Molla Nasreddin adlı gazetelerdeki ve dergilerdeki yazıları ile devam eden Üzeyir Hacıbeyli Azerbaycan Türklerinin kendi haklarını ve milliyet anlayışlarının korunmasının ancak ilim ve eğitimden geçtiğine inandı ve vatanının, milletinin, millî medeniyetin gelişmesi için mücadele etti. Adını Fuzûlî’nin aynı adla eserinden alın ve Türk dünyasının ilk opera eseri olma niteliğine sahip olan Leyla ile Mecnun, 12 Ocak 1908 yılında Üzeyir Hacıbeyli tarafından sahnelendi.  Leyla ve Mecnun adlı opera eserinin başarısı sonrasında millî dilinde opera yazmaya devam eden Üzeyir Hacıbeyli, 1913 yılında geniş kitlelere ulaşan Arşın Mal Alan adlı opera eserini yazdı. “KENDİ VATANIMIZIN ÖZ EVLADIYIZ” 1918’de kurulan bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra cumhuriyetin resmî yayın organı Azerbaycan gazetesinde çalışan Üzeyir Bey yazarlık mesleği boyunca ise millî ilkelere sadık kalarak halkın yanında yer aldı. Periyodik basına önem veren Hacıbeyli, gazeteyi bilgi kaynağı, enformasyon taşıyıcısı, birey ve toplum arasında iletişim aracı, ideolojik mücadelede etkin bir silah olarak değerlendirdi, halka karşı bir tehdit söz konusu olduğunda basının derhâl harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. “Biz artık yabancı bir vatanın üvey evladı değiliz. Kendi vatanımızın öz evladıyız. Vatan da bizimdir, hükûmet de bizimdir, halk da bizimdir” diyen Üzeyir Hacıbeyli, 1919 yılında sözlerini Ahmet Cevat’ın yazdığı Azerbaycan Halk Cumhuriyeti millî marşını besteledi. Ancak millî marş demokratik cumhuriyetin çöküşünden dolayı kullanılamadı, 1991 yılında Azerbaycan bağımsızlığını kabul ettikten sonra 1992 yılında kabul edilip kullanılmaya başlandı. Üzeyir Hacıbeyli ayrıca, vatanseverlik duygularının yükselişi, savaş azminin arttırılması, işgalci güçlere karşı mücadele ruhunun yükselişi amacıyla birkaç marş besteledi. Sözlerini Ahmed Cevad’ın yazdığı “Çırpınırdı Karadeniz” adlı şiiri besteleyen de Üzeyir Hacıbeyli oldu. Öte yandan Rusya’dan koparak bağımsızlık kazanan cumhuriyetlere karşı Rus Bolşevik rejiminin savaş açacağını öngören Üzeyir Hacıbeyli, bu konudaki uyarısını şu şekilde ifade etti: Bir gün olacaktır ki, Rusya’da monarşistler veya Bolşevikler hakim-i mutlak olmak ihtiyarını bir kerelik ele alıp, ardından Rusya’dan ayrılan 'isyancılar' üzerine çökerek onları tekrar itaate mecbur etmekle uğraşacaklar. O halde biz, iki emirden birini kabule mecbur olacağız: Ya boyun eğip itaat etmek veya hakkımızı kılıç gücüyle savunmaya kalkmak. Üzeyir Hacıbeyli, hayatının sonuna kadar sanat, bilim ve pedagojik faaliyetle ilgilendi ve birçok değerli esere imza attı. 23 Kasım 1948 tarihinde ise kalbindeki vatan aşkıyla hayata gözlerini yumdu.

Azerbaycan Millî Marşı'nın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli'nin vefatının 76. yılı Haber

Azerbaycan Millî Marşı'nın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli'nin vefatının 76. yılı

Azerbaycan Millî Marşı'nın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan toprağı olan Karabağ bölgesindeki Şuşa şehrinin Ağcabedi kasabasında doğdu. Karabağ’ın yerlilerinden Ebdül Hüseyni ailesinde dünyaya gelen Üzeyir Hacıbeyli köklü Türk aileleri arasında yetişmiş; musiki zekâsı da yetiştiği bu verimli ortamda filizlenmeye başlamıştı. Üzeyir Hacıbeyli, ilk eğitimini 1896’da medresede, 1897 ve 1899 yıllarında ise Nikolayevsk Rus Tatar Okulunda aldı. Henüz on üç yaşında iken Abdurrahim Bey Hakverdiyev’in yönetmenliğinde icra edilen “Leyla’nın Kabri Başında Mecnun” adlı sahnenin korosunda yer Üzeyir Hacıbeyli, eğitimine Gori Öğretmen Okulunun Tatar Şubesinde devam etmiştir. TÜRK VE İSLAM DÜNYASININ İLK OPERA BESTECİSİ 1903 yılında Tiflis’te çıkan Şark-ı Rus gazetesinde Dellek adlı felyetonuyla yazarlık faaliyetine başlayan Üzeyir Hacıbeyli, hayatı boyunca kalemi elinde bırakmadı. 1904’te Hadrut köy okulunda öğretmen iken Kaspi gazetesinin yerel muhabiri görevinde bulunmuş, Cebrayıl ve Şuşa kazalarından Rusça haberleri gazetede yayımladı. Ermeni-Müslüman ihtilafının ardından 20 Ağustos 1905 günü akşam saat 07.00'de trenle Bakü'ye gelen Üzeyir Hacıbeyli ve 7 Eylül 1905 tarihli Hayat gazetesinde "20, 21 ve 23 Ağustos Bakü Anlaşması"nı yazdı. Yayım hayatına Kaspi, Takamul, İrşad, Taraki, İkbal, Yeni İkbal, Azerbaycan, Fyuuzat, Molla Nasreddin adlı gazetelerdeki ve dergilerdeki yazıları ile devam eden Üzeyir Hacıbeyli Azerbaycan Türklerinin kendi haklarını ve milliyet anlayışlarının korunmasının ancak ilim ve eğitimden geçtiğine inandı ve vatanının, milletinin, millî medeniyetin gelişmesi için mücadele etti. Adını Fuzûlî’nin aynı adla eserinden alın ve Türk dünyasının ilk opera eseri olma niteliğine sahip olan Leyla ile Mecnun, 12 Ocak 1908 yılında Üzeyir Hacıbeyli tarafından sahnelendi.  Leyla ve Mecnun adlı opera eserinin başarısı sonrasında millî dilinde opera yazmaya devam eden Üzeyir Hacıbeyli, 1913 yılında geniş kitlelere ulaşan Arşın Mal Alan adlı opera eserini yazdı. “KENDİ VATANIMIZIN ÖZ EVLADIYIZ” 1918’de kurulan bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra cumhuriyetin resmî yayın organı Azerbaycan gazetesinde çalışan Üzeyir Bey yazarlık mesleği boyunca ise millî ilkelere sadık kalarak halkın yanında yer aldı. Periyodik basına önem veren Hacıbeyli, gazeteyi bilgi kaynağı, enformasyon taşıyıcısı, birey ve toplum arasında iletişim aracı, ideolojik mücadelede etkin bir silah olarak değerlendirdi, halka karşı bir tehdit söz konusu olduğunda basının derhâl harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. “Biz artık yabancı bir vatanın üvey evladı değiliz. Kendi vatanımızın öz evladıyız. Vatan da bizimdir, hükûmet de bizimdir, cemaat da bizimdir” diyen Üzeyir Hacıbeyli, 1919 yılında sözlerini Ahmet Cevat’ın yazdığı Azerbaycan Halk Cumhuriyeti millî marşını besteledi. Ancak millî marş demokratik cumhuriyetin çöküşünden dolayı kullanılamadı, 1991 yılında Azerbaycan bağımsızlığını kabul ettikten sonra 1992 yılında kabul edilip kullanılmaya başlandı. Üzeyir Hacıbeyli ayrıca, vatanseverlik duygularının yükselişi, savaş azminin arttırılması, işgalci güçlere karşı mücadele ruhunun yükselişi amacıyla birkaç marş besteledi. Sözlerini Ahmed Cevad’ın yazdığı “Çırpınırdı Karadeniz” adlı şiiri besteleyen de Üzeyir Hacıbeyli oldu. Öte yandan Rusya’dan koparak bağımsızlık kazanan cumhuriyetlere karşı Rus Bolşevik rejiminin savaş açacağını öngören Üzeyir Hacıbeyli, bu konudaki uyarısını şu şekilde ifade etti: Bir gün olacaktır ki, Rusya’da monarşistler veya Bolşevikler hakim-i mutlak olmak ihtiyarını bir kerelik ele alıp, ardından Rusya’dan ayrılan 'isyancılar' üzerine çökerek onları tekrar itaate mecbur etmekle uğraşacaklar. O halde biz, iki emirden birini kabule mecbur olacağız: Ya boyun eğip itaat etmek veya hakkımızı kılıç gücüyle savunmaya kalkmak. Üzeyir Hacıbeyli, Azerbaycan millî hükûmetinin 28 Nisan 1920’de 11. Kızıl Ordu müdahalesi ile yıkılması sonrasında hayatının sonuna kadar sanat, bilim ve pedagojik faaliyetle ilgilendi ve birçok değerli esere imza attı. 23 Kasım 1948 tarihinde ise kalbindeki vatan aşkıyla hayata gözlerini yumdu.

Üzeyir Hacıbeyli'nin bir asırlık eseri "Leyli ve Mecnun" operası Haber

Üzeyir Hacıbeyli'nin bir asırlık eseri "Leyli ve Mecnun" operası

Azerbaycan’ın ünlü bestekarı Üzeyir Hacıbeyli'nin ilk operası "Leyli ve Mecnun" 12 Ocak 1908'de sanat dünyasına kazandırıldı. Hem Azerbaycan'da hem de bölgesinde ilk opera olmak özelliği taşıyan Leyli ve Mecnun, Azerbaycan'da profesyonel kompozisyon sanatının da temellerini atan bir eser oldu. Hacıbeyli eserini, Muhammed Fuzuli'nin "Leyli ve Mecnun" şiirinden yola çıkarak yazmıştır. Fuzuli ise, 12. yüzyılda İran şiirinin bir klasiği olan Nizami Gencevi tarafından yazılı edebiyata kazandırılan eski Arap efsanesi "Leyli ve Mecnun" olay örgüsünden yararlanmıştır. Daha sonra Emir Hüsrev-i Dihlevi, Ali Şir Nevai ve diğerleri de dahil olmak üzere birçok Doğulu şair bu konuyu ele almıştır. Üzeyir Hacıbeyli, Fuzuli'nin şiirinin ruhu ve sözlerinin Leyli ile Mecnun şiirinin romantizmi, muğam gibi muhteşem bir musiki ile vücut bulabildiği görüşündedir. Bu nedenle Üzeyir Hacıbeyli, çocukluğundan itibaren derinden bildiği, kanına ve ruhuna sindirdiği, ezgilerine ve akor yapısına hakim olduğu muğamları ve halk müziği örneklerini kullanmıştır. Bütün bunları yazarın konseptiyle haklı çıkardı. LEYLİ VE MECNUN OPERASI "Leyli ve Mecnun" operasının prömiyeri, 12 Ocak 1908'de (yeni takvime göre 25 Ocak) Bakü'de Hacı Zeynelabdin Tağıyev'in yaptırdığı tiyatroda yapıldı. Operanın ilk gösteriminde sanatçılar ve müzikseverler bulunuyordu. İlk performansı yetenekli oyuncu ve yönetmen Hüseyin Arablinski yönetti. Şefi, oyun yazarı Abdulrahim Bey Hagverdiyev'di. Sonraki icraları bizzat Üzeyir Hacıbeyli  ve yakın arkadaşı Abdülmüslüm Magomayev yönetti. Tanınmış bir gazeteci, sanatçı ve halk figürü olan Ali Bey Hüseyinzade, oyunun sanatsal tasarımında rol oynadı. İlk icraya eşlik eden orkestra birkaç müzisyenden oluşuyordu. Üzeyir Hacıbeyli'nin ruhban sınıfından arkadaşları olan amatör müzisyenler, muğam bölümlerine usta dansçılar Gurban Pirimov ve Şirin Ahundov eşlik etti. Mecnun rolünü ilk icra eden tiyatro ve müzik dünyasının önde gelen isimlerinden Hüseyngulu Sarabski olmuştur. Bu rolü o kadar büyük bir ustalıkla yarattı ki, gösteriden sonra herkes ona "Mecnun" adını taktı. Daha sonra birçok ünlü şarkıcı Mecnun rolünü oynadı.  O zamanlar Leyli rolünün oyuncusunu bulmak çok zordu. Çünkü 20. yüzyılın başında Müslüman kadınların sahneye çıkmasına izin verilmiyordu. Bu nedenle tiyatroda kadın rolleri erkekler tarafından canlandırılmıştır. Bu nedenle ilk temsildeki Leyli rolünün icrası Faracov adında hoş bir sesi olan ve muğamları iyi bilen bir gence emanet edilmiştir. Daha sonra Leyli rolünü o dönemin ünlü kadın rollerinden biri olarak tanınan Ahmet Ağdamski canlandırmıştır. Ancak yıllar sonra (1920'ler ve 30'larda) Azerbaycanlı bestecilerin muğam operalarında kadın şarkıcılar sahneye çıkmaya başladı. Üzeyir Hacıbeyli tarafından yaratılan eser, Şubat 2008'de UNESCO Genel Konferansı'nda Azerbaycan'ın ilk operası "Leyli ve Mecnun"un 100. yıl dönümünün UNESCO özel tarihler listesine alınmasına karar verildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.