SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Vefat

QHA - Kırım Haber Ajansı - Vefat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Vefat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Eski Kırım Tatar siyasî tutsak Edem Bekirov İstanbul’da son yolculuğuna uğurlandı Haber

Eski Kırım Tatar siyasî tutsak Edem Bekirov İstanbul’da son yolculuğuna uğurlandı

Rusya hapishanelerinde maruz kaldığı kötü muamele nedeniyle sağlık durumu ağır şekilde bozulan ve Mart 2022'den bu yana İstanbul'da tedavi gören eski Kırım Tatar siyasî tutsak Edem Bekirov, 24 Kasım 2025’te İstanbul’da hayatını kaybetti. Bekirov, 26 Kasım’da düzenlenen cenaze töreninin ardından İstanbul’da toprağa verildi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi’nde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazına; Ukrayna'nın İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskıy, Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun eşi Safinar Cemileva, Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin, KTMM Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay, Eskişehir Kırım Derneği Başkanı Recep Şen, Kırım Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten, Kırım Derneği İstanbul Anadolu Yakası Şubesi Başkanı Şebnem Sözen, TURKSİD Başkanı Ertan Baştuhan, Kırım Tatar ve Ukrayna diasporası temsilcileri katıldı. Katılımcılar, Bekirov’un eşi ve KTMM üyesi Gülnara Bekirova ile kızlarına taziyelerini ileterek acılarını paylaştı. KIRIM’DAN GETİRİLEN TOPRAKLA UĞURLANDI Cenaze namazının ardından Edem Bekirov, İstanbul’un Ümraniye ilçesindeki Ihlamurkuyu Mezarlığında defnedildi. Bekirov’un mezarına, Rus işgali altındaki Kırım’dan getirilen toprak konularak veda edildi. Bekirov, 2018 yılında Rus işgal güçleri tarafından haksız şekilde tutuklanmış, ağır sağlık sorunlarına rağmen aylarca kötü koşullarda tutulmuş ve daha sonra esir takasıyla özgürlüğüne kavuşmuştu. Serbest bırakıldıktan sonra sağlık durumu önemli derece kötüleşen Bekirov, Ukrayna'da tedavi altına alınmış, ancak Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik topyekûn işgal girişimi ve saldırıları sonrasında tedavisine İstanbul’da devam edilmişti.

Milletinin duygularına tercüman olan Kırım Tatar şair: Şakir Selim Haber

Milletinin duygularına tercüman olan Kırım Tatar şair: Şakir Selim

Ünlü Kırım Tatar şair, yazar, yayımcı ve çevirmen Şakir Selim, 17 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Milletinin duygularına tercüman olan şair, eserleriyle her zaman hatırlanmaya devam ediyor. Vatan Kırım'da ve dünyadaki Kırım Tatar diasporasında yazdığı şiirler ile tanınan şair Şakir Selim, eserlerinde Kırım’a dönmek isteyen halkının, vatan hasretini ve milletinin çilelerini anlattı. Şakir Selim, milletinin duygularına tercüman oldu ve eserleriyle hâlen Kırım Tatar halkının hafızasındaki yerini koruyor. ESERLERİYLE MİLLETİNİN DUYGULARINA TERCÜMAN OLAN KIRIM TATAR ŞAİR: ŞAKİR SELİM Şair, yazar, yayımcı ve çevirmen Şakir Selim, 10 Nisan 1942'de Kırım'ın Akşeyh bölgesinin Büyük As köyünde dünyaya geldi. Henüz 2 yaşındayken tüm halkıyla birlikte sürgün edildi. Ailesiyle beraber Özbekistan’a sürgün edilen Şakir Selim, eğitim hayatını burada tamamladı. Kırım Tatarca yazdığı ilk şiir 1963 yılında yayımlandı. İlk şiir kitabı, "Aqbardaq" 1972’de basıldı. Şairin, “Duygularım", “Tüşünce" ve "Kırımname" eserleri en çok bilinen şiir kitapları arasında yer aldı. Edebiyata hiçbir zaman yüz çevirmeyen Şakir Selim, şiir bayrağını tüm zorluklara rağmen taşıdı ve üretmeye devam etti. Halkının duygularına hitap eden şiirleriyle Kırım davasını gelecek nesillere taşıyan Selim, eserlerinde Kırım’a dönmek isteyen halkının, vatan hasretini ve milletinin çilelerini anlattı. Vatan Kırım'a dönünce Kırım Tatarca çıkan gazete ve dergilerde yazarlık ve editörlük yaptı. Vefatına dek Yıldız dergisinde baş editör olarak görev yaptı. Şair sadece şiir yazmakla kalmadı; çeşitli dillerden ve Türk lehçelerinden tiyatro eserlerini ve şiirleri Kırım Tatarcaya çevirdi. Bu alanda da Kırım Tatar kültürüne büyük katkı sundu. Şakir Selim ağır bir hastalığın ardından 18 Kasım 2008 günü hayata gözlerini yumdu. Ölümünden sonra Kırım Tatar şiirinin son büyük şairi olarak anıldı.

Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç vefatının 22. yılında rahmetle anılıyor Haber

Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç vefatının 22. yılında rahmetle anılıyor

Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, Bosna Hersek’te Türk ve Müslüman kimliği varlığının savunucularından biri oldu. Bosna Hersek’in eski Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç, büyük fikir ve devlet adamı olarak tarihte yerini aldı. İzzetbegoviç, 78 yıllık ömrü boyunca Bosna Hersek ve Avrupa’da Türk ve Müslüman kimliğiyle yaşayan halkı için mücadele etti. Bir öncü olarak bilinen İzzetbegoviç, insani değerleri, prensipleri ve ahlakıyla halkına örnek bir liderdi. Bilge Kral, 19 Ekim 2003 tarihinde Saraybosna’da hayata veda etti. İzzetbegoviç’in cenazesine birçok ülkeden 150 bine yakın insan katıldı. Vasiyeti üzerine Saraybosna’daki Kovaçi Şehitliği’ne defnedildi. 22 yıl önce aramızdan ayrılan Aliya İzzetbegoviç rahmet, saygı ve özlemle anılmaya devam ediyor. ALİYA İZZETBEGOVİÇ KİMDİR? Babası Mustafa ve annesi Hiba’nın beş çocuğundan birisi olan Aliya, 8 Ağustos 1925’te Bosanski Samac şehrinde dünyaya geldi. Dedesinin ismini ona verdiler. Dedesi Aliya İstanbul’da askerlik yaparken Üsküdarlı bir Türk olan Sıdıka Hanım ile evlendi. Aliya İzzetbegoviç’in büyükannesi bir Türk’tü. Küçük yaşta ailesiyle Saraybosna’ya taşındı, eğitimine burada devam etti. Aliya, Yugoslavya Müslümanlarının yaşadığı ayrımcılığın farkında olarak büyüdü. İlk gençlik çağlarından itibaren okuyan ve fikirlerini savunabilen bir insan oldu. II. Dünya Savaşında Hırvat Ustaşa rejiminin işgal ettiği Bosna Hersek’te Müslümanların kimliği yok sayıldı ve zulme uğradılar. Aynı dönemde ırkçı Sırp Çetnikleri de Müslüman Boşnakları katletmeye başlamışlardı. İki grubun da temel hedefi bölgeyi Müslüman Boşnaklardan temizlemekti. BOSNA'DA GENÇ MÜSLÜMANLAR HAREKETİ Bilge Kral, Komünist Josip Broz Tito’nun yönettiği Yugoslavya döneminde Müslüman halkı bilinçlendirme çalışmalarına katıldı. “Mladi Musülmani- Genç Müslümanlar” hareketine katılan Aliya, öncü isimlerden biri haline geldi. Halkın yaşadığı zulüm ve zorluklara karşı yardım ve destek çalışmaları yürüten Genç Müslümanlar hareketine üye olan Aliya ve bazı arkadaşları “din bilincini uyandırılması” suçlamasıyla ile 1946 yılında hapis cezasına çarptırıldı. Boşnak halkının hakkını aramaktan hiç vazgeçmeyen Aliya, pek çok gazeteye takma ad ile köşe yazıları yazdı. 1970 yılında “İslam Deklarasyonu” kitabı yayımlandı. SARAYBOSNA SÜRECİ DAVASI VE ALİYA’NIN MAHKUMİYETİ Tito’nun 1980 yılında ölmesinin ardından Yugoslavya yeni bir sancılı döneme girdi. Aliya İzetbegoviç, 1983’de 12 arkadaşıyla beraber yeniden tutuklandı. “Saraybosna Süreci” olarak tarihe geçen dava sonunda 14 yıl hapse mahkûm oldu. Hapisteyken “Özgürlüğe Kaçışım-Zindandan Notlar: 1983-1988” adlı kitabını yazdı. 1988 yılında af çıkınca mahkûmiyeti sona erdi. Aliya İzetbegoviç, bu dönemde Boşnakların hak mücadelesinin en önemli liderlerinden birisi olmuştu.1990 yılında Boşnakların kurduğu Demokratik Eylem Partisinin (SDA) ilk genel başkanı olarak seçildi. SDA ile daha ilk seçimde sağladığı başarı Aliya İzzetbegoviç’i Yugoslavya’ya bağlı Bosna Hersek’in başkanı yaptı. SIRP KASABI KARADZİÇ: BAĞIMSIZ BOSNA FİKRİ BOŞNAKLARIN SONU OLACAK! Yugoslavya, 1990- 1991’lerde dağılırken büyük bir iç çatışmaya sürüklendi. Tüm halklar kendi geleceklerini kurma gayreti içine girdiğinde Bosna’da da bağımsız devlet olmak için çalışmalar başladı. Bosnalı Sırp siyasetçi Radovan Karadziç gibi politikacılar ise Bosna’nın bağımsızlık fikrinin Boşnakların sonu olacağını savunuyorlardı. Bağımsızlık için 29 Şubat-1 Mart 1992 tarihinde referandumu yapıldı. Bosnalı Sırpların boykot ettiği referandumdan yüzde 99,7 bağımsız Bosna Hersek kararı çıktı. Ancak bu kararın ardından silahlı Sırp gruplar, Bosna Hersek’e saldırmaya başladılar. Boşnaklar da bu silahlı gruplara karşı Aliya’nın liderliğinde mücadele etmeye başladılar. SIRP ÇETNİKLERİN BOŞNAK SOYKIRIMI Sırp Çetnikler, savaş boyunca kadınları ve çocukları öldürmekten çekinmediler. Silahsız sivil halka yönelik büyük katliamlar yaptılar. Boşnakların evlerini ellerinden alıp şehirlerden sürdüler. Kadınlara tecavüz edip, toplama kamplarında masum halka akıl almaz işkenceler yaptılar. Pek çok şehirde soykırımlar yaşandı. Müslüman Boşnaklar, hem Sırplarla hem de Hırvatlarla savaşıyorlardı. Savaş 1995’te Dayton Anlaşması ile sona erdiğinde 200 bin insan ölmüş, 1 milyon insan yerinden yurdundan olmuştu. Yapılan anlaşma Boşnakların haklarını korumasa da savaşı sona erdirmişti. Savaştan sonra Aliya İzetbegoviç Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı oldu. Savaş süresince halkıyla beraber cephelerde mücadele veren İzzetbegoviç, Avrupa’nın ortasında Boşnak halkının maruz kaldığı etnik soykırıma sessiz kalan dünyaya rağmen dimdik ayakta durarak Bosna’nın kurtuluş mücadelesini verdi.

Yalçın Topçu, Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı'yı andı Haber

Yalçın Topçu, Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı'yı andı

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Kırım Tatar yazar ve şair Cengiz Dağcı'yı vefatının 14. seneidevriyesinde anma mesajı yayımladı. Ünü romancı Dağcı'nın vatan Kırım sevdasına dikkat çeken Topçu mesajında şu ifadelere yer verdi: 'Her işine Türk’üm; onun için yaşıyorum, onun için yapıyorum diye başlarsan sana lüzumlu kuvveti, kabiliyeti, damarlarındaki kanda bulursun.' Tüm Türk dünyasının evlatları için rehber olan bu kıymetli nasihatin sahibi, Tatarların kadim vatanı ey güzel Kırım’ın ve asil milletinin asırlardır yaşadığı işgalin, sürgününün, katliamın, soykırımın, hasretin; dili, sesi ve kalemi, Türk dünyası edebiyatının büyük romancısı ve şairi Cengiz Dağcı’yı vefatının (22 Eylül 2011) yıldönümünde saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. Mekanı cennet, makamı ali olsun inşallah. QIRIM MENİ ANASIN MI? Cengiz Dağcı bugün kaleme aldığı "Qırım Meni Anasın Mı?" şiiriyle hatırlardaki yerini koruyor. Kuneş batar, suküt bulur göl, irmaq, çay, Tuman yatar topelerniñ arqasına. Çatırdağnıñ qulağına asılğan Ay Beñzemezmi yaş kelinniñ sırgasına? Men de dertli gecelerniñ bir sırdaşı, Eski Çatırsırın açar, dep arz ettim. Yuregimde ana yurtnıñ topraq, taşı… Kuneşimniñ dogmasını çoq istedim. Kün dogmadı Qırımımnıñ semasında, Ağlaysıñmı, kederlenip, yanasıñmı? Qırım, Qırım! Boyle suvuq gecelerde Sen de meni yahşı söznen añasıñmı? VATANINI KALBİNDE TAŞIYAN ADAM CENGİZ DAĞCI Ünlü Kırım Tatar romancı Cengiz Dağcı, 9 Mart 1919’da Yalta’nın Gurzuf kasabasında dünyaya geldi. Cengiz Dağcı Türkiye’ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye Türkçesi ile yazmış, kitaplarının ilk redaksiyonunu da şair Ziya Osman Saba yapmıştır. Türkiye’de yayınlanan eserleri sayesinde Türkiye’de birçok insan Kırım’ı ve Kırım Tatarlarının yaşantılarını öğrenmiş oldu. İlk ve orta öğrenimini köyünde ve Akmescit’te aldı. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıktı. 1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946`da Londra’da Wimbledon yakınlarına yerleşti. Cengiz Dağcı vatanından ayrıldıktan sonra hiç Kırım’a dönemedi. Ancak Dağcı’nın naaşı, 22 Ekim 2011’de atalarının mezarlarının bulunduğu Kırım’ın Yalta bölgesi Kızıltaş köyündeki Müslüman mezarlığına defnedildi. CENGİZ DAĞCI'NIN ESERLERİ Eserleri savaştan önce yayınlanıyor olsa da, yazar asıl yurtdışına çıktığında tanınmaya başlandı. Tüm hayatı boyunca gurbette Kırım’ın hayaliyle yaşadı, onun nefesini hissetti, romanlarının ve hikayelerinin her satırını sevgili Gurzuf köyüne, gençliğinin en mutlu yıllarını geçirdiği, Akmescit’e adadı. Dağcı’nın tüm eserlerinde vatanına olan sevgisi, Kırım Tatar ruhunun güzelliğine inancı yer alıyordu. Yazar, Kırım Tatarlarının başına gelen trajik olayların halkın tarihi, kültürel, ahlaki ve ulusal bağlarının yavaş yavaş kopmasına zemin hazırladığını düşünüyordu. Dağcı’nın, roman yazarken kendisine biçtiği bir misyon vardı. Dağcı, Kırım’ın hafızası olacaktı. İnsanlar, Kırım’daki Türk’ün dramını Dağcı’dan okuyacak ve gelecekteki kuşaklara aktaracaktı. Dolayısıyla Dağcı eserleriyle Kırım Tatarlarının tüm zorluklardan sonra tarihe meydan okumalarını ve kendi ruh güzelliklerine inanmalarını sağlamaya çalıştı. Kendi halkını dünyaya tanıtmak için yazar Türk dilini seçti. Cengiz Dağcı’nın Türk edebiyatının gelişmesine katkı sağladığı ve önemli eserleri arasında "Yoldaşlar", "Anneme mektuplar", "Onlar da insandı", "Badem Dalına Asılı Bebekler", "Yurdunu Kaybeden Adam", "Korkunç Yıllar" adlı eserler yer alıyor. Yazdıkları belgesellere (Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında Türkler, 2005), çeşitli film (Kırımlı, 2014) ve dizi uyarlamalarına (Yurdumda Ölmek İstiyorum-"Onlar da insandı" uyarlaması-1993) konu oldu. “Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz.” diyen usta yazarı, Kırım Haber Ajansı (QHA) olarak bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz…

Yalçın Topçu, Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı'yı andı Haber

Yalçın Topçu, Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı'yı andı

Türk dünyasındaki millî uyanış hareketlerinin öncüsü ve en büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatarı İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı, Türk kadın hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı bugün vefatının 50. seneidevriyesinde rahmetle ve saygıyla anılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Türk kadın fikir ve millî uyanış hareketinin öncüsü Şefika Gaspıralı'yı yazılı mesajıyla andı. Topçu mesajında şu ifadeler yer verdi: Türk-İslam dünyasının büyük müteffekiri İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı, hayatı ile Türk kadınlarının rol modeli olan merhum Şefika Gaspıralı annemizi vefatının yıl dönümünde (31 Ağustos 1975) saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz. El-Fatiha! ŞEFİKA GASPIRALI KİMDİR? 20. yüzyıl başlarında "Dilde, Fikirde, İşte Birlik" diyerek Türk dünyasında kültürel ve siyasî uyanışın önderliğini yapan ve ebedileştiren ünlü gazeteci, eğitimci, politikacı ve reformcu İsmail Bey Gaspıralı'nın kızı, Türk kadınının millî ve medenî uyanışının önemli bir figürü olan Şefika Gaspıralı, 14 Ekim 1886’da Kırım’ın Bahçesaray şehrinde dünyaya gözlerini açtı. Babası, bütün Türk milliyetçilerinin mutlaka tanıması gereken aydın ve Tercüman gazetesinin kurucusu İsmail Bey Gaspıralı, annesi ise Kazan Tatarlarının tanınmış Türkçü âilelerinden Akçura âilesine mensup Zühre Hanım’dır. Türkçülüğün önde gelen isimlerinden Yusuf Akçura da Şefika Hanım’ın dayısının oğludur. Şefika Hanım’ın hem anne hem de baba tarafı eğitime her zaman büyük önem verdi. Zühre Hanım, vefat ettiği 1903 senesine kadar matbuat işleriyle uğraşarak, dönemin sosyal ve siyasi meseleleriyle yakından ilgilenerek bu yönüyle kızına rol model oldu. Şefika Gaspıralı okuma-yazmayı babasından öğrendi; daha sonra eğitimine babasının Kırım'daki Usûl-ü Cedit Mektebi'nde devam etti. Annesinin vefatından sonra 17 yaşında evin sorumluluğunu üstlenen Şefika Gaspıralı, bir yandan da Tercüman gazetesinin yayınlarının yönetimi, yazışmaları ve Rusçadan çevirilerin yapılması, posta ve dağıtım işleri konularında babasının en önemli yardımcısı oldu. Şefika Hanım ilk yazısını 1903'de Tercüman'da yayımladı. Bu sıralarda Şefika Hanım, babasını sıkça ziyaret eden gençlerden Genceli Nesib Bey Yusufbeyli ile tanıştı. Siyasi konularda başlayan mektuplaşmalarının duygusal yakınlaşmaya dönüşmesiyle iki genç 1906 yılında evlendi. Şefika Gaspıralı, 1906-1912 yılları arasında, dünyanın ilk kadınlara özel dergisi haftalık Âlem-I Nisvân dergisinin yönetimini üstlendi. Buradaki ilk yazısı da Kırım Tatar masalları ve folklorüne dairdi. Kadın hürriyeti, erkek-kadın eşitliği, kadının her alanda eğitim ve çalışma hakkı gibi temel konularda tohumlar eken Şefika Gaspıralı, ayrıca 1. Kırım Tatar Milli Kurultayı Başkanlık divanı üyesi ve iki dönem milletvekili oldu. Ayrıca Moskova’da gerçekleşen Bütün Rusya Müslümanları Birinci Kongresi’nde de yönetim kurulu üyeliğine seçildi ve Müslüman Türk kadınları içinde siyâsete giren ilk kadın oldu. 30 Nisan 1919’da Bolşeviklerin Kırım’ı işgal ettikten sonra Şefika Gaspıralı ailesi ile birlikte Bahçesaray’dan ayrılmak zorunda kalarak Bakü’ye geldi. Burada, Azerbaycan Halk Eğitim Bakanlığına bağlı çocuk okullarında eğitim verecek eğitimcileri yetiştirmek gâyesiyle kurslar açtı. Bolşevikler Bakü’yü de işgal edip kocası Nesip Yusufbeyli’yi şehit edince, Şefika Gaspıralı bağımsız tek Türk devleti olan Türkiye’ye kaçmak zorunda kaldı. Kırım’da ve bütün Türk coğrafyasında kadınların lideri olan Şefika Hanım, Türkiye’de maddî sıkıntılar çekti; dikiş dikerek, hastânede, yetimhânelerde, Kızılay’da çalışarak hayatını idâme ettirdi. Yaşadığı sıkıntılara rağmen siyasi faaliyetlerden geri durmayan Şefika Hanım, 1930’da Kırım Kadınlar Cemiyeti’ni kurdu. Bu cemiyeti kurarak, Kırım’da yaşayan Türklerin çektiği zulmü bütün dünya kamuoyuna duyurmak istedi. 35 yaşında geldiği Türkiye'de 54 yıl yaşan Şefika Gaspıralı uzun yıllar Kızılay'a hizmet etti. Ayrıca Kırım Dergisi, Emel Dergisi için yazılar yazdı. Şefika Gaspıralı kendi hayatı ile birlikte Rusya'daki Türk Kadın Hareketi'ni bir kitap haline getirmeyi planlıyordu. Bu konuda elinde bulunan belgeleri Necip Hablemitoğlu ve Şengül Hablemitoğlu'na verdi. Bu çalışma daha sonra "Şefika Gaspiralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920)" ismiyle yayımlandı. 31 Ağustos 1975 tarihinde İstanbul'da hayatını kaybeden Şefika Gaspıralı Zincirlikuyu Asri Mezarlığına defnedildi.

Siyasi tutsak İsmet İbragimov'un annesi, oğlunu göremeden vefat etti Haber

Siyasi tutsak İsmet İbragimov'un annesi, oğlunu göremeden vefat etti

İşgalci Rusya'nın Kırım Tatarlarına yönelik siyasî baskı uygulamak amacıyla kurguladığı sözde Hizb-ut Tahrir Davası çerçevesinde alıkonulan siyasi tutsak İsmet İbragimov'un annesi Melek İbragimova yaşamını yitirdi. İşgalciler tarafından haksız yere 19 yıl hapis cezasına mahkûm edilen Kırım Tatarı siyasi tutsak İbragimov, kalp rahatsızlığı nedeniyle yaşamını yitiren 67 yaşındaki annesini son yolculuğuna uğurlayamayacak. Kırım Tatarı siyasi tutsak Seyran Saliyev’in eşi Mumine Saliyeva, cenazenin Sudak'tan yarın saat 13.00'te öğle namazına müteakip kaldırılacağını bildirdi. Anne Melek İbragimova'ya Allah'tan rahmet dileyen Saliyeva, siyasi tutsağın eşi Raziye İbragimova'nın sözlerini de paylaştı. Açıklamada, "İsmet'e bunu nasıl söyleyeceğimi, nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Annemin kalp rahatsızlığı vardı, ameliyat etmek istiyorlardı, biz de çocuklarla birlikte her gün yanındaydık." ifadesi yer aldı. TOPLU BASKINLARLA HAKSIZ YERE ALIKONULDULAR İşgalci Rus güçleri 7 Temmuz 2020 tarihinde sabah erken saatlerde bir dizi eve baskın düzenlemişti. Baskınlar sonucu 7 kişi haksız yere alıkonulmuştu. Ertesi gün işgalci mahkeme görme engelli Aleksandr Sizikov hakkında ev hapsi ve 6 Kırım Tatarı Alim Sufyanov, Seyran Hayretdinov, Zekeriya Muratov, İsmet İbragimov, Vadim Bektimirov ve Emil Ziyadinov hakkında tutukluluk kararı almıştı. İşgalciler Kırım Tatarlarını Rusya Ceza Kanununun 205.5. maddesinin 1. ve 2. fıkrası uyarınca Rusya’da terör örgütü olarak kabul edilen bir örgütü organize etmekle ve örgütün faaliyetlerine katılmakla suçlamıştı. Arapça Dil Uzmanı olan İsmet İbragimov Temmuz 2022'de Rostov-na-Donu Mahkemesi tarafından 19 yıl hapse mahkûm edilmişti. İbragimov şu anda 1 numaralı Rus hapishanesinde kalıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.