SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ziya Gökalp

QHA - Kırım Haber Ajansı - Ziya Gökalp haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ziya Gökalp haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Pamukkale Üniversitesinde vefatının 100. yılında büyük Türk düşünür Ziya Gökalp sempozyumu Haber

Pamukkale Üniversitesinde vefatının 100. yılında büyük Türk düşünür Ziya Gökalp sempozyumu

Büyük Türk düşünür Ziya Gökalp’in vefatının 100. yılı anma etkinlikleri kapsamında, 13 Aralık 2024 tarihinde Denizli Pamukkale Üniversitesinde “Vefatının 100. Yılında Ziya Gökalp Sempozyumu” düzenlenecek. Sempozyum; Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından hayata geçirilecek. Sempozyumun Düzenleme ve Bilim Kurulu başkanlığını Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr Turgut Tok yapacak. Aynı zamanda düzenleme ve bilim kurulunda; Prof. Dr. Ceyhun Vedat Uygur, Prof. Dr. Yunus Balcı, Prof. Dr. Mustafa Arslan, Prof. Dr. Saadet Karaköse, Prof. Dr. Mehmet Vefa Nalbant, Prof. Dr. Süleyman Solmaz, Prof. Dr. Levent Kurgun, Prof. Dr. Dilek Çetindaş, Doç. Dr. Mehmet Surur Çelepi, Doç. Dr. Salih Mehmet Arçın, Doç. Dr. Abdullah Bağdemir, Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Ağca ve Dr. Öğr. Üyesi Dilek Uzunkaya gibi isimler bulunuyor. 18 BİLİM İNSANI, ZİYA GÖKALP'İN FİKİR HAYATIMIZA ETKİLERİNİ ANLATACAK Sempozyuma ilişkin Kırım Haber Ajansına demeç veren Prof. Dr. Turgut Tok, "Türk düşünce hayatının önemli simalarından birisi olan Ziya Gökalp’i yaptıklarını, eserlerini, geçmişten bugüne fikir hayatımıza etkilerini, ülkemizde konunun uzmanı olan bilim insanlarıyla konuşacağız. Bu amaçla bu etkinliği düzenledik, ilgi duyan herkesi bekleriz" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Tok, sempozyuma Türkiye'deki çeşitli üniversitelerden 18 akademisyenin katılacağını bildirdi. SEMPOZYUM, 13 ARALIK'TA PAÜ'DE GERÇEKLEŞECEK  13 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşecek olan sempozyum saat 10.00’da İTBF Prof. Dr. İsmail Çetişli Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecek. Türk düşünür, sosyolog, şair, eğitimci ve Türk milliyetçisi Ziya Gökalp, özellikle Türk kültürü, sosyal yapısı ve milliyetçilik anlayışı üzerine yaptığı çalışmalarla bilinmektedir. Gökalp’in eserleri ve fikirleri, Türkiye’nin sosyal ve kültürel yapısında kalıcı etkiler bıraktı. Bu bağlamda Gökalp, Cumhuriyet dönemi ideolojisinin oluşumuna katkıda bulunarak Türk toplumunun gelişiminde yer edinen önemli isimlerden biri olarak Türk tarihine geçti. 

Vefatının 100. yılında Ziya Gökalp paneli Haber

Vefatının 100. yılında Ziya Gökalp paneli

Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezi, Türk Ocakları Genel Merkezi iş birliği ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının destekleriyle Türkçülük düşüncesinin fikir babası, toplum bilimci Ziya Gökalp, 14 Aralık 2024 tarihinde düzenlenecek olan panel ile anılacak VEFATININ 100. YILINDA ZİYA GÖKALP Sebilürreşad Cumartesi Konferansları kapsamında, "Vefatının 100. Yılında Ziya Gökalp" başlıklı panelde; Türk Ocakları Genel Başkanı, Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Öz, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan ve Ankara HBVÜ Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları (ÇTLE) Bölümü Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Atabey konuşmacı olarak yer alacak.  AHBVÜ Edebiyat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tayfun Haykır'ın oturum başkanlığını üstlendiği panel, Sebilürreşad Kültür ve Sanat Merkezinde saat 14.00'te gerçekleşecek.  TÜRK DÜNYASININ ORTAK KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİREN FİKİRLERİN ÖNCÜSÜ ZİYA GÖKALP 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğan ve tam adı Mehmet Ziya olan büyük düşünür, 1911 yılı sonrasında Gökalp ismini Ziya ile birlikte kullanmaya başladı ve bu isimle tanındı. Gökalp’in babası, Diyarbakır Vilâyet Evrak Müdürlüğü ve Nüfus Nâzırlığında memur olarak çalışan Tevfik Efendi, annesi Zeliha Hanım’dır. Tevfik Efendi’nin dedesi Hacı Hüseyin Sâbir’in Diyarbakır’da müftülük görevinde bulunmasından dolayı aile "Müftüzâdeler" olarak da anılmaktadır. Ziya Gökalp, Diyarbakır’da bulunduğu dönemde otorite boşluğundan kaynaklanan ve halkı huzursuz eden zorbalar ile bu gruplara destek olan yöneticilerle mücadele etti. 1905 ve 1907 yıllarında iki kez arkadaşlarıyla birlikte Diyarbakır Telgrafhanesini basarak seslerini duyurmak istediler. Daha sonra bu olayları 1924’de bastırdığı "Şaki İbrahim Destanı" eserinde anlattı. Meşrutiyet’in ilânından sonra, 22 Ekim 1908 tarihinde geçmişten beri taraftarı olduğu İttihat ve Terakkî’nin Diyarbakır şubesini kuran Gökalp; “hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik” gibi kavramları bir yandan etrafına topladığı gençlere anlatırken diğer yandan "Peyman" gazetesinde siyasî yazılar kaleme aldı. Aynı yıl İttihat ve Terakkî’nin bölge müfettişi oldu ve Diyarbakır, Van ve Bitlis teşkilatlarının denetlenmesi görevini üstlendi. 18 Eylül 1909’da Selânik’te toplanan kongreye Diyarbakır delegesi olarak katılarak merkez heyeti üyeliğine seçildi. Selanik’te bulunduğu dönemde değişik imzalarla "Genç Kalemler", "Rumeli", "Yeni Felsefe" gibi gazete ve dergilerde yazılar yayımladı. Aynı yıl kaleme aldığı “Altun Destan” isimli çalışmasını "Gökalp" mahlasıyla yazdı ve bu tarihten sonraki yazılarında genelde günümüzde tanındığı şekliyle Ziya Gökalp imzasını kullandı. İttihat ve Terakkî’nin merkez heyeti içerisinde yer alması sonrasında ailesiyle birlikte Selânik’e giden Gökalp, burada yeni açılan Selânik İttihat ve Terakkî Mekteb-i Sultânîsinde kendi teklif ettiği programa göre 1911’de Türkiye’de ilk defa sosyoloji dersleri vermeye başladı. Sosyolojiyi, bilimsel bir disiplin haline getiren Emile Durkheim’ın görüşlerini tercüme eden, Türkiye’nin koşullarına uyarlayarak yeniden yorumlayan ve bunun yanında özgün görüşleri de olan Ziya Gökalp, Türkiye’de sosyolojinin kurucusu kabul edilmektedir. Gökalp, 1914 yılında Durkheim’ın sosyoloji görüşlerini temel alan bir sosyoloji kürsüsü kurmuştur. ZİYA GÖKALP’IN İSTANBUL YILLARI 1912’de İttihat ve Terakki Partisinin genel merkezi İstanbul’a taşınınca Ziya Gökalp da ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Ergani Madeni’nden milletvekili seçildi. İstanbul’da bulunduğu dönemde Türk Yurdu'nda yazılar neşretti. Burada kaleme aldığı yazıları, 1918 yılında "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" adıyla kitaplaştırdı. Edebiyat Fakültesindeki hocalığı esnasında verdiği derslerin notlarını "İlm-i İçtima" adıyla bastırdı. İlk şiir kitabı olan "Kızıl Elma" da yine bu görevi sırasında neşredildi. Ayrıca 1917'de yayın hayatına başlayan İçtimaiyat Mecmuası ve Yeni Mecmua'nın da kurucuları arasında yer aldı. İSTANBUL'UN İŞGALİ SONRASINDA MALTA’YA SÜRÜLDÜ Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle işgal edilen İstanbul'da bulunan Ziya Gökalp, 30 Ocak 1919 tarihinde tutuklanarak birçok İttihatçı ile birlikte sürgüne gönderildi. 29 Mayıs'tan 18 Eylül 1919 tarihine kadar Limni Adası'nda tutulan Gökalp sonra Malta'ya gönderildi ve 29 Mayıs 1919'dan 30 Nisan 1921'e kadar sürgün hayatı yaşadı. Malta'da Polverista ve Verdala karargâhlarındaki esir kamplarında tutulan usta kalem, buralarda zamanını okuyarak, notlar alarak, şiir, makale, hatıra ve mektup yazarak geçirdi. Sürgünde bulunduğu süre içinde eşi ve kızlarına gönderdiği mektuplar, 1965 yılında "Limni ve Malta Mektupları" adıyla neşredildi.

Ankara’da Türk kültürü ve medeniyetinde Ziya Gökalp’ın yeri konuşuldu Haber

Ankara’da Türk kültürü ve medeniyetinde Ziya Gökalp’ın yeri konuşuldu

Dilara Dilşah KAYA / QHA Ankara Ankara'da 4 Aralık 2024 tarihinde büyük Türk düşünür Ziya Gökalp adına önemli bir sempozyum başladı. "Vefatının 100. yılında Ziya Gökalp Anısına Dünden Bugüne Kültür ve Medeniyet Sempozyumu" birinci gün oturumlarıyla Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde (ASBÜ) gerçekleşti. Sempozyum; İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü desteğiyle; Türkiye Cumhuriyeti Diyarbakır Valiliği, Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk Ocakları Genel Merkezi, Türkiye Yazarlar Birliği, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) ve Hacettepe Üniversitesi tarafından düzenlendi. Sempozyuma konuşmacı olarak katılan akademisyenler, Ziya Gökalp’ın Türk kültürü ve medeniyetinin inşasındaki yerini anlattı. ZİYA GÖKALP, KÜLTÜR VE MEDENİYET ASBÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Şevki Duymaz’ın moderatörlüğünü yaptığı “Ziya Gökalp'ta Kültür ve Medeniyet” başlıklı oturum, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Dönmez’in “Ziya Gökalp ve Türk Kimliği” sunumuyla başladı. ZİYA GÖKALP, BUGÜNE DAİR ÇOK ŞEY İFADE EDİYOR Prof. Dr. Süleyman Dönmez, Türkiye’de mevcutta "Türk-Türkiyeli" merkezli bir kimlik tartışmasının olduğuna değindi. Prof. Dr. Dönmez, Ziya Gökalp’tan birkaç cümle örnek vererek bu tartışmayı açıkladı. Ziya Gökalp’ın; Türkiyelileşmek, Türkiyeleşmek, Oğuzlaşmak ve Turanlaşmaktan bahsettiğini belirten Dönmez, Gökalp’ın kurduğu “Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, garp medeniyetindenim” ifadelerinin günümüzde tezat kavramlar olarak algılandığına dikkat çekti. Dönmez, bu durumun anlaşılması için kimliğin köküne bakılması gerektiğini belirtti.  Ziya Gökalp’ın ölümünün üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen hala anılmasına da dikkat çeken konuşmacı; Gökalp’ın bugüne dair birçok şey söyleyen bir mütefekkir olduğuna, bugünün sorunlarını çözecek birçok veriye sahip olduğunu aktardı. "GÖKALP, DÖNEMİN RUHUNA UYGUN BİR DEĞER SİSTEMİ YARATMAK İÇİN KÖKLERİNE DÖNÜŞ SAĞLADI" Ardından ASBÜ İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşegül Doğrucan, "Türk Modernleşmesinde Değer Problemi ve Ziya Gökalp’ın Yaklaşımı” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Doğrucan; Türk modernleşmesinin arka planında duran ve Cumhuriyet dönemine de miras bırakılan hareketlerin başlangıç noktasında; Batı'nın hareketlerinin yer aldığını vurguladı. Osmanlı mütefekkirlerinin modernleşmenin getirdiği düşünce tarzını yakalamakta ve anlamakta geciktiklerine dikkat çeken Doğrucan, Osmanlı modernleşmesinin ana unsurunun devletin yıkılışını engellemek olduğunu kaydetti. Ziya Gökalp’ın bahsettiği “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” düşüncesinin üç değerin bir arada olabileceğine dair bir arayışın neticesi olduğunu aktaran Doğrucan, Gökalp’ın oluşturduğu değer sistemi hakkında "Ziya Gökalp, dönemin ruhuna uygun olarak bir değer sistemi yaratmak için köklere dönüş sağladı. Çünkü içinde yaşanılan coğrafya, kadim Türk geleneklerini taşımaktadır. İslam geleneğini devam ettirmektedir. Ziya Gökalp, aynı zamanda sistemi oluşturmak için muasırlaşmanın da etkisini biliyor" ifadelerini kullandı. Doğrucan, sunumunda, “Ziya Gökalp’ta Türkleşmeye, Türklüğe, ata düşüncelerine, ata topraklara, ata ruha bir geçiş vardır. Ama bunu yaparken de toplumların ve kültürlerin tecrübelerinin bünyesine kattığı şeyleri de dışlamaz. Buradaki sorun, muasırlaşmanın mevcut  bünyeye nasıl eklemleneceği olarak ortaya çıkmaktadır" cümlelerini kullanarak; üç kavram üzerinden bir değer inşası, bu değer inşası üzerinden de bir toplum çalışması yapıldığına dikkat çekti. GÜNCEL KİMLİK TARTIŞMALARINI ÇÖZMEK İÇİN ZİYA GÖKALP’IN DÜŞÜNCE SİSTEMİ REFERANS ALINIYOR Oturumda son olarak ASBÜ Ortak Dersler Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Gazi Doğan “Devrinin Ayaklı Darülfünunu: 1930’lar Türkiyesi'nde Ziya Gökalp İmajı” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Doğan, Ziya Gökalp’tan “fikirleriyle  imparatorluktan cumhuriyete geçişte öncü rol oynayan, dönemin en önemli mütefekkirlerinden biri” olarak bahsetti. Doğan; sunumunda neden özellikle 1930 dönemini incelediğini de açıkladı. Doğan, bu tarihin, Ziya Gökalp’ın Türkiye'de fikrinin iktidarda olup kendisinin gündemden düştüğü bir ara dönemi yansıttığını dile getirdi. Ziya Gökalp’ı var eden önemli unsurlardan birisinin de İkinci Meşrutiyet döneminin kimlik tartışmaları olduğunu belirten Doğan, kimlik problemlerinin ortaya çıktığı dönemde Ziya Gökalp’ın önemli bir adım atarak Türkçülüğün ve Türk milliyetçiliğinin düşünce pratiğinin sistematiğini oluşturduğunu kaydetti. Doğan, “Osmanlı son dönemi mütefekkirlerine bakıldığında Diyarbakır’dan çıkıp gelmiş ve kendi sistematiğini oluşturarak bir döneme ruhunu verebilmiş bir isim olarak Ziya Gökalp oldukça kıymetlidir” ifadesini kullandı. Diğer bütün konuşmacılar gibi Doğan da Ziya Gökalp’ın vefatının üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen fikirlerinin ve düşünce tartışmalarının halen gündemde olduğunun altını çizdi. Doğan, konuyla ilgili tespitini, "Ziya Gökalp’ın düşüncelerinden günümüz problemlerini çözmeye dönük bir arayışımız var. Yeni dönemde arayışımız, kimliğimizi muhafaza etme yönünde" cümleleriyle aktardı. Bildiri sunumlarının ardından konuşmacılara teşekkür belgesi takdimi yapılarak oturum sonlandırıldı. SEMPOZYUM DEVAM EDİYOR Sempozyumun ikinci gün oturumları ise Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü Mehmet Akif Ersoy Konferans Salonu'nda gerçekleşecek. Sempozyum açılış konuşmalarının ardından Türkiye'de Sosyal Bilimler ve Ziya Gökalp II, Türkiye Cumhuriyeti'nin inşasında Ziya Gökalp'in Yeri, Ziya Gökalp ve Türk Edebiyatına Katkıları başlığı altında üç oturum yapılacak.

2026, Ziya Gökalp’ı Anma Yılı ilan edildi Haber

2026, Ziya Gökalp’ı Anma Yılı ilan edildi

Türk dünyasının kültürel iş birliğini güçlendiren ve ortak hedeflere yönelik kararların alındığı Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatının (TÜRKSOY) Daimî Konseyi 41. Dönem Toplantısı, 16 Kasım 2024 tarihinde Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta, TÜRKSOY Dönem Koordinatörü, Türkmenistan Kültür Bakanı Atageldi Şamuradov’un ev sahipliğinde düzenlendi. ZİYA GÖKALP ANMA YILI Toplantıda TÜRKSOY Daimi Konseyi, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının teklifi üzerine 2026 yılını, Türkçülük düşüncesinin fikir babası, toplum bilimci, fikir insanı Ziya Gökalp'ın doğumunun 150. yılı vesilesiyle "Ziya Gökalp Anma Yılı" olarak ilan etti. Alınan karar, Türk dünyasının kültürel ve entelektüel mirasını tanıtma ve bu mirası gelecek nesillere aktarma amacı taşıyor. Konseyin üyeleri, bu kararın oy birliği ile kabul edilmesini büyük bir memnuniyetle karşıladı. Ziya Gökalp Yılı kapsamında Türk dünyası genelinde çeşitli anma etkinlikleri, sergiler, sempozyumlar ve kültürel programların düzenlenmesi planlanıyor. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, bu kararı şu sözlerle değerlendirdi: Ziya Gökalp, Türk dünyasının ortak kimliğini güçlendiren fikirlerin öncüsü olmuştur. 2026 yılını Gökalp’a adamak, onun evrensel değerlerini anlama ve aktarma adına önemli bir fırsattır. TÜRK DÜNYASININ ORTAK KİMLİĞİNİ GÜÇLENDİREN FİKİRLERİN ÖNCÜSÜ ZİYA GÖKALP 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğan ve tam adı Mehmet Ziya olan büyük düşünür, 1911 yılı sonrasında Gökalp ismini Ziya ile birlikte kullanmaya başladı ve bu isimle tanındı. Gökalp’in babası, Diyarbakır Vilâyet Evrak Müdürlüğü ve Nüfus Nâzırlığında memur olarak çalışan Tevfik Efendi, annesi Zeliha Hanım’dır. Tevfik Efendi’nin dedesi Hacı Hüseyin Sâbir’in Diyarbakır’da müftülük görevinde bulunmasından dolayı aile "Müftüzâdeler" olarak da anılmaktadır. Ziya Gökalp, Diyarbakır’da bulunduğu dönemde otorite boşluğundan kaynaklanan ve halkı huzursuz eden zorbalar ile bu gruplara destek olan yöneticilerle mücadele etti. 1905 ve 1907 yıllarında iki kez arkadaşlarıyla birlikte Diyarbakır Telgrafhanesini basarak seslerini duyurmak istediler. Daha sonra bu olayları 1924’de bastırdığı "Şaki İbrahim Destanı" eserinde anlattı. Meşrutiyet’in ilânından sonra, 22 Ekim 1908 tarihinde geçmişten beri taraftarı olduğu İttihat ve Terakkî’nin Diyarbakır şubesini kuran Gökalp; “hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik” gibi kavramları bir yandan etrafına topladığı gençlere anlatırken diğer yandan "Peyman" gazetesinde siyasî yazılar kaleme aldı. Aynı yıl İttihat ve Terakkî’nin bölge müfettişi oldu ve Diyarbakır, Van ve Bitlis teşkilatlarının denetlenmesi görevini üstlendi. 18 Eylül 1909’da Selânik’te toplanan kongreye Diyarbakır delegesi olarak katılarak merkez heyeti üyeliğine seçildi. Selanik’te bulunduğu dönemde değişik imzalarla "Genç Kalemler", "Rumeli", "Yeni Felsefe" gibi gazete ve dergilerde yazılar yayımladı. Aynı yıl kaleme aldığı “Altun Destan” isimli çalışmasını "Gökalp" mahlasıyla yazdı ve bu tarihten sonraki yazılarında genelde günümüzde tanındığı şekliyle Ziya Gökalp imzasını kullandı. İttihat ve Terakkî’nin merkez heyeti içerisinde yer alması sonrasında ailesiyle birlikte Selânik’e giden Gökalp, burada yeni açılan "Selânik İttihat ve Terakkî Mekteb-i Sultânîsi"nde kendi teklif ettiği programa göre 1911’de Türkiye’de ilk defa sosyoloji dersleri vermeye başladı. Sosyolojiyi, bilimsel bir disiplin haline getiren Emile Durkheim’ın görüşlerini tercüme eden, Türkiye’nin koşullarına uyarlayarak yeniden yorumlayan ve bunun yanında özgün görüşleri de olan Ziya Gökalp, Türkiye’de sosyolojinin kurucusu kabul edilmektedir. Gökalp, 1914 yılında Durkheim’ın sosyoloji görüşlerini temel alan bir sosyoloji kürsüsü kurmuştur. ZİYA GÖKALP’İN İSTANBUL YILLARI 1912’de İttihat ve Terakki Partisinin genel merkezi İstanbul’a taşınınca Ziya Gökalp da ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Ergani Madeni’nden milletvekili seçildi. İstanbul’da bulunduğu dönemde Türk Yurdu'nda yazılar neşretti. Burada kaleme aldığı yazıları, 1918 yılında "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" adıyla kitaplaştırdı. Edebiyat Fakültesindeki hocalığı esnasında verdiği derslerin notlarını "İlm-i İçtima" adıyla bastırdı. İlk şiir kitabı olan "Kızıl Elma" da yine bu görevi sırasında neşredildi. Ayrıca 1917'de yayın hayatına başlayan "İçtimaiyat Mecmuası" ve "Yeni Mecmua"nın da kurucuları arasında yer aldı. İSTANBUL'UN İŞGALİ SONRASINDA MALTA’YA SÜRÜLDÜ Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle işgal edilen İstanbul'da bulunan Ziya Gökalp, 30 Ocak 1919 tarihinde tutuklanarak birçok İttihatçı ile birlikte sürgüne gönderildi. 29 Mayıs'tan 18 Eylül 1919 tarihine kadar Limni Adası'nda tutulan Gökalp sonra Malta'ya gönderildi ve 29 Mayıs 1919'dan 30 Nisan 1921'e kadar sürgün hayatı yaşadı. Malta'da Polverista ve Verdala karargâhlarındaki esir kamplarında tutulan usta kalem, buralarda zamanını okuyarak, notlar alarak, şiir, makale, hatıra ve mektup yazarak geçirdi. Sürgünde bulunduğu süre içinde eşi ve kızlarına gönderdiği mektuplar, 1965 yılında "Limni ve Malta Mektupları" adıyla neşredildi.

Vefatının 100. yılında “Büyük Mürşit Ziya Gökalp’i Anma” programı düzenlendi Haber

Vefatının 100. yılında “Büyük Mürşit Ziya Gökalp’i Anma” programı düzenlendi

Yeni Ufuk dergisi, Türkçülük düşüncesinin fikir babası, toplum bilimci, fikir insanı Ziya Gökalp’in vefatının yüzüncü yıl dönümünde anlamlı ve geniş kapsamlı bir anma programına imza attı. Ziya Gökalp’i anma etkinlikleri kapsamında, 25 Ekim 2024 tarihinde ilk olarak saat 14.00’te Gökalp mezarı başında anıldı. Anma programı İstanbul Türk Ocakları ve Yeni Ufuk dergisi iş birliğiyle yapıldı. Gökalp’in torunları ve Türkiye’nin dört bir tarafından gelen Türk milliyetçileri programa katılım sağladı. Ardından Dr. Ali Güler’in kaleme aldığı ve Ziya Gökalp’in vefatının yüzüncü yılı münasebetiyle yeniden neşredilen “Cumhuriyet’e Ruh Veren Adam Ziya Gökalp” kitabı okuyucusuyla buluştu. Fatih Vefa’da bulunan Töre-Devlet Kitabevi’nde saat 16.00’da kitabın imza töreni gerçekleşti. “Büyük Mürşit Ziya Gökalp’i Anma Programı” ise Fatih Kültür Sanat Merkezi’nde saat 20.00’de başladı. Program kapsamında “Büyük Mürşit Ziya Gökalp” belgeseli galası, Ziya Gökalp konulu kısa film ve Ziya Gökalp şiirleri beste yarışmalarının ödül töreni yapıldı. Programda, Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Türkiye Temsilcisi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay ile Kırım Tatarlarının kültür, millî hareket ve tarihi üzerinde onlarca belgesel filme imza atan yönetmen Neşe Sarısoy Karatay da yer aldı.  “BÜYÜK MÜRŞİT ZİYA GÖKALP” BELGESELİ İLK GÖSTERİMİNİ YAPTI Yeni Ufuk dergisi tarafından hazırlanan ve yönetmenliğini Berkan Sözer’in üstlendiği  “Büyük Mürşit Ziya Gökalp” belgeseli ilk gösterimini yaptı. Belgeselde, Gökalp’in zorluklarla dolu hayat hikayesi ve Türk düşüncesini derinden etkileyen fikirleri mercek altına alındı. “Büyük Mürşit Ziya Gökalp” belgeseli, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle hayata geçirildi. Danışmanlığını Prof. Dr. İskender Öksüz ve Prof. Dr. Vahit Türk’ün yaptığı belgesel uzman anlatımları, arşiv ve güncel görüntülerden oluşuyor. KISA FİLM YARIŞMASINDA ÖDÜLLER SAHİBİNİ BULDU Yıl içerisinde duyurusu yapılıp jüri süreci tamamlanan Ziya Gökalp konulu kısa film yarışmasının ödül töreni ve gösterimi yapıldı. Filmlerin yönetmenlerine ödülleri takdim edildi. Jüri yaptığı değerlendirmede birinciliğe layık bir film bulamadı. YÖNETMEN NEŞE SARISOY KARATAY JÜRİ OLARAK YER ALDI  Yönetmenliğini Soner Demirci’nin yaptığı “Ziya Gökalp Malta’dan Millete Doğru” isimli kısa film ikinci oldu. Yarışmanın jürileri arasında Kırım Tatarlarının kültür, millî hareket ve tarihi üzerinde onlarca belgesel filme imza atan yönetmen Neşe Sarısoy Karatay vardı. Karatay, Demirci’ye ödülünü takdim etti. Yarışmanın üçüncüsü ise yönetmen Gökalp Yamen’in “Çınaraltı” isimli filmi oldu. Yamen’e üçüncülük ödülü, Doç. Dr. Mesut Aytekin tarafından verildi. GÖKALP’İN DİZELERİ BESTELENDİ Yeni Ufuk dergisi Ziya Gökalp’ın şiirlerini yeniden ön plana çıkarmak ve bu şiirleri Türk müziğine kazandırmak için bu yılın başında “Ziya Gökalp Şiirleri Beste Yarışması”nı duyurmuştu. Yarışmanın tamamlanmasının ardından dereceye giren bestekârlara ödülleri takdim edildi. Beste yarışmasında; birinci “Asker Duası” bestesiyle  Savaş Özkök, ikinci “Çobanla Bülbül” çalışmasıyla Macit Güneş, üçüncü “Ergenekon Destanı” eseriyle Ufuk Kamış oldu. Ufuk Kamış, Ziya Gökalp Şiirleri Beste Yarışması’nda “Ergenekon Destanı” çalışmasıyla üçüncü oldu pic.twitter.com/M5bxHS42BF — QHA - Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) October 26, 2024 “Söz Odur ki Türk Yurdunu Bir Eyler” bestesiyle Cavit Ersoy, Jüri özel ödülüne layık görüldü. Ayrıca bestekârlar, besteledikleri Ziya Gökalp şiirlerini programda söyleyerek katılımcılara renkli ve coşku dolu anlar yaşattı.

Türkçülük düşüncesinin fikir babalarından Ziya Gökalp'in vefatının 99. yılı Haber

Türkçülük düşüncesinin fikir babalarından Ziya Gökalp'in vefatının 99. yılı

“Kırım, Kazan heder oldu Tuna, Kafkas beter oldu! Türkistan’da neler oldu, İşitmedi kulağımız…” Türk milliyetçiliği fikir sisteminin sembol isimlerinden, kaleme aldığı şiir ve yazılarıyla geniş kitlelerce tanınan, Türk sosyolojisinin kurumlaşmasını sağlayan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün “fikirlerimin babası” dediği Ziya Gökalp, 25 Ekim 1924 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile modern Türkiye’nin kurulması sürecine düşünceleriyle büyük katkı sağlayan Gökalp, vefatının üzerinden 99 yıl geçmesine karşın ortaya koyduğu eserleriyle halen saygıyla hatırlanmaya devam ediyor. 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğan ve tam adı Mehmet Ziya olan büyük düşünür, 1911 yılı sonrasında Gökalp ismini Ziya ile birlikte kullanmaya başladı ve bu isimle tanındı. Gökalp’in babası, Diyarbakır Vilâyet Evrak Müdürlüğü ve Nüfus Nâzırlığında memur olarak çalışan Tevfik Efendi, annesi Zeliha Hanım’dır. Tevfik Efendi’nin dedesi Hacı Hüseyin Sâbir’in Diyarbakır’da müftülük görevinde bulunmasından dolayı aile "Müftüzâdeler" olarak da anılmaktadır. “KİTABÜ'L MECÂNİN”: ZİYA GÖKALP Ziya Gökalp, Diyarbakır’da bulunduğu dönemde otorite boşluğundan kaynaklanan ve halkı huzursuz eden zorbalar ile bu gruplara destek olan yöneticilerle mücadele etti. 1905 ve 1907 yıllarında iki kez arkadaşlarıyla birlikte Diyarbakır Telgrafhanesini basarak seslerini duyurmak istediler. Daha sonra bu olayları 1924’de bastırdığı "Şaki İbrahim Destanı" eserinde anlattı. Meşrutiyet’in ilânından sonra, 22 Ekim 1908 tarihinde geçmişten beri taraftarı olduğu İttihat ve Terakkî’nin Diyarbakır şubesini kuran Gökalp; “hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik” gibi kavramları bir yandan etrafına topladığı gençlere anlatırken diğer yandan "Peyman" gazetesinde siyasî yazılar kaleme aldı. Aynı yıl İttihat ve Terakkî’nin bölge müfettişi oldu ve Diyarbakır, Van ve Bitlis teşkilatlarının denetlenmesi görevini üstlendi. 18 Eylül 1909’da Selânik’te toplanan kongreye Diyarbakır delegesi olarak katılarak merkez heyeti üyeliğine seçildi. Selanik’te bulunduğu dönemde değişik imzalarla "Genç Kalemler", "Rumeli", "Yeni Felsefe" gibi gazete ve dergilerde yazılar yayımladı. Aynı yıl kaleme aldığı “Altun Destan” isimli çalışmasını “Gökalp” mahlasıyla yazdı ve bu tarihten sonraki yazılarında genelde günümüzde tanındığı şekliyle Ziya Gökalp imzasını kullandı. SOSYOLOJİ BİLİMİNİN KURUCUSU İttihat ve Terakkî’nin merkez heyeti içerisinde yer alması sonrasında ailesiyle birlikte Selânik’e giden Gökalp, burada yeni açılan "Selânik İttihat ve Terakkî Mekteb-i Sultânîsi"nde kendi teklif ettiği programa göre 1911’de Türkiye’de ilk defa sosyoloji dersleri vermeye başladı. Sosyolojiyi, bilimsel bir disiplin haline getiren Emile Durkheim’ın görüşlerini tercüme eden, Türkiye’nin koşullarına uyarlayarak yeniden yorumlayan ve bunun yanında özgün görüşleri de olan Ziya Gökalp, Türkiye’de sosyolojinin kurucusu kabul edilmektedir. Gökalp, 1914 yılında Durkheim’ın sosyoloji görüşlerini temel alan bir sosyoloji kürsüsü kurmuştur. ZİYA GÖKALP’İN İSTANBUL YILLARI 1912’de İttihat ve Terakki Partisinin genel merkezi İstanbul’a taşınınca Ziya Gökalp da ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Ergani Madeni’nden milletvekili seçildi. İstanbul’da bulunduğu dönemde "Türk Yurdu"nda yazılar neşretti. Burada kaleme aldığı yazıları, 1918 yılında "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" adıyla kitaplaştırdı. Edebiyat Fakültesindeki hocalığı esnasında verdiği derslerin notlarını "İlm-i İçtima" adıyla bastırdı. İlk şiir kitabı olan "Kızıl Elma" da yine bu görevi sırasında neşredildi. Ayrıca 1917'de yayın hayatına başlayan "İçtimaiyat Mecmuası" ve "Yeni Mecmua"nın da kurucuları arasında yer aldı. İSTANBUL'UN İŞGALİ SONRASINDA MALTA’YA SÜRÜLDÜ Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle işgal edilen İstanbul'da bulunan Ziya Gökalp, 30 Ocak 1919 tarihinde tutuklanarak birçok İttihatçı ile birlikte sürgüne gönderildi. 29 Mayıs'tan 18 Eylül 1919 tarihine kadar Limni Adası'nda tutulan Gökalp sonra Malta'ya gönderildi ve 29 Mayıs 1919'dan 30 Nisan 1921'e kadar sürgün hayatı yaşadı. Malta'da Polverista ve Verdala karargâhlarındaki esir kamplarında tutulan usta kalem, buralarda zamanını okuyarak, notlar alarak, şiir, makale, hatıra ve mektup yazarak geçirdi. Sürgünde bulunduğu süre içinde eşi ve kızlarına gönderdiği mektuplar, 1965 yılında "Limni ve Malta Mektupları" adıyla neşredildi. TBMM İKİNCİ DÖNEM MİLLETVEKİLİ Ziya Gökalp, İstanbul'u işgal eden İngilizlerin Malta'ya sürdüğü aydınlarımızı ve askerlerimizi, Anadolu'da esir alınan İngilizlerle takas edilmesi sonrasında önce İstanbul’a döndü ve sonra ailesini alarak Ankara’ya geçti. Kısa bir süre Telif ve Tercüme Heyetinde çalışan Gökalp, sonra Diyarbakır’a gitti. Diyarbakır yıllarında kendisini tamamen siyasî ve kültürel çalışmalara adayarak; düşüncelerini daha geniş bir tabana yaymak için "Küçük Mecmua"yı çıkarmaya başladı. Öğretmenleri de organize ederek folklor ve etnografyaya ait çeşitli malzemeleri derledi. Türkülerimizin notaya aktarılmasına öncülük etti. Halk masalları ve halk inanışları üzerinde yapılan derlemeleri yayımladı. 1923 yılının Mart ayında Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığına atanınca Küçük Mecmua’yı kapatarak Ankara’ya geldi. Ankara yıllarında "Türkçülüğün Esasları", "Türk Töresi" ve "Altın Işık" isimli eserlerini yayımladı. 11 Ağustos 1923’te milletvekili seçilerek, Büyük Millet Meclisinin ikinci döneminde Diyarbakır milletvekili olarak görev yaptı. Aynı yıl, “Doğru Yol: Hâkimiyet-i Milliye ve Umdelerinin Tasnif, Tahlil ve Tefsiri” isimli çalışmasını neşretti. Ziya Gökalp, “1924 Teşkilat-ı Esasiye” kanununu hazırlayan heyet başta olmak üzere, birçok heyette faaliyette bulundu. Gökalp, bu dönemde Etnografya Müzesinin kurulması kararının alınmasını da sağladı. Ziya Gökalp, 25 Ekim 1924 tarihinde yakalandığı amansız bir hastalıktan kurtulamayarak vefat etti ve aynı gün görkemli bir törenle Sultan Mahmut türbesinin de bulunduğu mezarlığa defnedildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.